violent - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

violent

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"violent" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 29 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
violent s. şiddetli
General
violent s. kuvvetli
violent s. berbat
violent s. yeğin
violent s. zorlu
violent s. hemen şiddete başvurabilen
violent s. şedit
violent s. aşırı
violent s. yaman
violent s. saldırı sonucu olan
violent s. şiddetli
violent s. ters
violent s. sert
violent s. yüksek (ses)
violent s. canlı/koyu/acı (renk)
violent s. şiddet içeren
violent s. hiddetli
violent s. hiddet dolu
violent s. vahşiyane
violent s. şiddet eğilimli
violent s. şiddete eğilimli
violent s. zorlayıcı
violent s. şiddete başvuran
violent s. anlamı bozan
violent s. anlamı değiştiren
violent s. zor kullanarak yapılan
violent s. cebir ile yapılan
Technical
violent s. şiddetli
violent s. sert

"violent" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 60 sonuç

İngilizce Türkçe
General
violent rainstorm i. tufan
violent storm i. kuvvetli fırtına
violent blow i. sadme
violent stream i. kuvvetli akıntı
violent oath i. sunturlu küfür
violent disorder i. şiddet karışıklığı
violent death i. zor ölüm
violent crimes i. şiddet suçları
violent media i. şiddet içerikli medya
violent attacks i. şiddetli saldırılar
violent storm i. şiddetli fırtına
violent organization i. şiddet örgütü
violent organisation i. şiddet örgütü
violent victimization i. şiddet mağduriyeti
violent victimization i. gaddarlık mağduriyeti
violent behaviors i. şiddet içeren davranışlar
violent criminal i. vahşi suçlu
violent criminal i. şiddete meyilli suçlu
violent criminal i. azılı suçlu
violent conflict i. şiddetli çatışma
violent conflict i. şiddetli çekişme
non-violent methods i. şiddet içermeyen yöntemler
violent storm i. şiddetli fırtına
violent act i. şiddet eylemi
violent disorder i. şiddet eylemi
violent disorder i. yakıp yıkma
grow violent f. alevlenmek
become violent f. şiddetlenmek
make more violent f. şiddetlendirmek
become violent f. coşmak (rüzgar)
become violent f. yeğinleşmek
become violent f. şiddetlenmek (rüzgar)
non-violent s. sessiz
non-violent s. pasif
non-violent s. şiddete başvurmayan
by violent means zf. şiddetle
by violent means zf. cebren
Idioms
lay violent hands on f. aniden yakalamak
lay violent hands on f. birden kapmak
Speaking
he suffered a violent death expr. ölümü korkunçtu
is it violent? expr. şiddet içeriyor mu?
Trade/Economic
violent price increase i. hızlı fiyat artışı
Law
violent street robbery i. cebren sokak soygunu
violent presumption i. kuvvetli karine
violent street robbery i. sokakta cebren soygun
violent death i. şiddet kullanarak öldürme
violent crime i. şiddet suçu
violent presumption i. eşlik eden koşulların varlığından ötürü doğru olduğu varsayılan durum
violent profits [scotland] i. ikaza rağmen çıkmayan kiracı yüzünden elde edilemeyen kira getirileri
Politics
non-violent action i. şiddete dayalı olmayan eylem
Marine
violent storm i. bora
Medical
violent pang i. şiddetli sancı
violent pang i. şiddetli ağrı
violent or injurious behaviors i. şiddet içeren veya zarar verici davranışlar
Psychology
violent extremism i. şiddet içeren aşırılık
Astronomy
optically violent variable (ovv) quasar i. optik olarak şiddetli değişken (ovv) kuasar
Cinema
violent films i. şiddet içeren filmler
violent movies i. şiddet içeren filmler
British Slang
silent but violent s. sessiz ama ölümcül (genellikle osuruk için kullanılır)
Star Wars
violent prisoners ward i. şiddete eğilimli tutuklular hapishanesi