|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
main adj.
|
başlıca |
|
These are some of the main achievements enshrined in the Constitution.
Bunlar Anayasa'da yer alan başlıca kazanımlardan bazılarıdır.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
main adj.
|
ana |
|
That would have two main drawbacks.
Bunun iki ana dezavantajı olacaktır.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
main adj.
|
baş |
|
Tom played the main part in the school musical.
Tom okul müzikalinde baş rolü oynuyordu.
More Sentences
|
| 4 |
Common Usage |
main adj.
|
asıl |
|
The main goal must be to enable Europe to speak with a single voice at last.
Asıl hedef, Avrupa'nın nihayet tek bir sesle konuşmasını sağlamak olmalıdır.
More Sentences
|
| General |
|
| 5 |
General |
main n.
|
baş |
|
I didn't know I was going to have to introduce the main speaker.
Baş konuşmacıyı tanıtmak zorunda kalacağımı bilmiyordum.
More Sentences
|
| 6 |
General |
main adj.
|
büyük |
|
In addition, one of the main headaches for the working woman is combining family with work.
Buna ek olarak, çalışan kadın için en büyük sıkıntılardan biri aile ile işi bir arada yürütmektir.
More Sentences
|
| 7 |
General |
main adj.
|
ana |
|
We can also make a limited contribution to covering the Court's main costs.
Mahkemenin ana masraflarının karşılanmasına da sınırlı bir katkıda bulunabiliriz.
More Sentences
|
| 8 |
General |
main adj.
|
başlıca |
|
This assessment is shared by the government, the President, the main political parties and international players.
Bu değerlendirme hükûmet, Cumhurbaşkanı, başlıca siyasi partiler ve uluslararası aktörler tarafından paylaşılmaktadır.
More Sentences
|
| 9 |
General |
main adj.
|
asıl |
|
That is the main problem.
Asıl sorun da budur.
More Sentences
|
| 10 |
General |
main adj.
|
temel |
|
Our main concern in this respect is not to allow them to be left in isolation.
Bu bağlamda temel kaygımız, onların yalnız bırakılmasına izin vermemektir.
More Sentences
|
| 11 |
General |
main adj.
|
önemli |
|
The main thing is that they are fulfilled.
Önemli olan bunların yerine getirilmesidir.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 12 |
Trade/Economic |
main adj.
|
ana |
|
Today the Commission is setting out the main areas of work.
Bugün Komisyon ana çalışma alanlarını ortaya koyuyor.
More Sentences
|
| 13 |
Trade/Economic |
main adj.
|
asıl |
|
With my third observation, I come to what is our main problem.
Üçüncü gözlemimle birlikte asıl sorunumuzun ne olduğuna geliyorum.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 14 |
Common Usage |
main n.
|
esas |
|
| General |
|
| 15 |
General |
main n.
|
okyanus |
|
| 16 |
General |
main n.
|
kuvvet |
|
| 17 |
General |
main n.
|
deniz |
|
| 18 |
General |
main n.
|
ana boru |
|
| 19 |
General |
main n.
|
esas kısım |
|
| 20 |
General |
main n.
|
en büyük kısım |
|
|
|
| 21 |
General |
main n.
|
anakara |
|
| 22 |
General |
main n.
|
beden gücü |
|
| 23 |
General |
main n.
|
kuvvet |
|
| 24 |
General |
main n.
|
güç |
|
| 25 |
General |
main n.
|
zarlı oyunlarda el veya karşılaşma |
|
| 26 |
General |
main n.
|
kapaklı sepet |
|
| 27 |
General |
main n.
|
meyve sepeti |
|
| 28 |
General |
main adj.
|
major |
|
| 29 |
General |
main adj.
|
zor |
|
| 30 |
General |
main adj.
|
belli başlı |
|
| 31 |
General |
main adj.
|
esas |
|
| 32 |
General |
main adj.
|
bütün |
|
| 33 |
General |
main adj.
|
azami |
|
| 34 |
General |
main adj.
|
en fazla |
|
| 35 |
General |
main adj.
|
boyut, kapsam veya önem bakımından başta gelen |
|
| 36 |
General |
main adj.
|
önde olan |
|
| 37 |
General |
main adj.
|
ileri gelen |
|
| Technical |
|
| 38 |
Technical |
main adj.
|
esas |
|
| Computer |
|
| 39 |
Computer |
main n.
|
ana grup |
|
| Marine |
|
| 40 |
Marine |
main n.
|
ana yelken |
|
|
|
| 41 |
Marine |
main n.
|
mayistra yelkeni |
|
| 42 |
Marine |
main n.
|
grandi direği |
|
| 43 |
Marine |
main n.
|
ana direk |
|
| 44 |
Marine |
main n.
|
karayip denizi'ne kıyısı olan amerika topraklarına eskiden verilen ad |
|
| 45 |
Marine |
main adj.
|
grandi direğine ait herhangi bir aksama dair |
|
| 46 |
Marine |
main adj.
|
grandi direğine ait herhangi bir aksamla ilişkili |
|
| 47 |
Marine |
main adj.
|
ana yelkene veya grandi direğine bağlı olan |
|
| 48 |
Marine |
main adj.
|
ana yelkenin veya grandi direğinin civarında bulunan |
|
| Gastronomy |
|
| 49 |
Gastronomy |
main n.
|
ana yemek |
|
| 50 |
Gastronomy |
main n.
|
öğünün başlıca yemeği |
|
| Linguistics |
|
| 51 |
Linguistics |
main adj.
|
sözdizimsel olarak bağımsız olan |
|
| Geography |
|
| 52 |
Geography |
main n.
|
doğu almanya'da bir nehir |
|
| 53 |
Geography |
main n.
|
karayip denizi'ne kıyısı olan amerika topraklarına eskiden verilen ad |
|
| 54 |
Geography |
main n.
|
açık deniz |
|
| Sport |
|
| 55 |
Sport |
main n.
|
(okçuluk, boks gibi müsabakalarda) maç |
|
| 56 |
Sport |
main n.
|
(okçuluk, boks gibi müsabakalarda) karşılaşma |
|
| Wagering |
|
| 57 |
Wagering |
main n.
|
bir karşılaşmada atılan en büyük zar |
|
| 58 |
Wagering |
main n.
|
kumar gibi oyunlarda belirlenen sayılar arasında atılan zar |
|
| 59 |
Wagering |
main n.
|
horoz dövüşünde karşılaşma |
|
|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| General |
|
| 1 |
General |
main road n.
|
ana yol |
|
People living along the main roads in border areas have to cope with traffic jams, noise and gas emissions.
Sınır bölgelerindeki ana yollarda yaşayan insanlar trafik sıkışıklığı, gürültü ve gaz salınımıyla baş etmek zorundadır.
More Sentences
|
| 2 |
General |
main problem n.
|
başlıca sorun |
|
The main problems of the research sector in Turkey seem to derive from a lack of money and staff.
Türkiye'de araştırma sektörünün başlıca sorunları, para ve personel yetersizliğinden kaynaklanıyor gibi görünmektedir.
More Sentences
|
| 3 |
General |
main point n.
|
asıl mesele |
|
The main point concerns Eurostat and OLAF.
Asıl mesele Eurostat ve Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu ile ilgili.
More Sentences
|
| 4 |
General |
main crop n.
|
ana ürün |
|
The main crop of Japan is rice.
Japonya'nın ana ürünü pirinçtir.
More Sentences
|
| 5 |
General |
main street n.
|
ana cadde |
|
That is the main street of this city.
O, bu şehrin ana caddesi.
More Sentences
|
| 6 |
General |
main theme n.
|
ana tema |
|
Turning to the main themes of the resolution I offer the following observations.
Kararın ana temalarına dönecek olursak, aşağıdaki gözlemleri sunuyorum.
More Sentences
|
| 7 |
General |
main subject n.
|
ana konu |
|
Some people would have liked reparations to be the main subject of the debate.
Bazı insanlar tazminatların tartışmanın ana konusu olmasını isterdi.
More Sentences
|
| 8 |
General |
main office n.
|
ana ofis |
|
The main office was raided by the police.
Ana ofis polis tarafından basılmıştı.
More Sentences
|
| 9 |
General |
main reason n.
|
ana neden |
|
I believe it is along the right lines for four main reasons.
Bunun dört ana nedenden ötürü doğru çizgide olduğuna inanıyorum.
More Sentences
|
| 10 |
General |
main difference n.
|
temel farklılık |
|
Currently, the main differences relate to the agricultural, services and telecommunications sectors.
Şu anda temel farklılıklar tarım, hizmetler ve telekomünikasyon sektörleriyle ilgilidir.
More Sentences
|
| 11 |
General |
main difference n.
|
temel fark |
|
That is the main difference.
Temel fark budur.
More Sentences
|
| 12 |
General |
main purpose n.
|
temel amaç |
|
Its main purpose is to revise the four existing directives on motor insurance.
Temel amacı, motor sigortasına ilişkin mevcut dört yönergeyi revize etmektir.
More Sentences
|
| 13 |
General |
main objective n.
|
temel amaç |
|
The main objective is to incorporate tourism in Community policies and measures favouring an integrated approach.
Temel amaç, turizmi entegre bir yaklaşımı destekleyen Topluluk politikalarına ve önlemlerine dahil etmektir.
More Sentences
|
| 14 |
General |
main idea n.
|
ana fikir |
|
The main idea ought to be that each administration takes responsibility for its own supervision.
Ana fikir, her idarenin kendi denetimi için sorumluluk alması olmalıdır.
More Sentences
|
| 15 |
General |
main target n.
|
ana hedef |
|
Young people must be the main target in the rehabilitation of sport.
Sporun rehabilitasyonunda gençler ana hedef olmalıdır.
More Sentences
|
| 16 |
General |
main topic n.
|
ana konu |
|
The issue of Turkey came to be one of the main topics in Copenhagen.
Türkiye konusu Kopenhag'daki ana konulardan biri haline geldi.
More Sentences
|
| 17 |
General |
main purpose n.
|
ana amaç |
|
Preserving world peace is one of the main purposes of the United Nations.
Dünya barışını korumak Birleşmiş Milletler'in ana amaçlarından biridir.
More Sentences
|
| 18 |
General |
main objective n.
|
ana hedef |
|
The main objectives of the agreement are as follows.
Anlaşmanın ana hedefleri aşağıdaki gibidir.
More Sentences
|
| 19 |
General |
main goal n.
|
temel amaç |
|
What is the main goal of this project?
Bu projenin temel amacı nedir?
More Sentences
|
| 20 |
General |
main aim n.
|
temel amaç |
|
After all, fighting poverty is the main aim of European development policy.
Sonuçta, yoksullukla mücadele Avrupa kalkınma politikasının temel amacıdır.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
General |
main building n.
|
ana bina |
|
Nearly all siheyuans had their main buildings and gates facing south for better lighting, so a majority of hutongs run from east to west.
Neredeyse tüm siheyuanların ana binaları ve kapıları daha iyi aydınlatma için güneye bakıyordu, bu nedenle hutongların çoğu doğudan batıya doğru uzanıyordu.
More Sentences
|
| 22 |
General |
main meal n.
|
ana öğün |
|
Nowadays many French still eat the main meal at lunch.
Günümüzde birçok Fransız hala öğle yemeğinde ana öğünü yiyor.
More Sentences
|
| 23 |
General |
main hall n.
|
ana salon |
|
All the participants gathered in the main hall.
Tüm katılımcılar ana salonda toplandı.
More Sentences
|
| 24 |
General |
main office n.
|
yönetim merkezi |
|
Please come to the main office.
Lütfen yönetim merkezine gelin.
More Sentences
|
| 25 |
General |
main reasons n.
|
asıl nedenler |
|
But that isn't the main reason why this practice continues.
Ancak bu uygulamanın devam etmesinin asıl nedeni bu değil.
More Sentences
|
| 26 |
General |
main reasons n.
|
asıl sebepler |
|
What's the main reason?
Asıl sebep ne?
More Sentences
|
| 27 |
General |
main island n.
|
ana ada |
|
The main islands of Japan are Hokkaido, Shikoku, Honshu and Kyushu.
Japonya'nın ana adaları Hokkaido, Shikoku, Honshu ve Kyushu'dur.
More Sentences
|
| 28 |
General |
main source n.
|
ana kaynak |
|
The IMF’s ‘International Financial Statistics’ publication has been used as the main source.
IMF'nin 'Uluslararası Mali İstatistikler' yayını ana kaynak olarak kullanılmıştır.
More Sentences
|
| 29 |
General |
main principles n.
|
ana ilkeler |
|
It is largely modelled on the main principles of Community antitrust rules.
Büyük ölçüde Topluluk antitröst kurallarının ana ilkelerine göre modellenmiştir.
More Sentences
|
| 30 |
General |
main features n.
|
temel özellikler |
|
Allow me to set out the main features of our competition policy in the state aid sector.
Devlet yardımları sektöründeki rekabet politikamızın temel özelliklerini belirtmeme izin verin.
More Sentences
|
| 31 |
General |
main decision n.
|
ana karar |
|
Allow me to give you a brief assessment of the Bonn Conference before I turn to the main decisions on substance.
Öze ilişkin ana kararlara geçmeden önce Bonn Konferansı hakkında kısa bir değerlendirme yapmama izin verin.
More Sentences
|
| 32 |
General |
main section n.
|
ana bölüm |
|
Standards in public life is the next main section of the report before the House.
Kamu yaşamında standartlar, raporun Meclis'in önündeki bir sonraki ana bölümüdür.
More Sentences
|
| 33 |
General |
main event n.
|
ana etkinlik |
|
Let's get to the main event.
Ana etkinliğe gidelim.
More Sentences
|
| 34 |
General |
main reason n.
|
ana sebep |
|
That's not the main reason Tom should do that.
Tom'un bunu yapmasının ana sebebi bu değil.
More Sentences
|
| 35 |
General |
main indicator n.
|
ana gösterge |
|
The circulation, as is known, is the main indicator of the periodical's authoritativeness.
Bilindiği gibi tiraj, süreli yayının otoritesinin ana göstergesidir.
More Sentences
|
| 36 |
General |
main reasons n.
|
temel nedenler |
|
These are the main reasons for our opposition to the text.
Metne karşı çıkmamızın temel nedenleri bunlardır.
More Sentences
|
| 37 |
General |
main cause n.
|
ana neden |
|
The main cause of the current apathy is the fundamentalist approach of those opposed to state intervention.
Mevcut ilgisizliğin ana nedeni, devlet müdahalesine karşı çıkanların köktenci yaklaşımıdır.
More Sentences
|
| 38 |
General |
main purpose n.
|
asıl amaç |
|
Making money is his main purpose in life.
Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
More Sentences
|
| 39 |
General |
main part n.
|
ana parça |
|
The trunk is the main part of a tree.
Gövde bir ağacın ana parçasıdır.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 40 |
Trade/Economic |
main headings n.
|
ana başlıklar |
|
The main headings of the programme are.
Programın ana başlıkları şunlardır.
More Sentences
|
| 41 |
Trade/Economic |
main source n.
|
ana kaynak |
|
For many of them it is the main source of exports and of industrial employment.
Pek çok ülke için bu, ihracatın ve endüstriyel istihdamın ana kaynağıdır.
More Sentences
|
| 42 |
Trade/Economic |
main branch n.
|
ana şube |
|
Our main branch is in Boston.
Ana şubemiz Boston'da.
More Sentences
|
| 43 |
Trade/Economic |
main road n.
|
ana yol |
|
As I recall, Tom's house is a little farther in from the main road.
Hatırladığım kadarıyla, Tom'un evi ana yoldan biraz daha içerideydi.
More Sentences
|
| 44 |
Trade/Economic |
main branch n.
|
merkez şube |
|
Our main branch is in Boston.
Bizim merkez şubemiz Boston'da.
More Sentences
|
| Politics |
|
| 45 |
Politics |
main opposition party n.
|
ana muhalefet partisi |
|
The head of the main opposition party in the Spanish State said this recently.
İspanya Devletindeki ana muhalefet partisinin başkanı geçtiğimiz günlerde bunu söyledi.
More Sentences
|
| Technical |
|
| 46 |
Technical |
main road n.
|
ana cadde |
|
He has a store on the main road.
Ana cadde üzerinde bir dükkanı var.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 47 |
Common Usage |
main road n.
|
anayol |
|
| General |
|
| 48 |
General |
main runway n.
|
ana pist |
|
| 49 |
General |
main landing gear n.
|
ana iniş takımı |
|
| 50 |
General |
main fuel tank n.
|
ana yakıt deposu |
|
| 51 |
General |
main constituent n.
|
ana bileşen |
|
| 52 |
General |
main jet carrier n.
|
ana jet taşıyıcısı |
|
| 53 |
General |
main theme n.
|
ana fikir |
|
| 54 |
General |
main stream n.
|
ana akarsu |
|
| 55 |
General |
main entry word n.
|
ana giriş kelimesi |
|
| 56 |
General |
main street n.
|
taşra gelenekleri |
|
| 57 |
General |
main truss n.
|
ana kiriş |
|
| 58 |
General |
main fuel filter n.
|
ana yakıt filtresi |
|
| 59 |
General |
main wing n.
|
ana kanat |
|
| 60 |
General |
main rim n.
|
ana jant |
|
| 61 |
General |
main entrance of barracks n.
|
nizamiye kapısı |
|
| 62 |
General |
main ventilator n.
|
ana vantilatör |
|
| 63 |
General |
main gear n.
|
ana dişli |
|
| 64 |
General |
the main chance n.
|
kişisel çıkar |
|
| 65 |
General |
main gallery n.
|
ana galeri |
|
| 66 |
General |
main road n.
|
cadde |
|
| 67 |
General |
main road n.
|
anayol |
|
| 68 |
General |
main dish n.
|
baş yemek |
|
| 69 |
General |
main sewer n.
|
ana kollektör |
|
| 70 |
General |
main door n.
|
cümle kapısı |
|
| 71 |
General |
main intake n.
|
ana hava girişi |
|
| 72 |
General |
main sequence star n.
|
cüce yıldız |
|
| 73 |
General |
main street n.
|
anayol |
|
| 74 |
General |
main yard n.
|
mayıstra sereni |
|
| 75 |
General |
main water quality parameter n.
|
temel su kalitesi parametresi |
|
| 76 |
General |
main beacon n.
|
ana far |
|
| 77 |
General |
main clause n.
|
temel tümce |
|
| 78 |
General |
main colour n.
|
ana renk |
|
| 79 |
General |
coup de main n.
|
ani hücum |
|
| 80 |
General |
the main chance n.
|
menfaat |
|
| 81 |
General |
main level n.
|
ana kat |
|
| 82 |
General |
water main n.
|
su şebekesi |
|
| 83 |
General |
main girder n.
|
ana kiriş |
|
| 84 |
General |
main cylinder n.
|
ana silindir |
|
| 85 |
General |
main stream n.
|
ana görüş |
|
| 86 |
General |
main street n.
|
cadde |
|
| 87 |
General |
coup de main n.
|
darbe |
|
| 88 |
General |
main office n.
|
ana bayii |
|
| 89 |
General |
main wash n.
|
ana yıkama |
|
| 90 |
General |
main frame n.
|
büyük sistem |
|
| 91 |
General |
main road n.
|
karayolu |
|
| 92 |
General |
main return airway n.
|
ana hava dönüş yolu |
|
| 93 |
General |
main haulage level n.
|
ana nakliyat katı |
|
| 94 |
General |
water main n.
|
su yolu |
|
| 95 |
General |
main washing program n.
|
ana yıkama programı |
|
| 96 |
General |
the security of the main entrance area of the building n.
|
bina önü güvenliği |
|
| 97 |
General |
main wall n.
|
ana duvar |
|
| 98 |
General |
main beam n.
|
ana kiriş |
|
| 99 |
General |
main fuel line n.
|
ana yakıt borusu |
|
| 100 |
General |
main office n.
|
merkez büro |
|
| 101 |
General |
main strut n.
|
ana dikme |
|
| 102 |
General |
main dealer n.
|
ana bayi |
|
| 103 |
General |
main cell n.
|
ana hücre |
|
| 104 |
General |
main climate zones n.
|
ana iklim bölgeleri |
|
| 105 |
General |
main supplier n.
|
ana sağlayıcı |
|
| 106 |
General |
main provider n.
|
ana sağlayıcı |
|
| 107 |
General |
main service n.
|
ana hizmet |
|
| 108 |
General |
main partner n.
|
ana ortak |
|
| 109 |
General |
main idea n.
|
ana düşünce |
|
| 110 |
General |
main topic n.
|
ana başlık |
|
| 111 |
General |
main components n.
|
temel bileşenler |
|
| 112 |
General |
main fuel tank n.
|
ana yakıt tankı |
|
| 113 |
General |
text of amendment to the main contract n.
|
ana sözleşme tadil metni |
|
| 114 |
General |
main factor n.
|
temel unsur |
|
| 115 |
General |
main element n.
|
temel unsur |
|
| 116 |
General |
main components n.
|
ana parçalar |
|
| 117 |
General |
main components n.
|
ana bileşenler |
|
| 118 |
General |
main contract n.
|
ana mukavele |
|
| 119 |
General |
main component n.
|
ana bileşen |
|
| 120 |
General |
main component n.
|
ana parça |
|
| 121 |
General |
main idea n.
|
temel fikir |
|
| 122 |
General |
main contract n.
|
esas mukavele |
|
| 123 |
General |
main structure n.
|
ana yapı |
|
| 124 |
General |
main production n.
|
ana üretim |
|
| 125 |
General |
main terminal n.
|
ana terminal |
|
| 126 |
General |
main customer n.
|
ana müşteri |
|
| 127 |
General |
main consumer n.
|
ana tüketici |
|
| 128 |
General |
main purpose n.
|
öncelikli amaç |
|
| 129 |
General |
main pipeline n.
|
ana boru hattı |
|
| 130 |
General |
main items n.
|
belli başlı ana kalemler |
|
| 131 |
General |
main equipment n.
|
ana malzeme |
|
| 132 |
General |
main equipment n.
|
temel ekipman |
|
| 133 |
General |
main equipment n.
|
ana ekipman |
|
| 134 |
General |
main branch n.
|
ana branş |
|
| 135 |
General |
main field n.
|
ana branş |
|
| 136 |
General |
main activity n.
|
ana faaliyet konusu |
|
| 137 |
General |
main sponsor n.
|
ana sponsor |
|
| 138 |
General |
main parameters n.
|
temel parametreler |
|
| 139 |
General |
main parameters n.
|
ana parametreler |
|
| 140 |
General |
main street n.
|
anacadde |
|
| 141 |
General |
main news bulletin n.
|
ana haber bülteni |
|
| 142 |
General |
the main reason n.
|
başlıca neden |
|
| 143 |
General |
main reasons n.
|
başlıca nedenler |
|
| 144 |
General |
main reasons n.
|
başlıca sebepler |
|
| 145 |
General |
main reasons n.
|
mucip sebepler |
|
| 146 |
General |
main reasons n.
|
esbabı mucibe |
|
| 147 |
General |
main role n.
|
esas rol |
|
| 148 |
General |
main differences n.
|
ana farklılıklar |
|
| 149 |
General |
main differences n.
|
esas farklılıklar |
|
| 150 |
General |
store on the main street n.
|
cadde üzerindeki mağaza |
|
| 151 |
General |
main arterial road n.
|
ana arter |
|
| 152 |
General |
main living area n.
|
esas yaşama alanı |
|
| 153 |
General |
main gun n.
|
ana silah |
|
| 154 |
General |
main areas of activity n.
|
esas faaliyet alanları |
|
| 155 |
General |
the main reasons of n.
|
başlıca nedenleri |
|
| 156 |
General |
the main reasons of n.
|
başlıca sebepleri |
|
| 157 |
General |
main factor n.
|
baş faktör |
|
| 158 |
General |
main concern n.
|
asıl sorun/problem |
|
| 159 |
General |
main segment n.
|
ana segment |
|
| 160 |
General |
main objective n.
|
temel hedef |
|
| 161 |
General |
main colors n.
|
ana renkler |
|
| 162 |
General |
main colours n.
|
ana renkler |
|
| 163 |
General |
main features n.
|
ana özellikler |
|
| 164 |
General |
main corridor n.
|
ana koridor |
|
| 165 |
General |
main problem n.
|
esas/ana problem/sorun |
|
| 166 |
General |
main reason n.
|
esas sebep |
|
| 167 |
General |
main conference room n.
|
ana konferans odası |
|
| 168 |
General |
old main n.
|
(çok eskiden kurulmuş) ana bina (abd'deki üniversite kampüslerinde) |
|
| 169 |
General |
main electrical distribution panel n.
|
elektrik ana dağıtım panosu |
|
| 170 |
General |
main heading n.
|
üst başlık |
|
| 171 |
General |
main events n.
|
ana etkinlikler |
|
| 172 |
General |
main roads n.
|
ana yollar |
|
| 173 |
General |
main activity code n.
|
ana faaliyet kodu |
|
| 174 |
General |
main event n.
|
ana olay |
|
| 175 |
General |
main principle n.
|
temel esas |
|
| 176 |
General |
main floor n.
|
ana kat |
|
| 177 |
General |
main inside label n.
|
ana iç etiket |
|
| 178 |
General |
main stream n.
|
ana akım |
|
| 179 |
General |
main reason n.
|
baş aktör |
|
| 180 |
General |
main surface n.
|
ana yüzey |
|
| 181 |
General |
main danger n.
|
ana tehlike |
|
| 182 |
General |
main danger n.
|
başlıca tehlike |
|
| 183 |
General |
main danger n.
|
esas tehlike |
|
| 184 |
General |
main point n.
|
ana fikir |
|
| 185 |
General |
main bedroom n.
|
ana yatak odası |
|
| 186 |
General |
main bedroom n.
|
ebeveyn yatak odası |
|
| 187 |
General |
main facility n.
|
ana tesis |
|
| 188 |
General |
main reasons n.
|
temel sebepler |
|
| 189 |
General |
main reasons n.
|
ana nedenler |
|
| 190 |
General |
main stage n.
|
ana sahne |
|
| 191 |
General |
main elements n.
|
bir şeyin asıl unsurları |
|
| 192 |
General |
main finding n.
|
ana bulgu |
|
| 193 |
General |
main staple n.
|
temel besin |
|
| 194 |
General |
main man n.
|
asıl adam (baş karakter) |
|
| 195 |
General |
main factory n.
|
ana fabrika |
|
| 196 |
General |
main purpose n.
|
esas amaç |
|
| 197 |
General |
main tool n.
|
ana araç |
|
| 198 |
General |
main [obsolete] n.
|
son |
|
| 199 |
General |
main [obsolete] n.
|
amaç |
|
| 200 |
General |
main [obsolete] n.
|
hedef |
|
| 201 |
General |
main chance n.
|
bir kimsenin karşısına çıkan en büyük fırsat |
|
| 202 |
General |
main chance [obsolete] n.
|
bir kimsenin hayattaki esas çıkarı |
|
| 203 |
General |
main chance [obsolete] n.
|
geçim |
|
| 204 |
General |
main chance [obsolete] n.
|
kişisel çıkar |
|
| 205 |
General |
main man n.
|
bir kimsenin en öncelikli erkek sevgilisi |
|
| 206 |
General |
main man n.
|
patron |
|
| 207 |
General |
main man n.
|
lider |
|
| 208 |
General |
main man n.
|
kişiliği veya işi en beğenilen adam |
|
| 209 |
General |
main office n.
|
şirket merkezi |
|
| 210 |
General |
main stem n.
|
nehrin ana kolu |
|
| 211 |
General |
main stem n.
|
derenin ana kolu |
|
| 212 |
General |
main stem n.
|
ana demiryolu hattı |
|
| 213 |
General |
main stem n.
|
şehrin veya kasabanın en büyük caddesi |
|
| 214 |
General |
main stem n.
|
ana arter |
|
| 215 |
General |
main street n.
|
bir grup olarak görülen ortalama işletme ve haneler |
|
| 216 |
General |
main street n.
|
abd'nin küçük kasabalarında yaşayan dar görüşlü veya maddiyatçı halk |
|
| 217 |
General |
main-gauche n.
|
sağ elde ince ve uzun kılıç tutarken sol elde taşınan düşmanın ince ve uzun kılıcı ile yaptığı saldırıları savuşturmaya yaran hançer |
|
| 218 |
General |
main-hamper n.
|
elde taşınan kapaklı sepet |
|
| 219 |
General |
main-hamper n.
|
ezilmek üzere prese taşınan üzümlerin konulduğu sepet |
|
| 220 |
General |
main-line n.
|
kolda veya bacakta bulunan, madde enjekte etmek için elverişli ana damar |
|
| 221 |
General |
main-line n.
|
güneydoğu pennsylvania'da bir grup banliyö |
|
| 222 |
General |
main-line n.
|
(kilise gibi) köklü bir topluluğa mensup kimse |
|
| 223 |
General |
main reception n.
|
ana resepsiyon |
|
| 224 |
General |
main subject n.
|
sadet |
|
| 225 |
General |
main concept n.
|
ana konsept |
|
| 226 |
General |
have an eye on the main chance v.
|
fırsat kollamak |
|
| 227 |
General |
be no longer the main topic of conversation v.
|
gündemden düşmek |
|
| 228 |
General |
become the main topic of conversation v.
|
gündeme gelmek |
|
| 229 |
General |
have an eye for the main chance v.
|
fırsat kollamak |
|
| 230 |
General |
constantly make something the main topic of conversation v.
|
aynı şeyi durmadan ve her yerde tekrarlamak |
|
| 231 |
General |
be the main v.
|
başında gelmek |
|
| 232 |
General |
catch the main points v.
|
önemli noktaları yakalamak |
|
| 233 |
General |
turn off the main power disconnect v.
|
elektrik şalterini kapatmak/indirmek |
|
| 234 |
General |
turn off the main disconnect breaker v.
|
elektrik şalterini kapatmak/indirmek |
|
| 235 |
General |
switch the main power to the off position v.
|
elektrik şalterini kapatmak/indirmek |
|
| 236 |
General |
switch the main breaker off ( on the electrical panel) v.
|
elektrik şalterini kapatmak/indirmek |
|
| 237 |
General |
main-street [canada] v.
|
şehir ve kasabaların ana caddelerinde halkla buluşarak seçim kampanyası yürütmek |
|
| 238 |
General |
main [dialect] adj.
|
büyük |
|
| 239 |
General |
main [dialect] adj.
|
kızgın |
|
| 240 |
General |
main [dialect] adj.
|
öfkeli |
|
| 241 |
General |
main [obsolete] adj.
|
kayda değer |
|
| 242 |
General |
main [obsolete] adj.
|
önemli |
|
| 243 |
General |
main [obsolete] adj.
|
geniş alanlar veya enginliklere dair |
|
| 244 |
General |
main [obsolete] adj.
|
geniş alanlar veya enginliklerle ilişkili |
|
| 245 |
General |
main line adj.
|
önemli konumda olan |
|
| 246 |
General |
main line adj.
|
esas faaliyet alanlarından sorumlu |
|
| 247 |
General |
main gauche adj.
|
sol elle çalınan |
|
| 248 |
General |
main-line adj.
|
köklü bir topluluğun parçası olan |
|
| 249 |
General |
in the main adv.
|
alelekser |
|
| 250 |
General |
in the main adv.
|
ekseriyetle |
|
| 251 |
General |
by main force adv.
|
zorla |
|
| 252 |
General |
by main force adv.
|
var gücüyle |
|
| 253 |
General |
in the main adv.
|
çoğu |
|
| 254 |
General |
in the main adv.
|
çoğunlukla |
|
| 255 |
General |
by main force adv.
|
cebren |
|
| 256 |
General |
with the main lines adv.
|
ana hatlarıyla |
|
| 257 |
General |
main [dialect] adv.
|
çok |
|
| 258 |
General |
main [dialect] adv.
|
pek çok |
|
| 259 |
General |
main [dialect] adv.
|
adamakıllı |
|
| 260 |
General |
main [dialect] adv.
|
geniş ölçüde |
|
| 261 |
General |
main [obsolete] adv.
|
fazlasıyla |
|
| 262 |
General |
main [obsolete] adv.
|
kuvvetle |
|
| 263 |
General |
main [obsolete] adv.
|
son derece |
|
| 264 |
General |
main [obsolete] adv.
|
aşırı |
|
| 265 |
General |
main [obsolete] adv.
|
had safhada |
|
| 266 |
General |
main [obsolete] adv.
|
ziyadesiyle |
|
| 267 |
General |
main gauche adv.
|
sol el ile |
|
| 268 |
General |
main reason of prep.
|
başlıca nedeni |
|
| 269 |
General |
main distributor of prep.
|
genel distribütörü |
|
| 270 |
General |
mc (main character) abrev.
|
ana karakter |
|
| Phrases |
|
| 271 |
Phrases |
one of the main reasons of expr.
|
başlıca nedenlerinden biri |
|
| 272 |
Phrases |
these are the main ones expr.
|
başlıcaları şunlardır |
|
| 273 |
Phrases |
the main ones are these expr.
|
başlıcaları şunlardır |
|
| 274 |
Phrases |
one of the main reasons of expr.
|
başlıca sebeplerinden biri |
|
| 275 |
Phrases |
with might and main expr.
|
elimizden geldiğince |
|
| 276 |
Phrases |
with might and main expr.
|
elimizden geldiği kadar |
|
| Colloquial |
|
| 277 |
Colloquial |
someone's main squeeze n.
|
sevdiceği |
|
| 278 |
Colloquial |
someone's main squeeze n.
|
manitası |
|
| 279 |
Colloquial |
someone's main squeeze n.
|
sevgilisi |
|
| 280 |
Colloquial |
main street n.
|
reel sektör |
|
| 281 |
Colloquial |
main stumbling block n.
|
temel engel |
|
| 282 |
Colloquial |
in the main expr.
|
çoğu kez |
|
| 283 |
Colloquial |
in the main expr.
|
çoğunlukla |
|
| 284 |
Colloquial |
in the main expr.
|
ekseriyetle |
|
| 285 |
Colloquial |
in the main expr.
|
genellikle |
|
| 286 |
Colloquial |
main reason why expr.
|
..olmasının başlıca nedeni/sebebi |
|
| 287 |
Colloquial |
which brings me to the (main) point expr.
|
ki bu da beni asıl bahsetmek istediğim noktaya getiriyor |
|
| 288 |
Colloquial |
which brings me to the (main) point expr.
|
ki bu da ben, meselenin aslına/özüne getiriyor |
|
| Idioms |
|
| 289 |
Idioms |
the main drag n.
|
ana arter |
|
| 290 |
Idioms |
main stumbling block n.
|
büyük engel |
|
| 291 |
Idioms |
the main drag n.
|
şehrin en büyük caddesi |
|
| 292 |
Idioms |
an eye for the main chance n.
|
işini bilme |
|
| 293 |
Idioms |
an eye for the main chance n.
|
fırsat kollama |
|
| 294 |
Idioms |
an eye for the main chance n.
|
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama |
|
| 295 |
Idioms |
an eye for the main chance n.
|
gözü açık olma |
|
| 296 |
Idioms |
an eye for the main chance n.
|
açık göz |
|
| 297 |
Idioms |
an eye on the main chance [uk] n.
|
işini bilme |
|
| 298 |
Idioms |
an eye on the main chance [uk] n.
|
fırsat kollama |
|
| 299 |
Idioms |
an eye on the main chance [uk] n.
|
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama |
|
| 300 |
Idioms |
an eye on the main chance [uk] n.
|
gözü açık olma |
|
| 301 |
Idioms |
an eye on the main chance [uk] n.
|
açık göz |
|
| 302 |
Idioms |
an eye to the main chance n.
|
işini bilme |
|
| 303 |
Idioms |
an eye to the main chance n.
|
fırsat kollama |
|
| 304 |
Idioms |
an eye to the main chance n.
|
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama |
|
| 305 |
Idioms |
an eye to the main chance n.
|
gözü açık olma |
|
| 306 |
Idioms |
an eye to the main chance n.
|
açık göz |
|
| 307 |
Idioms |
an eye for the main chance n.
|
işini bilme |
|
| 308 |
Idioms |
an eye for the main chance n.
|
fırsat kollama |
|
| 309 |
Idioms |
an eye for the main chance n.
|
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama |
|
| 310 |
Idioms |
an eye for the main chance n.
|
gözü açık olma |
|
| 311 |
Idioms |
an eye for the main chance n.
|
açık göz |
|
| 312 |
Idioms |
an eye on the main chance [uk] n.
|
işini bilme |
|
| 313 |
Idioms |
an eye on the main chance [uk] n.
|
fırsat kollama |
|
| 314 |
Idioms |
an eye on the main chance [uk] n.
|
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama |
|
| 315 |
Idioms |
an eye on the main chance [uk] n.
|
gözü açık olma |
|
| 316 |
Idioms |
an eye on the main chance [uk] n.
|
açık göz |
|
| 317 |
Idioms |
an eye to the main chance n.
|
işini bilme |
|
| 318 |
Idioms |
an eye to the main chance n.
|
fırsat kollama |
|
| 319 |
Idioms |
an eye to the main chance n.
|
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama |
|
| 320 |
Idioms |
an eye to the main chance n.
|
gözü açık olma |
|
| 321 |
Idioms |
an eye to the main chance n.
|
açık göz |
|
| 322 |
Idioms |
main strength and awkwardness n.
|
kas gücü |
|
| 323 |
Idioms |
main strength and awkwardness n.
|
kaba kuvvet |
|
| 324 |
Idioms |
main strength and awkwardness n.
|
bilek gücü |
|
| 325 |
Idioms |
main strength and awkwardness n.
|
sadece fiziksel güç |
|
| 326 |
Idioms |
be somebody's main squeeze v.
|
birinin gözdesi, favorisi, sağ kolu olmak |
|
| 327 |
Idioms |
have an eye for the main chance v.
|
fırsat kollamak |
|
| 328 |
Idioms |
have an eye on the main chance v.
|
fırsat kollamak |
|
| 329 |
Idioms |
focus on the main points v.
|
en önemli şeylere odaklanmak |
|
| 330 |
Idioms |
focus on the main points v.
|
en önemli noktalara değinmek |
|
| 331 |
Idioms |
have an eye on the main chance v.
|
fırsat aramak |
|
| 332 |
Idioms |
have an eye for the main chance v.
|
fırsat aramak |
|
| 333 |
Idioms |
splice the main brace v.
|
içki içmek |
|
| 334 |
Idioms |
have an eye to the main chance v.
|
işini bilmek |
|
| 335 |
Idioms |
hide one's main objective v.
|
kaçak güreşmek |
|
| 336 |
Idioms |
have an eye for the main chance v.
|
işini bilmek |
|
| 337 |
Idioms |
have an eye for the main chance v.
|
fırsat kollamak |
|
| 338 |
Idioms |
have an eye on the main chance v.
|
işini bilmek |
|
| 339 |
Idioms |
have an eye on the main chance v.
|
fırsat kollamak |
|
| 340 |
Idioms |
have an eye to the main chance v.
|
işini bilmek |
|
| 341 |
Idioms |
have an eye to the main chance v.
|
fırsat kollamak |
|
| 342 |
Idioms |
by main force expr.
|
bedensel gücünü kullanarak |
|
| 343 |
Idioms |
with might and main expr.
|
elden geldiği kadar |
|
| 344 |
Idioms |
by main strength and awkwardness expr.
|
kas gücüyle (ite-kaka) |
|
| 345 |
Idioms |
with might and main expr.
|
olanca kuvvetiyle |
|
| 346 |
Idioms |
by main force expr.
|
tüm enerjisini kullanarak |
|
| 347 |
Idioms |
with might and main expr.
|
var gücüyle |
|
| 348 |
Idioms |
with might and main expr.
|
var kuvvetle |
|
| 349 |
Idioms |
(with) might and main expr.
|
vargücüyle |
|
| 350 |
Idioms |
might and main [cliché] expr.
|
tüm gücü |
|
| 351 |
Idioms |
might and main [cliché] expr.
|
var gücü |
|
| 352 |
Idioms |
might and main [cliché] expr.
|
olanca kuvveti |
|
| Speaking |
|
| 353 |
Speaking |
what will you serve for a main course? expr.
|
ana yemek olarak ne servis edeceksiniz? |
|
| 354 |
Speaking |
to get to the main point expr.
|
asıl konuya gelecek olursak |
|
| Trade/Economic |
|
| 355 |
Trade/Economic |
main depot n.
|
ana depo |
|
| 356 |
Trade/Economic |
main income source n.
|
ana gelir kaynağı |
|
| 357 |
Trade/Economic |
main vault n.
|
ana kasa |
|
| 358 |
Trade/Economic |
main source of income n.
|
ana gelir kaynağı |
|
| 359 |
Trade/Economic |
main account balance n.
|
ana hesap bakiyesi |
|
| 360 |
Trade/Economic |
main distribution frame n.
|
ana dağıtım çatısı |
|
| 361 |
Trade/Economic |
main area of activity n.
|
ana faaliyet konusu |
|
| 362 |
Trade/Economic |
main immovable n.
|
ana gayrimenkul |
|
| 363 |
Trade/Economic |
main deck n.
|
ana güverte |
|
| 364 |
Trade/Economic |
main line n.
|
ana hat |
|
| 365 |
Trade/Economic |
main station n.
|
ana istasyon |
|
| 366 |
Trade/Economic |
main business field n.
|
ana işkolu |
|
| 367 |
Trade/Economic |
main line of business n.
|
ana işkolu |
|
| 368 |
Trade/Economic |
main field of business n.
|
ana iştigal konusu |
|
| 369 |
Trade/Economic |
main item n.
|
ana kalem |
|
| 370 |
Trade/Economic |
sales to parent company, main establishment subsidiaries and participations n.
|
ana kuruluş, ana ortaklık, müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerle yapılan satışlar |
|
| 371 |
Trade/Economic |
main wholesaler n.
|
ana toptancı |
|
| 372 |
Trade/Economic |
main product n.
|
ana ürün |
|
| 373 |
Trade/Economic |
main crop n.
|
ana ürün |
|
| 374 |
Trade/Economic |
main/primary goods n.
|
ana/başlıca mallar |
|
| 375 |
Trade/Economic |
main market n.
|
anapazar |
|
| 376 |
Trade/Economic |
main account n.
|
asli hesap |
|
| 377 |
Trade/Economic |
main economic indicators n.
|
başlıca ekonomik göstergeler |
|
| 378 |
Trade/Economic |
main dealer n.
|
başbayi |
|
| 379 |
Trade/Economic |
main source of foreign exchange n.
|
başlıca döviz kaynağı |
|
| 380 |
Trade/Economic |
main market n.
|
birinci derecede önemli şirket hisselerinin işlem gördüğü pazar |
|
| 381 |
Trade/Economic |
amount of financial expenses paid to parent company, main establishment, subsidiaries and participations in total financial expenses n.
|
dönemin finansman giderlerinden ana kuruluş ana ortaklık, müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerle ilgili kısmın tutarı |
|
| 382 |
Trade/Economic |
main reason n.
|
esas sebep |
|
| 383 |
Trade/Economic |
main office n.
|
merkez büro |
|
| 384 |
Trade/Economic |
main metal industry n.
|
metal ana sanayii |
|
| 385 |
Trade/Economic |
main office n.
|
merkez bürosu |
|
| 386 |
Trade/Economic |
main warehouse n.
|
merkez depo |
|
| 387 |
Trade/Economic |
main economic indicators n.
|
temel ekonomik göstergeler |
|
| 388 |
Trade/Economic |
main indicators n.
|
temel göstergeler |
|
| 389 |
Trade/Economic |
main utilities n.
|
temel kamu hizmetleri |
|
| 390 |
Trade/Economic |
main source of revenues n.
|
temel gelir kaynağı |
|
| Law |
|
| 391 |
Law |
main applicant n.
|
asıl başvuru sahibi |
|
| 392 |
Law |
main hearing n.
|
duruşma |
|
| 393 |
Law |
ouster le main n.
|
gayrimenkulün rüşt yaşına erişen mirasçıya devir ve teslimi |
|
| 394 |
Law |
main branches of public law n.
|
kamu hukukunun başlıca dalları |
|
| 395 |
Law |
main body of an estate n.
|
mal varlığının ana bölümü |
|
| 396 |
Law |
main criminal court n.
|
merkez cinayet mahkemesi |
|
| 397 |
Law |
ouster le main n.
|
yasal olarak reşit olma sıfatına erişmiş kimselerin kendi üzerine olan malları devralmaları |
|
| Politics |
|
| 398 |
Politics |
main opposition leader n.
|
ana muhalefet lideri |
|
| 399 |
Politics |
main frame n.
|
ana çerçeve |
|
| 400 |
Politics |
main activities n.
|
ana faaliyetler |
|
| 401 |
Politics |
main entrance n.
|
nizamiye kapısı |
|
| 402 |
Politics |
main problem n.
|
temel sorun |
|
| Tourism |
|
| 403 |
Tourism |
main destination n.
|
ana destinasyon |
|
| 404 |
Tourism |
main destination n.
|
asıl gidilecek yer |
|
| 405 |
Tourism |
main destination n.
|
asıl gidilen yer |
|
| Technical |
|
| 406 |
Technical |
main oil pump n.
|
ana yağ pompası |
|
| 407 |
Technical |
main feed pump n.
|
ana besleme pompası |
|
| 408 |
Technical |
main breaker truck n.
|
ana devre kesme arabası |
|
| 409 |
Technical |
main distribution frame n.
|
ana dağıtım şebekesi |
|
| 410 |
Technical |
main drainage ditch n.
|
ana drenaj kanalı |
|
| 411 |
Technical |
main bearing part n.
|
ana yatak parçası |
|
| 412 |
Technical |
main fuel pump n.
|
ana yakıt pompası |
|
| 413 |
Technical |
main hot-air duct insulation n.
|
ana tevzi kanalı izolesi |
|
| 414 |
Technical |
main drainage canal n.
|
ana drenaj kanalı |
|
| 415 |
Technical |
main gear ground lock assembly n.
|
ana iniş takımı açıkta kilitleme mekanizması |
|
| 416 |
Technical |
main bearing plate n.
|
ana yatak plakası |
|
| 417 |
Technical |
main steam control n.
|
ana buhar reglajı |
|
| 418 |
Technical |
speed main gearbox n.
|
ana vites oranları |
|
| 419 |
Technical |
main discharge canal n.
|
ana tahliye kanalı |
|
| 420 |
Technical |
main leveling net n.
|
ana nivelman ağı |
|
| 421 |
Technical |
main routine n.
|
ana yordam |
|
| 422 |
Technical |
main hot-air duct n.
|
ana tevzi kanalı |
|
| 423 |
Technical |
main safety switch n.
|
ana emniyet şalteri |
|
| 424 |
Technical |
main shaft n.
|
ana şaft |
|
| 425 |
Technical |
main propulsion system n.
|
ana tahrik sistemi |
|
| 426 |
Technical |
main power supply system n.
|
ana güç sistemi |
|
| 427 |
Technical |
main steam regulation n.
|
ana buhar reglajı |
|
| 428 |
Technical |
main turbine n.
|
ana türbin |
|
| 429 |
Technical |
main control room n.
|
ana kumanda odası |
|
| 430 |
Technical |
main cylinder n.
|
ana silindir |
|
| 431 |
Technical |
main reinforcement n.
|
ana donatı |
|
| 432 |
Technical |
main water table n.
|
ana yeraltı su düzeyi |
|
| 433 |
Technical |
resistance to impact of main profile n.
|
ana profilde darbe mukavemeti |
|
| 434 |
Technical |
main regulator n.
|
ana ayar tertibatı |
|
| 435 |
Technical |
main power supply n.
|
ana güç kaynağı |
|
| 436 |
Technical |
main colour n.
|
ana renk |
|
| 437 |
Technical |
main drive components n.
|
ana tahrik parçaları |
|
| 438 |
Technical |
main distribution frame n.
|
ana dağıtım çerçevesi |
|
| 439 |
Technical |
battery main switch n.
|
akü ana şalteri |
|
| 440 |
Technical |
main water table n.
|
ana su tablası |
|
| 441 |
Technical |
main busbar n.
|
ana bara |
|
| 442 |
Technical |
main coil n.
|
ana bobin |
|
| 443 |
Technical |
main seal oil pump n.
|
ana sızdırmazlık yağ pompası |
|
| 444 |
Technical |
main distribution frame n.
|
ana dağıtım terminali |
|
| 445 |
Technical |
main pulpit n.
|
ana kumanda odası |
|
| 446 |
Technical |
main circuit n.
|
ana akım devresi |
|
| 447 |
Technical |
the rear main bearing n.
|
arka krank yatağı |
|
| 448 |
Technical |
works as a main circuit breaker n.
|
ana anahtar yuvası |
|
| 449 |
Technical |
main store n.
|
ana depo |
|
| 450 |
Technical |
main frame n.
|
ana şasi çerçevesi |
|
| 451 |
Technical |
main trunk trench n.
|
ana hendek |
|
| 452 |
Technical |
main substation n.
|
ana trafo binası |
|
| 453 |
Technical |
main supply n.
|
ana şebeke |
|
| 454 |
Technical |
main steam supply n.
|
ana buhar beslemesi |
|
| 455 |
Technical |
main circuit n.
|
ana iletim devresi |
|
| 456 |
Technical |
main feed water pump n.
|
ana besleme suyu pompası |
|
| 457 |
Technical |
main discharge canal n.
|
ana boşaltım akmacı |
|
| 458 |
Technical |
main jet n.
|
ana püskürme memesi |
|
| 459 |
Technical |
main steam conditions n.
|
ana buhar değerleri |
|
| 460 |
Technical |
main condensate pump n.
|
ana kondensat pompası |
|
| 461 |
Technical |
main menu window n.
|
ana menü ekranı |
|
| 462 |
Technical |
main transformer n.
|
ana trafo |
|
| 463 |
Technical |
main control console n.
|
ana kumanda masası |
|
| 464 |
Technical |
main cable harness n.
|
ana kablo demeti |
|
| 465 |
Technical |
main cable n.
|
ana kablo |
|
| 466 |
Technical |
main relay n.
|
ana röle |
|
| 467 |
Technical |
low-pressure main steam extraction line n.
|
alçak basınç ana buhar hattı |
|
| 468 |
Technical |
low-voltage main board n.
|
alçak gerilim ana dağıtım panosu |
|
| 469 |
Technical |
plough main beam n.
|
alet dolabı aydınlatma |
|
| 470 |
Technical |
a.c. main exciter n.
|
alternatif akım ana ikaz jeneratörü |
|
| 471 |
Technical |
main span n.
|
ana açıklık |
|
| 472 |
Technical |
main drain n.
|
ana akaç |
|
| 473 |
Technical |
main canal n.
|
ana akanak |
|
| 474 |
Technical |
main current n.
|
ana akım |
|
| 475 |
Technical |
main flow n.
|
ana akım |
|
| 476 |
Technical |
main anode n.
|
ana anot |
|
| 477 |
Technical |
main aisle n.
|
ana ara yol |
|
| 478 |
Technical |
main circuit connection n.
|
ana besleme hattı |
|
| 479 |
Technical |
main constituent n.
|
ana bileşen |
|
| 480 |
Technical |
main constituent n.
|
ana bileşen temel bileşen |
|
| 481 |
Technical |
main field winding n.
|
ana bobin sargısı |
|
| 482 |
Technical |
common main n.
|
ana boru |
|
| 483 |
Technical |
main pipe n.
|
ana boru |
|
| 484 |
Technical |
main line n.
|
ana boru |
|
| 485 |
Technical |
main pipeline n.
|
ana boru hattı |
|
| 486 |
Technical |
main pipe support n.
|
ana boru suportu |
|
| 487 |
Technical |
main discharge canal n.
|
ana boşaltım suyolu |
|
| 488 |
Technical |
main dimensions n.
|
ana boyutlar |
|
| 489 |
Technical |
main zone n.
|
ana bölge |
|
| 490 |
Technical |
main drafting zone n.
|
ana bölge genişliği |
|
| 491 |
Technical |
main zone condenser n.
|
ana bölge yoğunlaştırıcısı |
|
| 492 |
Technical |
main steam n.
|
ana buhar |
|
| 493 |
Technical |
main steam flow n.
|
ana buhar akımı |
|
| 494 |
Technical |
main steam pressure n.
|
ana buhar basıncı |
|
| 495 |
Technical |
main steam outlet temperature n.
|
ana buhar çıkış sıcaklığı |
|
| 496 |
Technical |
main steam flow rate n.
|
ana buhar debisi |
|
| 497 |
Technical |
main steam inlet n.
|
ana buhar girişi |
|
| 498 |
Technical |
main steam pipe n.
|
ana buhar hattı |
|
| 499 |
Technical |
main steam control valve n.
|
ana buhar reglaj valfi |
|
| 500 |
Technical |
main steam temperature n.
|
ana buhar sıcaklığı |
|
