modern - Türkisch Englisch Wörterbuch

modern

Bedeutungen von dem Begriff "modern" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 28 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
modern adj. çağdaş
It is my personal wish that a realistic and modern proposal will be found through your negotiations.
Müzakereleriniz sonucunda gerçekçi ve çağdaş bir teklifin ortaya çıkması şahsi dileğimdir.

More Sentences
modern adj. modern
Mr Peres told us yesterday that he supported a flourishing and modern Palestinian Authority.
Sayın Peres dün bize gelişen ve modern bir Filistin Yönetimini desteklediğini söyledi.

More Sentences
Computer
modern adj. modern
Mr Peres told us yesterday that he supported a flourishing and modern Palestinian Authority.
Sayın Peres dün bize gelişen ve modern bir Filistin Yönetimini desteklediğini söyledi.

More Sentences
General
modern n. çağcıl kimse
modern n. modern kimse
modern adj. bugünkü
modern adj. muasır
modern adj. yeni
modern adj. çağcıl
modern adj. asri
Technical
modern adj. en yeni
Architecture
modern adj. çağcıl
Printing
modern n. giambattista bodoni'nin 18. yüzyıl tasarımlarına dayanıp eski stile zıt olan bir baskı tipi stili
Social Sciences
modern n. modern insan
modern n. şu an hayatta olan insan
modern n. günümüzde yaşayan insan
modern n. çağdaş insan
Linguistics
modern adj. yaşayan bir dile veya dil grubuna ait
modern adj. yaşayan bir dil veya dil grubuyla ilgili
modern adj. yaşayan (dil)
modern adj. bir dilin gelişiminin en son aşamasındaki formuna ait
modern adj. bir dilin gelişiminin en son aşamasındaki formuyla ilgili
History
modern adj. az veya çok uzak geçmişten günümüze uzanan bir döneme ilişkin
modern adj. az veya çok uzak geçmişten günümüze uzanan bir döneme ait
modern adj. az veya çok uzak geçmişten günümüze uzanan bir dönemin özelliğini taşıyan
Art
modern n. modern sanatla uğraşan kimse
modern n. modern sanat eserleri üreten kimse
modern adj. geleneksel ifade biçimlerinden ve tekniklerden ayrılıp deneyselliğe, cesarete ve yaratıcı özgünlüğe vurgu yapan (sanatsal hareket veya üslup)

Bedeutungen von dem Begriff "modern" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 40 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
modern modern adj.
Mr Peres told us yesterday that he supported a flourishing and modern Palestinian Authority.
Sayın Peres dün bize gelişen ve modern bir Filistin Yönetimini desteklediğini söyledi.

More Sentences
General
modern streamlined adj.
To strengthen them, they must be streamlined and modernised.
Bu kurumların güçlendirilmesi için daha düzenli ve modern hale getirilmeleri gerekmektedir.

More Sentences
modern advanced adj.
There's a conviction that advanced rooms are cold and need character.
Modern odaların soğuk ve kişiliksiz olduğuna dair bir inanış var.

More Sentences
Computer
modern modern adj.
Mr Peres told us yesterday that he supported a flourishing and modern Palestinian Authority.
Sayın Peres dün bize gelişen ve modern bir Filistin Yönetimini desteklediğini söyledi.

More Sentences
Common Usage
modern contemporary adj.
General
modern neoteric adj.
modern latterday adj.
modern new adj.
modern hip adj.
modern state of the art adj.
modern mod adj.
modern up to date adj.
modern latter adj.
modern groovy adj.
modern newfashioned adj.
modern nonconventional adj.
modern latter-day adj.
modern leading-edge adj.
modern cutting-edge adj.
modern new-fashioned adj.
modern present day adj.
modern up-to-date adj.
modern new-wave adj.
modern contempo adj.
modern contemporanean adj.
modern forwardly adj.
modern sleek adj.
modern space-age adj.
modern streamline adj.
modern contemp (contemporary) abrev.
modern contemp. (contemporary) abrev.
Colloquial
modern zeitgeisty adj.
modern not your dad's expr.
modern not your daddy's expr.
Idioms
modern not your father's adj.
modern new school adj.
modern in the groove expr.
modern in tune with the times expr.
Aeronautic
modern update n.
Slang
modern turned-on adj.

Bedeutungen, die der Begriff "modern" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 309 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
modern edebiyat modern literature n.
The Satanic Verses by Salman Rushdie is a real masterpiece of modern literature.
Salman Rüşdi'nin "Şeytan Ayetleri" modern edebiyatın gerçek başyapıtıdır.

More Sentences
modern medeniyet modern civilization n.
Modern civilization is founded on science and education.
Modern medeniyet bilim ve eğitim üzerine kurulmuştur.

More Sentences
modern uygarlık modern civilization n.
Modern civilisation is rightly offended by this unregulated trade in death.
Modern uygarlık, bu kuralsız ölüm ticaretinden haklı olarak rahatsızdır.

More Sentences
modern felsefesi modern philosophy n.
Modern philosophy has its beginnings in the 19th century.
Modern felsefenin başlangıcı 19. yüzyıla dayanıyor.

More Sentences
modern resim modern painting n.
Tom has an aesthetic sense for modern painting.
Tom'un modern resim için estetik bir anlayışı var.

More Sentences
modern sanat modern art n.
He gave an interesting broadcast about modern art.
Modern sanat hakkında ilginç bir yayın yaptı.

More Sentences
modern diller modern languages n.
I'm losing my passion for modern languages.
Modern dillere olan tutkumu kaybediyorum.

More Sentences
modern tarih modern history n.
He knows about the modern history of France.
O, Fransa'nın modern tarihi hakkında bilgi sahibidir.

More Sentences
modern bilim modern science n.
Modern science has turned many impossibilities into possibilities.
Modern bilim pek çok imkânsızlığı imkânlara dönüştürdü.

More Sentences
modern çalışma modern study n.
All of the modern studies run to the contrary.
Tüm modern çalışmalar bunun tam tersini söylemektedir.

More Sentences
modern çağ modern era n.
In the modern era, they have twice been overrun in brutal wars serving oil interests.
Modern çağda, petrol çıkarlarına hizmet eden acımasız savaşlarda iki kez istila edilmişlerdir.

More Sentences
modern çağ modern age n.
Perhaps in the modern age such markets are no longer the best way of dealing with the trade in animals.
Belki de modern çağda bu tür pazarlar artık hayvan ticaretiyle başa çıkmanın en iyi yolu değildir.

More Sentences
modern şehir modern city n.
São Paulo is Brazil's most modern city.
São Paulo Brezilya'nın en modern şehridir.

More Sentences
modern devlet modern state n.
Policing is one of the key functions of modern states.
Polislik, modern devletlerin temel işlevlerinden biridir.

More Sentences
modern kölelik modern slavery n.
Mr Van Hecke's report focuses on terrorism and modern slavery.
Bay Van Hecke'nin raporu terörizm ve modern köleliğe odaklanıyor.

More Sentences
modern kolaylık mod con n.
My mother had none of the mod cons which are available to today's housewives.
Annem bugünün ev kadınlarının sahip olduğu hiçbir modern kolaylığa sahip değildi.

More Sentences
daha modern more modern adj.
This represents a first step towards the European Union's lawmaking becoming more modern.
Bu, Avrupa Birliği'nin kanun yapma sürecinin daha modern hale gelmesine yönelik ilk adımı temsil etmektedir.

More Sentences
çok modern tarzda (mobilya) high-tech adj.
The showroom featured minimalist high-tech furniture pieces.
Sergi salonunda minimalist ve çok modern tarzda mobilyalar yer alıyordu.

More Sentences
Linguistics
modern ibranice modern hebrew n.
Modern Hebrew is easier than Ancient Hebrew.
Modern İbranice, Eski İbraniceden daha kolay.

More Sentences
Sport
(antik veya modern) olimpiyat oyuncusu olympian n.
Michael Phelps is the winningest Olympian ever.
Michael Phelps şimdiye kadarki en başarılı Olimpiyat oyuncusudur.

More Sentences
General
modern güzel sanatlar modern arts n.
modern estetik modern aesthetics n.
modern askeri tarih modern military history n.
modern kadın ticareti global trafficking of women n.
modern heykel modern sculpture n.
modern kamboçya'nın yerlisi khmer n.
modern mimari modern architecture n.
modern dans modern dancing n.
modern israil devletine ait veya onunla ilgili olan israeli n.
modern ahlak modern ethics n.
modern dans modern dance n.
modern bale modern ballet n.
kabin veya koltuk taşıyabilen modern kayak teleferiklerine verilen isim chondola n.
modern kadın ticareti modern woman trade n.
modern geometri modern geometry n.
modern kimse modern n.
modern heykeltıraşlık modern sculpture n.
modern ispanyolca modern spanish n.
modern cadılık wicca n.
modern pazarlama modern marketing n.
modern ama yine de klişe olmuş yeni kelime buzzword n.
post-modern toplum post industrial society n.
modern genetiğin bulgularıyla darwincilik neo-darwinism n.
modern eğitim modern education n.
modern toplumun sorunları challenges of modern society n.
modern yabancı dil modern foreign language n.
modern psikoloji modern psychology n.
modern dönemden sonraki döneme verilen ad postmodernism n.
geç modern dönem late modern period n.
erken modern dönem early modern period n.
modern bilimin doğuşu the birth of modern science n.
modern bilimin doğuşu the dawn of modern science n.
modern çizgi modern line n.
modern çizgi modern style n.
modern fabrika modern factory n.
modern şeyler modern things n.
(elektronik eşyalar gibi hayatı kolaylaştıran) modern kolaylıklar modern conveniences n.
modern sanat müzesi museum of modern art n.
havalı, modern revaçta mekan hip venue n.
modern elektronik çağı modern electronic age n.
modern dansçı modern dancer n.
ingiliz matematikçi ve modern bilgisayarlardakine benzer prensiplere dayanan analitik makinenin mucidi babbage charles n.
modern alim modern scholar n.
modern bilgin modern scholar n.
modern fenomen modern phenomenon n.
modern durum modern state n.
doğasındaki özenli tarafı ortaya çıkararak, çocuk bakımı ve ev işlerinde eşit sorumluluk alan modern erkek new man n.
modern italya'da geniş bir malikane latifondo n.
modern cadılık inancında ve diğer birtakım dinlerde kişisel dönüşüme veya dışsal değişime sebep olduğu düşünülen faaliyet magick n.
(malezya'da) modern ilaçların yanında geleneksel otların da satıldığı fakat reçete edilmiş ilaçların tedarik edilemediği çin menşeli eczane medicine shop n.
kuzey iskoçya'daki klan üyeleri ve askerlerce giyilen tarihi kıyafetin resmi etkinliklerde giyilen modern versiyonu highland dress n.
modern olma hipness n.
klasik baleden daha gayri resmi olan bir modern bale türü modern dance n.
modern olan şey modernity n.
(modern etkinliklerde ödül olarak verilen) büyük dekoratif kupa loving cup n.
modern bir roma arşını türü geometric pace n.
gramın onda birine eşit olan modern bir yunan ağırlık birimi obolus n.
(bale, modern dans veya caz dansında) ayakların birbirinden ayrı durduğu bir pozisyon open position n.
(bazı modern inançlarda) sihirli çember circle of being n.
modern bir roma arşın birimi pace n.
peçiç oyununun modern bir versiyonu pachisi n.
modern pagan pagan n.
antik hindistan'da oynanan masa oyununun modern versiyonu parchesi n.
modern kimse fellow n.
modern şey fellow n.
bir tür modern dans interpretative dancing n.
modern mızraklı süvari rejimini temsil eden flama pennon n.
modern mızraklı süvari rejimini temsil eden flama penon n.
modern sonrası kimse postmodern n.
yaklaşık 1 tona eşdeğer olan modern bir ağırlık birimi fodder n.
rafael öncesi resmini takip ettiğini öne süren modern bir sanat akımı preraphaelism n.
britanya'nın kültür ve eğitimini dünyaya yayma amaçlı kurulmuş bir konsey tarafından verilen modern bir onur ödülü freedom of the city n.
(modern cadılık uygulamalarında) çıplak olma sky clad n.
modern seyirci modern audience n.
modern izleyici modern audience n.
bir ayağın modern vezinde kullanımı substitution n.
modern evrimsel sentez synthesis n.
modern sentez synthesis n.
son derece modern ultramodern adj.
sözümona modern modernistic adj.
modern ötesi postmodern adj.
daha modern more contemporary adj.
modern zaman modern-day adj.
çok modern ultramodern adj.
modern olmayan unmodern adj.
modern olmayan not modern adj.
modern olmayan old-fashioned adj.
modern insan ile ilgili neoanthropic adj.
modern insana benzeyen neoanthropic adj.
modern davranışlara karşı olan antimodern adj.
modern olmayan uncontemporary adj.
aşırı modern fangled adj.
modern dönem öncesi premodern adj.
ultra modern supermodern adj.
son derece modern up to the minute adv.
modern olarak contemporarily adv.
modern zamanlarda in modern times adv.
modern bir tarzda neoterically adv.
modern zamanlarda modernly adv.
modern bir şekilde modernly adv.
Phrasals
birine/bir şeye modern bir görünüm kazandırmak jazz someone/something up v.
Phrases
günümüz modern dünyasında in today's our modern world expr.
günümüzün modern dünyasında in today's our modern world expr.
Colloquial
modern/son moda görünmeye çalışan kimse mod poser n.
modern/modaya uygun bir görüntü çizmeye çalışan kimse mod poser n.
modern pozlarına giren kimse mod poser n.
sadece dış görünüşü modern olan kimse mod poser n.
dışarıda modern görünen/modernlik taslayan kimse mod poser n.
sadece kıyafetleri modern olan kimse mod poser n.
seri üretimden çıkmış gibi görünen, ayırt edici özellikleri bulunmayan ve yerel mimariyle uyumsuz olan büyük ve modern ev mcmansion n.
(elektronik eşyalar gibi hayatı kolaylaştıran) modern kolaylıklar mod cons n.
modern düşünmemek live in the past v.
güncellenmiş veya modern versiyon belirten ön ek nu- pref.
günümüz modern zamanlarında in this day and time expr.
Idioms
puta tapanların veya modern büyücülüğe inananların ayinlerinde kullandıkları eşyaları sakladıkları dolap broom closet n.
modern davranmak go with the tide v.
modern davranmak go with the times v.
modern olmak/olmaya çalışmak keep in step with the times v.
konfor sağlayan modern eşyalı (with) all mod cons adj.
modern kolaylıklarla dolu (with) all mod cons adj.
modern ve ileri all-dancing adj.
günümüz modern zamanlarında in this day and age expr.
en modern at the cutting edge expr.
en modern on the leading edge expr.
en modern on the cutting edge expr.
en modern on the bleeding edge expr.
modern ve ileri all-singing expr.
modern (bir şey) (something) is not your dad's expr.
modern (bir şey) (something) is not your daddy's expr.
(modern zaman cadılığında) büyü çemberi oluşturma drawing down the moon expr.
Speaking
çok modern/moda the height of fashion expr.
Trade/Economic
modern proje yönetimi modern project management n.
Law
modern yunan yasama meclisinin alt kanadı boule n.
Politics
modern yunanistan’daki eyalet yönetim sistemi nomarchy n.
(modern diplomaside) ingiltere, fransa, almanya, avusturya, rusya ve italya the great powers n.
avrupa modern diller merkezi european centre for modern languages n.
modern amerikan romani the modern american novel n.
sanayi ötesi/post modern tartışması post-industrial/post-modern debate n.
(modern yunanistan'da) ilçe eparchy n.
(modern yunanistan'da) belediye demos n.
(modern yunanistan'da) bir kenti veya birkaç köyü kapsayan idari bölge demos n.
yozlaşmış ülkelerin prestijli spor organizasyonlarına ev sahipliği yaparak uluslararası arenada kendilerini modern/gelişmiş gösterme çabası sportswashing n.
Technical
modern büro automated office n.
modern el terazisine benzeyen bir denge aleti roman balance n.
Computer
modern görünüş modern cool n.
modern çince simplified chinese n.
modern şekiller modern shapes n.
modern şık modern cool adj.
modern: bant modern: band expr.
Telecom
modern eşdeğer varlık modern equivalent asset (mea) n.
Textile
deseni modern bahçe tasarımlarını andıran duvar halısı verdure n.
Architecture
modern mimarlık modern architecture n.
Automotive
modern dönem otomobili modern era car n.
Medical
modern periton diyaliz tedavisi modern peritoneal dialysis therapy n.
modern tıp modern medicine n.
Psychology
modern toplum modern community n.
Biology
(modern sınıflandırmada) geniş protozoa şubesi infusoria n.
modern genetiğin bulgularıyla düzenlenen darwinizm öğretisini esas alan neo-darwinian adj.
Marine Biology
modern zarganaları ve birçok ilgili fosil balığı içeren parlak pullu bir balık takımı ginglymodi n.
Astronomy
modern astronominin erken dönemlerinde gezegenlerin konumlarını hesaplamakta kullanılan bir cihaz theoric n.
Zoology
modern at ile genetik bağı olan at horse n.
Botanic
modern yulafın atası olan akdeniz yulafı animated oat n.
modern yulafın atası olan akdeniz yulafı wild red oat n.
modern yulafın atası olan akdeniz yulafı avene sterilis n.
modern yulafın atası olan akdeniz yulafı animated oats n.
Social Sciences
modern yönetim becerileri modern management skills n.
modern insan modern n.
modern afrika halklarının lunda krallığı asıllı bir üyesi lunda n.
(modern mısır'da) antik mısır asıllı bir etnik köken fellah n.
Education
modern ingilizce'nin yapısı structure of modern english n.
modern ingiliz şiiri modern english poetry n.
modern fransız edebiyatı modern french literature n.
modern diller masterı master of modern languages n.
modern ingilizcenin kaynakları ve gelişmesi sources and development of modern english n.
modern felsefe tarihi history of modern philosophy n.
modern felsefeye giriş introduction to modern philosophy n.
modern ingiliz romanı modern english novel n.
modern tiyatro modern drama n.
modern alman edebiyatı modern german literature n.
modern türkiye tarihi history of modern turkey n.
Linguistics
modern ibranice neo-hebraic n.
modern yunanca neo-hellenic n.
yunanistan'ın belirli bölgelerinde konuşulan modern bir yunan lehçesi tsakonian n.
erken modern ingilizce dönemi early modern english n.
modern yunan edebiyatında antik yunanca'ya özgü birtakım özellikleri barındıran bir tarz katharevusa n.
eski ingilizcede ve modern izlandacada sesli ve sessiz -th harflerini temsil eden çizgili d harfi eth n.
geç modern ingilizce late modern english n.
soğdca ve saka dillerini kapsayan eski ve modern dilleri içeren iran dilleri middle iranian n.
modern yunanca'nın halk ağzını temel alan, başka dilden alınmış kelimelerin kabul edildiği ve çekim eklerinin basitleştirildiği formu demotic n.
ırak'ta konuşulan modern arapça lehçesi iraki n.
ırak'ta konuşulan modern arapça lehçesi iraqi n.
modern hint-aryan dili prakrit n.
incil sonrası dönemde konuşulan modern ibranice ile ilgili neo-hebraic adj.
bir dilin veya edebiyatın eski ile yeni veya modern dönemleri arasında bulunan dönemini oluşturan middle adj.
antik veya modern yunan diline ait hellenic adj.
antik veya modern yunan diliyle ilgili hellenic adj.
modern yunanca'nın halk ağzını temel alan, başka dilden alınmış kelimelerin kabul edildiği ve çekim eklerinin basitleştirildiği formuna ait veya ilişkin demotic adj.
modern dil birliği mla (modern language association) abrev.
History
modern rusya'nın selefi olan bir ortaçağ slav devleti kievan russia n.
modern tahran'ın güneydoğusunda yer alan bir med imparatorluğu kenti rhagae n.
geçmişe modern pencereden bakan revisionist adj.
Archaeology
modern atlarla ilişkili soyu tükenmiş anchiterium cinsi memeli anchithere n.
soyu tükenmiş modern atlarla ilişkili bir memeli cinsi anchitherium n.
arkeolojik kalıntıları inceleyip yorumlarken arkeoloji bilimi ve modern teknolojinin kullanımı archaeological science n.
arkeolojik kalıntıları inceleyip yorumlarken arkeoloji bilimi ve modern teknolojinin kullanımı archaeometry n.
arkeolojik kalıntıları inceleyip yorumlarken arkeoloji bilimi ve modern teknolojinin kullanımı archeometry n.
arkeolojik kalıntıları inceleyip yorumlarken arkeoloji bilimi ve modern teknolojiden faydalanan kimse archaeometrist n.
modern insanları ve birçok soyu tükenmiş türü içeren bir primat cinsi homo n.
modern ligurya'da yaşayan kimse ligurian n.
modern kahire'nin kuzeyinde yer alan antik bir kent on n.
modern teknolojiyle yapılan arkeolojik keşif çalışması prospection n.
antik kalıntıları arkeoloji bilimi ve modern teknolojiyle yorumlayan archaeometric adj.
Religious
yahudiliği modern bir anlayışla ele almaya çalışan yahudi reform Jew n.
çeşitli mezheplerden kişilerin oluşturduğu ingiliz ekip tarafından hazırlanan modern bir incil çevirisi new english bible n.
daha modern veya liberal dini görüşleri, doktrinleri veya yöntemleri kabul eden kimse new light n.
dolunay sırasında gerçekleştirilen on üç modern cadı ritüelinden biri esbat n.
modern cadılık witchcraft n.
modern pagan ayini blessing n.
sonbahar ekinoksu dolaylarında yapılan modern bir pagan seremonisi harvest n.
modern ve reformist bir hindu mezhebi brahmo-somaj n.
modern cadılıkta üçüncü veya dördüncü derece erkek high priest n.
zerdüştlüğün modern bir versiyonu olan bir iran mezhebine mensup kimse gabar n.
zerdüştlüğün modern bir versiyonu olan bir iran mezhebine mensup kimse gheber n.
zerdüştlüğün modern bir versiyonu olan bir iran mezhebine mensup kimse ghebre n.
modern bir tür protestanlık akımı liberalism n.
bazı modern hristiyan cemaatlerinde düzenlenen dostluk ziyafetine benzer sembolik ziyafet love feast n.
(modern paganlıkta) kutsal yer garth n.
zerdüştlüğün modern bir versiyonu olan bir iran mezhebine mensup kimse gueber n.
gerçek katolik olduğunu öne sürüp modern roma katolik kilisesi'nin yanılmazlık yasası gibi belirli doktrin, dogma ve uygulamalarını reddeden çeşitli avrupa kiliselerinden birinin üyeleri old catholics n.
budizm ve taoizm uygulamalarını birleştiren modern dini bir hareket falun gong n.
musa hukukunun bazı koşullarını muhafaza edip kalanını modern şartlara uyduran yahudi conservative jew n.
israil'de konuşulan modern ibranicenin telaffuzu sephardi n.
Geography
kuzey afrika'da (modern libya'da) bir şehir cyrene n.
korint antik kentine yakın bulunan modern bir yunan limanı kórinthos n.
italya'da bulunan ve antik bölgenin büyük bölümünü içine alan modern bir bölge lucania n.
(modern yunanca) hymettus imittós n.
Military
kıyı bombardımanında kullanılan küçük bir tür modern savaş gemisi monitor n.
Sport
modern iniş kayağı tekniğinin başlıca formu alpine skiing n.
uluslararası modern pentatlon ve biatlon birliği union internationale de pentathlon modern et biathlon (uipmb) n.
uluslararası modern pentatlon birliği union internationale de pentathlon modern (uipm) n.
modern pentatlon modern pentathlon n.
modern olimpiyat oyunlarının düzenlenmesi olympiad n.
(antik veya modern) olimpiyat sporcusu olympian n.
modern olimpiyat oyunlarında ata binme, atışçılık, eskrim, yüzme ve koşudan oluşan yarışma pentathlon n.
Volleyball
modern voleybol modern volleyball n.
Art
modern sanatta veya yaşamda helenizmin canlandırılması neo-hellenism n.
modern dansta vurma hareketi thrust n.
modern dans modern dance n.
modern soyut sanat modern abstract art n.
modern soyut sanat contemporary abstract art n.
yüzyıl ortası modern tarz mid-century modern n.
modern amerikan sanatı american moderne n.
i̇stanbul modern sanat müzesi istanbul museum of modern art n.
modern sanatla uğraşan kimse modern n.
modern sanat eserleri üreten kimse modern n.
modern sanatın felsefesi ve uygulaması modernism n.
modern eserlerde özellikle eski tarzları kullanma historicism n.
modern eserlerde özellikle eski tarzları kullanma historism n.
bir tür modern dans interpretive dance n.
bir tür modern dans interpretive dancing n.
sıkıcı bir şekilde modern olan moderne adj.
yavan bir şekilde modern olan moderne adj.
gösterişli bir şekilde modern olan moderne adj.
queensland modern sanat galerisi goma (the queensland gallery of modern art) abrev.
Music
modern batı popundan etkilenmiş geleneksel cezayir müziği alt yapısına sahip bir tür cezayir popüler müziği rai n.
standart modern çince ile yazılıp kanton çincesi ile söylenen pop müzik türü cantopop n.
bach müziğini çalarken clarino pasajlarında kullanılan üç valflı küçük, modern trompet bach trumpet n.
modern yunanca'da klasik gitarı tanımlayan telli bir antik çalgı cithara n.
modern yunanca'da klasik gitarı tanımlayan telli bir antik çalgı kithara n.
modern bir cava müzik tarzı jaipongan n.
afrika'ya özgü mbira çalgısının modern versiyonu kalimba n.
caz ve pop gibi modern müziklerde sıklıkla kullanılan, majör üçlüden ve üzerine majör yedinci eklenmiş kök sesten oluşan bir akor major seventh chord n.
geleneksel unsurlarla modern müziği birleştiren güney afrika'ya özgü bir dans müziği mbaqanga n.
geleneksel unsurlarla modern müziği birleştiren güney afrika'ya özgü bir dans müziği mbaganga n.
vücudun zeminde döndürüldüğü akrobatik ve modern dans egzersizi roll n.
1980'lere özgü hip-hop müzik tarzını taklit eden modern müzik old skool n.
ritim ve blues müziğinin modern ve ticari odaklı türü contemporary r&b n.
popüler hindistan sineması için bestelenen, geleneksel ve modern enstrümanların bir arada bulunduğu film müziği filmi n.
modern flütün eski bir formu flute a bec n.
modern bir yunan halk dansı romaika n.
modern latin müziğinin temellerini atmış olan geleneksel bir küba müziği tarzı sonero n.
alışılmadık ve çok popüler olmayan (modern elektronik tarzı) leftfield adj.
Theatre
antik yunan ve eski roma'da oynanan sessiz tiyatronun modern formu mime n.
küçük ölçekli ve geleneklere bağlı olmadan icra edilen modern müzikal-dramatik eser music theatre n.
Cinema
modern zamanlarda çekildiği halde olay örgüsü veya stil bakımından siyah-beyaz film özelliği gösteren neo-noir adj.
Slang
modern caz hayranı kimse hipster n.
çok modern superfly adj.
Anthropology
modern insan türü homo sapiens'e ait veya ilişkili sapiens adj.
Star Wars
aldera modern anlatım müzesi aldera museum of modern expression n.