Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | yüksek maaş | high salary i. | ||
His higher salary allows him to live comfortably. Yüksek maaşı rahat yaşamasını sağlıyor. More Sentences |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | daha yüksek maaş | higher wage i. | ||
The policemen demanded higher wages. Polisler daha yüksek maaş talep etti. More Sentences |
||||
Genel | daha yüksek maaş alanlar | higher-paid s. | ||
Education | ||||
Eğitim | yüksek niteliklere ve deneyimlere sahip, dolgun maaş alan sınıf öğretmeni | chartered teacher [brit] i. |