İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | arms i. | kucak | ||
Woman would be more charming if one could fall into her arms without falling into her hands. Eğer biri onun ellerine düşmeden kucağına düşebilseydi kadın daha çekici olurdu. More Sentences |
||||
Genel | arms i. | silahlar | ||
Then there is an arms exports control policy which must be in line with European common foreign policy. O halde Avrupa ortak dış politikası ile uyumlu olması gereken bir silah ihracatı kontrol politikası vardır. More Sentences |
||||
Genel | arms i. | koyun | ||
Genel | arms i. | cephane | ||
Genel | arms i. | arma | ||
Genel | arms i. | silah | ||
History | ||||
Tarih | arms i. | devlet, aile veya bir kuruluşa ait nişan | ||
Military | ||||
Askeri | arms i. | savaş | ||
Askeri | arms i. | askerlik hizmeti |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | shave one's under-the-arms f. | koltuk altlarını tıraş etmek |
Genel | by the arms zf. | kucak kucak |
Idioms | ||
Deyim | in the arms of morpheus expr. | morpheus'un kollarında/kucağında |
Deyim | in the arms of morpheus expr. | uyuyor |
Politics | ||
Siyasal | interim agreement on the limitation of strategic offensive arms i. | stratejik taarruz silahlarının sınırlandırılmasına dair geçici anlaşma |
Medical | ||
Medikal | weakness in the arms and legs i. | kol ve bacaklarda güçsüzlük |
Medikal | skin eruptions in the arms and legs i. | kol ve bacaklarda döküntüler |
Medikal | circular ecchymoses on the arms and legs i. | kol ve bacaklarda yuvarlak ekimozlar |
Military | ||
Askeri | lay down the arms f. | silahları bırakmak |