class - Türkisch Englisch Wörterbuch

class

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "class" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 76 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
class n. ders
This morning you recognised that you need to take a few classes.
Bu sabah birkaç ders almanız gerektiğini kabul ettiniz.

More Sentences
class n. sınıf
My group and I do not feel that we are talking about 1st and 2nd class families.
Ben ve grubum 1. ve 2. sınıf ailelerden bahsettiğimizi düşünmüyoruz.

More Sentences
General
class n. kurs
Do you actually go to dancing class?
Gerçekten dans kursuna gidiyor musun?

More Sentences
class n. tabaka
He comes from the middle class.
O, orta tabakadandır.

More Sentences
class n. sınıf
The time has come for us, the political class, to repossess enlargement.
Siyaset sınıfı olarak genişlemeye yeniden sahip çıkmamızın zamanı geldi.

More Sentences
class n. klas
That's a class act.
Bu çok klas bir hareket.

More Sentences
class v. sınıflandırmak
The reason why Nifursol was banned was that the EU classed it as carcinogenic.
Nifursol'ün yasaklanmasının nedeni AB'nin onu kanserojen olarak sınıflandırmasıydı.

More Sentences
class adj. sınıfsal
The effort to mask the class aspects of the problem is obvious.
Sorunun sınıfsal yönlerini maskeleme çabası açıktır.

More Sentences
Automotive
class n. sınıf
That is why it is absolutely crucial for us to include these express services, this sprinter class, in this regulation.
Bu nedenle, bu ekspres hizmetleri, bu sprinter sınıfını bu yönetmeliğe dahil etmek bizim için kesinlikle çok önemlidir.

More Sentences
Food Engineering
class n. sınıf
More precisely, breast implants have been reclassified from class IIB to class III.
Daha açık bir ifadeyle meme implantları sınıf IIB'den sınıf III'e yeniden sınıflandırılmıştır.

More Sentences
Statistics
class n. sınıf
The entire primary class of children born in 1996 was killed under the rubble of that disaster.
1996 doğumlu çocukların ilkokul sınıfının tamamı bu felaketin enkazı altında kalarak hayatını kaybetti.

More Sentences
Linguistics
class n. sınıf
The EU is in a class of its own as the biggest subsidising power on a global basis.
AB, küresel bazda en büyük destekleyici güç olarak kendi sınıfında yer almaktadır.

More Sentences
General
class n. biyolojide takımlardan oluşan birlik
class n. grup
class n. çeşit
class n. ders okutulan yer
class n. mevki
class n. kast
class n. takım
class n. kur
class n. dershane
class n. cins
class n. kalite
class n. üstünlük
class n. mükemmellik
class n. zümre
class n. tür
class n. derslik
class n. bölüm
class n. kategori
class n. öbek
class n. meziyet
class n. yetenek
class n. atılganlık
class n. şevk
class n. cinsiyet
class n. davacılar
class n. şikayetçiler
class v. sınıflamak
class v. kategorilere ayırmak
class v. ayırmak
class v. saymak
class v. ... sınıfından saymak
Colloquial
class n. lüks moda
class n. zarafet
class n. şıklık
class adj. birinci sınıf
class adj. yüksek sınıf
class adj. kaliteli
Law
class n. (sayısı vasiyetçi ölene dek belli olmayan) varis grubu
Computer
class n. nesne yönelimli programlamada bir veri türü
Telecom
class n. özel arama hizmetleri
class n. (yerel santral taşıyıcısı tarafından sunulan) ağ temelli hizmetler grubu
class n. bölgesel arama merkezi
class n. bölümsel arama merkezi
class n. birincil arama merkezi
class n. eş zamanlı arama merkezi
class n. (alt seviye switching ofis olan) yerel merkezi ofis
Math
class n. ortak özelliğe sahip üyelerden oluşan grubun toplanması
class n. rastgele değişkene ait ayrık veya sürekli değer grubu
Geometry
class n. (üzerinden eğride olmayan herhangi bir noktaya gidilen) tanjant sayısına eşit geometrik eğri özelliği
Statistics
class n. frekans dağılımı aralığı
Education
class n. (aynı yıl mezun olan) mezunlar grubu
class n. (aynı yıl mezun olan) öğrenci grubu
class n. … yılı mezunları
class n. etüt
class n. bir grup öğrencinin ders çalışmak için öğretmen gözetiminde bir araya geldiği zaman dilimi
Religious
class n. yaklaşık 12 üyeden oluşan kilise grubu
class n. (hindu toplumundaki brahman, kshatriya, vaişya ve shudra arasındaki) dört sosyal sınıftan biri
class n. dört hindu kastından her biri
Military
class n. (aynı yılda doğan kişilerin oluşturduğu) askeri birlik
class n. (aynı yılda doğan) askerliğe çağrılan kişiler
Sport
class n. lig sınıfı
Wagering
class n. (at yarışında) olağanüstü hız
class n. olağanüstü hızlı at
class n. (at yarışında) grup

Bedeutungen, die der Begriff "class" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
class president n. sınıf başkanı
Anyone can run for class president.
Herkes sınıf başkanlığına aday olabilir.

More Sentences
General
working class n. çalışan sınıf
It is a real attack on the working classes.
Çalışan sınıflara yönelik gerçek bir saldırıdır.

More Sentences
ruling class n. yönetici sınıf
The ruling class itself on the whole imagines this to be so.
Yönetici sınıfın kendisi de genelde bunun böyle olduğunu hayal ediyor.

More Sentences
working class n. emekçi sınıfı
The European Union has demanded many sacrifices from the working classes in Poland.
Avrupa Birliği Polonya'daki emekçi sınıflardan pek çok fedakarlık talep etmiştir.

More Sentences
second class n. ikinci sınıf
Unfortunately, the European Union tends to regard the new members as second class countries.
Ne yazık ki Avrupa Birliği yeni üyeleri ikinci sınıf ülkeler olarak görme eğilimindedir.

More Sentences
economy class n. ekonomi sınıfı
He always flies economy class to save money.
Paradan tasarruf etmek için hep ekonomi sınıfında uçar.

More Sentences
lower class n. alt sınıflar
Layla came from a lower class town.
Layla alt sınıf bir kasabadan geliyordu.

More Sentences
first class n. birinci sınıf
I'm sorry we couldn't get you a seat on first class.
Size birinci sınıfta yer bulamadığımız için üzgünüm.

More Sentences
middle class n. orta sınıf
I cannot say offhand that there are funds for the middle class.
Orta sınıf için fonlar olduğunu peşinen söyleyemem.

More Sentences
lowest class n. en alt sınıf
Starvation and disease were rampant among the lowest classes.
Açlık ve hastalık en alt sınıflar arasında yaygındı.

More Sentences
class war n. sınıf savaşı
It means that class war is being waged.
Bu, sınıf savaşının yürütüldüğü anlamına geliyor.

More Sentences
computer class n. bilgisayar sınıfı/dersi
Tom is in my computer class.
Tom benim bilgisayar sınıfımda.

More Sentences
same class n. aynı sınıf
Tom, Mary, John and Alice are in the same class.
Tom, Mary, John ve Alice aynı sınıfta.

More Sentences
class reunion n. (o sınıfın) mezunlar günü
Are you going to the class reunion?
Mezunlar gününe gidiyor musun?

More Sentences
class reunion n. (o sınıfın) mezunlar toplantısı
Are you going to the class reunion?
Mezunlar toplantısına gidecek misin?

More Sentences
german class n. almanca dersi
Welcome to our first German class.
İlk Almanca dersimize hoş geldiniz.

More Sentences
fail the class v. sınıfta kalmak
Even though Tom studied very hard, he failed the class.
Tom çok çalışmasına rağmen sınıfta kaldı.

More Sentences
take the class v. derse girmek
If you had taken the class, you would know this.
Derse girseydin bunu bilirdin.

More Sentences
take the class v. dersi almak
If you had taken the class, you would know this.
Dersi almış olsaydınız, bunu bilirdiniz.

More Sentences
skip class v. okuldan kaçmak
Tom often skipped class.
Tom sık sık okuldan kaçtı.

More Sentences
go to class v. derse gitmek
I don't want to go to class.
Derse gitmek istemiyorum.

More Sentences
middle class adj. orta direk
Maria lives in a middle class neighborhood.
Maria orta direk bir çevrede yaşıyor.

More Sentences
first-class adj. birinci sınıf
Mr Wuermeling has done a first-class job on this report.
Bay Wuermeling bu raporda birinci sınıf bir iş çıkarmıştır.

More Sentences
first-class adj. birinci mevkide
Do you always travel first-class?
Her zaman birinci mevkide mi seyahat edersin?

More Sentences
middle-class adj. orta sınıftan
Tom grew up in a middle-class neighborhood.
Tom orta sınıf bir semtte büyüdü.

More Sentences
world-class adj. birinci sınıf
The athlete showcased her world-class skills.
Sporcu birinci sınıf yeteneklerini sergiledi.

More Sentences
high-class adj. üst sınıf
Tom lives in a high-class neighborhood.
Tom üst sınıf bir semtte yaşıyor.

More Sentences
second-class adj. ikinci sınıf
Suddenly, you are prepared to make second-class members of these countries.
Birdenbire bu ülkeleri ikinci sınıf üye yapmaya hazırlandınız.

More Sentences
Colloquial
class clown n. sınıfın en komiği
Tom was the class clown.
Tom sınıfın en komiğiydi.

More Sentences
Idioms
class warfare n. sınıf savaşımı
Such 20th-century class warfare has no place today.
Böyle bir 20. yüzyıl sınıf savaşının bugün yeri yoktur.

More Sentences
a second-class citizen n. ikinci sınıf vatandaş
That is perpetuating a second-class citizen status.
Bu, ikinci sınıf vatandaş statüsünü devam ettirmektir.

More Sentences
cut class v. dersi asmak
Tom often cuts class.
Tom sık sık dersi asar.

More Sentences
cut class v. dersi kırmak
Do you know the reason why he cut class today?
Bugün dersi kırmasının sebebini biliyor musun?

More Sentences
Trade/Economic
first class n. birinci sınıf
Tom traveled first class.
Tom birinci sınıf seyahat etti.

More Sentences
second class n. ikinci sınıf
These are not second class questions, nor is there any such practice.
Bunlar ikinci sınıf sorular değildir ve böyle bir uygulama da yoktur.

More Sentences
middle class n. orta sınıf
I cannot say offhand that there are funds for the middle class.
Orta sınıf için fon olduğunu hemen söyleyemem.

More Sentences
General
second class n. kalitesiz ürün veya hizmet
class conflict n. sınıf çatışması
first class bank n. birinci sınıf banka
working class n. emekçi sınıf
second class n. başaltı
class interval n. sınıf aralığı
lower class n. aşağı tabaka
class allegiance n. sınıf ittifakı
propertied class n. varlıklı sınıf
working class n. işçi sınıfı
middle class women n. orta sınıf kadınlar
year class n. yıllık
class conflict n. sınıf mücadelesi
class teacher n. sınıf öğretmeni
first class mail n. birinci sınıf posta
the class war n. sınıf mücadelesi
working class n. proleterya
the class struggle n. sınıf mücadelesi
banner class n. birinci sınıf
cabin class n. ikinci sınıf
propertied class n. mülk sahibi sınıf
upper class n. sosyoekonomik üstünlüğü olan sınıf
protection class n. koruma sınıfı
lower class n. alt tabaka
economy class n. ekonomik mevki
repeating a class n. çifte dikiş
second class n. ikinci derece
middle class men n. orta sınıf erkekleri
word class n. kelime sınıfı
leisure class n. aylak sınıf
luxury class n. lüks mevki
social class n. sosyal sınıf
year class n. yıl sınıfı
class consciousness n. sınıf şuuru
repeater of a class n. çifte dikiş
class consciousness n. sınıf bilinci
social economic class n. sosyo ekonomik sınıf
upper class n. zenginler sınıfı
class struggle n. sınıf mücadelesi
class field theory n. sınıflandırılmış alan teorisi
class of beings n. alem
cabin class n. kabin sınıfı
world class n. birinci sınıf
class structure n. sınıf yapısı
middle class n. orta tabaka halk
age class distribution n. yaş sınıfı dağılımı
low class n. alt sınıf
class struggle n. sınıf çatışması
service class n. hizmet sınıfı
class prefect n. sınıf başkanı
class inclusion n. sınıfa dahil etme
social class n. toplumsal sınıf
first class n. taşıtta birinci mevki
third class n. üçüncü sınıf
world class n. birinci kalite
the highest class (of society) n. toplumun kalbur üstü tabakası
preparatory class n. hazırlık sınıfı
class size n. sınıf mevcudu
lower class n. aşağı sınıf
lower class n. alt klas
prep class n. hazırlık sınıfı
efficient class environment n. etkin sınıf ortamı
top of the class n. sınıf birincisi
nursery class n. ana sınıfı
evening class n. akşam sınıfı
active class environment n. etkin sınıf ortamı
class act n. çok kaliteli/etkileyici kimse
age class distribution n. yaş sınıfı dağılışı
class limits n. sınıf sınırları
class probability n. sınıf olasılığı
class a operation n. a sınıfı işletme
danger class n. tehlike sınıfı
upper class n. kaymak tabaka
first class fish restaurant n. birinci sınıf balık restoranı
producing class n. üreten sınıf
first-class service n. birinci sınıf hizmet
low-class cabaret n. baloz
upper-middle class n. üst orta sınıf
the educated-cultivated class n. havas
tourist class n. turist sınıfı
first class n. birinci mevki
first class ticket n. birinci mevki bileti
class fellow n. okul arkadaşı
class fellow n. sınıf arkadaşı
class interval n. sınıf arası
class interval n. sınıf fasılası
class mate n. sınıf arkadaşı
third class mail n. üçüncü sınıf posta
first class n. birinci kalite
the oppressed class n. ezilen sınıf
class level n. sınıf düzeyi
class level n. sınıf seviyesi
the best in its class n. sınıfında en iyi
the best in its class n. sınıfının en iyisi
world class skill n. dünya çapında yetenek
british upper class n. ingiliz sosyetesi
top-class clients n. üst sınıf müşteriler
second class mail n. ikinci sınıf posta
class picnic n. sınıf pikniği
third class n. 3. sınıf
hierarchies of class and gender n. sınıf ve cinsiyet hiyerarşileri
three-hour class n. üç saatlik ders
class distinction n. sınıf farkı
business class n. ticari sınıf
tourist class n. turistik mevki
middle-class hotel n. orta sınıf otel
accounting class n. muhasebe dersi
literature class n. edebiyat dersi
no teacher in class n. boş ders
idle class n. boş ders
upper class limit n. üst sınıf limiti
painting class n. resim dersi
1st class n. 1.sınıf
first class n. 1.sınıf
2nd class n. 2.sınıf
second class n. 2.sınıf
third class n. 3.sınıf
3rd class n. 3.sınıf
sanitary class n. hijyen sınıfı
leisure class n. rahat sınıf
standard class n. standart sınıf
judo class n. judo dersi
class b fires n. b sınıfı yangınlar
class survey n. sınıf anketi
keyboard class n. klavye dersi
class rules n. sınıf kuralları
compulsory class n. zorunlu ders
latent class analysis n. örtük sınıf analizi
chattering class n. siyaset ve güncel olaylar üzerine medyada konuşan zengin ve eğitimli tabaka
federal supply class management n. federal ikmal sınıflaması ile sağlanan malzeme yönetimi
first-class car n. birinci sınıf araç
second class n. ikinci mevki yer
second class n. ikinci kalite yer
second class n. ikinci sınıf bir grubun üyesi
second class n. abonelere gönderilen gazeteler ve süreli yayınlardan oluşan bir abd veya kanada postası sınıfı
second class n. (amerika'da) izcilikte ikinci rütbe
fourth class n. (abd posta hizmetlerinde) bir libre veya üzeri posta grubu
fourth class n. dördüncü sınıf
fourth class n. dördüncü grup
fourth class n. (kanada'da) belirli bir ağırlığın üzerindeki posta grubu
fourth-class n. (abd posta hizmetlerinde) bir libre veya üzeri posta grubu
class with v. kıyaslamak
cut a class v. dersi asmak
attend a class v. derse girmek
show one's class v. klasını göstermek
class with v. karşılaştırmak
have a class v. ders yapmak
travel first class v. birinci mevkide seyahat etmek
pass the class v. sınıfı geçmek
come top of the class v. sınıf birincisi olmak
be top of the class v. sınıf birincisi olmak
disrupt the class v. dersi kaynatmak
send off a student out of the classroom/class v. öğrenciyi sınıftan atmak
send off a student out of the classroom/class v. öğrenciyi dersten atmak
receive first-class education v. iyi eğitim almak
go first class v. birinci mevkide gitmek
fall behind in the class v. derslerden geri kalmak
cannot pass the class v. sınıfı geçememek
cannot pass the class v. okulu geçememek
attend a/the class v. derse girmek
attend a/the class v. dersi almak
be treated like a second-class citizen v. ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek
get tough with the class v. (öğrencilere/sınıfa karşı) sert olmak
get tough with the class v. (öğrencilere/sınıfa) sert davranmak
have all the makings of a first-class scandal v. tam anlamıyla birinci sınıf bir skandal olmak
come to class late v. sınıfa/derse geç gelmek
be late to class v. derse geç kalmak
change class v. sınıf değiştirmek
enter class on time v. derse zamanında girmek
throw someone out of the class v. birini sınıftan atmak
miss the class v. dersi kaçırmak
be late for class v. derse geç kalmak
make noise in the class v. derste gürültü yapmak
make noise in the class v. sınıfta gürültü yapmak
come to class on time v. derse zamanında gelmek
be late for class v. derse geç girmek
get into class late v. derse geç girmek
attend the class on-time v. derse zamanında gelmek
take a class v. (okulda vb) ders almak
cut class and go to the mall v. dersi ekip alışveriş merkezine gitmek
chew gum during class v. derste sakız çiğnemek
sleep in class v. derste uyuya kalmak
no class adj. bayağı
middle class adj. orta halli
best in its class adj. sınıfında en iyi
no class adj. adi
in a class of one's own adj. benzersiz
no class adj. aşağılık
middle class adj. burjuva
low class adj. bayağı
in a class of one's own adj. eşsiz
low class adj. adi
high class adj. yüksek sınıf
best in class adj. sınıfın en iyisi
first-class adj. çok iyi
first-class adj. birinci mevkie ait
high-class adj. kaliteli
first-class adj. üstün
first-class adj. birinci mevki
first-class adj. ekstra
first-class adj. pırlanta gibi
first-class adj. mükemmel
second-class adj. ikinci mevki
one-class adj. tek sınıf
middle-class adj. burjuva
middle-class adj. orta sınıfa özgü
third-class adj. kalitesiz
working-class adj. işçi sınıfına ait
top-class adj. birinci sınıf
falling into this class adj. bu sınıfa giren
top class adj. birinci sınıf
third-class adj. üçüncü sınıf
third-class adj. üçüncü sınıfa ait veya ilgili
pre-class adj. sınıf öncesi
high-class adj. lüks
lower-class adj. alt seviyede olan
lower-class adj. düşük seviyeli
lower-class adj. türünün gerisinde olan
third-class adj. üçüncü sınıfa ait veya ilgili
first-class adj. en yüksek kalitede olan
first-class adj. türünün en iyisi olan
first-class adj. üst sınıf
first-class adj. üst kalite
first-class adj. üstün kalite
first-class adj. olağanüstü
first-class adj. muazzam
first-class adj. birinci ayar
first-class adj. birinci sınıf yolculuğa ait
first-class adj. birinci sınıf yolculuk ile ilgili
first-class adj. birinci sınıf konaklamaya ait
first-class adj. birinci sınıf konaklama ile ilgili
second-class adj. ikinci kalite olan
second-class adj. ikinci sınıf olan
second-class adj. en yüksek derecenin bir altı
second-class adj. değersiz
second-class adj. kalitesiz
second-class adj. derme çatma
second-class adj. bayağı
second-class adj. adi
second-class adj. tapon
second-class adj. (otel, ulaşım) düşük kaliteli ve ucuz
second-class adj. birinci sınıf postadan daha yavaş iletilen
second-class adj. (abd ve kanada'da posta) gazete gönderiminden oluşan
second-class adj. ikinci derece
second-class adj. başaltı
second-class adj. bayağı
second-class adj. aşağı derecede
second-class adj. adi
second-class adj. değersiz
second-class adj. alelade
second-class adj. vasat
second-class adj. orta karar
second-class adj. orta dereceli
fourth class adj. dördüncü sınıfa ait
fourth class adj. dördüncü sınıf ile ilgili
fourth class adj. dördüncü sınıf olarak tahsis edilen
fourth class adj. dördüncü sınıf olarak belirlenen
fourth class adj. paket postası ile ilgili
fourth class adj. paket postasına ait
fourth-class adj. dördüncü sınıfa ait
fourth-class adj. dördüncü sınıf ile ilgili
fourth-class adj. en ucuz tarifeli (posta iletimi)
simply in a class of its own adv. sadece kendi türünde
third class adv. üçüncü sınıfta
third class adv. üçüncü mevkide
third-class adv. üçüncü sınıfa ait olarak
third-class adv. üçüncü sınıfta
third-class adv. üçüncü mevkide
second-class adv. ikinci sınıf vasıtayla
second-class adv. ikinci sınıf ulaşımla
second-class adv. ikinci sınıf vasıta ile
second-class adv. ikinci sınıf konaklamayla
fourth class adv. bir libre üzeri posta olarak
fourth class adv. bir librelik posta olarak
fourth-class adv. bir librelik posta olarak
fourth-class adv. bir libre üzeri posta olarak
in the same class with prep. aynı seviyede
Phrasals
class with v. aynı (sınıfa/gruba) koymak
class (someone or something) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) sınıflamak
class (someone or something) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) aynı kefeye koymak
class (someone or something) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) aynı gruba koymak
class (someone or something) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) beraber sınıflamak/gruplamak
class (among) v. sınıflandırmak
class (among) v. belirli bir gruba yerleştirmek
class (among) v. sınıflamak
class (among) v. gruplandırmak
Phrases
keep the class clean expr. sınıfı temiz tut
Colloquial
in the same class with n. aynı düzeyde
cuddle class n. sıkış tepiş seyahat ederek yapılan uçak yolculuğu
sardine class n. sıkış tepiş seyahat ederek yapılan uçak yolculuğu
cattle class n. sıkış tepiş seyahat ederek yapılan uçak yolculuğu
economy class syndrome n. ekonomi sınıfı sendromu
economy class syndrome n. uzun süre hareketsiz yolculuk etmekten kaynaklı derin toplardamar pıhtılaşması
have certain problems in the class v. sınıf içinde bazı sorunlar yaşamak
class up v. sınıf atlatmak
class up v. sınıf atlamak
class up v. daha kaliteli bir hale getirmek
class up v. daha nitelikli bir hale getirmek
class up v. zarifleştirmek
class up v. tarz hale getirmek
class up v. durumunu iyileştirmek
class is dismissed expr. ders bitti
Idioms
class warfare n. sınıf çatışması
a class act n. çok kaliteli/etkileyici kimse
a class act n. üstün kimse
a class act n. başarılı kimse
a class act n. sivrilen kimse
a class act n. havalı kimse
a class act n. üstün yetenekli kimse
a class act n. üstün nitelikli kimse
class act n. kaliteli davranış/hareket
class act n. kalite
class act n. başarılı davranış/hareket
class clown n. sınıfın yaramazı
class clown n. sınıfın haylazı
class clown n. sınıfın soytarısı
be not in the same class v. aynı seviyede/düzeyde olmamak
not be in the same class v. (biri) kadar iyi olmamak
not be in the same class v. (biriyle) aynı seviyede/düzeyde/kulvarda olmamak
not be in the same class v. (biriyle) aynı kalitede/sınıfta olmamak
not be in the same class v. (biriyle) aynı kalitede/sınıfta görülmemek
not be in the same class v. (biriyle) aynı seviyede/düzeyde/kulvarda görülmemek
not be in the same class v. (biriyle) bir tutulamamak/görülememek
not be in the same class v. (birinin) dengi olmamak
not be in the same class v. (birinden) daha alt seviyede/düzeyde/sınıfta olmak
not be in the same class v. (birine göre) daha kötü kalitede olmak
not be in the same class v. (birinden) daha aşağı kulvarda olmak
be not in the same class v. aynı sınıfta/düzeyde olmamak
be not in the same class v. eş değerde olmamak
be not in the same class v. bir olmamak
be not in the same class v. dengi olmamak
have a touch of class v. az biraz havalı görünmek
have a touch of class v. zarif görünmek
have a touch of class v. klas görünmek
have a touch of class v. zevk sahibi görünmek
not be in the same class v. aynı sınıfta/düzeyde olmamak
not be in the same class v. eş değerde olmamak
not be in the same class v. bir olmamak
not be in the same class v. dengi olmamak
class up the joint v. bir şeyi daha şık/zarif hale getirmek
cut class v. okulu asmak
cut class v. okulu kırmak
fail half the class v. sınıfın yarısını bırakmak
fail half the class v. sınıfın yarısına zayıf not vermek
have a touch of class v. havalı görünmek
have a touch of class v. zarif/klas görünmek
have a touch of class v. zevk sahibi görünmek
be in a class of one's own v. diğerlerinden/benzerlerinden üstün olmak
be in a class of one's own v. eşsiz olmak
be in a class of one's own v. benzersiz olmak
be in a class of its own v. diğerlerinden/benzerlerinden üstün olmak
be in a class of its own v. eşsiz olmak
be in a class of its own v. benzersiz olmak
have a touch of class v. zarif görünmek
have a touch of class v. klas görünmek
have a touch of class v. zevk sahibi görünmek
have a touch of class v. havalı görünmek
in a class by oneself adj. benzersiz
in a class by oneself adj. eşi benzeri bulunmaz
in a class by oneself adj. emsalsiz
in a class by itself expr. türünün en iyisi
in a class by (oneself) expr. türünün en iyisi
in a class by (oneself) expr. kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
in a class by (oneself) expr. alanında tek
in a class by (oneself) expr. eşsiz, benzersiz
in a class by (oneself) expr. diğerlerinden/benzerlerinden üstün
in a class of its own expr. türünün en iyisi
in a class of its own expr. kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
in a class of its own expr. alanında tek
in a class of its own expr. eşsiz, benzersiz
in a class of its own expr. diğerlerinden/benzerlerinden üstün
in a class of one's own expr. türünün en iyisi
in a class of one's own expr. kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
in a class of one's own expr. alanında tek
in a class of one's own expr. eşsiz, benzersiz
in a class of one's own expr. diğerlerinden/benzerlerinden üstün
Speaking
are you in the same class? expr. aynı sınıfta mısınız?
we are in the same class expr. aynı sınıftayız
my first class on monday is english expr. benim pazertesi günü birinci dersim ingilizcedir
I hate gym class expr. beden dersinden nefret ediyorum
are you in the same class with me? expr. benimle aynı sınıfta mısınız?
are you in the same class with me? expr. benimle aynı sınıfta mısın?
just have a little class expr. biraz kaliteli ol
this is our class expr. bu bizim sınıfımız
my first class on monday is english expr. benim pazertesi günü ilk dersim ingilizcedir
today I was late for class expr. bugün derse geç kaldım
we are not in the same class expr. Biz aynı sınıfta değiliz
I hate gym class expr. beden eğitimi dersinden nefret ediyorum
the class hasn't finished yet expr. ders henüz bitmedi
don't be late for class expr. derse geç kalma
speak english in class expr. derste ingilizce konuşun
speak english in class expr. derste ingilizce konuş
I'm sorry to interrupt your class expr. dersinizi böldüğüm için özür dilerim
don't come to class late expr. derse/sınıfa geç gelme
don't talk in class expr. derste konuşma
don't be late for class expr. derse geç kalmayınız
what was your favorite class? expr. en sevdiğin ders neydi?
what is your favorite class? expr. en sevdiğin ders ne?
what's your favorite class? expr. en sevdiğin ders ne?
what's your favorite class? expr. en sevdiğin ders hangisi?
what is your favorite class? expr. en sevdiğin ders hangisi?
the teacher is lecturing the class expr. öğretmen ders anlatıyor
the teacher is lecturing the class expr. öğretmen dersi anlatıyor
how many students are there in your class? expr. sınıfında kaç öğrenci var?
you are in my class expr. sen benim sınıfımdasın
I have a class now expr. şimdi benim dersim var
one's favorite class expr. sevdiği ders
don't talk in class expr. sınıfta konuşma
I'll see you in class tomorrow expr. yarın sınıfta görüşürüz
it was told it would be better for me to be in a class with my friends expr. arkadaşlarımla aynı sınıfta olmamın benim için daha iyi olacağı söylendi
the class ends early expr. ders erken bitiyor
Trade/Economic
a class of occupational safety specialist n. a sınıfı iş güvenliği uzmanı
class a preference share n. a tipi imtiyazlı hisse
shop class n. atölye dersi
class rate n. beher risk oranı
prepaid first class mail n. bedeli önceden ödenmiş birinci sınıf posta
first class mail n. birinci sınıf posta
1st-class mail n. birinci sınıf posta
first class brand n. birinci sınıf marka
working class n. çalışanlar sınıfı
working class n. çalışan kesim
c-class occupational safety specialist n. c sınıfı iş güvenliği uzmanı
world class manufacturing n. dünya standardında üretim
world class production n. dünya standardında imalat
fourth class mail n. dördüncü sınıf posta
world class manufacturing n. dünya standardında imalat
world class production n. dünya standardında üretim
accuracy class n. doğruluk sınıfı
class price n. en yüksek fiyat
commodity class n. emtia sınıfı
access class n. erişim sınıfı
economy class n. ekonomik mevki
industrial middle class n. endüstriyel orta sınıf
first class paper n. fevkalade teminatlı senet
two-class ordinary shares n. farklı temettü oranına sahip adi hisse senetleri
principal class of shares n. hisselerin esas çoğunluğu
class of accounts n. hesap sınıfı
second class n. ikinci mevki
working class n. işçi sınıfı
second and third class papers n. ikinci ve üçüncü sınıf evrak
second class n. ikinci sınıf (kalite)
secondary class n. ikinci sınıf
working class n. işçi kesimi
second class mail n. ikinci sınıf posta
working class n. işçi sınıfı
working class families n. işçi aileleri
subordinated class n. ikincil sınıf
class for itself n. kendi için sınıf
class in itself n. kendiliğinden sınıf
class of property plant and equipment n. maddi duran varlıklar grubu
world class manufacturing n. küresel standartta üretim
product class n. mal grubu
class of property n. maddi duran varlıklar grubu
world class production n. küresel standartta üretim
class of securities n. menkul kıymetler sınıfı
first class paper n. olağanüstü teminatlı senet
cash and equivalents asset class n. nakit para ve eşdeğeri varlık sınıfı
middle class n. orta tabaka
middle-class n. orta sınıf
class of risk n. riziko sınıfı
fixed income asset class n. sabit gelirli varlık sınıfı
class magazine n. sınıf dergisi
class tax n. sınıf vergisi
class based storage policy n. sınıflandırılmış depolama politikası