bed - Türkisch Englisch Wörterbuch

bed

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "bed" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 119 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
bed n. yatak
Who could sleep peacefully with bombs under the bed?
Yatağın altında bombalar varken kim huzur içinde uyuyabilir?

More Sentences
General
bed n. yatak
We take out millions of tonnes of sand eels and scour the sea beds, and the cod eat sand eels.
Milyonlarca ton kum yılan balığı çıkarıp deniz yataklarını tarıyoruz ve morinalar kum yılan balıklarını yiyor.

More Sentences
bed n. yatma
I'm ready for bed.
Ben yatmaya hazırım.

More Sentences
bed n. uyuma
It's time you went to bed.
Uyuma zamanın geldi de geçiyor.

More Sentences
bed n. uyku
It's just time for children to go to bed.
Çocuklar için uyku saati.

More Sentences
Colloquial
bed v. yatağa yatmak
She went into the room and lay on the bed.
Odaya gitti ve yatağa yattı.

More Sentences
Technical
bed n. yatak
Somebody had put a bed across the bathroom door and so she could not get in.
Birisi banyo kapısının karşısına bir yatak koymuştu ve bu yüzden içeri giremedi.

More Sentences
Furniture
bed n. karyola
Tom couldn't assemble the bed because he didn't have the right sized Allen key.
Tom, doğru ebatta alyan anahtarı olmadığı için karyolanın montajını yapamadı.

More Sentences
General
bed n. tarh
bed n. yatacak yer
bed n. döşek
bed n. yığın
bed n. nehir yatağı
bed n. mezar
bed n. katman
bed n. temel
bed n. evlenme
bed n. tarh (bahçedeki)
bed n. çiçeklik
bed n. zemin
bed n. bir gecelik yatak fiyatı
bed n. seks
bed n. cinsel ilişki
bed n. dinlenme yeri
bed n. (göl/ırmak) dip
bed n. yüzey
bed n. yatma zamanı
bed n. evlilik hayatı
bed n. hayvan yuvası
bed n. üreme yeri
bed n. çoğalma yeri
bed n. nesil
bed n. destek
bed n. dayanak
bed n. destek tabakası
bed n. top arabasının destek kısmı
bed n. matris
bed n. top arabasının destek kısmı
bed v. sabitleştirmek
bed v. yatacak yer sağlamak
bed v. yatırmak
bed v. yerleşmek
bed v. yatak yapmak
bed v. oturtmak
bed v. kalmak
bed v. gömmek
bed v. yere sermek
bed v. katmana yaymak
bed v. (hastalık) yataklara düşürmek
Colloquial
bed n. cinsel ilişkiye girilen yer
bed n. cinsel ilişki
bed v. aşk yaşamak
bed v. birisini yatağa atmak
bed v. cinsel ilişki yaşamak
bed v. cinsel ilişkiye girmek
bed v. götürmek
bed v. seks yapmak
bed v. sevişmek
bed v. uyumak üzere uzanmak
bed v. yatmaya gitmek
bed v. uyumaya gitmek
Technical
bed n. furgon kasası
bed n. kat
bed n. şasi yatağı
bed n. taban
bed n. tabaka
bed n. gemi beşiği
bed n. marangoz planyasındaki eğimli parça
bed n. delme makinesinin alt kalıbı
bed n. itfaiye merdiveninin alt bölümü
bed n. körüklü fotoğraf makinesinin tabanı
bed n. yanan yakıt tabakası
bed v. yerleştirmek
Mechanic
bed n. hareketli parçanın üzerinde kaydığı makine tabanı
bed n. makine yatağı
Construction
bed n. kum döşek
bed v. (taş bloğun, tuğlanın) yatak yüzeyini yontup şekillendirmek
Furniture
bed n. baza
Automotive
bed n. gövde
bed n. kasa
bed n. taban
Marine
bed n. gemi kızağı
bed n. geminin yapım-onarım sırasında üzerinde durduğu destek yapı
Medical
bed n. özel doku
bed n. değişmiş doku
bed n. farklı dokuları ayıran tabaka veya bölge
bed n. (hastane, otel) yatak sayısı
Chemistry
bed n. kimyasal reaksiyon gibi işlemler sırasında sıvının içinden geçtiği katı parçacık tabakası
Marine Biology
bed n. bir canlının çok sayıda bulunduğu su altı veya gelgit alanı
bed n. su altında veya gelgit bölgesinde belirli bir organizmanın çok sayıda bulunduğu zemin
Zoology
bed n. pençenin tabanını çevreleyen et
bed n. katmanlı kütle
bed n. tabaka halinde hayvan topluluğu
bed n. sürüngen topluluğu
bed v. (hayvan) inini yapmak
bed v. (hayvan) yuva yapmak
Agriculture
bed n. (toprak alanda, bahçede) yetişmekte olan bitkiler
bed n. çiftlik hayvanlarının yattığı yer
bed n. hayvan yuvası
bed v. birden fazla oluğu birlikte sürerek yatak veya sırt oluşturmak
bed v. önceden hazırlanmış toprak parçasına dikim yapmak
Breeding
bed n. düz serilmiş ve tuzlanmış ham deri yığını
Forestry
bed v. düşen ağacın parçalanmasını önlemek için zemini hazırlamak
Geography
bed n. su kütlesinin altındaki zemin
Geology
bed v. katman oluşturmak
bed v. tabakalar oluşturmak
Hunting
bed v. (tüfek namlusu) el kundağına oturtmak
Music
bed n. müzik bestesi oluşturmak için diğer parçalarla birleştirilen enstrümantal veya vokal bir parça
bed n. fon müziği
bed n. film veya televizyon programı müziği
Bookbindery
bed n. ebru kitap kenarı yapımında yatak olarak kullanılan kitre sakızlı su çözeltisi
bed n. ciltçilerin kullandığı baskı kalıbı
Printery
bed n. matbaada üzerine yazı kalıbı yerleştirilen ağır masa
bed v. (gazete, dergi, kitap) basıma gitmek
bed v. (gazete, dergi, kitap) basılmaya başlamak
bed v. basıma hazır hale getirmek
Slang
bed v. mercimeği fırına vermek
bed v. mala vurmak
bed v. (karşı cinsi) götürmek

Bedeutungen, die der Begriff "bed" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
river bed n. nehir yatağı
NASA's Mars rover discovered traces of a river bed.
NASA'nın Mars gezicisi bir nehir yatağının izlerini keşfetti.

More Sentences
go to bed v. yatmak
I took three tablets of a cold medicine before going to bed.
Yatmadan önce üç tablet soğuk algınlığı ilacı aldım.

More Sentences
go to bed v. yatmaya gitmek
You should go to bed.
Yatmaya gitmelisin.

More Sentences
go to bed v. uyumaya gitmek
My mother was so tired that she went to bed early.
Annem çok yorgundu bu yüzden erkenden uyumaya gitti.

More Sentences
General
water bed n. su yatağı
Have you ever slept on a water bed?
Hiç su yatağında uyudun mu?

More Sentences
bunk bed n. ranza
Bunk beds are a way to save space.
Ranzalar yerden tasarruf etmenin bir yoludur.

More Sentences
trundle bed n. tekerlekli karyola
I used to sleep in a trundle bed when I would visit my aunt and uncle.
Halam ve eniştemi ziyaret ettiğimde tekerlekli karyolada uyurdum.

More Sentences
flower bed n. çiçeklik
She planted some pansies in the flower bed.
Çiçekliğe bazı hercai menekşeler dikti.

More Sentences
flower bed n. çiçek tarhı
My sister used to take care of the flower bed.
Kız kardeşim eskiden çiçek tarhıyla ilgilenirdi.

More Sentences
hospital bed n. hastane yatağı
Electric hospital beds are advantageous in all cases as they offer the much needed comfort sought by patients.
Elektrikli hastane yatakları, hastaların ihtiyaç duyduğu konforu sağladıkları için her durumda avantajlıdır.

More Sentences
bed and breakfast n. yatak ve kahvaltı
I love this bed and breakfast.
Bu yatağı ve kahvaltıyı seviyorum.

More Sentences
bed rest n. yatak istirahati
When you have a cold, you need bed rest to beat the infection.
Soğuk algınlığı geçirdiğinizde, enfeksiyonu yenmek için yatak istirahatine ihtiyacınız vardır.

More Sentences
inflatable bed n. şişme yatak
Tom slept on an inflatable bed.
Tom şişme yatakta uyudu.

More Sentences
time for bed n. yatma vakti
It's time for bed.
Yatma vakti geldi.

More Sentences
breakfast in bed n. yatakta kahvaltı
Tom surprised Mary by bringing her breakfast in bed.
Tom Mary'ye yatakta kahvaltı getirerek sürpriz yaptı.

More Sentences
be in bed v. yatmak
The kids are in bed.
Çocuklar yattı.

More Sentences
go to bed v. yatmaya gitmek
I took a shower and then went to bed.
Ben duş aldım ve sonra yatmaya gittim.

More Sentences
make the bed v. yatak toplamak
Tell the maid to make the beds.
Hizmetçiye yatakları toplamasını söyle.

More Sentences
bed with v. yatmak
The patient was lying in the bed with her eyes closed.
Hasta yatakta gözleri kapalı yatıyordu.

More Sentences
get into bed v. yatağa girmek
Tom undressed and got into bed.
Tom soyundu ve yatağa girdi.

More Sentences
make the bed v. yatağı toplamak
When you make the bed, don't forget to fluff up the pillows.
Yatağı toplarken yastıkları kabartmayı unutma.

More Sentences
wet the bed v. yatağını ıslatmak
I wet the bed until I was ten years old.
On yaşıma kadar yatağımı ıslattım.

More Sentences
make the bed v. yatağı yapmak
When you make the bed, don't forget to fluff up the pillows.
Yatağı yaptığında yastıkları kabartmayı unutma.

More Sentences
confined to bed adj. yatalak
He is confined to bed now.
O, şimdi yatağa mahkûm.

More Sentences
with a bed adj. yataklı
Anywhere with a bed will do.
Yataklı herhangi bir yer, iş görür.

More Sentences
Phrasals
bed down v. yatmak
We bedded down at the roadside park for the night.
Gece yol kenarındaki parkta yattık.

More Sentences
Colloquial
in bed adv. yatakta
Tom sat up in bed and looked around.
Tom yatakta dik oturdu ve etrafına baktı.

More Sentences
come to bed expr. yatağa gel
Come to bed with me.
Benimle yatağa gel.

More Sentences
Idioms
sick in bed v. hastalıktan yatmak
Mother has been sick in bed since the end of last month.
Annem geçen ayın sonundan beri hastalıktan yatıyor.

More Sentences
Common Usage
go to bed v. uyumak üzere uzanmak
go to bed v. yatağa yatmak
General
peat bed n. turbalık
day bed n. divan
bed clothing n. yatak takımı
double bed n. iki kişilik yatak
river bed n. akak
camp bed n. portatif karyola
rose bed n. güllük
sofa bed n. çekyat
flower bed n. ocak
ocean bed n. okyanus dibi
bed lining n. çarşaf
french bed n. çift kişilik yatak
peat bed n. turbiyer
bed former n. yastık yapıcı
stream bed n. akarsu yatağı
bed of roses n. rahat mevki
ore bed n. yatak
onion bed n. soğanlık
stream bed n. nehir yatağı
folding bed n. portatif karyola
lake bed n. göl yatağı
bed jacket n. lizöz
bed mattress n. yatak şiltesi
flower bed n. tarh
reed bed n. kamışlık
bed material n. yatak malzemesi
truckle bed n. tekerlekli yatak
oyster bed n. istiridye yatağı
bed covering n. yatak örtüsü
folding bed n. portatif yatak
folding bed n. ek yatak
bed of down n. kuştüyü yatak
bed lining n. yatak örtüsü
bed and board n. tam pansiyon
river bed n. akımlık
folding bed n. taşınabilir yatak
river bed n. ırmak yatağı
bed linen n. çarşaf ve yastık kılıfı
bed base n. yatak bazası
packed bed n. dolgulu yatak
bed base n. baza
forcing bed n. sera
day bed n. sedir
sofa bed n. kanepe
animal bed n. hayvan yatağı
filter bed n. filtre havuzu
bed bug n. tahtakurusu
single bed n. tek kişilik yatak
reed bed n. sazlık
lake bed n. göl tabanı
feather bed n. kuştüyü yatak
bed and board n. pansiyon
marriage bed n. gerdek yatağı
french bed n. büyük yatak
ore bed n. maden yatağı
platform bed n. yüksek yatak
bed wetting n. yatağa işeme
bed of roses n. gül bahçesi
bed plate n. taban plakası
garden bed n. tarla
bed setee n. çekyat
twin bed n. ikiz yatak
bed room n. yatak odası
bed of nails n. güçlükler
bed of nails n. zor dönemler
bed of nails n. zorluklar
bed stability n. yatak kararlığı
bed scour n. yatak aşınması
bed sediment n. yatak sürüntüsü
bed stabilization n. yatak kararlılaştırılması
bed roughness n. yatak pürüzlülüğü
bed-bound resident n. yaşlılar evinde yaşayan yatalak durumdaki kişiler
bed-sitter n. bekar odası
bed-sitting room n. bekar odası
bed-sitter n. tek odalı apartman dairesi
fluid-bed dryer n. akışkan yataklı kurutucu
four-poster bed n. sayvanlı karyola
packed-bed n. dolgulu yatak
three-bed room n. üç yataklı oda
rush-bed n. sazlık
test-bed n. test cihazı
test-bed n. test yazılım paketi
test-bed n. test yatağı
rose-bed n. gül bahçesi
fold up bed n. çek yat
bed cover n. yatak örtüsü
baby's bed n. bebek yatağı
baby bed n. bebek yatağı
ready-bed n. hazır yatak
bed sitting room n. bekar odası
bed sitting room n. kiralık oda
bed screen n. yatak paravanı
blow-up bed n. şişme yatak
bed rest n. yatakta tedavi
couch bed n. çek yat
couch bed n. çekyat
built-in bed n. ranza
feather bed n. kuş tüyü yatak
baby bed n. beşik
baby's bed n. beşik
queen-size bed n. 153 x 203 cm boyutlarında iki kişilik yatak
king-size bed n. 198 x 203 cm boyutlarında iki kişilik yatak
twin bed n. 99 x 190 cm boyutlarında tek kişilik yatak
time for bed n. yatma saati
massage bed n. masaj yatağı
bed net n. cibinlik
tanning bed n. güneşlenme yatağı
tanning bed n. şezlong
tanning bed n. solaryum
hide-a-bed sofa n. çekyat
hide-a-bed sofa n. yataklı kanepe
seagrass bed n. erişte tarlası
seagrass bed n. deniz eriştesi yatağı
rollaway bed n. tekerlekli yatak
rollaway bed n. katlanabilir portatif yatak
rollaway bed n. katlanır yatak
food and bed n. yemek ve yatak
infant bed n. bebek beşiği
double bed n. çift kişilik yatak
bed of roses n. güllük gülistanlık şey
bed sit n. bekar odasında kalmak
bed of straw n. saman yatak
bed sitter n. stüdyo daire
bed wetting n. altına işeme
bed of roses n. mutlu ve huzurlu ortam
bed of roses n. güllük gülistanlık durum
bed of roses n. gül tarhı
bed sitter n. bekar odası
camp bed n. kamp yatağı
bed-mate n. yatak arkadaşı
examination bed n. muayene yatağı
travel bed n. seyahat yatağı
nail bed n. tırnak yatağı
bed base n. somya
double bed sheet n. çift kişilik çarşaf
truck bed n. kamyon veya römork kasası
truck bed n. dorse
wooden bed n. tahta yatak
plank bed n. tahta yatak
canopy bed n. sayvanlı yatak
cell bed n. hücre yatağı
bed information n. yatak bilgisi
top bed n. üstteki yatak
bed of nails n. çivili yatak
insecticide treated bed net n. sıtma hastalığından korunmak için kullanılan böcek öldürücü tedavi yatak filesi/ağı
sofa bed [uk] n. çek yat
sofa bed n. çek yat
table bed n. masa şeklinde bir yatak
naked bed n. eski zamanlarda sıkça rastlanan, içindeki kişinin çıplak yattığı yatak
tent bed n. çadır gibi gölgeliği olan yatak
tent bed n. çadır yatağı
tent bed n. açık arazide kullanılan yatak
confinement to bed n. yatalaklık
anchor bed n. ilan panosu
bed check n. (askeriye, yurt) yatak yoklaması
bed clothes n. yorgan ve nevresim takımı
bed of flowers n. çiçek yatağı
bed pillow n. yatak yastığı
bed pillow n. uyku yastığı
bed-cover n. yatak örtüsü
bed-head [uk] n. yatak başlığı
bed-sit [uk] n. stüdyo daire
bed slat n. yatak tahtası
bed slat n. yatak yaylarını destekleyen levha
bed warmer n. yatak ısıtmak için kullanılan metal tava
marital bed n. karı ve koca arasındaki ilişki
bunk bed n. ranza yatağı
rota bed n. (yaşlıların kullandığı) hasta yatağı
bed of flowers n. çiçek tarhı
bed-sit [uk] n. tek odalı daire
pig bed n. domuz ahırı
feather-bed n. kolay ve rahat konum
feather-bed n. kolay, rahat ve iyi maaşlı iş
feather-bed n. su yosunlarının hızlı büyümesiyle havuzlarda ve sığ göllerde oluşan yatak
filter bed n. hazne veya deponun dibinde bulunup suyu filtrelemek için kullanılan kum veya çakıl tabakası
flock bed n. yün yatak
flock bed n. kaba yünden yapılmış yatak
osier bed n. sepet yapımında kullanılan söğütlerin yetiştirildiği bir yer
press bed n. katlanıp dolaba kapatılabilen yatak
sick bed n. hasta yatağı
sleigh bed n. imparatorluk dönemine özgü kızak biçimli bir yatak tipi
state bed n. detaylı süslemeleri olan gösterişli yatak
state bed n. kraliyet yatağı
get up on the wrong side of the bed v. ters tarafından kalkmak
go to bed v. gece uykusuna yatmak üzere yatmak
go to bed with v. koynuna girmek
wet one's bed v. altını ıslatmak
wet one's bed v. yatağını ıslatmak
rule a country while lying sick in bed v. hasta yatağından ülkeyi yönetmek
go to bed early v. erken yatmak
go to bed with v. ile cinsel ilişkide bulunmak
put someone to bed v. birini yatırmak
put to bed v. yatırmak
tumble out of bed v. yataktan fırlamak
take to one's bed v. yatağa düşmek
be a bed of roses v. güllük gülistanlık olmak
bed down v. yatıp uyumak
go to bed with somebody v. koynuna girmek
go to bed with v. ile sevişmek
wake up on the wrong side of bed v. ters tarafından kalkmak
wet one's clothes/bed v. altını ıslatmak
make the bed v. yatağını toplamak
make a bed v. yatak yapmak
cuddle up together in bed v. koyun koyuna yatmak
be on the death bed v. hasta yatağında olmak
be on the death bed v. azraille savaşmak
go bed with somebody v. koynuna girmek
make up the bed v. yatağı toplamak
lie in the bed v. yatağa uzanmak
make up one's bed v. yatağını yapmak
get out of the bed v. yataktan kalkmak
make up one's bed v. yatağını toplamak
lie down the bed v. yatağa uzanmak
climb out of the bed v. yataktan kalkmak
leap out of the bed v. yataktan kalkmak
make one's bed v. yatağını yapmak
get someone into bed v. yatağa atmak
lie on the bed v. yatağa uzanmak
make one's bed v. yatağını toplamak
wet the bed v. yatağa işemek
sit on the bed v. yatağa uzanmak
wet one's bed v. yatağına işemek
be confined to bed (by illness) v. hastalıktan yatmak
make the bed v. yatağını düzeltmek
feather-bed v. nazlı alıştırmak
feather-bed v. şımartmak
lay a bed v. yatak sermek
lay a bed v. yatak yapmak
die in one's bed v. eceliyle ölmek
die in one's bed v. yatağında ölmek
make up a bed v. yatak düzeltmek
be good in bed v. yatakta iyi olmak
be good in bed v. iyi sevişmek
bed down some place v. gece uyuyacak bir yer bulmak
bed someone down v. birisini yatırmak
bed down some place v. bir yerde uyumak
fall out of bed v. yataktan düşmek
fall out of bed v. hızla taban yapmak
fall out of bed v. hızla düşmek
find her husband in bed with another woman v. kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak
catch her husband in bed with another woman v. kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak
make up the bed v. yatak toplamak
make someone's bed up v. yatağını toplamak
make someone's bed v. yatağını toplamak
send someone to bed v. birisini yatırmak
put someone to bed v. birisini yatırmak
sick in bed with the flu v. gripten yatmak
sick in bed with the flu v. gripten yatağa düşmek
tumble into bed v. yatağa dalmak
tumble into bed v. kendini yatağa atmak
turn in the bed v. yatakta dönmek
be on bed rest v. yatak istirahatinde olmak
double up as a bed v. açılınca yatak olmak
tie someone to the bed v. birini yatağa bağlamak
shake the bed sheet v. çarşaf silkelemek
look forward to taking someone to bed v. birini yatağa götürmek için can atmak
fall asleep on the bed v. yatakta uyuyakalmak
go to bed too late v. çok geç yatmak
make one's own bed v. kendi yatağını yapmak
stay in bed late v. yataktan geç kalkmak
curl up in bed v. yatağa kıvrılmak
wet the bed v. yatağı ıslatmak
be caught smoking in bed v. yatakta sigara içerken yakalanmak
go to bed mad v. yatağa kızgın gitmek
roll out of bed v. yataktan kalkmak
get up from bed v. yataktan kalkmak
go to bed on time v. zamanında uyumak
make a bed v. yatağı hazırlamak
turn down the bed v. yatağı ters yüz etmek
bed–hop v. önüne gelenle yatmak
get ready for the bed v. yatmaya hazırlanmak
go to bed v. baskıya gitmek
go to bed v. cinsel ilişkiye girmek
feather bed v. şımartmak
feather bed v. bir dediğini iki etmemek
feather bed v. yüz vermek
feather bed v. kuş sütüyle beslemek
feather bed v. pohpohlamak
feather bed v. üzerine çok düşmek
feather bed [us] v. şımartılmak
feather bed [us] v. bir dediği iki edilmemek
feather bed [us] v. pohpohlanmak
confined to bed adj. yatağa bağımlı
confined to bed adj. yatağa bağlı
feather-bed adj. gerekli olan
feather-bed adj. icap eden
feather-bed adj. istenen
feather-bed adj. gereken
feather-bed adj. ihtiyaç duyulan
feather-bed adj. dayatılan
feather-bed adj. onayla teşvik edilen
feather-bed adj. işi kolaylaştıran
feather-bed adj. kadro şişirme sonucu yaratılan (istihdam)
the bed is uncomfortable expr. yatak rahatsız
Phrasals
bed someone down v. birini yatırmak
bed down v. yatacak bir yer bulmak
bed down v. uyumak
bed down v. uyumaya gitmek
bed down v. yatacak yer bulmak
bed down v. yatak yapmak
bed in v. (parça) birbirine tam olarak yerleştirmek
bed in v. (parça) birbirine tam yerleşmek
bed down v. yatırmak
bed down v. yatağa yatırmak
bed down v. yatacak/kalacak yer sağlamak
bed down v. kalacak/yatacak yer vermek
bed down v. (korumak için) üstünü örtmek
bed down v. sağlama almak
bed down v. korunaklı hale getirmek
bed (someone or something) down (some place) v. (birini/bir şeyi bir yere) yatırmak
bed out v. fidanları tarha koymak
bed out v. kapalı alanda yetiştirilen fidanları tarhlara dikmek
bed out v. dışarıda yatmak
bed out v. dışarıda uyumak
bed out v. açık alanda yatmak/uyumak
Phrases
hulda is making her bed expr. lapa lapa kar yağmak anlamında alman mitolojisi kökenli bir ifade
I should have stayed in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
I should have stayed in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
I should have stayed in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
I should have stayed in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
I should have stayed in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
I should have stayed in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
I should have stayed in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
I should have stayed in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
I should have stood in bed expr. bugün evden hiç çıkmamalıymışım
I should have stood in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
I should have stood in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
I should have stood in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
I should have stood in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
I should have stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
I should have stood in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
I should have stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
I should have stood in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
should have stood in bed expr. bugün evden hiç çıkmamalıymışım
should have stood in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
should have stood in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
should have stood in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
should have stood in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
should have stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
should have stood in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
should have stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
should have stood in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
I shoulda stayed in bed expr. bugün evden hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stayed in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stayed in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stayed in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
I shoulda stayed in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
I shoulda stayed in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
I shoulda stayed in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
I shoulda stayed in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
I shoulda stayed in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
I shoulda stood in bed expr. bugün evden hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stood in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stood in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stood in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
I shoulda stood in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
I shoulda stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
I shoulda stood in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
I shoulda stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
I shoulda stood in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
reds under the bed expr. içimizde gizli kızıllar/komünistler var
don't let the bed bugs bite expr. mışıl mışıl uyu
Proverb
as you make your bed, so you must lie in it kendi düşen ağlamaz
as you make your bed, so you must lie on it kendi düşen ağlamaz
early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar
early to bed and early to rise makes a man healthy, wealthy and wise erken kalkan yol alır
you sleep in the bed you make kendi düşen ağlamaz
you made your bed kendi düşen ağlamaz
(one) has made (one's) bed kendi düşen ağlamaz
(one) has made (one's) bed and (one) will have to lie in it kendi düşen ağlamaz
(one) made (one's) bed and (one) has to lie in it kendi düşen ağlamaz
(one) made (one's) bed and (one) must lie in it kendi düşen ağlamaz
early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise) erken kalkan yol alır
early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise) erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar
you have made your bed and must lie in it kendi düşen ağlamaz
you've made your bed, now lie in it kendi düşen ağlamaz
you've made your bed, now lie in it kendin ettin kendin buldun
you've made your bed, now lie on it kendi düşen ağlamaz
you've made your bed, now lie on it kendin ettin kendin buldun
Colloquial
pay bed n. hastanın ücretsiz tedavi görüp tıbbi olmayan ek hizmetlere ücret ödediği hastane yatağı
early to bed early to rise n. erken yat erken kalk
a man with a gun under his bed n. silahıyla uyuyan bir adam
bed and board n. yatak ve yiyecek
in bed with (one's) boots on adj. sızmış
in bed with (one's) boots on adj. giysileri bile çıkaramadan sızmış
in bed adv. yatakta, yatak döşek yatıyor halde, yatıyor durumda/vaziyette
in bed adv. uyuyor/yatmış/uyumuş olma
in bed adv. sevişirlerken
early to bed early to rise expr. erken yatıp erken kalkma
get back to bed expr. yatağına dön
make your bed properly expr. yatağını düzgün bir şekilde yap
get back to your bed expr. yatağına geri dön
get under the bed expr. yatağın altına gir
in bed with expr. gizli işbirliği halinde
into bed with expr. gizli işbirliği halinde
Idioms
procrustean bed n. (mecaz) çivili yatak
a procrustean bed n. (mecaz) çivili yatak
procrustean bed n. zorbalıkla yola getirme/uydurma
a procrustean bed n. zorbalıkla yola getirme/uydurma
procrustean bed n. zorla uyum sağlatma
a procrustean bed n. zorla uyum sağlatma
procrustean bed n. ayak uydurulması istenen keyfi standart
a procrustean bed n. ayak uydurulması istenen keyfi standart
procrustean bed n. procrustes'in yatağı
procrustean bed n. (birilerinin) zorla/zorbalıkla içine itildiği durum
procrustean bed n. zorla/zorbalıkla tektipleştirme
procrustean bed n. zorla/zorbalıkla standart kalıplara uydurma
a procrustean bed n. procrustes'in yatağı
a procrustean bed n. (birilerinin) zorla/zorbalıkla içine itildiği durum
a procrustean bed n. zorla/zorbalıkla tektipleştirme
a procrustean bed n. zorla/zorbalıkla standart kalıplara uydurma
bed of nails n. ateşten gömlek
bed of roses n. çok rahat koşullar
bed of nails n. diken üstünde olma
a bed of thorns n. güçlük
a bed of nails n. güç dönem
a bed of thorns n. güç dönem
a bed of nails n. güçlük
a bed of roses n. mutluluk
a bed of thorns n. mutsuzluk
a bed of nails n. mutsuzluk
a bed of roses n. rahat bir yer
a bed of roses n. rahat ve mutlu bir yaşam
a bed of roses n. saadet
bed gravity n. yatağın çekim gücü
bed gravity n. yatak çekmesi
bed gravity n. yatak miskinliği
a bed of nails n. zor dönem
a bed of thorns n. zor dönem
bed and board n. ev bark
bed and board n. eşiyle yaşadığı ev
bed and board n. eşiyle yaşadığı hayat
bed and board n. evlilik hayatı
bed blocker n. hastanede boşa yatak işgal ettiği düşünülen kişi
bed blocker n. hastane tedavisi bitse de çok yaşlı olduğu ve tek başına yaşayamadığı için daha fazla ihtiyacı olanlar yerine hastanede yatak işgal eden kimse
a bed of roses n. güllük gülistanlık bir yer/durum
a bed of roses n. hoş/keyifli bir yer/durum
a bed of roses n. iç açıcı bir yer/durum
the wrong side of the bed n. (birinin) tersi/ters tarafı
the wrong side of the bed n. kötü ruh hali
be brought to bed v. evlat dünyaya getirmek
be brought to bed v. doğurmak
bed in v. alışmak
bed in v. uyum sağlamak
bed in v. intibak etmek
put the garden to bed v. bahçeyi kışa hazırlamak
put something to bed v. baskıya hazır hale getirmek
put the garden to bed v. bahçeyi temizlemek (yapraklardan)
get into bed with v. birisiyle yatağa girmek
be no bed of roses v. çok kolay olmamak
not be a bed of roses v. çok kolay olmamak
something is not a bed of roses v. çok kolay olmamak
take to one's bed v. hastalıktan dolayı yatmak
be no bed of roses v. güllük gülistanlık olmamak
get out of the wrong side of the bed v. güne keyifsiz başlamak
not be a bed of roses v. güllük gülistanlık olmamak
something is not a bed of roses v. güllük gülistanlık olmamak
take to one's bed v. hastalanıp yatağa düşmek
go to bed with the chickens v. erken yatmak
put the garden to bed v. kurumuş yaprakları toplayarak bahçeyi temizlemek
not be a bed of roses v. pespembe olmamak
go to bed with the sun v. sabahlamak
get out of the wrong side of the bed v. sol tarafından kalkmak
be no bed of roses v. pespembe olmamak
go to bed with the sun v. sabahleyin uyumak
go to bed with the sun v. sabah uyumak
not be a bed of roses v. toz pembe olmamak
go to bed with the chickens v. tavuk gibi erkenden yatmak
something is not a bed of roses v. toz pembe olmamak