effect - Türkisch Englisch Wörterbuch

effect

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "effect" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 62 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
effect n. tesir
Yes, there is nothing to worry about because, the effect is not in the heart but only in imagination.
Evet, endişe edecek bir şey yok, çünkü tesir, kalpte değil sadece hayal gücündedir.

More Sentences
effect n. etki
Long silences create an effect of tension throughout the film.
Uzun sessizlikler film boyunca gerilim etkisi yaratıyor.

More Sentences
General
effect n. sonuç
I have already spoken about the dialectical materialist view of motive and effect.
Diyalektik materyalist güdü ve sonuç görüşünden daha önce bahsetmiştim.

More Sentences
effect n. etki
Long silences create an effect of tension throughout the film.
Uzun sessizlikler film boyunca gerilim etkisi yaratıyor.

More Sentences
effect n. anlam
Cause and effect in some sense become unrelated.
Neden ve sonuç ilişkisi bir anlamda kaybolur.

More Sentences
effect n. uygulama
I have just heard impressive speeches to the effect that equal quotas in Europe are unfair.
Az önce Avrupa'da eşit kota uygulamasının adil olmadığı yönünde etkileyici konuşmalar dinledim.

More Sentences
effect n. netice
Veronica was discovering her new policy was having an unexpected effect.
Veronica yeni politikasının beklenmedik bir neticesi olduğunu keşfediyordu.

More Sentences
effect n. yürürlük
The animal rights law came into effect as of January 1st.
Hayvan hakları yasası 1 Ocak itibariyle yürürlüğe girdi.

More Sentences
effect n. efekt
This movie is considered a masterpiece of visual effects.
Bu film görsel efektler konusunda başyapıt kabul edilir.

More Sentences
effect n. anlam
Cause and effect in some sense become unrelated.
Neden ve sonuç ilişkisi bir anlamda kaybolur.

More Sentences
effect n. amaç
A protocol to this effect was drawn up on 5 June 2000.
Bu amaçla 5 Haziran 2000 tarihinde bir protokol düzenlenmiştir.

More Sentences
effect v. gerçekleştirmek
We should probably have no right to effect such a transformation.
Muhtemelen böyle bir dönüşümü gerçekleştirmeye hakkımız olmamalı.

More Sentences
effect v. etkisi olmak
In that way, the regulation will have a negative effect on third countries, for example Japan.
Bu şekilde düzenlemenin üçüncü ülkeler, örneğin Japonya üzerinde olumsuz bir etkisi olacaktır.

More Sentences
effect v. sonuç vermek
The efforts brought about no effect.
Çabalar hiçbir sonuç vermedi.

More Sentences
effect v. etkilemek
But there are problem points within this rail network that eventually effect 20% of the European rail network.
Ancak bu demir yolu ağında nihayetinde Avrupa demir yolu ağının %20'sini etkileyen sorunlu noktalar bulunmaktadır.

More Sentences
effect v. yaratmak
Don't underestimate your ability to effect change in your community.
Toplumunuzda değişim yaratma yeteneğinizi küçümsemeyin.

More Sentences
Computer
effect n. efekt
This movie is considered a masterpiece of visual effects.
Bu film görsel efektler konusunda başyapıt kabul edilir.

More Sentences
General
effect n. verim
effect n. hüküm
effect n. etkime
effect n. reaksiyon
effect n. akis
effect n. meal
effect n. eser
effect n. iş
effect n. husus
effect n. gerçeklik
effect n. izlenim
effect n. fiil
effect n. mevki
effect n. etmen
effect n. eşya
effect n. intiba
effect n. mana
effect n. maksat
effect n. niyet
effect n. olay
effect n. hadise
effect n. dışavurum
effect n. tecelli
effect n. gösterge
effect v. ulaşmak
effect v. sonuca vardırmak
effect v. yerine getirmek
effect v. meydana getirmek
effect v. başarmak
effect v. sonuçlandırmak
effect v. oluşturmak
effect v. üretmek
effect v. meydan getirmek
Trade/Economic
effect n. alacak bakiyesi
effect n. nakit mevcudu
effect n. menkul kıymetler
effect n. taşınır mallar
effect v. işler kılmak
effect v. ödeme yapmak
effect v. poliçe çıkarmak
Law
effect n. meriyet
effect n. yürürlükte olma
Archaic
effect adv. aslında
effect adv. gerçekten
effect adv. doğrusu

Bedeutungen, die der Begriff "effect" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
boomerang effect n. bumerang etkisi
Beware of the boomerang effects of internalised humiliation.
İçselleştirilmiş aşağılanmanın bumerang etkilerine dikkat edin.

More Sentences
side effect n. yan etki
I am very glad to say that the health crisis is behind us, but its side effects are unresolved.
Sağlık krizinin geride kaldığını, ancak yan etkilerinin çözülemediğini söylemekten memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
direct effect n. doğrudan etki
It would also have a direct effect on a significant number of jobs being kept.
Ayrıca önemli sayıda istihdamın korunmasına da doğrudan etkisi olacaktır.

More Sentences
cause and effect n. sebep ve sonuç
I believe we have to go a bit deeper still if we are to show cause and effect as they really are.
Sebep ve sonuçları gerçekte oldukları gibi göstermek istiyorsak biraz daha derine inmemiz gerektiğine inanıyorum.

More Sentences
greenhouse effect n. sera etkisi
This form of transport takes up a great deal of space, is noisy and contributes significantly to the greenhouse effect.
Bu ulaşım şekli çok fazla yer kaplar, gürültülüdür ve sera etkisine önemli ölçüde katkıda bulunur.

More Sentences
multiplier effect n. çarpan etkisi
If they are not used, evidently this multiplier effect will not take place.
Eğer bunlar kullanılmazsa, bu çarpan etkisinin gerçekleşmeyeceği açıktır.

More Sentences
adverse effect n. ters etki
Flashes of desire might create adverse effects because a "want" will push you to risk.
Arzu pırıltıları ters etki yaratabilir, çünkü "istek" sizi riske sokar.

More Sentences
knock-on effect n. zincirleme etki
These environmental problems have a knock-on effect beyond coastal regions to inland regions.
Bu çevresel sorunlar, kıyı bölgelerinin ötesinde iç bölgelere de zincirleme etki yapmaktadır.

More Sentences
cause and effect n. sebep sonuç
I know some very interesting experiments in cause and effect.
Sebep sonuç ilişkisine dayalı bazı çok ilginç deneyler biliyorum.

More Sentences
synergy effect n. sinerji etkisi
In this context, it should also be a stated aim of the EBRD's operations to achieve synergy effects.
Bu bağlamda, AİKB'nin faaliyetlerinin sinerji etkisi yaratması da hedeflenmelidir.

More Sentences
negative effect n. olumsuz etki
The Commission says that the regulation will not have any negative effect on third countries.
Komisyon, düzenlemenin üçüncü ülkeler üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi olmayacağını belirtmektedir.

More Sentences
negative effect n. negatif etki
I think that globalization has negative effects as well as positive.
Bence küreselleşmenin pozitif olduğu kadar negatif etkileri de var.

More Sentences
take effect v. etkisini göstermek
How long until the venom takes effect?
Zehrin etkisini göstermesi ne kadar sürer?

More Sentences
take effect v. yürürlüğe girmek
The European Council in Barcelona confirmed once again that the Treaty must take effect.
Barselona'daki AB Konseyi, Antlaşmanın yürürlüğe girmesi gerektiğini bir kez daha teyit etmiştir.

More Sentences
put into effect v. uygulamak
Such a system is laid down in the Cuban constitution but has not been put into effect.
Böyle bir sistem Küba anayasasında belirtilmiş ancak uygulamaya konulmamıştır.

More Sentences
go into effect v. yürürlüğe girmek
The revised timetable will go into effect on the 5th of this month.
Gözden geçirilmiş zaman çizelgesi bu ayın 5'inde yürürlüğe girecek.

More Sentences
take effect v. etkili olmak
The point must come when, again, it is the Treaty's ordinary instruments, rather than derogations, that take effect.
Mesele şudur ki, yeniden, etkili olacak olan derogasyonlar değil, Anlaşmanın olağan araçlarının devreye girmesidir.

More Sentences
in effect adj. yürürlükte
The law is still in effect.
Yasa hala yürürlükte.

More Sentences
in effect adv. aslında
The dialogue on human rights is, in effect, an appropriate forum for the consideration of individual cases.
İnsan hakları diyaloğu aslında münferit vakaların değerlendirilmesi için uygun bir forumdur.

More Sentences
in effect adv. gerçekte
In effect, environmental disasters cannot be remedied by subsidies.
Gerçekte, çevre felaketleri sübvansiyonlarla giderilemez.

More Sentences
Phrasals
come into effect v. yürürlüğe girmek
The Financial Regulation has been undergoing reforms that will come into effect from the start of next year.
Mali Mevzuat, önümüzdeki yılın başından itibaren yürürlüğe girecek olan reformlardan geçmektedir.

More Sentences
Trade/Economic
multiplier effect n. çarpan etkisi
If they are not used, evidently this multiplier effect will not take place.
Eğer bunlar kullanılmazsa, bu çarpan etkisinin gerçekleşmeyeceği açıktır.

More Sentences
greenhouse effect n. sera etkisi
This form of transport takes up a great deal of space, is noisy and contributes significantly to the greenhouse effect.
Bu ulaşım şekli çok fazla yer kaplar, gürültülüdür ve sera etkisine önemli ölçüde katkıda bulunur.

More Sentences
Law
suspensive effect n. askıya alma etkisi
One of my group's amendments would make appeals have a suspensive effect.
Grubumun verdiği değişiklik önergelerinden biri, itirazların askıya alma etkisine sahip olmasını öngörmektedir.

More Sentences
cause and effect n. sebep ve sonuç
I believe we have to go a bit deeper still if we are to show cause and effect as they really are.
Sebep ve sonuçları gerçekte oldukları gibi göstermek istiyorsak biraz daha derine inmemiz gerektiğine inanıyorum.

More Sentences
General
wall effect n. duvar etkisi
effect of growth n. büyüme etkisi
statistically significant effect n. istatistiki önem tesiri
halo effect n. ağıl etkisi
cause effect relationship n. neden sonuç ilişkisi
gore effect n. aşırı soğuk beklentisi fenomeni
effect of inflation on n. enflasyon/enflasyon etkisi
bystander effect n. kalabalık içinde herhangi bir olaya müdahale etmeme eğilimi
condition effect n. koşul etkisi
side effect n. yan tesir
cocktail party effect n. kokteyl partisi etkisi
microhysteresis effect n. mikrohisterezis etkisi
effect of taxation on n. vergilendirmenin etkisi
bystander effect n. seyirci kalma etkisi
many body effect n. çok kütleli etki
adverse effect n. aksi tesir
shore effect n. kıyı etkisi
sound effect n. ses efekti
effect of technological innovations on n. teknolojik yeniliklerin (bir şeye) etkisi
mutual effect n. etkileşim
atmospheric greenhouse effect n. atmosferik sera etkisi
edge effect n. kıyı etkisi
isolation effect n. izolasyon etkisi
displacement effect n. yer değiştirme etkisi
magnetooptical effect n. manyetooptik etki
photomagnetic effect n. fotomanyetik etki
psychological effect n. psikolojik etki
quintuple effect n. beşetkili
magnetron effect n. manyetron etkisi
lightning effect n. şimşek efekti
contagion effect n. bulaşma etkisi
effect of inflation on accounting n. muhasebede enflasyon etkisi
blast effect n. patlama etkileri
contrast effect n. zıtlık etkisi
perverse effect n. ters etki
wealth effect n. zenginlik etkisi
dynamic effect n. dinamik etki
time effect n. zaman etkisi
after effect n. artçı
after effect n. gecikmiş etki
after effect n. bir olayın sonunda gerçekleşen
after effect n. etki sonrası
after effect n. sonuç
law in effect n. uygulanan kanun
effect on employment n. istihdam etkisi
employment effect n. istihdam etkisi
magnetic effect n. manyetik etki
strong effect n. büyük etki
noticeable effect n. gözle görülür etki
profound effect n. büyük etki
visible effect n. gözle görülür etki
chilling effect n. soğutma etkisi
destructive effect n. yıkıcı etki
counter-effect n. ters etki
cause-effect diagram n. sebep-sonuç tablosu
knock-on effect n. ikincil etki
multiple-effect n. çoketkili
lethal effect n. öldürücü etki
cause and effect relation n. neden sonuç ilişkisi
cause and effect relation n. sebep sonuç ilişkisi
peltier effect n. peltier etkisi
proximity effect n. yakınlık etkisi
sun effect n. güneş etkisi
detrimental effect n. zararlı etki
detrimental effect n. kötü etki
cause and effect relationship n. sebep-sonuç ilişkisi
cause and effect relationship n. neden-sonuç ilişkisi
the cause and effect rule n. sebep sonuç kuralı
the cause and effect principle n. sebep sonuç kuralı
big dictionary effect n. büyük sözlük etkisi
frequency effect n. sıklık etkisi
the law in effect n. yürürlükteki yasa
base effect n. baz etkisi
important effect n. önemli etki
demonstration effect n. özendirici etki
demonstration effect n. özendirme etkisi
equally devastating effect n. aynı derecede yıkıcı etki
the effect of the family n. ailenin etkisi
ill effect n. kötü etki
ill effect n. olumsuz etki
calming effect n. sakinleştirici etki
exclusionary effect n. dışlayıcı etki
exploitative effect n. sömürücü etki
appreciable effect n. kayda değer etki
moderating effect n. ılımlı etki
after effect n. artçı etki
after effect n. olay sonrası etki
effect [obsolete] n. bir eylemin beklenen sonucu olarak kazanılan şey
mechanical effect n. mekanik etki
mechanical effect n. etkin güç
mechanical effect n. kısıtlı bir sürede ortaya konmuş faydalı iş
ground-effect machine n. karada veya suda seyahat etmek için kullanılan hava yastıklı bir araç
have no effect v. bana mısın dememek
for someone's curse to take effect v. bedduası tutmak
have one's curse take effect v. ahı tutmak
take effect v. tutmak
carry into effect v. uygulamaya koymak
put into effect v. yürürlüğe almak
(for a law) go in effect v. yürürlüğe girmek
have a harmful effect on v. zararı dokunmak
put a plan into effect v. planı faaliyete geçirmek
put a plan into effect v. planı devreye sokmak
carry into effect v. hayata geçirmek
carry into effect v. gerçekleştirmek
put into effect v. uygulamaya koymak
lessen the effect v. etkisini hafifletmek
reduce the effect v. etkiyi aza indirmek
reduce the effect v. etkiyi azaltmak
lose one's effect v. etkisini yitirmek
lose one's effect v. etkisini kaybetmek
put into effect v. yürürlüğe koymak
show (its) effect (drug etc) v. faydasını göstermek
be in effect v. yürürlükte bulunmak
go in effect v. yürürlüğe girmek
exercise effect v. etkilemek
exercise effect v. tesir etmek
have effect v. tesir etmek
have effect v. etkilemek
have an effect upon v. etkilemek
have an effect on v. etkilemek
have an effect upon v. üzerinde etkisi olmak
have an effect on v. üzerinde etkisi olmak
have an effect on v. etkisi olmak
have an effect upon v. etkisi olmak
have an effect on v. etki etmek
have an effect upon v. etki etmek
have a very beneficial effect v. çok yararlı bir etkisi olmak
have negative effect on the markets v. piyasalara olumsuz yansımak
have a negative effect on v. üzerinde olumsuz bir etkisi olmak
have anti-aging effect v. yaşlanmayı geciktirmek
have anti-aging effect v. yaşlanmayı geciktirici etkisi olmak
take effect v. etkilemek
take effect v. tesirli olmak
take effect v. etkin olmak
take effect v. hükmü geçmek
feel the effect v. etkiyi hissetmek
put/bring/carry something into effect v. (bir şeyi) kuvveden fiile çıkarmak
have an effect on something v. etki etmek
bring something into effect v. yürürlüğe koymak
effect an insurance v. sigorta akdetmek
give effect to v. yürürlüğe koymak
experience side effect v. yan etki görmek
have an effect upon v. üzerinde etkili olmak
have an effect on v. üzerinde etkili olmak
use to great effect v. doğru biçimde kullanmak
use to great effect v. fayda doğuracak biçimde kullanmak
use to great effect v. yararlanmak
produce an effect v. etki yaratmak
take effect v. geçerli olmak
set to take effect v. yürürlüğe girmek
take effect v. amacı gerçekleştirmek
in effect adj. geçerli
of no effect adj. tesirsiz
without effect adj. beyhude
in effect adj. yürürlükte olan
without effect adj. tesirsiz
without effect adj. etkisiz
to that effect adv. bu mealde
for effect adv. gösteriş için
in effect adv. gerçi
to that effect adv. o anlamda
to that effect adv. o etkiye
in effect adv. doğrusu
for effect adv. etki yapmak için
to that effect adv. bu hususta
in effect adv. gerçekten
in effect adv. tesir itibarıyla
in domino effect adv. ardı ardına
for effect adv. göstermelik
in effect adv. filhakika
in effect adv. aslına bakılırsa
in effect adv. esasında
in effect adv. pratikte
w.e.f. (with effect from) abrev. tarihinden itibaren geçerli olmak üzere
w.e.f. (with effect from) abrev. -den itibaren geçerli olmak üzere
Phrasals
come into effect v. faaliyete geçmek
come into effect v. uygulamaya geçmek
come into effect v. uygulanmaya başlamak
Phrases
with multiplier effect expr. çarpan etkisiyle
to the effect that expr. mealinde
with effect from expr. tarihinden itibaren geçerli olmak üzere
or words to that effect expr. ya da bu anlama gelecek olan benzer sözler
with effect from expr. -den itibaren geçerli (olmak üzere)
to no effect expr. istenen etkiye/sonuca ulaşmayan
to no effect expr. bir etkisi olmayan
to no effect expr. bir sonuca ulaşmayan
to no effect expr. boşuna
of no effect expr. istenen etkiye/sonuca ulaşmayan
of no effect expr. bir etkisi olmayan
of no effect expr. bir sonuca ulaşmayan
of no effect expr. boşuna
to good effect expr. etkili bir şekilde
to good effect expr. etkili ölçüde/derecede
to good effect expr. etkili olarak
to good, little, etc. effect expr. büyük, az, hatırı sayılır ölçüde
to little effect expr. etkisiz şekilde
to little effect expr. cansız/sönük bir şekilde
to little effect expr. başarısız bir şekilde
to little effect expr. pek sonuca ulaşmayan şekilde
to little effect expr. pek sonuç vermeyen bir şekilde
to little effect expr. pek ilerleme kaydettirmeyen bir şekilde
to the effect that expr. anlamında
to the effect that expr. anlamına gelen/gelecek
to the effect that expr. genel anlamda
to this/that effect expr. anlamında
to this/that effect expr. anlamına gelen/gelecek
to this/that effect expr. genel anlamda
to this/that effect expr. gibi bir şey
to this/that effect expr. '-a benzer bir şey
to this/that effect expr. genel olarak
Colloquial
a snowball effect n. çığ etkisi
a ripple effect n. dalga etkisi
a domino effect n. domino etkisi
a snowball effect n. kartopu etkisi
Idioms
lingering effect n. kalıcı etki
the domino effect n. domino etkisi
mandela effect n. mandela etkisi
mandela effect n. bir grup insanın geçmiş bir olayı/bir şeyi yanlış hatırladığı durum (nelson mandela'nın 1980'de hapishanede öldüğü konusundaki yaygın yanlış anlaşılmaya gönderme yapılarak türetilmiş bir ifade)
a ripple effect n. silsile
words to that effect n. bu anlama gelecek olan benzer sözler
words to that effect n. onun gibi bir şey
put something into effect v. bir şeyi yürürlüğe sokmak
put something into effect v. bir şeyi uygulamaya koymak
put something into effect v. bir şeyi yürürlüğe almak
strain for an effect v. çok uğraşmak
strain for an effect v. çok çaba sarfetmek
have a bad effect (on someone) v. kötü gelmek
bring/put something into effect v. bir şeyi yürürlüğe koymak
bring/put something into effect v. bir şeyi uygulamak
carry (something) into effect v. (bir şeyi) uygulamaya koymak
carry (something) into effect v. (bir şeyi) yürürlüğe sokmak
carry (something) into effect v. (bir şeyi) hayata geçirmek
have a bad effect v. kötü gelmek
have a bad effect v. kötü etkilemek
have a bad effect (on someone or something) v. (birine/bir şeye) kötü gelmek
have a bad effect (on someone or something) v. (birini/bir şeyi) kötü etkilemek
have an effect on (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerinde etkisi olmak
have an effect on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) etkilemek
have an effect on (someone or something) v. (birine/bir şeye) etki etmek
have an effect on (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerinde etkili olmak
have no effect on (someone or something) v. (biri/bir şey) üzerinde hiç etkisi olmamak
have no effect on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) hiç etkilememek
have no effect on (someone or something) v. (birine/bir şeye) hiç etki etmemek
have no effect on (someone or something) v. (biri/bir şey) hiç etkili olmamak
pause for effect v. söyleyeceği şeyin etkisini artırmak için duraklamak
pause for effect v. heyecan yaratmak/iyice merak ettirmek için duraklamak
pause for effect v. söyleyeceği şeyin daha çok etki yaratmasını sağlamak için duraklamak
strain for effect v. artistik/dramatik bir etki yaratmaya çalışmak/çabalamak
strain for effect v. zorlama bir etki yaratmaya çalışmak
strain for effect v. yapmacık bir artistik/dramatik etki yaratmak
to great effect adv. iyiye
to great effect adv. büyük ölçüde
to great effect adv. iyi sonuçlar verecek şekilde
to fine effect adv. iyiye
to fine effect adv. büyük ölçüde
to fine effect adv. iyi sonuçlar verecek şekilde
to outstanding effect adv. iyiye
to outstanding effect adv. büyük ölçüde
to outstanding effect adv. iyi sonuçlar verecek şekilde
to good effect adv. iyiye
to good effect adv. büyük ölçüde
to good effect adv. iyi sonuçlar verecek şekilde
to no effect adv. etki etmeyecek şekilde
to little effect adv. etki etmeyecek şekilde
to the effect that adv. bu hususta
owtte (or words to that effect) expr. ya da bu anlama gelecek olan benzer sözler
Speaking
I have that effect on people expr. insanlar üzerinde böyle bir etkim var
Chat Usage
owtte (or words to that effect) abrev. bunun gibi şeyler
owtte (or words to that effect) abrev. ya da buna benzer şeyler
Trade/Economic
network effect n. ağ etkisi
trickle-down effect n. aşağıya sızma etkisi
intra-month effect n. ay dönüşü etkisi
expectations effect n. bekleyiş etkisi
base effect n. baz etkisi
similar-to-me effect n. benzerlik etkisi
effect of growth n. büyüme etkisi
combined leverage effect n. bileşik kaldıraç etkisi
effect of the merger n. birleşmenin geçerliliği
multiplier effect n. çoğaltan etkisi
deflationary effect n. deflasyonist etki
crowding-out effect n. dışlama etkisi
crowding out effect n. dışlama etkisi
deflationary effect n. deflasyon etkisi
announcement effect n. duyuru etkisi
corrective effect n. düzeltici etki
sheepskin effect n. diploma-etiket etkisi
threshold effect n. eşik etkisi
glass ceiling effect n. erkek bireylerin baskın olduğu işletmelerde kadın çalışanların ilerlemesine olanak sağlamayan soyut bir engel
equivalent effect taxes n. eş etkili vergiler
charges having an effect equivalent to customs duties n. eş değerli vergi
charges having equivalent effect n. eş etkili vergi
elimination of a charge having effect equivalent to customs duty n. eş değerli vergi veya resimlerin kaldırılması
charges having an effect equivalent to customs duties n. eş etkili vergiler
taxes with equivalent effect n. eş etkili vergiler
price effect n. fiyat etkisi
income effect n. gelir etkisi
price-decreasing effect n. fiyat düşürücü etki
financial effect n. finansal etki
income effect n. gelir etkisi
interest rate effect n. faiz oranı etkisi
effect lag n. etki gecikmesi
law of effect n. etki kanunu
bandwagon effect n. etkileşimli talep
production effect of a tariff n. gümrük tarifelerinin üretim etkisi
demonstration effect n. gösteriş etkisi
appearance effect n. görünüş etkisi
size effect n. hacim etkisi
revenue effect of a tariff n. gümrük tarifelerinin gelir etkisi
demonstration effect n. gösteriş için tüketim
halo effect n. hale etkisi
day-of-the-week effect n. haftanın günleri etkisi
halo effect n. halo etkisi
dilutive effect n. hisse başına kar azalışı ya da hisse başına zarar artışı etkisi
accelerator effect n. hızlandıran etkisi
horn effect n. hale etkisi
horn effect n. halo etkisi
j-curve effect n. j-eğrisi etkisi
substitution effect n. ikame etkisi
crowding in effect n. içleme etkisi
information about changes in accounting estimates and their monetary effects, those which have materially effect to gross profit ratios n. işletmenin gayrisafi kar oranları üzerinde önemli ölçüde etkide bulunan muhasebe tahminlerinde değişikliklere ilişkin bilgi ve bunların parasal etkileri
trickle-down effect n. insibağ etkisi
substitution effect n. ikame etkisi
effect on unemployment insurance n. işsizlik sigortasına etkisi
settling effect n. kapayıcı etki
crowding out effect n. kamu yatırımlarının özel yatırımları azaltıcı etkisi
bullwhip effect n. kırbaç etkisi
whiplash effect n. kırbaç etkisi
keynes effect n. keynes etkisi
restrictive effect n. kısıtlayıcı etki
protective effect n. koruma etkisi (tarifelerin)
protection effect n. koruma etkisi
material adverse effect n. maddi olumsuz etki
liquidity effect n. likidite etkisi
financial effect n. mali etki
rubber band effect n. likidite sonrası piyasanın içine girdiği toparlanma eğilimi
global effect n. küresel etki
net export effect n. net ihracat etkisi
effect of scale n. ölçek etkisi
material adverse effect n. önemli olumsuz etki
material adverse effect n. önemli bir olumsuz etki
Pigou effect n. pigou etkisi
giving effect statement n. proforma tablo
monetary effect n. parasal etki
giving effect statement n. proforma hesap durumu
portfolio effect n. portföy etkisi
real wealth effect n. reel servet etkisi
real income effect n. reel gelir etkisi
real balance effect n. reel balans etkisi
wealth effect n. refah etkisi
real balance effect n. reel ankes etkisi
type approval with limited effect n. sınırlı tip onayı
wealth effect n. servet etkisi
wealth effect n. servet etkisi
dilutive effect n. sulandırma etkisi
bandwagon effect n. sürü psikolojisi
takeback effect n. tüketici maliyetlerinin düşmesi ile ortaya çıkan tüketim artışı
total effect n. toplam etki
pro-trade production effect n. ticareti artırıcı üretim etkisi
trade creation effect n. ticaret yaratıcı etki
trade diversion effect n. ticaret saptırıcı etki
pro-trade consumption effect n. ticareti artırıcı tüketim etkisi
consumption effect n. tüketim etkisi
compensatory effect n. telafi edici etki
trade diversion effect n. ticaret saptırıcı etki
pro-trade consumption effect n. ticarete yönelik tüketim etkisi
threat effect n. tehdit etkisi
pro-trade production effect n. ticarete yönelik üretim etkisi
tanzi-olivera effect n. tanzi-olivera etkisi
trade creation effect n. ticaret yaratıcı etki
rebound effect n. tüketici maliyetlerinin düşmesi ile ortaya çıkan tüketim artışı
racket effect n. tek yönlü etki
anti-trade production effect n. ticarete karşı üretim etkisi
anti-trade consumption effect n. ticarete karşı tüketim etkisi
trade effect of a tariff n. tarifelerin ticaret etkisi
calendar effect n. takvim etkisi
international fisher effect n. uluslararası fisher etkisi
effect of assumed conversions n. varsayılan dönüştürme etkisi
production effect n. üretim etkisi
tax-effect accounting n. vergi etkili muhasebe yöntemi
terms-of-trade effect n. ülkenin ticaret yapmakta olduğu göreceli mal fiyatlarında ortaya çıkan değişme
crowding in effect n. yer açma etkisi
neutral production effect n. yansız üretim etkisi
retarding effect n. yavaşlatıcı etki
neutral consumption effect n. yansız tüketim etkisi
chain-reaction effect n. zincirleme tepki etkisi
superior-worker effect n. yetenekli işçi etkisi
snob effect n. züppelik etkisi
effect payment v. ödeme yapmak
put the project into effect v. projeyi hayata geçirmek
in effect adj. cari
equivalent-effect adj. eş etkili
with immediate effect expr. derhal yürürlüğe girmek üzere
with immediate effect expr. derhal geçerli olmak üzere
Law
effect of reversed judgment n. bozulan hükmün tesiri
effect of transfer on corporation n. devir işleminin anonim ortaklığa etkisi
effect of transfer n. devir işleminin etkisi
effect of withdrawal n. feshin tesiri
modifying the effect n. etkisini değiştirme
effect of dissolution n. feshin etkisi
legal effect n. hukuki sonuç
constitutive effect n. ihdasi mahiyet
constitutive effect n. kurucu mahiyet
exchange rate effect n. kur etkisi
retrospective effect n. makable şamil tesir
effect of intervention n. müdahalenin tesiri
cause and effect n. neden ve etki
effect of failure to give security n. teminat vermemenin tesiri
in full force and effect n. tam olarak yürürlükte
narcotic drugs effect n. uyuşturucu madde etkisi
constitutive effect n. yapıcı mahiyet
the law in effect n. yürürlükteki kanun
extraterritorial effect n. (yasaların) kendi sınırlarının dışında geçerli olması
the law in effect n. yürürlükteki yasa
being in effect n. yürürlükte olma
entry into effect n. yürürlüğe girme
entry into effect date n. yürürlüğe giriş tarihi
chilling effect n. caydırıcı etki
take effect v. hüküm ifade etmek
go into effect v. meriyete girmek
have a retroactive effect v. makabline şamil olmak
carry into effect v. yürürlüğe sokmak
take effect v. yürürlülüğe girmek
cease to have effect v. yürürlükten kalkmak
be in effect v. yürürlükte olmak
carry into effect v. uygulamak
legal effect adj. hukuki netice
Politics
immediate effect n. ani etki
rally 'round-the flag effect n. bayrak etrafında toplanma
rally 'round-the flag effect n. bayrak etrafına toplanma etkisi
arrangements having similar effect n. eş etkili düzenlemeler
crowding-out effect n. hükümet borçlanmasının dışlama etkisi
declaratory effect of determination of refugee status n. mülteci statüsü tespitinin deklarasyon niteliği/etkisi
cause and effect relation n. neden-sonuç ilişkisi
adversely effect n. ters etki
date of effect n. yürürlük tarihi
coattails effect n. kuyruk etkisi
domino effect n. güney vietnam'ın komünizmi benimsemesi halinde kamboçya, laos ve diğer güney asya ülkelerinin de komünizmi benimseneceğine ilişkin teori
put into effect v. uygulamaya koymak
put into effect v. yürürlüğe koymak
Insurance
with effect from n. -den geçerli olmak üzere
Tourism
displacement effect n. çalışanların asli işlerinden ayrılıp otel işi gibi turizmle ilişkili işlere geçmeleri
Media
soap opera effect n. pembe dizi efekti
soap opera effect n. hareket kestirimi
soap opera effect n. video çerçeve ara değerlemesi (televizyonun suni olarak kare hızını artırarak hareket bulanıklığını ortadan kaldırdığında oluşan, pembe dizilere özgü abartılı gerçek görüntü kalitesi)
the weinstein effect n. weinstein etkisi
the weinstein effect n. film yapımcısı harvey weinstein'a karşı yapılan cinsel istismar suçlamalarının basında yer bulmasını takiben açıkça yapılan cinsel şiddet ve taciz suçlamalarının artması
the weinstein effect n. cinsel tacize/istismara uğrayanların seslerini çıkartmaya başlaması
Technical
island effect n. adacık olayı
halo effect n. ağıl etkisi
effect of loaded heavy duty castors n. ağır yük tekerleği etkisi
weight effect n. ağırlık etkisi
chord priming effect n. akor hazırlama etkisi
field effect transistor n. alan etki tranzistoru
field-effect transistor n. alan etkili transistör
field-effect transistors n. alan etkili transistörler
field effect transistor n. alan etkili transistör
field effect varistor n. alan etkili varistör
instrumental effect n. aletsel etki
cardinal point effect n. ana yön etkisi
antenna effect n. anten etkisi
chemical finishing effect n. apre efekti
failure mode and effect analysis n. arıza modu ve etki analizi
anode effect n. artıuç etkisi
weft effect n. atkı etkisi
auger effect n. auger etkisi
auger effect n. auger olgusu
mirror effect n. ayna etkisi
tone-in-tone effect n. aynı ton etkisi
bauschinger effect n. bauschinger olgusu
chimney effect n. baca etkisi
barnet effect n. barnet etkisi
stack effect n. baca etkisi
barometric effect n. barometrik etki
piezoelectric effect n. basınçsal elektrik etkisi
quintuple effect evaporator n. beşetkili buharlaştırıcı