anlamak - Türkisch Englisch Wörterbuch

anlamak

Bedeutungen von dem Begriff "anlamak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 168 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
anlamak find out v.
When did you find out that Tom couldn't speak French?
Tom'un Fransızca konuşamadığını ne zaman anladın?

More Sentences
anlamak understand v.
We can only understand this if we think along geopolitical lines.
Bunu ancak jeopolitik hatlar boyunca düşünürsek anlayabiliriz.

More Sentences
anlamak comprehend v.
I fail to comprehend how speakers from different backgrounds could bring universal happiness.
Farklı geçmişlerden gelen konuşmacıların evrensel mutluluğu nasıl sağlayabileceğini anlayamıyorum.

More Sentences
General
anlamak make out v.
This composition is so badly written than I can not make out what he means.
Bu kompozisyon o kadar kötü yazılmış ki ne demek istediğini anlayamıyorum.

More Sentences
anlamak discover v.
Tom went outside to discover what all the commotion was about.
Tom bütün kargaşanın ne olduğunu anlamak için dışarı çıktı.

More Sentences
anlamak make of v.
What, for example, is one to make of Amendment No 139 to line B7-6000?
Örneğin, B7-6000 hattında yapılan 139 sayılı Değişiklikten ne anlamalıyız?

More Sentences
anlamak realise v.
When will they realise that their actions will catch up with them?
Eylemlerinin kendilerini yakalayacağını ne zaman anlayacaklar?

More Sentences
anlamak follow v.
It is not my position, but I can follow their reasoning.
Bu benim pozisyonum değil, ancak gerekçelerini anlayabiliyorum.

More Sentences
anlamak tell v.
Personally, I am in favour of separating church and State, as you can tell from my speech.
Şahsen ben, konuşmamdan da anlayabileceğiniz gibi, kilise ve devletin birbirinden ayrılmasından yanayım.

More Sentences
anlamak grasp v.
I have to confess that I do not fully grasp why requests for a reduction in these amounts were made.
İtiraf etmeliyim ki bu miktarlarda indirim taleplerinin neden yapıldığını tam olarak anlayabilmiş değilim.

More Sentences
anlamak figure out v.
I think the doctor's just trying to figure out cause and effect.
Bence doktor sadece neden ve sonucu anlamaya çalışıyor.

More Sentences
anlamak imagine v.
I can't imagine why anyone would want to steal something like that.
Birinin neden böyle bir şeyi çalmak isteyebileceğini anlayamıyorum.

More Sentences
anlamak accept v.
It is, for example, beyond me why the Council refuses to accept the addition of potassium nitrate.
Örneğin Konseyin potasyum nitrat ilavesini neden kabul etmediğini anlayamıyorum.

More Sentences
anlamak gather v.
I gather the test was not that hard for you.
Anladığım kadarıyla sınav sana pek zor gelmemiş.

More Sentences
anlamak discern v.
Only then can we really discern what works and what does not.
Ancak o zaman neyin işe yarayıp neyin yaramadığını gerçekten anlayabiliriz.

More Sentences
anlamak take in v.
He took in the situation at a glance.
Durumu bir bakışta anladı.

More Sentences
anlamak get the message v.
I get the message.
Mesajı anladım.

More Sentences
anlamak realize v.
There I realized how powerful you are.
O zaman ne kadar kudretli olduğunuzu anladım.

More Sentences
anlamak see the light v.
Your detailed explanation of the situation has let me see the light.
Durumla ilgili ayrıntılı açıklaman, anlamamı sağladı.

More Sentences
anlamak find v.
If you do this you will find that it is not hard.
Eğer böyle yaparsan anlayacaksın ki bu iş zor değil.

More Sentences
anlamak comprehend v.
This is wrong! And no one can comprehend this attitude.
Bu çok yanlış! Ve hiç kimse bu tutumu anlayamaz.

More Sentences
anlamak get v.
I told her I'm broke, but she didn't get it.
Ona beş parasız olduğumu söyledim ama anlamadı.

More Sentences
anlamak know v.
He can think back to what has happened domestically and thus will immediately know whether the law is respected or not.
Yurtiçinde neler olduğunu düşünebilir ve böylece yasalara uyulup uyulmadığını hemen anlayabilir.

More Sentences
anlamak be up to v.
I knew you were up to no good!
Bir boklar karıştıracağınızı anlamıştım!

More Sentences
anlamak conceive v.
I can't conceive how I could have made such a mistake.
Böyle bir hatayı nasıl yapmış olabileceğimi anlayamıyorum.

More Sentences
anlamak take v.
So I take it that you are telling us we are going down a path that could lead to near disaster.
Yani anladığım kadarıyla bize neredeyse felakete yol açabilecek bir yolda ilerlediğimizi söylüyorsunuz.

More Sentences
anlamak feel v.
As you get older you start to feel that health is everything.
Yaşlandıkça sağlığın her şey olduğunu anlamaya başlarsın.

More Sentences
anlamak know about v.
One doctor can't know about every disease.
Bir doktor her hastalıktan anlamaz.

More Sentences
anlamak fathom v.
Mr Böge, I cannot quite fathom what you mean by defective methods of calculation.
Sayın Böge, hatalı hesaplama yöntemleriyle neyi kastettiğinizi tam olarak anlayamıyorum.

More Sentences
anlamak appreciate v.
This shows that the Russians cannot appreciate why we in Europe make such a fuss about Chechnya.
Bu durum Rusların, Avrupa'da Çeçenistan konusunda neden bu kadar yaygara kopardığımızı anlayamadıklarını göstermektedir.

More Sentences
anlamak sense v.
She could sense that something was off but couldn't tell exactly what.
Bir şeylerin ters gittiğini sezinlese de, ne olduğunu tam olarak anlayamıyordu.

More Sentences
anlamak dawn on v.
What he meant by those words finally dawned on me.
O sözlerle ne demek istediğini sonunda anladım.

More Sentences
anlamak catch on v.
Tom is just beginning to catch on.
Tom, daha yeni anlamaya başlıyor.

More Sentences
anlamak read v.
We read you loud and clear.
Sizi çok net bir şekilde anlıyoruz.

More Sentences
anlamak catch v.
I'm sorry, I didn't catch that.
Üzgünüm onu anlamadım.

More Sentences
anlamak see v.
On this basis I do not see how anyone could consent to the discharge of these accounts.
Bu temelde, herhangi birinin bu hesapların ibra edilmesine nasıl rıza gösterebileceğini anlamıyorum.

More Sentences
anlamak hear v.
We hear you, Tom.
Seni anlıyoruz, Tom.

More Sentences
anlamak interpret v.
My primary skill is interpreting body language.
Öncelikli yeteneğim beden dilini anlamaktır.

More Sentences
anlamak relate v.
She has a hard time relating to her teenage children.
Ergenlik çağındaki çocuklarını anlamakta epey zorlanıyor.

More Sentences
Phrasals
anlamak catch on to v.
I find it bizarre that these national ministers still have not caught on to this.
Bu ulusal bakanların hala bunu anlamamış olmalarını tuhaf buluyorum.

More Sentences
anlamak get it v.
Looking at the situation in the UK, the British Government quite simply got it wrong.
Birleşik Krallık'taki duruma baktığımızda, İngiliz Hükümeti basitçe yanlış anlamıştır.

More Sentences
anlamak make out v.
Can you make out why John left so suddenly?
John'un neden aniden gittiğini anlayabiliyor musun?

More Sentences
Colloquial
anlamak get it v.
We have not got it right.
Doğru anlamadık.

More Sentences
Idioms
anlamak get the picture v.
I get the picture now.
Şimdi anlıyorum.

More Sentences
anlamak take a hint v.
We can take a hint.
Biz leb demeden leblebiyi anlayabiliriz.

More Sentences
anlamak catch on v.
You're catching on.
Anlıyorsun.

More Sentences
anlamak make of v.
What do you make of this?
Bundan ne anlıyorsunuz?

More Sentences
Trade/Economic
anlamak see v.
I fail to see why any additional aid should be needed.
Neden ilave bir yardıma ihtiyaç duyulduğunu anlayamıyorum.

More Sentences
Technical
anlamak understand v.
I understand why but I am not happy about it.
Nedenini anlıyorum ama bundan memnun değilim.

More Sentences
anlamak see v.
I cannot see at all why that is unduly bureaucratic or cumbersome.
Bunun neden gereksiz yere bürokratik veya hantal olduğunu anlayamıyorum.

More Sentences
Slang
anlamak feel v.
I feel your pain, buddy.
Acını anlıyorum dostum.

More Sentences
General
anlamak deduce from v.
anlamak wake to v.
anlamak construe v.
anlamak reason v.
anlamak receive v.
anlamak seize v.
anlamak deduce v.
anlamak distinguish v.
anlamak pick out v.
anlamak grip v.
anlamak get a grip on v.
anlamak get the hang of v.
anlamak entendre (fr) v.
anlamak apprehend v.
anlamak get a grip v.
anlamak waken v.
anlamak infer v.
anlamak pick up v.
anlamak be knowledgeable about v.
anlamak compass v.
anlamak make v.
anlamak see into v.
anlamak ken v.
anlamak cotton on to v.
anlamak enjoy v.
anlamak penetrate v.
anlamak ascertain v.
anlamak latch on to v.
anlamak click v.
anlamak cotton to v.
anlamak cotton on v.
anlamak rumble v.
anlamak be familiar with v.
anlamak absorb v.
anlamak sum up v.
anlamak twig v.
anlamak collect v.
anlamak be a good judge of v.
anlamak savvy v.
anlamak latch onto (something) v.
anlamak have v.
anlamak gen up on v.
anlamak gen up about v.
anlamak perceive v.
anlamak twing v.
anlamak tumble v.
anlamak dig v.
anlamak seise v.
anlamak agnise v.
anlamak agnize v.
anlamak recognosce [obsolete] v.
anlamak underget v.
anlamak undernime [obsolete] v.
anlamak unpuzzle v.
anlamak extract v.
anlamak sabe v.
anlamak glom v.
anlamak comprise [obsolete] v.
anlamak pierce v.
anlamak inkle [dialect] [uk] v.
anlamak incle [dialect] [uk] v.
anlamak savey v.
anlamak savvey v.
anlamak contrive [dialect] v.
anlamak prehend v.
anlamak scern v.
anlamak subinfer v.
anlamak suppose v.
anlamak sus [uk] v.
Phrasals
anlamak pick up on v.
anlamak rout out v.
anlamak conceive of (someone or something) as (someone or something) v.
anlamak conceive of someone or something as someone or something v.
anlamak latch on v.
anlamak get onto v.
anlamak cotton on v.
anlamak get wise v.
anlamak get something on someone v.
anlamak break through v.
anlamak cop onto v.
anlamak get on (to) v.
anlamak latch onto v.
anlamak latch on to v.
anlamak dope out v.
Colloquial
anlamak cop on [ireland] n.
anlamak light dawns v.
anlamak get the message v.
anlamak get drift v.
Idioms
anlamak be clued in v.
anlamak get clued in v.
anlamak come to (one's) knowledge v.
anlamak come to somebody’s knowledge v.
anlamak make some sense out of something v.
anlamak tune in v.
anlamak get the feel of v.
anlamak get the word v.
anlamak draw an inference v.
anlamak twig v.
anlamak catch/get one's drift v.
anlamak pick up on something v.
anlamak get a bead on (someone or something) v.
anlamak pick up the hint v.
anlamak catch/get somebody's drift v.
anlamak come to terms v.
anlamak fill in the blank v.
anlamak get the idea v.
anlamak have a fix v.
Trade/Economic
anlamak sense v.
Technical
anlamak perceive v.
Latin
anlamak scire v.
Archaic
anlamak wiss v.
anlamak scerne v.
Slang
anlamak dig v.
anlamak wrap (one's) mind around v.
anlamak cop onto something v.
anlamak glom on to v.
British Slang
anlamak twig v.

Bedeutungen, die der Begriff "anlamak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yanlış anlamak misunderstand v.
If anyone misunderstands that, we will have to show them the red one!
Eğer bunu yanlış anlayan olursa, onlara kırmızı olanı göstermemiz gerekecek!

More Sentences
General
yanlış anlamak mistake v.
Please don't mistake my meaning.
Lütfen demek istediğimi yanlış anlama.

More Sentences
yanlış anlamak misinterpret v.
You misinterpreted my actions.
Yaptıklarımı yanlış anladın.

More Sentences
anlamak (önemini/gerçekliğini/değerini) recognize v.
I didn't recognize what it was.
Ne olduğunu anlayamadım.

More Sentences
açıkça anlamak clearly understand v.
The Commission has clearly understood that, in this as in all other domains, monopolies are unhealthy.
Komisyon, diğer tüm alanlarda olduğu gibi bu alanda da tekellerin sağlıksız olduğunu açıkça anlamıştır.

More Sentences
halini anlamak sympathize with v.
Tom sympathized with Mary.
Tom Mary'nin halinden anladı.

More Sentences
doğru anlamak understand correctly v.
If I understand correctly, they are arguing for controlled access under the authority of the Member State in question.
Eğer doğru anladıysam, söz konusu Üye Devletin yetkisi altında kontrollü erişimi savunuyorlar.

More Sentences
daha iyi anlamak understand better v.
I now understand better why I have not received a response.
Neden yanıt alamadığımı şimdi daha iyi anlıyorum.

More Sentences
Phrasals
çabucak anlamak catch on v.
You catch on quickly.
Çabucak anlıyorsun.

More Sentences
(birinden/bir şeyden bir şeyi) anlamak gather (something) from (someone or something) v.
I gather from the display that the next report is the Bouwman report.
Ekrandan anladığım kadarıyla bir sonraki rapor Bouwman raporu.

More Sentences
Idioms
ana fikrini anlamak get the gist v.
Tom only got the gist of what Mary was saying.
Tom sadece Mary'nin söylediklerinin ana fikrini anladı.

More Sentences
özünü anlamak get the gist v.
I got the gist of what he was saying.
Söylediklerinin özünü anladım.

More Sentences
Common Usage
kavramak (anlamak) absorb v.
General
karşı tarafın beyanının doğruluğunu anlamak için yapılmayan denetim non-challenge inspection n.
bir konuyu yeterince anlamak için tarihi farkındalığın önemli olduğunu savunan görüş historicism n.
başka bir şeyi anlamak için bilinmesi gereken şey praecognita n.
yanlış anlamak misconceive v.
anlamak (bir şeyin değerini/önemini/gerekliliğini) appreciate v.
yanlış anlamak misjudge v.
halden anlamak show sympathy v.
yanlış anlamak misconstrue v.
farkı anlamak perceive the difference v.
tamamıyla anlamak understand completely v.
halden anlamak be understanding v.
ters anlamak wrench v.
ters anlamak misunderstand v.
gibi anlamak take v.
dokunarak anlamak perceive by touch v.
açıkça anlamak perfectly understand v.
yanlış anlamak take amiss v.
tersinden anlamak misconstrue v.
ters anlamak get it wrong v.
içyüzünü anlamak penetrate v.
önceden anlamak foretaste v.
ters anlamak get hold the wrong end of the stick v.
yanlış anlamak get the wrong sow by the ear v.
ne mal olduğunu anlamak see through somebody v.
ters anlamak spell backward v.
ters anlamak give a wrench to v.
doğru anlamını anlamak fathom v.
yanlış anlamak take a word in the wrong sense v.
bir durumu anlamak/kavramak sum something up v.
ters anlamak take amiss v.
yanlış anlamak (birini) get someone wrong v.
birdenbire anlamak strike v.
yanlış anlamak get somebody wrong v.
sırrını anlamak empierce v.
söz anlamak be reasonable v.
dilinden anlamak have a feeling for v.
bakıp anlamak read v.
ters anlamak take a word in the wrong sense v.
birinin çektiklerini anlamak feel for v.
iyi anlamak understand v.
bir şeyi anlamak take something in v.
kendi kendine anlamak self understand v.
saatin kaç olduğunu anlamak tell the time v.
iyice anlamak penetrate v.
yanlış anlamak misapprehend v.
halini anlamak have sympathy for v.
dalavereyi anlamak get to v.
güçlükle anlamak make out v.
değerini anlamak appreciate the value of v.
değerini anlamak understand the value of v.
acısını anlamak understand his grief v.
konuyu anlamak see the point v.
acısını anlamak understand one's grief v.
dünyayı anlamak understand life v.
dünyayı anlamak be mature v.
dünyanın kaç bucak olduğunu anlamak learn by bitter experience v.
dünyanın kaç bucak olduğunu anlamak öğrenmek learn by bitter experience v.
insanları anlamak understand the people v.
yanlış anlamak get one's wires v.
tam olarak anlamak gain a clear understanding v.
-i anlamak become familiar with v.
-i anlamak become proficient at v.
yanlış anlamak be at cross-purposes v.
-i anlamak become good at v.
-den anlamak knowledgeable with v.
-i anlamak grasp v.
-i anlamak get the hang of v.
-den anlamak make of v.
-i anlamak comprehend v.
-in kokusundan (bir şeyi) anlamak smell v.
-in nasıl bir biri olduğunu anlamak size up v.
-i anlamak understand v.
-in nasıl bir şey olduğunu anlamak size up v.
içyüzünü anlamak rumble v.
karşısındakinin ne dediğini (sonunda) anlamak latch on v.
dikiş nakıştan anlamak be familiar with sewing and embroidery v.
dikiş nakıştan anlamak be good at sewing and embroidery v.
görerek anlamak understand by seeing v.
önemini anlamak understand the importance of v.
bir şeyi yanlış anlamak get something wrong v.
zor anlamak hardly understand v.
(bir konuyu vb. anlamak için) tekrar etmek regurgitate v.
gözlerinden anlamak tell from the eyes v.
durumun vehametini anlamak understand the seriousness of the situation v.
durumun vehametini anlamak understand the severity of the situation v.
durumun vahametini anlamak understand the seriousness of the situation v.
durumun vahametini anlamak understand the severity of the situation v.
iç yüzünü anlamak insight into v.
iç yüzünü anlamak gain insight into v.
iç yüzünü anlamak find out v.
birinin değerini anlamak understand one’s value v.
bir şeyi tüm benliğinle anlamak grok v.
bir konudan oldukça anlamak be well-versed in v.
gerçeği anlamak/kavramak/ farkına varmak realize the truth v.
mantığını anlamak understand the logic of v.
bitkilerden iyi anlamak be green thumbed v.
işine geldiği gibi anlamak conveniently misunderstand v.
anlamak (önemini/gerçekliğini/değerini) recognise v.
başlarda anlamadığı/göremediği bir şeyi anlamak/fark etmek come to realize v.
(bir şeyi) yanlış anlamak take (a thing) amiss v.
kavramak (anlamak) embrace v.
tamamen anlamak embrace v.
dudak okuyarak anlamak lipread v.
dudak okuyarak anlamak lip-read v.
tam olarak anlamak have a firm understanding v.
acısını anlamak bleed v.
duyarak anlamak hearn [dialect] v.
içyüzünü anlamak bottom v.
yanlış anlamak misattend [obsolete] v.
yanlış anlamak miscognize [obsolete] v.
yanlış anlamak miscognise [obsolete] v.
yanlış anlamak miscomprehend v.
tersinden anlamak misconstruct v.
yanlış anlamak misgauge v.
yanlış anlamak misget [obsolete] v.
duyduğunu yanlış anlamak mishear v.
yanlış anlamak misken [scotland] v.
yanlış anlamak misknow v.
yanlış anlamak misprise [obsolete] v.
yanlış anlamak misprize [obsolete] v.
yanlış anlamak misween [obsolete] v.
halini anlamak compassionate v.
iştahla anlamak devour v.
(birini) anlamak cotton (to) v.
(birini) anlamak cotton (on) v.
iyice anlamak penetrate v.
iç yüzünü anlamak penetrate v.
farkı anlamak discern v.
önceden anlamak precognize v.
önceden anlamak precognise v.
bağlantılı olarak anlamak set v.
tadarak anlamak taste v.
Phrasals
yanlış anlamak take for v.
iç yüzünü anlamak see through v.
(bir şeyi bir şey) olarak anlamak construe (something) as (something) v.
bir şeyi bir şey olarak anlamak construe something as something v.
kötü bir şey yaptığını anlamak catch (someone or something) in (something) v.
birini çözmek/anlamak psych someone out v.
birini çözmek/anlamak figure someone out v.
-den anlamak/kavramak realize something from something v.
birinin iç yüzünü anlamak find (someone or something) out v.
bölük pörçük duyduklarıyla bir şeyi anlamak/çözmek glean something from something v.
sağdan soldan duyduklarıyla bir şeyi anlamak/çözmek glean something from something v.
ordan buradan duyduklarıyla bir şeyi anlamak/çözmek glean something from something v.
birilerinden duyduklarıyla bir şeyi anlamak/çözmek glean something from something v.
bilgi toplayarak bir şeyi öğrenmek/anlamak glean from v.
bölük pörçük bilgilerle bir şeyi öğrenmek/anlamak glean from v.
oradan buradan aldığı bilgilerle bir şeyi anlamak/çözmek glean from v.
(birinin veya bir şeyin bir yerde) olduğunu anlamak place (someone or something) at (some place) v.
(birini/bir şeyi) anlamak swing with (someone or something) v.
(bir şeyden bir şeyi) anlamak read (something) in (something) v.
farkı anlamak know apart v.
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak anlamak see (something) against (something else) v.
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak anlamak see something against something v.
bir şeyi anlamak acquaint someone with something v.
'-den anlamak ascertain from v.
birinden/bir şeyden anlamak ascertain something from someone or something v.
olarak anlamak construe as v.
(bir şeyden bir şey) anlamak deduce (something) from (something) v.
(bir şeyi) anlamak dope out (something) v.
bir şeyi anlamak dope something out v.
birinin çektiklerini anlamak feel for someone v.
birini/bir şeyi anlamak figure someone or something out v.
bir şeyi anlamak find something out v.
bir şeyin iç yüzünü anlamak find something out v.
(bir şeyi) anlamak get at v.
'-den anlamak gather from v.
(bir şeyden) anlamak infer from (something) v.
(birini/bir şeyi) anlamak keep up with (someone or something) v.
(bir şeyi) anlamak key into (something) v.
(bir şeyden) bilmek/anlamak/tanımak know by (something) v.
'-den anlamak know from v.
bir şeyden anlamak know from something v.
(bir şeyi) anlamak/kavramak latch on to (something) v.
(bir şeyi) anlamak/kavramak latch onto (something) v.
(birinden/bir şeyden bir şey) anlamak make (something) (out) of (someone or something) v.
(anlamak, hatalarını bulmak) için okumak/üzerinden geçmek read for v.
(anlamak, hatalarını bulmak) için okumak/üzerinden geçmek read for (something) v.
-den anlamak/kavramak realize from v.
-i temel alarak anlamak see against v.
perde arkasında ne olduğunu görmek/anlamak see around v.
altında ne yattığını görmek/ anlamak see around v.
(birinin/bir şeyin) iç yüzünü anlamak see through (someone or something) v.
(bir şeyi) zor anlamak struggle with (something) v.
(birinin/bir şeyin) duygularını, düşüncelerini anlamak/paylaşmak sympathize with (someone or something) v.
(bir şeyi bir şeyden) anlamak tell (something) from (something else) v.
(bir şeyi) anlamak tumble to (something) [obsolete] v.
Phrases
herkesi anlamak istiyorsan herkesi affetmeyi bilmelisin tout comprendre c'est tout pardonner [french] expr.
Colloquial
bir durumu anlamak için onu gözlemleyerek test etme duck test n.
(birinin) söylediklerini/anlattıklarını takip edebilmek/anlamak be with (one) v.
birinin söylediklerini/anlattıklarını anlamak be with somebody v.
bir noktaya kadar anlamak be with somebody v.
denilmek isteneni anlamak read between the lines v.
durumu anlamak get the picture v.
işten anlamak handle the jandal v.
öyle olmadığını bilmek/anlamak know otherwise v.
öyle olmadığını bilmek/anlamak know different v.
sökmek/anlamak figure out v.
söyleneni anlamak be with v.
tamamen anlamak get into one's head v.
tam anlamıyla anlamak get into one's head v.
(birini) anlamak dig (someone) v.
(bir şeyi) anlamak dig (something) v.
bir şeyi hemen anlamak get something in one v.
bir şeyi ilk bakışta anlamak get something in one v.
bir şeyi bir bakışta anlamak get something in one v.
doğru anlamak get right v.
(bir şakayı, bilgiyi) anlamak get it v.
(birini) anlamak get (one) v.
(birini) iyi anlamak get (one) v.
(birinin) karakterini anlamak get (one) v.
bir şeyi anlamak have it v.
anlamak için can atmak hoover up something [uk] v.
nasıl çalıştığını bilmek/anlamak know (one's) way around v.
'-den anlamak be down v.
halini anlamak hear v.
bir şakayı anlamak get something v.
bir şakayı anlamak get it v.
(birini) yanlış anlamak get (one) wrong v.
(birinin) demek istediğini anlamak get (one's) meaning v.
(birinin) ne kast ettiğini anlamak get (one's) meaning v.
(birinin) ne ima ettiğini anlamak get (one's) meaning v.
(birinin) anlatmak istediğini anlamak get (one's) meaning v.
birinin demek istediğini anlamak get somebody’s meaning v.
birinin ne kastettiğini anlamak get somebody’s meaning v.
birinin ne ima ettiğini anlamak get somebody’s meaning v.
birinin anlatmak istediğini anlamak get somebody’s meaning v.
(bir şeyi) anlamak get clued in (to something) v.
dediğini/söylediğini anlamak get drift v.
kastettiğini anlamak get drift v.
ne ima ettiğini anlamak get drift v.
demek istediğini anlamak get drift v.
bir şeyi doğru anlamak get something right/straight v.
bir şeyi düzgün anlamak get something right/straight v.
bir şeyi tam anlamak get something right/straight v.
doğru anlamak get straight v.
doğru anlamak have straight v.
yanlış anlamak get wrong v.
huyundan suyundan anlamak have way with v.
… olarak anlamak take it that... v.
halinden anlamak relate v.
anlamak çok güç over my head expr.
Idioms
eskiden sanıkların masum olup olmadığını anlamak için yakılarak yargılandığı (masumsa tanrı'nın onu kurtaracağı düşünülürdü) bir yöntem ordeal by fire n.
bir şeyin taze olup olmadığını anlamak için koklama/koku testi yapma sniff test n.
durumun ne olduğunu tam olarak anlamak put one's finger on v.
iyice anlamak have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v.
iyice anlamak have (solid) grasp of something v.
durumu tam olarak anlamak have the right sow by the ear v.
işin doğrusunu anlamak have the right sow by the ear v.
tam olarak ne dediğini anlamak hear (one) loud and clear v.
ne kastedildiğin tam olarak anlamak hear (one) loud and clear v.
gayet iyi bir şekilde anlamak hear (one) loud and clear v.
aranıyor olduğunu anlamak see (one) coming v.
safın teki olduğunu anlamak see (one) coming v.
aranıyor olduğunu anlamak see someone coming v.
safın teki olduğunu anlamak see someone coming v.
çok önceden anlamak can see (from) a mile off v.
para çaldığını anlamak catch (one) with (one's) fingers in the till v.
para çaldığını anlamak have one's fingers in the till v.
(bir şeyin işleyişini) iyi bilmek/anlamak know (one's) way about v.
açıkça anlamak make out v.
altında yatan anlamı anlamak read between the lines v.
amacı/ana fikri/ne denmek istediğini/anlatılmak isteneni anlamak get the point v.
ardında ne olduğunu anlamak see around something v.
birbirini yanlış anlamak talk at cross-purposes v.
birisinin ne demek istediğini anlamak catch the drift v.
bir şeyi/birini yanlış anlamak get it wrong v.
birisini anlamak get the drift v.
birini yanlış anlamak get someone wrong v.
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek have the measure of someone v.
bir şeyin özünü/ana fikrini anlamak get the drift of something v.
birinin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak see someone for what one is v.
bir şeyi yanlış anlamak take something amiss v.
bitki yetiştirmekten anlamak have green fingers v.
bitkilerden anlamak have green fingers v.
birisini anlamak catch the drift v.
biraz yavaş anlamak be a bit on the slow side v.
bitki yetiştirmekten anlamak have a green thumb v.
birisinin dediğini/söylediğini anlamak get the drift v.
bir şeyi yanlış anlamak take something the wrong way v.
birisinin dediğini/söylediğini anlamak catch somebody's drift v.
birini yanlış anlamak take someone wrong v.
birini tamamen yanlış anlamak get someone all wrong v.
bir bakışta bilmek/anlamak know at a glance that v.
birisini anlamak get somebody's drift v.
birisinin ne demek istediğini anlamak get somebody's drift v.
birisinin ne demek istediğini anlamak get someone's drift v.
bir şeyi anlamak get one's head around something v.
birinin dilinden anlamak have a way with someone v.
birisini anlamak catch somebody's drift v.
birinin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak see someone for what one really is v.
birisinin ne demek istediğini anlamak catch somebody's drift v.
bir şeyi doğru anlamak get something straight v.
bir şeyin/bir yerin düzenini/işleyişini anlamak/kavramak understand the lay of the land v.
bir şeyi tamamen anlamak have a lock on something v.
bir şeyi çok iyi öğrenmek/anlamak have (something) down cold v.
birisinin ne demek istediğini anlamak get the drift v.
birini bir görüşe/eyleme/söze iten şeyi anlamak understand where someone is coming from v.
birini bir görüşe/eyleme/söze iten şeyleri anlamak understand where someone is coming from v.
birisinin dediğini/söylediğini anlamak get somebody's drift v.
birbirini yanlış anlamak be at cross-purposes v.
birbirlerini hemen anlamak have a shorthand with (each other) v.
birisinin dediğini/söylediğini anlamak catch the drift v.
bitkilerden anlamak have a green thumb v.
birinin huyundan suyundan anlamak have a way with someone v.
denmek isteneni anlamak read between the lines v.
çok iyi anlamak read like a book v.
dediğini anlamak take someone's point v.
çabucak anlamak pick up on something v.
çabuk anlamak/kavramak be on the ball v.
çevirdiği dolabı anlamak have got somebody's number v.
derdini anlamak take someone's point v.
çevirdiği dolabı anlamak have somebody's number v.
hatasını anlamak catch tripping v.
gerçek nedeni anlamak come out in the wash v.
esasını anlamak get to the bottom of v.
gerçeği anlamak come out in the wash v.
hatasını anlamak come to senses v.
hatasını anlamak see the error of its ways v.
hatasını anlamak see the error of one's ways v.
gerçeği anlamak see the lord v.
gerçeği anlamak/görmek come in out of the rain v.
ima edileni anlamak read between the lines v.
iyisinden anlamak have an eye for v.
kocakarıyı kız anlamak get hold of the wrong end of the stick v.
kendini anlamak find oneself v.
kastettiğini anlamak get someone's drift v.
kastettiğini anlamak get the drift v.
ne demeye/anlatmaya çalıştığını anlamak understand where someone is coming from v.
ne kastettiğini anlamak get someone's drift v.
laftan anlamak listen to reason v.
oynadığı oyunu anlamak have somebody's number v.
kastettiğini anlamak catch the drift v.
ne kastettiğini anlamak get the drift v.
ne kastettiğini anlamak get somebody's drift v.
leb demeden leblebiyi anlamak be as sharp as a needle v.
niyetini/içinden geçeni anlamak/bilmek read like an open book v.
kastettiğini anlamak get somebody's drift v.
ne mal olduğunu anlamak get one's number v.
ne kastettiğini anlamak catch somebody's drift v.
kişinin gerçek kişiliğini anlamak get one's number v.
kazı koz anlamak get hold of the wrong end of the stick v.
kastettiğini anlamak catch somebody's drift v.
leb demeden leblebiyi anlamak take a hint v.
ne kastettiğini anlamak catch the drift v.
ne olduğunu anlamak the scales fall from somebody's eyes v.
meselenin/konunun aslını anlamak get the point of something v.
parmak bastığı noktayı anlamak get somebody's drift v.
parmak bastığı noktayı anlamak get someone's drift v.
söylemek istediği şeyi anlamak take someone's point v.
parmak bastığı noktayı anlamak get the drift v.
ruhunu anlamak enter into the spirit of v.
sorunun problemin kökünü/temelini anlamak figure out the root of the problem v.
parmak bastığı noktayı anlamak catch the drift v.
söylenmek isteneni anlamak read between the lines v.
parmak bastığı noktayı anlamak catch somebody's drift v.
tam anlamıyla anlamak make out v.
tersinden anlamak put the cart before the horse v.
tersinden anlamak set the cart before the horse v.
yanlış yaptığını anlamak/kabul etmek see the error of its ways v.
(olaylar arasında bağlantı kurarak) durumun ne olduğunu anlamak put two and two together v.
(birisini) anlamak catch the drift v.
(bir şeyi yapmaktan vb.) anlamak be no stranger to something v.
yanlış anlamak take it the wrong way v.
(birisini) anlamak catch somebody's drift v.
yanlış anlamak get one's wires crossed v.
(birisini) anlamak get somebody's drift v.
yanlış yaptığını anlamak/kabul etmek see the error of one's ways v.
yanlış anlamak take something the wrong way v.
yanlış anlamak take something amiss v.
yüzünden/gözlerinden okumak/anlamak read like an open book v.
(bir şeyi) anlamak make head or tail of v.
(bir durumu) anlamak make the scene v.
(mecazi) arkasında ne olduğunu anlamak see around something v.
(birini) yanlış anlamak take someone wrong v.
(birisini) anlamak get the drift v.
yanlış anlamak have one's lines crossed v.
(birinin) ne numara çevirdiğini anlamak be on to someone v.
zar zor anlamak latch on v.
yanlış anlamak have one's wires crossed v.
yanlış anlamak get one's lines crossed v.
durumu anlamak join (up) the dots v.
birini/bir şeyi idrak etmek/anlamak draw a bead on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) iyice anlamak get a bead on (someone or something) v.
durumu gerçekten anlamak have the right sow by the ear v.
bir şeyi iyi/doğru anlamak get hold of the right end of the stick v.
(bir şeyin) altında yatanları araştırmak/anlamak fathom the depths of (something) v.
tam olarak nerede olduğunu bulmak/anlamak find/get your bearings v.
yeni bir durum içerisindeki yerini bulmak/anlamak find/get your bearings v.
bir problemi/hastalığı olduğunu anlamak find oneself with someone or something v.
sorunun/meselenin nedenini anlamak determine the root of the problem v.
(birinin/bir şeyin) ne mal olduğunu anlamak get (someone or something) taped [uk/australia] v.
birini/bir şeyi tamamıyla anlamak have someone or something taped [uk] v.
birini/bir şeyi bütün yönleriyle anlamak have someone or something taped [uk] v.
birini/bir şeyi iyice anlamak have someone or something taped [uk] v.
birini/bir şeyi tamamıyla anlamak get someone or something taped [uk] v.
birini/bir şeyi bütün yönleriyle anlamak get someone or something taped [uk] v.
birini/bir şeyi iyice anlamak get someone or something taped [uk] v.
(bir şeyi) anlamak get on to (something) v.
birini çok iyi anlamak/tanımak get under (one's) skin v.
birini çok iyi anlamak/tanımak get under your skin v.
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak have (something) off pat v.
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak have (something) down pat v.
(bir şeyi) çok iyi anlamak/kavramak get (something) down pat v.
(bir şeyi) anlamak take (something) through (one's) head v.
(bir şeyin) nasıl yapıldığını özümsemek/anlamak have the feel of (something) v.
(bir şeyi yapmanın) nedenini anlamak see the point in (doing) (something) v.
(bir şeyi yapmanın) altında yatan nedeni anlamak see the point in (doing) (something) v.
(bir şeyi yapmanın) önemini anlamak see the point in (doing) (something) v.
(bir şeyi yapmanın) değerini anlamak see the point in (doing) (something) v.
ne olduğunu anlamak have scales fall from (one's) eyes v.
(birini/bir şeyi) anlamak take a bead on (someone or something) v.
(bir şeyi) yanlış anlamak take (something) in the wrong way v.
(bir şeyi) tersten/ters anlamak take (something) in the wrong way v.
(bir meseleyi, durumu) tüm detaylarıyla anlamak be across (something) v.
bir meseleyi, durumu tüm detaylarıyla anlamak be across something v.
durumun, kuruluşun iç yüzünü anlamak/görmek spy out the land v.
bir şeyden anlamak know the time of day v.
(bir şeyi) anlamak get a fix on (something) v.
(bir şeyi) açık bir şekilde anlamak get a fix on (something) v.
(bir şeyi) yüzeysel olarak anlamak skim the surface (of something) v.
(bir şeyi) üstünkörü anlamak skim the surface (of something) v.
(bir şeyi) anlamak lay hold of (something) v.
konuşmaya tam ortasından dalıp konuyu yanlış anlamak pick up stompies [south africa] v.
durumu anlamak be in the picture v.
hızlı anlamak/kavramak be fast/quick on the draw v.
hemen anlamak/kavramak be fast/quick on the draw v.
(bir şeyi) anlamak make any sense (out) of (something) v.
bir şeyi iyi anlamak have/get a (solid) grasp of something v.
bir şeyi kapmak (anlamak) have/get a (solid) grasp of something v.
bir şeyi iyi anlamak have/get a (sound) grasp of something v.
bir şeyi kapmak (anlamak) have/get a (sound) grasp of something v.
bir şeyi iyi anlamak have/get a (good) grasp of something v.
bir şeyi kapmak (anlamak) have/get a (good) grasp of something v.
'-den anlamak be au fait with v.
bir şeyden anlamak be no stranger to something v.
bir konudan oldukça anlamak be well in v.
(bir konudan) oldukça anlamak be well versed in (something) v.
birbirini yanlış anlamak be at cross purposes v.
birbirini yanlış anlamak talk at cross purposes v.
(birini/bir şeyi) anlamak become hip to (someone or something) v.
(birinin) ne demek istediğini anlamak catch (one's) drift v.
(birinin) ne ima ettiğini anlamak catch (one's) drift v.
(birinin) sözlerinin altında yatan imayı/kinayeyi anlamak catch (one's) drift v.
(birinin) ne kastettiğini anlamak catch (one's) drift v.
(birini) anlamak catch (one's) drift v.
(birinin) dediğini/söylediğini anlamak catch (one's) drift v.
ne demek istediğini anlamak catch/get somebody's drift v.
ne ima ettiğini anlamak catch/get somebody's drift v.
sözlerinin altında yatan imayı/kinayeyi anlamak catch/get somebody's drift v.
ne kastettiğini anlamak catch/get somebody's drift v.
dediğini/söylediğini anlamak catch/get somebody's drift v.
biri bir şeyi iyice anlamak come home to someone v.
(birini/bir şeyi) anlamak come to grips with (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) anlamak come to terms with (someone or something) v.
iyice anlamak have down cold v.
çok iyi öğrenmek/anlamak have down cold v.
(birinin) çektiklerini anlamak feel (someone's) pain v.
(birinin) çektiklerini anlamak feel sorry for (someone) v.
(birinin) ne demek istediğini anlamak get (one's) drift v.
(birinin) ne ima ettiğini anlamak get (one's) drift v.
(birinin) ne kastettiğini anlamak get (one's) drift v.
(birinin) parmak bastığı noktayı anlamak get (one's) drift v.
(birini) çok iyi anlamak/tanımak/bilmek get (one's) number v.
(bir şeyi iyi) anlamak get a good grasp of (something) v.
(bir şeyi) kapmak (anlamak) get a good grasp of (something) v.
(bir şeyi iyi) anlamak get a solid grasp of (something) v.
(bir şeyi) kapmak (anlamak) get a solid grasp of (something) v.
(bir şeyi iyi) anlamak get a sound grasp of (something) v.
(bir şeyi) kapmak (anlamak) get a sound grasp of (something) v.
(bir şeyi iyi) anlamak get a good grasp on (something) v.
(bir şeyi) kapmak (anlamak) get a good grasp on (something) v.
(bir şeyi iyi) anlamak get a solid grasp on (something) v.
(bir şeyi) kapmak (anlamak) get a solid grasp on (something) v.
(bir şeyi iyi) anlamak get a sound grasp on (something) v.
(bir şeyi) kapmak (anlamak) get a sound grasp on (something) v.
gerçeği görmek/anlamak get a clue v.
(birini) anlamak get a fix on (one) v.
(birinin) ne olduğunu bilmek/anlamak get a fix on (one) v.
birini/bir şeyi anlamak get a fix on someone/something v.
birinin/bir şeyin ne olduğunu bilmek/anlamak get a fix on someone/something v.
birini/bir şeyi açık bir şekilde anlamak get a fix on someone/something v.
(bir şeyi) anlamak get a feel of (something) v.
(bir şeyi) anlamak get the feel of (something) v.
birini tam anlamıyla anlamak get into someone's head v.
birini tamamen anlamak get into someone's head v.
birinin demek istediğini anlamak get somebody's meaning v.