|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
kalma süresi |
stay n.
|
|
Fifty-seven percent of Erasmus students had considerable difficulties financing their stay abroad.
Erasmus öğrencilerinin yüzde 57'si yurtdışında kaldıkları süreyi finanse etmekte önemli zorluklar yaşadı.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
maruz kalma |
exposure n.
|
|
The engineer suffered a massive exposure to radiation.
Mühendis çok fazla radyasyona maruz kalmıştır.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
hayatta kalma |
survival n.
|
|
Without water and energy, not only can there be no development, even survival is impossible.
Su ve enerji olmadan sadece kalkınma değil, hayatta kalmak bile mümkün değildir.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
geç kalma |
delay n.
|
|
We need to set up the tents without delay.
Çadırları geç kalmadan kurmamız gerekiyor.
More Sentences
|
5 |
General |
serbest kalma |
release n.
|
|
Mary waited years for Tom to get out of prison and was very happy when he finally got released.
Mary yıllarca Tom'un hapisten çıkmasını bekledi ve sonunda Tom serbest kaldığında çok mutlu oldu.
More Sentences
|
6 |
General |
geç kalma |
lateness n.
|
|
I will overlook your lateness this time.
Bu sefer geç kalmanı görmezden geleceğim.
More Sentences
|
7 |
General |
cezasız kalma |
impunity n.
|
|
In particular, he told us that he was against impunity for those responsible for this situation.
Özellikle bu durumdan sorumlu olanların cezasız kalmasına karşı olduğunu söyledi.
More Sentences
|
|
8 |
General |
berabere kalma |
draw n.
|
|
This morning a vote took place which the electronic system recorded as a draw of 273 votes to 273 votes.
Bu sabah yapılan oylamada elektronik sistem 273'e karşı 273 oyla berabere kalındığını kaydetmiştir.
More Sentences
|
9 |
General |
çekimser kalma |
abstention n.
|
|
That was the reason for abstention.
Çekimser kalmamızın nedeni buydu.
More Sentences
|
10 |
General |
hayatta kalma becerisi |
survival skill n.
|
|
Tom taught Mary basic survival skills.
Tom, Mary'ye temel hayatta kalma becerilerini öğretti.
More Sentences
|
11 |
General |
bir gece kalma |
overnight stay n.
|
|
I would like to have an overnight stay soon though.
Yine de yakında bir gece kalmak istiyorum.
More Sentences
|
12 |
General |
akşamdan kalma |
hangover n.
|
|
Tom has a bad hangover today.
Tom bugün akşamdan kalma.
More Sentences
|
13 |
General |
oksijensiz kalma |
asphyxiation n.
|
|
Dan died of asphyxiation.
Dan oksijensiz kalmaktan öldü.
More Sentences
|
14 |
General |
hayatta kalma içgüdüsü |
survival instinct n.
|
|
I wonder if keeping your head down and living safely is a survival instinct.
Başını eğip güvenli bir şekilde yaşamanın hayatta kalma içgüdüsü olup olmadığını merak ediyorum.
More Sentences
|
15 |
General |
hayatta kalma meselesi |
matter of survival n.
|
|
It's a matter of survival.
Hayatta kalma meselesi.
More Sentences
|
16 |
General |
bağlı kalma |
adherence n.
|
|
Adherence to market conditions in the EU will not solve the problems of the energy market.
AB'deki piyasa koşullarına bağlı kalmak enerji piyasasındaki sorunları çözmeyecektir.
More Sentences
|
17 |
General |
hapis kalma |
prison n.
|
|
A life sentence in Indonesia really does mean that you'll be in prison until you die.
Endonezya'da ömür boyu hapis cezası gerçekten ölene kadar hapiste kalacağın anlamına geliyor.
More Sentences
|
18 |
General |
(soğuk vb.) maruz kalma |
exposure n.
|
|
Prolonged exposure to cold weather can cause frostbite.
Uzun süre soğuk havaya maruz kalmak soğuk ısırmasına neden olabilir.
More Sentences
|
19 |
General |
dersten kalma |
fail n.
|
|
He got a fail in chemistry.
Kimya dersinden kaldı.
More Sentences
|
20 |
General |
eski zamandan kalma |
ancient adj.
|
|
These are powerful creatures from ancient times.
Bunlar eski zamanlardan kalma güçlü yaratıklardır.
More Sentences
|
21 |
General |
akşamdan kalma |
hungover adj.
|
|
I'm hungover.
Akşamdan kalmayım.
More Sentences
|
22 |
General |
atadan kalma |
ancestral adj.
|
|
Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
Bu kabilenin atalarından kalma törenlerinin çoğu zamanla kayboldu.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
23 |
Trade/Economic |
hayatta kalma |
survival n.
|
|
Without water and energy, not only can there be no development, even survival is impossible.
Su ve enerji olmadan sadece kalkınma değil, hayatta kalmak bile mümkün değildir.
More Sentences
|
Law |
|
24 |
Law |
çekimser kalma |
abstention n.
|
|
That was the reason for abstention.
Çekimser kalmamızın nedeni buydu.
More Sentences
|
Politics |
|
25 |
Politics |
çekimser kalma |
abstention from voting n.
|
|
Hence our abstention from voting.
Bu nedenle oylamada çekimser kaldık.
More Sentences
|
Technical |
|
26 |
Technical |
maruz kalma |
exposure n.
|
|
The engineer suffered a massive exposure to radiation.
Mühendis çok fazla radyasyona maruz kalmıştır.
More Sentences
|
27 |
Technical |
susuz kalma |
dehydration n.
|
|
Layla's dehydration caused her muscle cramps.
Layla'nın susuz kalması kas kramplarına neden oldu.
More Sentences
|
|
Marine |
|
28 |
Marine |
hayatta kalma oranı |
survival rate n.
|
|
The earlier cancer is detected, the better the survival rate.
Kanser ne kadar erken teşhis edilirse hayatta kalma oranı da o kadar iyi olur.
More Sentences
|
Medical |
|
29 |
Medical |
oksijensiz kalma |
asphyxiation n.
|
|
Dan died of asphyxiation.
Dan oksijensiz kalmaktan öldü.
More Sentences
|
30 |
Medical |
maruziyet (doğrusu: maruz kalma) |
exposure n.
|
|
Instead of the eight-hour exposure limit, it was opting for a four-hour exposure limit.
Sekiz saatlik maruziyet sınırı yerine dört saatlik maruziyet sınırı tercih edilmiştir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
31 |
Common Usage |
geç kalma |
tardiness n.
|
|
General |
|
32 |
General |
toplam maruz kalma |
total human exposure n.
|
|
33 |
General |
seyirci kalma hissizliği |
bystander apathy n.
|
|
34 |
General |
cinsel birleşme olmadan hamile kalma |
adosculation n.
|
|
35 |
General |
çıplak kalma |
denuding n.
|
|
36 |
General |
bir süre için kalma |
sojourn n.
|
|
37 |
General |
yolculuğu kesip bir yerde geçici olarak kalma |
stopover n.
|
|
38 |
General |
geçici olarak kalma |
sojourn n.
|
|
39 |
General |
çocukluktan kalma ana veya baba hayali |
imago n.
|
|
40 |
General |
maruz kalma |
exposing n.
|
|
41 |
General |
askıda kalma |
abeyancy n.
|
|
42 |
General |
hayatta kalma değeri |
survival value n.
|
|
43 |
General |
antik çağlardan kalma bir şey |
antiquity n.
|
|
44 |
General |
babadan kalma miras |
patrimony n.
|
|
45 |
General |
geç kalma |
being late n.
|
|
46 |
General |
dipte kalma süresi |
dive time at current depth n.
|
|
47 |
General |
kalma (bir yerde) |
sojourn n.
|
|
48 |
General |
merakta kalma |
anxious suspense n.
|
|
49 |
General |
beyhude/sonuçsuz kalma |
end in smoke n.
|
|
50 |
General |
serbest kalma |
disentanglement n.
|
|
51 |
General |
açıkta kalma |
exposure n.
|
|
52 |
General |
geçici süreyle kalma |
sojourn n.
|
|
53 |
General |
rüzgara maruz kalma |
wind exposure n.
|
|
54 |
General |
miras kalma |
descent n.
|
|
55 |
General |
etki altında kalma |
prepossession n.
|
|
56 |
General |
baskı altında kalma |
smother n.
|
|
57 |
General |
uyanık kalma |
vigil n.
|
|
58 |
General |
hayatta kalma |
surviving n.
|
|
59 |
General |
sınıfta kalma |
plow n.
|
|
60 |
General |
cezasız kalma hali |
impunity n.
|
|
61 |
General |
dul kalma |
widowing n.
|
|
62 |
General |
ikinci tapınak döneminden kalma eski ibranilerin yüksek mahkemesi |
sanhedrin n.
|
|
63 |
General |
çığ altında kalma durumunda kayakçının yerini tespite yarayan sinyaller gönderen radyo vericisi |
avalanche transceiver n.
|
|
64 |
General |
asgari kalma süresi |
minimum stay n.
|
|
65 |
General |
havada asılı kalma |
poise n.
|
|
66 |
General |
geri kalma |
postponement n.
|
|
67 |
General |
babadan kalma meslek |
predecessor job n.
|
|
|
68 |
General |
geri kalma |
being late n.
|
|
69 |
General |
berabere kalma |
deuce n.
|
|
70 |
General |
doğum sonrası yatakta kalma süresi |
confinement n.
|
|
71 |
General |
ağzı açık kalma |
gape n.
|
|
72 |
General |
aileden kalma değerli şey |
heirloom n.
|
|
73 |
General |
geri kalma (saat için) |
slowness n.
|
|
74 |
General |
donup kalma |
consternation n.
|
|
75 |
General |
sağ kalma |
survival n.
|
|
76 |
General |
bir önceki dönemden kalma |
holdover n.
|
|
77 |
General |
yüzeyde kalma |
superficiality n.
|
|
78 |
General |
sonuçsuz kalma |
end in smoke n.
|
|
79 |
General |
kalma durumu |
locative case n.
|
|
80 |
General |
hayatta kalma ve faaliyete devam etme kabiliyeti |
ability to survive and operate n.
|
|
81 |
General |
gölgede kalma |
bathos n.
|
|
82 |
General |
seyirci kalma etkisi |
bystander effect n.
|
|
83 |
General |
ikinci tapınak döneminden kalma eski ibranilerin yüksek mahkemesi |
sanhedrim n.
|
|
84 |
General |
serbest kalma |
liberation n.
|
|
85 |
General |
ilk çağlardan kalma |
antique n.
|
|
86 |
General |
merakta kalma |
suspense n.
|
|
87 |
General |
serbest kalma |
disengagement n.
|
|
88 |
General |
artropin etkisinde kalma |
atropinising n.
|
|
89 |
General |
artropin etkisinde kalma |
atropinism n.
|
|
90 |
General |
bağlı kalma (eve/yatağa) |
confinement n.
|
|
91 |
General |
sağ kalma |
survivorship n.
|
|
92 |
General |
babadan kalma |
heirloom n.
|
|
93 |
General |
yatıya kalma |
sleepover n.
|
|
94 |
General |
üç şey arasında çelişkide kalma |
trilemma n.
|
|
95 |
General |
çekimser kalma |
nonvoting n.
|
|
96 |
General |
maruz kalma (olumsuz bir olaya) |
incurring n.
|
|
97 |
General |
ağzı açık kalma |
hiation n.
|
|
98 |
General |
hayattan mahrum kalma |
disanimation n.
|
|
99 |
General |
kilitli kalma |
being locked n.
|
|
100 |
General |
güneşe maruz kalma |
sun exposure n.
|
|
101 |
General |
limanda kalma süresi |
actual port time n.
|
|
102 |
General |
eski zamandan kalma yapıtlar |
antiquities n.
|
|
103 |
General |
gebe kalma |
conception n.
|
|
104 |
General |
geri kalma |
delay n.
|
|
105 |
General |
-e bağlı kalma |
adhesion to n.
|
|
106 |
General |
-den kalma |
holdover n.
|
|
107 |
General |
gizli kalma |
latency n.
|
|
108 |
General |
-e sadık kalma |
adhesion to n.
|
|
109 |
General |
askıda kalma |
suspense n.
|
|
110 |
General |
askıda kalma |
pendency n.
|
|
111 |
General |
hayatta kalma mücadelesi |
the struggle to survive n.
|
|
112 |
General |
hayatta kalma mücadelesi |
the struggle for survival n.
|
|
113 |
General |
yazdan kalma bir gün |
reminiscent of a summer day n.
|
|
114 |
General |
kalma süresi |
persistency n.
|
|
115 |
General |
hayatta kalma içgüdüsü |
instinct to survive n.
|
|
116 |
General |
geç kalma duygusu |
feeling of being late n.
|
|
117 |
General |
çağın gerisinde kalma |
fossilisation n.
|
|
118 |
General |
çağın gerisinde kalma |
fossilization n.
|
|
119 |
General |
bağlantıda kalma |
staying in touch n.
|
|
120 |
General |
bekar kalma korkusu |
fear of being single n.
|
|
121 |
General |
(ödeme vb) kalma |
arrearage n.
|
|
122 |
General |
çıplak kalma |
denudation n.
|
|
123 |
General |
sınıfta kalma |
plough n.
|
|
124 |
General |
sosyal yapıdan uzaklaşma/sosyal ilişkiden yoksun kalma/bırakılma |
desocialization n.
|
|
125 |
General |
evde kalma |
spinsterhood n.
|
|
126 |
General |
kokunun yüzeyde kalma süresi |
substantivity n.
|
|
127 |
General |
kalma süresi/gücü |
substantivity n.
|
|
128 |
General |
nefes nefese kalma |
breathiness n.
|
|
129 |
General |
yoğun oranda ekrana maruz kalma |
heavy screen time n.
|
|
130 |
General |
bir yerde geçici bir süre kalma |
tarry n.
|
|
131 |
General |
bağlı kalma |
adhesion n.
|
|
132 |
General |
geride kalma |
recadency n.
|
|
133 |
General |
maruz kalma |
receving end n.
|
|
134 |
General |
maruz kalma durumu |
receving end n.
|
|
135 |
General |
merkezde kalma |
centrality n.
|
|
136 |
General |
yeniden maruz kalma |
re-exposure n.
|
|
137 |
General |
hayatta kalma uzmanı |
survival expert n.
|
|
138 |
General |
bir olay karşısında birlikte sessiz kalma |
conspiracy of silence n.
|
|
139 |
General |
bakımsız kalma |
neglectedness n.
|
|
140 |
General |
mahsur kalma |
enclavement n.
|
|
141 |
General |
yarım kalma |
unfinishing n.
|
|
142 |
General |
geri kalma |
lapse n.
|
|
143 |
General |
dengede kalma |
equipendency n.
|
|
144 |
General |
ayakkabısız kalma |
excalceation n.
|
|
145 |
General |
aslına sadık kalma |
literality n.
|
|
146 |
General |
aslına sadık kalma |
literality n.
|
|
147 |
General |
yazının aslına sadık kalma |
literalization n.
|
|
148 |
General |
yazının aslına sadık kalma |
literalisation n.
|
|
149 |
General |
yazının aslına sadık kalma |
literalness n.
|
|
150 |
General |
nefes nefese kalma |
windiness n.
|
|
151 |
General |
geçmişten kalma şey |
hangover n.
|
|
152 |
General |
orta çağ'dan kalma inanç, adet veya üslup |
medievalism n.
|
|
153 |
General |
buckinghamshire'ın mentmore köyünde yer alan 19. yüzyıldan kalma bir ingiliz malikanesi |
mentmore n.
|
|
154 |
General |
kayalıklara oyulmuş tarihöncesinden kalma çok sayıda evin bulunduğu, güneybatı kolorado'da yer alan bir ulusal park |
mesa verde national park n.
|
|
155 |
General |
şiddetli egzersiz sonucu nefes nefese kalma |
breathing n.
|
|
156 |
General |
asılı kalma |
hing [dialect] n.
|
|
157 |
General |
cimnastikte alet üzerinde asılı kalma |
hing [dialect] n.
|
|
158 |
General |
kira süresinin bitiminden sonra kalma |
holdover n.
|
|
159 |
General |
mahrum kalma |
miss n.
|
|
160 |
General |
kışın barınakta kalma |
hyemation n.
|
|
161 |
General |
nefes nefese kalma |
gaspiness n.
|
|
162 |
General |
iftiraya maruz kalma |
obloquy n.
|
|
163 |
General |
standartlara sıkı sıkıya bağlı kalma |
rigor n.
|
|
164 |
General |
bir yönteme sıkı sıkıya bağlı kalma |
rigor n.
|
|
165 |
General |
standartlara sıkı sıkıya bağlı kalma |
rigour n.
|
|
166 |
General |
bir yönteme sıkı sıkıya bağlı kalma |
rigour n.
|
|
167 |
General |
kira süresinin bitiminden sonra kalma |
holdover n.
|
|
168 |
General |
su altında kalma |
demersion n.
|
|
169 |
General |
ağzı hayretle açık kalma |
openmouthedness n.
|
|
170 |
General |
yerel yönetimin dışında kalma |
opt-out n.
|
|
171 |
General |
yerel yönetimin dışında kalma |
opt-out n.
|
|
172 |
General |
bir gece kalma |
overnight n.
|
|
173 |
General |
çok kalma |
overstay n.
|
|
174 |
General |
uzun süreli kalma |
overstay n.
|
|
175 |
General |
maruziyet (doğrusu: maruz kalma) |
exposition n.
|
|
176 |
General |
asılı kalma |
hang n.
|
|
177 |
General |
geç kalma |
impunctuality n.
|
|
178 |
General |
eskiden kalma kayıt |
oldie n.
|
|
179 |
General |
eskiden kalma plak |
oldie n.
|
|
180 |
General |
amaca sıkı sıkıya bağlı kalma özelliği |
commitedness n.
|
|
181 |
General |
bir yerde kalma |
commoration n.
|
|
182 |
General |
işsiz kalma |
disemployment n.
|
|
183 |
General |
imtiyazdan mahrum kalma |
disenfranchisement n.
|
|
184 |
General |
imtiyazdan mahrum kalma |
disenfranchisement n.
|
|
185 |
General |
şef ve tebaasının kiracıların evinde kalma hakkı |
coshery [ireland] n.
|
|
186 |
General |
kefaletle serbest kalma |
cow bail n.
|
|
187 |
General |
aç kalma |
famishment n.
|
|
188 |
General |
babadan/dededen kalma şey |
legacy n.
|
|
189 |
General |
belirli bir durumda kalma |
continuance n.
|
|
190 |
General |
otelde kalmak yerine web sitesi üzerinden anlaşarak başkalarının evinde kalma |
couchsurfing n.
|
|
191 |
General |
sular altında kalma |
ingulfment n.
|
|
192 |
General |
yabancı ülkede kalma |
peregrination [obsolete] n.
|
|
193 |
General |
bir yerde geçici kalma |
peregrination [obsolete] n.
|
|
194 |
General |
yabancı yerde kısa süreliğine kalma |
peregrinity [obsolete] n.
|
|
195 |
General |
anda kalma |
presence n.
|
|
196 |
General |
hayatta kalma içgüdüsü |
self-preservation n.
|
|
197 |
General |
sessiz kalma |
silentness n.
|
|
198 |
General |
basınca maruz kalma |
pressurization n.
|
|
199 |
General |
basınca maruz kalma |
pressurisation n.
|
|
200 |
General |
geçmişte kalma |
preteriteness n.
|
|
201 |
General |
eskide kalma |
preteriteness n.
|
|
202 |
General |
geçmişte kalma |
preteritness n.
|
|
203 |
General |
çekinik kalma |
skulk [rare] n.
|
|
204 |
General |
hamile kalma |
conceiving n.
|
|
205 |
General |
(yaşam süresi hususunda belirleyici faktör olarak kabul edilen) hayatta kalma kuvveti |
stamen [obsolete] n.
|
|
206 |
General |
bir yerde kalma |
stand n.
|
|
207 |
General |
kıtlıkta kalma |
starving n.
|
|
208 |
General |
yerinde kalma |
stillstand n.
|
|
209 |
General |
yolda kalma |
strandedness n.
|
|
210 |
General |
hava muhalefeti nedeniyle mahsur kalma |
stress of weather n.
|
|
211 |
General |
su altında kalma |
submergement n.
|
|
212 |
General |
hayatta kalma |
survivance n.
|
|
213 |
General |
hayatta kalma |
survivency n.
|
|
214 |
General |
iki kişinin arasında kalma |
confidence n.
|
|
215 |
General |
eskiden kalma |
passed down adj.
|
|
216 |
General |
bahardan kalma |
vernal adj.
|
|
217 |
General |
eskiden kalma |
pristine adj.
|
|
218 |
General |
atalardan kalma |
ancestral adj.
|
|
219 |
General |
eskiden kalma |
handed down adj.
|
|
220 |
General |
kıştan kalma |
wintry adj.
|
|
221 |
General |
babadan kalma |
paternal adj.
|
|
222 |
General |
eskiden kalma |
ancient adj.
|
|
223 |
General |
çok eski bir zamandan kalma |
ancient adj.
|
|
224 |
General |
eskiden kalma |
of old adj.
|
|
225 |
General |
nuh nebi`den kalma |
very old adj.
|
|
226 |
General |
babadan kalma |
inherited from one's father adj.
|
|
227 |
General |
babadan kalma |
patrimonial adj.
|
|
228 |
General |
akşamdan kalma |
having a hangover adj.
|
|
229 |
General |
eskiden kalma |
old adj.
|
|
230 |
General |
eskiden kalma |
time honored adj.
|
|
231 |
General |
eski çağlardan kalma |
geratic adj.
|
|
232 |
General |
nuh nebi`den kalma |
old-fashioned adj.
|
|
233 |
General |
eskiden kalma |
time-honored adj.
|
|
234 |
General |
eskiden kalma |
time-honoured adj.
|
|
235 |
General |
yazdan kalma |
summery adj.
|
|
236 |
General |
eskiden kalma |
old-fashioned adj.
|
|
237 |
General |
eskiden kalma |
tralatitious adj.
|
|
238 |
General |
atalardan kalma |
hereditary adj.
|
|
239 |
General |
(posta pulu) 19. yüzyıldan kalma |
classic adj.
|
|
240 |
General |
geç kalma |
impunctual adj.
|
|
241 |
General |
eskiden kalma |
old-fashioned adj.
|
|
242 |
General |
konuyu eski çağdan kalma veya egzotik kostümle tasvir eden |
costume adj.
|
|
243 |
General |
atadan kalma bir şekilde |
ancestrally adv.
|
|
244 |
General |
eskiden kalma bir şekilde |
pristinely adv.
|
|
245 |
General |
ile karşı karşıya kalma |
subject to prep.
|
|
246 |
General |
volkanik kayaçların geç paleozoik veya mezozoik dönemden kalma oldukları ifade eden bir ön ek |
mes- pref.
|
|
247 |
General |
volkanik kayaçların geç paleozoik veya mezozoik dönemden kalma oldukları ifade eden bir ön ek |
meso- pref.
|
|
248 |
General |
birinden kalma anlamı veren son ek |
-clinal suf.
|
|
249 |
General |
birinden kalma özelliklere sahip anlamı veren son ek |
-clinal suf.
|
|
250 |
General |
birinden kalma anlamı veren son ek |
-clinous suf.
|
|
251 |
General |
birinden kalma özelliklere sahip anlamı veren son ek |
-clinous suf.
|
|
252 |
General |
birinden kalma anlamı veren son ek |
-clinic suf.
|
|
253 |
General |
birinden kalma özelliklere sahip anlamı veren son ek |
-clinic suf.
|
|
Phrases |
|
254 |
Phrases |
geriye kalma |
to go adv.
|
|
255 |
Phrases |
daha yapılacak olan kalma |
to go adv.
|
|
256 |
Phrases |
1990 yılından kalma |
it dates from 1990 expr.
|
|
257 |
Phrases |
1550 yılından kalma |
it dates from 1550 expr.
|
|
Colloquial |
|
258 |
Colloquial |
çözümsüz kalma durumu |
stand-off n.
|
|
259 |
Colloquial |
çözümsüz kalma durumu |
standoff n.
|
|
260 |
Colloquial |
evlenmeden hamile kalma |
trouble n.
|
|
261 |
Colloquial |
akşamdan kalma |
(a little/bit) rough around the edges n.
|
|
262 |
Colloquial |
evde kalma korkusu |
fear of being a spinster n.
|
|
263 |
Colloquial |
kararsız kalma |
shilly-shallying n.
|
|
264 |
Colloquial |
parasız kalma |
spring broke n.
|
|
265 |
Colloquial |
kayıtsız kalma |
freeze n.
|
|
266 |
Colloquial |
akşamdan kalma |
bighead n.
|
|
267 |
Colloquial |
havada kalma süresi |
hang time n.
|
|
268 |
Colloquial |
gece yatıya kalma |
overnighter n.
|
|
269 |
Colloquial |
gece bir yerde kalma |
overnighter n.
|
|
270 |
Colloquial |
hayatta kalma şansı kalmamak |
have had it v.
|
|
271 |
Colloquial |
donup kalma |
cold adj.
|
|
272 |
Colloquial |
akşamdan kalma |
to up (from the flo up) expr.
|
|
Idioms |
|
273 |
Idioms |
tereddütte kalma |
a second thought n.
|
|
274 |
Idioms |
ikilemde kalma |
a second thought n.
|
|
275 |
Idioms |
suskun kalma kararı |
conspiracy of silence n.
|
|
276 |
Idioms |
suskun kalma kararı |
a conspiracy of silence n.
|
|
277 |
Idioms |
kararsız kalma |
a second thought n.
|
|
278 |
Idioms |
iki arada bir derede kalma |
a second thought n.
|
|
279 |
Idioms |
meteliksiz kalma |
beggar's bush n.
|
|
280 |
Idioms |
neresinden tutsan elinde kalma |
more holes than Swiss cheese [us] n.
|
|
281 |
Idioms |
iki arada bir derede kalma |
double bind n.
|
|
282 |
Idioms |
müdahalede geç kalma |
late off the mark n.
|
|
283 |
Idioms |
eskiden kalma terim |
inkhorn term n.
|
|
284 |
Idioms |
eskiden kalma kimse/şey |
museum piece n.
|
|
285 |
Idioms |
ramak kalma |
a close shave/call n.
|
|
286 |
Idioms |
akşamdan kalma veya hasta olmaktan dolayı başı ağrıma/sersem gibi olma |
a thick head n.
|
|
287 |
Idioms |
hafif güneşe maruz kalma |
a touch of the sun n.
|
|
288 |
Idioms |
beklemede kalma |
a waiting game n.
|
|
289 |
Idioms |
beklemede kalma |
the waiting game n.
|
|
290 |
Idioms |
oyun dışı kalma/bırakılma |
an early bath n.
|
|
291 |
Idioms |
oyun dışı kalma/bırakılma |
an early bath n.
|
|
292 |
Idioms |
seyirci kalma psikolojisi |
bystander apathy n.
|
|
293 |
Idioms |
bir suça seyirci/tepkisiz kalma psikolojisi |
bystander apathy n.
|
|
294 |
Idioms |
sessiz kalma |
wall of silence n.
|
|
295 |
Idioms |
akşamdan kalma olmak |
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth v.
|
|
296 |
Idioms |
hayatta kalma mücadelesi vermek |
be fighting for one's life v.
|
|
297 |
Idioms |
nuh nebiden kalma olmak |
be out of date v.
|
|
298 |
Idioms |
eskiden kalma kötü bir sırrı/sırları olmak |
have a skeleton in one's cupboard [uk] v.
|
|
299 |
Idioms |
eskiden kalma kötü bir sırrı/sırları olmak |
have a skeleton in the cupboard [uk] v.
|
|
300 |
Idioms |
eskiden kalma kötü bir sırrı/sırları olmak |
have skeletons in one's cupboard [uk] v.
|
|
301 |
Idioms |
eskiden kalma kötü bir sırrı/sırları olmak |
have skeletons in the cupboard [uk] v.
|
|
302 |
Idioms |
akşamdan kalma veya hasta olmaktan dolayı başı ağrımak/sersem gibi olmak |
have a thick head [uk] v.
|
|
303 |
Idioms |
nuh nebiden kalma olmak |
be (as) old as the hills v.
|
|
304 |
Idioms |
nuh nebiden kalma olmak |
be as old as methuselah v.
|
|
305 |
Idioms |
hayatta kalma mücadelesi vermek |
be fighting for one's life v.
|
|
306 |
Idioms |
nuh nebiden kalma |
noachian adj.
|
|
307 |
Idioms |
nuh zamanından kalma |
noachian adj.
|
|
308 |
Idioms |
nuh nebiden kalma |
noachic adj.
|
|
309 |
Idioms |
nuh zamanından kalma |
noachic adj.
|
|
310 |
Idioms |
akşamdan kalma |
fishy about the gills adj.
|
|
311 |
Idioms |
nuh nebiden kalma |
antediluvian adj.
|
|
312 |
Idioms |
nuh nebiden kalma |
old as adam adj.
|
|
313 |
Idioms |
nuh nebiden kalma |
old as methuselah adj.
|
|
314 |
Idioms |
akşamdan kalma |
(a little/bit) rough around the edge adj.
|
|
315 |
Idioms |
iki arada bir derede kalma |
caught between the devil and the deep blue sea adv.
|
|
316 |
Idioms |
yazı turaya kalma |
on a toss of a coin expr.
|
|
317 |
Idioms |
nuh nebiden kalma |
as old as the hills expr.
|
|
318 |
Idioms |
nuh nebiden kalma |
as old as adam expr.
|
|
319 |
Idioms |
nuh nebiden kalma |
as old as methuselah expr.
|
|
320 |
Idioms |
geç kalma |
watch the time expr.
|
|
321 |
Idioms |
akşamdan kalma |
under the weather expr.
|
|
322 |
Idioms |
tek bir şeye bağlı kalma |
keep your options open expr.
|
|
323 |
Idioms |
tek bir şeye bağlı kalma |
leave your options open expr.
|
|
Speaking |
|
324 |
Speaking |
bir daha geç kalma |
don't be late again n.
|
|
325 |
Speaking |
çok kalma |
don't stay away so long expr.
|
|
326 |
Speaking |
derse geç kalma |
don't be late for class expr.
|
|
327 |
Speaking |
çok kalma |
don't be gone too long expr.
|
|
328 |
Speaking |
geç kalma |
don't be late expr.
|
|
329 |
Speaking |
nuh nebi'den kalma |
before the flood expr.
|
|
330 |
Speaking |
okula geç kalma |
don't be late for school expr.
|
|
331 |
Speaking |
sessiz kalma hakkına sahipsiniz, söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılabilir |
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
|
|
332 |
Speaking |
sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılabilir |
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
|
|
Trade/Economic |
|
333 |
Trade/Economic |
işe geç kalma |
tarditation n.
|
|
334 |
Trade/Economic |
7. yüzyıldan kalma anglo-sakson ingiltere'de basılmış bir altın sikke |
thrymsa n.
|
|
335 |
Trade/Economic |
destekten yoksun kalma tazminatı |
compensation for loss of support n.
|
|
336 |
Trade/Economic |
dul kalma yardımı |
widow’s or widower’s benefit n.
|
|
337 |
Trade/Economic |
geri kalma |
lag n.
|
|
338 |
Trade/Economic |
geri kalma |
time-lag n.
|
|
339 |
Trade/Economic |
geri kalma |
lagging n.
|
|
340 |
Trade/Economic |
hayatta kalma asgari harcama sepeti |
survival minimum expenditure basket n.
|
|
341 |
Trade/Economic |
hayatta kalma tekniği |
survival technique n.
|
|
342 |
Trade/Economic |
işe geç kalma |
tardiness n.
|
|
343 |
Trade/Economic |
işte kalma süresi |
tenure of office n.
|
|
344 |
Trade/Economic |
ilgisiz kalma |
disregarding n.
|
|
345 |
Trade/Economic |
işyerindeki gürültüye maruz kalma ile ilgili risklerden etkilenen işçilerin korunması |
protection of workers from the risk related to exposure to noise at work n.
|
|
346 |
Trade/Economic |
kullanımda kalma oranı |
vehicle survival rate n.
|
|
347 |
Trade/Economic |
kurumun uzun dönem hayatta kalma yetisi |
solvency n.
|
|
348 |
Trade/Economic |
mesleki maruz kalma limiti |
occupational exposure limit n.
|
|
349 |
Trade/Economic |
riske maruz kalma |
risk exposure n.
|
|
350 |
Trade/Economic |
stokta ortalama kalma süresi |
average number of days inventory on hand n.
|
|
Law |
|
351 |
Law |
adli kontrol kararı/şartı ile serbest kalma |
release on bail n.
|
|
352 |
Law |
bakaya kalma |
draft evasion n.
|
|
353 |
Law |
bakaya kalma |
evasion of enlistment n.
|
|
354 |
Law |
evlilik öncesi hamile kalma |
antenuptial pregnancy n.
|
|
355 |
Law |
evlilik öncesi hamile kalma |
antenuptial conception n.
|
|
356 |
Law |
gebe kalma süresi |
period of conception n.
|
|
357 |
Law |
kardan yoksun kalma zararı |
gain lost n.
|
|
358 |
Law |
kardan yoksun kalma zararı |
disappearance of profits n.
|
|
359 |
Law |
kardan yoksun kalma zararı |
cessation of profits n.
|
|
360 |
Law |
miras kalma |
descent n.
|
|
361 |
Law |
sahipsiz kalma |
abeyance n.
|
|
362 |
Law |
sessiz kalma |
acquiescence n.
|
|
363 |
Law |
zorda kalma |
state of necessity n.
|
|
364 |
Law |
vesayeti gerekçelendirecek derecede zihinsel zayıflık veya etki altında kalma |
facility [scotland] n.
|
|
365 |
Law |
kolluk kuvvetlerinin gözaltına alınan kimseyi sessiz kalma ve avukat tutma hakkına sahip olduğu konusunda uyarmasını zorunlu kılan hüküm |
miranda rule [us] n.
|
|
366 |
Law |
miras kalma |
descender [obsolete] n.
|
|
367 |
Law |
(mülkün) belirli mirasçılara kalma şartını kaldırma |
disentail n.
|
|
368 |
Law |
etki altında kalma |
prevention [obsolete] n.
|
|
369 |
Law |
(mülkün) belirli mirasçılara kalma şartını kaldırmak |
disentail v.
|
|
370 |
Law |
kendi aleyhine tanıklık etmesini önlemek için tutukluya tanınan avukat tutma ve sessiz kalma haklarına ait veya ilişkin |
miranda adj.
|
|
Politics |
|
371 |
Politics |
kotta kalma harcı |
annual listing fee n.
|
|
372 |
Politics |
sivil ölüm (medeni haklardan yoksun kalma) |
civil death n.
|
|
373 |
Politics |
rastlantısal maruz kalma |
accidental exposure n.
|
|
374 |
Politics |
sessiz kalma hakkı |
code of silence n.
|
|
375 |
Politics |
vize tarihinden fazla kalma |
visa overstaying n.
|
|
376 |
Politics |
tarafsız kalma siyaseti |
indifferentism n.
|
|
Insurance |
|
377 |
Insurance |
dul kalma yardımı |
widow's benefit n.
|
|
Tourism |
|
378 |
Tourism |
(seyahat esnasında) pansiyonda kalma |
hostelling n.
|
|
379 |
Tourism |
genç otellerinde kalma |
hostelling n.
|
|
Technical |
|
380 |
Technical |
aleve doğrudan maruz kalma |
direct impingement of flame n.
|
|
381 |
Technical |
bütün vücut titreşimine maruz kalma |
exposure to whole-body vibration n.
|
|
382 |
Technical |
bozuk kalma süresi |
down time n.
|
|
383 |
Technical |
boşta kalma zamanı |
idle time n.
|
|
384 |
Technical |
dış darbeye maruz kalma sonrası vana bütünlüğünün kontrolu deneyi |
test method for the integrity of a valve after an external blow n.
|
|
385 |
Technical |
devre dışı kalma |
shut down n.
|
|
386 |
Technical |
gizli kalma periodu |
latent period n.
|
|
387 |
Technical |
geri kalma |
lagging n.
|
|
388 |
Technical |
güneş ışınlamasına maruz kalma |
exposure to solar radiation n.
|
|
389 |
Technical |
güneş ışınlarına maruz kalma |
solar exposure n.
|
|
390 |
Technical |
gürültüye maruz kalma süresi |
duration of noise exposure n.
|
|
391 |
Technical |
hizmet dışı kalma |
outage n.
|
|
392 |
Technical |
izin verilebilir günlük maruz kalma |
permissible daily exposure n.
|
|
393 |
Technical |
maruz kalma verilerinin sunumu |
presentation of exposure data n.
|
|
394 |
Technical |
maruz kalma süresi |
exposure time n.
|
|
395 |
Technical |
motorun devrede kalma süresi |
motor run time n.
|
|
396 |
Technical |
su altında kalma |
submerse n.
|
|
397 |
Technical |
su altında kalma |
submergence n.
|
|
398 |
Technical |
su altında kalma |
submersion n.
|
|
399 |
Technical |
su altında kalma |
inundation n.
|
|
400 |
Technical |
takılı kalma |
hang-up n.
|
|
401 |
Technical |
yarım kalma süresi |
half-residence time n.
|
|
402 |
Technical |
zin verilebilir maruz kalma limitleri |
permissible exposure limits n.
|
|
403 |
Technical |
zaman dışı kalma |
timeout n.
|
|
404 |
Technical |
asitle işleme plakasının asite maruz kalma süresi |
bite n.
|
|
405 |
Technical |
ısıya veya yanan bir maddeye maruz kalma |
burning n.
|
|
406 |
Technical |
günlük gürültü maruz kalma düzeyi |
daily noise exposure level n.
|
|
407 |
Technical |
müsaade edilen maruz kalma sınırları |
permissible exposure limits n.
|
|
408 |
Technical |
(kesona girmeden önce) hava hücresinde basınçlı havaya maruz kalma |
compression n.
|
|
Computer |
|
409 |
Computer |
bağlı kalma süresi |
connected time n.
|
|
410 |
Computer |
boşta kalma zamanı |
idle time n.
|
|
411 |
Computer |
boşta kalma zamanaşımı |
idle timeout n.
|
|
412 |
Computer |
boş kalma süresi |
idle time n.
|
|
413 |
Computer |
boşta kalma süresi |
idle time n.
|
|
414 |
Computer |
boşta kalma ayarları |
idle settings n.
|
|
415 |
Computer |
hizmet dışı kalma |
outage n.
|
|
416 |
Computer |
kalma yeri |
place staying n.
|
|
417 |
Computer |
takılı kalma |
hang up n.
|
|
418 |
Computer |
zaman dışı kalma |
timeout n.
|
|
419 |
Computer |
reklamlara maruz kalma karşılığında verilen ücretsiz elektronik posta gönderim hizmeti |
freemail n.
|
|
Informatics |
|
420 |
Informatics |
bozuk kalma süresi |
down time n.
|
|
421 |
Informatics |
bozuk kalma süresi |
down-time n.
|
|
Telecom |
|
422 |
Telecom |
elektronik etkiye maruz kalma |
electronic exposure n.
|
|
423 |
Telecom |
kısa dönemli maruz kalma |
short-term exposure n.
|
|
424 |
Telecom |
sürekli maruz kalma |
continuous exposure n.
|
|
425 |
Telecom |
geride kalma |
fallback n.
|
|
Architecture |
|
426 |
Architecture |
oxfordshire'ın lechlade kasabası yakınında bulunan tudor döneminden kalma bir malikane |
kelmscott manor n.
|
|
427 |
Architecture |
londra'nın hampstead heath kısmında yer alan 17. yüzyıldan kalma bir malikane |
kenwood house n.
|
|
428 |
Architecture |
hertfordshire'ın knebworth köyünde tudor döneminden kalma bir malikane |
knebworth house n.
|
|
429 |
Architecture |
(kamboçya'da) khmer imparatorluğu'ndan kalma hindu ve budist tapınaklarının önündeki giriş binası |
gopura n.
|
|
430 |
Architecture |
(kamboçya'da) khmer imparatorluğu'ndan kalma hindu ve budist tapınaklarının önündeki giriş binası |
gopuram n.
|
|
Automotive |
|
431 |
Automotive |
atıl kalma süresi |
downtime n.
|
|
432 |
Automotive |
arıza durumunda sessiz kalma |
fail-silent n.
|
|
433 |
Automotive |
izin verilen maruz kalma sınırı |
permission exposure limit n.
|
|
434 |
Automotive |
pasa maruz kalma |
attacking n.
|
|
435 |
Automotive |
supap açık kalma süresi |
valve duration n.
|
|
436 |
Automotive |
supapların açık kalma süresi |
duration n.
|
|
437 |
Automotive |
supabın açık kalma süresi |
valve duration n.
|
|
438 |
Automotive |
yüksek devrede kalma oranı |
high duty ratio n.
|
|
Aeronautic |
|
439 |
Aeronautic |
havada kalma süresi |
endurance n.
|
|
440 |
Aeronautic |
kalma zamanı |
dwell time n.
|
|
441 |
Aeronautic |
kapalı kalma zamanı |
dwell time n.
|
|
442 |
Aeronautic |
uçağın üs içinde kalma süresi |
on-station time n.
|
|
443 |
Aeronautic |
süzülme hattının altında kalma |
undershooting n.
|
|
Marine |
|
444 |
Marine |
geri kalma |
lag n.
|
|
445 |
Marine |
rüzgara maruz kalma |
windage n.
|
|
Medical |
|
446 |
Medical |
(ameliyat öncesi, esnası veya sonrasında) masada kalma |
catastrophe n.
|
|
447 |
Medical |
asgari maruz kalma süresi |
minimum exposure time n.
|
|
448 |
Medical |
allojenik kana maruz kalma |
exposure to allogenic blood n.
|
|
449 |
Medical |
doğum sonrası yatakta kalma süresi |
confinement n.
|
|
450 |
Medical |
en kısa maruz kalma süresi |
minimum exposure time n.
|
|
451 |
Medical |
gece kuru kalma (yatağı ıslatmama) |
nocturnal dryness n.
|
|
452 |
Medical |
gebe kalma |
conception n.
|
|
453 |
Medical |
göçük altında kalma süresi |
time spent under the rubble n.
|
|
454 |
Medical |
hem annenin hem de bebeğin hayatta kalma şansı |
chance of survival of both mother and baby n.
|
|
455 |
Medical |
hastanede kalma süresi |
length of hospital stay n.
|
|
456 |
Medical |
hayatta kalma eğrisi |
survival curve n.
|
|
457 |
Medical |
hayatta kalma |
survivability n.
|
|
458 |
Medical |
kilitli kalma süresi |
lock-out time n.
|
|
459 |
Medical |
kısa süreli maruz kalma düzeyi |
short-term exposure level n.
|
|
460 |
Medical |
maruz kalma süresi |
exposure time n.
|
|
461 |
Medical |
maruz kalma olayı |
exposure event n.
|
|
462 |
Medical |
minimum maruz kalma süresi |
minimum exposure time n.
|
|
463 |
Medical |
mevcut bir hamilelik esnasında ikinci yavruya hamile kalma |
superfecundation n.
|
|
464 |
Medical |
radyasyona maruz kalma |
radiation exposure n.
|
|
465 |
Medical |
salgın hastalık veya zehirli bir maddeye maruz kalma gibi genel halk sağlığı konularında sorunun çıkış noktasını bulma çalışmaları |
traceback n.
|
|
466 |
Medical |
soğuğa maruz kalma |
exposure to cold n.
|
|
467 |
Medical |
talka maruz kalma |
talc exposure n.
|
|
468 |
Medical |
yoğun bakımda kalma süresi |
duration of stay in the intensive care unit n.
|
|
469 |
Medical |
yoğun bakımda kalma süresi |
length of intensive care unit n.
|
|
470 |
Medical |
cinsel birliktelikten sonra gebe kalma riskini azaltmak için alınan önlemlere verilen ad |
emergency contraception n.
|
|
471 |
Medical |
güneşe maruz kalma |
heliosis n.
|
|
472 |
Medical |
enfeksiyöz etkene maruz kalma olasılığı |
risk of exposure n.
|
|
473 |
Medical |
maruz kalma araştırması |
exposure investigation n.
|
|
474 |
Medical |
(tedavi amaçlı) güneş ışığına maruz kalma |
insolation n.
|
|
Psychology |
|
475 |
Psychology |
aşırı bir şekilde yalnız kalma arzusu |
agromania n.
|
|
476 |
Psychology |
akran zorbalığına maruz kalma |
peer victimization n.
|
|
477 |
Psychology |
akran zorbalığına maruz kalma |
peer victimisation n.
|
|
478 |
Psychology |
bekar kalma korkusu |
anuptaphobia n.
|
|
479 |
Psychology |
bir başına kalma korkusu |
isolophobia n.
|
|
480 |
Psychology |
bir başına kalma korkusu |
autophobia n.
|
|
481 |
Psychology |
donup kalma |
freezing n.
|
|
482 |
Psychology |
enkaz altında kalma korkusu |
atephobia n.
|
|
483 |
Psychology |
enkaz altında kalma korkusu |
fear of ruin n.
|
|
484 |
Psychology |
evde tek başına kalma korkusu |
domatophobia n.
|
|
485 |
Psychology |
evde tek başına kalma korkusu |
oikophobia n.
|
|
486 |
Psychology |
evde tek başına kalma korkusu |
eicophobia n.
|
|
487 |
Psychology |
göçük altında kalma korkusu |
atephobia n.
|
|
488 |
Psychology |
göçük altında kalma korkusu |
fear of ruin n.
|
|
489 |
Psychology |
hayatta kalma sendromu |
survivor syndrome n.
|
|
490 |
Psychology |
hayatta kalma suçluluğu |
survival guilt n.
|
|
491 |
Psychology |
hayatta kalma sendromu |
survivor guilt n.
|
|
492 |
Psychology |
hayatta kalma sendromuw |
survivor's guilt n.
|
|
493 |
Psychology |
hayatta kalma sendromuw |
survivor's syndrome n.
|
|
494 |
Psychology |
hayatta kalma suçluluğu |
survivor guilt n.
|
|
495 |
Psychology |
hayatta kalma suçluluğu |
survivor's guilt n.
|
|
496 |
Psychology |
hamile kalma endişesi |
pregnancy scare n.
|
|
497 |
Psychology |
halsiz kalma korkusu |
asthenophobia n.
|
|
498 |
Psychology |
kambur kalma korkusu |
kyphophobia n.
|
|
499 |
Psychology |
kel kalma korkusu |
phalacrophobia n.
|
|
500 |
Psychology |
mikroplara maruz kalma korkusuna sahip kimse |
germophobic n.
|
|