breakfast - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

breakfast

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"breakfast" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 7 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
breakfast i. kahvaltı
General
breakfast i. tören vesilesiyle erken saatte yenen yemek
breakfast f. kahvaltı etmek
breakfast f. kahvaltı vermek
Colloquial
breakfast i. kahvaltılık yiyecekler
Gastronomy
breakfast i. kahvaltı
breakfast i. sabah kahvaltısı

"breakfast" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 188 sonuç

İngilizce Türkçe
General
late breakfast i. geç kahvaltı
working breakfast i. iş görüşmesi yapılan kahvaltı
breakfast food i. kahvaltılık
continental breakfast i. kontinental kahvaltı
bed and breakfast i. yatak ve kahvaltı
food for breakfast i. kahvaltılık
breakfast table i. kahvaltı masası
breakfast room i. kahvaltı odası
breakfast nook i. kahvaltı köşesi
breakfast hall i. kahvaltı salonu
breakfast saloon i. kahvaltı salonu
continental breakfast i. kıtaya özgü kahvaltı
continental breakfast i. kıtasal kahvaltı
breakfast service i. kahvaltı servisi
open buffet breakfast i. açık büfe kahvaltı
mixed breakfast i. serpme kahvaltı
turkish village breakfast i. köy kahvaltısı
healthy breakfast i. sağlıklı kahvaltı
traditional turkish breakfast i. geleneksel türk kahvaltısı
breakfast pleasure i. kahvaltı keyfi
breakfast menu i. kahvaltı menüsü
big breakfast i. büyük kahvaltı
traditional breakfast i. geleneksel kahvaltı
breakfast tray i. kahvaltı tepsisi
breakfast garden i. kahvaltı bahçesi
english breakfast i. ingiliz kahvaltısı
breakfast in bed i. yatakta kahvaltı
breakfast [dialect] i. (karayipler'de) öğle yemeği
breakfast area i. (evde) kahvaltı yeri
breakfast cereal i. kahvaltılık gevrek
breakfast time i. kahvaltı saati
dog's breakfast i. kötü iş
dog's breakfast i. kargaşa
dog's breakfast i. karmaşıklık
dog's breakfast i. dağınıklık
dog's breakfast i. allak bullak olma
eat breakfast f. kahvaltı etmek
have breakfast f. kahvaltı yapmak
prepare breakfast f. kahvaltı hazırlamak
have breakfast f. kahvaltı etmek
make breakfast f. kahvaltı hazırlamak
skip breakfast f. kahvaltıyı atlamak/es geçmek
skip breakfast f. kahvaltı yapmamak
Phrases
after breakfast expr. kahvaltıdan sonra
at the breakfast expr. kahvaltıda
Proverb
hope is a good breakfast but a bad supper ümit iyi bir kahvaltıdır ama iyi bir akşam yemeği değildir
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night kahvaltıdan önce şarkı söyleyen akşam olmadan ağlar
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night sabah gülen akşam olmadan ağlar
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night dereyi görmeden paçayı sıvama
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night acele işe şeytan karışır
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night acele yürüyen yolda kalır
sing before breakfast, you'll cry before night kahvaltıdan önce şarkı söyleyen akşam olmadan ağlar
sing before breakfast, you'll cry before night sabah gülen akşam olmadan ağlar
sing before breakfast, you'll cry before night sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper kahvaltıdan önce şarkı söyleyen akşam olmadan ağlar
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper sabah gülen (gülüp eğlenen) akşam olmadan ağlar
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper dereyi görmeden paçayı sıvama
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper acele işe şeytan karışır
(if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper acele yürüyen yolda kalır
hope is a good breakfast but a bad supper çabasız umut meyvesiz ağaca benzer
hope is a good breakfast but a bad supper umut güzel bir şeydir
hope is a good breakfast but a bad supper bir işe umutla başlamak iyidir ama çalışmayıp/çaba göstermeyip umut ettiklerini gerçekleştirmezsen bir işe yaramaz
hope is a good breakfast but a bad supper güne umutla başlamak iyi yatağa hala umut ederek gitmek kötüdür
hope is a good breakfast but a bad supper (bacon'a atfedilen hikayeye göre) aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
Colloquial
nutritious breakfast i. besleyici kahvaltı
come on I'll buy you breakfast expr. gel sana kahvaltı ısmarlayayım
Idioms
breakfast of champions i. erken saatte alınan/içilen (alkollü) içki
donkey's breakfast i. içine saman doldurulmuş yatak/döşek
donkey's breakfast i. saman/hasır döşek
donkey's breakfast i. hasır şapka
donkey’s breakfast i. saman doldurulmuş şey
donkey’s breakfast i. saman (döşek)
mexican breakfast i. güne bir sigara ve bir bardak çay veya suyla başlama
mexican breakfast i. kahvaltı olarak bir sigara ve bir bardak çay veya su içme
mexican breakfast i. meksika kahvaltısı
power breakfast i. iş kahvaltısı
power breakfast i. kahvaltı eklinde yapılan iş toplantısı
a dog's breakfast i. çok kötü
dog's breakfast i. karman çorman
pig's breakfast i. karman çorman
a dog's breakfast i. dağınıklık
a dog's breakfast i. karmakarışık şey
a dog's breakfast i. alt üst olmuş şey
a dog's breakfast i. çıfıt çarşısı
a dog's breakfast i. rezil şey
donkey’s breakfast i. hasır (döşek, şapka)
fix (something) for breakfast/lunch/dinner f. kahvaltı/öğle yemeği/akşam yemeği için bir şeyler hazırlamak
will eat someone for breakfast f. birisini kolayca yenmek
will have someone for breakfast f. birisini kolayca yenmek
have someone for breakfast f. birisini kolayca yenmek
make a dog's breakfast of something f. bir şeyi berbat etmek/çok kötü yapmak
will eat someone for breakfast f. hezimete uğratmak
will have someone for breakfast f. hezimete uğratmak
have someone for breakfast f. hezimete uğratmak
have someone for breakfast f. kolayca üstesinden gelmek
will eat someone for breakfast f. kolayca üstesinden gelmek
will have someone for breakfast f. kolayca üstesinden gelmek
will eat someone for breakfast f. zorlanmadan alt etmek
will have someone for breakfast f. zorlanmadan alt etmek
have someone for breakfast f. zorlanmadan alt etmek
fix (something) for breakfast, lunch, dinner f. kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) yapmak/ayarlamak
fix (something) for breakfast, lunch, dinner f. kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) hazırlamak
fix (something) for breakfast, lunch, dinner f. kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği için (bir şeyler) yapıvermek
eat (something or someone) for breakfast f. (birini/bir şeyi) kolayca yenmek
eat (something or someone) for breakfast f. (birinin/bir şeyin) kolayca üstesinden gelmek
have (someone or something) for breakfast f. (birini/bir şeyi) kolayca yenmek
have (someone or something) for breakfast f. (birini/bir şeyi) hezimete uğratmak
have (someone or something) for breakfast f. (birinin/bir şeyin) kolayca üstesinden gelmek
have (someone or something) for breakfast f. (birini/bir şeyi) zorlanmadan alt etmek
have someone for breakfast f. birinin kolayca üstesinden gelmek
have someone for breakfast f. birini zorlanmadan alt etmek
have someone for breakfast f. birini hezimete uğratmak
eat someone for breakfast f. birinin kolayca üstesinden gelmek
eat someone for breakfast f. birini zorlanmadan alt etmek
eat someone for breakfast f. birini hezimete uğratmak
have for breakfast f. kolayca yenmek
have for breakfast f. hezimete uğratmak
have for breakfast f. kolayca üstesinden gelmek
have for breakfast f. zorlanmadan alt etmek
scattered from here to breakfast s. dört yana dağılmış
scattered from here to breakfast s. her yere dağılmış
scattered from here to breakfast s. here yere yayılmış
scattered from here to breakfast s. dört bir yanına dağılmış
scattered from here to breakfast s. dört bir tarafına dağılmış/yayılmış
scattered from here to breakfast s. bir daha toplanması zor olacak/uzun süre alacak şekilde dağılmış
breakfast of champions expr. kahvaltıda alışık olmadığımız, sağlıklı olmayan şeyler yeme veya içme anlamında alay yollu bir ifade
breakfast of champions expr. şampiyonlara yakışır kahvaltı
breakfast of champions expr. şampiyonların kahvaltısı
from hell to breakfast expr. bir uçtan bir uca
a dog's breakfast expr. berbat
from hell to breakfast expr. her yer
from hell to breakfast expr. her yeri
(one) will eat (someone) for breakfast expr. (biri birini) kolayca yenecek
(one) will eat (someone) for breakfast expr. (biri birini) hezimete uğratacak
(one) will eat (someone) for breakfast expr. (biri birini) zorlanmadan alt edecek
(one) will eat (something) for breakfast expr. (biri bir şeyin) kolayca üstesinden gelecek
(one) will eat (something) for breakfast expr. (biri bir şeyi) kolayca başaracak
(one) will eat (something) for breakfast expr. (bir şey biri) için çocuk oyuncağı
(one) will have (someone) for breakfast expr. (biri birini) kolayca yenecek
(one) will have (someone) for breakfast expr. (biri birini) hezimete uğratacak
(one) will have (someone) for breakfast expr. (biri birini) zorlanmadan alt edecek
(one) will have (something) for breakfast expr. (biri bir şeyin) kolayca üstesinden gelecek
(one) will have (something) for breakfast expr. (biri bir şeyi) kolayca başaracak
(one) will have (something) for breakfast expr. (bir şey biri) için çocuk oyuncağı
like a dog's breakfast [uk/australia] expr. çok dağınık
like a dog's breakfast [uk/australia] expr. karmakarışık
like a dog's breakfast [uk/australia] expr. alt üst olmuş
like a dog's breakfast [uk/australia] expr. çıfıt çarşısı gibi
like a dog's breakfast [uk/australia] expr. rezil
like a dog's breakfast [uk/australia] expr. berbat
like a dog's breakfast [uk/australia] expr. çarşamba pazarına dönmüş
Speaking
I had my breakfast expr. ben kahvaltı yaptım
we went to breakfast expr. biz kahvaltıya gittik
I haven't had breakfast today expr. bugün kahvaltı yapmadım
what did you have for breakfast when you were a child? expr. çocukken kahvaltıda ne yerdin?
here's a breakfast for you expr. işte sana kahvaltı
I'll get your breakfast right away expr. kahvaltınızı hemen getiriyorum
what do you have for breakfast? expr. kahvaltıda ne var?
what do you have for breakfast? expr. kahvaltıda ne yersin?
when do you have breakfast? expr. ne zaman kahvaltı yaparsın?
when do you have breakfast? expr. ne zaman kahvaltı yaparsınız?
I had my breakfast expr. kahvaltı yaptım
I'll bring your breakfast right away expr. kahvaltınızı hemen getiriyorum
how was your breakfast? expr. kahvaltın nasıldı?
I have breakfast in the morning expr. sabah kahvaltı yaparım
what time do you eat breakfast? expr. saat kaçta kahvaltı yaparsın?
I have breakfast at seven thirty expr. yedi buçukta kahvaltı yaparım
Trade/Economic
bed and breakfast s. vergi tasarrufu amacıyla geceden satılıp sabah geri alınan (hisse)
bed and breakfast s. hissenin mali yılın son gününde satılıp sabah geri alındığı (işlem)
Tourism
continental breakfast i. continental kahvaltı
continental breakfast i. küçük ekmek, kahve, tost vs'den oluşan hafif kahvaltı
bed and breakfast i. oda kahvaltı
bed and breakfast i. pansiyon
bed and breakfast hotel i. yataklı ve kahvaltılı otel
full english breakfast i. tam ingiliz kahvaltısı
b & b (bed and breakfast) i. oda kahvaltılı konaklama tesisi
bed–and–breakfast i. oda kahvaltılı konaklama tesisi
Food Engineering
breakfast cereals i. kahvaltılık tahıl ürünleri
fortified breakfast cereals i. zenginleştirilmiş kahvaltılık gevrekler/tahıllar
Gastronomy
breakfast plate i. kahvaltı tabağı
bed and breakfast i. yalnız yatak ve kahvaltı
bed and breakfast i. yatak + kahvaltı
english breakfast i. yumurta, domuz pastırması, kızarmış ekmek ve çay veya kahve ile yapılan zengin kahvaltı
english breakfast tea i. ingiliz kahvaltı çayı
Education
breakfast club i. (okulda çocuklara sunulan) kahvaltı servisi
Slang
shoot one's breakfast f. kusmak