birleştirilen - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

birleştirilen



"birleştirilen" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 8 sonuç

Türkçe İngilizce
General
birleştirilen conjoined s.
birleştirilen combinative s.
birleştirilen combinatorial s.
birleştirilen combinatory s.
birleştirilen snap-in s.
Technical
birleştirilen joined s.
Computer
birleştirilen merged s.
birleştirilen defragmented s.

"birleştirilen" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 40 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kahvaltı ile öğle yemeği birleştirilen öğün brunch i.
ayrı ayrı üflenip daha sonradan birleştirilen bir çift şişe gemel i.
ayrı ayrı üflenip daha sonradan birleştirilen bir çift şişe gemmel i.
birleştirilen şey conjugation [obsolete] i.
iki tazıyı birbirine bağlamak için zincirle birleştirilen tasmalar couple i.
önceden birleştirilen preconsolidated s.
ile birleştirilen bound by s.
bağlaç ile birleştirilen syndetic s.
bağlaç ile birleştirilen syndetical s.
Trade/Economic
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen mobilya, ekipman, yapı parçası flat pack [uk] i.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya, ekipman, yapı parçası) flat-packed [uk] s.
Technical
esnek birleştirilen sırlı kil boru flexibly jointed vitrified clay pipe i.
metal çözümleme işleminde yoğunlaştırmak için altın veya gümüşle birleştirilen az miktarda metal (kurşun) button i.
(laminasyon ile birleştirilen bir şeyi) ayırmak delaminate f.
yapıştırıcısız birleştirilen autogenous s.
lehimsiz birleştirilen autogenous s.
Computer
birleştirilen veriyi göster view merged data expr.
Architecture
sahnenin menteşelerle birleştirilen düz bölümleri book i.
Construction
asbest lifi ile birleştirilen çimento fibrocement i.
Woodworking
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flatpack i.
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flat pack furniture i.
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flat-pack i.
testere ile kesilmemiş bir uçla birleştirilen tahta demeti bolt i.
Furniture
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen mobilya flat pack [uk] i.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya) flat-pack s.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya) flat-packed [uk] s.
Transportation
trenle birleştirilen vagon pickup i.
Marine
normalde yalnızca iki sıra dikişle birleştirilen iki yelken bezinin birleştiği yerde yapılan ekstra orta dikiş monk's seam i.
normalde yalnızca iki sıra dikişle birleştirilen iki yelken bezinin birleştiği yerde yapılan ekstra orta dikiş monk seam i.
Medical
uygulanmasını kolaylaştırmak için aktif bir ilaçla birleştirilen inaktif madde vehicle i.
Chemistry
bir glikozidin şeker kısmıyla birleştirilen ve hidrolizle elde edilebilen bir organik bileşik nonsugar i.
alaşım oluşturmak için metalle birleştirilen ametal element metalloid i.
asit tuzları ile birleştirilen bir fosforik asit çeşidi soluble phosphoric acid i.
hidrojen sülfit ile birleştirilen hydrosulphureted s.
selenyum ile birleştirilen seleniureted s.
Linguistics
kısa çizgiyle birleştirilen hyphenated s.
tireyle birleştirilen hyphenated s.
Music
müzik bestesi oluşturmak için diğer parçalarla birleştirilen enstrümantal veya vokal bir parça bed i.
dik çizgiyle birleştirilen notalar brace i.
Printery
metin gövdesiyle birleştirilen inline s.