in fact - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

in fact

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"in fact" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 27 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
in fact zf. doğrusu
in fact zf. aslında
General
in fact zf. gerçekten
in fact zf. oysa
in fact zf. bilfiil
in fact zf. gerçekte
in fact zf. hatta
in fact zf. aslına bakarsak
in fact zf. aslına bakılırsa
in fact zf. adeta
in fact zf. doğrusu
in fact zf. filhakika
Phrases
in fact expr. öyle ki
Colloquial
in fact s. aslına bakarsanız
in fact expr. aslına bakarsan
in fact expr. aslına bakıldığında
in fact expr. aslında
in fact expr. doğrusunu istersen
in fact expr. gerçek şu ki
in fact expr. şu bir gerçek ki
Idioms
in fact expr. gerçekten
in fact expr. hakikaten
in fact expr. sahiden
Law
in fact zf. filvaki
in fact expr. gerçekte
in fact expr. gerçekten
in fact expr. hakikaten

"in fact" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 45 sonuç

İngilizce Türkçe
General
attorney in-fact i. vekil
grounded in fact s. gerçeklere dayanan
grounded in actual fact s. gerçeklere dayanan
in point of fact zf. gerçekten
in actual fact zf. gerçekte
in point of fact zf. aslında
in point of fact zf. aslını sorarsan
in the fact zf. gerçekte
in sober fact zf. aslında
in point of fact zf. aslını ararsan
in sober fact zf. hakikatte
in point of fact zf. gerçekte
in spite of the fact that bağ. karşı
in view of the fact that bağ. göz önünde bulundurarak
in spite of the fact that bağ. her ne kadar
in spite of the fact that bağ. gerçeğine rağmen
in spite of the fact that bağ. karşın
Phrases
but in fact expr. ama aslında
when in fact expr. mademki
indeed / in fact expr. nitekim
when in fact expr. rağmen
when in fact expr. -ken
Colloquial
in point of fact expr. aslına bakarsanız
in point of fact expr. aslına bakıldığında
in point of fact expr. aslında
in point of fact expr. gerçek şu ki
in point of fact expr. şu bir gerçek ki
Idioms
in point of fact expr. gerçekte
Trade/Economic
mistake in fact i. maddi hata
error in fact i. maddi hata
Law
malice in fact i. açık kötülük
malice in fact i. bariz kötülük
attorney in-fact i. birinin adına imza atabilme yetkisi
assignee in fact i. fiilen temlik olunan
possession in fact i. fiili zilyetlik
conditions in fact i. fiili şartlar
assignee in fact i. fiilen devralan
assignee in fact i. fiilen devrolunan
assignee in fact i. fiilen temellük eden
conditions in fact i. hakiki şartlar
a nuisance in fact i. normal şartlarda kendiliğinden tehlikeli olmayıp özel durumlarda tehlike arz eden fiiller
attorney in fact i. resmi vekil
fraud in fact i. gerçek dolandırıcılık
act as an attorney in fact f. vekaleten temsil etmek
Politics
in law or in fact expr. hukuken veya fiilen