yaptırım - Türkçe İngilizce Sözlük

yaptırım

"yaptırım" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 11 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
yaptırım sanction i.
In those circumstances we prefer to continue with our own policies and sanctions.
Bu koşullar altında kendi politikalarımızı ve yaptırımlarımızı sürdürmeyi tercih ediyoruz.

More Sentences
Trade/Economic
yaptırım sanction i.
The majority in my group were opposed to European sanctions but in favour of national ones.
Grubumdaki çoğunluk Avrupa yaptırımlarına karşı çıkarken ulusal yaptırımlardan yanaydı.

More Sentences
yaptırım enforcement i.
Please let this not be yet another sector where we subsequently have to lament the lack of enforcement.
Lütfen bu, daha sonra yaptırım eksikliğinden yakınmak zorunda kalacağımız bir başka sektör olmasın.

More Sentences
Law
yaptırım sanction i.
But we also have to take action where the crime of mutilation has already occurred, with penal measures and sanctions.
Ama aynı zamanda sakatlama suçunun işlendiği yerlerde de cezai tedbirler ve yaptırımlarla harekete geçmeliyiz.

More Sentences
yaptırım sanction i.
The second point, which is related to this amendment, is that of sanctions.
Bu değişiklikle bağlantılı olan ikinci husus ise yaptırımlarla ilgilidir.

More Sentences
Politics
yaptırım enforcement i.
The problem with EU sanctions has been their lack of rigorous enforcement.
AB yaptırımlarıyla ilgili sorun, bunların titizlikle uygulanmaması olmuştur.

More Sentences
yaptırım sanction i.
These are strong sanctions which can be requested by the Commission and which have been implemented.
Bunlar Komisyon tarafından talep edilebilecek ve uygulanmış olan güçlü yaptırımlardır.

More Sentences
Psychology
yaptırım sanction i.
What will our exit strategy from trade sanctions be?
Ticaret yaptırımlarından çıkış stratejimiz ne olacak?

More Sentences
Linguistics
yaptırım sanction i.
These events will certainly lead us to provide ourselves with regulations ranging from prevention to sanctions.
Bu olaylar bizi, önlemeden yaptırıma kadar uzanan düzenlemeler yapmaya sevk edecektir.

More Sentences
General
yaptırım piety i.
yaptırım penance [obsolete] i.

"yaptırım" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 63 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ağır yaptırım severe sanction i.
We must not forget that our severe sanctions are the only alternative to punishments that affect the population.
Unutmamalıyız ki ağır yaptırımlarımız, halkı etkileyen cezaların tek alternatifidir.

More Sentences
yaptırım uygulamak impose sanction f.
The UN responded by passing Resolution 661 to impose sanctions on Iraq.
BM, Irak'a yaptırım uygulamak için 661 sayılı kararı kabul ederek karşılık verdi.

More Sentences
Trade/Economic
ekonomik yaptırım economic sanctions i.
It is now impossible for China to pursue political goals with economic sanctions, as it did before.
Çin'in daha önce yaptığı gibi ekonomik yaptırımlarla siyasi hedefler peşinde koşması artık imkansızdır.

More Sentences
mali yaptırım financial sanction i.
Should we not seriously consider the option of financial sanctions in this instance?
Bu durumda mali yaptırım seçeneğini ciddi olarak düşünmemiz gerekmez mi?

More Sentences
ticari yaptırım trade sanction i.
Today, more and more people, especially in this House, are talking about trade sanctions.
Bugün, özellikle bu Meclis'te giderek daha fazla insan ticari yaptırımlardan bahsediyor.

More Sentences
Law
cezai yaptırım penal sanction i.
Penal sanctions against the arsonists and those behind such acts should therefore be strengthened.
Bu nedenle kundakçılara ve bu tür eylemlerin arkasındaki kişilere yönelik cezai yaptırımlar güçlendirilmelidir.

More Sentences
cezai yaptırım criminal sanction i.
Punishment should be meted out by criminal sanctions not civil liability.
Cezalandırma sivil sorumlulukla değil cezai yaptırımlarla gerçekleştirilmelidir.

More Sentences
Politics
yaptırım uygulamak impose sanction f.
It should also be possible to endeavour to impose sanctions on regimes where practices of this kind take place.
Bu tür uygulamaların gerçekleştiği rejimlere yaptırım uygulanması için de çaba gösterilmelidir.

More Sentences
yaptırım uygulamak impose sanctions f.
Simply imposing sanctions is not a solution.
Sadece yaptırım uygulamak bir çözüm değildir.

More Sentences
General
olumsuz yaptırım negative sanction i.
felsefi yaptırım philosophical doctrine i.
hukuki yaptırım law enforcement i.
toplumsal yaptırım social sanction i.
idari yaptırım administrative sanction i.
yasal yaptırım legal sanction i.
hukuki yaptırım legal sanction i.
yaptırım gücü energy i.
yaptırım uygulayan kimse imputer i.
resmi yaptırım fiat i.
yaptırım uygulamak apply sanction f.
yaptırım uygulamak impute f.
uymayana yaptırım uygulamak sanction f.
yaptırım doğuran sanctionary s.
yaptırım veren sanctionary s.
yaptırım ile ilgili sanctionary s.
Idioms
geçici yaptırım penalty box i.
Trade/Economic
ekonomik yaptırım economic sanction i.
yaptırım yetkili kuruluş sanction public authority i.
Law
amerika'nın düşmanlarına yönelik yaptırım yasası countering america's adversaries through sanctions act i.
hukuken cezai yaptırım gerektiren fiil criminal damage i.
yaptırım gücü sanction power i.
yaptırım gücü power of sanction i.
yaptırım gücü olmayan mevzuat toothless legislation i.
sert yaptırım ve cezalar vasıtasıyla organize suçla mücadeleyi amaçlayan yasa anti-racketeering law i.
sert yaptırım ve cezalar vasıtasıyla organize suçla mücadeleyi amaçlayan yasa rico i.
sert yaptırım ve cezalar vasıtasıyla organize suçla mücadeleyi amaçlayan yasa racketeer influenced and corrupt organizations act i.
sert yaptırım ve cezalar vasıtasıyla organize suçla mücadeleyi amaçlayan yasa rico act i.
kıyı devletinin kendi sularında bulunan ve kural ihlali yapmış başka gemi veya uçakla işbirliği yapan yabancı flamalı bir gemiye yaptırım uygulayabilmesi constructive presence i.
ülke faaliyetlerinin veya ekonomisinin sadece belirli bir alanına yönelik yaptırım smart sanction i.
cezai yaptırım altına almak/cezalandırmak penalize f.
cezai yaptırım altına almak/cezalandırmak penalise f.
yaptırım uygulamak enforce f.
(mahkeme kaydı özetini ilgili otoriteye göndererek kefalet için) yaptırım uygulamak estreat f.
kanunsuz yaptırım yürüten (yargı organı) star-chamber s.
Politics
askeri yaptırım military sanction i.
ekonomik yaptırım economic sanction i.
idari yaptırım cezası administrative sanction i.
yaptırıma tabi/yaptırım uygulanan/yasaklı kişi sanctioned person i.
yaptırım kararı sanction decision i.
yasal yaptırım legal sanction i.
yönetim yetkilerine sahip olmaktan kaynaklanan yaptırım gücü administering power i.
tek bir yumruk dahi olsa tüm saldırılar için cezai yaptırım uygulayan yasa one-punch law [australia] i.
yaptırım uygulamak place sanctions f.
yaptırım altına almak impose sanctions f.
yaptırım altına almak place sanctions f.
yaptırım uygulamak place sanctions on f.
yaptırım altına almak placed sanctions on f.
Telecom
cezai yaptırım penal sanction i.
idari yaptırım administrative sanction i.
Religious
(yüksek bir dini makamdan) kilise kanunlarına göre yetersiz birinin yükselişine karşı yaptırım talebinde bulunmak postulate f.
(birine karşı) daha yüksek makamdan yaptırım uygulatmak postulate f.
Military
yaptırım komutu command of execution i.
Archaic
yaptırım olarak (belgeye) ilave damga eklemek counterseal f.