beraberinde

"beraberinde" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 7 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	beraberinde	with zf.
Proximity brings with it responsibility, and I believe that this has also been an important motive for the rapporteur. Yakınlık beraberinde sorumluluğu da getirir ve bunun raportör için de önemli bir gerekçe olduğuna inanıyorum. More Sentences
2	Genel	beraberinde	concomitantly zf.
3	Genel	beraberinde	attendantly zf.
4	Genel	beraberinde	in tow zf.
5	Genel	beraberinde	herewith zf.
6	Genel	beraberinde	in company with ed.
Idioms
7	Deyim	beraberinde	under tow s.

"beraberinde" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 81 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	beraberinde getirmek	bring along f.
Tom brought along his younger sister. Tom küçük kız kardeşini beraberinde getirdi. More Sentences
2	Genel	beraberinde getirmek	bring about f.
Its entry into force brought about active European lawmaking. Yürürlüğe girmesi aktif bir Avrupa kanun yapımını beraberinde getirmiştir. More Sentences
3	Genel	beraberinde getirmek	imply f.
Liberalisation at any cost implies certain theoretical assumptions. Ne pahasına olursa olsun liberalleşme bazı teorik varsayımları beraberinde getirir. More Sentences
4	Genel	beraberinde (bir şeyi) getirmek	accompany f.
Furthermore, we must lay down accompanying socio-economic measures in order to alleviate their possible consequences. Dahası, bunların olası sonuçlarını hafifletmek için sosyo-ekonomik tedbirleri de beraberinde getirmeliyiz. More Sentences
5	Genel	beraberinde getirmek	bring with it f.
The enlargement of the EU will also bring with it new challenges as transportation routes get longer. AB'nin genişlemesi, ulaşım yolları uzadıkça yeni zorlukları da beraberinde getirecektir. More Sentences
6	Genel	beraberinde getirmek	follow f.
We stand on the brink of enlargement and all the diverse needs that will follow from it. Genişlemenin ve bunun beraberinde getireceği çeşitli ihtiyaçların eşiğinde duruyoruz. More Sentences
Phrasals
7	Öbek Fiiller	beraberinde (bir şey) getirmek	come with (something) f.
This time the message came with another bit of news. Bu sefer mesaj yeni bir haberi beraberinde getirdi. More Sentences
General
8	Genel	beraberinde zorluklar getiren bir çözüm yolu	a bitter pill i.
9	Genel	beraberinde gelen şey	concomitant i.
10	Genel	beraberinde olma	concomitance i.
11	Genel	beraberinde gelen şey	attendant i.
12	Genel	beraberinde götürme	circumgestation i.
13	Genel	beraberinde götürme	circumvection i.
14	Genel	beraberinde götürülme	circumvection i.
15	Genel	beraberinde götürmek	take along f.
16	Genel	beraberinde gitmek	accompany f.
17	Genel	beraberinde getirmek	carry with it f.
18	Genel	beraberinde gelmek	be accompanied by f.
19	Genel	beraberinde birçok ayrıcalık getirmek	come with a lot of privileges f.
20	Genel	beraberinde getirmek	attend f.
21	Genel	beraberinde getirmek	lead to f.
22	Genel	(neticede) beraberinde getirmek	reflect f.
23	Genel	(birinin) beraberinde gitmek/gelmek	accompany (one) f.
24	Genel	(hak veya yükümlülük) beraberinde gelmek	run f.
25	Genel	beraberinde getirmek	infer [obsolete] f.
26	Genel	beraberinde götürmek	circumfer f.
27	Genel	beraberinde getirmek	incur [obsolete] f.
28	Genel	beraberinde gelen	concomitant s.
29	Genel	beraberinde olan	attendant s.
30	Genel	beraberinde/yanında getirdiği	collateral s.
31	Genel	beraberinde var olan	attending s.
32	Genel	zar veya yalancı zar oluşumu beraberinde görülen	membranaceous s.
33	Genel	zar veya yalancı zar oluşumu beraberinde görülen	membraneous s.
34	Genel	beraberinde gelişen	satellite s.
35	Genel	beraberinde gelişen	satellitic s.
36	Genel	beraberinde gelen	superadvenient s.
37	Genel	beraberinde anlamına gelen bir ön ek	sym- ök.
38	Genel	beraberinde anlamına gelen bir ön ek	syn- ök.
Phrasals
39	Öbek Fiiller	beraberinde taşımak	carry (someone or something) about f.
40	Öbek Fiiller	beraberinde taşımak	carry someone or something about f.
41	Öbek Fiiller	beraberinde taşımak	carry around f.
42	Öbek Fiiller	beraberinde taşımak	carry something around (with one) f.
43	Öbek Fiiller	beraberinde taşımak	carry someone around (with oneself) f.
44	Öbek Fiiller	beraberinde alıp götürmek	carry (someone or something) along with (someone or something) f.
45	Öbek Fiiller	beraberinde sürüklemek	carry (someone or something) along with (someone or something) f.
46	Öbek Fiiller	beraberinde taşımak	carry something with one f.
47	Öbek Fiiller	beraberinde taşımak	carry something with f.
48	Öbek Fiiller	(bir şeyi) beraberinde/yanında taşımak	carry something around with one f.
49	Öbek Fiiller	(bir kimseyi/bebek vb) beraberinde taşımak	carry someone around with oneself f.
50	Öbek Fiiller	bir şeyi beraberinde bir şeyle sağlamak	intersperse something with something f.
51	Öbek Fiiller	(bir şeyi) beraberinde taşımak	carry someone along (with something) f.
52	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) beraberinde getirmek	bring (someone or something) over f.
53	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir yerden) alıp beraberinde getirmek	bring (someone or something) over from (somewhere) f.
54	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) beraberinde (bir yere) getirmek	bring (someone or something) over to (some place) f.
55	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi beraberinde (bir şeye) getirmek	bring someone or something along (to something) f.
56	Öbek Fiiller	beraberinde/yanında getirmek	bring with f.
57	Öbek Fiiller	birini beraberinde sürüklemek/alıp götürmek	carry someone along (with something) f.
58	Öbek Fiiller	beraberinde taşımak	carry about f.
59	Öbek Fiiller	beraberinde (bir şeyle) sağlamak	intersperse with f.
60	Öbek Fiiller	(bir diğer olayın) beraberinde olmak	cooccur with f.
61	Öbek Fiiller	(bir diğer olayın) beraberinde olmak	collocate with f.
62	Öbek Fiiller	(bir diğer olayın) beraberinde olmak	construe with f.
63	Öbek Fiiller	(bir diğer olayın) beraberinde olmak	co-occur with f.
Phrases
64	İfadeler	nereye gidersen git sorunlarını da beraberinde götürürsün	wherever you go, there you are expr.
65	İfadeler	beraberinde (biriyle/bir şeyle)	in company with (someone or something) expr.
66	İfadeler	beraberinde biriyle/bir şeyle	in company with somebody/something expr.
Colloquial
67	Konuşma Dili	beraberinde (bir şey) taşımak	have something on (one's person) f.
68	Konuşma Dili	beraberinde taşımak	have on f.
69	Konuşma Dili	eve dönerken beraberinde birini/bir şey getirmek	take home f.
Idioms
70	Deyim	beraberinde getirmek	bring something in its train f.
71	Deyim	bir şeyi beraberinde getirmek	bring something in its wake f.
72	Deyim	beraberinde taşımak	carry with one f.
Speaking
73	Konuşma	eldivenlerini beraberinde getir	take your gloves with you expr.
Trade/Economic
74	Ticaret/Ekonomi	kaosu ve düzeni beraberinde barındıran ekonomik düzen	chaordic s.
Law
75	Hukuk	beraberinde getir	duces tecum expr.
Politics
76	Siyasal	beraberinde gelen heyet	accompanying delegation i.
Mechanic
77	Mekanik	kristal katılarda reaksiyonların, entropide değişiklikleri de beraberinde getirdiği ve sıcaklık mutlak sıfıra yaklaşırken entropinin sıfırlanmaya meyilli olduğunu ortaya atan prensip	nernst heat theorem i.
Aeronautic
78	Havacılık	yolcu beraberinde bagaj	accompanied baggage i.
Medical
79	Medikal	beraberinde alınan tedavi	concomitant treatment i.
80	Medikal	beraberinde kullanılan ilaç	concomitant medication dat i.
Biology
81	Biyoloji	kaosu ve düzeni beraberinde barındıran (doğal düzen)	chaordic s.