feel - Türkisch Englisch Wörterbuch

feel

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "feel" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 100 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
feel v. hissetmek
They feel, quite simply, that their lives are threatened.
En basitinden, hayatlarının tehdit altında olduğunu hissediyorlar.

More Sentences
General
feel n. dokunma
May I feel these?
Bunlara dokunabilir miyim?

More Sentences
feel n. duygu
I know how strongly many Members feel about this issue.
Pek çok Üyenin bu konuda ne kadar güçlü duygular beslediğini biliyorum.

More Sentences
feel n. his
I feel strongly about holding a clear debate on terrorism.
Terörizm konusunda açık bir tartışma yürütme konusunda güçlü hislerim var.

More Sentences
feel v. ellemek
The horse was so thin, I could feel its bones through its flanks.
At öyle zayıftı ki böğrünü elleyince kemiklerini hissedebiliyordum.

More Sentences
feel v. dokunmak
Tom felt Mary's forehead.
Tom, Mary'nin alnına dokundu.

More Sentences
feel v. sezinlemek
They felt he had no chance to win the election.
Seçimi kazanması için hiçbir şansının olmadığını sezinlediler.

More Sentences
feel v. anlamak
As you get older you start to feel that health is everything.
Yaşlandıkça sağlığın her şey olduğunu anlamaya başlarsın.

More Sentences
feel v. görünmek
This feels kind of desperate.
Bu biraz umutsuz görünüyor.

More Sentences
feel v. yoklamak
Tom felt around the floor on his hands and knees, trying to find Mary's earring.
Tom, Mary'nin küpesini bulabilmek için el ve dizlerinin üzerinde yeri yokladı.

More Sentences
feel v. gibi gelmek
It feels weird.
Bu tuhaf gibi geliyor.

More Sentences
feel v. duymak
Therefore, the societies offering asylum should feel pride and satisfaction.
Bu nedenle sığınma hakkı tanıyan toplumlar gurur ve memnuniyet duymalıdır.

More Sentences
feel v. hissetmek
No, they were not; but there are trend-setting countries that do not feel sufficiently bound by the promises.
Hayır, değillerdi; ancak vaatlere yeterince bağlı hissetmeyen trend belirleyici ülkeler var.

More Sentences
feel v. acımak
I feel for you.
Sana acıyorum.

More Sentences
feel v. acısını çekmek
Why do we feel schadenfreude over others' suffering?
Başkalarının acı çekmelerini izlemek, neden bu kadar hoşumuza gidiyor?

More Sentences
feel v. (öznel bir deneyimin) etkisini hissetmek
It is primarily consumers and software users who feel their effects.
Bunların etkilerini hissedenler öncelikle tüketiciler ve yazılım kullanıcılarıdır.

More Sentences
feel v. düşünmek
Why does the Commission feel that taxes should converge?
Komisyon neden vergilerin yakınsaması gerektiğini düşünüyor?

More Sentences
feel v. inanmak
I feel sure that this ought to be put right over the next few years.
Bunun önümüzdeki birkaç yıl içinde düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum.

More Sentences
feel v. acımak
She felt sympathy for the orphan and gave him some money.
O kimsesiz çocuğa acıdı ve ona biraz para verdi.

More Sentences
feel v. gibi görünmek
I think this feels like possibly the greatest success of this work this year.
Bence bu, bu yılki çalışmaların muhtemelen en büyük başarısı gibi görünüyor.

More Sentences
Technical
feel v. hissetmek
Today I feel a bit like I am in the Middle Ages, in a fortified castle.
Bugün kendimi biraz Orta Çağ'da müstahkem bir kalede gibi hissediyorum.

More Sentences
Slang
feel v. anlamak
I feel your pain, buddy.
Acını anlıyorum dostum.

More Sentences
General
feel n. sezgi
feel n. temas
feel n. hissetme
feel n. dokunum
feel n. his (bir şeyin dokununca uyandırdığı)
feel n. dokunma hissi
feel n. yoklama
feel n. dokunma fırsatı
feel n. deneyim
feel n. tecrübe
feel n. tuhaf nitelik
feel n. tipik özellik
feel n. tipik atmosfer
feel n. alışılmamış özellik
feel n. tuhaf hava
feel n. ruhsal farkındalık
feel n. ruh hali
feel n. bir şeyin yansıttığı enerji
feel n. hava
feel n. (ortamın vb.) enerji
feel v. duyumsamak
feel v. el sürmek
feel v. elleri ile yoklamak
feel v. el yordamıyla aramak
feel v. sezmek
feel v. ihtiyacını duymak
feel v. ihtiyacını hissetmek
feel v. kendini...hissetmek
feel v. elle temas etmek
feel v. el yordamıyla incelemek
feel v. dokunarak keşfetmek
feel v. denemek
feel v. tecrübe etmek
feel v. dokunarak test etmek
feel v. kaldırarak test etmek
feel v. kaldırarak incelemek
feel v. çabasızca deneyimlemek
feel v. direnç göstermeksizin maruz kalmak
feel v. tedbirsiz yakalanmak
feel v. (bir durumun) farkında olmak
feel v. ıstırabını çekmek
feel v. hissizleşmek
feel v. hisleri etkilenmek
feel v. sarhoş olmak
feel v. (içki) sarhoş edici etkisini hissetmek
feel v. duygusal etkisini yaşamak
feel v. aslını öğrenmek
feel v. ağzını yoklamak
feel v. laf almak
feel v. sorgulamak
feel v. kalben inanmak
feel v. temelsizce inanmak
feel v. sağlam gerekçesi olmadan inanmak
feel v. düşüncesinde olmak
feel v. inanışını taşımak
feel v. elle arayarak bulmak
feel v. dikkatlice aramak
feel v. belirsizce aramak
feel v. deneme-yanılma yöntemi ile bulmak
feel v. sempati beslemek
feel v. hislenmek
feel v. estetik kimlik kazanmak
feel v. duygusal yaklaşmak
feel v. duygusal tepki vermek
feel v. … bir his olmak
Irregular Verb
feel v. felt - felt
Technical
feel n. kumaş tutumu
feel n. tutum
Textile
feel n. kumaş tutumu
feel n. tutum
Slang
feel n. avuçlama
feel n. okşama
feel n. elle taciz
feel n. pandikleme
feel v. avuçlamak
feel v. okşamak
feel v. elle sarkıntılık etmek
feel v. pandiklemek

Bedeutungen, die der Begriff "feel" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
feel hungry v. acıkmak
I felt hungry.
Acıktım.

More Sentences
feel sorry for v. acımak
How can you feel sorry for someone like that?
Böyle birine nasıl acıyabilirsin ki?

More Sentences
General
feel around for v. bulmaya çalışmak
He stuck his hand into the pouch, and felt around for one of the stones.
Elini kesenin içine soktu ve yoklayarak taşlardan birini bulmaya çalıştı.

More Sentences
feel like v. gibi hissetmek
It promotes a sense of victimisation in people who already feel like victims.
Zaten kurban gibi hisseden kişilerde mağduriyet duygusunu teşvik eder.

More Sentences
feel tired v. yorulmak
I walked until my legs felt tired.
Bacaklarım yorulana kadar yürüdüm.

More Sentences
feel hungry v. açlık hissetmek
I haven't eaten anything all day, but I don't feel hungry.
Bütün gün hiçbir şey yemedim, ama aç hissetmiyorum.

More Sentences
feel embarrassed v. sıkılmak
Tom said he felt embarrassed.
Tom sıkıldığını söyledi.

More Sentences
feel honored v. onur duymak
Don't you feel honored?
Onur duymuyor musun?

More Sentences
feel sick v. hasta olmak
Sami claimed he was feeling sick.
Sami hasta olduğunu söyledi.

More Sentences
feel queasy v. midesi bulanmak
I feel queasy.
Midem bulanıyor.

More Sentences
feel bad about v. üzülmek
I feel bad about leaving you all by yourself at work too.
Ben de seni işyerinde tek başına bıraktığım için üzülüyorum.

More Sentences
feel chilly v. üşümek
Though I was sitting in the sun, I still felt chilly.
Güneşte oturmama rağmen ben hâlâ üşüyordum.

More Sentences
feel ill v. hasta hissetmek
I'm feeling ill, but I intend to go out anyhow.
Kendimi hasta hissediyorum ama yine de dışarı çıkmaya niyetliyim.

More Sentences
feel sorry v. üzülmek
I feel sorry.
Çok üzüldüm.

More Sentences
feel nauseous v. midesi bulanmak
Tom said he felt nauseous.
Tom midesinin bulandığını söyledi.

More Sentences
feel terrible v. çok kötü hissetmek
Tom felt terrible when Mary told him she was fond of him but didn't love him.
Tom, Mary ona kendisine düşkün olduğunu, ancak onu sevmediğini söylediğinde çok kötü hissetti.

More Sentences
feel admiration for v. hayranlık duymak
I feel admiration for his talent.
Yeteneğine hayranlık duyuyorum.

More Sentences
feel giddy v. başı dönmek
I feel giddy.
Başım dönüyor.

More Sentences
feel blue v. kederlenmek
She felt blue.
O kederlendi.

More Sentences
feel sad v. hüzünlenmek
I'm feeling sad for Tom.
Tom için hüzünleniyorum.

More Sentences
feel faint v. baygınlık geçirmek
She felt faint at the sight of blood.
Kan görünce baygınlık geçirdi.

More Sentences
feel thirsty v. susamak
I feel thirsty.
Susadım.

More Sentences
feel relieved v. rahatlamak
I feel relieved.
Rahatlamış hissediyorum.

More Sentences
feel good v. iyi hissetmek
As rapporteur where Estonia is concerned, it feels good to be able to note that, finally, we shall now soon be there.
Raportör olarak Estonya söz konusu olduğunda, nihayet yakında orada olacağımızı belirtmek iyi hissettiriyor.

More Sentences
feel good v. kendini iyi hissetmek
They are not to make us feel good.
Kendimizi iyi hissetmemizi sağlamak için değildir.

More Sentences
feel sleepy v. uykusu gelmek
I always feel sleepy.
Her zaman uykum gelir.

More Sentences
feel like v. canı istemek
Tom will come back when he feels like it.
Tom canı istediği zaman geri gelecek.

More Sentences
feel sorry for v. üzülmek
Secondly, I feel sorry for the European Parliament.
İkinci olarak Avrupa Parlamentosu için üzülüyorum.

More Sentences
feel pity for v. acımak
The bishop felt pity for the immigrants who were abandoned, and gave them help.
Piskopos terk edilen göçmenlere acımış ve onlara yardım etmiş.

More Sentences
feel awful v. kötü hissetmek
Barberosa's going to feel awful bad about this, kid.
Barberosa bu konuda kendini çok kötü hissedecek, evlat.

More Sentences
feel woozy v. sersemlemek
I was feeling woozy.
Kendimi sersemlemiş hissediyordum.

More Sentences
feel cold v. üşümek
The light was harsh, I felt cold.
Işık şiddetliydi, üşüdüğümü hissettim.

More Sentences
feel for v. acımak
I felt for the poor dog.
Zavallı köpeğe acıdım.

More Sentences
feel remorse v. pişmanlık duymak
Tom felt remorse for what he had done.
Tom yaptığı şey için pişmanlık duydu.

More Sentences
feel blue v. hüzünlü hissetmek
She felt blue.
Kendini hüzünlü hissetti.

More Sentences
feel dizzy v. başı dönmek
Tom was starting to feel dizzy.
Tom'un başı dönmeye başlamıştı.

More Sentences
feel unwell v. kendini kötü hissetmek
Sami was feeling unwell.
Sami kendini kötü hissediyordu.

More Sentences
feel pain v. acı çekmek
Do you think that plants feel pain?
Bitkilerin acı çektiğini mi düşünüyorsun?

More Sentences
feel like crying v. ağlamaklı olmak
I felt like crying at the news.
Haberden dolayı ağlamaklı oldum.

More Sentences
feel offended v. gücenmek
You have absolutely no reason to feel offended.
Gücenmen için hiçbir neden yok.

More Sentences
feel uncomfortable v. rahatsızlık duymak
Do you feel uncomfortable with that?
Bundan rahatsızlık duyuyor musun?

More Sentences
feel peckish v. acıkmak
Tom was feeling peckish, so he rang room service and ordered a hamburger.
Tom biraz acıkmış hissediyordu, bu yüzden oda servisini aradı ve bir hamburger sipariş etti.

More Sentences
feel like v. içinden gelmek
It feels like a deep cold that comes from within.
İçinden gelen derin bir üşüme gibi.

More Sentences
feel sick v. midesi bulanmak
When I woke up this morning, I felt sick.
Bu sabah uyandığımda, midem bulanıyordu.

More Sentences
feel close to v. yakın hissetmek
It made me feel close to him.
Kendimi ona yakın hissettirdi.

More Sentences
feel sympathy v. yakınlık duymak
Tom felt sympathy for Mary.
Tom Mary'ye yakınlık duydu.

More Sentences
feel sick v. kendini kötü hissetmek
I feel sick.
Kendimi kötü hissediyorum.

More Sentences
feel bad v. kötü hissetmek
I didn't feel bad.
Ben kötü hissetmiyordum.

More Sentences
feel sick v. kötü hissetmek
My aunty is feeling sick.
Teyzeciğim kötü hissediyor.

More Sentences
feel bad v. kendini kötü hissetmek
I feel bad about leaving you all by yourself at work too.
Seni işte tek başına bıraktığım için de kendimi kötü hissediyorum.

More Sentences
feel sick v. hasta hissetmek
Are you still feeling sick?
Hâlâ hasta hissediyor musun?

More Sentences
feel indebted v. borçlu hissetmek
I feel indebted to you for your help during my illness.
Hastalığım sırasında yaptığınız yardım için size borçlu hissediyorum.

More Sentences
feel relaxed v. rahat hissetmek
How can I feel relaxed with you watching me like that?
Siz beni böyle izlerken ben nasıl rahat hissedebilirim?

More Sentences
feel at ease v. rahat hissetmek
I don't feel at ease here.
Burada kendimi rahat hissetmiyorum.

More Sentences
feel comfortable v. rahat hissetmek
We now feel comfortable in the greater community of Europeans and regard ourselves as being at the heart of Europe.
Artık Avrupalılar topluluğu içerisinde kendimizi rahat hissediyor ve Avrupa'nın merkezinde olduğumuzu düşünüyoruz.

More Sentences
feel responsible v. sorumlu hissetmek
If nobody feels responsible, if organisations each work in a vacuum, legislation remains a paper exercise.
Eğer kimse kendini sorumlu hissetmezse, kuruluşların her biri bir boşlukta çalışırsa, mevzuat kağıt üzerinde kalır.

More Sentences
feel ashamed v. utanç duymak
As Members of the European Parliament we should feel ashamed of the role we have played.
Avrupa Parlamentosu Üyeleri olarak oynadığımız rolden dolayı utanç duymalıyız.

More Sentences
feel embarrassed v. utanç duymak
I didn't feel embarrassed.
Ben utanç duymadım.

More Sentences
feel ready v. hazır hissetmek
Introduce me to your parents when you feel ready.
Kendini hazır hissettiğinde beni ebeveynlerinle tanıştır.

More Sentences
feel seasick v. deniz tutmak
I felt seasick.
Deniz tutmuş gibi hissettim.

More Sentences
feel beautiful v. güzel hissetmek
Tom makes me feel beautiful.
Tom beni güzel hissettiriyor.

More Sentences
feel tired v. yorgun hissetmek
Tom told Mary that he felt tired.
Tom, Mary'ye yorgun hissettiğini söyledi.

More Sentences
feel weak v. halsiz hissetmek
I still feel weak.
Hâlâ halsiz hissediyorum.

More Sentences
feel hungry v. acıkmaya başlamak
Tom was beginning to feel hungry.
Tom acıkmaya başlamıştı.

More Sentences
feel special v. özel hissetmek
It's all about how I should feel special because you chose me.
Önemli olan sen beni seçtiğin için kendimi nasıl özel hissetmem gerektiği.

More Sentences
feel special v. kendini özel hissetmek
Tom made Mary feel special.
Tom, Mary'nin kendini özel hissetmesini sağladı.

More Sentences
feel obligated v. zorunlu hissetmek
Don't feel obligated to talk if you don't want to.
Eğer istemiyorsan konuşmak için zorunlu hissetme.

More Sentences
feel useless v. (bir) işe yaramadığını hissetmek
I feel useless.
Kendimi işe yaramaz hissediyorum.

More Sentences
feel safe v. güvende olmak
Tom told me he felt safe.
Tom bana güvende olduğunu söyledi.

More Sentences
feel lonely v. yalnız hissetmek
To tell the truth, I felt lonely.
Doğruyu söylemek gerekirse, kendimi yalnız hissettim.

More Sentences
feel down v. keyifsiz hissetmek
I feel down in the dumps today.
Bugün çok keyifsiz hissediyorum.

More Sentences
feel guilty v. kendini suçlu hissetmek
I do not believe that Europe can feel guilty in this situation.
Avrupa'nın bu durumda kendini suçlu hissedebileceğine inanmıyorum.

More Sentences
feel humiliated v. utanmak
She failed and felt humiliated.
O düştü ve utanmış hissetti.

More Sentences
feel humiliated v. aşağılanmış hissetmek
I felt humiliated.
Kendimi aşağılanmış hissettim.

More Sentences
feel obliged to v. zorunda hissetmek
The International Maritime Organisation did not feel obliged to appear before the European Parliament either.
Uluslararası Denizcilik Örgütü de kendisini Avrupa Parlamentosu'nun huzuruna çıkmak zorunda hissetmemiştir.

More Sentences
feel secure v. güvende hissetmek
The public needs to be made to feel secure about this.
Halkın bu konuda kendini güvende hissetmesi sağlanmalıdır.

More Sentences
feel safe v. güvende hissetmek
People must feel safe, and they need housing, electricity and food.
İnsanlar kendilerini güvende hissetmeli ve barınma, elektrik ve gıdaya ihtiyaç duymalıdır.

More Sentences
feel satisfied v. tatmin olmak
I just don't feel satisfied.
Kendimi tatmin olmuş hissetmiyorum.

More Sentences
feel left out v. dışlanmış hissetmek
Tom doesn't like to feel left out.
Tom dışlanmış hissetmeyi sevmez.

More Sentences
feel left out v. dışlanmış gibi hissetmek
Tom doesn't like to feel left out.
Tom dışlanmış gibi hissetmeyi sevmiyor.

More Sentences
feel the pain v. acıyı hissetmek
She felt the pain.
Acıyı hissetti.

More Sentences
feel so sad v. çok üzgün hissetmek
She felt so sad and she didn't know why.
Çok üzgün hissediyordu ve nedenini bilmiyordu.

More Sentences
feel sorry v. üzüntü duymak
Everyone felt sorry for you.
Herkes senin için üzüntü duydu.

More Sentences
feel the pressure v. baskıyı hissetmek
Ben feels the pressure of fame and finds a way to be in several places at once.
Ben şöhretin baskısını hissediyor ve aynı anda birkaç yerde olmanın bir yolunu buluyor.

More Sentences
feel worse v. daha kötü hissetmek
I feel worse today than I did yesterday.
Bugün dün hissettiğimden daha kötü hissediyorum.

More Sentences
cause to feel sick due to food or drink n. besinlerle arası iyi olmama
feel of hunger n. açlık hissi
people who feel young n. kendini genç hisseden insanlar
a feel-good film n. kendini iyi hissettiren film
feel (for) n. doğuştan yetenek
feel (for) n. maharet
feel (for) n. (sanat eserinde) yetenek yansıması
feel (for) n. esere yansıyan ustalık
feel (for) n. esere yansıyan yetenek
feel the lack of v. eksikliğini hissetmek
feel empathy with someone v. empati kurmak
feel troubled v. üzülmek
feel at ease v. içi rahat etmek
feel hopeful about something v. bir şeyden umutlu olmak
feel nauseated v. içi bulanmak
feel hungry v. aç olmak
feel like 30 cents v. yerin dibine geçmek
make a person feel sleepy v. uyku vermek
feel splitting v. ücreti paylaşmak
feel shame for v. utanç duymak
feel uneasy about something v. endişelenmek
feel rotten v. kendini turşu gibi hissetmek
feel inferiority complex v. aşağılık kompleksine kapılmak
feel offended v. zoruna gitmek
feel the deficiency of v. eksikliğini yaşamak
feel very thirsty v. hararet basmak
feel small v. küçük düşmek
feel in one's bones v. içine doğmak
feel woozy v. midesi bulanmak
feel thirst v. susamak
feel sorrow v. kahretmek
feel empty v. kendini boşlukta hissetmek
cause to feel cold v. üşütmek
feel up to v. kendini belirli bir şeyi yapacak kadar güçlü hissetmek
feel well v. keyfi iyi olmak
feel pains v. sancılanmak
feel faint v. baygınlık gelmek
feel very dejected v. kan ağlamak
feel the absence of v. yokluğunu hissetmek
make someone feel cheerful v. neşelendirmek
feel anxious v. kaygılanmak
feel chilly v. ürpermek
feel pain v. canı acımak
do what one feel likes doing v. kendi havasında olmak
feel admiration v. hayranlık duymak
feel the deficiency of v. yokluğunu hissetmek
feel one's way v. el yordamıyla ilerlemek
feel under the weather v. rahatsız olmak
feel very cold v. çivi kesmek
feel the deficiency of v. eksikliğini hissetmek
feel at home v. kendini rahat hissetmek
feel smothered v. boğulmus hissetmek
feel suspicious v. içine kurt düşmek
feel unwell v. kendini iyi hissetmemek
make somebody feel small v. mahcup etmek
feel an affinity for v. birini çok çekici bulmak
feel keenly v. kuvvetle hissetmek
make somebody feel small v. küçük düşürmek
feel for v. birinin çektiklerini anlamak
feel faint v. fenalık geçirmek
make somebody feel small v. utandırmak
feel bad v. fena olmak
feel relieved v. içi açılmak
feel like doing v. canı yapmak istemek
feel low v. morali bozuk olmak
feel oneself capable of v. gözüne kestirmek
feel guilty and full of remorse v. vicdan azabı çekmek
feel ill v. hasta olmak
feel bad v. kendini iyi hissetmemek
feel sorrow v. üzüntü çekmek
feel troubled v. merak etmek
feel ashamed to v. yüzü tutmamak
feel cheap v. dökülmek
feel about for v. bulmaya çalışmak
feel hurt v. hatırı kalmak
feel one's way v. çok ihtiyatlı davranmak
feel honoured v. teşerrüf etmek
feel intimacy v. yakınlık beslemek
feel hot suddenly v. sıcak basmak
feel relieved v. ferahlamak
feel discomfort v. rahatsızlık duymak
feel sick at v. çok üzgün olmak
feel hopeful about v. bir şeyden umutlu olmak
feel like a fish out of water v. denizden çıkmış balığa dönmek
feel compelled to do v. zorunluluk hissetmek
make one feel better v. yüreğine su serpmek
feel the absence of v. hasret kalmak
feel out of sorts v. keyfi yerinde olmamak
feel the pinch v. darda kalmak
feel raw about something v. birşey yüzünden kendini kötü hissetmek
feel sadness v. mutsuz hissetmek
feel raw about something v. bir olayı hazmedememek
make feel v. hissettirmek
feel proud v. kıvanç duymak
feel for somebody v. üzülmek
feel a twinge of guilt about something v. vicdan azabı çekmek
feel intimacy v. yakınlık duymak
feel nauseated v. yüreği kabarmak
feel very sorry v. dizini dövmek
feel the pinch v. darda olmak
feel sorrow v. acı çekmek
feel hunger v. açlık hissetmek
cause to feel better v. daha iyi hissetmesine neden olmak
feel hungry v. içi ezilmek
feel relieved v. hafiflemek
feel bored v. gına gelmek
feel closeness v. yakınlık duymak
feel sad v. hüzün vermek
feel right proud of v. haklı gururunu yaşamak
feel grieved v. yanmak
feel bad for someone v. birisine acımak
feel oneself obliged to v. kendini bir şeyi yapmaya mecbur hissetmek
feel exhausted v. dizleri tutmamak
feel distress v. acı çekmek
feel benumbed v. karıncalanmak
feel sick about v. çok üzgün olmak
feel the pulse v. ağız aramak
feel ashamed v. hicap duymak
make feel v. sezdirmek
feel sad about v. yerinmek
feel lonely v. garipsemek
feel regret v. yerinmek
feel pain v. ağrı duymak
feel a twinge of guilt about (something) v. vicdan azabı duymak
feel queasy v. kusacak gibi olmak
feel urge to v. bir şey yapmayı çok istemek
feel antipathy v. antipati duymak
feel badly about v. üzülmek
feel proud v. gururlanmak
feel a pricking v. iğnelenmek
feel pleasure v. haz duymak
feel like 30 cents v. utancından yerin dibine geçmek
feel giddy v. gözü kararmak
feel faint v. fena olmak
feel sorry v. pişman olmak
feel unwell v. rahatsızlanmak
feel small v. mahcup olmak
feel faint v. hali kalmamak
feel certain v. emin olmak
feel faint v. fenalık gelmek
feel very cold v. buz kesmek
feel cheap v. utanmak
feel like v. duygusu içinde olmak
feel nauseated v. gönlü bulanmak
feel shame v. utanç duymak
feel thirsty v. hararet hissetmek
feel suicidal v. intihar etme arzusu duymak
feel woozy v. başı dönmek
feel deeply v. çöreklenmek
feel rotten v. keyfi olmamak
feel cheap v. utancından yerin dibine geçmek
feel tired v. ağırlık çökmek
feel ashamed v. arlanmak
feel sluggish v. rehavet çökmek
feel out of place v. garipsemek
feel suffocated v. bunalmak
feel one's oats v. amirane tavırlar içinde olmak
feel disinclined v. canı istememek
feel in a good mood v. keyfi gelmek
feel insignificant v. küçülmek
make somebody feel sorry v. pişman etmek
feel confidence in v. güven beslemek
feel regret for v. yerinmek
feel faint v. fenalaşmak
feel sick v. fenalık geçirmek
make someone (feel) hungry v. acıktırmak
feel at home v. yadırgamamak
get the feel of v. alışmak
feel suspicious v. kuşkulanmak
feel very thirsty v. damağı kurumak
feel proud of v. kıvanmak
feel uneasy about something v. tedirgin olmak
feel one's oats v. coşmak
feel sick v. gönlü bulanmak
feel bored v. içi sıkılmak
feel fatigued v. ayakta duracak hali kalmamak
feel sleepy v. ağırlık çökmek
feel distaste v. iştahsızlık hissetmek
feel very sleepy v. gözünden uyku akmak
feel sorry for somebody v. acımak
feel refreshed v. dinçleşmek
feel shame at v. utanmak
feel dizzy v. gözü kararmak
feel closeness v. yakınlık beslemek
feel free v. rahat olmak
feel free v. çekinmemek
feel honoured v. şeref duymak
feel honored v. şeref duymak
feel intimate v. yakın hissetmek
feel intimate with v. yakın hissetmek
feel drawn to v. yakın hissetmek
feel for somebody v. acımak
feel wretched v. kendini kötü hissetmek
feel queer v. kendini kötü hissetmek
feel queer v. kötü hissetmek
feel wretched v. kötü hissetmek
feel strange from someone v. birinden soğumak
feel one's absence v. yokluğunu hissetmek
not feel the need (to do something) v. gerek duymamak
not feel the need (to do something) v. gerek görmemek
feel rage towards v. kin duymak
feel sore about something v. kuyruk acısı olmak
feel restless v. diken üzerindeymiş gibi hissetmek
feel restless v. tedirginleşmek
feel like something v. canı istemek
feel a pang of sorrow in one's heart for someone else v. cız etmek
feel a pang of sorrow in one's heart for someone else v. içi cız etmek
start feel enjoyment v. zevkine varmak
feel mentally alert v. zihni açılmak
feel a pang of sorrow in one's heart for someone else v. yüreği cız etmek
feel uncomfortable v. darlanmak
feel worthless v. kendini değersiz hissetmek
feel hot v. sıcak basmak
feel warm v. sıcak basmak
feel uncomfortably warm v. sıcak basmak
feel something unnecessary v. lüzumsuz görmek
feel embarrassment v. mahcubiyet duymak
feel something unnecessary v. gereksiz görmek
feel at ease v. içi rahat olmak
feel something necessary v. lüzumlu görmek
feel relaxed v. içi rahat olmak
feel great joy v. aşırı sevinmek
feel extremely happy v. aşırı sevinmek
feel under pressure v. baskı altında hissetmek
feel something necessary v. gerekli görmek
feel comfortable v. içi rahat olmak
feel longing v. hasret çekmek
feel unable v. aciz hissetmek
feel longing v. özlem çekmek
feel eased v. kuş gibi hafiflemek
feel incapable v. aciz hissetmek
not feel sorry v. acımamak
not feel pain v. acı duymamak
not feel hungry v. acıkmamak
feel helpless v. aciz hissetmek
feel something necessary v. gerek görmek
feel something necessary v. gerek duymak
feel weak v. kendini halsiz hissetmek
feel an overwhelming longing to hear one's voice v. sesini duymaya hasret kalmak
feel gratitude v. minnet duymak
feel energetic v. zinde hissetmek
feel sadness v. üzüntü basmak
feel sadness v. üzüntü duymak
feel apprehension v. tedirginlik duymak
feel gratitude v. minnettarlık duymak
feel sorrow v. üzüntü duymak
feel helpless v. iki eli böğründe kalmak
feel resentful v. kırgın olmak
feel jealous v. kıskançlık duymak
feel something necessary v. zorunlu görmek
feel anxiety v. kaygı duymak
feel loneliness v. yalnızlık çekmek
feel tired v. yorgun olmak
feel nausea v. bulantı hissetmek
feel comforted v. rahatlamış hissetmek
feel comforted v. rahat hissetmek
feel sorry for oneself v. derdine yanmak
feel sorrow v. esef duymak
feel deep sadness v. derin üzüntü duymak
feel the draught v. dara düşmek
feel desire to v. arzusu içinde olmak
make someone feel uncomfortable v. sıkıntıya sokmak
feel like shit v. hali olmamak
feel terribly jaded v. hali olmamak
feel dead on one's feet v. hali olmamak
feel like crap v. hali olmamak
feel dead v. hali olmamak
feel like crap v. kolunu kaldıracak hali olmamak
feel like shit v. kolunu kaldıracak hali olmamak
feel overtired v. kolunu kaldıracak hali olmamak
feel tired v. kolunu kaldıracak hali olmamak
feel knackered v. hali olmamak
feel knackered v. kolunu kaldıracak hali olmamak
feel terribly jaded v. kolunu kaldıracak hali olmamak
feel jaded v. kolunu kaldıracak hali olmamak
feel jaded v. hali olmamak
feel whacked v. kolunu kaldıracak hali olmamak
feel dead on one's feet v. kolunu kaldıracak hali olmamak
feel overtired v. hali olmamak
feel dead v. kolunu kaldıracak hali olmamak
feel whacked v. hali olmamak
feel tired v. hali olmamak
make someone feel special v. özel hissettirmek
feel ashamed of oneself v. kendinden utanmak
feel an ambition v. hırs yapmak
feel obliged v. zorunlu hissetmek
feel compelled to v. zorunlu hissetmek
feel debted v. borç bilmek
feel debted v. borçlu hissetmek
feel gratitude v. şükran duymak
feel hazy v. kendinde olmamak
feel worthless v. (bir) işe yaramadığını hissetmek
feel self-reproach v. vicdan azabı duymak
feel sorry for v. -e acımak
feel pity for v. -e acımak
feel like v. canı -mek istemek
feel stressed v. stresli olmak
feel appreciation v. memnuniyet duymak
feel pleased v. memnuniyet duymak
feel lowly v. eziklik hissetmek
feel lowly v. eziklik duymak
feel a pang of grief v. burnunun direğini sızlatmak
feel the need v. gereği hissetmek
feel like v. gereği hissetmek
feel trapped v. tuzağa düşmüş hissetmek
feel trapped v. köşeye sıkışmış hissetmek
feel the need of v. ihtiyaç hissetmek
feel gratified v. şeref duymak
feel dopy v. uykusu olmak
feel drowsy v. uykusu olmak
feel drowsy v. uykusu gelmek
feel dopy v. uykusu gelmek
feel sleepy v. uykusu olmak
feel admiration v. hayranlık beslemek
feel joyful over v. sevincini yaşamak
feel joyful over v. sevinç yaşamak
feel joyful about v. sevinç yaşamak
feel joyful about v. sevincini yaşamak
have a feel v. esintiler taşımak
feel frightened v. korkmak
feel frightened v. korkmuş hissetmek
feel the absence of v. eksikliğini hissetmek
feel down v. morali bozuk olmak
feel down v. moralsiz hissetmek
feel down v. üzgün hissetmek
feel resentment v. burukluk hissetmek
feel down v. keyifsiz olmak
feel down v. üzgün olmak
feel down v. morali iyi olmamak
feel the need of v. ihtiyacını duymak
feel the need of v. ihtiyacını hissetmek
feel something inside v. içinde hissetmek
feel drowsy v. uyku bastırmak
feel the necessity v. zorunluluk duymak
feel resentment v. burukluk duymak
feel inside v. içinde hissetmek
feel alienated v. kendini yabancı hissetmek
feel like a stranger v. yabancı gibi hissetmek
feel like an alien v. yabancılık hissetmek
feel the void inside v. boşluk hissetmek
feel empty v. boşluk hissetmek
feel like an alien v. yabancı gibi hissetmek
feel alienated v. yabancılık hissetmek
feel like a stranger v. yabancılık hissetmek
feel like a stranger v. kendini yabancı hissetmek
feel like an outsider v. yabancılık hissetmek
feel like an outsider v. yabancı gibi hissetmek
feel like an outsider v. kendini yabancı hissetmek
feel hollow v. boşluk hissetmek
feel guilty v. vicdanı rahat etmemek
feel like v. canı çekmek
feel like an alien v. kendini yabancı hissetmek
feel alienated v. yabancı gibi hissetmek
feel sleepy after a meal v. yemek sonrası ağırlık çökmek
feel sluggish after a meal v. yemekten sonra ağırlık çökmek
feel sleepy after a meal v. yemekten sonra ağırlık çökmek
feel rejected v. dışlanmış hissetmek
feel sluggish after a meal v. yemek sonrası ağırlık çökmek
feel peckish v. içi kıyılmak
feel degraded v. gururu kırılmak
feel degraded v. küçük düşmek
feel humiliated v. gururu kırılmak
feel abased v. küçük düşmek
feel humiliated v. küçük düşmek
feel abased v. gururu kırılmak
feel degraded v. aşağılanmış hissetmek
feel abased v. aşağılanmış hissetmek
feel embarrassment v. mahcup olmak
feel embarrassed v. mahcup kalmak
feel uncomfortable about the situation v. durumdan rahatsız olmak
feel self conscious v. utanç hissetmek
feel happy for someone v. adına sevinmek
feel uncomfortable with the situation v. durumdan rahatsız olmak
feel self conscious v. utanmak
feel justified v. kendini haklı görmek
feel at peace v. huzur bulmak
feel the support of v. desteğini hissetmek
feel degraded v. gururuna dokunmak
feel humiliated v. gururuna dokunmak
feel abased v. gururuna dokunmak
feel uneasy v. içi huzursuz olmak
feel anxious v. içi huzursuz olmak
feel restless v. içi huzursuz olmak
feel cross with v. dargın hissetmek
feel misused v. kendini kullanılmış hissetmek
feel abused v. kullanılmış gibi hissetmek
feel misused v. kullanılmış gibi hissetmek
feel abused v. kendini kullanılmış hissetmek
feel anxiety v. endişe etmek
feel like a new person v. yenilenmiş hissetmek
feel singled out v. dışlanmış hissetmek
feel offended v. hatırı kalmak
feel disappointed v. hayal kırıklığı hissetmek
feel free to v. çekinmemek
feel free to v. rahat olmak
feel unhappy v. keyifsiz hissetmek
feel the effect v. etkiyi hissetmek
feel the impact v. etkiyi hissetmek
feel ashamed v. küçük düşmek
feel better now v. şimdi daha iyi hissetmek
feel better now v. artık daha iyi hissetmek
feel the presence of something v. bir şeyin varlığını hissetmek
feel an empathy (with) v. empati hissetmek
feel an empathy (with) v. empati duymak
feel obliged to v. kendini zorunlu hissetmek
feel like a man v. bir erkek gibi hissetmek
not feel like oneself v. kendini iyi hissetmemek
feel the heat v. baskıyı hissetmek
feel rejected v. kendini dışlanmış hissetmek
feel inadequate v. kendini yetersiz hissetmek
feel incompetent v. kendini yetersiz hissetmek
feel equal to someone v. kendini birisiyle eşit hissetmek
feel equal to someone v. kendini birisine eşit hissetmek
make someone feel 20 again v. 20 yaşında gibi hissetmenizi sağlamak
make someone feel 20 again v. yeniden 20 yaşındaymış gibi hissettirmek