biriktirmek - Türkisch Englisch Wörterbuch

biriktirmek

Bedeutungen von dem Begriff "biriktirmek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 62 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
biriktirmek accumulate v.
Even during the last two years, when times were good, we have accumulated a delivery gap.
İyi geçen son iki yılda bile teslimat açığımız birikti.

More Sentences
biriktirmek save v.
I'm saving as much as I can.
Elimden geldiği kadar çok biriktiriyorum.

More Sentences
biriktirmek collect v.
My daughter lost almost all the coins she had collected.
Kızım biriktirdiği bozuk paraların neredeyse tamamını kaybetti.

More Sentences
General
biriktirmek hoard v.
A miser hoards money not because he is prudent but because he is greedy.
Bir cimri ihtiyatlı olduğu için değil, açgözlü olduğu için para biriktirir.

More Sentences
biriktirmek lay by v.
You should lay by something against a rainy day.
Zor günler için bir şeyler biriktirmelisiniz.

More Sentences
biriktirmek put away v.
Tom can put away more money, tax-deferred, for retirement.
Tom emeklilik için vergisi ertelenmiş daha fazla para biriktirebilir.

More Sentences
biriktirmek put aside v.
She puts aside a lot of money.
O, çok para biriktirir.

More Sentences
biriktirmek set by v.
Mary is setting by money to go to Japan.
Mary, Japonya'ya gitmek için para biriktiriyor.

More Sentences
biriktirmek amass v.
All the citizens of the European Union have amassed foreign coins from their travels abroad on business or pleasure.
Tüm Avrupa Birliği vatandaşları, iş veya eğlence amaçlı yurtdışı seyahatlerinden yabancı paralar biriktirmiştir.

More Sentences
biriktirmek save up v.
Save up something for a rainy day.
Kötü günler için bir şeyler biriktir.

More Sentences
biriktirmek accrue v.
The interest on his bank account accrued over the years.
Banka hesabındaki faiz yıllar içinde birikti.

More Sentences
biriktirmek save v.
He lives from hand to mouth without saving a penny.
O bir kuruş biriktirmeden kıt kanaat yaşıyor.

More Sentences
biriktirmek collect v.
Tom collects stamps.
Tom pul biriktirir.

More Sentences
biriktirmek store v.
In autumn some animals store food for the winter.
Sonbaharda bazı hayvanlar kış için yiyecek biriktirirler.

More Sentences
biriktirmek build up v.
Mr Ala has built up a wealth of experience in very difficult circumstances.
Sayın Ala çok zor koşullarda zengin bir deneyim biriktirmiştir.

More Sentences
Technical
biriktirmek collect v.
I'd like to collect a lot of things, but I don't have the money, the time, nor the space.
Pek çok şey biriktirmek isterdim ama ne param, ne zamanım, ne de yerim var.

More Sentences
Computer
biriktirmek accumulate v.
They have to try to accumulate as much money as possible by working long and hard, or through speculation.
Uzun süre ve çok çalışarak ya da spekülasyon yoluyla mümkün olduğunca çok para biriktirmeye çalışmalıdırlar.

More Sentences
Informatics
biriktirmek accumulate v.
The merchant accumulated tremendous fortune during the postwar era.
Tüccar, savaş sonrası dönemde muazzam bir servet biriktirdi.

More Sentences
General
biriktirmek keep back v.
biriktirmek cumulate v.
biriktirmek roll up v.
biriktirmek hive v.
biriktirmek setaside v.
biriktirmek set apart v.
biriktirmek salt v.
biriktirmek lay aside v.
biriktirmek treasure v.
biriktirmek collect in v.
biriktirmek gather v.
biriktirmek lay up v.
biriktirmek drift v.
biriktirmek lay in v.
biriktirmek gather up v.
biriktirmek put by v.
biriktirmek pile up v.
biriktirmek get together v.
biriktirmek garner v.
biriktirmek treasure up v.
biriktirmek put something aside v.
biriktirmek store up v.
biriktirmek accrew v.
biriktirmek rake (up) v.
biriktirmek bank v.
biriktirmek upheap v.
biriktirmek uphoard v.
biriktirmek uphoord [obsolete] v.
biriktirmek uplay v.
biriktirmek lay up v.
biriktirmek desk v.
biriktirmek uppile v.
biriktirmek intreasure [obsolete] v.
Phrasals
biriktirmek build something up v.
biriktirmek put by v.
biriktirmek pool up v.
biriktirmek pick up v.
biriktirmek bank up v.
Idioms
biriktirmek put something by v.
biriktirmek lay something by v.
Technical
biriktirmek pile up v.
biriktirmek store v.
biriktirmek pile v.
Slang
biriktirmek sock away v.

Bedeutungen, die der Begriff "biriktirmek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 73 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
(para) biriktirmek save v.
He saved a hundred dollars.
Yüz dolar biriktirdi.

More Sentences
General
para biriktirmek save money v.
In a guaranteed benefit system, contributors save money which they will receive in their retirement.
Garantili bir yardım sisteminde, katılımcılar emekliliklerinde alacakları parayı biriktirirler.

More Sentences
para biriktirmek save up v.
There's no way Tom can save up enough money in one year to buy a house.
Tom'un bir yıl içinde ev alacak kadar para biriktirmesine imkan yok.

More Sentences
para biriktirmek save for v.
I am working to save for my college tuition.
Üniversite öğrenimime para biriktirmek için çalışıyorum.

More Sentences
(para) biriktirmek save v.
Tom saves about 30% of what he earns.
Tom kazandığının yaklaşık %30'unu biriktiriyor.

More Sentences
para biriktirmek save v.
How much money do I need to save before I can retire?
Emekli olabilmem için ne kadar para biriktirmem gerekiyor?

More Sentences
Phrasals
(bir şey) için para biriktirmek save for (something) v.
Save for retirement starting with your first paycheck.
İlk maaş çekinizden başlayarak emeklilik için para biriktirin.

More Sentences
General
biriktirmek (para) salt away v.
çok miktarda biriktirmek stockpile v.
para biriktirmek put by v.
zar zor biriktirmek scratch together v.
zar zor para biriktirmek scratch together v.
para biriktirmek salt away v.
biriktirmek (para) salt down v.
kupon biriktirmek collect coupons v.
para biriktirmek save money up v.
bir şey için para biriktirmek save money for something v.
(bir sıvıyı) boru yardımı ile biriktirmek veya dağıtmak manifold v.
mineralleri biriktirmek mineralise v.
mineral biriktirmek mineralogize v.
mineral biriktirmek mineralogise v.
belirli bir alanda biriktirmek localize v.
belirli bir alanda biriktirmek localise v.
tabakalar halinde biriktirmek dess [dialect] [uk] v.
tabakalar halinde biriktirmek dass [dialect] [uk] v.
borç biriktirmek run up v.
anı biriktirmek make memories v.
çizgi roman biriktirmek collect comics v.
azar azar para biriktirmek scrape v.
kese içinde iltihap biriktirmek pocket v.
para biriktirmek get ahead v.
Phrasals
sonrası için tutmak/saklamak/biriktirmek place aside v.
bir şey için para biriktirmek save up for something v.
(bir şey almak/belli bir amaç/hedef için) para biriktirmek save money toward something v.
bir havuzda biriktirmek pool up v.
ortak bir şekilde biriktirmek pool up v.
birlikte biriktirmek pool up v.
ortak olarak biriktirmek pool up v.
(bir şeyin) altında biriktirmek keep under (something) v.
bir kenarda biriktirmek/saklamak lay aside v.
büyük miktarda bir şey biriktirmek/toplamak log up v.
borç biriktirmek run something up v.
bir şeyi bir şeyde/yerde biriktirmek heap something with something v.
bir şeyi biriktirmek/toplamak heap something up v.
(bir şey) almak için para biriktirmek save for (something) v.
(bir şey) için para biriktirmek save toward (something) v.
(bir şey) almak için para biriktirmek save toward (something) v.
(bir şey için bir şey) biriktirmek set (something) apart (for something) v.
Colloquial
su biriktirmek collect water v.
Idioms
birikim yapmak/para biriktirmek/köşeye üç beş kuruş atmak build a nest egg v.
eline geçen parayı kullanmadan önce bir kısmını ayırmak/biriktirmek pay yourself first v.
ilerisi için saklamak/biriktirmek lay something by v.
ilerisi için saklamak/biriktirmek put something by v.
(biri/bir şey) için para biriktirmek raise money for (someone or something) v.
(bir şey yapmak) için para biriktirmek raise money to (do something) v.
(bir şey) için para biriktirmek save money up (for something) v.
(bir şey) almak için para biriktirmek save money up (for something) v.
Trade/Economic
tahvil ihraç ederek biriktirmek bond v.
(ödeme, hesap, fatura) biriktirmek run v.
Technical
(küvette, teknede) suyu biriktirmek için kullanılan çıkarılabilir tapa drainplug n.
sıvı, gaz gibi bir maddeyi bir yüzey üzerinde yoğuşum şeklinde biriktirmek adsorb v.
(metalize filmi) elektrik boşalımı ile biriktirmek sputter v.
Construction
su tutmak ve biriktirmek için bir ırmak veya suyoluna çekilen yapay set dam n.
Marine
bağlama kazığından akan veya loca deliklerinden içeriye gelen suyu biriktirmek için geminin pruva kısmına inşa edilmiş havuz benzeri yapı manger n.
Medical
(kan) biriktirmek pool v.
History
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler lachrimatory n.
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler lacrymatory n.
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler lachrymatory n.
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler lachrymal n.
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler lachrymatory n.
eski roma mezarlarında bulunan, insanların gözyaşlarını biriktirmek için kullandığı düşünülen ufak şişeler lacrymal n.
Geology
çökelme malzemesi biriktirmek illuviate v.
Slang
para biriktirmek salt away (money) v.