| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | borrow from f. | ödünç almak | ||
|
Many languages borrow from English words. Birçok dil İngilizce kelimelerden ödünç alır. More Sentences |
||||
| Genel | borrow from f. | borç almak | ||
|
Sami was borrowing from his brother for a long time. Sami uzun zamandır kardeşinden borç alıyordu. More Sentences |
||||
| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| Phrasals | ||
| Öbek Fiiller | borrow something from someone f. | birinden bir şeyi ödünç almak |
| Öbek Fiiller | borrow from (someone) f. | (birinden) ödünç almak |
| Öbek Fiiller | borrow from (something) f. | (bir şeyin) unsurlarını kullanmak |
| Öbek Fiiller | borrow from (something) f. | (bir şeyden) unsurlar içermek |
| Öbek Fiiller | borrow from (something) f. | (bir şeyin) öğelerini kullanmak |
| Öbek Fiiller | borrow from (something) f. | (bir şeyin) öğelerine yer vermek |
| Speaking | ||
| Konuşma | it's not good to borrow money from family members expr. | aile üyelerinden borç almak iyi değil |
| Trade/Economic | ||
| Ticaret/Ekonomi | borrow from the cbrt against collateral f. | tcmb’den teminat karşılığı borçlanmak |
