tieing - Türkçe İngilizce Sözlük

tieing

"tieing" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 85 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
tie i. bağ
The ties that bind us to the Venezuelan people and State run very deep.
Bizi Venezüella halkı ve devletine bağlayan bağlar çok derindir.

More Sentences
tie i. ilişki
This is also compounded by the close ties between Hezbollah and Syria and, above all, the Islamic Republic of Iran.
Hizbullah ile Suriye ve özellikle de İran İslam Cumhuriyeti arasındaki yakın ilişkiler de bu durumu pekiştirmektedir.

More Sentences
tie i. bağlantı
Did Bush have ties to al-Qaida?
Bush'un El Kaide ile bağlantısı var mıydı?

More Sentences
tie i. kravat
One does not vote by secret ballot in the same way as one would change one's tie.
Bir insan kravatını değiştirir gibi gizli oy kullanmaz.

More Sentences
tie f. bağlamak
Should I have their hands tied behind their backs?
Ellerini arkadan mı bağlatmalıyım?

More Sentences
General
tie i. bağlantı
The two nations have strong trade ties.
İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.

More Sentences
tie i. bağ
It is linked with both neighbours through agreements and economic ties.
Her iki komşusuyla da anlaşmalar ve ekonomik bağlarla bağlıdır.

More Sentences
tie f. berabere kalmak
Tom and Mary tied for third place.
Tom ve Mary üçüncülük için berabere kaldılar.

More Sentences
tie f. bağlanmak
I showed Tom how to tie a bowline.
Tom'a nasıl papyon bağlanacağını gösterdim.

More Sentences
Trade/Economic
tie i. beraberlik
The game ended with a 1-1 tie.
Oyun 1-1 berabere bitti.

More Sentences
Technical
tie i. bağ
The ties that bind us to the Venezuelan people and State run very deep.
Bizi Venezuela halkı ve devletine bağlayan bağlar çok derindir.

More Sentences
tie f. bağlamak
Japan, incidentally, ties its debt relief to the responsibility to buy Japanese exports.
Bu arada Japonya, borç hafifletmesini Japon ihracatını satın alma sorumluluğuna bağlıyor.

More Sentences
Railway
tie i. beraberlik
The game was a tie, 2-2.
Maç 2-2 beraberlikle bitti.

More Sentences
tie f. bağlanmak
I've forgotten how to tie a bowline.
Papyon nasıl bağlanır unuttum.

More Sentences
Sport
tie f. berabere kalmak
The game ended with a 1-1 tie.
Maç 1-1 berabere kaldı.

More Sentences
Common Usage
tie i. alaka
General
tie i. bant
tie i. köstek
tie i. kayıt
tie i. ayak bağı
tie i. bir şeyi başka bir şeye tutturmak için kullanılan nesne
tie i. engel
tie i. kiriş
tie i. lata
tie i. eşitlik
tie i. oy eşitliği
tie i. rabıta
tie i. bağlama
tie i. düğüm
tie i. boyunbağı
tie i. ip
tie i. mecburiyet
tie i. ahlaki yükümlülük
tie i. birleştirici unsur
tie i. arka kısmı kurdele ile bağlı peruk
tie i. bağlama stili
tie i. düğümleme stili
tie i. akrabalık bağı
tie f. birleştirmek
tie f. sınırlamak
tie f. raptetmek
tie f. evlendirmek
tie f. düğümlemek
tie f. bağlamak (kravat)
tie f. bağlamak (ayakkabının bağını)
tie f. ayakkabının bağını bağlamak
tie f. bitiştirmek
tie f. bitirmek
tie f. atmak (düğüm)
tie f. yenişememek
tie f. köprü olmak
tie f. mecbur bırakmak
tie f. zorlamak
tie f. (bir durum) elini kolunu bağlamak
tie f. yükümlülük altına sokmak
Trade/Economic
tie i. sayı eşitliği
Technical
tie i. ölçüm hattındaki iki noktadan konum düzeltici ayrıntı noktasına uzanan iki ölçümden her biri
tie i. köşebent demiri
tie i. boyunbağı
tie i. düğüm
tie i. gergi
tie i. kırnap
tie i. travers
tie f. bağlamak veya birleştirmek
Electric
tie i. elektrik güç sistemleri arasında iletim sağlayan bağlantı
Textile
tie i. düğümlü örgü
tie i. düğümlü ayakkabı bağı
tie i. ayakkabı bağcığı
tie i. bağlı kundura
tie i. boyun bağı
Construction
tie i. düşey yapı elemanlarında etriye
tie i. etriye (düşey yapı elemanlarında)
Railway
tie i. demiryolu traversi
tie i. gergi
tie i. kenet
tie i. travers
Marine
tie i. palanga zinciri
Veterinary
tie i. gelişkin sığırlarda sırt kısmında meydana gelen bir omurga çöküntüsü
Fishery
tie f. (olta sapına) tüy gibi parçalar ekleyerek yapay sinek yapmak
Sport
tie i. önceden berabere kalmış takımların oynadığı belirleyici maç
tie f. puan kazanarak (başka takımla) berabere kalmak
Music
tie i. bağlı nota belirten işaret
tie f. notaları birleştirmek
tie f. notaları bağlamak
Archaic
tie i. saç örgüsü

"tieing" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
white tie i. beyaz kravat
Tom put on his black suit and white tie.
Tom siyah takımını giydi ve beyaz kravatını taktı.

More Sentences
black tie i. kravat
Tom is wearing a black tie.
Tom siyah kravat takıyor.

More Sentences
close tie i. yakın bağ
This is also compounded by the close ties between Hezbollah and Syria and, above all, the Islamic Republic of Iran.
Hizbullah ile Suriye ve özellikle de İran İslam Cumhuriyeti arasındaki yakın bağlar da bu durumu pekiştirmektedir.

More Sentences
bow tie i. papyon
Tom is fiddling with his bow tie.
Tom papyonuyla oynuyor.

More Sentences
coat and tie i. ceket ve kravat
Tom asked me why I was wearing a coat and tie.
Tom bana neden bir ceket ve kravat giydiğimi sordu.

More Sentences
tie up f. ip bağlamak
Mother tied up three pencils with a piece of string.
Annem üç kalemi bir parça iple bağladı.

More Sentences
tie up f. bağlanmak
There are a number of fishing boats tied up at the dock.
Rıhtıma bağlanmış birkaç balıkçı teknesi var.

More Sentences
tie up f. bağlamak
Don't worry, I'll tie up this one.
Merak etme, bunu bağlayacağım.

More Sentences
tie the knot f. evlenmek
Tom and Mary are going to tie the knot this spring.
Tom ve Mary bu bahar evlenecekler.

More Sentences
tie up with f. ile birleştirmek
It is rumored that the firm is going to tie up with an American company.
Şirketin bir Amerikan şirketi ile birleşeceği söylentileri var.

More Sentences
Idioms
tie the knot f. evlenmek
Bill was single until he tied the knot last week.
Bill geçen hafta evlenene kadar bekardı.

More Sentences
Technical
bow tie i. papyon
He wears a bow tie every day.
O her gün papyon takıyor.

More Sentences
Textile
tie-dye i. batik
Tom often wears tie-dyed T-shirts.
Tom sık sık batik tişörtler giyer.

More Sentences
bow tie i. papyon
Tom ripped off his bow tie.
Tom papyonunu söktü.

More Sentences
General
black tie i. smokin
white tie i. frak
tie clip i. kravat iğnesi
white tie i. frakla birlikte takılan beyaz papyon
tie loosely i. ilmek
tie beam i. kiriş
tie beam i. kuşak
bus tie i. bara bağlantısı (enerji)
bow tie i. fiyonk
tongue tie i. dil tutulması
tie rod i. bağlantı çubuğu
windsor tie i. geniş kravat
tie down i. bağlantı parçası
white tie i. smokin ve beyaz papyondan oluşan son derece resmi erkek akşam kıyafeti
blood tie i. kan bağı
tie knots i. ilmek (halı)
black tie i. siyah papyon kravat
emotional tie i. duygusal bağ
bow-tie i. papyon bağı
bow-tie i. fiyonk bağı
bow-tie i. papyon
tie-breaking vote i. eşitliği bozan oy
tie-in i. bağlantı
tie-dyeing i. batik
tie-up i. tıkanıklık
tie-up i. bağ
tie-in i. rabıta
tongue-tie i. dil tutulması
tie-breaking vote i. beraberliği bozan oy
bow tie i. papyon kravat
white tie and tails i. kuyruklu ceket
white tie and tails i. frak
white tie i. beyaz papyon
family tie i. aile bağı
tie tack i. kravat iğnesi
cultural bond/tie i. kültürel bağ
club tie i. kulüp kravatı
tie clasp i. kravat iğnesi
tie slide i. kravat iğnesi
tie bar i. kravat iğnesi
elastic hair tie i. lastik toka
tie neck dress i. boyundan bağlı elbise
tie hanger i. kravatlık
tie pin i. yaka iğnesi
tie pin i. kıravat iğnesi
bolo tie i. kokart
bolo tie i. boyna takılan ince ip ve rozetten oluşan kravat
marital tie i. evlilik bağı
tie-down i. bir şeyi kayışla bağlama
tie-in i. gizli bağlantı
tie-in i. bilinmeyen ilişki
tie-up i. kesinti
tie-up i. sekte
tie-up i. münasebet
tie-out i. postanede dağıtılması için gönderilmek üzere bağlanmış bir grup posta
tie-tie i. halat
tie-tie i. kordon
tie-up i. trafiğin kilitlenmesi
tie-up i. işletmenin askıya alınması
tie-up i. üretimin durması
tie-up [obsolete] i. iplerle başa tutturulan peruk
black tie i. (erkekler için) yarı resmi kıyafet kuralı
white tie and tails i. erkekler için smokinden oluşan resmi kıyafet
bow tie i. fiyonk şeklinde nesne
old school tie i. klancılık
old school tie i. hizipçilik
old school tie i. grupçuluk
oxford tie i. oxford ayakkabı
oxford tie i. üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü
twist tie i. poşet teli
tie in sheaves f. demet yapmak
tie somebody's hands f. elini kolunu bağlamak
tie in with f. ile bağlantısı olmak
tie shoe laces f. bağcıklarını bağlamak
tie in f. ilişki kurmak
tie up f. şarta bağlamak
tie up f. bloke etmek
tie up in a bunch f. demet yapmak
tie on a pile f. kazığa bağlamak
tie up money f. para bağlamak
tie in to f. ile bağlantı kurmak
tie in bunches f. demetlemek
tie someone down f. ayak bağı olmak
tie in to f. ile bağlantısı olmak
tie in sheaves f. demetlemek
tie down f. bağlamak
tie a knot f. düğüm atmak
tie someone up f. birini iple bağlayarak etkisiz hale getirmek
hog tie f. elini kolunu bağlamak
tie in with f. ile bağlantı kurmak
tie up f. ilişki kurmak
tie up f. kravat bağlamak
tie in bunches f. demet yapmak
tie a tie f. kravat takmak
tie in f. ilişkisi olmak
tie up f. sicimle bağlamak
tie back one's hair f. saçını toplamak
tie back one's hair f. saçlarını toplamak
tie one's hair up f. saçını toplamak
tie one's hair up f. saç toplamak
tie one's hair back f. saçını arkadan bağlamak
tie hair f. saçını bağlamak
tie hair back f. saçı arkadan bağlamak
tie hair f. saç bağlamak
hog-tie f. elini kolunu bağlamak
tie in with f. -e uydurmak
tie in to f. -e uydurmak
tie in to f. -e uymak
tie in with f. -e uymak
tie in f. ile uyuşmak
tie down f. özgürlüğünü kısıtlamak
tie down f. ayak bağı olmak
tie in f. birbirini tutmak
tongue-tie f. dili tutulmak
tie one's money up in f. parayı bağlamak
tie one's money up in f. parayı gömmek
tie one's money up in f. para gömmek
tie one's money up in f. para bağlamak
tie up f. sabitleştirmek
tie shoelace f. ayakkabı bağlamak
tie one's hair f. saçını bağlamak
tie the nappy f. bebek bezi bağlamak
tie the nappy f. bebeğin bezini bağlamak
tie someone's hands f. birinin ellerini bağlamak
tie someone to the bed f. birini yatağa bağlamak
tie someone to a chair f. birini bir sandalyeye bağlamak
tie someone to a tree f. birini bir ağaca bağlamak
know how to tie a tie f. kravat bağlamasını bilmek
tie an animal up with a rope f. bir hayvanı iple bağlamak
tie [obsolete] f. köleleştirmek
tie [obsolete] f. tutsak etmek
tie [obsolete] f. antlaşma ile resmen bağlamak
tie [obsolete] f. antlaşma ile resmen bağlanmak
ride and tie f. nöbetleşe çalışmak
ride and tie f. biri çalışırken biri dinlenmek
hog-tie f. arka ayaklarını ve ön ayaklarını birbirine bağlayarak çaresiz bırakmak (hayvan)
hog-tie f. çaresiz bırakmak (birini)
hog-tie f. hareketi veya eylemi engellemek
hog-tie f. sekte vurmak
tie-on s. asılmış
tie-on s. tutturulmuş
tie-on s. başka şeyin üzerine asılmak veya takılmak üzere tasarlanmış
black-tie s. erkeklerin yarı resmi giymesini gerektiren
white-tie s. erkek konukların resmi kıyafet giymesini gerektiren (etkinlik)
Phrasals
tie into f. enerjik biçimde saldırmak
tie up f. meşgul etmek
tie up f. tıkamak
tie up f. engellemek
tie up f. sekte vurmak, geciktirmek
tie up f. engel olmak
tie up f. durdurmak
tie off f. düğüm atarak tutturmak
tie off f. düğüm atarak bağlamak
tie off f. düğüm atarak sabitlemek
tie down f. dizginlemek
tie up f. mani olmak
tie up f. (parayı) ölü yatırımla ziyan etmek
tie down f. hapsetmek
tie down f. hareket etmesini engellemek
tie something together f. bir şeyleri birbirine bağlamak
tie someone in f. birini (bir suçla vb) ilişkilendirmek
tie someone into something f. birini (bir suçla vb) ilişkilendirmek
tie someone to something f. birini bir yere bağlamak
tie up f. bir şeyi bir kullanıma bağlamak
tie up f. bir şeyi bir kullanıma adamak
tie up f. skoru eşitlemek
tie up f. berabere olmak
tie up f. durumu berabere yapmak
tie up f. doka çekmek
tie up f. iskeleye bağlamak
tie up f. doka çekilmek
tie up f. halatla karaya bağlanmak
tie up f. kıyıya bağlanmak
tie up f. iskeleye bağlanmak
tie up f. sermayeyi bağlamak
tie up f. kaynakları bağlamak
tie up f. para bağlamak
tie into f. -e bağlamak
tie into f. -e düğümlemek
tie into f. -e demirlemek
tie into f. bir şeyi bir şeye bağlamak
tie into f. ile birleştirmek
tie into f. -e bağlanmak
tie into f. ile bağlantılı olmak
tie (someone or something) onto (someone or something) f. (birini/bir şeyi birine/bir şeye iple) bağlamak
tie (something) on (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) bağlamak
tie (something) onto (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) bağlamak
tie back f. geriye doğru toplamak
tie back f. arkaya doğru itmek/toplamak
tie into (something) f. (bir şeyle) ilintili olmak
tie into (something) f. (bir şeyle) bağlantılı olmak
tie into (something) f. (bir şeyle) ilintilendirmek
tie into (something) f. (bir şeyle) arasında bağlantı kurmak
tie on f. bağlamak
tie on f. düğümlemek
tie on f. üstüne bağlamak
tie on f. tutturmak
tie onto f. -e bağlamak
tie onto f. '-e tutturmak
tie over f. idare etmek
tie over f. bir süre götürmek
tie to f. -e bağlamak
tie with (one) (for something) f. (biriyle bir şeyde) eşitlenmek
Proverb
trust in Allah, but tie up your camel eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a ısmarla
trust in Allah, but tie up your camel eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et
trust in Allah, but tie up your camel tevekkelin gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez)
trust in God, but tie up your camel eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a ısmarla
trust in God, but tie up your camel eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et
trust in God, but tie up your camel tevekkelin gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez)
trust in god, but tie up your camel eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a/tanrı'ya ısmarla
trust in god, but tie up your camel eşeğini bağla, sonra allah'a/tanrı'ya emanet et
trust in god, but tie up your camel tevekkelin gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez)
trust in allah, but tie up your camel eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a ısmarla
trust in allah, but tie up your camel eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et
trust in allah, but tie up your camel tevekkelin gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez)
Colloquial
cable tie i. cırt
Idioms
tie-up i. arapsaçı
the old school tie i. okullu/mezun dayanışması
tie a bow f. kurdele yapmak
tie oneself (up) in knots f. sorunlarla başı dertte olmak
tie oneself (up) in knots f. çok üzgün olmak
tie oneself (up) in knots f. çok endişeli olmak
tie the knot f. dünya evine girmek
tie the knot f. dünya evine girmek
tie oneself in knots f. dokuz doğurmak
tie someone up in knots f. çok endişelendirmek
tie oneself up in knots f. çıkmaza/çözümsüzlüğe düşmek/sürüklenmek
tie someone up in knots f. dokuz doğurtmak
tie something in a knot f. düğüm atmak
tie up loose ends f. önceki sorunları halletmek/aradan çıkarmak
tie someone in knots f. serseme çevirmek
tie traffic up f. trafiği kilitlemek
tie traffic up f. trafiği engellemek
tie traffic up f. trafiği sıkıştırmak
tie traffic up f. trafiğin sıkışmasına neden olmak
tie the knot f. (papaz) eşleri evlendirmek
tie the knot f. (din görevlisi) bir çifti evlendirmek
tie traffic up f. yolu kapayarak trafiği sıkıştırmak
tie up (some/a few) loose ends f. bazı eksik kalmış işleri halletmek
tie up (some/a few) loose ends f. halledilmesi gereken işlere bakmak
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f. (birinin/kendi) aklını karıştırmak
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f. (birinin/kendi) zihnini bulandırmak
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f. (birinin/kendi) aklını karman çorman etmek
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f. (birini/kendini) tedirgin etmek
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f. (birini/kendini) çıkmaza sokmak
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f. (birini/kendini) alt üst etmek
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f. (birinin/kendinin) elini kolunu bağlamak
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f. (birini/kendini) eli kolu bağlı bırakmak
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f. (birini/kendini) bir şeyin içinde kaybetmek
tie someone hand and foot f. birinin elini ayağını bağlamak
tie someone hand and foot f. birini köşeye sıkışmış hissettirmek
tie someone hand and foot f. birine eli ayağı bağlanmış gibi hissettirmek
tie someone hand and foot f. birine kapana kısılmış gibi hissettirmek
tie someone hand and foot f. birini köşeye sıkıştırmak
tie someone hand and foot f. birini kapana kıstırmak
tie (one) (up) in knots f. (birinin) aklını karıştırmak
tie (one) (up) in knots f. (birini) endişelendirmek/kaygılandırmak
tie (one) (up) in knots f. (birini) telaşlandırmak
tie (one) (up) in knots f. (birini) üzmek
tie (one) (up) in knots f. (birini) çıkmaza sokmak
tie (one) hand and foot f. (birinin) ellerini ve ayaklarını birbirine bağlamak
tie (one) hand and foot f. (birinin) elini ayağını bağlamak
tie (one) hand and foot f. (birini) hiçbir şey yapamaz duruma sokmak
tie (oneself) in knots f. (kendini) çıkmaza/çözümsüzlüğe sokmak
tie (oneself) in knots f. çok endişeli olmak
tie (oneself) in knots f. (kendini) üzmek
tie (oneself) in knots f. (kendi) elini kolunu bağlamak
tie (oneself) in knots [uk] f. (kendi) aklını karıştırmak
tie (oneself) in knots [uk] f. (kendi) kafasını karışmak
tie (oneself) in knots [uk] f. (kendini) işin içinden çıkamaz hale getirmek
tie (oneself) into knots f. (kendini) çıkmaza/çözümsüzlüğe sokmak
tie (oneself) into knots f. çok endişeli olmak
tie (oneself) into knots f. (kendini) üzmek
tie (oneself) into knots f. (kendi) elini kolunu bağlamak
tie (oneself) into knots [uk] f. (kendi) aklını karıştırmak
tie (oneself) into knots [uk] f. (kendi) kafasını karışmak
tie (oneself) into knots [uk] f. (kendini) işin içinden çıkamaz hale getirmek
tie (someone) in) knots f. (birinin) aklını karıştırmak
tie (someone) in) knots f. (birini) endişelendirmek/kaygılandırmak
tie (someone) in) knots f. (birini) telaşlandırmak
tie (someone) in) knots f. (birini) üzmek
tie (someone) in) knots f. (birini) çıkmaza sokmak
tie (someone) into knots f. (birinin) aklını karıştırmak
tie (someone) into knots f. (birini) endişelendirmek/kaygılandırmak
tie (someone) into knots f. (birini) telaşlandırmak
tie (someone) into knots f. (birini) üzmek
tie (someone) into knots f. (birini) çıkmaza sokmak
tie (something) up in a bow f. (bir şeyi) fiyonk şeklinde bağlamak
tie (something) up in a bow f. (bir şeyi) toparlayarak bitirmek
tie (something) up in a bow f. (bir şeyi) sonuca bağlamak
tie (something) up in a bow f. (bir şeyi) tatmin edici şekilde sonlandırmak
tie (something) up in a bow f. (bir şeyi) ucu açık bırakmamak
tie (something) up in a neat little bow f. (bir şeyi) güzelce toparlayarak bitirmek
tie (something) up in a neat little bow f. (bir şeyi) sonuca bağlamak
tie (something) up in a neat little bow f. (bir şeyi) tatmin edici şekilde sonlandırmak
tie (something) up in a neat little bow f. (bir şeyi) ucu açık bırakmamak
tie hands f. elini kolunu bağlamak
tie hands f. ellerini bağlamak
tie in a knot f. düğüm atmak
tie in a knot f. düğümlemek
tie in knots f. serseme çevirmek
tie in knots f. dokuz doğurmak
tie in knots f. çok endişeli olmak
tie in knots f. sorunlarla başı dertte olmak
tie in knots f. çok üzgün olmak
tie into knots f. aklını karıştırmak
tie into knots f. endişelendirmek/kaygılandırmak
tie into knots f. telaşlandırmak
tie into knots f. üzmek
tie into knots f. çıkmaza sokmak
tie up traffic f. trafiği kilitlemek
tie up traffic f. trafiği engellemek
tie up traffic f. trafiği sıkıştırmak
tie up traffic f. trafiğin sıkışmasına neden olmak
tie up traffic f. yolu kapayarak trafiği sıkıştırmak
tie yourself in knots f. dokuz doğurmak
tie yourself in knots f. kendi aklını karıştırmak
tie yourself in knots f. kendi kendini endişelendirmek/kaygılandırmak
tie yourself in knots f. kendini çıkmaza sokmak
tie yourself up in knots f. dokuz doğurmak
tie yourself up in knots f. kendi aklını karıştırmak
tie yourself up in knots f. kendi kendini endişelendirmek/kaygılandırmak
tie yourself up in knots f. kendini çıkmaza sokmak
end in a tie f. berabere bitmek
end in a tie f. beraberlikle sona ermek
end in a tie f. beraberlikle sonuçlanmak
collar-and-tie men s. takım elbiseli (işadamları)
black-tie s. resmi giyinmeyi gerektiren
black-tie s. smokin giyilen
black-tie s. resmi kıyafet kodu olan
in a tie zf. berabere
in a tie zf. beraberlikle
in a tie zf. berabere
can you tie that? [old-fashioned] expr. buna inanabiliyor musun?
can you tie that? [old-fashioned] expr. düşünebiliyor musun?
can you tie that? [old-fashioned] expr. bak sen şu işe!
Speaking
there's a spot on my tie expr. kravatımda bir leke var
you got a tie on expr. sen kravat takmışsın
is he wearing a bow-tie? expr. papyon mu takmış?
Trade/Economic
tie [brit] i. bira satış noktasının mallarını belirli bir firmadan satın alma yükümlülüğü
tie-in i. yalnızca bağlı satış kapsamında bulunan ürün veya satın alma hakkı
tie-on label i. asılan etiket
tie in sale i. bağlı satış
tie-in sale i. bağlı satış
tie in i. birşeyin tamamlayıcısı olan
tie of duty i. görev mükellefiyeti
free of tie lease i. mülk sahibine, kiralanan yada satın alınan işletmede yapılan satıştan hiçbir komisyon ödememeye dayalı kira sözleşmesi
tie up f. satışına engel olmak
tie up f. satılamaz hale getirmek
tie up money f. parayı bloke etmek
tie-in s. alıcının istediği ürünü satın alabilmesi için bir veya daha fazla ürün alması gereken (alışveriş)
tie-in s. birlikte tanıtılan veya satılan iki veya daha fazla ürüne ilişkin
Law
beer tie i. barın sadece tek bir bira fabrikasından bira satın almasını gerektiren dönem
Advertising
tie-in i. bir markayı veya ürünü diğerine bağlayan reklam veya tanıtım
tie-in i. üreticinin reklamıyla koordine biçimde yapılan perakende reklamı
tie-in i. belirli bir konu/durum ile bağlantılı reklam
tie-in i. iki veya daha fazla yönüyle bir fikre dikkat çeken reklam
tie-in i. iki farklı öğenin tek bir reklamda birleştirilmesi
tie in f. konu veya ürünleri birbiriyle ilişkilendirerek reklam yapmak
Technical
tie-out i. kablo bağlantısı
tie scoring machine i. iki dairesel testeresi olan taşınabilir elektrikli makine
tie-up i. düz veya armürlü tezgahta kablo demetlerinin bağlanması
anchor tie i. ankraj bağlantısı
tie bar bolt i. barga cıvatası
tie straps i. bağlantı bantları
tie wire i. bağ teli
tie plate i. bağlantı plakası
tie-triangle i. bağlama üçgeni
tie link i. bağlantı parçası
tie bar i. bağ çubuğu
tie rod i. basma çubuğu
tie line i. bağlantı hattı
tie rod kit i. bağlantı çubuğu kiti
tie down diagram i. bağlama şeması
tie-member i. bağlantı öğesi
tie rod i. bağlama çubuğu
tie-line i. bağlama çizgisi
tie plate i. bağlama levhası
tie bolt i. bağlama cıvatası
tie-tetrahedron i. bağlama dörtyüzlüsü
tie down point i. bağlama noktası
tie down i. bağlama
tie down point pattern i. bağlama noktası metodu
tie beam i. bağlantı kirişi
tie bar i. bağlama çubuğu
tie-rod i. bağlama çubuğu
cotton tie i. balya şeridi
tie piece i. bağlama parçası
tie bar i. basma kolu
peripheral tie i. boyunduruk
steel tie rod i. çelik gergi çubuğu
tie bar i. çekme kolu çubuğu
ratchet tie down belt i. cırcırlı gerdi̇rme kemeri̇
diagonal tie i. çapraz bağlantı
cross tie i. çapraz gergi
tie bar i. çekme çubuğu
tie rod i. çekme kolu çubuğu
tie spacer i. çiroz
strut-and-tie model i. çubuk model yöntemi
edging cross-tie i. dış takoz
angle tie i. destek
tie beam i. duvar latası
tie rod i. dişli mil
tie rod i. direksiyon tekerlek sevk çubuğu
tie and die method i. düğümlü boyama yöntemi
tie bar i. direksiyon rotilli kol
angle tie i. eğik destek
cross tie i. enine yerleştirilen destek kirişi
galvanized steel tie wire i. galvanizli çelik tel
tie piece i. feder (döküm)
tie-member i. gergi çubuğu
tie down belt i. gerdirme kemeri
angle tie i. göğüsleme
tie rod i. gergi çubuğu
tie bar i. gergi çubuğu
tie-rod i. gergi çubuğu
tie member i. gergi elemanı
peripheral tie i. hatıl
tie line i. irtibat hattı
cable tie i. kablo kelepçesi
cable tie i. kablo bağı
zip tie i. kablo bağı
tie-wrap i. kayış
draw gear tie-bolt i. kılavuz çubuğu
tie beam i. kuşak
tie transformer i. kuplaj trafosu
tie transformer i. kuplaj transformatörü
critical tie-line i. kritik bağlama çizgisi
switch tie i. makas traversi
tie spacer i. mesafe tutucu demir
tie line i. özel bağlantı numarası
buffer spring tie-bolt i. ön gerilim çubuğu
cotton tie i. pamuk bağı
angle tie i. paraçol
plastic cable tie i. plastik kelepçe bandı
bolster tie-bar bracket i. ray açıklık çubuğu suportu
tie bar i. rot çubuğu
coil tie point i. sargı uç bağlantısı
tie rod end i. rot başı
wind tie i. rüzgar gergisi
bolster tie-bar i. ray açıklık çubuğu
tie line i. santrallarası hat
tie trunk i. santrallararası gövdeyol
tie rod end i. rotbaşı
tie spacer i. s-demiri
grid-tie system i. şebeke bağlantılı sistem
tie wire i. tel bağ
tie bolt i. tespit civatası
tie bolt i. tespit cıvatası
tie rod i. tansiyon civatası
twist tie i. torba bağı
tie rod i. uzun rot
tie rod end kit i. uzun rot kiti
tie rod arm i. uzun rot kolu
bale tie i. saman balyası bağlama teli
bola tie i. kovboy kravatı
cross tie f. bağlantılı istif yapmak
Computer
tie line expr. santrallararası hat
Informatics
tie line i. özel bağlantı numarası
Telecom
tie-line i. iki veya daha fazla özel şubeyi doğrudan bağlayan telefon hattı
tie-line network i. bağlantı hattı şebekesi
tie line i. santrallar arası bağlantı hattı
tandem tie trunk network i. tandem bağlı trunk şebekesi
Electric
tie conductor i. elektriksel olarak iki güç sistemini bağlamakta kullanılan iletken
tie-in i. iki güç sisteminin elektriksel olarak birleştirilmesi
tie line i. irtibat hattı
tie line i. özel bağlantı numarası
tie line i. santrallerarası hat
tie line i. santrallararası hat
Textile
tie-and-dye i. batik
tie silk i. kravat, bluz ve aksesuarlarda kullanılan esnek dokulu ipek kumaş
tie-up i. koşum kordonlarını jakar tezgahına bağlama yöntemi
tie-and-dye method i. düğümlü boyama yöntemi
tie-rod i. gergi çubuğu
tie lining i. kravat astarı
tie fabric i. kravat kumaşı
tie-dye i. renkli tişört
tie-dye i. 70'lerden sonra yaygınlaşmış giysi süsleme modası
kipper tie i. parlak renkli ve gösterişli desenleri olan çok geniş bir boyun bağı
old school tie i. ingiliz özel okullarında takılıp okulun renklerini taşıyan bir boyun bağı
tie-dyed s. deseni batik ile yapılmış
tie-on waist s. belden bağlamalı
Construction
chain tie i. bir dizi bağlı demir çubuktan oluşan bağlantı
main tie i. bırakma kirişi
concrete tie i. beton gergi
concrete tie i. beton bağlantı