Geçmiş

only one

"only one" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Computer
1	Bilgisayar	only one i.	yalnızca bir

"only one" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 84 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	the only one of its kind i.	nevi şahsına münhasır
2	Genel	the only one i.	tek olan
3	Genel	one and only i.	tek aşk
4	Genel	one and only i.	biricik sevgili
5	Genel	one and only s.	biricik
6	Genel	one and only s.	bütün
7	Genel	one and only s.	tek
8	Genel	the one and only s.	tek
9	Genel	one and only s.	bir tek
10	Genel	for this one time only s.	bu seferlik
11	Genel	one and only(a) s.	rakipsiz
12	Genel	one time only zf.	sadece bir kez
13	Genel	one time only zf.	bir kereye mahsus
14	Genel	one time only zf.	bir sefere mahsus
15	Genel	one-time only zf.	bir defalığına
16	Genel	one-time only zf.	bir seferliğine
17	Genel	on one condition only zf.	tek bir şartla
Phrases
18	İfadeler	they're only after one thing expr.	(genellikle kadınlara erkekler için söylenir) hepsi bir/o şeyin peşinde
Proverb
19	Atasözü	if one cries, only his/her mother feels his/her pain truly	ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar
Colloquial
20	Konuşma Dili	my one and only ünl.	biricik eşim
21	Konuşma Dili	my one and only ünl.	biricik aşkım
22	Konuşma Dili	my one and only ünl.	bir tanem
23	Konuşma Dili	for one time only expr.	bir defaya mahsus olmak üzere
24	Konuşma Dili	for one time only expr.	bir sefere mahsus olmak üzere
25	Konuşma Dili	they're only after one thing expr.	seksten başka bir şey düşünmezler
26	Konuşma Dili	they're only after one thing expr.	akılları fikirleri seks
27	Konuşma Dili	there's only one thing for it expr.	yapılacak tek bir şey var
28	Konuşma Dili	there's only one thing for it expr.	bunun tek bir yolu var
29	Konuşma Dili	there's only one thing for it expr.	tek bir çözüm yolu var
30	Konuşma Dili	there’s only one thing for it expr.	yapılabilecek tek bir şey var
31	Konuşma Dili	there’s only one thing for it expr.	tek bir çıkar yol var
Idioms
32	Deyim	someone's one and only i.	biriciği
33	Deyim	someone's one and only i.	bir tanesi
34	Deyim	(one's) only got one pair of hands f.	on tane eli olmamak
35	Deyim	(one's) only got one pair of hands f.	iki tane eli olmak
36	Deyim	(one's) only got one pair of hands f.	on işi aynı anda yapamamak
37	Deyim	(one) only has one pair of hands f.	on tane eli olmamak
38	Deyim	(one) only has one pair of hands f.	iki tane eli olmak
39	Deyim	(one) only has one pair of hands f.	on işi aynı anda yapamamak
40	Deyim	(one) only has one pair of hands f.	aynı anda sınırlı sayıda iş yapabilmek
41	Deyim	only have eyes for (one) f.	gözü (birinden) başkasını görememek
42	Deyim	only have eyes for (one) f.	gözleri (birinden) başka bir şey görmemek
43	Deyim	the one and only s.	biricik
44	Deyim	I've only got one pair of hands expr.	on tane elim yok
45	Deyim	someone's only got one pair of hands expr.	on tane eli yok
46	Deyim	I’ve only got one pair of hands expr.	on tane elim yok
47	Deyim	I've only got one pair of hands expr.	işim başımdan aşkın
48	Deyim	I’ve only got one pair of hands expr.	işim başımdan aşkın
49	Deyim	I've only got one pair of hands expr.	çok yoğunum
50	Deyim	I’ve only got one pair of hands expr.	çok yoğunum
51	Deyim	I've only got one pair of hands expr.	çok doluyum
52	Deyim	I’ve only got one pair of hands expr.	çok doluyum
53	Deyim	I've only got one pair of hands expr.	iki tane elim var
54	Deyim	I’ve only got one pair of hands expr.	iki tane elim var
55	Deyim	I've only got one pair of hands expr.	on işi aynı anda yapamam
56	Deyim	I’ve only got one pair of hands expr.	on işi aynı anda yapamam
57	Deyim	someone's one and only expr.	gerçek aşkı
58	Deyim	the one and only expr.	hakiki
59	Deyim	I only have one pair of hands expr.	on tane elim yok
60	Deyim	the one and only expr.	tek
61	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	on tane elim yok
62	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	işim başımdan aşkın
63	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	çok yoğunum
64	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	çok doluyum
65	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	iki tane elim var
66	Deyim	I have only got one pair of hands expr.	on işi aynı anda yapamam
Speaking
67	Konuşma	I was only one number off f.	altılıda beşte kalmak
68	Konuşma	you're the only one in my mind expr.	aklımda sadece sen varsın
69	Konuşma	he's not the only one feeling that way expr.	bu şekilde hisseden sadece o değil
70	Konuşma	you're not the only one who's in trouble expr.	başı dertte olan tek sen değilsin
71	Konuşma	you're not the only one who's in trouble expr.	başı dertte olan sadece sen değilsin
72	Konuşma	you are the only one who can end this expr.	bunu sadece sen bitirebilirsin
73	Konuşma	only one that can do it expr.	bunu yapabilecek tek kişi
74	Konuşma	the mother isn't the only one who's responsible for the child expr.	çocuk üzerinde sorumluluğu olan tek kişi anne değildir
75	Konuşma	one can only hope expr.	inşallah
76	Konuşma	I'm here for one reason only expr.	tek bir nedenden dolayı buradayım
77	Konuşma	my one and only hope expr.	tek umudum
78	Konuşma	there is only one thing to do expr.	yapılacak tek bir şey var
79	Konuşma	there is only one thing to be done expr.	yapılacak bir tek şey var
80	Konuşma	there is only one thing to be done expr.	yapılacak tek bir şey var
81	Konuşma	there is only one thing to do expr.	yapılacak bir tek şey var
82	Konuşma	I was only one number off expr.	1 numarayla kaçırmak
Trade/Economic
83	Ticaret/Ekonomi	one price only expr.	tek fiyat
Telecom
84	Telekom	one-way-only channel i.	sadece tek yönlü kanal