doğmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

doğmak

Bedeutungen von dem Begriff "doğmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 32 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
doğmak be born v.
The town where I was born is beautiful.
Doğduğum kasaba güzeldir.

More Sentences
doğmak rise v.
In England, in the summer, the sun rises at about 4 a.m.
İngiltere'de yazın güneş sabah 4'te doğar.

More Sentences
General
doğmak emerge v.
A new regime started to emerge after a long civil war in their country.
Ülkelerinde uzun bir iç savaşın ardından yeni bir rejim doğmaya başlamıştı.

More Sentences
doğmak rise v.
The phoenix rose from its ashes.
Zümrüdüanka küllerinden doğdu.

More Sentences
doğmak grow out of v.
This project grew out of a sketch I made on a napkin at a party last year.
Bu proje, geçen yıl bir partide peçete üzerine yaptığım bir taslaktan doğdu.

More Sentences
doğmak arise v.
The European Union should draw attention to any progress that is made and lend its support should the opportunity arise.
Avrupa Birliği kaydedilen her türlü ilerlemeye dikkat çekmeli ve fırsat doğması halinde destek vermelidir.

More Sentences
doğmak come v.
The sun has just come up.
Güneş daha yeni doğdu.

More Sentences
Phrasals
doğmak come out v.
We must ensure that lasting hope comes out of the evil of 11 September.
11 Eylül'ün kötülüğünden kalıcı bir umut doğmasını sağlamalıyız.

More Sentences
Law
doğmak arise v.
This motion for a resolution has arisen from some simple but not obvious observations.
Bu çözüm önerisi bazı basit ama açık olmayan gözlemlerden doğmuştur.

More Sentences
General
doğmak spring v.
doğmak see the light of day v.
doğmak come about v.
doğmak ensue v.
doğmak break through v.
doğmak begin v.
doğmak issue v.
doğmak come into the world v.
doğmak arrive v.
doğmak emanate v.
doğmak result v.
doğmak dawn v.
doğmak rise-rose-risen v.
doğmak sally v.
doğmak pullulate v.
Idioms
doğmak arrive on the scene v.
doğmak first see the light of day v.
doğmak arrive upon the scene v.
doğmak arrive on the scene v.
Trade/Economic
doğmak originate v.
Law
doğmak originate v.
Geography
doğmak head v.
Archaic
doğmak redound v.

Bedeutungen, die der Begriff "doğmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 108 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
güneş doğmak (the sun) rise v.
It will not be long before the sun rises.
Güneşin doğmasına az kaldı.

More Sentences
General
içine doğmak have a hunch v.
Tom had a hunch that Mary would bring her new boyfriend to the party.
Mary'nin yeni erkek arkadaşını partiye getireceği Tom'un içine doğdu.

More Sentences
gün doğmak dawn v.
It's nearly dawn.
Neredeyse gün doğuyor.

More Sentences
gün doğmak break v.
We must part; the day will soon break.
Biz ayrılmalıyız; yakında gün doğacak.

More Sentences
yeniden doğmak be reborn v.
If I were reborn, I would want to learn the violin.
Yeniden doğmuş olsaydım keman öğrenmek isterdim.

More Sentences
güneş doğmak (the sun) come up v.
The sun was coming up then.
O sırada güneş doğuyordu.

More Sentences
(oyun karakteri) yeniden doğmak respawn v.
After being defeated, the player's character will respawn.
Yenildikten sonra oyuncunun karakteri yeniden doğacaktı.

More Sentences
(nehir) doğmak rise v.
The White Nile rises in the Great Lakes region of central Africa.
Beyaz Nil, Orta Afrika'nın Büyük Göller bölgesinden doğar.

More Sentences
içine doğmak feel in one's bones v.
doğmak (nehir) rise v.
içine doğmak have a feeling v.
doğmak (güneş/ay) rise v.
küllerinden doğmak be reborn from one's ashes v.
üstünden doğmak rise above v.
doğmak (belirli bir aileden/sınıftan) spring from v.
içine doğmak sense v.
gün doğmak (şans) come v.
manen yeniden doğmak regenerate v.
içine doğmak intuit v.
sezaryenla doğmak be born by caesarean section v.
küllerinden doğmak rise from the ashes v.
gün doğmak rise v.
gün doğmak (şans vb) come (luck day) v.
doğmak (gün) dawn v.
içine doğmak divine v.
kadir gecesi doğmak be born under a lucky star v.
gün doğmak (güneş/sabah) rise v.
içine doğmak presage v.
ülke dışında doğmak be born abroad v.
ölü doğmak be born dead v.
sağır doğmak be born deaf v.
yıldız doğmak (star) come out v.
güneş doğmak (the sun) climb v.
borç doğmak (debt) to arise from something v.
külünden doğmak rise from the ashes v.
şehirde doğmak be born in a city v.
soylu bir aileye doğmak be born in the purple v.
varlıklı bir aileye doğmak be born into the purple v.
varlıklı bir aileye doğmak be born in the purple v.
soylu bir aileye doğmak be born into the purple v.
kalbine doğmak have a hunch v.
-den doğmak arise from v.
-den doğmak result from v.
zorunluluğu doğmak necessity arise v.
problem doğmak a problem arise v.
gereksinim doğmak need to arise v.
ihtiyaç doğmak need to arise v.
küllerinden doğmak be born out of the ashes v.
yurt dışında doğmak be born abroad v.
....vatandaşı olarak doğmak be born a citizen of v.
ölü doğmak be stillborn v.
sahne için doğmak be born for stage v.
üstünden doğmak overlook v.
içine doğmak inkle [rare] v.
gün doğmak daw [scotland] v.
doğmak (güneş, ay) rise v.
Phrasals
başka bir şey olarak küllerinden doğmak rise from (something) v.
başka bir şey olarak yeniden doğmak rise from (something) v.
(bir şeyden) doğmak rise out of (something) v.
(bir şeyden/yıkımdan) yeniden doğmak rise out of (something) v.
(bir şeyden/yıkımdan sonra) yenilenmiş şekilde doğmak rise out of (something) v.
(bir felaketin/yıkımın ardından) tekrar doğmak rise out of (something) v.
(küllerinden) doğmak rise out of (something) v.
kötü şartlardan gelmek/doğmak arise from something v.
kötü şartlardan gelmek/doğmak arise out of something v.
kötü şartlardan gelmek/doğmak arise out of (something) v.
(bir şeyden) doğmak result from (something) v.
-den doğmak rise from v.
(birinden/bir şeyden/bir yerden) doğmak spring from (someone, something, or some place) v.
Phrases
içine doğmak (one's) little finger told (one) that expr.
Proverb
şanslı doğmak zengin doğmaktan daha iyidir it is better to be born lucky than rich
Colloquial
içine doğmak get vibrations v.
(yıldız) doğmak be a (something) in the making v.
doğmak (güneş, ay) be out v.
Idioms
sabahın/günün ilk ışıkları/saatleri doğmak/çıkmak/görünmek early beam v.
(bir şey yapma) fırsatı doğmak see (one's) way (clear) to (doing something) v.
fırsatı doğmak see one's way to v.
(bir şey yapma) fırsatı doğmak see your way clear to do (or doing) something v.
anka kuşu gibi küllerinden doğmak rise like a phoenix from the ashes v.
gün doğmak be in all somebody's glory v.
içine doğmak know something in one's bones v.
içine doğmak feel in one's bones v.
içine doğmak have a hunch v.
içine doğmak feel something in one's bones v.
küllerinden doğmak rise from the ashes v.
küllerinden doğmak rise from the dead v.
küllerinden doğmak come back from the dead v.
(bebek) doğmak come into the world v.
-den doğmak evolve out of v.
içine doğmak have a sneaking suspicion v.
-den doğmak lie in v.
ağzında gümüş kaşıkla doğmak be born with a silver spoon in your mouth v.
(çocuk) doğmak bring abed v.
(çocuk) doğmak bring to bed v.
içine doğmak feel (it) in your bones v.
içine doğmak feel in bones v.
içine doğmak feel in your bones v.
(bir şey) içine doğmak feel something in your bones v.
(biri/bir şey hakkında) içine bir şey doğmak have a hunch (about someone or something) v.
bir şey yapma fırsatı doğmak see your way to doing something v.
Speaking
evli ve doğmak üzere olan bir çocuğu var he's married with a kid on the way expr.
Law
hakkı doğmak originate v.
Breeding
erken doğmak slink v.
(kuzu) doğmak fall v.
Religious
manen yeniden doğmak renew v.
Geography
(nehir, belirli bir kaynaktan) doğmak rise v.
Archaic
içine doğmak forebode v.
(başka bir bebeğin) ikizi olarak doğmak twin v.