yararlanmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

yararlanmak

Bedeutungen von dem Begriff "yararlanmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 54 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yararlanmak benefit v.
Ireland has benefited greatly from EU funding to develop its rail and road infrastructure.
İrlanda, demir yolu ve kara yolu altyapısını geliştirmek için AB fonlarından büyük ölçüde yararlanmıştır.

More Sentences
yararlanmak take advantage of v.
I would like to take advantage of this opportunity to raise another issue with you.
Bu fırsattan yararlanarak sizinle bir konuyu daha paylaşmak istiyorum.

More Sentences
yararlanmak draw on v.
The report draws on numerous sources of information.
Rapor, çok sayıda bilgi kaynağından yararlanmaktadır.

More Sentences
yararlanmak benefit from v.
Cars that fulfil stringent safety standards should also benefit from lower taxation.
Sıkı güvenlik standartlarını karşılayan otomobiller de daha düşük vergilendirmeden yararlanmalıdır.

More Sentences
General
yararlanmak exploit v.
We must better exploit the potential of all groups of the population.
Nüfusun tüm gruplarının potansiyelinden daha iyi yararlanmalıyız.

More Sentences
yararlanmak profit v.
A wise man profits from his mistakes.
Akıllı bir adam hatalarından yararlanır.

More Sentences
yararlanmak use v.
You can use my help.
Yardımımdan yararlanabilirsin.

More Sentences
yararlanmak make use of v.
However, no non-member country has made use of this facility to date.
Ancak bugüne kadar üye olmayan hiçbir ülke bu imkandan yararlanmamıştır.

More Sentences
yararlanmak enjoy v.
We want the two communities to share a common future and enjoy the benefits accession has to offer.
İki toplumun ortak bir geleceği paylaşmasını ve katılımın sunduğu avantajlardan yararlanmasını istiyoruz.

More Sentences
yararlanmak benefit from v.
All Members of the House benefit from free medical insurance.
Meclis'in tüm üyeleri ücretsiz sağlık sigortasından yararlanmaktadır.

More Sentences
yararlanmak harness v.
Scotland was the first country to harness wind energy.
Rüzgar enerjisinden yararlanan ilk ülke İskoçya olmuştur.

More Sentences
yararlanmak avail v.
Consumers can avail themselves of their rights only when they know what those are.
Tüketiciler ancak haklarının ne olduğunu bildiklerinde bu haklardan yararlanabilirler.

More Sentences
Trade/Economic
yararlanmak make use of v.
It is also possible that, even after this period, Member States will make use of exceptional provisions.
Bu dönemden sonra bile Üye Devletlerin istisnai hükümlerden yararlanmaları mümkündür.

More Sentences
yararlanmak profit v.
Try to profit from every opportunity.
Her fırsattan yararlanmaya çalış.

More Sentences
General
yararlanmak refer v.
yararlanmak parlay v.
yararlanmak avail oneself of something v.
yararlanmak practice on v.
yararlanmak capitalize on v.
yararlanmak utilize v.
yararlanmak practice upon v.
yararlanmak pass over v.
yararlanmak turn to account v.
yararlanmak put account v.
yararlanmak utilise v.
yararlanmak capitalize v.
yararlanmak profit by v.
yararlanmak avail oneself of v.
yararlanmak rejoice in v.
yararlanmak practise on v.
yararlanmak impose v.
yararlanmak practise upon v.
yararlanmak cash in v.
yararlanmak draw upon v.
yararlanmak make a good thing of v.
yararlanmak draw from v.
yararlanmak capitalise v.
yararlanmak use to great effect v.
yararlanmak avail (oneself) of v.
yararlanmak embrace v.
yararlanmak pimp v.
yararlanmak countervail v.
yararlanmak play (on) v.
yararlanmak play (upon) v.
yararlanmak pounce v.
Phrasals
yararlanmak call upon v.
Idioms
yararlanmak avail one's self of v.
yararlanmak play upon v.
yararlanmak put/turn something to good account v.
yararlanmak turn to good account v.
yararlanmak make a convenience of v.
Archaic
yararlanmak improve v.
yararlanmak subserve v.
Slang
yararlanmak frack (fuck) v.

Bedeutungen, die der Begriff "yararlanmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 147 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bir şeyden yararlanmak turn something to one's purpose v.
doğal bir gücü dizginleyerek yararlanmak harness to v.
avantajından mümkün mertebe yararlanmak press one's advantage v.
azami derecede yararlanmak make the best of v.
fırsattan yararlanmak take advantage of an opportunity v.
bir haktan yararlanmak avail oneself of the right to v.
bir haktan yararlanmak enjoy a right v.
haktan yararlanmak take advantage of a right v.
tecrübesinden yararlanmak benefit from one's experience v.
deneyiminden yararlanmak benefit from one's experience v.
tecrübesinden yararlanmak make use of someone's experience v.
tecrübesinden yararlanmak make use of someone's knowledge v.
deneyiminden yararlanmak make use of someone's knowledge v.
deneyiminden yararlanmak make use of someone's experience v.
sunduğu avantajlardan yararlanmak benefit from the advantages of v.
sunduğu avantajlardan yararlanmak benefit from the advantages being offered by v.
sunduğu avantajlardan yararlanmak make use of the advantages provided by v.
sunduğu avantajlardan yararlanmak benefit from the advantages provided by v.
hizmetten yararlanmak utilize a service v.
hizmetten yararlanmak benefit from the service v.
hizmetten yararlanmak use a service v.
hizmetten yararlanmak benefit from a service v.
-den yararlanmak make benefit of v.
-den yararlanmak get out of v.
-den yararlanmak take advantage of v.
imkanlarından yararlanmak benefit from the opportunities of something v.
yasadan yararlanmak benefit from the law v.
yasadan yararlanmak avail oneself of the law v.
yasadan yararlanmak make use of the law v.
bir ayrıcalıktan yararlanmak enjoy a privilege v.
hizmetlerden yararlanmak employ services v.
indirimden yararlanmak enjoy a reduction v.
örneklerden yararlanmak make use of examples v.
azami yararlanmak make the most of v.
tekliften yararlanmak make use of an offer v.
tecrübesinden yararlanmak benefit from someone's experience v.
fırsattan yararlanmak use an opportunity v.
en iyi şekilde yararlanmak get the most out of v.
hizmetlerden yararlanmak benefit from the services v.
avantajından yararlanmak benefit from the advantage of v.
avantajından yararlanmak benefit from the opportunity of v.
bedavadan yararlanmak freeride v.
hakkından yararlanmak benefit from the right of v.
bir fırsattan yararlanmak utilize an opportunity v.
rakibinin hatasından yararlanmak punish v.
en iyi şekilde yararlanmak optimalise v.
en iyi şekilde yararlanmak optimalize v.
saflığından yararlanmak practice v.
saflığından yararlanmak practise v.
Phrasals
bir fırsattan yararlanmak cash in v.
bir şeyden yararlanmak benefit from something v.
bir şeyden yararlanmak benefit by something v.
birinden yararlanmak impose upon v.
birinden yararlanmak impose on v.
(birinden/bir şeyden) yararlanmak feed off (of) (someone or something) v.
bir şeyden faydalanmak/yararlanmak gain from something v.
'-den yararlanmak pounce at v.
(bir şeyden) yararlanmak pounce on (something) v.
'-den yararlanmak pounce on v.
'-den yararlanmak partake of v.
bir şeyden yararlanmak partake of something v.
'-den yararlanmak benefit by v.
(bir yeteneğinden/becerisinden) yararlanmak call on (something) v.
(bir şeyden) yararlanmak call upon (something) v.
(bir şeyden) yararlanmak/faydalanmak capitalize on (something) v.
birinden/bir şeyden yararlanmak draw on someone or something v.
birinden/bir şeyden yararlanmak draw upon someone or something v.
(bir şeyden) yararlanmak draw upon (something) v.
(birinin) popülerliğinden yararlanmak gain on (something) [obsolete] v.
(bir şeyden) yararlanmak play upon (something) v.
(bir şeyden) yararlanmak play on (something) v.
(birinden/bir şeyden) yararlanmak/istifade etmek presume on (someone or something) v.
Colloquial
araba yarışında başka bir arabanın kaymasından yararlanmak get a tow v.
bilgisinden yararlanmak pick someone's brains v.
fırsattan yararlanmak use an opportunity v.
fırsattan yararlanmak make use of an opportunity v.
birinin iyi niyetinden yararlanmak milk it v.
Idioms
bir fırsattan yararlanmak cash in on opportunity v.
(bir şeyden) yararlanmak get the advantage of (something) v.
birinin avantajlarından sonuna kadar yararlanmak/faydalanmak press home (one's) advantage v.
birinin dalgınlığından yararlanmak catch off one's guard v.
birinin şaşkınlığından yararlanmak catch off one's guard v.
bir şeyden istifade etmek/yararlanmak get some kind of mileage out of something v.
başkalarının zayıflıklarından yararlanmak fish in troubled waters v.
birinin zayıflığından yararlanmak take advantage of v.
her ikisinden de yararlanmak live in the best of both worlds v.
her ikisinden de yararlanmak enjoy the best of both worlds v.
en iyi şekilde yararlanmak make the most of v.
fırsatından yararlanmak take advantage (of something) v.
her ikisinden de yararlanmak have the best of both worlds v.
fırsattan yararlanmak make hay while the sun shines v.
her ikisinden de yararlanmak the best of both worlds v.
fırsattan yararlanmak make hay while the sun shines v.
fırsattan yararlanmak make hay while the sun shines v.
fırsatlardan sonuna kadar yararlanmak make hay while the sun shines v.
fırsatından yararlanmak take full advantage (of something) v.
her ikisinden de yararlanmak butter both sides of one's bread v.
mümkün olduğunca fazla yararlanmak get as much out of it as possible v.
(başkalarının) deneyimlerinden yararlanmak take one's cue from v.
(ilgiden) yararlanmak ride a wave of something v.
-den yararlanmak make capital out of v.
(ilgiden) yararlanmak ride the wave of something v.
(başka bir şeyin başarısından) yararlanmak ride on the back of something v.
bir fırsattan yararlanmak fill your boots v.
birinden/bir şeyden yararlanmak get one over on somebody/something v.
birinden/bir şeyden yararlanmak put one over on somebody/something v.
öncekilerin yaptığı keşiflerden yararlanmak stand on the shoulders of giants v.
birinin ününden yararlanmak bathe in reflected glory v.
birinin ününden yararlanmak bask in reflected glory v.
(bir şey yapmak için) fırsattan yararlanmak take the occasion (to do something) v.
(bir şey yapmak için) fırsattan yararlanmak take the occasion v.
birinin başarısından/potansiyelinden yararlanmak için ona yakın durmak hitch (one's) wagon to (someone or something) v.
birinin başarısından/potansiyelinden yararlanmak için yakın ilişki kurmak hitch (one's) wagon to (someone or something) v.
(konumundan yararlanmak için) biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] v.
konumundan yararlanmak için biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance v.
etinden, sütünden, kılından, tüyünden yararlanmak milk (something) for all (something) is worth v.
konumundan yararlanmak için biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape (up) an acquaintance with somebody v.
birinin ününden/başarısından yararlanmak bathe in reflected glory v.
birinin ününden/başarısından yararlanmak bask in reflected glory v.
(bir şeyden) yararlanmak cash in on (something) v.
-den istifade etmek/yararlanmak get mileage out of v.
-den istifade etmek/yararlanmak get some kind of mileage out of v.
birinden/bir şeyden yararlanmak get/put one over on somebody/something v.
birinin/bir şeyin başarısından/potansiyelinden yararlanmak için yakın ilişki kurmak hitch your wagon to someone/something v.
birinin/bir şeyin başarısından/potansiyelinden yararlanmak için ona yakın durmak hitch your wagon to someone/something v.
fırsatlardan sonuna kadar yararlanmak make hay while the sun is shining v.
(bir şeyden) azami derecede yararlanmak make the best of (something) v.
(birinden/bir şeyden) yararlanmak make use of (someone or something) v.
(birinin) bilgilerinden yararlanmak pick (one's) brain v.
(birinin) bilgilerinden yararlanmak pick (one's) brains v.
bilgilerinden yararlanmak pick brain v.
(konumundan yararlanmak için) biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape acquaintance with (someone) [old-fashioned] v.
-in deneyimlerinden yararlanmak take cue from v.
(başkalarının) deneyimlerinden yararlanmak take your cue from v.
(bir şeyden) yararlanmak turn (something) to account v.
Trade/Economic
tek elden teslim avantajından yararlanmak ve işlemi ucuza getirmek üzere çeşitli şahıslar tarafından aynı yere sevk edilecek malın bir bütün halinde sevk edilmesi consolidated carload shipment n.
üretim faktörünün hizmetinden yararlanmak için birim faktör başına yapılan ödeme factor price n.
hizmetlerden yararlanmak make use of services v.
Law
bir suçlunun suçunu itiraf ederek ceza indiriminden yararlanmak için yaptığı anlaşma plea agreement n.
Politics
bir haktan yararlanmak avail oneself of a right v.
bir tekliften yararlanmak avail oneself of an offer v.
Construction
toprağın termal dayanıklılığı ve ısı kapasitesinden yararlanmak amacıyla yer altına yapılmış earth-sheltered adj.
Biochemistry
küllerinden yararlanmak için suyosunlarını yakmak kelp v.
Environment
güneş enerjisinden yoğun yararlanmak üzere tasarlanmış ev modeli solar house n.
Sport
yarattığı düşük hava basıncından yararlanmak için başka yarışçıyı yakından takip etmek draft v.
Slang
(cinsel anlamda) yararlanmak make advances towards v.
(cinsel anlamda) yararlanmak make advances to v.