bir şeyi bulmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bir şeyi bulmak



"bir şeyi bulmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
Phrasals
bir şeyi bulmak amount to something f.
bir şeyi bulmak amount to something f.

"bir şeyi bulmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 111 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir şeyi uygun bulmak sit well with f.
bir şeyi rahatsız edici bulmak see something as irritating f.
bir şeyi çöpte bulmak find something in the trash f.
beklenmedik şekilde bir anda kendini bir şeyi keşfetmiş olarak bulmak end up discovering f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak find enough courage (to do something) f.
bir şeyi yapmak için cesaret bulmak bring oneself to do something f.
Phrasals
bir şeyi bulmak için aramaya koyulmak feel after f.
(birini veya bir şeyi) tuzağa yakalanmış bulmak catch (someone or something) in (something) f.
bir şeyi bulmak umuduyla toprağı eşelemek scratch about for something f.
birini/bir şeyi bulmak scrounge someone or something up f.
bir şeyi bulmak umuduyla toprağı eşelemek scratch around for something f.
(bir şeyi bulmak için) aramak nose around for f.
(bir şeyi bulmak için) aramak nose about for f.
ummadığı bir anda (bir şeyi) bulmak fall upon (someone or something) f.
ummadığı bir anda (bir şeyi) bulmak fall on (someone or something) f.
(bir şeyi yapabilmek) için zaman/vakit bulmak get around to (doing something) f.
(bir şeyi) şans eseri bulmak tumble on (something) f.
(birini/bir şeyi) tesadüfen bulmak chance on (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) şans eseri bulmak chance on (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) tesadüfen bulmak chance upon (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) şans eseri bulmak chance upon (someone or something) f.
birini/bir şeyi bulmak come across someone or something f.
birini/bir şeyi bulmak run across someone or something f.
birini/bir şeyi bulmak come upon someone or something f.
birini/bir şeyi bulmak come on someone or something f.
birini/bir şeyi bulmak come onto someone or something f.
birini/bir şeyi bulmak come up with someone or something f.
birini/bir şeyi bir şey bulmak amacıyla incelemek/muayene etmek examine someone or something for something f.
bir şeyi bulmak amacıyla incelemek/muayene etmek examine for f.
(birini/bir şeyi) biraz garip/tuhaf bulmak find (someone or something) a bit off f.
(birini/bir şeyi) biraz başıbozuk/kural dışı bulmak find (someone or something) a bit off f.
(birini/bir şeyi) biraz değişik bulmak find (someone or something) a bit off f.
(birini/bir şeyi) biraz garip/tuhaf bulmak find (someone or something) a little off f.
(birini/bir şeyi) biraz başıbozuk/kural dışı bulmak find (someone or something) a little off f.
(birini/bir şeyi) biraz değişik bulmak find (someone or something) a little off f.
(birini/bir şeyi) suçlu bulmak find against (someone or something) f.
bir şeyi bulmak/ortaya çıkarmak find something out f.
(bir şeyi yapabilmek) için zaman/vakit bulmak get around to (something) f.
(bir şeyi) komik bulmak laugh about (something) f.
(birini/bir şeyi) bulmak için etrafa bakınmak look around for (someone or something) f.
(bir şeyi) bulmak için ortalığın altını üstüne getirmek root around for (something) f.
(bir şeyi) bulmak için didik didik aramak root around for (something) f.
(bir şeyi) bulmak için etrafı altüst etmek root around for (something) f.
(bir şeyi) bulmak için (bir şeyin) içini didik didik aramak root around in (something) for (something) f.
(bir şeyi) bulmak için (bir şeyin) altını sütüne getirmek root through (something) (for something) f.
(bir şeyi) bulmak için (bir şeyin) içini didik didik aramak root through (something) (for something) f.
(bir şey) bulmak için (bir şeyi) arayıp taramak rummage around in (something) for (something) f.
(bir şey) bulmak için (bir şeyi) didik didik aramak rummage around in (something) for (something) f.
(bir şey) bulmak için (bir şeyi) arayıp taramak rummage through (something) (for something) f.
(bir şey) bulmak için (bir şeyi) didik didik aramak rummage through (something) (for something) f.
birini bir şeyi arayıp bulmak scare someone or something up f.
(birini/bir şeyi) bulmak için etrafın altını üstüne getirmek scrounge around (for someone or something) f.
(bir şeyi) bulmak için (bir şeyin) altını üstüne getirmek root around in (something) for (something) f.
Colloquial
(birini/bir şeyi) tam (birine/bir şeye) göre bulmak think (someone or something) is fit for (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) tam (birine/bir şeye) uygun bulmak think (someone or something) is fit for (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) fiziksel olarak (birine/bir şeye) uygun bulmak think (someone or something) is fit for (someone or something) f.
birini/bir şeyi tam birine/bir şeye göre bulmak think someone or something fit for someone or something f.
birini/bir şeyi tam birine/bir şeye uygun bulmak think someone or something fit for someone or something f.
Idioms
bir şeyi bulmak/yakalamak üzere olmak be hot on the trail of something f.
bir şeyi yapmayı uygun bulmak/görmek see fit to do something f.
kendinde bir şeyi yapacak enerjiyi bulmak/toplamak build up a head of steam f.
kendinde bir şeyi yapacak enerjiyi bulmak/toplamak work up a head of steam f.
kendinde bir şeyi yapacak enerjiyi bulmak/toplamak get up a head of steam f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get the nerve up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get enough nerve up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get enough guts up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) zaman bulmak find time to do something f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get the spunk up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get the courage up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get enough pluck up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get the guts up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get enough courage up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) zaman bulmak find the time (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get enough spunk up (to do something) f.
var olan bir şeyi yeniden bulmak için zaman kaybetmek reinvent the wheel f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get the pluck up (to do something) f.
(bir şeyi yapacak) cesareti bulmak summon up the courage to (do something) f.
(birini/bir şeyi) kötü bulmak give bad marks to (someone or something) f.
(bir şeyi) komik bulmak have a (good) laugh (about something) f.
(bir şeyi) eğlenceli bulmak have a (good) laugh (about something) f.
(bir şeyi) gülünç bulmak have a (good) laugh (about something) f.
(birini/bir şeyi/bir hayvanı) bulmak put one's hands on (someone, something, or an animal) f.
(birini/bir şeyi/bir hayvanı) bulmak lay one's hands on (someone, something, or an animal) f.
istediği şeyi elde etmenin bir yolunu bulmak work (one's) ticket f.
kendinde bir şeyi yapacak enerjiyi toplamak, yaratmak, bulmak build up/work up a head of steam f.
(bir şeyi) eksik bulmak find (something) wanting f.
(bir şeyi) kusurlu bulmak find (something) wanting f.
(bir şeyi) yetersiz bulmak find (something) wanting f.
(bir şeyi) atlatmanın/geçmenin yolunu bulmak find a way around (something) f.
(bir şeyi) atlatmanın/geçmenin yolunu bulmak find one's way around (something) f.
birini/bir şeyi komik/eğlenceli bulmak get a bang out of someone/something f.
birini/bir şeyi komik/eğlenceli bulmak get a kick out of someone/something f.
(birini/bir şeyi) komik/eğlenceli bulmak get a buzz out of (someone or something) f.
birini/bir şeyi komik/eğlenceli bulmak get a buzz out of someone/something f.
(birini/bir şeyi) çok çekici bulmak have got the hots for (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) çok hoş bulmak have got the hots for (someone or something) f.
(bir şeyle) ilgili (birini/bir şeyi) suçlu bulmak place the blame for (something) on (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) suçlu bulmak place the blame on (someone or something) f.
(bir şeyle) ilgili (birini/bir şeyi) suçlu bulmak place the blame on (someone or something) for (something) f.
(birini/bir şeyi) arayıp bulmak run (someone or something) to earth f.
(birini/bir şeyi) uzun aramalardan sonra bulmak run (someone or something) to earth f.
(birini/bir şeyi) iz sürerek bulmak run (someone or something) to earth f.
(birini/bir şeyi) izini sürüp bulmak run (someone or something) to earth f.
(birini/bir şeyi) arayıp bulmak run (someone or something) to ground f.
(birini/bir şeyi) uzun aramalardan sonra bulmak run (someone or something) to ground f.
(birini/bir şeyi) iz sürerek bulmak run (someone or something) to ground f.
(birini/bir şeyi) izini sürüp bulmak run (someone or something) to ground f.
birini/bir şeyi uzun aramalardan sonra bulmak run somebody/something to earth f.
birini/bir şeyi uzun aramalardan sonra bulmak run somebody/something to ground f.
(birini/bir şeyi) olumsuz bulmak/değerlendirmek turn thumbs down (on someone/something) f.
Technical
bir şeyi bulmak amacıyla incelemek examine for f.