Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | hayatını kurtarmak | save someone's life f. | ||
Epinephrine can save someone's life by relaxing the muscles around the airways and preventing them from closing completely. Epinefrin, solunum yollarının etrafındaki kasları gevşeterek ve tamamen kapanmalarını önleyerek birinin hayatını kurtarabilir. More Sentences |
||||
Genel | hayatını kurtarmak | save one's life f. | ||
Genel | hayatını kurtarmak | save one’s life f. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | kendi hayatını kurtarmak için kutsal yazıtları veya kiliseye ait malları düşmana teslim eden kimse | traditor i. |
Genel | iki adamın hayatını kurtarmak | save the lives of two men f. |
Genel | herkesin hayatını kurtarmak | save everybody's lives f. |
Genel | hayatını zor kurtarmak | barely escape with one’s life f. |
Genel | hayatını kurtarmak için | for dear life zf. |
Colloquial | ||
Konuşma Dili | hayatını kurtarmak için | for your life expr. |
Idioms | ||
Deyim | savaşa alanında yaralının hayatını kurtarmak için acil ve hızlı şekilde uygulanan cerrahi işlem/müdahale | meatball surgery i. |
Deyim | (birinin) hayatını kurtarmak | breathe (new) life into (someone) f. |