Geçmiş

bir şeye gelmek

"bir şeye gelmek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Phrasals
1	Öbek Fiiller	bir şeye gelmek	amount to something f.
2	Öbek Fiiller	bir şeye gelmek	amount to something f.

"bir şeye gelmek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 91 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Phrasals
1	Öbek Fiiller	yürürken/koşarken (birine/bir şeye) rastlamak/denk gelmek	run by f.
2	Öbek Fiiller	bir şeye karşı bir araya gelmek	combine (something) against (someone or something) f.
3	Öbek Fiiller	bir şeye karşı bir araya gelmek	combine something against someone or something f.
4	Öbek Fiiller	(birine ya da bir şeye) karşı bir araya gelmek	converge in upon (someone or something) f.
5	Öbek Fiiller	zamanla (bir şeye) uygun hale gelmek	grow into (something) f.
6	Öbek Fiiller	sıçrayarak/sekerek (birine veya bir şeye) gelmek	hop up to (someone or something) f.
7	Öbek Fiiller	birine/bir şeye bir şeyde üstün gelmek	surpass someone or something in something f.
8	Öbek Fiiller	bir koşu birine bir şeye gitmek/gelmek	run down to someone or something f.
9	Öbek Fiiller	hızlıca/hemen birine/bir şeye gelmek	run down to someone or something f.
10	Öbek Fiiller	(bir şeye) denk gelmek	tumble across (something) f.
11	Öbek Fiiller	(bir şeye) denk gelmek	crack onto (something) f.
12	Öbek Fiiller	birine/bir şeye gelmek/gitmek	report to someone or something f.
13	Öbek Fiiller	birine/bir şeye karşı gelmek	transgress against someone or something f.
14	Öbek Fiiller	(bir şeye) uygun gelmek	accord with (something) f.
15	Öbek Fiiller	bir şeye/yere geri gelmek	arrive back f.
16	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye karşı) bir araya gelmek	band together (against someone or something) f.
17	Öbek Fiiller	birine/bir şeye karşı galip gelmek	beat someone or something out f.
18	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) rast gelmek	chance on (someone or something) f.
19	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) rast gelmek	chance upon (someone or something) f.
20	Öbek Fiiller	(bir şeye) denk gelmek	coincide with (something) f.
21	Öbek Fiiller	(bir şeye) denk gelmek	coincide with (something) f.
22	Öbek Fiiller	birine/bir şeye rast gelmek	come across someone or something f.
23	Öbek Fiiller	birine/bir şeye rast gelmek	run across someone or something f.
24	Öbek Fiiller	bir şeye rast gelmek	come by something f.
25	Öbek Fiiller	bir şeye denk gelmek	come by something f.
26	Öbek Fiiller	(bir şey) için bir şeye/yere gelmek	come in for (something) f.
27	Öbek Fiiller	birine/bir şeye rast gelmek	come upon someone or something f.
28	Öbek Fiiller	birine/bir şeye rast gelmek	come on someone or something f.
29	Öbek Fiiller	birine/bir şeye rast gelmek	come onto someone or something f.
30	Öbek Fiiller	(bir şeye) denk gelmek	crack onto (something) f.
31	Öbek Fiiller	(bir şeye) karşı gelmek	cut across (something) f.
32	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) doğru gelmek	draw upon (someone or something) f.
33	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) doğru gelmek/sürüklenmek	drift toward (someone or something) f.
34	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) kadar gelmek	extend to (someone or something) f.
35	Öbek Fiiller	(bir şeye) uygun gelmek	fit with (something) f.
36	Öbek Fiiller	(bir şeye) doğru gelmek	get on for (something) f.
37	Öbek Fiiller	(bir şeye) kadar gelmek	get up to (something) f.
38	Öbek Fiiller	birine/bir şeye rast gelmek	happen upon someone or something f.
39	Öbek Fiiller	birine/bir şeye rast gelmek	happen on someone or something f.
40	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) rast gelmek	happen across (someone or something) f.
41	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) karşılık gelmek/uymak	match up to (someone or something) f.
42	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) karşı gelmek	object to (someone or something) f.
43	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) karşı gelmek	rebel against (someone or something) f.
44	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) karşı gelmek	rebel at (someone or something) f.
45	Öbek Fiiller	(bir şeye) başlamak üzere görev yerine gelmek	report for (something) f.
46	Öbek Fiiller	hızla (birine/bir şeye) kadar gelmek/ulaşmak	rush up (to someone or something) f.
47	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) karşı gelmek	stand against (someone or something) f.
48	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) karşı gelmek	stand up to (someone or something) f.
49	Öbek Fiiller	olumsuz/kötü (birine/bir şeye) karşı güçlü hale gelmek/getirmek	steel (someone or oneself) against (someone or something) f.
50	Öbek Fiiller	(bir şeye) denk gelmek	tumble upon (something) f.
51	Öbek Fiiller	(bir şeye) rast gelmek	tumble upon (something) f.
52	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) karşı gelmek	turn against (someone or something) f.
53	Öbek Fiiller	kendinden emin bir şekilde (birine/bir şeye) yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek	waltz up (to someone or something) f.
54	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) galip gelmek	win out over (someone or something) f.
Colloquial
55	Konuşma Dili	bir şeye kötü gelmek	death on something f.
56	Konuşma Dili	bir şeye iyi gelmek	do any good f.
57	Konuşma Dili	(birine veya bir şeye) sert gelmek	be rough on (someone or something) f.
58	Konuşma Dili	(birine/bir şeye) iyi gelmek	be good for (someone or something) f.
59	Konuşma Dili	(bir şeye/yere) gelmek	drive up to (some place or thing) f.
Idioms
60	Deyim	(birine/bir şeye) üstün gelmek	have the better of (someone or something) f.
61	Deyim	(birine/bir şeye) galip gelmek	have the better of (someone or something) f.
62	Deyim	boyundan büyük birine veya bir şeye denk gelmek	catch a tartar f.
63	Deyim	(ağrı/acı/dert gibi) bir şeye çok iyi gelmek	work wonders with something f.
64	Deyim	(bir şeye) kötü gelmek	be death on (someone or something) f.
65	Deyim	(bir yere/bir şeye) kadar gelmek	make it as far as (something or some place) f.
66	Deyim	(bir şeye) kötü gelmek	be death on (something) f.
67	Deyim	(birine/bir şeye) üstün gelmek	breeze past (someone or something) f.
68	Deyim	(birine/bir şeye) üstün gelmek	beat (someone or something) all hollow [uk/australia] f.
69	Deyim	(birine/bir şeye) kolay gelmek	come naturally (to somebody/something) f.
70	Deyim	(birine/bir şeye) doğal gelmek	come naturally (to somebody/something) f.
71	Deyim	(bir şeye) uygun gelmek	sit comfortably/easily/well (with something) f.
72	Deyim	(bir şeye) doğru gelmek	sit comfortably/easily/well (with something) f.
73	Deyim	birine/bir şeye iyi gelmek	do somebody/something a world of good f.
74	Deyim	birine/bir şeye çok iyi gelmek	do somebody/something a world of good f.
75	Deyim	birine/bir şeye iyi gelmek	do somebody/something a power of good f.
76	Deyim	birine/bir şeye çok iyi gelmek	do somebody/something a power of good f.
77	Deyim	birine/bir şeye iyi gelmek	do someone or something a power of good f.
78	Deyim	birine/bir şeye çok iyi gelmek	do someone or something a power of good f.
79	Deyim	(birine/bir şeye) gerisin geriye gelmek	double back on (someone or something) f.
80	Deyim	(bir şeye) eksik gelmek	fall short of (something) f.
81	Deyim	birine/bir şeye karşı gelmek	fly in the face of someone or something f.
82	Deyim	birine/bir şeye karşı gelmek	fly in the teeth of someone or something f.
83	Deyim	(bir şeye) karşı gelmek	fly in the face of (something) f.
84	Deyim	bir şeye karşı gelmek	fly in the face of something f.
85	Deyim	(bir şeye) karşı duyarlı hale gelmek	get in touch with (something) f.
86	Deyim	(birine/bir şeye) galip gelmek	get the best of (someone or something) f.
87	Deyim	birine/bir şeye galip gelmek	get the better of somebody/something f.
88	Deyim	(birine/bir şeye karşı) galip gelmek	get the upper hand on (someone or something) f.
89	Deyim	(birine/bir şeye) kötü gelmek	have a bad effect (on someone or something) f.
90	Deyim	birine/bir şeye galip gelmek	have the best of someone or something f.
91	Deyim	(birine/bir şeye) sütün gelmek	put (someone or something) to shame f.