Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
strong
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"strong"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 67 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
strong
s.
güçlü
2
Yaygın Kullanım
strong
s.
kuvvetli
General
3
Genel
strong
i.
domuz gibi
4
Genel
strong
s.
çok inandırıcı
5
Genel
strong
s.
derinden gelen
6
Genel
strong
s.
istikrarlı
7
Genel
strong
s.
berk
8
Genel
strong
s.
pek
9
Genel
strong
s.
keskin
10
Genel
strong
s.
kavi
11
Genel
strong
s.
şiddetli
12
Genel
strong
s.
alkollü
13
Genel
strong
s.
sert (içki)
14
Genel
strong
s.
yüksek (borsadaki değerler için)
15
Genel
strong
s.
ağır (koku)
16
Genel
strong
s.
yetenekli
17
Genel
strong
s.
sert (söz)
18
Genel
strong
s.
dayanıklı
19
Genel
strong
s.
koyu
20
Genel
strong
s.
şiddetli (rüzgar/darbe)
21
Genel
strong
s.
gür
22
Genel
strong
s.
demir gibi
23
Genel
strong
s.
istekli
24
Genel
strong
s.
kuvvetli (kanıt)
25
Genel
strong
s.
gayretli
26
Genel
strong
s.
kesif
27
Genel
strong
s.
zorlu
28
Genel
strong
s.
kesin (görüş)
29
Genel
strong
s.
ağır
30
Genel
strong
s.
azgın
31
Genel
strong
s.
demli
32
Genel
strong
s.
muazzam
33
Genel
strong
s.
iradeli
34
Genel
strong
s.
metin
35
Genel
strong
s.
koyu (çay)
36
Genel
strong
s.
mukavemetli
37
Genel
strong
s.
çelimli
38
Genel
strong
s.
muhkem
39
Genel
strong
s.
esaslı
40
Genel
strong
s.
koyu (kahve vb)
41
Genel
strong
s.
şiddetli (duygu)
42
Genel
strong
s.
kunt
43
Genel
strong
s.
koyu (kahve)
44
Genel
strong
s.
yaman
45
Genel
strong
s.
kıvrak
46
Genel
strong
s.
güçlü
47
Genel
strong
s.
sert
48
Genel
strong
s.
sağlam
49
Genel
strong
s.
sıkı
50
Genel
strong
s.
kuvvetli
51
Genel
strong
s.
istikrarlı (piyasa)
52
Genel
strong
s.
değişmez
53
Genel
strong
s.
güvende
54
Genel
strong
s.
saldırılamaz
55
Genel
strong
s.
ele geçirilemez
56
Genel
strong
zf.
güçlü olarak
57
Genel
strong
zf.
kuvvetle
58
Genel
strong
zf.
şiddetle
Technical
59
Teknik
strong
s.
dayançlı
60
Teknik
strong
s.
kuvvetli
61
Teknik
strong
s.
sağlam
Automotive
62
Otomotiv
strong
i.
güçlü otomobil
63
Otomotiv
strong
i.
popüler otomobil
64
Otomotiv
strong
s.
güçlü
Tobacco
65
Tütün
strong
s.
sert
Linguistics
66
Dilbilim
strong
s.
şiddetli
Geography
67
Coğrafya
strong
i.
maine eyaletinde yerleşim yeri
"strong"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 426 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
get strong
f.
güçlenmek
2
Yaygın Kullanım
strong-willed
s.
iradeli
General
3
Genel
strong drink
i.
sert içki
4
Genel
strong language
i.
sert dil
5
Genel
strong language
i.
ağır söz
6
Genel
strong language
i.
küfür
7
Genel
strong adhesive
i.
japon yapıştırıcısı
8
Genel
strong wind
i.
şiddetli rüzgar
9
Genel
strong tea
i.
demli çay
10
Genel
kind of strong perfume
i.
hacıyağı
11
Genel
strong belief
i.
kuvvetli inanç
12
Genel
strong impression
i.
derin etki
13
Genel
strong language
i.
üslup
14
Genel
his strong point
i.
onun kuvvetli tarafı
15
Genel
strong hand
i.
demir yumruk
16
Genel
strong hand
i.
güçlü el
17
Genel
strong hand
i.
zulüm
18
Genel
strong hand
i.
sertlik
19
Genel
strong hand
i.
baskı
20
Genel
strong man
i.
güçlü adam
21
Genel
strong reasoning
i.
sağlam muhakeme
22
Genel
strong arm
i.
fiziksel saldırı
23
Genel
strong current
i.
güçlü akım
24
Genel
strong company
i.
güçlü kuruluş
25
Genel
strong arm
i.
şiddet kullanarak yapılan soygun
26
Genel
strong contribution
i.
büyük katkı
27
Genel
strong reaction
i.
sert tepki
28
Genel
strong evidence
i.
kuvvetli delil
29
Genel
strong evidence
i.
güçlü delil
30
Genel
strong effect
i.
büyük etki
31
Genel
strong competition
i.
güçlü rekabet
32
Genel
strong-willed person
i.
irade sahibi
33
Genel
strong coffee
i.
sert kahve
34
Genel
strong criticism
i.
sert eleştiri
35
Genel
strong criticism
i.
ağır eleştiri
36
Genel
strong criticism
i.
acımasız eleştiri
37
Genel
a strong emotional bond
i.
güçlü bir duygusal bağ
38
Genel
strong will
i.
sağlam irade
39
Genel
strong will
i.
güçlü irade
40
Genel
a strong feeling of guilt
i.
ağır suçluluk duygusu
41
Genel
a strong feeling of guilt
i.
büyük suçluluk duygusu
42
Genel
a strong feeling of guilt
i.
derin suçluluk duygusu
43
Genel
strong fresh brewed tea
i.
demli çay
44
Genel
a strong criticism
i.
sıkı bir eleştiri
45
Genel
the strong lord
i.
yüce tanrı
46
Genel
strong man
i.
güçlü erkek
47
Genel
strong bond
i.
güçlü bağ
48
Genel
strong opposition
i.
sert muhalefet
49
Genel
strong black coffee
i.
okkalı kahve
50
Genel
a strong odor
i.
keskin koku
51
Genel
strong soap
i.
güçlü sabun
52
Genel
strong source
i.
sağlam kaynak
53
Genel
strong and unfair criticism
i.
ağır ve haksız eleştiri
54
Genel
strong hands
i.
güçlü eller
55
Genel
strong hands
i.
kuvvetli eller
56
Genel
strong ties
i.
güçlü bağlar
57
Genel
strong faith
i.
güçlü iman
58
Genel
strong bases
i.
sağlam temeller
59
Genel
strong language
i.
küfürlü konuşma
60
Genel
strong case
i.
güçlü delil
61
Genel
strong case
i.
sağlam zemine dayanan olay
62
Genel
strong emotion
i.
yoğun duygu
63
Genel
strong emotion
i.
güçlü duygu
64
Genel
strong infrastructure
i.
sağlam altyapı
65
Genel
a turkish female name meaning strong flowing water
i.
selin
66
Genel
strong motivation
i.
güçlü motivasyon
67
Genel
strong woman
i.
güçlü kadın
68
Genel
strong sunlight
i.
güçlü güneş ışığı
69
Genel
strong doubt
i.
kuvvetli şüphe
70
Genel
strong armed resistance
i.
güçlü silahlı direniş
71
Genel
strong objection
i.
güçlü muhalefet
72
Genel
strong match
i.
sağlam eşleşme
73
Genel
strong match
i.
iyi eşleşme
74
Genel
strong links
i.
güçlü bağlantılar
75
Genel
strong suit
i.
briçte ve vistte elinde yüksek kartlar bulundurma
76
Genel
strong-armer
i.
haydut
77
Genel
strong-armer
i.
eşkıya
78
Genel
strong belief
i.
sağlam inanç
79
Genel
strong suspicion
i.
kuvvetli şüphe
80
Genel
strong girls
i.
güçlü kızlar
81
Genel
strong family ties
i.
güçlü aile bağları
82
Genel
someone's strong suit
i.
kişinin en büyük yeteneği
83
Genel
get strong
f.
kuvvetlenmek
84
Genel
get strong
f.
dişlenmek
85
Genel
be going strong
f.
enerjik bir şekilde çalışmak
86
Genel
become strong
f.
sağlamlaşmak
87
Genel
be strong enough
f.
gücü yetmek
88
Genel
become strong
f.
güçlenmek
89
Genel
have a strong stomach
f.
korkunç görüntülere karşı dayanıklı olmak
90
Genel
make strong
f.
güçlendirmek
91
Genel
have a strong stomach
f.
midesi sağlam olmak
92
Genel
have strong influence
f.
ağır basmak
93
Genel
make less strong
f.
kuvvetsizleştirmek
94
Genel
be as strong as a lion
f.
aslan kesilmek
95
Genel
become strong
f.
pekişmek
96
Genel
become strong
f.
berkimek
97
Genel
be physically sound and strong
f.
eli ayağı tutmak
98
Genel
become strong
f.
dinçleşmek
99
Genel
take a strong interest in one's guests
f.
misafirlerine pervane olmak
100
Genel
show a strong interest in one's guests
f.
misafirlerine pervane olmak
101
Genel
have a strong liking for
f.
sevgi duymak
102
Genel
have a strong liking for
f.
sevgi beslemek
103
Genel
express one's strong condemnation
f.
şiddetle kınamak
104
Genel
become permeated with a strong unpleasant odor
f.
koku sinmek
105
Genel
be strong for
f.
-i çok desteklemek
106
Genel
have a strong stomach
f.
midesi kolaylıkla bulanmamak/bozulmamak
107
Genel
have (strong) desire to defile a family's honour
f.
namusuna göz dikmek
108
Genel
be strong-minded
f.
iradeli olmak
109
Genel
be strong-willed
f.
iradeli olmak
110
Genel
make a strong impression on
f.
göz doldurmak
111
Genel
have strong communication skills
f.
iletişimi kuvvetli olmak
112
Genel
be built on a strong foundation
f.
sağlam temeller üzerine kurulmak
113
Genel
be mentally strong
f.
ruhen güçlü olmak
114
Genel
strong-arm
f.
(birisini) sindirmek
115
Genel
strong-arm
f.
kabadayılık etmek
116
Genel
strong-arm
f.
gözünü korkutmak
117
Genel
have a strong interest in something
f.
bir şeye aşırı/çok ilgi duymak
118
Genel
be very strong
f.
çok güçlü olmak
119
Genel
fall in with a strong team
f.
güçlü bir takıma düşmek
120
Genel
be patient/strong
f.
sabırlı/metanetli olmak
121
Genel
having a strong body
s.
yapılı
122
Genel
strong minded
s.
iradesi kuvvetli
123
Genel
as strong as
s.
kadar güçlü
124
Genel
large and strong
s.
aygır gibi
125
Genel
extra strong
s.
ekstra dayanıklı
126
Genel
strong willed
s.
iradeli
127
Genel
extra strong
s.
çok dayanıklı
128
Genel
very strong
s.
dokuz canlı
129
Genel
strong enough
s.
yeterince güçlü
130
Genel
very strong
s.
kale gibi
131
Genel
very strong
s.
beton gibi
132
Genel
strong minded
s.
azimli
133
Genel
very strong
s.
evladiyelik
134
Genel
having a strong personality
s.
şahsiyetli
135
Genel
strong-minded
s.
kararlı
136
Genel
strong-willed
s.
iradesi kuvvetli
137
Genel
strong-minded
s.
bildiğinden şaşmaz
138
Genel
strong-minded
s.
iradeli
139
Genel
strong-minded
s.
iradesi kuvvetli
140
Genel
strong-willed
s.
kararlı
141
Genel
strong-willed
s.
inatçı
142
Genel
strong-minded
s.
düşüncesinde kararlı
143
Genel
strong-minded
s.
azimli
144
Genel
strong-willed
s.
güçlü iradesi olan
145
Genel
strong-willed
s.
iradesi sağlam
146
Genel
strong-willed
s.
dediğim dedik
147
Genel
over-strong
s.
aşırı güçlü
148
Genel
over-strong
s.
fazla güçlü
149
Genel
strong hearted
s.
kararlı
150
Genel
strong hearted
s.
inatçı
151
Genel
extra-strong
s.
çok dayanıklı
152
Genel
extra-strong
s.
çok güçlü
153
Genel
extra-strong
s.
aşırı güçlü
154
Genel
over-strong
s.
çok güçlü
155
Genel
in a strong voice
zf.
gür sesle
Phrases
156
İfadeler
strong army strong country
i.
güçlü ordu güçlü ülke
157
İfadeler
with a strong hand
expr.
gayretle
158
İfadeler
with a fine strong voice
expr.
gür sesli
159
İfadeler
(by) becoming strong/gaining strength
expr.
güçlenerek
160
İfadeler
with a strong hand
expr.
şiddetle
Proverb
161
Atasözü
a chain is only as strong as its weakest link
zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür
Colloquial
162
Konuşma Dili
strong language
i.
küfür
163
Konuşma Dili
strong language
i.
küfürlü konuşma
164
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
koruma
165
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
tetikçi
166
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
infazcı
167
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
fedai
168
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
birine fiziksel göz dağı veya şiddetle bir şey yaptırması için tutulan adam
169
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
birinin pis işlerini yürüten/yapan adamı
170
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
zorba
171
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
kabadayı
172
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
belalı
173
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
kiralık haydut
174
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
maganda
175
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
şehir eşkıyası
176
Konuşma Dili
strong-arm man
i.
birine fiziksel güç kullanarak bir şey yaptırması için tutulmuş adam
177
Konuşma Dili
need a strong cup of coffee
f.
sert bir kahveye ihtiyacı olmak
178
Konuşma Dili
go strong
f.
gücünü korumak
179
Konuşma Dili
go strong
f.
güçlenmek
180
Konuşma Dili
go strong
f.
kuvvetlenmek
181
Konuşma Dili
a bit strong [uk]
s.
haksız
182
Konuşma Dili
a bit strong [uk]
s.
kabul edilemez
183
Konuşma Dili
a bit strong [uk]
s.
abartı
184
Konuşma Dili
a bit strong [uk]
s.
katlanılmaz
185
Konuşma Dili
strong on
s.
-de yetenekli
186
Konuşma Dili
strong on
s.
'-de usta
187
Konuşma Dili
strong on
s.
'-e yatkın
188
Konuşma Dili
strong on
s.
'-de becerikli
189
Konuşma Dili
strong on
s.
bir şey yönünden zengin
190
Konuşma Dili
strong on
s.
bir şey bakımından zengin
191
Konuşma Dili
strong on
s.
bir şey yönünden/bakımından güçlü
192
Konuşma Dili
strong on
s.
gereğinden fazla bir şeye sahip
193
Konuşma Dili
strong on
s.
bir şeye bol miktarda sahip
194
Konuşma Dili
strong on
s.
'-de iyi
195
Konuşma Dili
strong on
s.
-de uzman
196
Konuşma Dili
a bit strong
s.
haddinden/gereğinden fazla eleştirel/yerici
197
Konuşma Dili
a bit strong
s.
biraz fazla/ağır
198
Konuşma Dili
a bit thick/strong [old-fashioned] [uk]
s.
haksız
199
Konuşma Dili
a bit thick/strong [old-fashioned] [uk]
s.
kabul edilemez
200
Konuşma Dili
a bit thick/strong [old-fashioned] [uk]
s.
biraz aşırı
201
Konuşma Dili
a bit thick/strong [old-fashioned] [uk]
s.
biraz fazla
202
Konuşma Dili
going strong
s.
enerjik bir şekilde çalışan
203
Konuşma Dili
going strong
s.
iyi/güçlü durumda olan
204
Konuşma Dili
going strong
s.
iyi giden
205
Konuşma Dili
going strong
s.
tıkır tıkır çalışan
206
Konuşma Dili
going strong
s.
başarılı
Idioms
207
Deyim
strong meat
i.
aşırı davranış
208
Deyim
strong meat
i.
aşırı görüntü
209
Deyim
strong-arm tactics
i.
güç kullanma
210
Deyim
the strong, silent type
i.
güçlü ve sessiz tip
211
Deyim
strong meat
i.
hazmedilmesi güç davranış
212
Deyim
a hold on someone a strong
i.
(biri) üzerinde büyük bir etki
213
Deyim
a hold on someone a strong
i.
(biri) üzerinde hakimiyet
214
Deyim
a hold on someone a strong
i.
(biri) üzerinde büyük bir nüfuz
215
Deyim
a strong stomach
i.
midesi sağlam olma
216
Deyim
a strong stomach
i.
kötü durumlar/görüntüler karşısında sağlam durabilme
217
Deyim
a strong stomach
i.
kötü durumlardan kolay etkilenmeme
218
Deyim
a strong stomach
i.
kötü durumları tolere edebilme
219
Deyim
strong silent type
i.
güçlü ve sessiz adam
220
Deyim
strong silent type
i.
duygularını belli etmeyen adam
221
Deyim
strong silent type
i.
içine kapanık güçlü adam
222
Deyim
come on (too) strong
f.
popülerlik kazanmak
223
Deyim
come on (too) strong
f.
rağbet görmeye başlamak
224
Deyim
come on (too) strong
f.
yaygınlaşmaya başlamak
225
Deyim
come it strong [uk]
f.
abartmak
226
Deyim
come it strong [uk]
f.
mübalağa etmek
227
Deyim
come it strong [uk]
f.
aşırıya kaçmak
228
Deyim
come it strong [uk]
f.
fazla konuşmak
229
Deyim
get it hot and strong
f.
ağır biçimde azarlanmak
230
Deyim
get it hot and strong
f.
azar işitmek
231
Deyim
be somebody's strong suit
f.
birinin güçlü noktası olmak
232
Deyim
have a strong hold on someone
f.
birisinin üzerinde büyük etkisi olmak
233
Deyim
be somebody's strong suit
f.
birinin kuvvetli noktası olmak
234
Deyim
come on strong
f.
bir işe büyük bir istekle girişmek
235
Deyim
be somebody's strong point
f.
birinin güçlü noktası olmak
236
Deyim
be somebody's strong point
f.
birinin kuvvetli noktası olmak
237
Deyim
come on strong
f.
büyük bir şevkle başlamak
238
Deyim
get a strong influence on someone
f.
biri üzerinde büyük bir etkisi olmak
239
Deyim
have a strong hold on someone
f.
birinin üstüne büyük bir etkisi olmak
240
Deyim
get a strong hold on someone
f.
birinin üstüne büyük bir etkisi olmak
241
Deyim
have a strong influence on someone
f.
biri üzerinde büyük bir etkisi olmak
242
Deyim
use strong language in front of the children
f.
çocukların önünde küfürlü konuşmak
243
Deyim
be still going strong
f.
hala iyi/güçlü durumda olmak
244
Deyim
get it hot and strong
f.
fırça yemek
245
Deyim
come on strong
f.
kolları sıvamak
246
Deyim
use strong language
f.
küfürlü/kaba konuşmak
247
Deyim
come on strong
f.
saldırganca davranmak
248
Deyim
give (one) a strong hold on (someone)
f.
(birine biri) üzerinde hakimiyet vermek
249
Deyim
give (one) a strong hold on (someone)
f.
(birinin biri) üzerinde büyük etki kurmasını sağlamak
250
Deyim
give (one) a strong hold on (someone)
f.
(birinin biri) üzerinde büyük nüfuz sahibi olmasını sağlamak
251
Deyim
have a strong head for
f.
tolere edebilmek
252
Deyim
have a strong head for
f.
dayanıklılık göstermek
253
Deyim
have a strong head for
f.
'-e karşı dayanıklı olmak
254
Deyim
have a strong head for
f.
kafası basmak
255
Deyim
be strong on something
f.
bir şeyde iyi olmak
256
Deyim
be strong on something
f.
bir şeyde başarılı olmak
257
Deyim
be strong on something
f.
bir konuda güçlü/yeterli olmak
258
Deyim
be strong on something
f.
bir şey yönünden güçlü olmak
259
Deyim
be strong on something
f.
bir şey yönünden dolu/bilgili olmak
260
Deyim
be strong on something
f.
bir şey yönü sağlam olmak
261
Deyim
be strong on something
f.
bir şey yönü güçlü olmak
262
Deyim
be strong on something
f.
bir şeyle dolu olmak
263
Deyim
be strong on something
f.
bir şeyden çok miktarda içermek
264
Deyim
be strong on something
f.
bir şey yönünden zengin olmak
265
Deyim
be (as) strong as an ox
f.
boğa kadar güçlü olmak
266
Deyim
be (as) strong as an ox
f.
boğa gibi güçlü olmak
267
Deyim
be (as) strong as an ox
f.
öküz gibi güçlü olmak
268
Deyim
be (as) strong as an ox
f.
öküz kadar güçlü olmak
269
Deyim
be (someone's) strong suit
f.
(birinin) kuvvetli noktası olmak
270
Deyim
be (someone's) strong suit
f.
(birinin) güçlü noktası olmak
271
Deyim
be your strong point
f.
güçlü tarafı olmak
272
Deyim
be your strong point
f.
iyi yaptığı bir iş olmak
273
Deyim
be your strong point
f.
güçlü yönü olmak
274
Deyim
be your strong point
f.
kuvvetli/güçlü olduğu nokta olmak
275
Deyim
be your strong point
f.
kuvvetli yönü/tarafı olmak
276
Deyim
be your strong suit
f.
güçlü tarafı olmak
277
Deyim
be your strong suit
f.
iyi yaptığı bir iş olmak
278
Deyim
be your strong suit
f.
güçlü yönü olmak
279
Deyim
be your strong suit
f.
kuvvetli/güçlü olduğu nokta olmak
280
Deyim
be your strong suit
f.
kuvvetli yönü/tarafı olmak
281
Deyim
come on (too) strong
f.
sert davranmak
282
Deyim
come on (too) strong
f.
ağırlığını/gücünü ortaya koymak
283
Deyim
come on (too) strong
f.
hırçın davranmak
284
Deyim
come on (too) strong
f.
rahatsız edici şekilde asılmak
285
Deyim
come on (too) strong
f.
ısrarcı şekilde flört etmeye çalışmak
286
Deyim
come on (too) strong
f.
askıntı olmak
287
Deyim
come on strong (with somebody)
f.
(birinin) üstüne fazla gitmek
288
Deyim
come on strong (with somebody)
f.
(birine) düşüncelerini sert bir şekilde söylemek
289
Deyim
come on strong (with somebody)
f.
(birine) fazla sert/sinirli davranmak
290
Deyim
(as) strong as a horse
s.
dayanıklı
291
Deyim
(as) strong as a horse
s.
dağ gibi
292
Deyim
(as) strong as a horse
s.
formunda
293
Deyim
(as) strong as a horse
s.
zinde
294
Deyim
(as) strong as a lion
s.
aslan gibi
295
Deyim
(as) strong as a lion
s.
dayanıklı
296
Deyim
(as) strong as a lion
s.
dağ gibi
297
Deyim
(as) strong as a lion
s.
formunda
298
Deyim
(as) strong as a lion
s.
zinde
299
Deyim
strong as a horse
s.
dayanıklı
300
Deyim
strong as a horse
s.
dağ gibi
301
Deyim
strong as a horse
s.
boğa kadar güçlü
302
Deyim
as strong as a family
expr.
aile gibi güçlü
303
Deyim
strong as an ox
expr.
boğa kadar güçlü
304
Deyim
as strong as an ox
expr.
boğa kadar güçlü
305
Deyim
strong as a bull
expr.
boğa kadar güçlü
306
Deyim
as strong as a bull
expr.
boğa gibi güçlü
307
Deyim
as strong as a lion
expr.
boğa kadar güçlü
308
Deyim
as strong as an ox
expr.
boğa gibi güçlü
309
Deyim
as strong as a horse
expr.
boğa kadar güçlü
310
Deyim
as strong as an ox
expr.
öküz kadar güçlü
311
Deyim
strong as an ox
expr.
öküz kadar güçlü
312
Deyim
as strong as a bull
expr.
öküz gibi güçlü
313
Deyim
as strong as an ox
expr.
öküz gibi güçlü
314
Deyim
(still) going strong
expr.
(hala) iyi durumda
315
Deyim
(still) going strong
expr.
(hala) güçlü
316
Deyim
(still) going strong
expr.
(hala) başarılı
317
Deyim
(still) going strong
expr.
(hala) çalışıyor/iş görüyor
318
Deyim
(still) going strong
expr.
(hala) tıkır tıkır çalışıyor
319
Deyim
(still) going strong
expr.
(hala) sağlıklı/zinde
Speaking
320
Konuşma
she left home in the face of strong opposition from her parents
expr.
anne babasının karşı çıkmasına rağmen evi terk etti
321
Konuşma
I am strong
expr.
ben güçlüyüm
322
Konuşma
was that not a bit strong?
expr.
bu biraz aşırı olmadı mı?
323
Konuşma
stay strong!
expr.
dayan!
324
Konuşma
stay strong!
expr.
güçlü ol!
325
Konuşma
be strong
expr.
güçlü ol
326
Konuşma
I wish I was that strong
expr.
keşke ben de böyle güçlü olabilseydim
327
Konuşma
be strong
expr.
metin ol
328
Konuşma
I wish I was that strong
expr.
keşke ben de bu kadar güçlü olabilseydim
Trade/Economic
329
Ticaret/Ekonomi
strong competition
i.
aşırı rekabet
330
Ticaret/Ekonomi
strong currency
i.
altın ve ya gümüş karşılığı var olan ve değeri değişmeyen para
331
Ticaret/Ekonomi
strong competition environment
i.
aşırı rekabet ortamı
332
Ticaret/Ekonomi
strong box
i.
banka kasası
333
Ticaret/Ekonomi
strong market
i.
fiyatların yükseliş gösterdiği piyasa
334
Ticaret/Ekonomi
strong market
i.
fiyatların yükseldiği piyasa
335
Ticaret/Ekonomi
strong financial outlook
i.
güçlü mali görünüm
336
Ticaret/Ekonomi
strong market position
i.
güçlü piyasa konumu
337
Ticaret/Ekonomi
strong company
i.
güçlü şirket
338
Ticaret/Ekonomi
strong company
i.
güçlü firma
339
Ticaret/Ekonomi
strong currency
i.
güçlü para birimi
340
Ticaret/Ekonomi
transition to the strong economy program
i.
güçlü ekonomiye geçiş programı
341
Ticaret/Ekonomi
strong monetary tightening
i.
güçlü parasal sıkılaştırma
342
Ticaret/Ekonomi
strong form efficiency
i.
güçlü biçimde etkinlik
343
Ticaret/Ekonomi
strong firm
i.
güçlü firma
344
Ticaret/Ekonomi
strong firm
i.
güçlü şirket
345
Ticaret/Ekonomi
strong economy
i.
güçlü ekonomi
346
Ticaret/Ekonomi
strong-room
i.
kasa odası
347
Ticaret/Ekonomi
strong room
i.
kasa dairesi
348
Ticaret/Ekonomi
strong box
i.
kasa
349
Ticaret/Ekonomi
strong box
i.
kiralık kasa
350
Ticaret/Ekonomi
strong room
i.
muhkem oda
351
Ticaret/Ekonomi
strong budget
i.
sağlam bütçe
352
Ticaret/Ekonomi
strong demand
i.
şiddetli talep
353
Ticaret/Ekonomi
strong demand
i.
yoğun talep
354
Ticaret/Ekonomi
strong competition
i.
yoğun rekabet
Law
355
Hukuk
strong grief
i.
şedit elem
356
Hukuk
strong body of evidence
i.
yeterli kanıt
357
Hukuk
with strong hand
expr.
şiddet ve zor kullanarak (meskene tecavüz fiillerinde kullanılır)
Politics
358
Siyasal
framework for strong, sustainable and balanced growth
i.
güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme çerçevesi
359
Siyasal
strong mayor plan
i.
güçlü belediye planı
360
Siyasal
strong fundamentals
i.
güçlü ekonomik temeller
Technical
361
Teknik
strong acid
i.
etkin asit
362
Teknik
strong nuclear interactions
i.
güçlü çekirdeksel etkileşimler
363
Teknik
strong password
i.
güçlü parola
364
Teknik
strong convergence
i.
güçlü yakınsaklık
365
Teknik
strong authentication
i.
güçlü yetkilendirme
366
Teknik
strong acid
i.
kuvvetli asit
367
Teknik
strong sewage
i.
koyu pissu
368
Teknik
strong alkaline oil
i.
kuvvetli alkalin yağ
369
Teknik
strong acid
i.
koyu asit
370
Teknik
macroscopic examination by etching with strong mineral acids
i.
kuvvetli mineral asitlerle dağlanarak makroskopik muayene
371
Teknik
strong electrolyte
i.
kuvvetli elektrolit
372
Teknik
strong jump
i.
kuvvetli sıçrama
373
Teknik
strong materials
i.
sağlam gereçler
374
Teknik
extra strong
s.
çok kuvvetli
375
Teknik
strong brewed
s.
sert demlenmiş
Computer
376
Bilgisayar
strong database structure
i.
güçlü veritabanı yapısı
377
Bilgisayar
strong authentication
i.
güçlü kimlik doğrulama
Automotive
378
Otomotiv
strong alkaline oil
i.
kuvvetli alkalin yağ
Traffic
379
Trafik
strong cross wind
i.
yandan rüzgar
Marine
380
Denizcilik
strong gale
i.
fırtına
381
Denizcilik
strong navy
i.
güçlü donanma
382
Denizcilik
strong breeze
i.
kuvvetli rüzgar
Psychology
383
Psikoloji
strong law of effect
i.
güçlü etki yasası
384
Psikoloji
strong equivalence
i.
güçlü eşdeğerlilik
Gastronomy
385
Mutfak
turkish strong spirit flavoured with anise
i.
rakı
Math
386
Matematik
strong topology
i.
güçlü ilinge
387
Matematik
strong topology
i.
güçlü topoloji
Statistics
388
İstatistik
strong completeness
i.
büyük oranda tamlık
389
İstatistik
strong law of large numbers
i.
güçlü büyük sayılar yasası
Physics
390
Fizik
strong force
i.
baskın kuvvet
391
Fizik
strong interaction
i.
güçlü etkileşim
Chemistry
392
Kimya
strong acid
i.
kuvvetli asit
Astronomy
393
Gökbilim
strong gravitational lensing
i.
güçlü kütleçekimsel merceklenme
Tobacco
394
Tütün
rother strong bodied
i.
kuvvetli nesic
Linguistics
395
Dilbilim
strong adequacy
i.
güçlü yeterlik
396
Dilbilim
strong verb
i.
kurallı çekim
397
Dilbilim
strong consonant
i.
sert ünsüz
398
Dilbilim
strong form
i.
tam biçim
Environment
399
Çevre
strong earthquake
i.
kuvvetli deprem
400
Çevre
strong wind disaster
i.
kuvvetli rüzgar afeti
401
Çevre
strong motion
i.
kuvvetli yer hareketi
402
Çevre
strong motion seismograph
i.
kuvvetli yer hareketi kayıtçısı
403
Çevre
observation of strong earthquake motion
i.
kuvvetli deprem hareketini gözleme
404
Çevre
estimation of strong ground motion
i.
kuvvertli yer hareketi tahmini
405
Çevre
strong motion record
i.
kuvvetli yer hareketi kaydı
Geography
406
Coğrafya
strong gale
i.
kuvvetli fırtına
407
Coğrafya
strong city
i.
kansas eyaletinde şehir
408
Coğrafya
strong city
i.
oklahoma eyaletinde yerleşim yeri
Meteorology
409
Meteoroloji
strong gale
i.
kuvvetli fırtına
410
Meteoroloji
strong thermal emission velocity enhancement
i.
güçlü termal emisyon hızı geliştirme
Geology
411
Jeoloji
strong motion records
i.
kuvvetli hareket kayıtları
412
Jeoloji
seismo-tectonic and strong motion characteristics
i.
sismo-tektonik ve kuvvetli yer hareket özellikleri
Military
413
Askeri
strong point
i.
direnek noktası
414
Askeri
strong point
i.
mukavemet noktası
Basketball
415
Basketbol
strong side
i.
oyun sırasında topun olduğu saha
Volleyball
416
Voleybol
strong side
i.
güçlü yan
Theatre
417
Tiyatro
strong voice
i.
güçlü sesi
Slang
418
Argo
one's strong suit
i.
güçlü noktası/yönü
419
Argo
one's strong suit
i.
ilgi alanı
420
Argo
one's strong suit
i.
iyi olduğu alan
421
Argo
one's strong suit
i.
uğraş
422
Argo
one's strong suit
i.
yetenek
423
Argo
one's strong suit
i.
yetkinlik
424
Argo
come on strong
f.
ağzının payını vermek
425
Argo
come on strong
f.
birisine asılmak
Star Wars
426
Star Wars
stand strong
i.
güçlü dur
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of strong
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy