Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | kıvılcımlar | sparks i. | ||
Sparks were flying everywhere. Her yerde kıvılcımlar uçuşuyordu. More Sentences |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | kıvılcımlar saçma | emication i. |
Genel | fıskiye veya sağanak şeklinde kıvılcımlar oluşturan havai fişek | flowerpot i. |
Genel | kıvılcımlar saçmak | scintillate f. |
Genel | kıvılcımlar çıkararak | scintillatingly zf. |
Genel | kıvılcımlar çıkartarak | sparkily zf. |
Technical | ||
Teknik | kıvılcımlar saçma | scintillation i. |
Teknik | kıvılcımlar çıkaran | scintillating s. |