core - Türkisch Englisch Wörterbuch

core

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "core" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 139 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
core n. öz
His ideas formed the core of our institution.
Onun fikirleri kurumumuzun özünü oluşturuyordu.

More Sentences
General
core n. merkez
They must ensure that the objective of sustainable fisheries is at the core of fisheries management.
Sürdürülebilir balıkçılık hedefinin balıkçılık yönetiminin merkezinde yer almasını sağlamalıdırlar.

More Sentences
core n. ana
The EU must concentrate on its core areas and main tasks.
AB kendi temel alanlarına ve ana görevlerine odaklanmalıdır.

More Sentences
core n. çekirdek kadro
The company assigned a core of sales representatives to get the job done.
Şirket, işi halletmek için satış temsilcilerinden oluşan çekirdek kadro görevlendirdi.

More Sentences
core n. (meyve) çekirdek
We compost most fruit parts like the peel and the core.
Meyvelerin çoğunu kabuk ve çekirdek gibi parçalara ayırırız.

More Sentences
core n. (gezegen) çekirdek
Mars has a hot liquid core.
Mars'ın sıvı formda sıcak bir çekirdeği bulunur.

More Sentences
core n. (reaktör) çekirdek
The core is the central part of a nuclear reactor.
Nükleer reaktörün merkezdeki kısmına çekirdek denir.

More Sentences
core v. meyvenin çekirdeğini çıkarmak
I learned how to core a pear from a Martha Stewart video.
Martha Stewart'ın bir videosundan armudun çekirdeğinin nasıl çıkarıldığını öğrendim.

More Sentences
core adj. temel
The Convention must come to treat this as a core point.
Kurultay bunu temel bir nokta olarak ele almalıdır.

More Sentences
Technical
core n. öz
That is the core of the problem.
Sorunun özü budur.

More Sentences
Food Engineering
core n. merkez
The market itself, which is at the core of any competition analysis, is very difficult to determine.
Her türlü rekabet analizinin merkezinde yer alan pazarın kendisinin belirlenmesi çok zordur.

More Sentences
Linguistics
core n. öz
This, in fact, touches the very core of this proposal.
Bu, aslında, bu teklifin özüne dokunmaktadır.

More Sentences
Common Usage
core n. göbek
core n. çekirdek
General
core n. esas
core n. dolgu
core n. meyve göbeği
core n. maça
core n. göbek (etli meyvelerde)
core n. zıvana
core n. çekirdek
core n. damar
core n. havuç
core n. karot
core n. eşelek
core n. reaktör göbeği
core n. nüve
core n. koçan
core n. çekirdek halat ipi
core n. çekirdek kordon
core n. temel husus
core n. esas nokta
core n. ana husus
core n. ana nokta
core n. hayati bölüm
core n. can alıcı nokta
core n. temel anlam
core n. asıl anlam
core n. verilmek istenen mesaj
core n. ana fikir
core n. esas anlam
core n. dahili husus
core n. en gizli nokta
core n. olmazsa olmazlar grubu
core n. vazgeçilmezler grubu
core n. en önemli grup
core n. temel grup
core v. çekirdeğini çıkarmak
core v. göbeğini almak
core v. içini çıkarmak
core v. delmek
core v. içini çıkarmak
core v. içini oymak
core v. örnek almak
core v. parça almak
core v. numune almak
core v. delik açmak
core v. çekirdek numunesi almak
core v. doğal bir oluşumdan örnek almak
core v. içinden numune almak
core v. bir parçasını almak
core v. (çimenlikten) ufak parçalar almak
core adj. hayati
core adj. önemli
core adj. gerekli
core adj. olmazsa olmaz
core adj. vazgeçilmez
Technical
core n. damar
core n. herhangi bir şeyin en içteki parçası
core n. işlemci çekirdeği
core n. kablo damarı
core n. maça parçası (dökümcülük)
core n. maça (döküm)
core n. motorun sıcak kısmı
core n. mihver borusu
core n. özlü iplik
core n. demir kütlesi
core n. manyetik çekirdek
core n. bilgisayar hafızasında kullanılan yuvarlak küçük manyetik materyal
core n. (toprak set, dolguda) temel yapı
core n. ana duvar
core n. büyük metal klişe gövdesi veya stereotip/elektrikli klişe tabanında boşluk ya da oyuk bölüm
core n. oyuk stereotip klişe tertibatı
core n. karbonlanmış veya sertleştirilmiş metalde korunmuş iç bölüm
core n. kilit göbeği
core n. kaplamalı ürüne ait ana bölüm
core n. kaplamalı ürünün orta bölümü
core n. cam optik fiber çekirdeği
core n. cam optik fiberin ışık yansıtan bölümü
core adj. çekirdek
core adj. iç
Computer
core n. çekirdek bellek
core n. damar kablo
core n. geniş alan ağı çekirdek bölümü
core n. metropol alan ağı çekirdek bölümü
Electric
core n. kablo damarı
Mechanic
core n. maça dökümcülük
Construction
core n. baraj çekirdeği
core n. karot
Woodworking
core n. kerestenin işlem uygulanan orta bölümü
core n. filmli kontrplağın orta bölümü
Automotive
core n. biyet
core n. çekirdek
core n. çekirdek malzeme
core n. göbek
core n. iğne
Aeronautic
core n. doldurma malzemesi
Marine
core n. sondaj örneği
Mining
core n. (kömür veya kireç taşı) sert ve yanmamış çekirdek bölüm
core n. (sönmüş kireçte) yanmamış kireç taşı
core n. (sönmüş kireçte) fazla yanmış kireç taşı
Medical
core n. kore
Anatomy
core n. gövde kası
core n. torso kası
core adj. gövde kasları ile ilgili
core adj. torso kasları ile ilgili
Food Engineering
core n. çekirdek
Physics
core n. değerlik elektronları çıkarılınca geriye kalan atom miktarı
core n. atom artığı
core n. nükleer reaktörde fisyonun meydana geldiği yer
Chemistry
core n. nüve
Education
core n. temel ders programı
core n. temel eğitim programı
Linguistics
core n. çekirdek
Archaeology
core n. obsidyen nodülü
core n. çakmak taşı nodülü
core n. taş nodülü
Environment
core n. kalp
Geology
core n. dünya'nın çekirdeği
core n. kıta kalkanı
core n. volkan boynu
core n. volkan bacası
core n. dağın orta bölümü
core n. antiklinal yapının orta bölümü
core n. dom yapısının orta bölümü
Military
core n. kara ulaşımı varlıklarının gerektiği zaman savunma bakanlığınca öncelikli kullanılabilmesini sağlayan ulaşım usulleri
Music
core suf. müzik türlerini belirtmede kullanılan bir son ek
Mythology
core n. persefoni'nin doğumdaki adı
Printery
core n. mihver boru

Bedeutungen, die der Begriff "core" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
hard core n. çekirdek
This is not really a question of creating a hard core.
Bu gerçekten de sert bir çekirdek yaratma meselesi değildir.

More Sentences
core values n. temel değerler
After all, the fight against racism, xenophobia and anti-semitism are core values of the EU Member States.
Sonuçta ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve anti-semitizmle mücadele AB Üye Devletlerinin temel değerleridir.

More Sentences
core activity n. temel faaliyet
Another crucial problem is the support of Parliament's core activities.
Bir diğer önemli sorun da Parlamento'nun temel faaliyetlerinin desteklenmesidir.

More Sentences
core team n. çekirdek ekip
I and members of my core team also briefed heads of mission in Islamabad on a weekly basis.
Ben ve çekirdek ekibimin üyeleri de İslamabad'daki misyon şeflerini haftalık olarak bilgilendirdik.

More Sentences
to the core adv. tamamen
He is rotten to the core.
O, tamamen bozulmuş.

More Sentences
Trade/Economic
core inflation n. çekirdek enflasyon
The decline in core inflation is close to the target.
Çekirdek enflasyondaki gerileme hedefe yakındır.

More Sentences
core business n. şirketin ana faaliyetleri
The core business of the company is the development and worldwide marketing of decorative home lighting.
Şirketin ana faaliyet alanı, dekoratif ev aydınlatmasının geliştirilmesi ve dünya çapında pazarlanmasıdır.

More Sentences
Politics
core funding n. çekirdek fon
We do not want to engage in core funding because we are not a nation.
Çekirdek fonlamaya katılmak istemiyoruz çünkü biz bir ulus değiliz.

More Sentences
hard core n. sert çekirdek
Where will the real hard core of the European Union come from, if not from here?
Avrupa Birliği'nin gerçek sert çekirdeği buradan gelmeyecekse nereden gelecek?

More Sentences
General
magnetic core storage n. manyetik çekirdek bellek
core memory n. bellek
core of a fruit n. eşelek
hard core n. çekirdek kadro
core memory n. çekirdek
central core n. merkezi nüve
three core n. üç telli
drilling core n. karot
low core n. alçak çekirdek
core sand n. maça kumu
laminated core n. kaplanmış çekirdek
core values n. esas değerler
core materials n. hammaddeler
core audience n. çekirdek kitle
core activity n. ana faaliyet
core market n. çekirdek pazar
core market n. çekirdek piyasa
non-core n. bir şeyin en önemli kısmının dışı
hard core n. dolgu
hard core n. çakıl dolgusu
hard core n. blokaj
core switch n. omurga anahtar
core skills n. çekirdek beceriler
outer core n. dış çekirdek
core meaning n. temel anlam
core meaning n. ana anlam
core meaning n. altında yatan anlam
core technologies n. temel teknolojiler
core knowledge n. temel bilgi
core feature n. çekirdek özellik
core element n. ana unsur
core principle n. ana prensip
core principle n. temel ilke
philosophical core n. temel felsefe
core tray n. karot sandığı
core purpose n. temel amaç
core idea n. öz fikir
core idea n. öz düşünce
core idea n. esas düşünce
core idea n. esas fikir
apple core n. elma çöpü
core skills n. temel beceriler
core skills n. temel beceriler
earth core rockfill dam n. toprak çekirdekli kaya dolgu baraj
inner core n. en iç kısım
inner core n. çekirdek kısmı
inner core n. öz
hard core n. nüve
hard core n. bir grupta değişime karşı çıkanlar
hard core n. kurumsal bakıma ihtiyaç duyan mültecilerin oluşturduğu grup
hard core n. çaresiz kimseler
hard-core n. tuğla çöpü, cüruf, moloz gibi malzemelerle oluşturulan taban
hard-core n. nüve
hard-core n. çekirdek
hard-core n. öz
hard-core n. çaresiz kimseler
core competency n. çekirdek yetkinlik
apple core n. elma eşeleği
core asset n. başarıya giden temel yol
core asset n. temel başarı kaynağı
core asset n. temel yetkinlik
core group n. olmazsa olmazlar grubu
core group n. vazgeçilmezler grubu
core group n. en önemli grup
core group n. çekirdek kadro
core group n. temel grup
core belief n. temel inanç
core belief n. esas inanç
core belief n. öz inanç
core belief n. çekirdek inanç
get to the core v. öze inmek
get to the core v. özüne inmek
core out v. (kavunun vb) içini çıkarmak
core out v. içini çıkarmak
rotten to the core adj. ahlakça temelden çürük
rotten to the core adj. kokuşmuş
hard-core adj. müstehcen
hard-core adj. boyun eğmez
hard-core adj. etkin
hard-core adj. çetin ceviz
hard-core adj. kararlı
hard-core adj. yolundan şaşmaz
hard-core adj. açık saçık
non-core adj. özü olmayan
hard-core adj. sabit fikirli
hard-core adj. çaresiz
hard-core adj. umutsuz
hard-core adj. bağlı
hard-core adj. değişmez
hard-core adj. cinsel birleşme içeren (pornografi)
hard-core adj. açık saçık
hard-core adj. ciddi
hard-core adj. salt
hard-core adj. umutsuz
hard-core adj. dermansız
hard-core adj. kronik
hard-core adj. yoğun
hard-core adj. mutlak
hard-core adj. çaresiz
hard-core adj. temel
to the core adv. tamamiyle
to the core adv. katıksız
to the core adv. her yönüyle
to the core adv. halis muhlis
to the core adv. sapına kadar
to the core adv. tam
to the core adv. tam bir
Phrases
to the core expr. her şeyiyle
at the core of expr. merkezinde
to the core expr. sapına kadar
to the core expr. tümüyle
Colloquial
soft core n. hafif porno
be embarrassed to the core v. utançtan yerin dibine girmek
hard-core adj. uç
hard-core adj. ciddi
hard-core adj. aşırı
hard-core adj. çok iyi
hard-core adj. harika
hard-core adj. muhteşem
soft core adj. hafif pornografik
soft-core adj. hafif pornografik
soft-core adj. erotik
soft-core adj. ılımlı
soft-core adj. yumuşak
soft-core adj. aşırı olmayan
shocked me to my core expr. derinden sarstı
shocked me to my core expr. çok şaşırdım
Idioms
rock (one) to (one's) core v. şoke etmek
rock (one) to (one's) core v. dengesini bozmak
rock (one) to (one's) core v. alt üst etmek
rock (one) to (one's) core v. sarsmak
rock (one) to (one's) core v. derinden sarsmak
rock (one) to (one's) core v. başını döndürmek
rock (one) to (one's) core v. ayaklarını yerden kesmek
shake someone at one's core v. derinden sarsmak
go to the core v. öze inmek
be rotten to the core v. ahlakça temelden çürük olmak
be rotten to the core v. kokuşmuş olmak
be rotten to the core v. mayası bozuk olmak
be rotten to the core v. özü kötü olmak
be rotten to the core v. yozlaşmış olmak
be rotten to the core v. niyeti kötü/bozuk olmak
be rotten to the core v. habis/canavar ruhlu olmak
be rotten to the core v. içi/içten çürümüş olmak
rotten to the core adj. mayası bozuk
evil to the core adj. tamamen kötü
evil to the core adj. iliklerine kadar kötülük işlemiş
evil to the core adj. tam bir canavar
evil to the core adj. tamamen yozlaşmış
rotten to the core expr. berbat
to the core expr. sapına kadar
Trade/Economic
core business n. ana faaliyet alanı
core responsibility n. ana sorumluluk alanı
total core capital n. ana sermaye toplamı
core benefits n. ana faydalar
core competency n. ana yetkinlik
core segment n. çekirdek kesit
core competence n. çekirdek yeterlilik
core indicators n. çekirdek göstergeler
core capital n. çekirdek sermaye
core inflation n. çekirdek enflasyon
core competence n. çekirdek yetkinlik
core brand n. çekirdek marka
core segment n. çekirdek bölüm
core competency n. çekirdek yetkinlik
core inflation rate n. çekirdek enflasyon oranı
core competency n. çekirdek yetenek
core segment n. çekirdek segmen
core time n. en yoğun iş saatleri
core business n. esas iş
company core data sheet n. firma çekirdek veri formu
foam core n. fotoblok
core personnel n. kilit personel
core competencies n. öz beceriler
core product n. öz ürün
core brand n. stratejik marka
core business n. temel iş
core competency-based strategy n. temel yetenek tabanlı strateji
core process n. temel süreç
core competence n. temel yetkinlik
core time n. tüm çalışanların görevleri başında olmaları gereken zaman
core competencies n. temel yetkinlikler
core competency n. temel yetkinlik
core business n. temel aktiviteler
core competence v. işletmelerde temel yetenek
core competency v. işletmelerde temel yetenek
Law
core crimes n. çekirdek suçlar
Politics
core institutions n. asli kurumlar
core inflation n. çekirdek enflasyon
core coalition n. çekirdek koalisyon
core of conflict n. çatışmanın özü
core funding n. çekirdek kaynak
core of evaluation system n. değerlendirme sisteminin çekirdeği
core contract n. esas sözleşme
areas of core expertise n. temel uzmanlık alanları
core imf functions n. temel imf işlevleri
core (congress of racial equality) abrev. ırksal eşitlik kongresi
core (congress of racial equality) abrev. ırk eşitliği kongresi
Institutes
core (congress of racial equality) abrev. ırksal eşitlik kongresi
core (congress of racial equality) abrev. ırk eşitliği kongresi
Tourism
core product n. ham ürün
Technical
acid core solder n. asitli lehim teli
open core n. açık göbek
collapsible metal core n. açılır kapanır metal maça
core business n. ana iş
open-core transformer n. açık göbekli transformatör
core dump n. aha bellek dökümü
core-image library n. ana bellek görüntülü kitaplık
core values n. ana değerler
core business n. ana faaliyet
core record n. ana kütük
core assembly n. ana ünite
field core n. ana veya yardımcı kutup
core spacer n. ara parçası (radyatör)
ignition core n. ateşleme fitili
core to core transfer n. bellekiçi bilgi aktarımı
washburn core n. besleyici kısıtlama maçası
memory core n. bellek çekirdeği
core flush n. bellek temizleme
hollow-core door n. boşluklu dolgulu prese kapı
core colors of flexible cables and cords n. bükülgen kablo ve kordonların damar renkleri
hollow core slab n. boşluklu döşeme
coil core n. bobin göbeği
dye core n. boyama bobini
the core of a section n. bir kesitin çekirdeği
single-core cable n. bir damarlı kablo
hollow core slab girder n. boşluklu taşıyıcı döşeme öğesi
concrete core wall n. beton çekirdek duvar
single core conductor n. bir damarlı iletken
large-core multimode fibres n. büyük özlü çok yönlü lifler
coil–core assembly n. bobin çekirdek düzeneği
evaporator core n. buharlaştırıcı peteği
core based applications n. çekirdek tabanlı uygulamalar
core memory unit n. çekirdek bellek ünitesi
core yarn equipment n. core iplik donanımı
core trench n. çekirdek hendeği
core melt accident n. çekirdekteki yakıtın erimesine yol açan kaza
multi-core cables n. çok damarlı kablolar
core capability n. çekirdek kabiliyet
twin core cable n. çift tel göbekli çelik halat
core temperature n. çekirdek sıcaklığı
the core n. çekirdek
core sample n. çekirdek numunesi
network core n. çekirdek ağ
core memory resident n. çekirdek bellekte sürekli kalıcı program
core fleet n. çekirdek filo
core type transformer n. çekirdek tipi transformatör
glass core n. cam maça
wireline diamond core drilling equipment n. çelik halatlı elmas sondaj donanımı
core dump n. çekirdek dökümü
network core n. çekirdek alt yapı
core storage n. çekirdek bellek
core temperature n. çekirdek ısısı
multi-core cable n. çok damarlı kablo
skim core n. curuf maçası
core fleet n. çekirdek kuvvet
core wall n. çekirdek duvarı
core mercerizing n. çekirdek merserizasyonu
multi-core and multi-pair power cables n. çok damarlı ve çok çiftli güç kabloları
core assembly n. çekirdek sistem
core-shell nanocrystals n. çekirdek kabuk nanokristalleri
core area n. çekirdek alanı
core memory unit n. çekirdek bellek birimi
core type induction heater n. çekirdek tipi endüksiyon ısıtıcı
core allocation n. çekirdek bellek tahsisi
core memory resident n. çekirdek bellekte kalıcı
core value n. çekirdek değer
iron-core transformer n. demir çekirdekli transformatör
iron core n. demir göbek
strainer core n. daraltıcı maça
balanced core n. dengeli göbek
iron core n. demir çekirdek
iron-core coil n. demir çekirdekli bobin
iron-dust core n. demir tozu çekirdek
four-core cable n. dörtlü kablo
core forging n. doldurma dövmesi
dislocation core n. dislokasyon çekirdeği
core sand n. döküm kumu
single core non-sheathed cable for installation at low temperatures n. düşük sıcaklıklardaki tesisatlar için tek damarlı kılıfsız kablo
bend core n. dirsek maçası
cover core n. doldurma maçası
armature core n. endüvi sac paketi
stock core n. eldeki maça
armature core n. endüvi nüvesi
diamond core drill bit n. elmaslı karot matkap ucu
diamond core drilling equipment n. elmaslı sondaj donanımı
cell core n. eşanjör
armature core n. endüvi demiri
diamond core bit n. elmaslı karot matkabı
watertight core n. geçirimsiz çekirdek
impervious core n. geçirimsiz çekirdek
ferrite core n. ferrit çekirdek
impervious core n. geçirimsiz perde
graphite core n. grafit maça
core carbon n. göbek karbonu
core coil n. göbekli bobin
core carbon content n. göbek karbon içeriği
core composition n. göbek bileşimi
body core n. gövde maçası
core hardness n. göbek sertliği
core carbon content n. göbek karbonu niceliği
expendable core n. genleşen maça
apparent core density n. görünür göbek yoğunluğu
core microstructure n. göbek içyapısı
air-core transformer n. hava göbekli transformatör
air core transformer n. hava göbekli transformatör
core-bit n. havuç burgusu
ring core n. halka maça
twin-core cable n. iki damarlı kablo
ion core n. iyon çekirdeği
hollow core n. içi boş maça
inner core n. iç dolgu
generator stator core n. jeneratör statoru sac paketi
core electrons n. iç elektronlar
two-core cable n. iki damarlı kablo
core-bit n. karotlu burgu
core drill rig n. karot sondaj takımı
mesh-core n. kafes dolgulu kapı
core drill n. karotiyer
core tube n. karot tüpü
core lifter case n. karot tutucu yuvası
drilling core n. karot
core sample n. karot numunesi
core boring n. karot sondajı
shell core blower n. kabuk maça üfleci
mould core n. kalıp maçası
shell core n. kabuk maça
closed core transformer n. kapalı çekirdekli transformatör
core drilling n. karotiyerle delme
mould-core assembly n. kalıp maça düzeneği
black core n. kara çekirdek
core tube n. karotiyer
core specimen n. karot örnek
core barrel n. karotiyer
sheath-core n. kabuk-öz
core sampler n. karot numunesi alıcı
pencil core n. kalem maça
core sampling n. karot alma
in-core temperature n. kalp içi sıcaklığı
core-drill method n. karot sondajı yöntemi
cable core n. kablo çekirdeği
core lifter n. karot tutucu
core catcher n. karot tutucu
carbon core n. karbon maça
core barrel head n. karotiyer başlığı
core drill n. karot matkap
clay core n. kil çekirdek
cantilever-supported core n. kiriş destekli maça
pole core n. kutup çekirdeği
core shed n. korşit
field core n. kutup
in-core instrumentation n. kor içi enstrumantasyon
dry sand core n. kuru kum maça
core crab n. maça yengeci
core gum n. maça sakızı
core mud n. maça çamuru
core density n. maça yoğunluğu
core bar n. maça demiri
core irons n. maça demirleri
core washes n. maça boyaları
core knockout machine n. maça sökme makinesi
core refractiveness n. maça refrakterliği
core sprayer n. maça püskürtücü
core shift n. maça kayması
core extruder n. maça çıkarıcı
core coatings n. maça boyaları
core binder n. maça bağlayıcı
core truck n. maça kamyonu
core dressing n. maça boyama
core pastes n. maça macunları
core collapsibility n. maça çökebilirliği
core frame n. maça çercevesi
core drier n. maça kurutucu
core extruder n. maça itici
core jointing compounds n. maça bağlama bileşikleri
core sand n. maça kumu
core arbor n. maça feneri
core blower n. maça üfleci
core setting jig n. maça yerleştirme makinesi
core barrel n. maça fıçısı
core design n. maça tasarımı
core bands n. maça kuşakları
core hardness n. maça sertliği
core raise n. maça kalkması
core hole n. maça kumunu çıkarma deliği (dökümcülük)
core pin n. maça pimi
core lightener n. maça hafifletici
core stickle template n. maça biçimleyici
core shooting n. maça çıkarma
core rolls n. maça merdaneleri
core oils n. maça yağları
core compound n. maça bileşiği
core jig n. maça bağlama düzeneği
core made of magnetically soft ferrite n. manyetik olarak yumuşak demirden yapılan çekirdek
magnetic core n. manyetik çekirdek
strainer core n. maça teknesi
low-profile core made of magnetic oxides n. manyetik oksitlerden yapılmış alçak profil çekirdek
core fin n. maça kanatcığı
core assembly n. maça düzeneği
core baking n. maça pişirme
magnetic oxide ring core n. manyetik oksitli halka damarı
core jig n. maça tutturgacı
core grinder n. maça taşlama makinesi
core setting n. maça yerleştirme
core sprayer n. maça püskürteci
core sand mixtures n. maça kumu karışımları
core holes n. maça delikleri
core wires n. maça telleri
core dressing n. maça boyası
core vent n. maça havalığı
core shift n. maça kaçığı
core crush n. maça çökmesi
core ramming n. maça sıkılama
core print n. maça başı
core blow n. maça gözeneği
core rod n. maça çubuğu
core cavity n. maça boşluğu
core branch n. maça çıktısı
core puller n. maça çekici
core crab n. maça iskeleti
core plug n. küçük tapa
core breaker n. maça kırıcı
core print n. maça yatağı
magnetic core memory n. manyetik çekirdekli bellek
core filler n. maça dolgusu
core box n. maça sandığı
core oven n. maça fırını
centre core n. merkez maçası
engine core n. motorun sıcak kısmı
metal core boxes n. metal maça sandıkları
core of the magnet n. mıknatıs nüvesi
core strainer n. metal süzgeci
metal core n. metal maça
magnetic core n. mıknatıs çekirdeği
metal-honeycomb core n. metal petekli gövde
magnet core n. mıknatıs çekirdeği
core switch n. omurga anahtarı
core transformer n. nüveli transformatör
fluted core n. oyuklu maça
hollow core n. oyuk maça
core values n. öz değerler
measuring core n. ölçme özü
core business n. öz faaliyet
cover core n. örtme maçası
core yarn n. özlü iplik
core section n. petek dilimi (radyatör)
cooler core n. petek
plastic core boxes n. plastik maça kutuları
split core box n. parçalı maça kutusu
baked core n. pişkin maça
packet core n. paket ağ alt yapısı
piston core n. piston çekirdeği
baked core n. pişirilmiş maça
core spray system n. püskürtme sistemi
reactor core n. reaktör kalbi
radiator core n. radyatör
laminated core n. saç paketli çekirdek
wound core n. sarılmış çekirdek
ringcan/core yarn device data window n. ringcan/core iplik donanımı verileri ekranı
rotor core n. rotor çekirdeği
reactor core n. reaktör göbeği
radiator core n. radyatör peteği
liquid core n. sıvı çekirdek
utility core n. servis çekirdeği
core wall n. servis çekirdeği
solenoid core n. selenoid göbeği
cylindrical paper core tube n. silindirik kağıt mihver boru
cylindrical board core tube n. silindirik karton mihver boru
wirewound inductors with ceramic or ferrite core n. seramik veya ferrit çekirdekli telsarımlı bobinler
ceramic core n. seramik maça
hardmetal core tube drawing n. sert metal uçlu boru çekme
hard core yarn n. sert özlü iplik
cooler core n. soğutucu parça
tape core n. şerit çekirdek
external diameter of stator core n. stator sac paketleri dış çapı
water core n. su maçası
watertight core n. su geçirmez çekirdek
standard core bit n. standart kesici
watertight core n. sugeçirmez çekirdek
core record n. sondaj logu
valve core n. supap iğnesi
tape-wound core n. şerit sargılı çekirdek
length of stator core n. stator sac paketi uzunluğu
core plug n. su kapağı
single-core cables n. tek damarlı kablolar
splash core n. topuk maçası
core plug n. tapa
reactive core n. tepkin göbek
restraining core material n. tutucu çekirdek malzeme
reactive core n. tepkin çekirdek
wire core n. tel göbek