söyleme - Türkçe İngilizce Sözlük

söyleme

"söyleme" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 18 sonuç

Türkçe İngilizce
General
söyleme mention i.
söyleme utterance i.
söyleme breathing i.
söyleme articulation i.
söyleme relation i.
söyleme disclose i.
söyleme disclosure i.
söyleme confession i.
söyleme speaking i.
söyleme saying i.
söyleme singing i.
söyleme telling i.
söyleme talk i.
söyleme apprisal i.
söyleme delivery i.
söyleme impartment i.
söyleme citation i.
Archaic
söyleme deliverance i.

"söyleme" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 263 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yalan söyleme lying i.
I'm not good at lying.
Yalan söylemekte iyi değilimdir.

More Sentences
(hastalığı iyileştirmek için) büyülü sözler söyleme incantation i.
The black magic witch doctor would then go to the grave, dig up the body, and chant incantations.
Kara büyücü cadı doktor sonra mezara gider, cesedi çıkarır ve büyülü sözler söylermiş.

More Sentences
Colloquial
kimseye söyleme keep it quiet expr.
Keep it quiet.
Kimseye söyleme.

More Sentences
Idioms
kimseye söyleme mum's the word expr.
Mum's the word.
Kimseye söyleme.

More Sentences
Speaking
bir şey söyleme don't say anything i.
Please don't say anything about it to Tom.
Lütfen bunun hakkında Tom'a bir şey söyleme.

More Sentences
kimseye söyleme don't tell anyone expr.
Don't tell anyone that we are doing this.
Bunu yaptığımızı kimseye söyleme.

More Sentences
sakın söyleme don't tell me expr.
Don't tell me.
Sakın söyleme.

More Sentences
General
ilahi söyleme hymnody i.
etraflıca söyleme expatiation i.
yalan söyleme falsehood i.
irticalen söyleme extemporizing i.
söz söyleme sanatı elocution i.
irticalen şiir söyleme veya çalma extemporisation i.
abartılı söz söyleme magniloquence i.
arada söyleme interjection i.
asıl fikrini söyleme candor i.
şarkı söyleme sing i.
üstü kapalı söyleme insinuation i.
hazırlıksız söz söyleme extemporizing i.
açıkça söyleme avowal i.
şarkı söyleme song i.
ısrarla söyleme emphasising i.
şarkı söyleme chant i.
kendi düşüncelerini katarak söyleme embellishing i.
iki anlama gelecek söz söyleme equivocating i.
hazırlıksız söz söyleme extemporising i.
irticalen söyleme extemporising i.
etkili ve güzel söz söyleme yeteneği eloquence i.
güzel söz söyleme sanatı eloquence i.
söz söyleme speech i.
daha detaylı bir şekilde söyleme amplification i.
ısrarla söyleme emphasizing i.
daha ayrıntılı bir şekilde söyleme amplification i.
üstü kapalı söyleme intimation i.
şarkı söyleme singing i.
hiddetle söyleme exclaiming i.
temel düşünceleri söyleme keynoting i.
laf arasında söyleme interjection i.
asıl fikrini söyleme candidness i.
daha uzun bir şekilde söyleme amplification i.
söz söyleme utterance i.
söyleme (fikir, düşünce) emitting i.
açıkça söyleme avowing i.
taşlar vasıtasıyla geleceği söyleme lithomancy i.
söz söyleme sanatı oratory i.
doğruyu söyleme truth telling i.
kimseye söyleme mum is the word i.
tersini söyleme contradiction i.
deşifre şarkı söyleme sight-singing i.
güzel söz söyleme sanatı elocution i.
birşeyi kaba biçimde söyleme dysphemism i.
hep beraber şarkı söyleme singalong i.
koro halinde/hep birlikte şarkı/marş söyleme sing-along i.
anlamsız hecelerle caz söyleme tekniği scat i.
hep beraber şarkı söyleme barbershop singing i.
irticalen şiir söyleme veya çalma extemporization i.
asıl fikrini söyleme candour i.
ağzına geleni söyleme mouthing off i.
cesaretle ve risk alarak hakikati söyleme parrhesia i.
istikametini söyleme addression [obsolete] i.
şarkı söyleme cantation i.
ilahi söyleme cantation i.
ağzına geleni söyleme verbal assault i.
yakın sesleri art arda söyleme zorluğu cacophony i.
üstü kapalı söyleme undernote i.
aynı anda aynı şeyleri söyleme unison i.
yalan söyleme lie i.
üstü kapalı söyleme wind i.
ahenkle şarkı söyleme harmonization i.
ahenkle şarkı söyleme harmonisation i.
şarkı söyleme sesi breast [obsolete] i.
söz söyleme mouth i.
ilahi söyleme hymning i.
ilahi söyleme hymnography i.
ilahi söyleme hymnology i.
söz söyleme sanatı declamation i.
ritüelin parçası olarak büyülü sözler söyleme incantation i.
kelimelerin harflerini doğru söyleme yarışması bee i.
ağzına geleni söyleme goller [scotland] i.
dini müziğin şarkı söyleme intonation i.
şarkı söyleme tarzı intonation i.
tekdüze söyleme intoning i.
bazı kelimeleri vurgulu söyleme italics i.
son sözü söyleme gücü the say i.
kibarca söyleme biçimi code word i.
yalan söyleme fibbery i.
yalan söyleme fibbing i.
bir şeyi kasten zor anlaşılacak şekilde söyleme fibbing i.
üstü kapalı söyleme scent i.
mecliste söz söyleme hakkı olmak have the floor f.
olacakları söyleme antitypical s.
şarkı söyleme ile ilgili cantatory s.
(şarkı söyleme sesi) tınısız breathy s.
soylu bir söyleme sahip high-sounding s.
irticalen söyleme ad lib zf.
söyleme yoluyla dictionally zf.
Phrasals
bir şeyi yapma/söyleme zorunluluğu duymak incumbent upon someone to do something f.
bir şeyi (yapma/söyleme) görevi düşmek incumbent upon someone to do something f.
Phrases
kimseye söyleme seal up your lips and give no words but mum expr.
Proverb
ölünün arkasından kötü söz söyleme never speak ill of the dead
ölünün arkasından kötü söyleme never speak ill of the dead
büyük lokma ye büyük söz söyleme eat a big mouthful, but don't make big promises
söz biliyorsan söyle inansınlar, bilmiyorsan söyleme adam sansınlar a shut mouth catches no flies
sorulmadan fikrini söyleme never give advice unless asked
istenmediği/sorulmadığı sürece fikrini söyleme never give advice unless asked
ölünün arkasından kötü söyleme you shouldn't speak ill of the dead
ölünün arkasından kötü söz söyleme you shouldn't speak ill of the dead
Colloquial
birinden kendi hakkında duyduğu iltifata karşılık olarak o kişi hakkında duyulmuş iltifatı söyleme trade-last [us] i.
bir söyleme biçimi/tarzı a turn of phrase i.
filmin veya kitabın sonunu söyleme spoiling i.
filmin veya kitabın sonunu söyleme spoil i.
(bir şeyi) yapma/söyleme görevi düşmek incumbent to do f.
(bir şeyi) yapma/söyleme zorunluluğu duymak incumbent to do f.
kimseye söyleme keep a lid on it expr.
(bunu) kimseye söyleme shut up about it expr.
karşılığını kaldıramayacağın şeyleri söyleme if you can't take it, don't dish it out expr.
duymak istemediğin şeyleri başkalarına da söyleme if you can't take it, don't dish it out expr.
karşılığını kaldıramayacağın şeyleri söyleme if you can't take it, then don't dish it out expr.
duymak istemediğin şeyleri başkalarına da söyleme if you can't take it, then don't dish it out expr.
sorma, söyleme, rahatsız etme, izleme don't ask, don't tell, don't harass, don't pursue expr.
yapamayacağın şeyi söyleme/iddia etme don't talk the talk if you can't walk the walk expr.
eğer iyi bir şey söylemeyeceksen hiçbir şey söyleme daha iyi if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.
hiçbir şey söyleme not a word expr.
Idioms
ağzına geleni söyleme a lick with the rough side of the tongue i.
bir şeyden kaçmak için hasta olduğunu söyleme diplomatic flu i.
dili dönmek (zor bir kelimeyi söyleme) get one's tongue around f.
dili dönmek (zor bir kelimeyi söyleme) get one's tongue round f.
ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak have first call on something f.
konuşma/söyleme fırsatı bulmak get a word in edgewise f.
müzik/şarkı söyleme yeteneği olmak can carry a tune f.
ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak have first call f.
(biri/bir şey hakkında/üzerine) ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak have first call (on somebody/something) f.
istenmeyen/hoşa gitmeyen şeyler söyleme eğiliminde pass-remarkable [ireland] s.
bu sende kalsın/etrafa yayma/kimseye söyleme not for publication expr.
kimseye söyleme don't tell a soul expr.
sorma söyleme dadt (don't ask, don't tell) expr.
bir şey söyleme hold your peace/tongue [old-fashioned] expr.
yapamayacağın şeyi söyleme/iddia etme if you can't walk the walk, don't talk the talk expr.
kimseye söyleme! mum's the word! expr.
sorma söyleme yasası dadt (don't ask, don't tell) kısalt.
sorma söyleme politikası dadt (don't ask, don't tell) kısalt.
Speaking
artık bir şey söyleme leave it at that i.
bana bir şey söyleme don't tell me anything i.
babama söyleme don't tell my dad i.
bu hikayeye inandığını söyleme don't tell me you buy that story i.
el ile tırnak işareti yaparak söyleme quote, end quote i.
el ile tırnak işareti yapma veya söyleme quote end quote i.
el ile tırnak işareti yaparak söyleme quote, unquote i.
bunu kimseye söyleme don't tell this to anyone expr.
bana ne söyleyip ne söylemeyeceğimi söyleme don't tell me what to say and what not to say expr.
bana yalan söyleme do not lie to me expr.
bana sakin olmamı söyleme don't tell me to relax expr.
böyle söyleme don't say that expr.
böyle şeyler söyleme don't say things like that expr.
bana ne yapamayacağımı söyleme don't tell me what i can't do expr.
bana aynı yalanları söyleme! don't give me that line! expr.
bana ne yapacağımı söyleme! don't tell me what to do! expr.
bana ne yapacağımı söyleme don't tell me what to do expr.
bunu kimseye söyleme don't breathe a word of this to anyone expr.
bana aynı yalanları söyleme! don't hand me that line! expr.
bana ne yapacağımı söyleme don't teach your grandmother how to suck eggs expr.
bana buna inandığını söyleme don't tell me you believe this expr.
bana söyleme don't tell me expr.
bana sakin olmamı söyleme don't tell me to calm down expr.
bunu bana söyleme don't tell me that expr.
bunu söyleme! don't say it! expr.
bilene ne yapacağını söyleme don't teach your grandmother how to suck eggs expr.
bana yalan söyleme don't lie to me expr.
bana neyi yapamayacağımı söyleme don't tell me what i can't do expr.
bana sakın yalan söyleme! don't you lie to me! expr.
bana ne bilip ne bilmediğimi söyleme don't tell me what I know expr.
hiçbir şey söyleme don't say a word expr.
kimseye söyleme! keep it under your hat! expr.
kimselere söyleme keep it on the down low expr.
kimselere söyleme keep it on the hush expr.
kimseye söyleme tell nobody expr.
öyle söyleme don't say it like that expr.
kimseye söyleme do not tell anyone expr.
kimseye söyleme keep this to yourself expr.
kimseye söyleme tell no one expr.
sakın bana burada yaşadığını söyleme don't tell me you live here expr.
sakın söyleme don't say it expr.
söyleme! don't say it! expr.
sakın kimseye söyleme! mum's got the word! expr.
seni sevmediğimi söyleme don't say I don't love you expr.
sakın kimseye söyleme mum's the word expr.
yalan söyleme bana do not lie to me expr.
Law
çıkıp söz söyleme hakkı locus standi i.
tapu dairesinde taşınmaz malını başkasına sattığını veya ipotek ettiğini söyleme accept declaration at the land registry office f.
Politics
sorma söyleme politikası don't ask don't tell i.
Linguistics
kelimenin ilk hecesini vurgulu söyleme acrology i.
genizden söyleme nasalization i.
genizden söyleme nasalisation i.
betimleyici söyleme constative utterance i.
önemli bir söylemden önemsiz bir söyleme geçiş anticlimax i.
şarkı söyleme vocalism i.
bazı kelimeleri vurgulu söyleme italic i.
Religious
ilahi söyleme cantillation i.
geleneksel musevi melodisinde söyleme cantillation i.
makamlı söyleme cantillation i.
noel gibi dini günlerde neşeli ilahiler söyleme caroling i.
aziz ambrose'un başlattığı bir ilahi söyleme tarzı ambrosian chant i.
(hinduizm'de) müzik aletleri eşliğinde ilahi söyleme kirtan i.
dini şarkı ve ilahi söyleme bhajan i.
(budizm'de) nam myoho renge kyo mantrasını söyleme daimoku i.
Military
hava savunma yan söyleme air defence crosstell and broadcast i.
ileri ve yan söyleme forward and side speech i.
sorma söyleme yasası dadt law i.
sorma söyleme yasası don't ask don't tell law i.
yan söyleme cross tell i.
Card
(briç) rakiplerin deklare/vaat ettiği renkleri söyleme cue bid i.
(briç) rakiplerin deklare veya vaat ettiği renkleri söyleme cue f.
Music
aynı sesten söyleme monotony i.
bir sesi tam olarak söyleme ve duyma yeteneği absolute pitch i.
bir sesi tam olarak söyleme ve duyma yeteneği perfect pitch i.
enstrümansız söyleme a capella singing i.
enstrümansız söyleme a cappella singing i.
gırtlaktan şarkı söyleme overtone singing i.
gırtlaktan şarkı söyleme overtone chanting i.
gırtlaktan şarkı söyleme harmonic singing i.
gırtlaktan söyleme throat singing i.
gırtlaktan söyleme harmonic singing i.
gırtlaktan şarkı söyleme throat singing i.
gırtlaktan söyleme overtone singing i.
gırtlaktan söyleme overtone chanting i.
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi overtone chanting i.
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi harmonic singing i.
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi overtone singing i.
moğol/tuvan tarzı gırtlaktan/armonik şarkı söyleme biçimi khoomei i.
sahnede kendi kendine söyleme aside i.
tirol tarzında şarkı söyleme yodelling i.
tirol tarzında şarkı söyleme yodeling i.
tirol tarzında şarkı söyleme yodling i.
ahenkle şarkı söyleme harmonisation i.
ağzı açmadan şarkı söyleme humming i.
16. yüzyılda koro müziğinde kullanılan bir şarkı söyleme şekli gimel i.
koroda şarkı söyleme teknikleri choralism i.
topluca ilahi söyleme community singing i.
kapalı armoni ile şarkı söyleme close harmony i.
kapalı armoni ile şarkı söyleme close-harmony singing i.
caz müzikte anlamsız hecelerle şarkı söyleme scat singing i.
grup olarak sol-fa notasyonunu kullanarak eşliksiz şarkı söyleme tarzı shape singing i.
grup olarak sol-fa notasyonunu kullanarak eşliksiz şarkı söyleme tarzı shape-note singing i.
birlikte şarkı söyleme sing i.
şarkı söyleme singsong [uk] i.
solfej yaparak şarkı söyleme solfège i.
şarkı söyleme sesi orta kuvvet ve aralıkta olan lyric s.
(caz müzikte) anlamsız hecelerle doğaçlama şarkı söyleme ile ilişkili scat s.
Cinema
söyleme göster anlatım tekniği show, don't tell i.
Archaic
yalan söyleme leasing i.
şarkı söyleme modulation i.
yalan söyleme stretch i.
Slang
beraber şarkı söyleme featuring i.
ağzına geleni söyleme sewer mouth i.
ağzına geleni söyleme trash mouth i.
yalan söyleme capping i.
bana yalan söyleme don't sell me a dog expr.
kimseye söyleme keep it zipped expr.
yalan söyleme keep it real expr.
yalan söyleme stop the cap expr.
Modern Slang
kulaklıkla müzik dinlerken yüksek sesle ve kulak tırmalayıcı şekilde şarkı söyleme a crapella i.
güneylilerin ve alabamalıların "alabama" kelimesini söyleme şekli alabammer i.
yoksulluktan bahsederken hakkında yeterince bilgiye sahip olmadan afrika'yı örnek verip insanların haline şükretmesi gerektiğini söyleme africa card i.