Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
grace
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"grace"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 73 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
grace
i.
lütuf
2
Yaygın Kullanım
grace
i.
zarafet
3
Yaygın Kullanım
grace
i.
nezaket
4
Yaygın Kullanım
grace
i.
incelik
General
5
Genel
grace
i.
gufran
6
Genel
grace
i.
inayet
7
Genel
grace
i.
istek
8
Genel
grace
i.
güzellik
9
Genel
grace
i.
fazilet
10
Genel
grace
i.
kerem
11
Genel
grace
i.
(allah'a özgü) inayet
12
Genel
grace
i.
zariflik
13
Genel
grace
i.
incelik
14
Genel
grace
i.
saygınlık
15
Genel
grace
i.
heves
16
Genel
grace
i.
şükran duası (yemekten önce/sonra söylenen)
17
Genel
grace
i.
merhamet
18
Genel
grace
i.
mağfiret
19
Genel
grace
i.
mühlet
20
Genel
grace
i.
ertelenme süresi
21
Genel
grace
i.
kanuni süre
22
Genel
grace
i.
letafet
23
Genel
grace
i.
erdem
24
Genel
grace
i.
nezaket
25
Genel
grace
i.
rahmet
26
Genel
grace
i.
görgü
27
Genel
grace
i.
şükran duası
28
Genel
grace
i.
süre
29
Genel
grace
i.
kayra
30
Genel
grace
i.
güçlü birinin yaptığı özel iyilik
31
Genel
grace
i.
ayrıcalık
32
Genel
grace
i.
torpil
33
Genel
grace
i.
imtiyaz
34
Genel
grace
i.
imtiyaz sağlayan faaliyet veya başarı
35
Genel
grace
i.
etkileme amaçlı hareketler
36
Genel
grace
i.
etkileme amaçlı görünüm
37
Genel
grace
i.
yapmacıklık
38
Genel
grace
i.
çekicilik
39
Genel
grace
i.
cazibe
40
Genel
grace
i.
(hareket, ifade) ahenk
41
Genel
grace
i.
bir kurumun yönetim kurulunun verdiği teklif, karar veya oy
42
Genel
grace
i.
düşüncelilik
43
Genel
grace
i.
yunan mitolojisinde güzelliği temsil eden üç kardeş tanrıçadan biri
44
Genel
grace
i.
yunan mitolojisinde güzelliği temsil eden üç kardeş tanrıçadan birine benzeyen kimse
45
Genel
grace
i.
(abd'nin kentucky eyaletinde) belediyeye ait olmayan topluluk
46
Genel
grace
i.
(abd'nin mississippi eyaletinde) belediyeye ait olmayan topluluk
47
Genel
grace
i.
tanrı'nın insanlara verdiği güç
48
Genel
grace
i.
ahlaki güç
49
Genel
grace
f.
süslemek
50
Genel
grace
f.
lütfetmek
51
Genel
grace
f.
teşrif etmek
52
Genel
grace
f.
bezemek
53
Genel
grace
f.
şereflendirmek
54
Genel
grace
f.
onurlandırmak
55
Genel
grace
f.
şeref vermek
56
Genel
grace
f.
onur vermek
57
Genel
grace
f.
donatmak
58
Genel
grace
f.
güzellik katmak
59
Genel
grace
f.
şıklık katmak
60
Genel
grace
f.
cazibe katmak
Trade/Economic
61
Ticaret/Ekonomi
grace
i.
alınan bir borcun geri ödenmeye başlanılmadan önce karşılıklı anlaşma ile geçmesi kabul edilen süre
Law
62
Hukuk
grace
i.
(yasa yürütücüsü) bağışlama
63
Hukuk
grace
i.
(temyiz mahkemesinin tanıdığı) imtiyaz
64
Hukuk
grace
i.
kanuni af
Education
65
Eğitim
grace
i.
(ingiliz üniversitelerinde) diploma izni
66
Eğitim
grace
i.
üniversite yönetim kurulunun diploma verme kararı
Philosophy
67
Felsefe
grace
i.
kayra
Geography
68
Coğrafya
grace
i.
idaho eyaletinde şehir
Card
69
İskambil
grace
i.
normalde kurallara aykırı olan özel hareket
Music
70
Müzik
grace
f.
(besteyi) süslemek
Archaic
71
Eski Kullanım
grace
i.
merhamet
72
Eski Kullanım
grace
i.
hoşgörü
73
Eski Kullanım
grace
i.
affedicilik
"grace"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 200 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
god's mercy and grace
i.
rahmet
2
Genel
act of grace
i.
af
3
Genel
act of grace
i.
bağışlama
4
Genel
grace note
i.
ilave nota
5
Genel
grace cup
i.
son içki ve kadehi
6
Genel
his grace
i.
ekselansları
7
Genel
coup de grace
i.
ölüm acısına son veren darbe
8
Genel
grace manifestation
i.
cilve
9
Genel
year of grace
i.
bağış yılı
10
Genel
saying grace
i.
yemek masasında edilen dua
11
Genel
the grace of Allah
i.
Allah'ın izni
12
Genel
grace period
i.
mühlet
13
Genel
divine grace
i.
ilahi lütuf
14
Genel
saying grace
i.
yemek masasında dua etme
15
Genel
coup de grace
i.
son darbe
16
Genel
state of grace
i.
kendini tanrı'ya emanet etme hali
17
Genel
grace [obsolete]
i.
fayda sağlayan etkinlik
18
Genel
grace [obsolete]
i.
fayda sağlayan güç
19
Genel
grace [obsolete]
i.
güzel olan şey
20
Genel
grace [obsolete]
i.
süs
21
Genel
grace [obsolete]
i.
müzikal süs
22
Genel
the grace
i.
oyuncuların iki sopayla çember atıp yakaladığı bir oyun
23
Genel
grace cup
i.
bir yemekteki son kadeh tokuşturma
24
Genel
grace note
i.
gereksiz süsleme
25
Genel
grace note
i.
gereksiz eklenti
26
Genel
grace note
i.
özelliği bakımından ilave notaya benzeyen şey
27
Genel
saving grace
i.
kurtarıcı özellik
28
Genel
fall from grace
f.
suç işlemek
29
Genel
fall from grace
f.
gözden düşmek
30
Genel
fall from grace
f.
itibarını yitirmek
31
Genel
fall from grace
f.
itibarı yerle bir olmak
32
Genel
fall from someone's grace
f.
gözünden düşmek
33
Genel
fall from grace
f.
popülerliğini yitirmek
34
Genel
lapse from grace
f.
saygınlığını yitirmek
35
Genel
lapse from grace
f.
itibarını yitirmek
36
Genel
lapse from grace
f.
gözden düşmek
37
Genel
say grace
f.
yemeklerden önce ve sonra dua etmek
38
Genel
say grace
f.
yemek masasında dua etmek
39
Genel
grace someone with one's presence
f.
teşrif buyurmak
40
Genel
buy grace in heaven
f.
endüljans almak
41
Genel
say grace (prayer said before meal)
f.
yemek için şükür duası etmek
42
Genel
say grace
f.
yemek için şükür duası etmek
43
Genel
take heart of grace
f.
cesaret almak
44
Genel
fall from grace
f.
önceden işlediği suçu tekrar işlemek
45
Genel
fall from grace
f.
düzelmişken yine eski kötü tavrına dönmek
46
Genel
grace [obsolete]
f.
(birine karşı) lütufkar olmak
47
Genel
grace [obsolete]
f.
fayda sağlamak
48
Genel
grace [obsolete]
f.
müsamaha göstermek
49
Genel
grace [obsolete]
f.
memnun etmek
50
Genel
grace [obsolete]
f.
hoşnut etmek
51
Genel
fell from grace
s.
gözden düşen
52
Genel
when they grace us with their presence
zf.
teşrif buyurduklarında
53
Genel
your grace
expr.
ingiltere'de dük, düşes gibi soylulara yönelik bir hitap kelimesi
Phrasals
54
Öbek Fiiller
grace with (something)
f.
(bir şeyi) şereflendirmek
55
Öbek Fiiller
grace with (something)
f.
(bir şeyi) teşrifiyle şereflendirmek
56
Öbek Fiiller
grace with (something)
f.
gelişiyle (bir şeyi) onurlandırmak
57
Öbek Fiiller
grace with (something)
f.
(bir şeye) teşrif etmek/buyurmak
58
Öbek Fiiller
grace with (something)
f.
(bir şeyi) güzelleştirmek
59
Öbek Fiiller
grace with (something)
f.
(bir şeye) renk katmak
60
Öbek Fiiller
grace with (something)
f.
(bir şeyi) süslemek
61
Öbek Fiiller
grace with (something)
f.
(bir şeye) güzellik katmak
62
Öbek Fiiller
grace something with something
f.
bir şeyi bir şeyle güzelleştirmek
63
Öbek Fiiller
grace something with something
f.
bir şeye bir şeyle renk katmak
64
Öbek Fiiller
grace something with something
f.
bir şeyi bir şeyle süslemek
65
Öbek Fiiller
grace something with something
f.
bir şeyi varlığıyla güzelleştirmek
66
Öbek Fiiller
grace something with something
f.
bir şeye varlığıyla renk katmak
67
Öbek Fiiller
grace something with something
f.
bir şeyi varlığıyla onurlandırmak
68
Öbek Fiiller
grace with
f.
ile onurlandırmak
69
Öbek Fiiller
grace with
f.
ile şereflendirmek
70
Öbek Fiiller
grace with
f.
ile onur vermek
71
Öbek Fiiller
grace with
f.
ile şeref vermek
72
Öbek Fiiller
grace with
f.
ile onore etmek
73
Öbek Fiiller
grace with
f.
ile süslemek
74
Öbek Fiiller
grace with
f.
ile dekore etmek
75
Öbek Fiiller
grace with
f.
ile güzelleştirmek
76
Öbek Fiiller
grace with
f.
ile renk katmak
77
Öbek Fiiller
grace with
f.
ile bezemek
78
Öbek Fiiller
grace with
f.
ile donatmak
Phrases
79
İfadeler
by the grace of Allah
expr.
Allah'ın izni ile
80
İfadeler
with a good or bad grace
expr.
isteyerek veya istemeyerek
81
İfadeler
your grace
expr.
majesteleri
82
İfadeler
by the grace of god
expr.
tanrının yardımıyla
83
İfadeler
in case they grace us with their presence
expr.
teşrif buyurmaları halinde
Proverb
84
Atasözü
there but for the grace of god go I
çok şükür benim başıma gelmedi
85
Atasözü
there but for the grace of god go I
(baktıkça/düşündükçe) halime şükrediyorum
86
Atasözü
tuesday's child is full of grace
(monday's child adlı ninniden hareketle) salı günü doğan çocuklar nurludur
87
Atasözü
tuesday's child is full of grace
(monday's child adlı ninniden hareketle) salı günü doğan çocuk nazik, zarif, ince ve sevimli olur
Colloquial
88
Konuşma Dili
fall from grace
f.
çaptan düşmek
89
Konuşma Dili
fall from grace
f.
gözden düşmek
90
Konuşma Dili
fallen from grace
s.
gözden düşmüş
91
Konuşma Dili
fallen from grace
expr.
çaptan düşmüş
92
Konuşma Dili
but for the grace of god
expr.
tanrı'ya şükür
93
Konuşma Dili
but for the grace of god
expr.
allah'a şükür
94
Konuşma Dili
but for the grace of god
expr.
şükürler olsun
Idioms
95
Deyim
a saving grace
i.
durumu kurtaran iyi özellik
96
Deyim
a saving grace
i.
durumu kurtaran şey
97
Deyim
grace someone with one's presence
f.
birini teşrifiyle şereflendirmek
98
Deyim
fall from grace
f.
çaptan düşmek
99
Deyim
grace someone with one's presence
f.
gelişiyle birini onurlandırmak
100
Deyim
fall from grace
f.
gözden düşmek
101
Deyim
lapse from grace
f.
gözden düşmek
102
Deyim
with a good grace
f.
istekli olarak
103
Deyim
fall from grace
f.
itibarını yitirmek
104
Deyim
fall from grace
f.
iyi durumunu kaybetmek
105
Deyim
fall from grace
f.
saygınlığını yitirmek
106
Deyim
fall from grace
f.
suç işlemek
107
Deyim
fall from grace
f.
yanılgıya düşmek
108
Deyim
fall from grace
f.
yanlış yapmak
109
Deyim
have the (good) grace to (do something)
f.
(bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
110
Deyim
have the (good) grace to (do something)
f.
(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
111
Deyim
have the (good) grace to (do something)
f.
(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
112
Deyim
have the (good) grace to (do something)
f.
özür dileme vs. kibarlığını göstermek
113
Deyim
have the (good) grace to do something
f.
(bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
114
Deyim
have the (good) grace to do something
f.
(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
115
Deyim
have the (good) grace to do something
f.
(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
116
Deyim
have the (good) grace to do something
f.
özür dileme vs. kibarlığını göstermek
117
Deyim
grace someone or something with one's presence
f.
birini/bir şeyi teşrifiyle şereflendirmek
118
Deyim
grace someone or something with one's presence
f.
gelişiyle birini/bir şeyi onurlandırmak
119
Deyim
grace with presence
f.
gelişiyle onurlandırmak
120
Deyim
grace with presence
f.
teşrifiyle şereflendirmek
121
Deyim
grace with presence
f.
teşrif buyurmak
122
Deyim
have the grace to do something
f.
bir şeyi yapma nezaketini göstermek
123
Deyim
have the grace to do something
f.
bir şeyi yapma inceliğine sahip olmak
124
Deyim
have the grace to do something
f.
bir şeyi yapacak kadar iyi olmak
125
Deyim
have the grace to do something
f.
kibarlığını göstermek
126
Deyim
with a bad grace
expr.
gönülsüz olarak
127
Deyim
with a good grace
expr.
gönüllü olarak
128
Deyim
with a good grace
expr.
içtenlikle
129
Deyim
with a bad grace
expr.
içten olmadan
130
Deyim
with a bad grace
expr.
istemeyerek
131
Deyim
with a bad grace
expr.
isteksiz şekilde
132
Deyim
with a good grace
expr.
isteyerek
133
Deyim
by the grace of god
expr.
tanrı'ın izniyle
134
Deyim
by the grace of god
expr.
allah'ın/tanrı'nın lütfuyla
135
Deyim
there but for the grace of god
expr.
çok şükür benim başıma gelmedi
136
Deyim
there but for the grace of god
expr.
(baktıkça/düşündükçe) halime şükrediyorum
137
Deyim
with bad grace
expr.
gönülsüz olarak
138
Deyim
with bad grace
expr.
içten olmadan
139
Deyim
with bad grace
expr.
isteksiz şekilde
140
Deyim
with bad grace
expr.
istemeyerek
141
Deyim
with bad grace
expr.
düşmanlıkla
142
Deyim
with bad grace
expr.
kabalıkla
143
Deyim
with good grace
expr.
istekli olarak
144
Deyim
with good grace
expr.
gönüllü olarak
145
Deyim
with good grace
expr.
isteyerek
146
Deyim
with good grace
expr.
içtenlikle
Trade/Economic
147
Ticaret/Ekonomi
grace period
i.
atıfet günleri
148
Ticaret/Ekonomi
days of grace
i.
atıfet günleri
149
Ticaret/Ekonomi
days of grace
i.
bağışlama günleri
150
Ticaret/Ekonomi
year of grace
i.
bağış yılı
151
Ticaret/Ekonomi
grace period
i.
bağışlama günleri
152
Ticaret/Ekonomi
grace period
i.
borç ödemesiz ön süre
153
Ticaret/Ekonomi
period of grace
i.
borcun ödenmesi için borçluya tanınan ek süre
154
Ticaret/Ekonomi
period of grace
i.
bir borcun ödenmeye başlanmadan önce geçmesi kararlaştırılan süre
155
Ticaret/Ekonomi
grace period
i.
borcun geri ödenmeye başlamasından önce tanınan ödemesiz dönem
156
Ticaret/Ekonomi
period of grace
i.
borçluya borcunu ödemesi için tanınan ek süre
157
Ticaret/Ekonomi
days of grace
i.
diyet günleri
158
Ticaret/Ekonomi
grace period
i.
hoşgörü süresi
159
Ticaret/Ekonomi
grace period
i.
kanuni süre
160
Ticaret/Ekonomi
year of grace
i.
kredi ödemesiz sene
161
Ticaret/Ekonomi
year of grace
i.
kredi ödemesinin yapılmayacağı sene
162
Ticaret/Ekonomi
period of grace
i.
kredinin geri ödenmediği dönem
163
Ticaret/Ekonomi
days of grace
i.
ödeme tarihi gelmiş olan bir borç için verilen ek süre
164
Ticaret/Ekonomi
days of grace
i.
ödeme süresi
165
Ticaret/Ekonomi
days of grace
i.
ödeme mühleti
166
Ticaret/Ekonomi
grace period
i.
ödemesiz süre
167
Ticaret/Ekonomi
grace period
i.
ödemesiz dönem
168
Ticaret/Ekonomi
date of grace
i.
senedin vadesinden sonra ödenmesi için borçluya tanınan ek süre
169
Ticaret/Ekonomi
grace period
i.
vadesi gelen bir senedin ödenmesi için borçluya tanınan süre
170
Ticaret/Ekonomi
prolonged grace period
i.
uzatılmış ön ödemesiz süre
171
Ticaret/Ekonomi
grace period
i.
vade tarihinin bitiminden itibaren ödeme için tanınan ek kısa bir süre
172
Ticaret/Ekonomi
days of grace
i.
vade tarihinden sonra tanınan kısa bir ek süre
173
Ticaret/Ekonomi
days of grace
i.
zarar ve cezayı önlemek amacı ile verilen ek süre
174
Ticaret/Ekonomi
grace period
i.
(kredi vb) ödemesiz dönem
Law
175
Hukuk
days of grace
i.
atıfet günleri
176
Hukuk
act of grace
i.
genel af
177
Hukuk
act of grace
i.
umumi af
178
Hukuk
days of grace
i.
vade geldikten sonra verilen ilave süre
Politics
179
Siyasal
grace-and-favour [uk]
s.
hükümdarın teşekkürlerini sunmak için birine ücretsiz kiraladığı (ev, daire)
Insurance
180
Sigortacılık
days of grace
i.
ödeme mühleti
Computer
181
Bilgisayar
grace logins
i.
parolasız oturum açma sayısı
182
Bilgisayar
grace logins
i.
yetkisiz oturum açma sayısı
183
Bilgisayar
grace logins
expr.
yetkisiz oturum açmaya izin ver
Astronomy
184
Gökbilim
nancy grace roman space telescope
i.
nancy grace roman uzay teleskobu
Botanic
185
Botanik
herb of grace
i.
sedef otu
186
Botanik
herb grace
i.
ruta cinsinden olan hoş kokulu ve odunsu çeşitli ot veya çalılara verilen ad
187
Botanik
herb grace
i.
çayırsedefine benzer yaprakları olan çeşitli bitkilere verilen ad
188
Botanik
herb grace
i.
meyve veya kırmızı şarap tatlandırmak için dikkatli ölçülerde kullanılan yapraklar
History
189
Tarih
pilgrimage of grace
i.
manastırların dağılmasına karşı çıkan bir ingiliz isyanı
Religious
190
Dini
year of grace
i.
milattan sonraki belirli bir yıl
191
Dini
grace of god
i.
tanrı'nın lütfu
192
Dini
day of grace
i.
mağfiret zamanı
193
Dini
fall from grace
f.
günah işlemek
194
Dini
fall from grace
f.
dinden çıkmak
195
Dini
fall from grace
f.
(hristiyanlık'ta) günah işleyerek tanrı'nın sevgisini kaybetmek
Geography
196
Coğrafya
grace city
i.
kuzey dakota eyaletinde şehir
Music
197
Müzik
grace note
i.
çarpma sesi olarak adlandırılan bir gitar tekniği
198
Müzik
grace note
i.
çarpma
199
Müzik
grace note
i.
çarpma notası
Latin
200
Latince
coup de grace
i.
öldürücü darbe
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of grace
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy