|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
zorla giren kimse |
intruder i.
|
|
2 |
Genel |
sosyeteye ilk defa giren kız |
debutante i.
|
|
3 |
Genel |
birbirinin içine giren iki tencere |
double saucepan i.
|
|
4 |
Genel |
bir şeyin terkibine giren madde |
ingredient i.
|
|
5 |
Genel |
düzenlenen etkinliklere biletsiz giren kimse |
gatecrasher i.
|
|
6 |
Genel |
davetsiz giren kişi |
gatecrasher i.
|
|
7 |
Genel |
bahse giren kimse |
taker i.
|
|
8 |
Genel |
hile ile yarışa giren yarışmacı |
ringer i.
|
|
9 |
Genel |
içine giren |
enterer i.
|
|
|
10 |
Genel |
kiliseye yeni giren kimse |
novice i.
|
|
11 |
Genel |
bahse giren |
wagerer i.
|
|
12 |
Genel |
giren kimse |
intrant i.
|
|
13 |
Genel |
giren kimse |
entrant i.
|
|
14 |
Genel |
galopa giren at |
galloper i.
|
|
15 |
Genel |
zorla giren şey |
intruder i.
|
|
16 |
Genel |
yasak bölgeye giren kimse |
poacher i.
|
|
17 |
Genel |
tekneye giren suyu boşaltmak için kullanılan kova, maşrapa vb |
bail i.
|
|
18 |
Genel |
bahse giren |
bettor i.
|
|
19 |
Genel |
üst veya özel sınıfa giren her şey için kullanılan sözcük |
posh i.
|
|
20 |
Genel |
izinsiz giren kimse |
trespasser i.
|
|
21 |
Genel |
şnorkelin ağza giren ve kullanıcının içinden nefes alıp verdiği kısmı |
mouthpiece aqualung i.
|
|
22 |
Genel |
ağız dalaşına giren kimse |
scuffler i.
|
|
23 |
Genel |
silahlı çatışmaya giren kimse |
gunfighter i.
|
|
24 |
Genel |
sınava giren |
testee i.
|
|
25 |
Genel |
(sınava) giren kimse |
entrant i.
|
|
26 |
Genel |
bir mesleğe giren |
entrant i.
|
|
27 |
Genel |
vücuda giren gıda |
income i.
|
|
28 |
Genel |
hırsızlık maksadıyla eve giren şahıs |
house breaker i.
|
|
29 |
Genel |
bu hafta vizyona giren filmler |
movies released this week i.
|
|
|
30 |
Genel |
bu hafta vizyona giren filmler |
films out this week i.
|
|
31 |
Genel |
kilide giren anahtar |
the key slipping into a lock i.
|
|
32 |
Genel |
kilide giren anahtar |
the key entering a lock i.
|
|
33 |
Genel |
duvara tırmanıp eve giren hırsız |
cat burglar i.
|
|
34 |
Genel |
ön elemelere giren yarışmacı |
trialist i.
|
|
35 |
Genel |
dereceye giren öğrenciler |
students ranking the highest i.
|
|
36 |
Genel |
giren ışık |
entering light i.
|
|
37 |
Genel |
sınava giren öğrenci sayısı |
number of students taking the test i.
|
|
38 |
Genel |
çok riskli işlere giren kimse |
adventurer i.
|
|
39 |
Genel |
yeniden giren kimse |
reentrant i.
|
|
40 |
Genel |
yeniden giren kimse |
re-entrant i.
|
|
41 |
Genel |
abd'ye geçici bir süre için giren yabancı kimse |
nonimmigrant [usa] i.
|
|
42 |
Genel |
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun |
tom tiddler's ground i.
|
|
43 |
Genel |
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun |
tommy tiddler's ground i.
|
|
44 |
Genel |
kolay etki altına giren kimse |
toy i.
|
|
45 |
Genel |
görüş alanına giren kimse |
emergent i.
|
|
46 |
Genel |
gerçek kimliğini gizleyerek örgüte, kuruma, partiye giren kimse |
entrist i.
|
|
47 |
Genel |
bilgisayara veri giren kimse |
keyboarder i.
|
|
48 |
Genel |
göze giren madde |
eyeful i.
|
|
49 |
Genel |
canlı manyetizmasının etkisi altına giren kimse |
magnetizee i.
|
|
50 |
Genel |
sıradan bir kişiye genel ilgi alanına giren bir konu hakkında fikrinin sorulduğu bir mülakat |
vox pop i.
|
|
51 |
Genel |
biçimden biçime giren |
shapeshifter i.
|
|
52 |
Genel |
sınava giren kimse |
quizzer i.
|
|
53 |
Genel |
riske giren kimse |
hazarder i.
|
|
54 |
Genel |
belirli sınırların içine giren kategori |
bracket i.
|
|
55 |
Genel |
birinin yetki alanına giren korunabilir alan |
bubble i.
|
|
56 |
Genel |
cemiyete yeni giren genç kız |
bud i.
|
|
57 |
Genel |
bir ürüne giren farklı bileşenlerin oranı |
mix i.
|
|
58 |
Genel |
yarışa giren at |
mount i.
|
|
59 |
Genel |
cinsel ilişkiye giren kimse |
lovemaker i.
|
|
60 |
Genel |
zorla giren kimse |
obtruder i.
|
|
61 |
Genel |
zorla giren şey |
obtrusion i.
|
|
62 |
Genel |
izinsiz giren şey |
obtrusion i.
|
|
63 |
Genel |
zorla giren kimse |
obtrusionist i.
|
|
64 |
Genel |
izinsiz giren kimse |
obtrusionist i.
|
|
65 |
Genel |
saçma münakaşaya giren kimse |
choplogic [obsolete] i.
|
|
66 |
Genel |
saçma münakaşaya giren kimse |
chop-logic i.
|
|
67 |
Genel |
riske giren kimse |
risker i.
|
|
68 |
Genel |
ilk ona giren yarışmacı |
runner-up i.
|
|
69 |
Genel |
ilk ona giren yarışmacılar |
runners-up i.
|
|
|
70 |
Genel |
giren şey |
ingate i.
|
|
71 |
Genel |
sosyeteye ilk kez giren genç kız |
ingenue i.
|
|
72 |
Genel |
vücuda giren alerjen madde |
ingestant i.
|
|
73 |
Genel |
göze giren şey |
ingratiation i.
|
|
74 |
Genel |
etkileşime giren bireyler veya türler |
coactor i.
|
|
75 |
Genel |
görüş alanına giren yer |
coast i.
|
|
76 |
Genel |
araya giren şey |
come-between i.
|
|
77 |
Genel |
araya giren kimse |
come-between i.
|
|
78 |
Genel |
zorla giren kimse |
incomer i.
|
|
79 |
Genel |
havalara giren kimse |
pontificator i.
|
|
80 |
Genel |
(eskiden) parşömen rulolarına hesap giren muhasebe memuru |
clerk of the pells i.
|
|
81 |
Genel |
(eskiden) parşömen rulolarına hesap giren muhasebe memuru |
pell rolls i.
|
|
82 |
Genel |
giren şey |
ingredient [obsolete] i.
|
|
83 |
Genel |
evlilik yoluyla aileye giren kimse |
in-law i.
|
|
84 |
Genel |
vücuda giren uyarıcı |
input i.
|
|
85 |
Genel |
araya giren kimse |
interponent i.
|
|
86 |
Genel |
araya giren kimse |
interposer i.
|
|
87 |
Genel |
izinsiz giren kadın |
intrudress i.
|
|
88 |
Genel |
zorla giren kimse |
intrusionist i.
|
|
89 |
Genel |
araya giren şey |
intrusive i.
|
|
90 |
Genel |
giriş ücreti ödemeden giren kimse |
deadhead i.
|
|
91 |
Genel |
cinsel ilişkiye giren kimse |
shagger i.
|
|
92 |
Genel |
(antik yunan tiyatrosunda) koro ile diyaloga giren ilk oyuncu |
protagonist i.
|
|
93 |
Genel |
çimentolu bileşik oluşturmak için sönmüş kireçle reaksiyona giren toz halindeki silisli alüminli madde |
puzzolan i.
|
|
94 |
Genel |
çimentolu bileşik oluşturmak için sönmüş kireçle reaksiyona giren toz halindeki silisli alüminli madde |
puzzolana i.
|
|
95 |
Genel |
ağız dalaşına giren kimse |
squabbler i.
|
|
96 |
Genel |
ilk kez hapse giren mahkum |
star [uk] i.
|
|
97 |
Genel |
(ortamda) araya giren şey |
static i.
|
|
98 |
Genel |
denetmen yetkisi altında giren şey |
stewardry [scotland] i.
|
|
99 |
Genel |
(iskoçya) yöneticinin yetki alanına giren topraklar |
stewartry i.
|
|
100 |
Genel |
iki ayağı bir pabuca giren kimse |
stirabout i.
|
|
101 |
Genel |
vasi ile anlaşmazlık durumunda devreye giren ikinci vasi |
subtutor i.
|
|
102 |
Genel |
giren suyu kova ile boşaltmak |
bail out f.
|
|
103 |
Genel |
tekneye giren suyu kova ile boşaltmak |
bail f.
|
|
104 |
Genel |
tekneye giren suyu kova ile boşaltmak |
bail out f.
|
|
105 |
Genel |
diğer taraftan çıkmak (bir taraftan giren şey) |
come through f.
|
|
106 |
Genel |
tekneye giren suyu kova ile boşaltmak |
lave [obsolete] f.
|
|
107 |
Genel |
nalla ayak arasına giren çakıl sebebiyle topallamak (at) |
gravel f.
|
|
108 |
Genel |
bölgesine giren insan veya hayvana saldırmak |
dive-bomb f.
|
|
109 |
Genel |
bölgesine giren canlının baş kısmına saldırmak |
dive-bomb f.
|
|
110 |
Genel |
gözüne giren |
favored with s.
|
|
111 |
Genel |
içeriye giren |
ingoing s.
|
|
112 |
Genel |
limana giren (gemi) |
inbound s.
|
|
113 |
Genel |
izinsiz ve davetsiz giren |
intrusive s.
|
|
114 |
Genel |
yürürlüğe giren |
effectuated s.
|
|
115 |
Genel |
araya giren |
intrusive s.
|
|
116 |
Genel |
havaalanına giren (uçak) |
inbound s.
|
|
117 |
Genel |
zorla giren |
intrusive s.
|
|
118 |
Genel |
izinsiz giren |
trespassing s.
|
|
119 |
Genel |
kapsama giren |
contained s.
|
|
120 |
Genel |
zorla içeri giren |
intrusive s.
|
|
121 |
Genel |
izinsiz giren |
intrusive s.
|
|
122 |
Genel |
araya giren |
interruptive s.
|
|
123 |
Genel |
kendiliğinden hizaya giren |
self-aligning s.
|
|
124 |
Genel |
bu kategoriye giren |
falling into this category s.
|
|
125 |
Genel |
bu sınıfa giren |
falling into this class s.
|
|
126 |
Genel |
bir kavramın çağrıştırdığı kapsama giren niteliklerin veya taşıdığı özelliklerin bütünü |
intensional s.
|
|
127 |
Genel |
evcil hayvan giren |
pet friendly s.
|
|
128 |
Genel |
kendiliğinden tepkimeye giren |
self-reactive s.
|
|
129 |
Genel |
olgunlaşma sürecine giren |
maturational s.
|
|
130 |
Genel |
boyunduruk altına giren |
ridden s.
|
|
131 |
Genel |
azgınlık dönemine giren |
rutting s.
|
|
132 |
Genel |
yansımasından önce giren |
incidental s.
|
|
133 |
Genel |
sosyeteye yeni giren genç kadına ait |
ingenue s.
|
|
134 |
Genel |
sosyeteye yeni giren genç kadın ile ilgili |
ingenue s.
|
|
135 |
Genel |
sosyeteye yeni giren genç kadına uygun |
ingenue s.
|
|
136 |
Genel |
akla giren |
ingratiatory s.
|
|
137 |
Genel |
su gibi akarak giren |
instreaming s.
|
|
138 |
Genel |
akde giren |
covenanting s.
|
|
139 |
Genel |
içe giren |
inpouring s.
|
|
140 |
Genel |
içe doğru giren |
inrunning s.
|
|
141 |
Genel |
başka maddelerin arasına giren |
interpenetrative s.
|
|
142 |
Genel |
iç içe giren |
interpenetrative s.
|
|
143 |
Genel |
araya giren |
intervenient s.
|
|
144 |
Genel |
araya giren |
intervenient s.
|
|
145 |
Genel |
vücudun içine giren |
intromittent s.
|
|
146 |
Genel |
başka bir şeyin içine giren |
intussuscepted s.
|
|
147 |
Genel |
cinsel ilişkiye giren |
involved s.
|
|
148 |
Genel |
içeri giren |
inward s.
|
|
149 |
Genel |
çarpışma öncesi devreye giren |
precrash s.
|
|
150 |
Genel |
hemen etki altına giren |
skinless s.
|
|
151 |
Genel |
kapıdan kovulsa bacadan giren |
pushy s.
|
|
152 |
Genel |
taahhüde giren |
sponsional s.
|
|
153 |
Genel |
söze giren |
sponsional s.
|
|
154 |
Genel |
kefalete giren |
sponsional s.
|
|
155 |
Genel |
güvenceye giren |
sponsional s.
|
|
156 |
Genel |
buyruğu altına giren |
subjected s.
|
|
157 |
Genel |
ilişkiye giren |
involved s.
|
|
158 |
Genel |
araya giren faktör olmaksızın |
direct zf.
|
|
Phrases |
|
159 |
İfadeler |
dereceye giren |
ranking s.
|
|
160 |
İfadeler |
dereceye giren |
ranking the highest expr.
|
|
161 |
İfadeler |
son giren son çıkar |
last in last out expr.
|
|
162 |
İfadeler |
(bir şey yapma) işine giren |
in the business of (doing something) expr.
|
|
Proverb |
|
163 |
Atasözü |
buraya giren tüm umutlarını kapıda bıraksın |
abandon hope all ye who enter here
|
|
164 |
Atasözü |
hamama giren terler |
he that would have eggs must endure the cackling of hens
|
|
165 |
Atasözü |
hamama giren terler |
if you can't stand the heat, keep out of the kitchen
|
|
166 |
Atasözü |
bara giren oynar |
if you can't stand the heat, keep out of the kitchen
|
|
167 |
Atasözü |
hamama giren terler |
if you can't stand the heat, keep out of the kitchen
|
|
Colloquial |
|
168 |
Konuşma Dili |
modern pozlarına giren kimse |
mod poser i.
|
|
169 |
Konuşma Dili |
kontrbas kapsamına giren müzik aleti |
contra i.
|
|
Idioms |
|
170 |
Deyim |
dibine giren araç |
bumper sticker i.
|
|
171 |
Deyim |
midesine giren kramplar |
butterflies in stomach i.
|
|
172 |
Deyim |
ikinci yedek oyuncu (oyuna ilk çıkan oyuncunun yerine geçen oyuncunun da değiştirilmesi sonucu oyuna üçüncü sırada giren yedek oyuncu) |
third string i.
|
|
173 |
Deyim |
yürürken ayakkabıya giren taş/kum |
a burr in (one's) saddle f.
|
|
174 |
Deyim |
havalara giren |
above (oneself) s.
|
|
175 |
Deyim |
havalara giren |
above yourself s.
|
|
176 |
Deyim |
büyük bir risk alan/riske giren |
skating on thin ice s.
|
|
177 |
Deyim |
buraya giren herkes tüm umutlarını kapıda bıraksın |
all hope abandon, ye who enter here expr.
|
|
178 |
Deyim |
bara giren oynar |
if you can't stand the heat expr.
|
|
179 |
Deyim |
hamama giren terler |
if you can't stand the heat expr.
|
|
180 |
Deyim |
bara giren oynar |
if you can't take the heat, get out of the kitchen [us] expr.
|
|
181 |
Deyim |
hamama giren terler |
if you can't take the heat, get out of the kitchen [us] expr.
|
|
182 |
Deyim |
beyzbolda maçın sonlarına doğru oyuna giren daha isabetli atışlar yapan oyuncunun ısındığı alan |
in the bullpen expr.
|
|
183 |
Deyim |
beyzbol takımının maçın sonlarına doğru oyuna giren daha isabetli atışlar yapan oyuncuları |
in the bullpen expr.
|
|
Speaking |
|
184 |
Konuşma |
hamama giren terler |
if you can't stand the heat get out of the kitchen expr.
|
|
Trade/Economic |
|
185 |
Ticaret/Ekonomi |
borçlu adına borcun ödenmesi yükümlülüğü altına giren kimse |
guarantor i.
|
|
186 |
Ticaret/Ekonomi |
bir yıl içinde dış dünyadan ülkeye giren veya ülkeden dış dünyaya giden kısa ve uzun vadeli tüm sermaye akımları arasındaki fark |
balance on the capital account i.
|
|
187 |
Ticaret/Ekonomi |
büyük risklere giren spekülatör |
plunger i.
|
|
188 |
Ticaret/Ekonomi |
geçici kabul rejiminden ülkeye giren mallardan alınan vergilerin çıkışta geri ödenmesi |
drawback i.
|
|
189 |
Ticaret/Ekonomi |
ihaleye giren şirketler |
bidding companies i.
|
|
190 |
Ticaret/Ekonomi |
ilk giren ilk çıkar |
first-in first-out i.
|
|
191 |
Ticaret/Ekonomi |
ilk giren ilk çıkar |
first in first out i.
|
|
192 |
Ticaret/Ekonomi |
ilk giren ilk çıkar yöntemi |
first in first out method i.
|
|
193 |
Ticaret/Ekonomi |
ilk giren ilk çıkar yöntemine göre envanter yapma usulü |
first-in-first-out i.
|
|
194 |
Ticaret/Ekonomi |
ihaleye giren firma |
bidding company i.
|
|
195 |
Ticaret/Ekonomi |
ihaleye giren |
bidder i.
|
|
196 |
Ticaret/Ekonomi |
ihaleye giren şirket |
bidder company i.
|
|
197 |
Ticaret/Ekonomi |
ihaleye giren kurum |
bidder company i.
|
|
198 |
Ticaret/Ekonomi |
ihaleye giren firma |
bidder company i.
|
|
199 |
Ticaret/Ekonomi |
ilk giren ilk çıkar |
fifo i.
|
|
200 |
Ticaret/Ekonomi |
riske giren kişi |
risk taker i.
|
|
201 |
Ticaret/Ekonomi |
son giren ilk çıkar |
last in first out i.
|
|
202 |
Ticaret/Ekonomi |
son giren ilk çıkar yöntemi |
last in first out method i.
|
|
203 |
Ticaret/Ekonomi |
son giren ilk çıkar (last in, first out) diye bilinen muhasebe ilkesi |
lifo i.
|
|
204 |
Ticaret/Ekonomi |
son giren ilk çıkar yöntemi |
last in first-out i.
|
|
205 |
Ticaret/Ekonomi |
ticarete giren mallar |
tradable-goods i.
|
|
206 |
Ticaret/Ekonomi |
uluslararası ticarete giren malların tasnifi ile ilgili standart bir sistem |
standard international trade classification i.
|
|
207 |
Ticaret/Ekonomi |
ülkeye giren ve çıkan malların hareketini kontrol eden devlet birimi |
customs i.
|
|
208 |
Ticaret/Ekonomi |
yabancı ülkelerden ticari amaçlarla ülkeye giren mal veya hizmetler |
imports i.
|
|
209 |
Ticaret/Ekonomi |
yeniden giren |
re-entrant i.
|
|
210 |
Ticaret/Ekonomi |
yeniden giren |
reentrant i.
|
|
211 |
Ticaret/Ekonomi |
yükümlülük altına giren |
obligor i.
|
|
212 |
Ticaret/Ekonomi |
kazanç beklentisiyle riske giren ticari girişim |
venture i.
|
|
213 |
Ticaret/Ekonomi |
ilk giren ilk çıkar yöntemi |
first-in, first-out i.
|
|
214 |
Ticaret/Ekonomi |
özel indirime giren ürün |
supersaver i.
|
|
215 |
Ticaret/Ekonomi |
ekonomik durgunluğa giren |
recessionary s.
|
|
216 |
Ticaret/Ekonomi |
çabuk tedavüle giren (para) |
nimble s.
|
|
217 |
Ticaret/Ekonomi |
ek olarak yürürlüğe giren |
substantively enacted s.
|
|
218 |
Ticaret/Ekonomi |
ilk giren ilk çıkar yöntemi ile ilgili |
first in first out s.
|
|
219 |
Ticaret/Ekonomi |
ilk giren ilk çıkar |
first in first out (fifo) expr.
|
|
220 |
Ticaret/Ekonomi |
ilk giren ilk çıkar |
fifo (first in, first out) kısalt.
|
|
Law |
|
221 |
Hukuk |
araya giren neden |
intervening cause i.
|
|
222 |
Hukuk |
abd'de 2010 senesinde yürürlüğe giren ve herkesin sağlık sigortasına sahip olmasını şart koşan hesaplı sağlık hizmetleri yasası olarak bilinen yasa |
obamacare i.
|
|
223 |
Hukuk |
başkasıyla taahhüt altına giren şahıs |
co-stipulator i.
|
|
224 |
Hukuk |
sözleşme kapsamına giren bölge |
territory of the contract i.
|
|
225 |
Hukuk |
şirketimiz ana sözleşmesi ile belirlenen şirketin amaç konusuna giren tüm işlemleri ifa ve ikmale |
initiate and execute and finalize all activating within the ambit of our corporate charter of incorporation i.
|
|
226 |
Hukuk |
taahhüt altına giren kimse |
promiser i.
|
|
227 |
Hukuk |
taahhüt altına giren borçlu |
obliging i.
|
|
228 |
Hukuk |
(başkasının mülküne) izinsiz giren |
interloper i.
|
|
229 |
Hukuk |
(başkasının mülküne) izinsiz giren |
trespasser i.
|
|
230 |
Hukuk |
yürürlüğe giren kanunlar |
statutes at large i.
|
|
231 |
Hukuk |
(başkasının mülküne) izinsiz giren |
intruder i.
|
|
232 |
Hukuk |
eve üst kat penceresinden giren hırsız |
second-story man i.
|
|
233 |
Hukuk |
senede imza atıp borç yükü altına giren |
drawee i.
|
|
234 |
Hukuk |
belirli bir temyiz mahkemesinin görev alanına giren on iki abd eyalet bölgesinden biri |
circuit i.
|
|
235 |
Hukuk |
(kent ve londra'da) kiranın tahsili için devreye giren, arazi kullanımıyla ilgili eski bir yasa |
gavelet [obsolete] [uk] i.
|
|
236 |
Hukuk |
1719'da yürürlüğe giren ve tüm öğretmenleri ingiltere kilisesi'ne tabi kılan yasa |
schism act i.
|
|
237 |
Hukuk |
araya giren yeni fiil |
novus actus interveniens i.
|
|
238 |
Hukuk |
araya giren |
intervening s.
|
|
239 |
Hukuk |
(ceza) başka bir cezanın tamamlanması ardından yürürlüğe giren |
cumulative s.
|
|
240 |
Hukuk |
vefat sonrası yürürlüğe giren |
post-obit s.
|
|
241 |
Hukuk |
anlaşmaya giren |
contrahent s.
|
|
Politics |
|
242 |
Siyasal |
ingiliz parlamentosunda sayının artmasını gerektiren acil durumlarda devreye giren ilave üye |
recruiter i.
|
|
243 |
Siyasal |
hemen yürürlüğe giren anlaşma |
self executing treaty i.
|
|
244 |
Siyasal |
vatandaşlığa giren kimse |
denizen i.
|
|
Industry |
|
245 |
Sanayi |
kişinin iş tanımına giren görevleri |
duties i.
|
|
Insurance |
|
246 |
Sigortacılık |
devre sonunda yürürlüğe giren irat |
immediate annuity i.
|
|
247 |
Sigortacılık |
ilk giren, ilk çıkar |
first in first out i.
|
|
Advertising |
|
248 |
Reklam |
başıyla sonu arasına başka reklamlar giren iki parçalı televizyon reklamı |
bookend i.
|
|
Technical |
|
249 |
Teknik |
emiş ağzı (pompanın sıvıya giren kısmı) |
fluid end i.
|
|
250 |
Teknik |
fren devresine giren havanın alınması |
brake air bleeding i.
|
|
251 |
Teknik |
giren akım |
influent i.
|
|
252 |
Teknik |
giren su |
head water i.
|
|
253 |
Teknik |
giren politıka |
inbound policy i.
|
|
254 |
Teknik |
giren bilgiler |
incorporate functions i.
|
|
255 |
Teknik |
giren güvenlik politıkası |
inbound security policy i.
|
|
256 |
Teknik |
giren su |
inflow i.
|
|
257 |
Teknik |
giren trafik |
inbound traffic i.
|
|
258 |
Teknik |
iyodun veya onunla tepkimeye giren maddenin miktarının saptanması |
iodometry i.
|
|
259 |
Teknik |
ilk giren ilk çıkar yığıtı |
pushoutstack i.
|
|
260 |
Teknik |
makinenin hasar görmesininin önlenmesi amacıyla tasarlanmış otomatik olarak devreye giren sistem |
bearing watchdog i.
|
|
261 |
Teknik |
son giren ilk çıkar |
last-in first-out i.
|
|
262 |
Teknik |
son giren ilk çıkar yığıtı |
last in first out stack i.
|
|
263 |
Teknik |
son giren ilk çıkar yığıtı |
pushdown stack i.
|
|
264 |
Teknik |
yeniden giren |
reentrant i.
|
|
265 |
Teknik |
üç boyutlu uzayda bir nesnenin görüş hattı araya giren bir nesneyle kapatıldığındaki görüntüsü |
occlusion i.
|
|
266 |
Teknik |
üç boyutlu uzayda bir nesnenin, görüş hattı araya giren bir nesneyle tutulması |
occlusion i.
|
|
267 |
Teknik |
kazana giren soğuk suyun borulara çarpmasını önleyen demir plaka |
dasher i.
|
|
268 |
Teknik |
operatörün kontrolü kaybetmesi halinde devreye giren cihaz |
deadman i.
|
|
269 |
Teknik |
operatörün kontrolü kaybetmesi halinde devreye giren cihaz |
deadman control i.
|
|
270 |
Teknik |
ışık giren dar açıklık |
slit i.
|
|
271 |
Teknik |
tekrar giren |
reentrant s.
|
|
Computer |
|
272 |
Bilgisayar |
ilk giren ilk çıkar yığıtı |
push up stack i.
|
|
273 |
Bilgisayar |
ilk giren ilk çıkar yığıtı |
pushout stack i.
|
|
274 |
Bilgisayar |
ilk giren ilk çıkar yığıtı |
first in first out stack i.
|
|
275 |
Bilgisayar |
son giren ilk çıkar kuyruğu |
last in first out queue i.
|
|
276 |
Bilgisayar |
son giren ilk çıkar kuyruk |
push down queue i.
|
|
277 |
Bilgisayar |
son giren ilk çıkar kuyruk |
pushdown queue i.
|
|
278 |
Bilgisayar |
son giren ilk çıkar yığıtı |
last in first out stack i.
|
|
279 |
Bilgisayar |
son giren ilk çıkar kuyruğu |
push-down queue i.
|
|
280 |
Bilgisayar |
son giren ilk çıkar yığıtı |
pushdown stack i.
|
|
281 |
Bilgisayar |
yazıcıya dik giren zarf |
vertical-feed envelope i.
|
|
282 |
Bilgisayar |
izinsiz giren |
intrusive s.
|
|
283 |
Bilgisayar |
tabakalar arasına giren |
intrusive s.
|
|
284 |
Bilgisayar |
zorla içeri giren |
intrusive s.
|
|
285 |
Bilgisayar |
son giren ilk çıkar |
last-in expr.
|
|
Informatics |
|
286 |
Bilişim |
izinsiz giren |
intruder i.
|
|
287 |
Bilişim |
son giren ilk çıkar yığıtı |
pushdown stack i.
|
|
288 |
Bilişim |
son giren ilk çıkar kuyruğu |
pushdown queue i.
|
|
289 |
Bilişim |
ilk giren ilk çıkar |
first-in first-out expr.
|
|
Telecom |
|
290 |
Telekom |
telefon hattına izinsiz giren kişi |
phreaker i.
|
|
291 |
Telekom |
telefon hattına izinsiz giren kimse |
phreak i.
|
|
292 |
Telekom |
ilk giren-ilk çıkar |
first in-first out expr.
|
|
Television |
|
293 |
Televizyon |
önceden prova edilmemiş ortamlarda doğal etkileşime giren kişileri ve hikayelerini içeren (yapım) |
reality s.
|
|
Automotive |
|
294 |
Otomotiv |
giren hava sıcaklık sensörü |
intake air temperature sensor i.
|
|
295 |
Otomotiv |
giren hava hacmi |
volume air flow i.
|
|
296 |
Otomotiv |
giren hava sıcaklık sensörü |
inlet air temperature sensor i.
|
|
297 |
Otomotiv |
giren hava |
intake air i.
|
|
298 |
Otomotiv |
operatörün kontrolü kaybetmesi halinde devreye giren (cihaz) |
deadman s.
|
|
299 |
Otomotiv |
operatörün kontrolü kaybetmesi halinde devreye giren (cihaz) |
dead-man's s.
|
|
300 |
Otomotiv |
operatörün kontrolü kaybetmesi halinde devreye giren (cihaz) |
dead man s.
|
|
Railway |
|
301 |
Demiryolu |
vagon aksı göbeğinin içine giren konik boru şeklindeki çelik veya demir yatak |
box i.
|
|
302 |
Demiryolu |
vagon aksı göbeğinin içine giren konik boru şeklindeki çelik veya demir yatak |
hub boxing i.
|
|
Aeronautic |
|
303 |
Havacılık |
atmosfere yeniden giren uzay aracını yavaşlatan bir tür koruyucu kalkan |
aeroshell i.
|
|
304 |
Havacılık |
giren havanın bir fan tarafından sıkıştırıldığı bir jet uçak motor tipi |
fan jet i.
|
|
305 |
Havacılık |
(özellikle yan rüzgara giren uçakta) yanal hareket |
crab i.
|
|
Marine |
|
306 |
Denizcilik |
güverteye giren suyu dışarı atmaya yarayan v şekilli bariyer |
spurnwater i.
|
|
Medical |
|
307 |
Medikal |
araya giren hastalık |
intercurrent illness i.
|
|
308 |
Medikal |
bağırsakların içeriye giren bölümü |
intussusceptum i.
|
|
309 |
Medikal |
diyalize giren yaşlı hastalar |
elderly patients on dialysis i.
|
|
310 |
Medikal |
giren madde miktarı |
input i.
|
|
311 |
Medikal |
hemodiyalize giren kronik böbrek yetersizliği hastaları |
chronic renal failure patients undergoing hemodialysis i.
|
|
312 |
Medikal |
içeri giren madde |
input i.
|
|
313 |
Medikal |
remisyona giren |
remitter i.
|
|
314 |
Medikal |
vücuda giren herhangi bir mikrobun dokulara yayılma kapasitesi |
invasiveness i.
|
|
315 |
Medikal |
laboratuvar ortamında bir antikorla tepkimeye giren antijenik olmayan veya çok zayıf antijenik madde |
hapten i.
|
|
316 |
Medikal |
majör travma sınıfına giren |
classified as major trauma s.
|
|
317 |
Medikal |
sindirim dışı yolla bedene giren |
parenteral s.
|
|
318 |
Medikal |
birden fazla türde madde ile reaksiyona giren |
heterophil s.
|
|
319 |
Medikal |
kafatasına giren |
open s.
|
|
320 |
Medikal |
(iğne) cilt katmanları arasına giren |
intracutaneous s.
|
|
321 |
Medikal |
(iğne) cilt katmanları arasına giren |
intradermal s.
|
|
322 |
Medikal |
üst üste krize giren |
subintrant s.
|
|
Anatomy |
|
323 |
Anatomi |
göz küresine optik sinirlerle giren retina merkez arteri |
central artery of the retina i.
|
|
324 |
Anatomi |
oftalmik arterin göz küresine optik sinir ile giren bir kolu |
arteria centralis retinae i.
|
|
325 |
Anatomi |
üç başlı kasın dirsek eklemi boşluğuna giren küçük bir dalı |
musculus articularis cubiti i.
|
|
326 |
Anatomi |
membranın dış yüzeyinden çıkıp femurun trokanterik fossasına giren bir kas |
obturator i.
|
|
327 |
Anatomi |
membranın iç yüzeyinden çıkıp femurun büyük trokanterine giren bir kas |
obturator i.
|
|
328 |
Anatomi |
ulnanın dış çıkıntısını oluşturup kol uzatıldığında humerusun fossasına giren ucu |
olecranon process i.
|
|
Psychology |
|
329 |
Psikoloji |
ölülerle cinsel ilişkiye giren kimse |
necrophile i.
|
|
330 |
Psikoloji |
bir uyarıcıyı algılama yetisinin araya giren başka bir uyaran sebebiyle azalması |
masking i.
|
|
331 |
Psikoloji |
bir uyarıcıyı algılama yetisinin araya giren başka bir uyaran sebebiyle azalması |
forward masking i.
|
|
Optics |
|
332 |
Optik |
mercek veya aynadan giren veya çıkan ışın demetinin yakınsama veya ıraksama ölçüsü |
vergency i.
|
|
Physics |
|
333 |
Fizik |
hücre çekirdeğinin bileşenleri ile reaksiyona giren |
antinuclear s.
|
|
334 |
Fizik |
girdaba giren |
vorticular s.
|
|
Chemistry |
|
335 |
Kimya |
bir enzimin etkisiyle reaksiyona giren madde |
substrate i.
|
|
336 |
Kimya |
tepkimeye giren madde |
reactant i.
|
|
337 |
Kimya |
havada hızlıca oksitlenip su ile reaksiyona giren gümüş-beyaz renkte metalik bir element |
potassium i.
|
|
338 |
Kimya |
yalnızca su ile tepkimeye giren bir enzim |
hydrolytic ferment i.
|
|
339 |
Kimya |
tuz veya ester oluşturmak üzere yalnızca bir monobazik asit molekülü ile reaksiyona giren |
monacid s.
|
|
340 |
Kimya |
polietilen glikolle reaksiyona giren |
pegylated s.
|
|
Biology |
|
341 |
Biyoloji |
teleskop gibi birbirinin içine giren vücut bölümlerine sahip |
telescopiform i.
|
|
342 |
Biyoloji |
nükleik asitler ve histonlar gibi nükleer antijenlerle reaksiyona giren antikorlar |
antinuclear antibody i.
|
|
343 |
Biyoloji |
yalnızca tek bir konak hücresine giren (parazit mantarın gövdesi) |
monophagous s.
|
|
Biochemistry |
|
344 |
Biyokimya |
birbirleriyle doğrudan reaksiyona giren molekül sayısı |
molecularity i.
|
|
Marine Biology |
|
345 |
Deniz Biyolojisi |
kirpikli tek hücreliler sınıfına giren deniz canlıları |
nassophorea i.
|
|
Astronomy |
|
346 |
Gökbilim |
gök cismine giren madde |
infall i.
|
|
347 |
Gökbilim |
atmosfere giren bir cismin aşınması veya erimesi |
ablation i.
|
|
Astrology |
|
348 |
Astroloji |
güneşin etkisi altına giren |
solar s.
|
|
Zoology |
|
349 |
Zooloji |
tilki yuvasına giren köpek |
earth dog i.
|
|
350 |
Zooloji |
yumuşak kaya veya ahşabı oyarak içine giren yumuşakça |
borer i.
|
|
351 |
Zooloji |
yılda bir kez kızışma döngüsüne giren |
monestrous s.
|
|
Botanic |
|
352 |
Botanik |
ilk giren ilk çıkar yığıtı |
first in first out stack i.
|
|
Social Sciences |
|
353 |
Sosyal Bilimler |
erkeklerle cinsel ilişkiye giren ama kendini mutlaka eşcinsel olarak tanımlamayan erkek |
men who have sex with men i.
|
|
354 |
Sosyal Bilimler |
erkeklerle cinsel ilişkiye giren ama kendini eşcinsel olarak tanımlamayan erkek |
msm (men who have sex with men) i.
|
|
355 |
Sosyal Bilimler |
modaya uygun bir topluluğu giren kimse |
mondain i.
|
|
356 |
Sosyal Bilimler |
(hogmanay kültüründe) yeni yılda eve ilk giren olarak uğur getiren kimse |
first-foot [scotland] i.
|
|
Education |
|
357 |
Eğitim |
oxford üniversitesi'nde giren adayların üç onur sınıfına göre yerleştirildiği ilk genel sınav |
mods i.
|
|
Linguistics |
|
358 |
Dilbilim |
sınava giren |
testee i.
|
|
359 |
Dilbilim |
sınava giren |
test taker i.
|
|
360 |
Dilbilim |
sınava giren |
examinee i.
|
|
361 |
Dilbilim |
sınava giren |
test user i.
|
|
362 |
Dilbilim |
etimolojik temele dayanmaksızın bir kelimede araya giren ses |
excrescent i.
|
|
363 |
Dilbilim |
yanlış kullanımıyla sözlüğe giren kelime |
ghost i.
|
|
History |
|
364 |
Tarih |
16. yüzyılda kapuçin tarikatı bünyesine giren tutucu katolik fransisken rahibe tarikatı |
capuchin nun i.
|
|
365 |
Tarih |
iii. george'un hükümdarlığında dolaşıma giren altın sikke |
spade guinea [uk] i.
|
|
366 |
Tarih |
(armacılık) bir hayvanın ağzına giren (haç, şerit, çubuk) |
engouled s.
|
|
367 |
Tarih |
(armacılık) bir hayvanın ağzına giren (haç, şerit, çubuk) |
engoulee s.
|
|
Religious |
|
368 |
Dini |
yeni bedene giren |
reincarnated s.
|
|
Environment |
|
369 |
Çevre |
acil durumda devreye giren soğutma sistemi |
emergency core cooling system i.
|
|
370 |
Çevre |
acil durumda devreye giren su besleme |
emergency feedwater i.
|
|
Geology |
|
371 |
Jeoloji |
tabakalar arasına giren kaya |
intrusion i.
|
|
Military |
|
372 |
Askeri |
ampulün duya giren kısmı |
bayonet i.
|
|
373 |
Askeri |
giren bilgi teçhizatı |
input equipment i.
|
|
374 |
Askeri |
son giren ilk çıkar kaidesi |
last in first out i.
|
|
375 |
Askeri |
son giren ilk çıkar |
last in first out i.
|
|
376 |
Askeri |
düşman uçaklarıyla doğrudan çatışmaya giren hızlı ve manevra kabiliyeti yüksek savaş uçağı |
fighter i.
|
|
377 |
Askeri |
1989 yılında yürürlüğe giren, küçük işletmeler, sivil toplum örgütleri ve yerel hükümetler gibi küçük oluşumlar üzerindeki düzenlemelerin etkilerini ele almak için birtakım devlet kurumlarının açılmasını gerekli kılan federal bir yasa |
rfa (regulatory flexibility act) kısalt.
|
|
Sport |
|
378 |
Spor |
nadiren oyuna giren yedek oyuncu |
bench warmer i.
|
|
Basketball |
|
379 |
Basketbol |
çembere değmeden giren şut |
nothing but net i.
|
|
Baseball |
|
380 |
Beysbol |
maçın sonlarına doğru giren oyuncunun isabetli atışı |
relief i.
|
|
381 |
Beysbol |
beyzbolda sıkı vuruş için oyuna giren vurucu |
pinch hitter i.
|
|
382 |
Beysbol |
maçın sonlarına doğru oyuna giren daha isabetli atışlar yapan oyuncu |
reliever i.
|
|
383 |
Beysbol |
maçın sonlarına doğru oyuna giren daha isabetli atışlar yapan oyuncu |
relief pitcher i.
|
|
384 |
Beysbol |
maçın sonlarına doğru oyuna giren daha isabetli atışlar yapan oyuncu |
closer i.
|
|
385 |
Beysbol |
9. devreden önce oyuna giren daha isabetli atışlar yapan oyuncu |
setup pitcher i.
|
|
386 |
Beysbol |
maçın sonlarına doğru oyuna giren oyuncular |
bull pen i.
|
|
387 |
Beysbol |
maçın sonlarına doğru oyuna giren oyuncular |
bullpen i.
|
|
388 |
Beysbol |
oyunun başında oyuna giren atıcı |
starter i.
|
|
Card |
|
389 |
İskambil |
(briç oyunu) araya giren kimse |
overbidder i.
|
|
Wagering |
|
390 |
Bahisçilik |
zar atıcısının bir sonraki atışının veya atış serisinin kaybedeceğine dair bahse giren |
wrong s.
|
|
Music |
|
391 |
Müzik |
füg, kanon müzikte ilk sesten sonra giren ses |
comes i.
|
|
392 |
Müzik |
füg veya nakarat tekrarında en yüksek sesli kısımdan sonra giren ses |
consequent i.
|
|
Cinema |
|
393 |
Sinema |
tekrar gösterime giren film |
rerun i.
|
|
394 |
Sinema |
ülke genelinde gösterime giren |
wide-release s.
|
|
Photography |
|
395 |
Fotoğrafçılık |
fotoğraf görüntüsüne net şekilde giren alan |
coverage i.
|
|
Mythology |
|
396 |
Mitoloji |
(ingiliz folklorunda) erkeklerin rüyalarına giren büyüleyici peri |
queen mab i.
|
|
Abbreviation |
|
397 |
Kısaltma |
nükleik asitler ve histonlar gibi nükleer antijenlerle reaksiyona giren antikorlar |
ana (antinuclear antibody) i.
|
|
398 |
Kısaltma |
acil durumda devreye giren soğutma sistemi |
eccs (emergency core cooling system) i.
|
|
Latin |
|
399 |
Latince |
müştekinin toprağına yasadışı olarak giren sanık |
trespass quare clausum fregit i.
|
|
Archaic |
|
400 |
Eski Kullanım |
valinin yetki alanına giren bölge |
government i.
|
|
401 |
Eski Kullanım |
yavaşça giren |
insinuating s.
|
|
402 |
Eski Kullanım |
dolambaçlı yolla giren |
insinuating s.
|
|
Ornithology |
|
403 |
Kuşbilim |
timsahların üzerindeki parazitleri yok eden ve ağızlarına giren sinekleri yakalayan bir afrika yağmurkuşu |
nile bird (pluvianus aegyptius) i.
|
|
Reptiles |
|
404 |
Sürüngenler |
av bulmak için binalara giren bir yılan türü |
indian rat snake (ptyas mucosus) i.
|
|
Slang |
|
405 |
Argo |
binaya iplerden kayarak giren hırsız |
aerialist i.
|
|
406 |
Argo |
nazlanmadan cinsel ilişkiye giren kadın |
benda i.
|
|
407 |
Argo |
nazlanmadan cinsel ilişkiye giren kadın |
bender i.
|
|
408 |
Argo |
abd sınırından kaçak olarak giren meksikalıları aşağılamak için söylenen söz |
wetback i.
|
|
409 |
Argo |
her ortama giren sosyal arkadaş |
brofessional i.
|
|
410 |
Argo |
spor salonuna izinsiz veya bir başka salonun giriş kartıyla giren kimse |
illegal gymigrant i.
|
|
411 |
Argo |
zorla ilişkiye giren mahkum |
punking out i.
|
|
412 |
Argo |
rastgele cinsel ilişkiye giren kadın |
hobeast i.
|
|
413 |
Argo |
hapishanedeki tehlikelerden korunmak için eşcinsel ilişkiye giren erkek |
biach i.
|
|
414 |
Argo |
hapishanedeki tehlikelerden korunmak için başka bir erkekle cinsel ilişkiye giren erkek |
bitch i.
|
|
415 |
Argo |
para karşılığı cinsel ilişkiye giren erkek |
whore i.
|
|
416 |
Argo |
cinsel ilişkiye giren çift |
beast with two backs i.
|
|
417 |
Argo |
aşırı mastürbasyon yapan kişinin bileğine giren kramp |
wanker's cramp i.
|
|
418 |
Argo |
mastürbasyon yapmaktan bileğe giren kramp |
wanker's cramp i.
|
|
419 |
Argo |
yalnızca kazanacağından emin olduğunda bahse giren kimse |
locksmith i.
|
|
420 |
Argo |
biriyle cinsel ilişkiye giren birçok kişiden biri |
gangbanger i.
|
|
421 |
Argo |
(birinin) ilgi alanına giren bir şey |
(one's) bag i.
|
|
422 |
Argo |
cinsel ilişkiye giren |
jiggy s.
|
|
423 |
Argo |
kapıdan kovsan bacadan giren |
in your face s.
|
|
424 |
Argo |
bana giren çıkan ne? |
it has nothing to do with me expr.
|
|
British Slang |
|
425 |
İngiliz Argosu |
(uyuşturucu yüzünden) yüzü şekilden şekle giren kimse |
gurner i.
|
|
Modern Slang |
|
426 |
Modern Argo |
göte giren kazık |
a dick in the ass i.
|
|