|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
hook 'em horns i.
|
metalci selamı |
|
Proverb |
|
2 |
Atasözü |
If you can't beat 'em, join 'em!
|
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl! |
|
3 |
Atasözü |
If you can't lick 'em, join 'em
|
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl |
|
4 |
Atasözü |
if you can't lick 'em, join 'em
|
bükemediğin bileği öpeceksin |
|
Colloquial |
|
5 |
Konuşma Dili |
shoot ’em up i.
|
vahşi batı macera filmi |
|
6 |
Konuşma Dili |
shoot ’em up i.
|
vahşi batı'nın aksiyon filmleri |
|
|
7 |
Konuşma Dili |
nail-em-and-jail-em i.
|
polis |
|
8 |
Konuşma Dili |
nail-em-and-jail-em i.
|
polis memuru |
|
9 |
Konuşma Dili |
shoot-em-up i.
|
vurdulu kırdılı aksiyon filmi |
|
10 |
Konuşma Dili |
knock 'em dead f.
|
(performansıyla/başarısıyla) birilerini soluksuz bırakmak |
|
11 |
Konuşma Dili |
shoot ’em up s.
|
vahşi batı macera filmleriyle bir ilgisi/ilişkisi olan |
|
12 |
Konuşma Dili |
shoot ’em up s.
|
vahşi batı'nın aksiyon filmleriyle bir ilişkisi olan |
|
13 |
Konuşma Dili |
up an at 'em expr.
|
canlan |
|
14 |
Konuşma Dili |
put 'em up! expr.
|
eller yukarı! |
|
15 |
Konuşma Dili |
up an at 'em expr.
|
hareketlen |
|
16 |
Konuşma Dili |
stick 'em up! expr.
|
eller yukarı! |
|
17 |
Konuşma Dili |
stick 'em up! expr.
|
kaldır ellerini! |
|
18 |
Konuşma Dili |
put 'em up! expr.
|
kaldır ellerini! |
|
19 |
Konuşma Dili |
don't know sic 'em (from come here) expr.
|
bir şey bildiği yok |
|
20 |
Konuşma Dili |
don't know sic 'em (from come here) expr.
|
bir bok bilmez |
|
21 |
Konuşma Dili |
don't know sic 'em (from come here) expr.
|
bir boktan anlamaz |
|
22 |
Konuşma Dili |
read 'em and weep expr.
|
otur şimdi kendine ağla |
|
23 |
Konuşma Dili |
read 'em and weep expr.
|
ben yendim |
|
24 |
Konuşma Dili |
read 'em and weep expr.
|
ben kazandım |
|
25 |
Konuşma Dili |
read 'em and weep expr.
|
kendi haline yan |
|
26 |
Konuşma Dili |
shoot 'em up expr.
|
adam öldürme oyunu |
|
|
27 |
Konuşma Dili |
shoot 'em up expr.
|
düşmanları öldürmek üzerine kurulu oyun |
|
28 |
Konuşma Dili |
shoot 'em up expr.
|
savaş oyunu |
|
29 |
Konuşma Dili |
up and at 'em expr.
|
zamanında uyanmış ve güne başlamaya hazır |
|
30 |
Konuşma Dili |
up and at 'em expr.
|
uyanmış ve işe başlamaya hazır |
|
31 |
Konuşma Dili |
up and at 'em expr.
|
zamanında uyanmış ve iş başı yapmış |
|
32 |
Konuşma Dili |
up and at 'em expr.
|
uyan, kalk ve güne başla |
|
33 |
Konuşma Dili |
up and at 'em expr.
|
çalışmaya başla |
|
34 |
Konuşma Dili |
up and at 'em expr.
|
işe koyul |
|
35 |
Konuşma Dili |
up and at 'em expr.
|
çalışmaya koyul |
|
36 |
Konuşma Dili |
up and at 'em expr.
|
işe giriş |
|
37 |
Konuşma Dili |
love 'em and leave 'em expr.
|
bir kadını baştan çıkar ve terk et |
|
38 |
Konuşma Dili |
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr.
|
takip et, yakala ve hapse at |
|
39 |
Konuşma Dili |
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr.
|
takip et suçüstü yap ve hapse at |
|
40 |
Konuşma Dili |
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr.
|
hata yapmasını bekle ve içeri tık |
|
41 |
Konuşma Dili |
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr.
|
sıkı takibe al, suçüstü yap, hapse at |
|
42 |
Konuşma Dili |
can't win em all expr.
|
her zaman başarılı olamamak |
|
43 |
Konuşma Dili |
can't win em all expr.
|
her defasında kazanmak mümkün olmamak |
|
44 |
Konuşma Dili |
can't win 'em all expr.
|
her zaman başarılı olunmaz |
|
45 |
Konuşma Dili |
can't win 'em all expr.
|
her defasında kazanmak mümkün olmaz |
|
46 |
Konuşma Dili |
if you can't beat 'em expr.
|
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl |
|
47 |
Konuşma Dili |
if you can't beat 'em expr.
|
eğer onları yenemiyorsan, onlara katıl |
|
48 |
Konuşma Dili |
if you can't beat 'em expr.
|
bükemediğin eli öp başına koy |
|
49 |
Konuşma Dili |
if you can't beat 'em expr.
|
düşmanı yenemiyorsan yanında saf tutacaksın |
|
50 |
Konuşma Dili |
if you can't beat 'em expr.
|
bükemediğin bileği öpeceksin |
|
51 |
Konuşma Dili |
ride 'em cowboy expr.
|
sür bakalım kovboy |
|
52 |
Konuşma Dili |
ride 'em cowboy expr.
|
haydi sür kovboy |
|
53 |
Konuşma Dili |
ride 'em cowboy expr.
|
göster kendini kovboy |
|
Idioms |
|
54 |
Deyim |
up and at 'em zf.
|
vaktinde kalkmış/uyanmış |
|
55 |
Deyim |
up and at 'em zf.
|
uyanmış ve harekete hazır |
|
56 |
Deyim |
some mothers do 'ave 'em expr.
|
analar neler doğuruyor |
|
57 |
Deyim |
you can't win 'em all expr.
|
her zaman başarılı olamazsın |
|
Speaking |
|
58 |
Konuşma |
go get 'em tiger i.
|
göreyim seni |
|
59 |
Konuşma |
go get 'em expr.
|
göreyim seni |
|
60 |
Konuşma |
gotta catch 'em all expr.
|
hepsini yakalamalıyım |
|
61 |
Konuşma |
If you can't beat 'em, join 'em! expr.
|
eğer onları yenemiyorsan, onlara katıl! |
|
62 |
Konuşma |
you can't win 'em all expr.
|
her zaman başarılı olamazsın |
|
Computer |
|
63 |
Bilgisayar |
em space i.
|
kısa boşluk |
|
64 |
Bilgisayar |
em-space i.
|
m-boşluk |
|
65 |
Bilgisayar |
em-dash i.
|
tire |
|
66 |
Bilgisayar |
em dash i.
|
tire |
|
|
67 |
Bilgisayar |
em-dash i.
|
uzun çizgi |
|
68 |
Bilgisayar |
em dash i.
|
uzun tire |
|
69 |
Bilgisayar |
em space i.
|
uzun boşluk |
|
70 |
Bilgisayar |
em-dash i.
|
uzun tire |
|
71 |
Bilgisayar |
shoot-em-up i.
|
vurdulu kırdılı bilgisayar oyunu |
|
Statistics |
|
72 |
İstatistik |
em algorithm i.
|
em algoritması |
|
Linguistics |
|
73 |
Dilbilim |
em- ök.
|
sağlamak, temin etmek anlamındaki ön ek |
|
Card |
|
74 |
İskambil |
texas hold 'em i.
|
yaygın bir poker türü |
|
Printery |
|
75 |
Matbaa |
three-em space i.
|
matbaacılıkta em biriminin üçte birine denk gelen ölçü |
|
76 |
Matbaa |
two-em dash i.
|
iki em genişliğinde uzun tire |
|
77 |
Matbaa |
em quad i.
|
em katrat |
|
78 |
Matbaa |
em quad i.
|
matbaacılıkta her kenarı yaklaşık bir em (4 mm) ölçüsündeki kareye verilen ad |
|
79 |
Matbaa |
em rule i.
|
uzun tire |
|
80 |
Matbaa |
pica em i.
|
baskıda kullanılan bir lineer birim |
|
Slang |
|
81 |
Argo |
fuck 'em i.
|
canları cehenneme |
|
82 |
Argo |
let's get 'em! expr.
|
haklayalım şunları! |
|
83 |
Argo |
knock 'em dead expr.
|
iyi/bol şanslar |
|
84 |
Argo |
doesn't know sic 'em (from come here) expr.
|
bir bok bildiği yok |
|
85 |
Argo |
doesn't know sic 'em (from come here) expr.
|
bir bok bilmez |
|
86 |
Argo |
doesn't know sic 'em (from come here) expr.
|
bir boktan anlamaz |
|
87 |
Argo |
doesn't know sic 'em (from come here) expr.
|
bir boku beceremez |
|
88 |
Argo |
doesn't know sic 'em (from come here) expr.
|
bir şey bildiği yok |
|
89 |
Argo |
doesn't know sic 'em (from come here) expr.
|
bir şeyden anlamaz |
|
90 |
Argo |
doesn't know sic 'em (from come here) expr.
|
bir şey beceremez |
|