familiar - Türkisch Englisch Wörterbuch

familiar

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "familiar" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 53 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
familiar adj. aşina
The pattern is familiar from cooperation on issues of legal policy.
Bu yol, hukuk politikasına ilişkin konulardaki işbirliğinden aşinadır.

More Sentences
familiar adj. tanıdık
You know that I have repeated this request during every Budget procedure; it has become a familiar refrain.
Bu talebimi her bütçe görüşmesinde tekrarladığımı biliyorsunuz; bu artık tanıdık bir nakarat haline geldi.

More Sentences
General
familiar adj. tanıdık
It has been an interesting debate, focusing on some familiar and central themes.
Bazı tanıdık ve merkezi temalara odaklanan ilginç bir tartışma oldu.

More Sentences
familiar adj. alışık
None of the Member States can hope that the uniform system will correspond to what it has been familiar with at home.
Üye Devletlerden hiçbiri, tek tip sistemin kendi ülkelerinde alışık oldukları sisteme karşılık geleceğini umamaz.

More Sentences
familiar adj. bildik
We are all familiar with the enormous problems that we face.
Karşı karşıya olduğumuz devasa sorunları hepimiz biliyoruz.

More Sentences
familiar adj. bilen
Filiberto lives in a very large apartment in a city we're not familiar with.
Filiberto bilmediğimiz bir şehirde çok büyük bir dairede yaşıyor.

More Sentences
familiar adj. bilinen
We can continue in familiar fashion and prepare a fundamental reform with the next Intergovernmental Conference.
Bilinen şekilde devam edebilir ve bir sonraki Hükûmetlerarası Konferans ile köklü bir reform hazırlayabiliriz.

More Sentences
familiar adj. bilindik
That is a familiar argument in this House.
Bu, bu Meclis'te bilindik bir argüman.

More Sentences
Technical
familiar adj. bilinen
We can continue in familiar fashion and prepare a fundamental reform with the next Intergovernmental Conference.
Bilinen şekilde devam edebilir ve bir sonraki Hükümetlerarası Konferans ile köklü bir reform hazırlayabiliriz.

More Sentences
familiar adj. tanınan
His name is familiar to everybody in the country.
Onun adı ülkedeki herkes tarafından tanınıyor.

More Sentences
General
familiar n. iyi arkadaş
familiar n. hizmetçi
familiar n. arkadaş
familiar n. samimi arkadaş
familiar n. yakın dost
familiar n. büyülü hayvan (içine büyüyle ruh girmiş)
familiar n. bir şeye alışkın kimse
familiar n. mekan müdavimi
familiar adj. laubali
familiar adj. samimi
familiar adj. iyi tanınan
familiar adj. içlidışlı
familiar adj. sulu
familiar adj. yakın
familiar adj. senlibenli
familiar adj. arsız
familiar adj. mahrem
familiar adj. iyi bilinen
familiar adj. teklifsiz
familiar adj. alışılmış
familiar adj. senli benli
familiar adj. içten
familiar adj. yaygın
familiar adj. dostça
familiar adj. olağan
familiar adj. alışıldık
familiar adj. evcil
familiar adj. evcilleştirilmiş
familiar adj. uysallaştırılmış
familiar adj. uysal
familiar adj. ehil
familiar adj. bilgi sahibi
familiar adj. bir şeyle bilinen
familiar adj. cinsel anlamda yakın
familiar adj. aile için
familiar adj. aileler için tasarlanan
familiar adj. aileye uygun
familiar adj. aileler arasında yaygın
Religious
familiar n. (roma katolik kilisesi) piskoposun veya papanın evine bağlı olan ve destek karşılığı hizmet sunan kimse
familiar n. (roma katolik kilisesi) engizisyon görevlisi
Archaic
familiar adj. aileye ait
familiar adj. aile ile ilgili
familiar adj. ailevi

Bedeutungen, die der Begriff "familiar" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 112 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
a familiar face n. tanıdık bir yüz
He is not a familiar face in the West, for he has never tried to claim that his is a special case.
Batı'da tanıdık bir yüz değil, çünkü hiçbir zaman kendisinin özel bir durum olduğunu iddia etmeye çalışmadı.

More Sentences
familiar face n. tanıdık yüz
However, it is good to see some familiar faces in the Chamber.
Bununla birlikte, Oda'da bazı tanıdık yüzler görmek güzel.

More Sentences
be familiar v. aşina olmak
Is that an area you are familiar with?
Aşina olduğunuz bir bölge mi?

More Sentences
look familiar v. yabancı gelmemek
His face looks familiar, but I don't think I know him.
Yüzü yabancı gelmiyor, ama tandığımı da sanmıyorum.

More Sentences
look familiar v. tanıdık gelmek
Doesn't that car look familiar?
Bu araba tanıdık gelmiyor mu?

More Sentences
sound familiar v. tanıdık gelmek
Sound familiar?
Tanıdık geldi mi?

More Sentences
familiar to adj. aşina
His name is familiar to us.
İsmi bize aşina geliyor.

More Sentences
familiar with adj. aşina
We are not very familiar with this concept in the English language.
İngilizce'de bu kavrama çok aşina değiliz.

More Sentences
Colloquial
look familiar v. tanıdık gelmek
He looks familiar.
Tanıdık geliyor.

More Sentences
all too familiar expr. çok tanıdık
This is all too familiar in many of our urban areas.
Kentsel alanlarımızın birçoğunda bu çok tanıdık.

More Sentences
Idioms
sound familiar v. tanıdık gelmek
Why does that name sound familiar?
Bu isim neden tanıdık geliyor?

More Sentences
Speaking
you look familiar expr. bana tanıdık geliyorsun
You look familiar to me.
Bana tanıdık geliyorsunuz.

More Sentences
you seem familiar expr. tanıdık geliyorsun
You seem familiar.
Tanıdık geliyorsun.

More Sentences
it sounds familiar expr. tanıdık geliyor
Does it sound familiar?
Tanıdık geliyor mu?

More Sentences
you look familiar expr. tanıdık geliyorsunuz
Why do you look familiar?
Neden tanıdık geliyorsun?

More Sentences
General
a familiar address to an older man n. amca
familiar spirit n. bir insanın içinde olan cin ruhu
being too familiar n. sululuk
familiar company n. tanıdık firma
familiar company n. tanıdık şirket
familiar firm n. tanıdık şirket
familiar firm n. tanıdık firma
familiar landscape n. tanıdık manzara
familiar landscape n. bildik manzara
familiar occurrence n. bilindik/tanıdık olay veya oluşum
familiar spirit n. yardımcı ruh
familiar spirit n. cadılara büyü yapmalarında yardım eden doğaüstü varlık
familiar sight n. tanıdık görüntü
familiar territory n. bilinen bölge
make familiar v. yakınlaştırmak
be familiar with v. anlamak
be too familiar with somebody v. laubali olmak
be on familiar terms with v. senlibenli olmak
try to become familiar with v. alışmaya çalışmak
be too familiar v. yüz göz olmak
be on familiar terms v. içlidışlı olmak
be familiar to v. aşina olmak
sound familiar v. yabancı gelmemek
be on familiar terms with somebody v. teklifsiz olmak
become familiar v. tanıdık hale gelmek
be on familiar ground v. bildiği bir bölgede bulunmak
be familiar with someone v. tanıdık gelmek
be too familiar v. laubali olmak
get familiar v. öğrenmek
try to become familiar v. alışmaya çalışmak
become familiar v. tanımaya başlamak
be on familiar ground v. bildiği bir konuyla ilgilenmek
be on familiar ground v. bildiği bir yerde bulunmak
be on familiar terms with somebody v. samimi olmak
look around for a familiar face v. tanıdık bir yüz aramak
become familiar with v. aşina olmak
be familiar with v. -i iyi bilmek
become familiar with v. -in usulünü öğrenmek
become familiar with v. -i anlamak
become familiar with v. -i kavramak
smell familiar v. tanıdık gelmek
be familiar with sewing and embroidery v. dikiş nakıştan anlamak
be familiar with sewing and embroidery v. dikiş nakıştan anlıyor olmak
seem familiar v. göz aşinalığı olmak
sound familiar v. kulağa tanıdık gelmek
sound familiar v. kulak aşinalığı olmak
be familiar with v. tanıdık olmak
too familiar adj. küstah
familiar (with somebody) adj. teklifsiz
too familiar adj. laubali
long-familiar adj. tanınmış
long-familiar adj. ünlü
familiar [obsolete] adj. tatlı
familiar [obsolete] adj. hoş
familiar [obsolete] adj. hatırşinas
familiar [obsolete] adj. nazik
familiar [obsolete] adj. kibar
familiar [obsolete] adj. sosyal
familiar [obsolete] adj. girişken
fam (familiar) abrev. benzer
Phrases
all-too-familiar expr. pek bilindik
Colloquial
in a familiar way adj. hamile
in a familiar way adj. bebek bekleyen
familiar with (someone or something) adj. (birine/bir şeye) aşina
Idioms
have a familiar ring (to it) v. bir yerden tanıdık gelmek
sound familiar v. bir yerden tanıdık gelmek
have a familiar ring (to it) v. tanıdık gelmek
have a familiar ring to it v. tanıdık gelmek
have a familiar ring v. tanıdık gelmek
be on familiar terms with something v. -e aşina olmak
have a familiar ring (about/to it) v. bir yerden tanıdık gelmek
have a familiar ring (about/to it) v. tanıdık gelmek
have a familiar ring (about/to it) v. kulağa tanıdık/aşina gelmek
Speaking
is the name familiar to you at all? expr. bu isim sana tanıdık geldi mi?
does this song sound familiar? expr. bu şarkı tanıdık geliyor mu?
does that sound familiar? expr. bu size tanıdık geliyor mu?
you look so familiar to me expr. bana çok tanıdık geliyorsun
you look familiar to me expr. bana tanıdık geliyorsun
you look very familiar expr. çok tanıdık geliyorsunuz
you look very familiar expr. çok tanıdık geliyorsun
you look familiar to me expr. gözüm bir yerden ısırıyor seni
you look familiar expr. gözüm bir yerden ısırıyor seni
are you familiar with them? expr. onlara aşina mısın?
you look familiar expr. sen tanıdık geliyorsun bana
you look familiar expr. seni gözüm bir yerden ısırıyor
you look familiar expr. seni tanıyor gibiyim
you look familiar to me expr. seni gözüm bir yerden ısırıyor
you look familiar to me expr. seni tanıyor gibiyim
does it look familiar? expr. tanıdık geliyor mu?
you look familiar expr. tanıdık geliyorsun
as you become familiar with expr. tanıdıkça
you seem familiar expr. tanıdık geliyorsunuz
you look familiar expr. yüzünüz yabancı gelmedi
Psychology
familiar spirit n. (medyum tarafından kehanet için uyandırılan) ölü kimsenin ruhu
Linguistics
familiar form n. gündelik biçim
familiar form n. içtenlikli biçim
Star Wars
sith familiar n. sith hizmetçisi