engages - Türkçe İngilizce Sözlük

engages

"engages" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 69 sonuç

İngilizce Türkçe
General
engage f. çekmek
My initiatives and overtures over the years to engage the Chinese leadership in a dialogue remain unreciprocated.
Yıllar boyunca Çin liderliğini diyaloğa çekmek için yaptığım girişimler ve teklifler karşılıksız kalmıştır.

More Sentences
engage f. tutmak
We engaged a handyman to help us with the garden.
Bahçe işlerinde bize yardımcı olması için bir tamirci tuttuk.

More Sentences
engage f. bağlamak
The switch engages with the cables that turn on the lamp.
Anahtar, lambayı çalıştıran kablolara bağlanır.

More Sentences
engage f. nişanlanmak
We're not engaged yet.
Henüz nişanlanmadık.

More Sentences
engage f. çatışmak
The soldiers were ordered not to engage without warning.
Askerlere uyarı yapmadan çatışmaya girmemeleri emredildi.

More Sentences
engage f. ayırmak
I have no time to engage in gossip.
Dedikoduya ayıracak vaktim yok.

More Sentences
engage f. girmek
It must grow, reform itself and engage in deeper cooperation.
Meclis büyümeli, kendini yenilemeli ve daha derin bir işbirliği içine girmelidir.

More Sentences
engage f. dahil etmek
Without such an increase, we will not be able to engage Member States in developing the priority PRINCE campaigns.
Böyle bir artış olmadan, Üye Devletleri öncelikli PRINCE kampanyalarının geliştirilmesine dahil edemeyiz.

More Sentences
engage f. katılmak
My plan after graduation is to engage in political activities.
Mezun olduktan sonraki planım siyasi faaliyetlere katılmak.

More Sentences
engage f. (ilgisini) çekmek
Screens seem to engage children's interest for long hours.
Görünüşe bakılırsa ekranlar çocukların ilgisini saatler boyu çekiyor.

More Sentences
engage f. angaje etmek
engage f. bağlanmak
engage f. işgal etmek
engage f. çarpışmak
engage f. birbirine girmek
engage f. peylemek
engage f. garanti etmek
engage f. birbirine tutturmak
engage f. işe almak
engage f. birbirine geçirmek
engage f. nişanlamak
engage f. hizmete almak
engage f. kullanmak
engage f. söz vermek
engage f. meşgul etmek
engage f. dövüşmek
engage f. taahhüt etmek
engage f. tutturmak
engage f. çalıştırmak
engage f. birbirine geçmek
engage f. ücretle tutmak
engage f. irtibatlandırmak
engage f. (bir işle) meşgul olmak
engage f. yer tutmak
engage f. ayırtmak
engage f. işe girmek
engage f. işe almak
engage f. memuriyete almak
engage f. taahhüt etmek
engage f. üzerine almak
engage f. birbirine geçmek
engage f. tahsis etmek
engage f. yenmek
engage f. dostluğunu kazanmak
engage f. cezbetmek
engage f. yanaşmak
engage f. içermek
engage f. ihtiva etmek
engage f. bir kimsenin bir şeyle ilgilenmesini sağlamak
engage f. bir kimseyle muhabbet etmek
engage f. yükümlülük almak
engage f. razı olmak
engage f. kabul etmek
engage f. karıştırmak
engage f. dolaştırmak
engage f. tuzağa düşürmek
engage f. ağına düşürmek
engage s. sempatizan
Trade/Economic
engage f. işe almak
Law
engage f. teminat olarak vermek
engage f. rehin olarak almak
engage f. güvence olarak almak
Technical
engage f. birbirine geçmek
engage f. devreye almak
engage f. iç içe geçmek
Mechanic
engage f. (kilitleme aygıtını) yerine yerleştirmek
engage f. (aleti) yerine takmak
Military
engage i. çatışma kontrolü emri
engage ünl. angaje ol!

"engages" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 89 sonuç

İngilizce Türkçe
General
engage in f. uğraşmak
We are engaged in much more important things than that.
Biz bundan çok daha önemli işlerle uğraşıyoruz.

More Sentences
engage in f. ile uğraşmak
This would really be more helpful than engaging in external foreign politics.
Bu gerçekten de dış politika ile uğraşmaktan daha faydalı olacaktır.

More Sentences
engage in violence f. şiddet uygulamak
It has not acted forcefully towards those engaged in violence or it has only done so unilaterally.
Şiddet uygulayanlara karşı güçlü bir şekilde hareket etmemiş veya bunu sadece tek taraflı olarak yapmıştır.

More Sentences
Phrasals
engage (one) in (something) f. (bir iş) yapmak
Madam, what you wish to engage in now is a hypothetical discussion.
Hanımefendi, şu anda yapmak istediğiniz şey varsayımsal bir tartışmadır.

More Sentences
engage (one) in (something) f. (birini bir şeye) bulaştırmak
We will not tolerate anyone who engages in terrorism.
Terörizme bulaşan hiç kimseye tolerans göstermeyeceğiz.

More Sentences
engage to f. ile nişanlanmak
Tom got engaged to Mary.
Tom Mary ile nişanlandı.

More Sentences
Idioms
engage in f. ile iştigal etmek
Tom is engaged in medical research.
Tom tıbbi araştırma ile iştigal etmektedir.

More Sentences
engage in f. ile ilgilenmek
My brother is engaged in cancer research.
Erkek kardeşim, kanser araştırması ile ilgileniyor.

More Sentences
engage in f. ile uğraşmak
She is engaged in social work.
O, sosyal hizmetler ile uğraşmaktadır.

More Sentences
General
engage in demagoguery f. demagoji yapmak
engage in f. ile meşgul olmak
engage in banditry f. haydutluk etmek
engage attention f. ilgisini çekmek
engage someone's attention f. birinin kafasını meşgul etmek
engage in f. kalkışmak
engage disengage f. bağlanıp ayrılmak
engage attention f. dikkatini çekmek
engage in f. meşgul olmak
engage in destructive activities f. zararlı faaliyetlerde bulunmak
engage in harmful activities f. zararlı faaliyetlerde bulunmak
engage in a sexual intercourse f. cinsel ilişkiye girmek
engage in activities f. etkinliklerde bulunmak
engage in an activity f. faaliyette bulunmak
engage in violence f. şiddet göstermek
engage the clutch f. debriyaja basmak
engage in dialogue f. diyalog içerisinde olmak
engage worker f. işçi almak
engage in human activities f. beşeri faaliyetlerde bulunmak
pre-engage f. önceden ayarlamak
engage in competition f. rekabete girmek
engage in f. kendini kaptırmak
engage in speculation f. spekülasyona kapılmak
engage in combat with f. çatışmaya girmek
engage in tourism f. turizm yapmak
engage someone to someone f. birini biri ile nişanlamak
engage someone in something f. birini bir şey ile meşgul etmek
engage someone as something f. olarak işe almak
engage both the mind and the eye f. hem göze hem akla hitap etmek
engage both the mind and the eye f. hem gözü hem aklı meşgul etmek
engage in private speech f. kendi kendine konuşmak
engage/disengage the parking brake f. el frenini çekmek/indirmek
re-engage f. yeniden işe almak
engage in anal intercourse f. anal seks yapmak
engage in deception f. takiyye yapmak
engage in deception f. içi-dışı başka olmak
engage in deception f. sahte/yapmacık tavır takınmak
engage in a partnership f. ortaklığa girmek
engage in dialogue f. diyaloğa girmek
re-engage f. yeniden katılmak
re-engage f. yeniden alaka kurmak
re-engage f. (bir şeyin) yeniden bir parçası olmak
re-engage f. yeniden bir araya gelmek
re-engage f. yeniden görevlendirmek
engage someone's attention f. birinin dikkatini dağıtmak
Phrasals
engage someone or something in something f. birini/bir şeyi bir şeyle oyalamak
engage someone or something in something f. birini/bir şeyi bir şeyle meşgul etmek
engage someone or something in something f. birini/bir şeyi bir şeyin içine çekmek
engage someone or something in something f. birini/bir şeyi bir şeye bulaştırmak
engage someone or something in something f. birini/bir şeyi bir şeye katmak/dahil etmek
engage (one) as (something) f. (birini bir şey) olarak işe almak
engage (one) in (something) f. (bir şeyle) meşgul olmak
engage (one) in (something) f. (birini bir şeyin) içine çekmek
engage (one) in (something) f. (birini bir şeye) dahil etmek/katmak
engage (one) in (something) f. (birini bir şeyle) oyalamak
engage (one) in (something) f. (birini bir şeyle) meşgul etmek
engage as f. olarak işe almak
engage to f. ile nişanlamak
Idioms
engage in small talk f. havadan sudan şeyler konuşmak
engage in small talk f. geyik muhabbeti yapmak
engage in f. ile meşgul olmak
engage with f. kavgaya karışmak
engage with f. sıkı bağlar kurmak
engage with f. savaşa katılmak
engage with f. yakından ilgilenmeye başlamak
engage with f. yakın ilişki kurmak
engage brain before mouth expr. konuşmadan önce düşün
Trade/Economic
engage in influence peddling i. nüfuz ticareti
engage in promotional activities f. reklam faaliyetlerinde bulunmak
engage in promotional activity f. tanıtım faaliyetinde bulunmak
engage in trade f. ticaretle uğraşmak
Law
felonies violating freedom to engage in business and freedom of labour i. iş ve çalışma hürriyeti aleyhinde cürümler
Politics
engage in missionary activities f. misyonerlik faaliyetlerinde bulunmak
engage in opposition activities f. muhalefet yürütmek
engage in deception f. takkiye yapmak
engage in deception f. takiye yapmak
Technical
fd engage logic i. fd’nin devreye girebilmesi için gerekli şartlar
control engage i. kontrol bağlantı
control engage disangage i. kontrol açma kapama
Hunting
engage pre-selected f. önceden belirlenmiş hedeflere nişan almak