Geçmiş

you have

"you have" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Computer
1	Bilgisayar	you have i.	kalan deneme

"you have" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	the last memory I have of you i.	senden bana kalan son hatıra
2	Genel	the last memory I have of you i.	senden son hatıra
3	Genel	be content with what you have f.	elindekiyle yetinmek
Phrases
4	İfadeler	If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.	geleceğini bilseydim bir kek yapardım
5	İfadeler	If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.	geleceğini bilseydim börekler açardım sana
6	İfadeler	If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.	ne güzel sürpriz anlamında, beklenmedik birinin gelişiyle duyulan heyecanı anlatan bir söz
7	İfadeler	the person you have called can not be reached at the moment please try again later expr.	aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz
8	İfadeler	you have no debt expr.	borcunuz bulunmamaktadır
9	İfadeler	you have no debt expr.	borcun yok
10	İfadeler	there is no a elevator to success, you have to take the stairs expr.	başarıya asansörle değil merdivenle gidilir
11	İfadeler	you have no debt expr.	borcunuz yok
12	İfadeler	in case you have noticed expr.	fark ettiyseniz
13	İfadeler	in case you have noticed expr.	fark ettiysen
14	İfadeler	you have every reason to be angry expr.	kızmakta haklısın
15	İfadeler	you have every reason to be angry expr.	sinirlenmekte haklısın
16	İfadeler	treat others as you would have them treat you expr.	sana nasıl davranmalarını istiyorsan diğerlerine öyle davran
17	İfadeler	I would have known you know that expr.	şunu bilmiş ol ki
18	İfadeler	treat others as you would have them treat you expr.	sana nasıl davranılmasını istiyorsan diğerlerine öyle davran
19	İfadeler	I would have known you know that expr.	şunu bilmelisin ki
20	İfadeler	it is unfortunate that I have to inform you expr.	üzülerek belirtmek durumundayım ki
21	İfadeler	you have my gratitude expr.	sana minnettarım
22	İfadeler	and what have you expr.	ve elinde (başka) neyin varsa
23	İfadeler	and what have you expr.	ve elinde buna benzer neyin varsa
Proverb
24	Atasözü	if you have a hammer, everything looks like a nail	çekiç elindeyse her şey çivi olur
25	Atasözü	you cannot have your cake and eat it	hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
26	Atasözü	you have to be cruel to be kind	dost acı söyler
27	Atasözü	you have to be cruel to be kind	birinin iyiliği için onu şimdi üzecek bir şey söylemek
28	Atasözü	more you have, the more you want	hep daha fazlasını istersin
29	Atasözü	you have to eat a peck of dirt before you die	(üzülme/dert etme) herkes payına düşeni yaşar/herkes sıkıntı yaşar
30	Atasözü	ıf you have it flaunt it	mütevazı olma gerçek sanırlar
31	Atasözü	do unto others as you would have them do unto you	başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran
32	Atasözü	do unto others as you would have them do unto you	sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma
33	Atasözü	you can have too much of a good thing	azı karar çoğu zarar
34	Atasözü	you can have too much of a good thing	bu kadarı da biraz çok
35	Atasözü	you can have too much of a good thing	aşırıya da kaçmamak gerek
36	Atasözü	you can have too much of a good thing	bir şeyin cılkını/suyunu da çıkarmamak gerek
37	Atasözü	you can have too much of a good thing	bir şeyi fazla abartmamak gerek
38	Atasözü	you can have too much of a good thing	her şey ölçüsünde ve kararında güzel
39	Atasözü	do unto others as you would have others do unto you.	başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran
40	Atasözü	do unto others as you would have others do unto you.	sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma
41	Atasözü	don't judge a man until you have walked (a mile) in his shoes	yaşamadan yargılama
42	Atasözü	don't judge a man until you have walked (a mile) in his shoes	birini anlayıp dinlemeden yargılama
43	Atasözü	don't judge a man until you have walked (a mile) in his shoes	kendini birinin yerine koymadan yargılama
44	Atasözü	if all you have is a hammer, everything looks like a nail	çekiç elindeyse her şey çivi olur
45	Atasözü	if all you have is a hammer, everything looks like a nail	elinde sadece çekiç varsa her şey çivi olur
46	Atasözü	you can't eat your cake and have it (too)	hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
47	Atasözü	you can't have your cake and eat it	hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
48	Atasözü	you can't have your cake and eat it(, too)	hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
49	Atasözü	you have made your bed and must lie in it	kendi düşen ağlamaz
50	Atasözü	you have to (learn to) walk before you (can) run	koşmadan önce yürümeyi öğrenmek gerek
51	Atasözü	you have to break eggs to make an omelet	bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
52	Atasözü	you have to break eggs to make an omelet	(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
53	Atasözü	you have to break eggs to make an omelet	yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
54	Atasözü	you cannot have your cake and eat it too	hem ayranım dökülmesin hem yoğurdum ekşimesin olmaz
Colloquial
55	Konuşma Dili	since you have been gone i.	gittiğinden beri
56	Konuşma Dili	have it in you f.	'de böyle bir kapasitesi olmak
57	Konuşma Dili	have it coming (to you) f.	hak ettiğini bulmak
58	Konuşma Dili	have it coming (to you) f.	gününü görmek
59	Konuşma Dili	have it coming (to you) f.	cezasını bulmak/çekmek
60	Konuşma Dili	have that coming (to you) f.	hak ettiğini bulmak
61	Konuşma Dili	have that coming (to you) f.	gününü görmek
62	Konuşma Dili	have that coming (to you) f.	cezasını bulmak/çekmek
63	Konuşma Dili	have it coming to you f.	hak etmek
64	Konuşma Dili	have it coming to you f.	müstahak olmak
65	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma yeteneği olmak
66	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma becerisi içinde olmak
67	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
68	Konuşma Dili	have it in you (to do something) f.	(bir şey yapma) yeteneği olmak
69	Konuşma Dili	have it in you (to do something) f.	(bir şey yapma) becerisi içinde olmak
70	Konuşma Dili	have it in you (to do something) f.	(bir şey yapma) yeteneğini içinde barındırmak
71	Konuşma Dili	have it in you to do something f.	bir şey yapma yeteneği olmak
72	Konuşma Dili	have it in you to do something f.	bir şey yapma becerisine sahip olmak
73	Konuşma Dili	have it in you to do something f.	bir şey yapmak birinin içinde olmak
74	Konuşma Dili	have it in you to do something f.	bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
75	Konuşma Dili	have it in you to do something f.	bir şey yapma kapasitesi olmak
76	Konuşma Dili	have it in you to do something f.	bir şey yapma potansiyeli olmak
77	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma becerisine sahip olmak
78	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapmak birinin içinde olmak
79	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma kapasitesi olmak
80	Konuşma Dili	have (got) it in you to do something f.	bir şey yapma potansiyeli olmak
81	Konuşma Dili	I could tell you, but then I'd have to kill you expr.	(şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerekir
82	Konuşma Dili	I could tell you, but then I'd have to kill you expr.	(şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerek
83	Konuşma Dili	I could tell you, but then I'd have to kill you expr.	söyleyemem, yoksa seni öldürmem gerekir
84	Konuşma Dili	I could tell you but then I’d have to kill you expr.	(şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerek
85	Konuşma Dili	I could tell you but then I’d have to kill you expr.	(şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerekir
86	Konuşma Dili	I could tell you but then I’d have to kill you expr.	söyleyemem, yoksa seni öldürmem gerekir
87	Konuşma Dili	can I have (one) call you? expr.	(sonra) sizi arayabilir mi?
88	Konuşma Dili	can I have (one) call you? expr.	(sonra) sizi arasa olur mu?
89	Konuşma Dili	could I have someone call you? expr.	(sonra) sizi arayabilir mi?
90	Konuşma Dili	could I have someone call you? expr.	(sonra) sizi arasa olur mu?
91	Konuşma Dili	have you lost your marbles? expr.	aklını mı kaçırdın?
92	Konuşma Dili	admitting you have a problem is the first step expr.	bir sorunun olduğunu kabullenmek ilk adımdır
93	Konuşma Dili	admitting you have a problem is the first step expr.	bir problemin olduğunu kabullenmek ilk adımdır
94	Konuşma Dili	in case you have noticed expr.	fark ettiysen
95	Konuşma Dili	how have you been keeping? expr.	görüşmeyeli nasılsın?
96	Konuşma Dili	nice place you have here expr.	evin çok güzelmiş
97	Konuşma Dili	whenever you have time expr.	müsait olduğun zaman
98	Konuşma Dili	have you lost your marbles? expr.	kafayı mı yedin?
99	Konuşma Dili	just do what you have to do expr.	sadece yapman gerekeni yap
100	Konuşma Dili	obviously you have a plan expr.	senin bir planın olduğu belli
101	Konuşma Dili	have i offended you in some way? expr.	yoksa seni kırdım mı?
102	Konuşma Dili	don't let the doorknob hit you where the dog should have bit you expr.	hemen çık git
103	Konuşma Dili	don't let the doorknob hit you where the dog should have bit you expr.	kapı dışarı edilmeden çık git
104	Konuşma Dili	don't let the doorknob hit you where the dog should have bit you expr.	derhal burayı terk et
105	Konuşma Dili	don't let the doorknob hit you where the dog should have bit you expr.	gözüm görmesin
106	Konuşma Dili	don't let the doorknob hit you where the dog should have bit you expr.	defol git
107	Konuşma Dili	you have got some nerve expr.	amma yüzsüzsün
108	Konuşma Dili	you have got some nerve expr.	ne kadar yüzsüzsün
109	Konuşma Dili	do I have to draw (you) a picture? expr.	(sana) her şeyi tane tane anlatmak mı gerekiyor?
110	Konuşma Dili	do I have to draw (you) a picture? expr.	(sana) her şeyi açık açık söylemek mi gerekiyor?
111	Konuşma Dili	do I have to draw (you) a picture? expr.	resimli açıklama mı lazım (sana)?
112	Konuşma Dili	do you have a problem with that? expr.	(bununla ilgili) bir sıkıntın mı var?
113	Konuşma Dili	do you have a problem with that? expr.	(bu) hoşuna gitmedi mi?
114	Konuşma Dili	do you have a problem with that? expr.	(bununla ilgili) bir itirazın mı var?
115	Konuşma Dili	you have (got) to laugh expr.	buna gülmelisin
116	Konuşma Dili	you have (got) to laugh expr.	bu talihsiz duruma eğlenceli/komik yanından bakmalısın
117	Konuşma Dili	you have (got) to laugh expr.	aslında komik
118	Konuşma Dili	you have (got) to laugh expr.	gülüp geçmelisin
119	Konuşma Dili	you have to laugh expr.	komik
120	Konuşma Dili	you have to laugh expr.	bence komik
121	Konuşma Dili	you have to laugh expr.	aslında komik değil mi?
122	Konuşma Dili	you have to laugh expr.	gülmen lazım
123	Konuşma Dili	you have to laugh expr.	bence gülünecek bir şey
124	Konuşma Dili	you shouldn't have expr.	neden zahmet ettin
125	Konuşma Dili	you shouldn't have expr.	zahmet etmeseydin
126	Konuşma Dili	you shouldn't have expr.	zahmet etmişsin
127	Konuşma Dili	if you have a mind to (do something) expr.	eğer (bir şeyi yapma) niyetin varsa
128	Konuşma Dili	if you have a mind to (do something) expr.	eğer (bir şeyi yapmaya) niyetliysen
129	Konuşma Dili	if you have a mind to (do something) expr.	eğer (bir şeyi) yapmak) istiyorsan
130	Konuşma Dili	if you have a mind to (do something) expr.	eğer (bir şeyi yapmak) niyetindeysen
131	Konuşma Dili	and there you have it expr.	ve işte bu
132	Konuşma Dili	and there you have it expr.	ve işte bu kadar
133	Konuşma Dili	and there you have it expr.	ve işte bu kadar basit
134	Konuşma Dili	and there you have it expr.	ve işte oldu
135	Konuşma Dili	and there you have it expr.	ve bu kadar
136	Konuşma Dili	who are you, and what have you done with (someone) expr.	eski (birine) ne oldu?
137	Konuşma Dili	who are you, and what have you done with (someone) expr.	eski (birinden) eser kalmamış
138	Konuşma Dili	(you) could have fooled me expr.	bence hiç de öyle değil
139	Konuşma Dili	(you) could have fooled me expr.	bence hiç öyle görünmüyor
140	Konuşma Dili	(you) could have fooled me expr.	hiç sanmıyorum
141	Konuşma Dili	(you) could have fooled me expr.	hiç de öyle değil gibi
142	Konuşma Dili	(you) could have fooled me expr.	gerçekten mi?
143	Konuşma Dili	(you) could have fooled me expr.	dalga mı geçiyorsun?
144	Konuşma Dili	(you) could have fooled me expr.	şaka mı yapıyorsun?
145	Konuşma Dili	(you) could have fooled me expr.	hadi ya
146	Konuşma Dili	(you) could have fooled me expr.	hadi oradan
147	Konuşma Dili	(you) could have fooled me expr.	beni kandırabilirdin
148	Konuşma Dili	(you) could have fooled me expr.	neredeyse kanacaktım
149	Konuşma Dili	could I have call you? expr.	(sonra) sizi arayabilir mi?
150	Konuşma Dili	could I have call you? expr.	(sonra) sizi arasa olur mu?
151	Konuşma Dili	could I have call you? expr.	size dönsün mü?
152	Konuşma Dili	could I have call you? expr.	sizi arasın mı?
153	Konuşma Dili	could I have call you? expr.	sizi aratayım mı?
154	Konuşma Dili	delighted to have you expr.	ziyaretin/gelmen memnuniyet verici
155	Konuşma Dili	delighted to have you expr.	seni burada/aramızda görmek çok güzel
156	Konuşma Dili	delighted to have you expr.	ziyaretin/gelmen mutlu etti
157	Konuşma Dili	delighted to have you here expr.	ziyaretin/gelmen memnuniyet verici
158	Konuşma Dili	delighted to have you here expr.	seni burada/aramızda görmek çok güzel
159	Konuşma Dili	delighted to have you here expr.	ziyaretin/gelmen mutlu etti
160	Konuşma Dili	delighted to have you here expr.	seni ağırlamak mutluluk verici
161	Konuşma Dili	do I have to spell it out (for you) expr.	bunu sana açıklamam mı gerekiyor mu?
162	Konuşma Dili	good to have you here expr.	burada olman güzel
163	Konuşma Dili	good to have you here expr.	seni burada görmek güzel
164	Konuşma Dili	have I got for you! expr.	tam sana/size göre (bir şeyim) var!
165	Konuşma Dili	have I got for you! expr.	sana haberlerim/bir haberim var!
166	Konuşma Dili	have I got news for you expr.	sana haberlerim var
167	Konuşma Dili	I have to love you and leave you expr.	kusuruma bakma ama gitmeliyim
168	Konuşma Dili	I have to love you and leave you expr.	sana doyum olmaz ama benim gitmem lazım
169	Konuşma Dili	I will have you know expr.	bilmiyorsan öğren
170	Konuşma Dili	I will have you know expr.	şunu bil ki
171	Konuşma Dili	I will have you know expr.	bilmen lazım ki
172	Konuşma Dili	I will have you know expr.	söylemeliyim ki
173	Konuşma Dili	I will have you know expr.	bil ki
174	Konuşma Dili	ictybtihtky (I could tell you, but then I'd have to kill you) expr.	(şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerekir
175	Konuşma Dili	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	eğer söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını hiç açma daha iyi
176	Konuşma Dili	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	eğer iyi bir şey söylemeyeceksen hiçbir şey söyleme daha iyi
177	Konuşma Dili	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	eğer ağzından kötü sözler çıkacaksa ağzını hiç açma/sus daha iyi
178	Konuşma Dili	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	kötü söz söyleyeceğine sus/hiç konuşma daha iyi
179	Konuşma Dili	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	kötü sözler/şeyler söyleyeceksen sus
180	Konuşma Dili	if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.	eğer kötü konuşacaksan sus daha iyi
181	Konuşma Dili	what have you been getting up to? expr.	neler yapıyorsun?
182	Konuşma Dili	what have you been getting up to? expr.	neler yaptın?
183	Konuşma Dili	what have you been getting up to? expr.	ne yapıyorsun?
184	Konuşma Dili	what time have you got? expr.	saat kaç?
185	Konuşma Dili	what time have you got? expr.	saatin kaç?
186	Konuşma Dili	what time have you got? expr.	saatin kaç olduğunu biliyor musun?
187	Konuşma Dili	yhbw (you have been warned) expr.	seni uyardım
188	Konuşma Dili	yhbw (you have been warned) expr.	uyarıldın
189	Konuşma Dili	you had to have been there expr.	orada olmalıydın
190	Konuşma Dili	you had to have been there expr.	orada olman lazımdı
191	Konuşma Dili	you had to have been there expr.	görmeliydin
192	Konuşma Dili	you had to have been there expr.	görmen lazımdı
193	Konuşma Dili	you had to have been there expr.	orada olsan/görsen anlardın
194	Konuşma Dili	you have got to be kidding (me) expr.	ciddi olamazsın
195	Konuşma Dili	you have got to be kidding (me) expr.	dalga geçiyorsun
196	Konuşma Dili	you have got to be kidding (me) expr.	şaka yapıyor olmalısın
197	Konuşma Dili	you have to do what you have to do expr.	yapman gerekeni yap
198	Konuşma Dili	you have to do what you have to do expr.	gerekeni yapmak lazım
199	Konuşma Dili	you have to do what you have to do expr.	ne gerekiyorsa/durum ne gerektiriyorsa onu yapmak lazım
200	Konuşma Dili	you have to hand it to someone expr.	hakkını vermek lazım
201	Konuşma Dili	you have to hand it to someone expr.	yiğidi öldür hakkını ver
202	Konuşma Dili	you have to hand it to someone expr.	yiğidi öldür hakkını yeme
Idioms
203	Deyim	have it in you f.	yapabilmek
204	Deyim	have it in you f.	(bir şeyi yapabilme özelliği) içinde olmak
205	Deyim	have your wits about you f.	dikkat kesilmek
206	Deyim	have your wits about you f.	gözünü açmak
207	Deyim	have your wits about you f.	gözünü dört açmak
208	Deyim	have your wits about you f.	tetikte olmak
209	Deyim	have your work cut out for you f.	işi zor olmak
210	Deyim	have your work cut out for you f.	baş etmesi zor bir işi olmak
211	Deyim	have your work cut out for you f.	işi başından aşkın olmak
212	Deyim	have/keep your wits about you f.	kafası yerinde olmak
213	Deyim	have/keep your wits about you f.	gözünü açmak
214	Deyim	have/keep your wits about you f.	gözünü dört açmak
215	Deyim	have/keep your wits about you f.	tetikte olmak
216	Deyim	look as if you have seen a ghost f.	hayalet/hortlak görmüş gibi olmak
217	Deyim	look as if you have seen a ghost f.	beti benzi solmak/atmak
218	Deyim	look as if you have seen a ghost f.	çarşaf gibi bembeyaz olmak
219	Deyim	look as if you have seen a ghost f.	kül/kireç kesilmek
220	Deyim	look as if you have seen a ghost f.	kanı donmak/çekilmek
221	Deyim	there you have it expr.	işte budur
222	Deyim	there you have it expr.	işte bu kadar basit
223	Deyim	If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.	geleceğini bilseydim kek yapardım
224	Deyim	If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.	seni gördüğüme çok şaşırdım
225	Deyim	If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.	nerden çıktın sen
226	Deyim	If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.	a nerden çıktınız siz
227	Deyim	you could have knocked me over with a feather expr.	beni kolayca tongaya düşürebilirdin
228	Deyim	where have you been all my life? expr.	bunca zamandır neredeydin?
229	Deyim	(have you) been ok? expr.	her şey yolunda mı?
230	Deyim	where in the devil have you been? expr.	hangi cehennemdeydin?
231	Deyim	(have you) been ok? expr.	iyi misin?
232	Deyim	(have you) been keeping out of trouble? expr.	ne var ne yok yaramazlık yoktur umarım?
233	Deyim	(have you been) keeping out of trouble? expr.	ne var ne yok yaramazlık yoktur umarım?
234	Deyim	(have you) been keeping cool? expr.	sıcaklarla aran nasıl?
235	Deyim	(have you been) keeping cool? expr.	sıcaklarla aran nasıl?
236	Deyim	they must have seen you coming expr.	sazan/enayi olduğunu hemen anlamışlar
237	Deyim	I'll have to let you go expr.	seni tutmayayım
238	Deyim	have I got something for you expr.	tam sana/size göre bir şeyim var
239	Deyim	do not lick what you have spat expr.	tükürdüğünü yalama
240	Deyim	I'll have to let you go expr.	zamanını almayayım
241	Deyim	you can't have it both ways expr.	iki zıt şeye aynı anda sahip olamazsın, olunmaz
242	Deyim	you can't have it both ways expr.	hem karnım doysun hem pastam dursun olmaz
243	Deyim	you can't have it both ways expr.	hem öyle hem böyle olmaz
244	Deyim	you can't have it both ways expr.	hem ayranım dökülmesin hem yoğurdum ekşimesin olmaz
245	Deyim	I have a bridge to sell you expr.	çok safsın
246	Deyim	I have a bridge to sell you expr.	çok enayisin
247	Deyim	I have a bridge to sell you expr.	köprü var, alırsan
248	Deyim	I have a bridge to sell you expr.	köprü satayım sana
249	Deyim	I have a bridge to sell you expr.	çok kolay kanıyorsun
250	Deyim	you don't have to be a rocket scientist (to do something) expr.	(bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor
251	Deyim	you don't have to be a rocket scientist (to do something) expr.	(bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok
Formal
252	Resmi	you needn’t have bothered expr.	zahmet etmene gerek yoktu
Speaking
253	Konuşma	the interest you have shown i.	göstermiş olduğunuz alaka
254	Konuşma	do you have someone special in your life i.	hayatında özel biri var mı
255	Konuşma	have something with you f.	yanında taşımak
256	Konuşma	and what have you zf.	ve daha bilmem
257	Konuşma	and what have you zf.	ve başkaları ve daha bilmem
258	Konuşma	and what have you zf.	ve başkaları
259	Konuşma	have you lost your mind? expr.	aklını mı kaçırdın sen?
260	Konuşma	have you been crying? expr.	ağlıyor muydun sen?
261	Konuşma	what did you have in mind? expr.	aklından ne geçiyordu?
262	Konuşma	what do you have in your mind? expr.	aklında ne var?
263	Konuşma	have you been crying? expr.	ağladın mı sen?
264	Konuşma	your mind must have played tricks on you expr.	aklın sana oyun oynamış olmalı
265	Konuşma	I want you to have it expr.	almanızı istiyorum
266	Konuşma	you have one hell of an imagination expr.	acayip bir hayal gücün var
267	Konuşma	you don't have to explain expr.	açıklamak zorunda değilsin
268	Konuşma	whatever you have in your mind expr.	aklında ne varsa
269	Konuşma	what exactly do you have in mind? expr.	aklından tam olarak ne geçiyor?
270	Konuşma	do you have any plans for dinner? expr.	akşam yemeği için planınız var mı?
271	Konuşma	you can have it expr.	al senin olsun
272	Konuşma	do you have a mother? expr.	annen var mı?
273	Konuşma	do you have a car? expr.	araban var mı?
274	Konuşma	have you ever considered selling the car? expr.	arabayı satmayı düşündünüz mü?
275	Konuşma	you have to ask yourself the question expr.	artık kendine şu soruyu sorman gerekiyor
276	Konuşma	do you have a light? expr.	ateşin var mı?
277	Konuşma	do you have a fever? expr.	ateşin var mı?
278	Konuşma	do you have a light? expr.	ateşiniz var mı?
279	Konuşma	you have great taste in shoes expr.	ayakkabı konusunda çok zevklisiniz
280	Konuşma	have you seen my other shoe? expr.	ayakkabımın tekini gördün mü?
281	Konuşma	do you have five minutes to spare? expr.	ayıracak beş dakikan var mı?
282	Konuşma	do you have this in large? expr.	bunun large'ı var mı?
283	Konuşma	do you have this in medium? expr.	bunun medium'u var mı?
284	Konuşma	why do you always have to lay your problems at my doorstep? expr.	ben dert babası mıyım?
285	Konuşma	I never would have found you otherwise expr.	başka türlü seni asla bulamazdım
286	Konuşma	do you have this in small? expr.	bunun küçük boyu var mı?
287	Konuşma	do you have anyone in mind for this job? expr.	bu iş için aklında biri var mı?
288	Konuşma	have you seen your mother today? expr.	bugün anneni gördün mü?
289	Konuşma	you have to follow that system expr.	bu sisteme ayak uydurmak zorundasınız
290	Konuşma	have you ever been here before? expr.	burada daha önce bulundunuz mu?
291	Konuşma	how long have you been running this place? expr.	burayı ne kadardır işletiyorsunuz?
292	Konuşma	do I have to paint you a picture? expr.	bunu sana tek tek açıklamalı mıyım?
293	Konuşma	have you got any jacket that goes with these pants? expr.	bu pantolona uyacak ceketiniz var mı?
294	Konuşma	do you have a name? expr.	bir ismin var mı?
295	Konuşma	it's a pleasure to have you with us expr.	bize katılmana çok memnun olduk
296	Konuşma	you couldn't have asked for anything better expr.	bundan daha iyisi olamazdı
297	Konuşma	if you have a problem with that expr.	beğenmiyorsan
298	Konuşma	you have to see this expr.	bunu görmelisin
299	Konuşma	you must have been so angry with me expr.	bana çok kızmış olmalısın
300	Konuşma	do I have to paint (you) a picture? expr.	bunu anlaman için daha ne yapmalıyım (resim mi çizeyim/tek tek heceleyeyim mi)?
301	Konuşma	do you have this in large? expr.	bunun büyük boyu var mı?
302	Konuşma	it's nice to have you here expr.	burada olman güzel
303	Konuşma	do you have this in other colors? expr.	bunun başka renkleri var mı?
304	Konuşma	what have you done to us? expr.	bize ne yaptınız?
305	Konuşma	have you ever been here before? expr.	buraya daha önce geldiniz mi?
306	Konuşma	have you been here by yourself all this time? expr.	bunca zamandır burada tek başına mıydın?
307	Konuşma	you couldn't have asked for more expr.	bundan daha iyisini isteyemezdik
308	Konuşma	do you have any jacket to match these trousers? expr.	bu pantolona uyacak ceketiniz var mı?
309	Konuşma	I should have told you that expr.	bunu sana söylemem gerekirdi
310	Konuşma	what have you done to me? expr.	bana ne yaptın?
311	Konuşma	you shouldn't have told me expr.	bana söylememeliydin
312	Konuşma	you shouldn't have done that expr.	bunu yapmamalıydın
313	Konuşma	would you have dinner with me tonight? expr.	bu gece benimle yemek yer misin?
314	Konuşma	do I have to spell it out for you? expr.	bunu sana açıklamalı mıyım?
315	Konuşma	do you have this in other colors? expr.	bunun başka rengi var mı?
316	Konuşma	I know you have some issues with me expr.	benimle bazı sorunlarınız olduğunu biliyorum
317	Konuşma	you have to teach me that trick sometime expr.	bu numarayı bir ara bana da öğretmelisin
318	Konuşma	you couldn't have asked for anything better expr.	bundan daha iyisini isteyemezdik
319	Konuşma	do you have any plans for tonight? expr.	bu gece için planlarınız var mı?
320	Konuşma	you have to do whatever it takes expr.	bedeli ne olursa olsun her şeyi yapmalısın
321	Konuşma	you couldn't have asked for anything more expr.	bundan daha iyisini isteyemezdik
322	Konuşma	do you have this in another color? expr.	bunun başka rengi var mı?
323	Konuşma	you didn't have to do that expr.	bunu yapmak zorunda değildin
324	Konuşma	have you seen today's paper? expr.	bugünkü gazeteyi gördün mü?
325	Konuşma	you have to do something expr.	bir şeyler yapmak zorundasınız
326	Konuşma	how long have you worked here? expr.	burada ne kadar çalıştın?
327	Konuşma	you shouldn't have done this without talking to me expr.	benimle konuşmadan bunu yapmaman gerekirdi
328	Konuşma	you didn't have to go to all this trouble expr.	bu kadar zahmete girmene hiç gerek yoktu
329	Konuşma	you have to believe that expr.	buna inanmalısın
330	Konuşma	have you got something to say to me? expr.	bana söyleyeceğin bir şey mi var?
331	Konuşma	I have never understood you expr.	ben seni hiç anlamadım
332	Konuşma	could you turn it down a bit so we could have a word? expr.	biraz kıssan da iki laf etsek?
333	Konuşma	do you have to make so much noise? expr.	bu kadar çok ses çıkartmak zorunda mısın?
334	Konuşma	how many cigarettes have you smoked today? expr.	bugün kaç tane sigara içtin?
335	Konuşma	you have no choice left expr.	başka seçeneğin yok/kalmadı
336	Konuşma	look what you have done expr.	bak ne yaptın
337	Konuşma	I have told you this expr.	bunu daha önce sana söylemiştim
338	Konuşma	we should not have given you this job expr.	bu işi sana vermemeliydik
339	Konuşma	you have no idea what's going on here expr.	burada neler döndüğünün farkında değilsin
340	Konuşma	do you have this in another size? expr.	bunun başka bedeni var mı?
341	Konuşma	when you grow up and have kids you will understand me expr.	büyüyüp çocukların olduğunda beni anlarsın
342	Konuşma	how many times have I listened to you about this? expr.	bunun hakkında anlattıklarını kaç kere dinledim?
343	Konuşma	you may have heard of it expr.	belki olayı duymuşsundur
344	Konuşma	do you have any use for this? expr.	bu işine yarar mı?
345	Konuşma	you really didn't have to go to all this trouble expr.	bu kadar zahmete girmene hiç gerek yoktu
346	Konuşma	you have to trust me expr.	bana güvenmek zorundasın
347	Konuşma	do you have this in other colours? expr.	bunun başka renkleri var mı?
348	Konuşma	if you have no objection expr.	bir itirazınız yoksa
349	Konuşma	what have you done to me? expr.	bana ne yaptınız?
350	Konuşma	you don't have to take my word for it expr.	benim sözüme güvenmek zorunda değilsin
351	Konuşma	if I catch you smoking again I'll have your guts for garters expr.	bir daha seni sigara içerken yakalarsam canına okurum
352	Konuşma	do you have any place to stay tonight? expr.	bu gece kalacak yerin var mı?
353	Konuşma	it's good to have you here expr.	burada olman güzel
354	Konuşma	you must have missed me expr.	beni özlemiş olmalısın
355	Konuşma	could you have a look? expr.	bakabildin mi?
356	Konuşma	do you have any change? expr.	bozuk paranız var mı?
357	Konuşma	do you have any change? expr.	bozuk paran var mı?
358	Konuşma	how long have you been running this place? expr.	burayı ne kadardır işletiyorsun?
359	Konuşma	you have 5 minutes expr.	beş dakikan var
360	Konuşma	you have 5 minutes expr.	beş dakikanız var
361	Konuşma	you have no right (to do...) expr.	buna hakkın yok
362	Konuşma	you don't have to do that expr.	bunu yapmanız gerekmez
363	Konuşma	you have five minutes expr.	beş dakikan var
364	Konuşma	you have five minutes expr.	beş dakikanız var
365	Konuşma	where have you been all night? expr.	bütün gece neredeydin?
366	Konuşma	I want you to have this expr.	bunu almanı istiyorum
367	Konuşma	do you have a moment? expr.	biraz zamanınız var mı?
368	Konuşma	do you have a second? expr.	bir saniyeniz var mı?
369	Konuşma	you don't have to say anything expr.	bir şey demene gerek yok
370	Konuşma	when you have a body like that everything fits you perfectly expr.	böyle bir vücudun olduğunda her şey üzerine tam oturur
371	Konuşma	how long have you been building this school? expr.	bu okulu ne zamandır/süredir inşa ediyorsunuz?
372	Konuşma	you must have a job expr.	bir iş sahibi olmalısın
373	Konuşma	you have failed expr.	başarısız oldun
374	Konuşma	you must have a job expr.	bir işin olmalı
375	Konuşma	do you have a vacancy? expr.	boş odanız var mı?
376	Konuşma	do you have this in medium? expr.	bunun orta boyu var mı?
377	Konuşma	what have you done to us? expr.	bize ne yaptın?
378	Konuşma	I have feelings for you too expr.	benim de sana karşı hislerim var
379	Konuşma	what choice do you have? expr.	başka şansın var mı?
380	Konuşma	I wouldn't have done this without you expr.	bunu sensiz yapamazdım
381	Konuşma	I know you have to go expr.	biliyorum gitmek zorundasın
382	Konuşma	you have to believe me expr.	bana inanmalısın
383	Konuşma	you shouldn't have done that expr.	bunu yapmayacaktın
384	Konuşma	you might have told us expr.	bize söyleyebilirdin
385	Konuşma	why does it have to be you? expr.	bu neden sen olmak zorundasın?
386	Konuşma	do I have to spell it out (for you)? expr.	bunu anlaman için daha ne yapmalıyım (resim mi çizeyim/tek tek heceleyeyim mi)?
387	Konuşma	how long have you been running this place? expr.	burayı ne süredir işletiyorsunuz?
388	Konuşma	sorry to have kept you waiting expr.	beklettiğim için özür dilerim
389	Konuşma	you might have told me expr.	bana söyleyebilirdin
390	Konuşma	do you want to have dinner with me? expr.	benimle yemeğe çıkmak ister misin?
391	Konuşma	do you have a second? expr.	bir saniyen var mı?
392	Konuşma	you have to trust me expr.	bana güvenmelisin
393	Konuşma	you must have confused me with someone else expr.	beni başkasıyla karıştırmış olmalısın
394	Konuşma	you don't have to lie to me expr.	bana yalan söylemene gerek yok
395	Konuşma	you have to put a stop to it expr.	buna bir son vermelisin
396	Konuşma	you have to see this expr.	bunu görmen lazım
397	Konuşma	you have to help me expr.	bana yardım etmelisin
398	Konuşma	how long have you been running this place? expr.	burayı ne süredir işletiyorsun?
399	Konuşma	how many cigarettes have you smoked today? expr.	bugün kaç sigara içtin?
400	Konuşma	you shouldn't have done this expr.	bunu yapmayacaktın
401	Konuşma	you could have fooled me expr.	beni kandırabilirdin
402	Konuşma	if you have to get in contact with me again expr.	benimle tekrar temasa geçmeniz gerekirse
403	Konuşma	you have a family expr.	bir ailen var
404	Konuşma	do you have any pain? expr.	bir ağrınız var mı?
405	Konuşma	do you think you have this place figured out? expr.	burayı çözdüğünü mü düşünüyorsun?
406	Konuşma	you couldn't have asked for more expr.	bundan daha iyisi olamazdı
407	Konuşma	I have never understood you expr.	ben seni hiç bir zaman anlamadım
408	Konuşma	where have you been all this time expr.	bunca zamandır nerelerdesin
409	Konuşma	you don't have to do this expr.	bunu yapmak zorunda değilsin
410	Konuşma	do you have any use for it? expr.	bu işine yarar mı?
411	Konuşma	you didn't have to go to all this trouble expr.	bunca zahmete girmene hiç gerek yoktu
412	Konuşma	you have to promise me expr.	bana söz vermelisin
413	Konuşma	you don't have to say anything expr.	bir şey söylemek zorunda değilsin
414	Konuşma	why have you been so cold to me? expr.	bana neden soğuk davranıyorsun böyle?
415	Konuşma	you have five minutes expr.	beş dakikanız var
416	Konuşma	you have to do more than this shit expr.	bu boktan daha fazlasını yapmalısın
417	Konuşma	do you have a jacket to suit these trousers? expr.	bu pantolona uyacak ceketiniz var mı?
418	Konuşma	you must have mistaken me for someone else expr.	beni başkasıyla karıştırmış olmalısın
419	Konuşma	where else have you been? expr.	başka nerelere gittin?
420	Konuşma	don't you have anything better to do? expr.	başka işin yok mu?
421	Konuşma	you have to believe me expr.	bana inanman gerek
422	Konuşma	you didn't have to do this expr.	bunu yapmak zorunda değildin
423	Konuşma	if you have any problems or any questions during your stay here expr.	burada kaldığınız süre zarfında herhangi bir probleminiz ya da sorunuz olursa
424	Konuşma	have you seen this man? expr.	bu adamı gördünüz mü?
425	Konuşma	you didn't have to do this expr.	bunu yapmana gerek yoktu
426	Konuşma	it's not like you have a choice expr.	başka seçeneğin(iz) yok
427	Konuşma	do you have this in a different color? expr.	bunun başka rengi var mı?
428	Konuşma	you couldn't have asked for anything more expr.	bundan daha iyisi olamazdı
429	Konuşma	do you have this in small? expr.	bunun small'u var mı?
430	Konuşma	you don't have to come up here expr.	buraya gelmek zorunda değilsin
431	Konuşma	do you have any evidence of that? expr.	bununla ilgili herhangi bir kanıtınız var mı?
432	Konuşma	you have to trust me expr.	bana güvenmek zorundasınız
433	Konuşma	do you have a minute? expr.	bir dakikanız var mı?
434	Konuşma	I think you have a fucking drug problem expr.	bence senin uyuşturucu sorunun var
435	Konuşma	you have no idea who we are expr.	bizim kim olduğumuz konusunda hiçbir fikrin yok
436	Konuşma	you have made me do that expr.	bana bunu sen yaptırdın
437	Konuşma	did you have a chance to take a look? expr.	bakma fırsatın oldu mu?
438	Konuşma	you could have hurt someone expr.	birini/birisini yaralayabilirdin
439	Konuşma	you have to see a doctor expr.	bir doktora gitmelisin
440	Konuşma	you have your whole life in front of you expr.	daha yolun başındasınız
441	Konuşma	what have you got in your bag? expr.	çantanda ne var?
442	Konuşma	have you ever been there? expr.	daha önce orada bulundun mu?
443	Konuşma	have you ever flown before? expr.	daha önce uçtun mu?
444	Konuşma	have you been to Istanbul before? expr.	daha önce istanbul'a de geldin mi?
445	Konuşma	do you have children? expr.	çocuğun var mı?
446	Konuşma	have you ever been to expr.	daha önce geldiniz mi
447	Konuşma	you don't have much time expr.	çok fazla zamanın yok
448	Konuşma	do you have any kids? expr.	çocuğun var mı?
449	Konuşma	have you ever seen anything like this before? expr.	daha önce böyle bir şey görmüş müydün?
450	Konuşma	have you been to Istanbul before? expr.	daha önce de geldin mi istanbul'a?
451	Konuşma	you have to find a way to stop it expr.	durdurmanın bir yolunu bulmak zorundasın
452	Konuşma	have you ever had anything like that happen to you before? expr.	daha önce böyle bir şey yaşadın mı?
453	Konuşma	you have got to be kidding expr.	dalga geçiyorsun
454	Konuşma	do you have a death wish? expr.	canına mı susadın?
455	Konuşma	you have a beautiful smile expr.	çok güzel gülüyorsun
456	Konuşma	have you ever been to turkey before? expr.	daha önce türkiye'de bulundun mu?
457	Konuşma	what did you have for breakfast when you were a child? expr.	çocukken kahvaltıda ne yerdin?
458	Konuşma	you can't have more money expr.	daha fazla para alamazsın
459	Konuşma	do you have any children? expr.	çocuğunuz var mı?
460	Konuşma	have you travelled a lot? expr.	çok seyahat ettin mi?
461	Konuşma	you have a very cute nose expr.	çok hoş bir burnun var
462	Konuşma	have you ever been to turkey before? expr.	daha önce türkiye'ye geldin mi?
463	Konuşma	do you have any children? expr.	çocuğun var mı?
464	Konuşma	you don't have too much time expr.	çok fazla zamanın yok
465	Konuşma	you have a nice smile expr.	çok güzel gülüyorsun
466	Konuşma	you have a long way to go expr.	daha yiyecek çok fırın ekmeğin var
467	Konuşma	do you have anything in your pockets? expr.	ceplerinde bir şey var mı?
468	Konuşma	would you like to have tea or something? expr.	çay falan ister misin?
469	Konuşma	have you ever been to turkey? expr.	daha önce türkiye'de bulundun mu?
470	Konuşma	do you have a better idea? expr.	daha iyi bir fikrin var mı?
471	Konuşma	have you got a better idea? expr.	daha iyi bir fikrin var mı?
472	Konuşma	would you like to have tea? expr.	çay ister misiniz?
473	Konuşma	you should have stopped expr.	durmalıydın
474	Konuşma	have you ever been here before? expr.	daha önce burada bulundun mu?
475	Konuşma	have you been outside? expr.	dışarıda mıydın?
476	Konuşma	you need to have experience expr.	deneyiminiz olmalı
477	Konuşma	do you have kids? expr.	çocukların var mı?
478	Konuşma	would you like to have tea? expr.	çay ister misin?
479	Konuşma	would you like to have tea or something? expr.	çay ya da başka bir şey ister misin?
480	Konuşma	you could have knocked me down with a feather! expr.	çok şaşırdım!
481	Konuşma	have you ever been to turkey? expr.	daha önce türkiye'ye geldin mi?
482	Konuşma	you couldn't have asked at a better time expr.	daha iyi bir zamanda soramazdın
483	Konuşma	have you heard? expr.	duydun mu?
484	Konuşma	I didn't know you have a kid expr.	çocuğun olduğunu bilmiyordum
485	Konuşma	have you got a better idea? expr.	daha iyi bir fikrin mi var?
486	Konuşma	have you married before? expr.	daha önce evlenmiş miydin?
487	Konuşma	you don't have a lot of time expr.	çok fazla zamanın yok
488	Konuşma	have you ever been here before? expr.	daha önce burada bulundunuz mu?
489	Konuşma	did you have many toys? expr.	çok oyuncağın var mıydı?
490	Konuşma	you could have knocked me over with a feather! expr.	çok şaşırdım!
491	Konuşma	you have your whole life in front of you expr.	daha yolun başındasın
492	Konuşma	what do you have to think about? expr.	düşünecek ne var?
493	Konuşma	you have got to be kidding expr.	ciddi olamazsın
494	Konuşma	do you have kids? expr.	çocuğun var mı?
495	Konuşma	you have to tell us what happened last night expr.	dün gece olanları bize anlatmak zorundasın
496	Konuşma	do you have anything in your pocket? expr.	cebinde bir şey var mı?
497	Konuşma	do you still have a chance? expr.	hala şansın var mı?
498	Konuşma	do you have a driving licence? expr.	ehliyetin var mı?
499	Konuşma	have you ever thought about killing me? expr.	hiç beni öldürmeyi düşündün mü?
500	Konuşma	you don't have to say anything at all expr.	hiçbir şey söylemen gerekmiyor