İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | increasingly zf. | gitgide | ||
Now, I recognise that we are in an increasingly complicated situation. Şimdi, gitgide daha da karmaşık hale gelen bir durumla karşı karşıya olduğumuzun farkındayım. More Sentences |
||||
Genel | increasingly zf. | artan bir şekilde | ||
Public opinion is increasingly calling for the total withdrawal of Syrian troops from Lebanon. Kamuoyu giderek artan bir şekilde Suriye askerlerinin Lübnan'dan tamamen çekilmesi çağrısında bulunuyor. More Sentences |
||||
Genel | increasingly zf. | gittikçe | ||
The status of women in Turkey is increasingly in line with that prevailing in most EU countries. Türkiye'de kadınların statüsü, AB ülkelerinin çoğunda geçerli olan duruma gittikçe daha uygun hale gelmektedir. More Sentences |
||||
Genel | increasingly zf. | giderek daha çok | ||
He was getting increasingly anxious. O, giderek daha çok kaygılanıyordu. More Sentences |
||||
Genel | increasingly zf. | gitgide artarak | ||
Genel | increasingly zf. | gittikçe artarak | ||
Genel | increasingly zf. | artan oranda | ||
Genel | increasingly zf. | çoğalarak | ||
Genel | increasingly zf. | artan biçimde | ||
Genel | increasingly zf. | giderek artan bir şekilde | ||
Genel | increasingly zf. | giderek artan oranda | ||
Genel | increasingly zf. | gittikçe artan oranda | ||
Genel | increasingly zf. | artarak |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | increasingly go on f. | artarak devam etmek |
Genel | increasingly continue f. | artarak devam etmek |
Genel | ever-increasingly zf. | giderek artan oranda |
Genel | ever-increasingly zf. | gittikçe artan oranda |
Trade/Economic | ||
Ticaret/Ekonomi | increasingly globalized world i. | giderek globalleşen dünya |