|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
bir yerin yerlisi veya orada yerleşik olan kimse |
denizen i.
|
|
2 |
Genel |
orada olma |
thereness i.
|
|
3 |
Genel |
ebeveyn ya da onların ebeveyninin ingiltere'de doğmuşlukları nedeniyle orada yaşama hakkı |
patriality i.
|
|
4 |
Genel |
orada bulunma |
presence i.
|
|
5 |
Genel |
durup dinlenmeden orada burada gezinen kimse |
rolling stone i.
|
|
6 |
Genel |
orada olmama |
non-appearance i.
|
|
7 |
Genel |
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması |
the willing suspension of disbelief i.
|
|
8 |
Genel |
orada olmama |
nonappearance i.
|
|
9 |
Genel |
north carolina'lı veya orada yaşayan kimse |
tar heel i.
|
|
10 |
Genel |
uzun süredir orada bulunduğu için bir coğrafi bölge hakkında ayrıntılı bilgisi olan kimse |
old hand i.
|
|
11 |
Genel |
çat orada çat burada olmak |
be a gadabout f.
|
|
12 |
Genel |
orada burada takılmak |
consort f.
|
|
13 |
Genel |
(orada) hazır bulunmak |
be there f.
|
|
|
14 |
Genel |
orada olmak |
be there f.
|
|
15 |
Genel |
(hayvanları) bir yere yerleştirip orada büyütmek |
plant f.
|
|
16 |
Genel |
orada burada sürtmek |
forwander [dialect] [uk] f.
|
|
17 |
Genel |
orada burada koşuşturmak |
startle f.
|
|
18 |
Genel |
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) |
naturalized s.
|
|
19 |
Genel |
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) |
naturalised s.
|
|
20 |
Genel |
kuzey afrika’ya veya orada yaşayanlarla ilgili |
north african s.
|
|
21 |
Genel |
kuzey karolina ile ya da orada yaşayanlarla ilgili |
north carolinian s.
|
|
22 |
Genel |
orada olan |
thither s.
|
|
23 |
Genel |
orada burada |
about zf.
|
|
24 |
Genel |
orada burada |
around zf.
|
|
25 |
Genel |
orada veya o civarda |
there or there abouts zf.
|
|
26 |
Genel |
orada burada |
here and there zf.
|
|
27 |
Genel |
tam orada |
just there zf.
|
|
28 |
Genel |
tam orada |
right there zf.
|
|
29 |
Genel |
bir akarsuyun ağzı yönünde veya orada |
downriver zf.
|
|
30 |
Genel |
orada burada şurada |
here there and anywhere zf.
|
|
31 |
Genel |
orada burada |
occasionally zf.
|
|
32 |
Genel |
ta orada |
owerby [dialect] [scotland] zf.
|
|
33 |
Genel |
orada burada |
round about ed.
|
|
34 |
Genel |
ki orada |
whither bağ.
|
|
35 |
Genel |
işte orada |
voila ünl.
|
|
36 |
Genel |
orada dur! |
whoa ünl.
|
|
Phrasals |
|
37 |
Öbek Fiiller |
eşyaların etrafta/orada burada dağınık biçimde olması |
lie around/about i.
|
|
38 |
Öbek Fiiller |
dikkatsizce orada burada bırakılmak |
lay about f.
|
|
39 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) orada burada/sağda solda takılmak |
bum around (with someone) f.
|
|
Phrases |
|
40 |
İfadeler |
orada olman/görmen lazımdı |
you had to be there expr.
|
|
41 |
İfadeler |
orada olmalıydın |
you had to be there expr.
|
|
42 |
İfadeler |
orada olsan/görsen anlardın |
you had to be there expr.
|
|
43 |
İfadeler |
nerede birlik orada dirlik |
teamwork makes the dream work expr.
|
|
44 |
İfadeler |
orada mısın? |
ayt (are you there?) expr.
|
|
Proverb |
|
45 |
Atasözü |
nerede çokluk orada bokluk |
too many cooks spoil the broth
|
|
46 |
Atasözü |
nerede çokluk orada bokluk |
too many cooks spoil the stew
|
|
47 |
Atasözü |
nerede çokluk orada bokluk |
too many cooks spoil the soup
|
|
Colloquial |
|
48 |
Konuşma Dili |
Wisconsin eyaletinden gelen ya da orada yaşayan kişi |
cheesehead i.
|
|
49 |
Konuşma Dili |
orada sizi bekleyen bir kadın var |
a woman is waiting for you there i.
|
|
50 |
Konuşma Dili |
şirketi sendikalaştırmak için orada işe girmeye çalışan kimse |
salt i.
|
|
51 |
Konuşma Dili |
kötü bir olay olurken orada olmak |
be in at the kill f.
|
|
52 |
Konuşma Dili |
kötü bir olay olurken orada olmak |
be in at the death f.
|
|
53 |
Konuşma Dili |
bir şey olurken orada olmak |
be in at something f.
|
|
|
54 |
Konuşma Dili |
bir şeyin sonunda orada olmak |
be in at the finish f.
|
|
55 |
Konuşma Dili |
ile (orada burada) aylaklık etmek |
dilly-dally with f.
|
|
56 |
Konuşma Dili |
ile (orada burada) takılmak |
dilly-dally with f.
|
|
57 |
Konuşma Dili |
orada olmayan birinin yerine geçmek |
cover f.
|
|
58 |
Konuşma Dili |
dur bakalım orada biraz! |
stop right there! expr.
|
|
59 |
Konuşma Dili |
orada burada |
here and there expr.
|
|
60 |
Konuşma Dili |
orada burada |
on every hand expr.
|
|
61 |
Konuşma Dili |
orada dur işte! |
hang on there! expr.
|
|
62 |
Konuşma Dili |
orada dur bakalım |
stop right there expr.
|
|
63 |
Konuşma Dili |
orada bekle |
wait there expr.
|
|
64 |
Konuşma Dili |
orada iyi iş çıkardın |
nice work in there expr.
|
|
65 |
Konuşma Dili |
orada iyi iş çıkardınız |
nice work in there expr.
|
|
66 |
Konuşma Dili |
tam orada |
right there expr.
|
|
67 |
Konuşma Dili |
tam orada dur |
stop right there expr.
|
|
68 |
Konuşma Dili |
orada olacağım |
I'm there expr.
|
|
69 |
Konuşma Dili |
beni orada bil |
I'm there expr.
|
|
70 |
Konuşma Dili |
orada olacağım! |
I'm there! expr.
|
|
71 |
Konuşma Dili |
beni orada bil! |
I'm there! expr.
|
|
72 |
Konuşma Dili |
sıkıntı/problem de orada (zaten) |
that’s just it expr.
|
|
73 |
Konuşma Dili |
işte orada |
there it is expr.
|
|
74 |
Konuşma Dili |
birazdan orada/oradayım |
be right there expr.
|
|
75 |
Konuşma Dili |
az sonra orada/oradayım |
be right there expr.
|
|
76 |
Konuşma Dili |
orada/yukarıda havalar nasıl? |
how's the weather up there? [cliché] expr.
|
|
77 |
Konuşma Dili |
(biri) orada mı? |
is (someone) there? expr.
|
|
78 |
Konuşma Dili |
orada mı? |
is there? expr.
|
|
79 |
Konuşma Dili |
orada burada |
thither and yon expr.
|
|
80 |
Konuşma Dili |
orada olman/görmen lazımdı |
yhtbt (you had to be there) expr.
|
|
81 |
Konuşma Dili |
orada olmalıydın |
yhtbt (you had to be there) expr.
|
|
82 |
Konuşma Dili |
orada olsan/görsen anlardın |
yhtbt (you had to be there) expr.
|
|
83 |
Konuşma Dili |
orada olmalıydın |
you had to have been there expr.
|
|
84 |
Konuşma Dili |
orada olman lazımdı |
you had to have been there expr.
|
|
85 |
Konuşma Dili |
orada olsan/görsen anlardın |
you had to have been there expr.
|
|
86 |
Konuşma Dili |
orada olacağım! |
I'm there! exclam.
|
|
Idioms |
|
87 |
Deyim |
(duyguların orada hissedildiği varsayılan) mide boşluğu |
the pit of one's stomach i.
|
|
88 |
Deyim |
birini bir yere gönderip olmayan bir şey istetip uzunca bir süre orada boşuna beklemesini sağlayan şaka |
a long stand i.
|
|
89 |
Deyim |
birini bir yere gönderip olmayan bir şey istetip uzunca bir süre orada boşuna beklemesini sağlayan şaka |
a long weight i.
|
|
90 |
Deyim |
(duyguların orada hissedildiği varsayılan) mide boşluğu |
the pit of your stomach i.
|
|
91 |
Deyim |
(duyguların orada hissedildiği varsayılan) mide boşluğu |
the pit of the stomach i.
|
|
92 |
Deyim |
orada burada dedikodu yapmak |
spin street yarn f.
|
|
93 |
Deyim |
orada olmak |
be around f.
|
|
94 |
Deyim |
orada burada takılmak |
bum around with (one) f.
|
|
95 |
Deyim |
hepsi/tümüyle orada olmak |
be out in force f.
|
|
96 |
Deyim |
orada burada sürtmek |
gad about f.
|
|
97 |
Deyim |
orada burada dolaşmak |
gad about f.
|
|
98 |
Deyim |
öyle/orada/o şekilde bırakmak |
leave it at that f.
|
|
99 |
Deyim |
tüm güçleriyle orada olmak |
be out in force f.
|
|
100 |
Deyim |
kötü bir olay olurken orada bulunmak |
be in at the death/finish f.
|
|
101 |
Deyim |
biriyle/bir şeyle (orada burada) aylaklık etmek |
dilly-dally (around) with someone or something f.
|
|
102 |
Deyim |
biriyle/bir şeyle (orada burada) takılmak |
dilly-dally (around) with someone or something f.
|
|
103 |
Deyim |
hemen orada bitmek |
burst upon the scene f.
|
|
104 |
Deyim |
hemen orada bitmek |
burst upon the scene f.
|
|
105 |
Deyim |
kötü bir olay olurken orada olmak |
be in at the death/kill f.
|
|
106 |
Deyim |
burada rüzgar esse orada fırtına çıkar |
if (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
|
|
107 |
Deyim |
burada rüzgar esse orada fırtına çıkar |
if (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
|
|
108 |
Deyim |
burada rüzgar estiğinde orada fırtına çıkar |
when (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
|
|
109 |
Deyim |
burada rüzgar estiğinde orada fırtına çıkar |
when (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
|
|
110 |
Deyim |
burada rüzgar estiğinde orada fırtına çıkar |
when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.
|
|
111 |
Deyim |
burada rüzgar estiğinde orada fırtına çıkar |
when a sneezes, b catches a cold expr.
|
|
112 |
Deyim |
nerde çokluk, orada bokluk |
too many cooks spoil the broth expr.
|
|
113 |
Deyim |
orada adamı çıtır çıtır yerler |
it's a jungle out there expr.
|
|
114 |
Deyim |
orada burada |
left and right expr.
|
|
115 |
Deyim |
tam orada |
dead in someone's tracks expr.
|
|
116 |
Deyim |
orada burada sürten/gezen |
on the gad [dated] expr.
|
|
117 |
Deyim |
orada burada sürten/gezen |
upon the gad [dated] expr.
|
|
118 |
Deyim |
geçici bir süreliğine bir kurumun davetlisi olarak orada kalan ve çalışan |
in residence expr.
|
|
119 |
Deyim |
bir şeyin çöküş anında orada olan |
in at the death expr.
|
|
120 |
Deyim |
kötü bir olay olurken orada bulunan |
in at the death expr.
|
|
121 |
Deyim |
birinin çöküş anında orada olan |
in at the death expr.
|
|
122 |
Deyim |
birinin çöküş anında orada olan |
in at the finish expr.
|
|
123 |
Deyim |
kötü bir olay olurken orada bulunan |
in at the finish expr.
|
|
124 |
Deyim |
bir şeyin çöküş anında orada olan |
in at the kill expr.
|
|
125 |
Deyim |
kötü bir olay olurken orada bulunan |
in at the kill expr.
|
|
126 |
Deyim |
bir şeyin çöküş anında orada olan |
in on the kill expr.
|
|
127 |
Deyim |
kötü bir olay olurken orada bulunan |
in on the kill expr.
|
|
128 |
Deyim |
hepsi/tümüyle (orada) |
out in force expr.
|
|
129 |
Deyim |
tüm güçleriyle (orada) |
out in force expr.
|
|
130 |
Deyim |
işte göründü/orada |
thar she blows expr.
|
|
131 |
Deyim |
işte göründü/orada |
there she blows expr.
|
|
Speaking |
|
132 |
Konuşma |
birkaç dakikaya orada olacaklar |
they'll be there in a few minutes i.
|
|
133 |
Konuşma |
orada dur |
stay there ünl.
|
|
134 |
Konuşma |
orada kal |
stay there ünl.
|
|
135 |
Konuşma |
orada olacağım |
I will be there ünl.
|
|
136 |
Konuşma |
orada olacağım |
I'll be there ünl.
|
|
137 |
Konuşma |
orada mısın? |
are you there? ünl.
|
|
138 |
Konuşma |
aklım hala orada |
my mind is still there expr.
|
|
139 |
Konuşma |
beni orada yalnız bırakmayacağına söz ver |
promise me you won't leave me alone in there expr.
|
|
140 |
Konuşma |
bizi orada tehlikeye soktun |
you put us in danger back there expr.
|
|
141 |
Konuşma |
bir dakikaya orada olacağım |
I'll be there in a minute expr.
|
|
142 |
Konuşma |
beş dakika içinde orada olacağız |
we will be there in five minutes expr.
|
|
143 |
Konuşma |
biz orada 2 hafta kaldık |
we stayed there for 2 weeks expr.
|
|
144 |
Konuşma |
ben orada olmasaydım |
if I hadn't been there expr.
|
|
145 |
Konuşma |
bir süre orada yaşadım sayılır |
i kind of lived there for a while expr.
|
|
146 |
Konuşma |
daha önce orada bulundun mu? |
have you ever been there? expr.
|
|
147 |
Konuşma |
dur bakalım orada! |
hold on for a second! expr.
|
|
148 |
Konuşma |
dün keşke orada olsaydın |
I wish you had been there yesterday expr.
|
|
149 |
Konuşma |
hiç orada bulundun mu? |
have you ever been there? expr.
|
|
150 |
Konuşma |
hava nasıl orada? |
how is the weather there? expr.
|
|
151 |
Konuşma |
hava nasıl orada? |
what is the weather like there? expr.
|
|
152 |
Konuşma |
hala orada mısın? |
are you still there? expr.
|
|
153 |
Konuşma |
hala orada mısın? |
are you still there? expr.
|
|
154 |
Konuşma |
işte orada! |
there it is! expr.
|
|
155 |
Konuşma |
işte orada! |
there it is! expr.
|
|
156 |
Konuşma |
orada saat kaç? |
what time is it there? expr.
|
|
157 |
Konuşma |
orada hiç bulunmadım |
I haven't been there expr.
|
|
158 |
Konuşma |
onun hala orada olmasına imkan yok |
there's no way out that he's still there expr.
|
|
159 |
Konuşma |
orada yapamadım |
I couldn't make it there expr.
|
|
160 |
Konuşma |
orada başka ne var? |
what else is there? expr.
|
|
161 |
Konuşma |
orada harika vakit geçirdik |
we had a great time there expr.
|
|
162 |
Konuşma |
orada başka bir sürü insan olabilir |
there could be lots of other people expr.
|
|
163 |
Konuşma |
orada olabileceğini düşündüm |
I thought he might be there expr.
|
|
164 |
Konuşma |
orada görüşürüz |
see you there expr.
|
|
165 |
Konuşma |
mutlu musun orada? |
are you happy there? expr.
|
|
166 |
Konuşma |
orada olduğumu nereden biliyorsun? |
how do you know I was there? expr.
|
|
167 |
Konuşma |
orada ne kadar kaldın? |
how long did you stay there? expr.
|
|
168 |
Konuşma |
orada bir sürü fotoğraf çek |
take a lot of photos there expr.
|
|
169 |
Konuşma |
orada bir tane var |
there's one over there expr.
|
|
170 |
Konuşma |
orada ne yaptın? |
what did you do there? expr.
|
|
171 |
Konuşma |
orada kimse var mı? |
is there anybody there? expr.
|
|
172 |
Konuşma |
orada olmadığım için özür dilerim |
I'm sorry that I wasn't there expr.
|
|
173 |
Konuşma |
orada binlercesi vardı |
there were thousands of them expr.
|
|
174 |
Konuşma |
orada ne olduğunu biliyorsun |
you know what's in there expr.
|
|
175 |
Konuşma |
ne zamandır orada oturuyorsun? |
how long have you been living there? expr.
|
|
176 |
Konuşma |
orada kar yağar mı? |
does it snow there? expr.
|
|
177 |
Konuşma |
orada ol |
be there expr.
|
|
178 |
Konuşma |
ne zamandır orada oturuyorsun? |
how long have you been sitting there? expr.
|
|
179 |
Konuşma |
orada kimse yok |
there is no one out there expr.
|
|
180 |
Konuşma |
orada kimse var mı? |
is there anybody out there? expr.
|
|
181 |
Konuşma |
keşke orada olsam |
I wish I was there expr.
|
|
182 |
Konuşma |
orada hava nasıl? |
what is the weather like there? expr.
|
|
183 |
Konuşma |
orada yapamıyorum |
I can't make it there expr.
|
|
184 |
Konuşma |
ne kadardır orada yaşıyorsun? |
how long have you been living there? expr.
|
|
185 |
Konuşma |
orada kimse var mı? |
anybody out there? expr.
|
|
186 |
Konuşma |
orada mısın? |
do you read me? expr.
|
|
187 |
Konuşma |
orada neler oluyor? |
what's going on in there? expr.
|
|
188 |
Konuşma |
orada ne oluyor? |
what's going on there? expr.
|
|
189 |
Konuşma |
orada biri var! |
there's someone out there! expr.
|
|
190 |
Konuşma |
ne zamandır çalışıyorsun orada? |
how long have you been working there? expr.
|
|
191 |
Konuşma |
orada okuyor musun? |
are you studying there? expr.
|
|
192 |
Konuşma |
neler oldu orada? |
what happened out there? expr.
|
|
193 |
Konuşma |
orada neler oluyor? |
what's going on there? expr.
|
|
194 |
Konuşma |
orada ne yapacaksınız? |
what are you going to do there? expr.
|
|
195 |
Konuşma |
orada ne kadar para var? |
how much money is there? expr.
|
|
196 |
Konuşma |
orada güvende olacağını düşündüren ne? |
what makes you think you're going to be safe there? expr.
|
|
197 |
Konuşma |
orada ne okuyorsun? |
what are you studying there? expr.
|
|
198 |
Konuşma |
keşke orada olsan |
I wish you were there expr.
|
|
199 |
Konuşma |
orada bir yerde yaşıyor |
he lives way out there somewhere expr.
|
|
200 |
Konuşma |
orada olmak isterdim |
I wish I were there expr.
|
|
201 |
Konuşma |
ne oluyor orada? |
what's going on there? expr.
|
|
202 |
Konuşma |
orada ödediğin para karşılığında iyi mal alırsın |
you get good value for your money there expr.
|
|
203 |
Konuşma |
orada gece mi |
is it night there expr.
|
|
204 |
Konuşma |
orada neler yaptıklarını biliyorum |
I know what they're doing over there expr.
|
|
205 |
Konuşma |
orada havalar nasıl |
how is the weather there expr.
|
|
206 |
Konuşma |
orada ne yapıyorsun? |
what are you doing there? expr.
|
|
207 |
Konuşma |
orada dur |
hold it expr.
|
|
208 |
Konuşma |
orada hava nasıl |
how is the weather there expr.
|
|
209 |
Konuşma |
kim var orada? |
who's there? expr.
|
|
210 |
Konuşma |
orada kimse var mı? |
anybody there? expr.
|
|
211 |
Konuşma |
orada akşam mı |
is it evening there expr.
|
|
212 |
Konuşma |
ne zaman orada olursun? |
when will you be there? expr.
|
|
213 |
Konuşma |
orada hiç bulunmadım |
I have never been there expr.
|
|
214 |
Konuşma |
orada yağmurun altında durma! |
don't stand out there in the wet! expr.
|
|
215 |
Konuşma |
orada olduğunu biliyorum |
I know you're out there expr.
|
|
216 |
Konuşma |
orada sabah mı |
is it morning there expr.
|
|
217 |
Konuşma |
orada başka bir adamla birlikteydi |
she was there with another guy expr.
|
|
218 |
Konuşma |
orada yanılıyorsun |
you're wrong there expr.
|
|
219 |
Konuşma |
orada ne yapacaksın? |
what are you going to do there? expr.
|
|
220 |
Konuşma |
ne zamandır orada yaşıyorsun? |
how long have you been living there? expr.
|
|
221 |
Konuşma |
orada olmak isterdim |
I would like to be there expr.
|
|
222 |
Konuşma |
orada nasıl bir cehennem hayatı yaşadığımı tahmin bile edemezsin |
you got no idea what hell i went through in there expr.
|
|
223 |
Konuşma |
orada olmak isterdim |
I wish I was there expr.
|
|
224 |
Konuşma |
orada ne kadar kaldın |
how long have you been there expr.
|
|
225 |
Konuşma |
neler oluyor orada? |
what's going on there? expr.
|
|
226 |
Konuşma |
orada daha önce bulundun mu? |
have you ever been there before? expr.
|
|
227 |
Konuşma |
orada durumlar nasıl? |
how's it coming in there? expr.
|
|
228 |
Konuşma |
söz veremiyorum ama orada olmaya çalışırım |
I can't promise but I'll try to be there expr.
|
|
229 |
Konuşma |
sanki orada bir başkası varmış gibi görünüyor |
it looks like there's somebody else there expr.
|
|
230 |
Konuşma |
seninle orada buluşurum |
I'll meet you there expr.
|
|
231 |
Konuşma |
sizinle orada buluşurum |
I'll meet you there expr.
|
|
232 |
Konuşma |
siz orada çok şanslısınız |
you are very lucky there expr.
|
|
233 |
Konuşma |
senin için orada olacağım |
I'll be there for you expr.
|
|
234 |
Konuşma |
sizinle orada buluşuruz |
we'll meet you over there expr.
|
|
235 |
Konuşma |
sen orada kal |
you stay there expr.
|
|
236 |
Konuşma |
sen orada yaşayamazsın |
you can't live there expr.
|
|
237 |
Konuşma |
seni orada görmekten mutluluk duyarım |
I'd be happy to see you there expr.
|
|
238 |
Konuşma |
(orada) hazır bulun |
be there expr.
|
|
Chat Usage |
|
239 |
Chatleşme Dili |
hala orada mısın hayatım? |
are you still there honey? expr.
|
|
240 |
Chatleşme Dili |
şu an saat kaç orada? |
what time is it there now? expr.
|
|
241 |
Chatleşme Dili |
orada mısın |
are you there expr.
|
|
Law |
|
242 |
Hukuk |
(eski ingiliz hukuku) ormancının birahane işletmesi ve insanların onu memnun etme kaygısıyla orada para harcaması |
scotal i.
|
|
Politics |
|
243 |
Siyasal |
dağıstan'ın hazar kıyısındaki derbent bölgesinin güneyindeki bölge ve orada yaşayan halk |
tabasaran i.
|
|
Marine |
|
244 |
Denizcilik |
dalgıcın orada olduğunu belirtmek üzere suyun üstüne bırakılan ve halatla bir yere bağlanan küçük şa |
surface marker buoy i.
|
|
Psychology |
|
245 |
Psikoloji |
orada-o zaman yaklaşımı |
there-and-then approach i.
|
|
Chemistry |
|
246 |
Kimya |
başka maddenin içine girip orada tutulan (madde) |
occluded s.
|
|
Education |
|
247 |
Eğitim |
bir yerde eğitim görmüş çok sayıda insanın orada istihdam edilmesi |
inbreeding i.
|
|
Military |
|
248 |
Askeri |
hedefi tam olarak göremediği halde orada olduğunu bildiği için ateş etme |
cannot observe i.
|
|
Basketball |
|
249 |
Basketbol |
topun belli bir yere sürülmesi ve orada yapılan bölge savunması |
zone trap i.
|
|
Baseball |
|
250 |
Beysbol |
(orta saha oyuncusu) topu yakalayana kadar kalesine dönüp orada durmak |
tag up f.
|
|
Latin |
|
251 |
Latince |
burada ve orada |
sic passim zf.
|
|
252 |
Latince |
nerede şüphe varsa orada özgürlük vardır |
ubi dubium ibi libertas expr.
|
|
Ornithology |
|
253 |
Kuşbilim |
yabani kuşlar için yuvalanma yeri olarak tasarlanmış ve onların orada üremelerini teşvik etmek için bir bahçeye, parka veya tabiatı koruma alanına yerleştirilmiş kutu |
nest box i.
|
|
Slang |
|
254 |
Argo |
orada burada düzüşmek |
screw around f.
|
|
255 |
Argo |
dur bakalım orada |
hooey ünl.
|
|
256 |
Argo |
orada dur bakalım |
hold my beer expr.
|
|
257 |
Argo |
orada dur bakalım |
hold you hard expr.
|
|
258 |
Argo |
nerede çokluk orada bokluk |
too many cooks expr.
|
|