Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
swim!
swim!
Geçmiş
Cümleler
"swim!"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 216 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
swim
i.
yüzme
She went for a morning
swim
at the beach.
Sabah
yüzmesi
yapmak için sahile gitti.
More Sentences
2
Yaygın Kullanım
swim
f.
yüzmek
The children enjoyed
swimming
in the pool.
Çocuklar havuzda
yüzmenin
keyfini çıkardılar.
More Sentences
General
3
Genel
swim
i.
baş dönmesi
My head is
swimming.
Başım dönüyor.
More Sentences
4
Genel
swim
f.
yüzdürmek
Tom made Mary
swim.
Tom Mary'yi
yüzdürdü.
More Sentences
5
Genel
swim
f.
yüzerek geçmek (akarsu/göl vb'ni)
Tom
swam
across the bay.
Tom körfezi
yüzerek geçti.
More Sentences
6
Genel
swim
f.
yüzmek
They
swim
together and the sooner we work that out the better.
Birlikte
yüzüyorlar
ve bunu ne kadar çabuk çözersek o kadar iyi.
More Sentences
7
Genel
swim in
f.
içinde yüzmek
Tom watched the tadpoles
swimming in
the jar that he'd put them in.
Tom kurbağa yavrularını koyduğu kavanozun
içinde yüzerken
izledi.
More Sentences
8
Genel
can not swim
f.
yüzememek
You
can not swim
here.
Burada
yüzemezsin.
More Sentences
9
Genel
swim a lot
f.
bol bol yüzmek
I am going to
swim a lot
this summer.
Bu yaz
bol bol yüzeceğim.
More Sentences
10
Genel
swim a lot
f.
çok yüzmek
I'll probably
swim a lot
next summer.
Muhtemelen önümüzdeki yaz
çok yüzeceğim.
More Sentences
11
Genel
swim naked
f.
çıplak yüzmek
In the summer I like to
swim naked
in the pond.
Yazın gölette
çıplak yüzmeyi
severim.
More Sentences
12
Genel
learn to swim
f.
yüzmeyi öğrenmek
Did you
learn to swim
when you were a child?
Bir çocukken
yüzmeyi öğrendin
mi?
More Sentences
13
Genel
swim
f.
(hayvan) yüzerek dolaşmak
The graceful swans
swam
gracefully in the tranquil lake.
Zarif kuğular sakin gölde zarafetle
yüzerek dolaşıyordu.
More Sentences
14
Genel
swim
f.
(baş) dönmek
After spinning around in circles, her head started to
swim.
Daireler çizerek dolandıktan sonra başı
dönmeye
başladı.
More Sentences
15
Genel
swim
f.
gözünün önünde uçuşmak
The letters on the page seemed to
swim
before her tired eyes.
Sayfadaki harfler yorgun
gözlerinin önünde uçuşuyor
gibiydi.
More Sentences
Phrasals
16
Öbek Fiiller
swim with (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) yüzmek
I usually
swim with
my younger brother.
Genelde küçük kardeşimle
yüzerim.
More Sentences
17
Öbek Fiiller
swim in (something)
f.
(bir şeyde) yüzmek
The girl
swimming in
the pool is my cousin.
Havuzda
yüzen
kız, kuzenimdir.
More Sentences
Marine Biology
18
Deniz Biyolojisi
swim
f.
yüzmek
Fish do not
swim
separately in the sea.
Balıklar denizde ayrı ayrı
yüzmezler.
More Sentences
General
19
Genel
swim
i.
yüzüş
20
Genel
swim
i.
yüzgeç
21
Genel
swim
i.
baygınlık
22
Genel
rift swim mask
i.
deniz gözlüğü
23
Genel
rift swim mask
i.
yüzücü gözlüğü
24
Genel
swim safety
i.
yüzme güvenliği
25
Genel
swim goggles
i.
su gözlüğü
26
Genel
swim goggles
i.
yüzücü gözlüğü
27
Genel
swim course
i.
yüzme kursu
28
Genel
swim
f.
dolu olmak (bir şeyle)
29
Genel
let swim
f.
yüzdürmek
30
Genel
swim
f.
yüzmesine yardım etmek
31
Genel
swim a stroke
f.
kulaçlamak
32
Genel
have a swim
f.
denize girmek
33
Genel
swim
f.
sersemlemek
34
Genel
be in the swim
f.
faal bir sosyal hayatı olmak
35
Genel
be in the swim of things
f.
faal bir hayat sürmek
36
Genel
swim
f.
yüzmek (suda)
37
Genel
swim in the sea
f.
denizde yüzmek
38
Genel
swim with the tide
f.
egemen olan görüşe uymak
39
Genel
swim
f.
dolmak
40
Genel
swim
f.
dönmek (birinin başı)
41
Genel
swim
f.
bol miktarda sahip olmak (bir şeye)
42
Genel
know how to swim
f.
yüzme bilmek
43
Genel
be in the swim
f.
katılmak
44
Genel
be in the swim
f.
yer almak
45
Genel
be in the swim
f.
faal bir hayat sürmek
46
Genel
swim under water
f.
suyun altında yüzmek
47
Genel
swim
f.
taşmak
48
Genel
swim
f.
kulaç atmak
49
Genel
swim
f.
boğulmak
50
Genel
swim a crawl
f.
kulaçlamak
51
Genel
swim like a brick
f.
batmak
52
Genel
be in the swim of things
f.
faal bir sosyal hayatı olmak
53
Genel
swim
f.
dönmek
54
Genel
swim
f.
bir şey içinde yüzmek
55
Genel
be unable to swim
f.
yüzememek
56
Genel
swim to shore
f.
kıyıya yüzmek
57
Genel
go for a swim
f.
yüzmeye gitmek
58
Genel
swim with the current
f.
akıntı ile/akıntının yönünde yüzmek
59
Genel
swim in the water
f.
suda yüzmek
60
Genel
learn to swim
f.
yüzme öğrenmek
61
Genel
swim with sharks
f.
köpek balıklarıyla yüzmek
62
Genel
in the swim
s.
olup bitenlerden haberi olan
63
Genel
swim
s.
yüzmekle ilgili
64
Genel
swim
s.
yüzerken kullanılan
Irregular Verb
65
Irregular Verb
swim
f.
swam - swum
Phrasals
66
Öbek Fiiller
swim around
f.
keyfine/öylesine yüzmek
67
Öbek Fiiller
swim around
f.
uçuşmak
68
Öbek Fiiller
swim around
f.
suda oynamak
69
Öbek Fiiller
swim around
f.
uçuşup durmak
70
Öbek Fiiller
swim around
f.
geçmek
71
Öbek Fiiller
swim around
f.
dolaşmak
72
Öbek Fiiller
swim around
f.
dolaşıp durmak
73
Öbek Fiiller
swim for someone or something
f.
-e/doğru yüzmek
74
Öbek Fiiller
swim toward someone or something
f.
-e/doğru yüzmek
75
Öbek Fiiller
swim into (something)
f.
(bir şeye/yere) yüzmek
76
Öbek Fiiller
swim into (something)
f.
(bir şeye) karşı yüzmek
77
Öbek Fiiller
swim into (something)
f.
(akıntıya, gelgite, bir güce) karşı yüzmek
78
Öbek Fiiller
swim into something
f.
yüzerek bir şeye girmek
79
Öbek Fiiller
swim into something
f.
bir şeyin içine yüzmek
80
Öbek Fiiller
swim with (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) yakınlarında/etrafında yüzmek
81
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
(bir şeyle) aynı yönde yüzmek
82
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
akıntıyla/gel-gitle aynı yönde yüzmek
83
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
(bir şeyin) yönünde yüzmek
84
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
akıntı/gel-git yönünde yüzmek
85
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
akıntıya kapılmak
86
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
akıntıyla sürüklenmek
87
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
akıntıya göre hareket etmek
88
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
rüzgar nereden eserse oraya gitmek
89
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
popüler olana kapılmak
90
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
çoğunlukla beraber/çoğunluğa göre hareket etmek
91
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
öldürülüp suya atılmak
92
Öbek Fiiller
swim with (something)
f.
suyun dibini boylamak
93
Öbek Fiiller
swim with (someone)
f.
hain (kimselerle) takılmak
94
Öbek Fiiller
swim with (someone)
f.
tehlikeli (kimselerle) takılmak
95
Öbek Fiiller
swim with (someone)
f.
tehlikeli (kimselere) bulaşmak
96
Öbek Fiiller
swim with (someone)
f.
güvenilmez (kimselerle) takılmak
97
Öbek Fiiller
swim with (someone)
f.
tehlikeli sularda yüzmek
98
Öbek Fiiller
swim with (someone)
f.
şeytanlık peşinde koşan (kimselerle) takılmak
99
Öbek Fiiller
swim with (someone)
f.
kurnaz (kimselere) bulaşmak
100
Öbek Fiiller
swim with (someone)
f.
köpek balıklarıyla yüzmek
101
Öbek Fiiller
swim for
f.
-e/doğru yüzmek
102
Öbek Fiiller
swim in (something)
f.
(bir şeye) batmak
103
Öbek Fiiller
swim in (something)
f.
(bir şeyle) kaplanmak
104
Öbek Fiiller
swim in (something)
f.
(bir şey) içinde yüzmek
105
Öbek Fiiller
swim in (something)
f.
bolca (bir şeye) sahip olmak
106
Öbek Fiiller
swim into
f.
-e yüzerek girmek
107
Öbek Fiiller
swim into
f.
-e yüzmek
108
Öbek Fiiller
swim into
f.
-e karşı yüzmek
109
Öbek Fiiller
swim into
f.
'-in içine yüzmek
110
Öbek Fiiller
swim toward
f.
-e/doğru yüzmek
Proverb
111
Atasözü
only dead fish swim with the stream
sadece ölü balıklar akıntıya kapılır
112
Atasözü
only dead fish swim with the stream
sadece ölü balıklar akıntıya kapılır
113
Atasözü
don't go near the water until you learn how to swim
iyice hazır olmadan bir işe kalkışma
114
Atasözü
don't go near the water until you learn how to swim
bilmediğin işe kalkışma/girişme
115
Atasözü
don't go near the water until you learn how to swim
bir şeyi öğrenmeden yapmaya çalışma
Idioms
116
Deyim
be in the swim
f.
tercih edilen olmak
117
Deyim
be in the swim
f.
etkin ilişkilerde yer almak
118
Deyim
be in the swim
f.
revaçta olmak
119
Deyim
swim against the current
f.
akıntıya karşı küre çekmek
120
Deyim
swim against the current
f.
akıntıya karşı yüzmek
121
Deyim
swim against the tide
f.
akıntıya kürek çekmek
122
Deyim
swim against the current
f.
akıntıya kürek çekmek
123
Deyim
make someone's head swim
f.
birinin kafasını karıştırmak
124
Deyim
make someone's head swim
f.
birinin kafasını bulandırmak
125
Deyim
swim against the current
f.
burnunun dikine gitmek
126
Deyim
make someone's head swim
f.
birinin kafasını allak bullak etmek
127
Deyim
get the swim of things
f.
bir şeye dahil olmak
128
Deyim
make someone's head swim
f.
birinin başını döndürmek
129
Deyim
swim in the raw
f.
çıplak yüzmek
130
Deyim
swim against the tide
f.
çoğunluğa uymamak
131
Deyim
swim before someone's eyes
f.
gözünün önüne gelmek
132
Deyim
swim against the tide
f.
egemen olan görüşe karşı gelmek
133
Deyim
swim against the current
f.
olmayacak duaya amin demek
134
Deyim
be out of the swim of things
f.
(bir süre) dahil olmamak
135
Deyim
be out of the swim of things
f.
(bir süre) olayların dışında kalmak
136
Deyim
swim for it
f.
yüzerek kaçmak
137
Deyim
swim in front of (one's) eyes
f.
(birinin) gözünün önünde uçuşmak
138
Deyim
swim in front of (one's) eyes
f.
(birinin) gözünün önünde belirmek
139
Deyim
swim with/against the stream
f.
akışa uymak/uymamak
140
Deyim
swim with/against the stream
f.
akıntıya kapılıp gitmek/akıntıya karşı kürek çekmek
141
Deyim
swim with/against the stream
f.
sürüye uymak/uymamak
142
Deyim
swim with/against the stream
f.
çoğunluğa uymak/karşı gelmek
143
Deyim
swim against the stream
f.
akıntıya karşı yüzmek
144
Deyim
be in the swim (of things)
f.
(işlerin içinde) aktif bir yer almak
145
Deyim
be in the swim (of things)
f.
(her şeyden/olup bitenden) haberdar olmak
146
Deyim
be in the swim (of things)
f.
(işlerle ilgili) bilgi sahibi olmak
147
Deyim
be in the swim (of things)
f.
(bir şeylerden) geri kalmamak
148
Deyim
make (one's) head swim
f.
(birinin) kafasını bulandırmak
149
Deyim
make (one's) head swim
f.
(birinin) kafasını allak bullak etmek
150
Deyim
make (one's) head swim
f.
(birine) ne olduğunu şaşırtmak
151
Deyim
make (one's) head swim
f.
(birinin) beynini sulandırmak
152
Deyim
make (one's) head swim
f.
(birinin) başını döndürmek
153
Deyim
make (one's) head swim
f.
(birini) sersemletmek
154
Deyim
make head swim
f.
kafasını allak bullak etmek
155
Deyim
make head swim
f.
başını döndürmek
156
Deyim
make head swim
f.
kafasını bulandırmak
157
Deyim
make head swim
f.
kafasını karıştırmak
158
Deyim
swim before eyes
f.
gözünün önüne gelmek
159
Deyim
swim upstream
f.
akıntıya karşı yüzmek
160
Deyim
swim upstream
f.
çoğunluğa uymamak
161
Deyim
swim upstream
f.
çoğunluğa ters hareket etmek
162
Deyim
swim upstream
f.
ters gitmek
163
Deyim
swim upstream
f.
sürüye uymamak
164
Deyim
swim with sharks
f.
tehlikeli/kurnaz insanlara bulaşmak
165
Deyim
swim with sharks
f.
tehlikeli insanlarla aşık atmak
166
Deyim
like trying to swim upstream
expr.
deveye hendek atlatmak kadar zor
167
Deyim
sink or swim
expr.
ya herrü ya merrü
168
Deyim
sink or swim
expr.
ya batarsın ya çıkarsın
169
Deyim
in the swim of things
expr.
faal bir hayat süren
170
Deyim
in the swim of things
expr.
faal bir sosyal hayatı olan
171
Deyim
in the swim of things
expr.
hayata karışmış
172
Deyim
in the swim of things
expr.
sahalarda
173
Deyim
in the swim of things
expr.
sosyal hayatın içinde
174
Deyim
in the swim (of things)
expr.
(işlere) alışmış/dahil olmuş
175
Deyim
in the swim (of things)
expr.
(işlerin) akışına dahil olmuş
176
Deyim
in the swim (of things)
expr.
işleyişe dahil olmuş
177
Deyim
in the swim (of things)
expr.
(işlere/olan bitene) hakim
178
Deyim
into the swim (of things)
expr.
(işlere) alışmış/dahil olmuş
179
Deyim
into the swim (of things)
expr.
(işlerin) akışına dahil olmuş
180
Deyim
into the swim (of things)
expr.
işleyişe dahil olmuş
181
Deyim
into the swim (of things)
expr.
(işlere/olan bitene) hakim
182
Deyim
out of the swim (of things)
expr.
(olayların) dışında kalmış
183
Deyim
out of the swim (of things)
expr.
(olaylara) dahil olmayan
184
Deyim
out of the swim (of things)
expr.
konuya uzak kalmış
185
Deyim
out of the swim (of things)
expr.
aktif olarak katılamamış
186
Deyim
out of the swim (of things)
expr.
durumdan bihaber kalmış
187
Deyim
like trying to swim upstream
expr.
akıntıya karşı kürek çekmek gibi
Speaking
188
Konuşma
I can swim
expr.
ben yüzebilirim
189
Konuşma
they could swim when they were five
expr.
beş yaşında yüzebiliyorlardı
190
Konuşma
I can't swim
expr.
ben yüzemem
191
Konuşma
you mustn’t swim here
expr.
burada yüzemezsiniz
192
Konuşma
I can't swim well
expr.
ben i̇yi̇ yüzemi̇yorum
193
Konuşma
how often do you swim?
expr.
ne sıklıkla yüzersin?
194
Konuşma
she can swim fast
expr.
o hızlı yüzebilir
195
Konuşma
she used to swim when she was young
expr.
o gençken yüzerdi
196
Konuşma
they left him to sink or swim
expr.
onu kendi kaderine terkettiler
197
Konuşma
he used to swim when he was young
expr.
o gençken yüzerdi
198
Konuşma
we're going to do it, sink or swim!
expr.
öyle de olsa böyle de olsa bu işi yapacağız (batsa da çıksa da bundan geri durmak yok !)
199
Konuşma
she can swim fast
expr.
o hızlı yüzebiliyor
200
Konuşma
we're going to do it, sink or swim!
expr.
onu yapacağız!
201
Konuşma
we're going to do it, sink or swim!
expr.
ya herrü ya merrü
Textile
202
Tekstil
swim trunk
i.
erkek mayosu
203
Tekstil
swim trunk
i.
şort mayo
Medical
204
Medikal
sperm swim-up
i.
sperm yüzdürme
205
Medikal
swim-up
i.
yüzdürme
Marine Biology
206
Deniz Biyolojisi
swim bladder
i.
balığın suyun içinde dengede durabilmesini sağlayan içinde gaz dolu olan organ
207
Deniz Biyolojisi
swim bladder
i.
gaz kesesi
208
Deniz Biyolojisi
swim bladder
i.
(balıkta) hava kesesi
209
Deniz Biyolojisi
swim bladder
i.
yüzme kesesi
210
Deniz Biyolojisi
swim bladder disease
i.
yüzme kesesi hastalığı
Zoology
211
Zooloji
swim bladder
i.
yüzme kesesi
Sport
212
Spor
swim cap
i.
bone
213
Spor
swim meet
i.
iki veya daha fazla takım arasında düzenlenen yüzme müsabakası
214
Spor
swim club
i.
yüzme kulübü
215
Spor
swim cap
i.
yüzme bonesi
216
Spor
swim cap
i.
yüzücü bonesi
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of swim!
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy