need - Türkisch Englisch Wörterbuch

need

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "need" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 51 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
need n. gereksinim
It is all about the need for modernisation and the future viability of the European competition policy.
Tüm mesele modernizasyon gereksinimi ve Avrupa rekabet politikasının gelecekteki uygulanabilirliği ile ilgilidir.

More Sentences
need n. gerek
There is no need for this phrase in the text any more.
Artık metinde bu ifadenin yer almasına gerek yok.

More Sentences
need n. ihtiyaç
There was never any need to take fish into common ownership.
Balıkların ortak mülkiyete alınması gibi bir ihtiyaç hiç olmadı.

More Sentences
need v. ihtiyaç duymak
Information forms the basis of understanding and thus of the popular grass-roots support that the EU needs.
Bilgi, anlayışın ve dolayısıyla AB'nin ihtiyaç duyduğu halk taban desteğinin temelini oluşturur.

More Sentences
General
need n. gereklilik
That was a bad move and could undermine confidence in the need for the pact and the Commission's authority.
Bu kötü bir hamleydi ve anlaşmanın gerekliliğine ve Komisyon'un otoritesine olan güveni sarsabilirdi.

More Sentences
need n. ihtiyaç
Therefore, there is a need for a more long-term and dynamic approach in the Commission's assessment of mergers.
Bu nedenle, Komisyon'un birleşmeleri değerlendirmesinde daha uzun vadeli ve dinamik bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.

More Sentences
need n. lüzum
I don't think there is any need for you to explain.
İzah etmenize lüzum olduğunu zannetmem.

More Sentences
need n. zorunluluk
If I can get a book from the library, it saves me from needing to buy it in the bookshop.
Kütüphaneden bir kitap alabilirsem, beni kitapçıdan satın alma zorunluluğundan kurtarır.

More Sentences
need v. gerekli olmak
It is substantially less than what would be needed to reduce the debts that are still outstanding.
Halen ödenmemiş olan borçların azaltılması için gerekli olandan önemli ölçüde daha azdır.

More Sentences
need v. gerektirmek
Sometimes we discover a real area that needs legislation and yet we are powerless to act.
Bazen mevzuat gerektiren gerçek bir alan keşfederiz ama yine de harekete geçecek gücümüz yoktur.

More Sentences
need v. gerekmek
We need also to be sensitive to the concerns of Member States.
Üye Devletlerin endişelerine karşı da duyarlı olmamız gerekiyor.

More Sentences
need v. gereksinim duymak
You might need those.
Bunlara gereksinim duyabilirsiniz.

More Sentences
need v. ihtiyacı olmak
What the industry needs is legal certainty and reasonable time periods.
Sektörün ihtiyacı olan şey yasal kesinlik ve makul sürelerdir.

More Sentences
need v. istemek
We need to ask all creditors to come forward to present their case.
Tüm alacaklılardan kendi durumlarını ortaya koymalarını istemeliyiz.

More Sentences
need v. gerek duymak
Tom says Mary won't need to do that.
Tom, Mary'nin buna gerek duymayacağını söylüyor.

More Sentences
need v. ihtiyaç hissetmek
It is precisely those who feel the need to control everything that end up controlling nothing at all.
Her şeyi kontrol etme ihtiyacı hissedenler, sonunda hiçbir şeyi kontrol edemez hale gelirler.

More Sentences
Trade/Economic
need n. ihtiyaç
In actual fact, there is more need for fundamental staffing reform.
Aslında, köklü personel reformuna daha fazla ihtiyaç vardır.

More Sentences
Technical
need v. ihtiyacı olmak
It is palpably obvious that rural areas there need development.
Kırsal bölgelerin kalkınmaya ihtiyacı olduğu apaçık ortadadır.

More Sentences
General
need n. yoksulluk
need n. gerekseme
need n. darlık
need n. iktiza
need n. gereklik
need n. zaruret
need n. yolsuzluk
need n. eksiklik
need n. hacet
need n. ihtiyaç duyma
need n. aciliyet
need n. zor durum
need n. muhtaç olma
need n. zorunluk
need n. yokluk
need n. fakirlik
need n. gerekme
need v. gereksemek
need v. gereksinmek
need v. muhtaç olmak
need v. -e ihtiyacı olmak
need v. -e muhtaç olmak
need v. -e ihtiyaç duymak
need v. şart olmak
need v. lazım gelmek
need v. icap etmek
need v. ihtiyaç olmak
need v. lazım olmak
Trade/Economic
need n. gereksinme
need n. tüketilecek mal ve hizmetlere duyulan istek
Psychology
need n. organizmayı bir hedefe yönelmeye iten psikolojik etken
Physiology
need n. organizmada homeostazinin sürdürülmesi için gereken fizyolojik koşul
Archaic
need v. mecburiyet belirten yardımcı fiil

Bedeutungen, die der Begriff "need" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
urgent need n. acil ihtiyaç
This highlights the urgent need for coordinated measures against this form of organised crime.
Bu durum, bu tür organize suçlara karşı eşgüdümlü tedbirlere duyulan acil ihtiyacı vurgulamaktadır.

More Sentences
social need n. sosyal ihtiyaç
We support a different policy, where pensions will respond to modern social needs.
Emekli maaşlarının modern sosyal ihtiyaçlara cevap vereceği farklı bir politikayı destekliyoruz.

More Sentences
great need n. büyük ihtiyaç
It is because there is a great need for structural funding to be spent in our various countries and regions.
Çünkü yapısal fonların çeşitli ülke ve bölgelerimizde harcanmasına büyük ihtiyaç var.

More Sentences
financial need n. mali ihtiyaç
In paragraph 38, the report calls for an assessment of economic and financial needs.
38. paragrafta rapor, ekonomik ve mali ihtiyaçların değerlendirilmesini talep etmektedir.

More Sentences
pressing need n. acil ihtiyaç
There is also a pressing need to raise environmental awareness in Russia.
Rusya'da çevre bilincinin artırılmasına da acil ihtiyaç vardır.

More Sentences
special need n. özel ihtiyaç
How then would the special needs of people with disabilities be affected?
Bu durumda engelli insanların özel ihtiyaçları nasıl etkilenecektir?

More Sentences
need to v. gerekmek
The involvement of the European Parliament certainly needs to be improved.
Avrupa Parlamentosu'nun katılımının kesinlikle geliştirilmesi gerekmektedir.

More Sentences
need to v. lazım olmak
Tom had enough money to buy everything he needed to buy.
Tom'un alması lazım olan her şeyi almaya yetecek kadar parası vardı.

More Sentences
need help v. yardıma ihtiyacı olmak
For example, I was in Brittany after the Erika oil spill, when France needed help with bird cleaning.
Örneğin Erika petrol sızıntısından sonra Fransa'nın kuş temizliği konusunda yardıma ihtiyacı olduğunda Brittany'deydim.

More Sentences
need to v. zorunda olmak
Tom realized he didn't need to do that.
Tom, bunu yapmak zorunda olmadığını fark etti.

More Sentences
not need v. gerek duymamak
Tom said that he thought that I might not need to do that until October.
Tom, Ekim ayına kadar bunu yapmaya gerek duymayabileceğimi düşündüğünü söyledi.

More Sentences
need time v. zamana ihtiyacı olmak
Tom says he needs time to think about what he's going to do next.
Tom bundan sonra ne yapacağını düşünmek için zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor.

More Sentences
need money v. paraya sıkışmak
My aunt helps me when I need money.
Ne zaman paraya sıkışsam teyzem yardımcı olur.

More Sentences
need fixing v. tamir edilmesi gerekmek
What else needs fixing?
Tamir edilmesi gereken başka ne var?

More Sentences
need a vacation v. tatile ihtiyacı olmak
Tom says he needs a vacation.
Tom tatile ihtiyacı olduğunu söylüyor.

More Sentences
be no need v. gerek olmamak
Tom felt that there was no need to hurry.
Tom acele etmeye gerek olmadığını hissetti.

More Sentences
in need of prep. muhtaç
The children are in need of you.
Çocuklar sana muhtaç.

More Sentences
Phrases
if need be expr. gerekirse
We need to be sure that if need be, the country whose flag the ship is flying will accept liability.
Gerektiğinde, geminin bayrağını taşıdığı ülkenin sorumluluğu kabul edeceğinden emin olmalıyız.

More Sentences
Colloquial
need doing v. yapılması gerekmek
I'll do whatever you need done.
Ne yapılması gerekiyorsa yapacağım.

More Sentences
in need (of something) expr. (bir şeye) ihtiyacı olan
A friend in need is a friend indeed, says an old proverb to be found in many languages.
İhtiyacı olan dost gerçekten dosttur, der birçok dilde bulunan eski bir atasözü.

More Sentences
Speaking
need to know expr. bilmem gerekiyor
Turkey needs to know that this is damaging its prospects.
Türkiye'nin bunun umutlarına zarar verdiğini bilmesi gerekiyor.

More Sentences
need to know expr. bilmeliyim
I need to know more about you.
Senin hakkında daha çok şey bilmeliyim.

More Sentences
you'll need this expr. buna ihtiyacın olacak
You'll need this.
Buna ihtiyacın olacak.

More Sentences
General
a friend in need n. kara gün dostu
achievement need n. başarı ihtiyacı
deference need n. saygı gereksinimi
persons in need of help n. muhtaçlar
dependency need n. bağımlılık ihtiyacı
vital need n. zorunlu ihtiyaç
person in need of nursing n. bakıma muhtaç kimse
handicapped person in need of nursing n. bakıma muhtaç özürlü
an immortal person believed to come in time of need n. hızır
handicapped children who need special education n. özel eğitime muhtaç özürlü çocuklar
mission need statement n. görev ihtiyacı beyanı
energy need n. enerji ihtiyacı
principle factors in need of strengthening n. güçlendirilmesi gereken temel noktalar
person in need of nursing n. bakıma muhtaç insan
lack of need n. gereksizlik
the need of success n. başarı ihtiyacı
family in need of protection n. korunmaya muhtaç aile
elder in need of nursing n. bakıma muhtaç yaşlı
persons in need of help n. muhtacin
material need n. maddi gereksinim
material need n. malzeme gereksinimi
basic need n. temel ihtiyaç
sexual need n. cinsel ihtiyaç
poverty and need n. fakru-zaruret
funding need n. fon ihtiyacı
need to use the toilet n. tuvalet ihtiyacı
need to use the loo n. tuvalet ihtiyacı
need to use the bathroom n. tuvalet ihtiyacı
need satisfying products n. ihtiyaç gidermeye yönelik ürünler
need for education n. eğitim ihtiyacı
educational need n. eğitim ihtiyacı
personal need n. zati ihtiyaç
personal need n. kişisel ihtiyaç
an unmet need n. karşılanmamış ihtiyaç
fresh air need n. taze hava ihtiyacı
food need n. gıda ihtiyacı
food need n. yiyecek gereksinimi
social need n. sosyal gereksinim
primary need n. öncelikli ihtiyaç
historic need n. tarihsel ihtiyaç
internal need n. iç ihtiyaç
domestic need n. iç ihtiyaç
daily water need n. günlük su ihtiyacı
need-to-know n. gizli bilgi
long-felt need n. uzun süredir duyulan ihtiyaç
long-felt need n. uzun süredir ihtiyaç duyulan şey
financial need n. parasal ihtiyaç
financial need n. finansal ihtiyaç
need for shelter n. barınma ihtiyacı
critical need n. kritik ihtiyaç
need recognition n. ihtiyaç belirleme
need to change n. değişiklik ihtiyacı
special need n. özel gereksinim
be in need of v. gereksinmek
need to urinate v. sıkışmak
be in need v. gereksinmek
fulfill the need v. ihtiyacı gidermek
be in need of v. gereksemek
be in need v. muhtaç olmak
be badly in need of v. kıvranmak
be in need of v. muhtaç olmak
meet a need v. ihtiyacı karşılamak
satisfy a need v. ihtiyacı karşılamak
dispense with the need for v. gereksiz kılmak
meet the need v. ihtiyacı gidermek
need to peepee v. çişi gelmek
be in need of v. gereksinim duymak
be in need v. gereksemek
be in need of v. istemek
need somebody's help v. birine işi düşmek
not to have a need for something v. gerek duymamak
not feel the need (to do something) v. gerek görmemek
not have a need for something v. gerek görmemek
not feel the need (to do something) v. gerek duymamak
not need v. gerek görmemek
need more sources v. daha fazla kaynağa ihtiyaç duymak
meet one's need v. ihtiyaç karşılamak
need one's testimony v. tanıklığına gerek duyulmak
need one's testimony v. tanıklığına ihtiyaç duymak
need one's testimony v. tanıklığına gerek duymak
be in need of restoration v. restore edilmeye gerek duymak
be in need of restoration v. restorasyona gerek duymak
for there to be no longer any need for v. mahal kalmamak
be urgently in need of v. acil ihtiyacı olmak
need a pee v. çişi gelmek
address the need v. ihtiyaç karşılamak
fulfil the need v. ihtiyaç karşılamak
create a need v. ihtiyaç oluşturmak
meet the need v. ihtiyaç karşılamak
no need to v. esprisi kalmamak
no need to v. bir esprisi kalmamak
not need to v. esprisi kalmamak
not need to v. bir esprisi kalmamak
satisfy one's need v. ihtiyacını gidermek
meet one's need v. ihtiyacını gidermek
fulfil one's need v. ihtiyacını gidermek
satisfy the need v. ihtiyaç karşılamak
need to v. gerek görmek
have need for v. gerek duymak
need attention v. ilgi istemek
need attention v. ilgiye muhtaç olmak
need expertise v. uzmanlık gerektirmek
create need v. ihtiyaç doğurmak
need expertise v. uzmanlık istemek
be in need of v. gereksinim içinde olmak
fulfil a need v. gereksinim karşılamak
address a need v. gereksinim karşılamak
meet a need v. gereksinim karşılamak
fulfil a need v. eksiklik gidermek
satisfy a need v. eksiklik gidermek
be in need of v. -e ihtiyacı olmak
fail the final exam and need to sit for the make-up exam v. bütünlemeye kalmak
need to v. -e mecbur olmak
feel the need v. gereği hissetmek
need to do v. gereği hissetmek
need toilet v. çok sıkışmak
need toilet v. tuvaleti gelmek
need toilet v. tuvalete gitmek istemek
feel the need of v. ihtiyaç hissetmek
need to sleep v. uykusu olmak
need to sleep v. uykusu gelmek
be in need of v. ihtiyacı olmak
feel the need of v. ihtiyacını duymak
feel the need of v. ihtiyacını hissetmek
meet a need v. ihtiyaç gidermek
satisfy a need v. ihtiyaç gidermek
need a heck of a knack to do v. ustalık gerektirmek
need immediately v. acilen ihtiyaç duymak
need new blood v. taze kana ihtiyaç duymak
meet the need v. ihtiyaca cevap vermek
satisfy the need v. ihtiyaca cevap vermek
respond the need v. ihtiyaca cevap vermek
fulfill the need v. ihtiyaca cevap vermek
need to arise v. ihtiyaç doğmak
need to arise v. gereksinim doğmak
be in need of v. ihtiyacında olmak
be in need of v. ihtiyaç duymak
need cash v. paraya sıkışmak
need cash v. nakite sıkışmak
need money v. nakite sıkışmak
need a dictionary v. sözlüğe ihtiyaç duymak
need little v. az ihtiyaç duymak
have little need of something v. az ihtiyaç duymak
need/require help v. yardım gerektirmek
be in urgent need of v. acil ihtiyaç duymak
be in urgent need of v. acilen ihtiyacı olmak
need fixed v. tamir edilmesi gerekmek
need fixing v. tamire gerek duymak
need time to think v. düşünmek için zamana ihtiyacı olmak
need recovery time v. iyileşmek için zamana ihtiyacı olmak
need time to recover v. iyileşmek için zamana ihtiyacı olmak
be in need of help v. yardıma ihtiyacı olmak
feel the need to collect things v. bir şeyler biriktirme ihtiyacı hissetmek
need one’s signature v. imzası gerekmek
need one’s signature v. imzasına ihtiyacı olmak
need the support of someone in power v. yetkili birinin desteğine ihtiyacı olmak
be in dire need of v. aşırı ihtiyacı olmak
need professional care for the rest of one's life v. hayatının geri kalan kısmında profesyonel bakıma ihtiyaç duymak
need a holiday v. tatile ihtiyacı olmak
need to dye/touch-up the roots v. saçının dip boyası gelmek
need to love and be loved v. sevmeye ve sevilmeye ihtiyacı olmak
need to address v. ele almak zorunda olmak
need to address v. üzerinde düşünülmesi gerekli olmak
need a mother care v. anne bakımına ihtiyaç duymak
need a career to fall back on v. sırtını dayayacağı bir kariyere ihtiyaç duymak
need someone to talk to v. birileriyle konuşmaya ihtiyacı olmak
determine a need v. ihtiyaç belirlemek
determine a need v. gereksinim belirlemek
need something urgently v. acilen lazım olmak
not to need v. gerektirmemek
need a secretary v. sekretere ihtiyaç duymak
respond to the need of v. ihtiyacına karşılık vermek
meet the need v. ihtiyacı karşılamak
satisfy the need v. ihtiyacı karşılamak
fulfill the need v. ihtiyaç karşılamak
be in need v. darda kalmak
need to v. gerek olmak
in need adj. yoksul
in need adj. muhtaç
in need of (further) explanation adj. izaha muhtaç
in need of repair adj. tamire muhtaç
need-based adj. ihtiyaca dayalı
in need of care adj. bakıma muhtaç
pre-need adj. vefat öncesi cenaze düzenlemelerine ait veya ilişkin
pre-need adj. (cenaze düzenlemeleri) vefat öncesi gerçekleştirilen
when there is a need adv. ihtiyaç halinde
when there is a need adv. ihtiyaç olduğunda
when there is a need adv. ihtiyaç duyulduğunda
without feeling a need (to) adv. ihtiyaç duymadan
without the need for comment adv. yoruma gerek kalmaksızın
without the need to adv. gerek kalmaksızın
without the need to adv. gerek olmaksızın
in the time of need adv. ihtiyaç anında
in times of need adv. ihtiyaç anında
need [obsolete] adv. ister istemez
at need adv. ihtiyaç halinde
in need of prep. ihtiyacında
in need of prep. gereğinde muhtaç
in need of prep. gereğinde
without the need to prep. lüzum olmaksızın
without the need to prep. lüzum kalmaksızın
no need interj. neme lazım
no need interj. neme gerek
no need interj. ne gerek var
no need interj. ne gerek
Phrasals
liars need good memories yalancıların iyi bir hafızaya ihtiyacı vardır
liars need good memories yalancıların iyi bir hafızası olmalıdır
Phrases
in case of need adv. icabederse
in case of need adv. icabı halinde
in case of need adv. gerekirse
in case of need adv. ihtiyaç halinde
in case of need adv. gerek duyulması halinde
in case of need adv. gerektiğinde
in case of need adv. ihtiyaç duyulması halinde
there is no need to state the obvious expr. bilineni tekrara gerek yok
I really need a day between saturday and sunday expr. cumartesi ve pazar'ın arasında bir gün daha olmasına ihtiyacım var
I really need a day between saturday and sunday expr. cumartesi ve pazar arasında bir güne daha ihtiyacım var gerçekten
if the need arises expr. gerekirse
should the need arise expr. gerekirse
when the need arises expr. gereksinim olduğunda
should the need arise expr. gereksinim olduğunda
as the need arises expr. gerektikçe
should the need arise expr. gereksinim doğduğunda
when the need arises expr. gereksinim doğduğunda
as the need arises expr. ihtiyaç oldukça
without any need (to) expr. ihtiyaç duymadan
should the need arise expr. ihtiyaç halinde
should the need arise expr. ihtiyaç olursa
if need be expr. icabında
if need be expr. ihtiyaç olursa
should the need arise expr. ihtiyaç olduğunda
when the need arises expr. ihtiyaç olduğunda
when the need arises expr. ihtiyaç halinde
if the need arises expr. ihtiyaç olursa
should the need arise expr. ihtiyaç duyulduğunda
when the need arises expr. ihtiyaç duyulduğunda
we need hardly mention that expr. söylemeye gerek yoktur ki
we need hardly mention that expr. söylemeye gerek yoktur ki
there is no need to ask expr. sormaya gerek bile yok
there is no need to ask expr. sormaya gerek yok
if need be expr. yeri geldiğinde
no need to make a reservation expr. rezervasyon yaptırılmasına gerek yoktur
Proverb
he that is down need fear no fall ıslanmışın yağmurdan korkusu olmaz
the worthless need no protection acı patlıcanı kırağı çalmaz
a friend in need is a friend indeed iyi dost kara günde belli olur
a friend in need is a friend indeed iyi dost kötü günde belli olur
he that is down need fear no fall kaybedecek bir şeyi olmayanın korkusu da yoktur
a friend in need is a friend indeed dost kara günde belli olur
a friend in need is a friend indeed gerçek dost kara günde belli olur
friend in need is a friend indeed dost kara günde belli olur
friend in need is a friend indeed gerçek arkadaş kara günde belli olur
you need to bait the hook to catch the fish bir şeyi yapabilmek/bir işi yürütebilmek için önce gereken hazırlıkları yapmalısın
Colloquial
need (doing) n. (yapılması) gereken
need something yesterday v. acilen gerek duymak
need it right away v. acilen ihtiyacı olmak
need something yesterday v. acilen lazım olmak
need some support v. biraz desteğe ihtiyacı olmak
need someone to talk to v. biriyle konuşmak istemek
need better shoes v. daha iyi ayakkabılara ihtiyacı olmak
need someone to talk to v. konuşacak birine ihtiyaç duymak
need a strong cup of coffee v. sert bir kahveye ihtiyacı olmak
need to urinate v. sıkışmak
need therapy v. terapiye ihtiyacı olmak
all you need is to want it v. tek yapmanız gereken onu istemek
kids really need their parents expr. çocukların gerçekten ailelerine ihtiyaçları var
need i/one say more? expr. fazla söze hacet yok
need i/one say more? expr. fazla söze ne hacet
without the need for expr. gerek kalmadan
in case of need expr. ihtiyaç halinde
bring things that you will need expr. ihtiyacın olacak şeyleri getir
in case of need expr. ihtiyaç durumunda
due to need expr. ihtiyaçtan
in case of need expr. lüzum halinde
then what do you need me for? expr. peki o halde bana neden ihtiyacın var?
all we need to do expr. tek yapmamız gereken
I don't need your smart mouth expr. ukalalığın lüzumu yok
(there's) no need (to) expr. -e lüzum/gerek yok
(there's) no need (to) expr. lüzumu/gereği yok
(there's) no need (to) expr. lüzum/gerek yok
(there's) no need (to) expr. hacet yok
(there's) no need (to) expr. '-e hacet yok
(there's) no need (to) expr. artık gerek/lüzum yok
(there's) no need (to) expr. gerek kalmadı
in need (of something) expr. (bir şeye) muhtaç
in need (of something) expr. (bir şeye) gereksinim duyan
need I remind you of (something) expr. (bir şeyi) sana hatırlatmama gerek var mı?
need I remind you of (something) expr. (bir şeyi) sana hatırlatmama gerek yok/yoktur herhalde?
we don't need no stinkin' (something)! expr. kıytırık (bir şeye) ihtiyacımız yok/gerek yok
we don't need no stinkin' (something)! expr. kıçı kırık (bir şeye) ihtiyacımız yok/hacet yok
we don't need no stinkin' (something)! expr. kokuşmuş (bir şeye) ihtiyacımız yok/gerek yok
Idioms
crying need (for someone or something) n. büyük ihtiyaç/gereksinim
a friend in need n. kara gün dostu
a crying need n. büyük ihtiyaç
a crying need n. ivedi ihtiyaç
a crying need n. acil ihtiyaç
crying need (for someone or something) n. (birisine ya bir şeye) büyük ihtiyaç
crying need (for someone or something) n. ivedi ihtiyaç
crying need (for someone or something) n. acil ihtiyaç
a friend in need (is a friend indeed) n. kara gün dostu
a friend in need (is a friend indeed) n. kötü gün dostu
crying need n. büyük ihtiyaç
crying need n. ivedi ihtiyaç
crying need n. acil ihtiyaç
friend in need n. kara gün dostu
friend in need n. kötü gün dostu
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. hiç ihtiyacı/gereği olmamak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head v. hiç ihtiyacı/gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head v. hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) like a fish needs a bicycle v. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) like a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) like a fish needs a bicycle v. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head v. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head v. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head v. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head v. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
need a firm hand v. disipline ihtiyacı olmak
need so bad one can taste it v. çok istemek
need like a hole in the head v. hiçbir şekilde ihtiyaç duymamak
need professional help v. profesyonel yardıma ihtiyacı olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle/hiç ihtiyacı olmamak
need (something) so bad (that) (one) can taste it v. (bir şeye) çok ihtiyaç duymak
need (something) so bad (that) (one) can taste it v. (bir şeye) gerçekten çok gereksinim duymak
need (something) so bad (that) (one) can taste it v. (bir şeye) rüyalarına girecek kadar çok ihtiyaç duymak
need (something) so bad (that) (one) can taste it v. (bir şeye) hayalinde dokunabilecek kadar çok ihtiyaç duymak
need (one's) head examined v. bir psikoloğa görünmesi gerekmek
need (one's) head examined v. bir doktora görünmesi gerekmek
need (one's) head examined v. aklını kaçırmış olmak
need (one's) head tested v. bir psikoloğa görünmesi gerekmek
need (one's) head tested v. bir doktora görünmesi gerekmek
need (one's) head tested v. aklını kaçırmış olmak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeye) hiç ihtiyacı olmamak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeyin) hiç gereği olmamak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeye) zerre kadar ihtiyacı olmamak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeye) hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeyin) en ufak eksikliğini çekmemek
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeye) kesinlikle lüzum duymamak
need a fix v. (bir şeye) ihtiyaç/gereksinim duymak
need a fix v. bir doz alması gerekmek
need a fix of (something) v. (bir şeye) ihtiyaç/gereksinim duymak
need a fix of (something) v. (bir şeyden) bir doz alması gerekmek
need something like a hole in the head v. bir şeye hiç ihtiyacı olmamak
need something like a hole in the head v. bir şeyin hiç gereği olmamak
need something like a hole in the head v. bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need something like a hole in the head v. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need something like a hole in the head v. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need something like a hole in the head v. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need something like a hole in the head v. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeye hiç ihtiyacı olmamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeyin hiç gereği olmamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need something like you need a hole in the head v. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
need to be done v. yapılması gerekmek
need to let off (some) steam v. içini dökmeye ihtiyacı olmak
need to let off (some) steam v. içini döküp rahatlamaya ihtiyacı olmak
need to let off (some) steam v. stres atmaya ihtiyacı olmak
need to let off (some) steam v. gerginliğini atmaya ihtiyacı olmak
need to let out (some) steam v. içini dökmeye ihtiyacı olmak
need to let out (some) steam v. içini döküp rahatlamaya ihtiyacı olmak
need to let out (some) steam v. stres atmaya ihtiyacı olmak
need to let out (some) steam v. gerginliğini atmaya ihtiyacı olmak
need to vent (to someone) v. (birine) patlamak
need to vent (to someone) v. (birine) içini boşaltmak/dökmek
need to vent (to someone) v. (birine) içindekileri söylemek/dökmek
need yesterday v. acilen gerek duymak
need yesterday v. acilen lazım olmak
you need your head examined expr. aklını kaçırmış olmalısın
you need your head examining expr. aklını kaçırmış olmalısın
you need your head testing expr. aklını kaçırmış olmalısın
you need your head examining expr. aklını kaçırmışsın
you need your head examined expr. aklını kaçırmışsın
you need your head testing expr. aklını kaçırmışsın
need your head testing expr. bir psikologa görünsen iyi olur
need your head examined expr. bir psikologa görünsen iyi olur
need your head examining expr. bir psikologa görünsen iyi olur
friend in need is friend indeed expr. dost kara günde belli olur
a friend in need a friend indeed expr. dost kara günde belli olur
a friend in need is a friend indeed expr. dost kara günde belli olur
one does not need a guide when the village is in sight expr. görünen köy kılavuz istemez
a friend in need is a friend indeed expr. gerçek arkadaş kara günde belli olur
a friend in need a friend indeed expr. iyi dost kara günde belli olur
the need of the hour expr. şu an ihtiyacımız olan şey
need your head examining expr. [eğer böyle düşünüyorsan] bir doktora görünsen iyi olur
need your head testing expr. [eğer böyle düşünüyorsan] bir doktora görünsen iyi olur
need your head examined expr. [eğer böyle düşünüyorsan] bir doktora görünsen iyi olur
in somebody's hour of need expr. zor zamanlarında
in somebody's hour of need expr. yardıma gerek duyduğu anlarda/zamanlarda
I need to go see a man about a dog expr. bir yere kadar gidiyorum/gideceğim
I need to go see a man about a dog expr. halletmem gereken bir şey/iş var
in (one's) hour of need expr. (birinin) yardıma gerek duyduğu anlarda/zamanlarda
in (one's) hour of need expr. (birinin) zor zamanlarında
in your hour of need expr. yardıma gerek duyduğun anlarda/zamanlarda
in your hour of need expr. zor zamanlarında
in your hour of need expr. gerçekten yardıma ihtiyacın olduğu/ihtiyaç duyduğun zaman
on a need-to-know basis expr. sadece bilinmesi gerektiği kadar (bilgi)
Formal
need to know n. resmi görevlerde açıklanacak gizli bilginin ilgili görevli tarafından iş için mutlaka bilinmesi gerektiğini ifade eden güvenlik kriteri
Speaking
you don't need these anymore expr. artık bunlara ihtiyacın yok
what we need now is change expr. artık değişikliğe ihtiyacımız var
we need to look to the future expr. artık geleceğe bakmamız lazım
we need some kind of relief expr. bir şekilde rahatlamalıyız
you need to take a break expr. biraz ara vermelisin
I need your help on this one expr. bu konuda yardımın gerek
I need some time expr. biraz zamana ihtiyacım var
they need you here expr. burada sana ihtiyaçları var
we need your help on something expr. bir konuda yardımın gerekiyor
call us if you need us expr. bize ihtiyaç duyarsanız aramanız yeterli
I need to use the bathroom expr. banyoyu kullanmalıyım
i need a little help expr. biraz yardıma ihtiyacım var
we need you here expr. burada sana ihtiyacımız var
I need some rest expr. biraz dinlenmeye ihtiyacım var
you didn't need to do that expr. bunu yapmana gerek yoktu
I need to know expr. bilmem gerek
you need to see a lawyer expr. bir avukatla görüşmen gerek
I need your opinion on something expr. bir konu hakkında görüşüne ihtiyacım var
I need to know your height expr. boyunun ne kadar olduğunu bilmem gerek
is there anything i need to know? expr. bilmem gereken bir şey var mı?
I need some money expr. biraz paraya ihtiyacım var
we need to start figuring things out expr. bir şeyler düşünmeye başlamalıyız
you need to listen to me expr. beni dinlemelisin
do I need to paint you a picture? expr. bunu anlaman için daha ne yapmalıyım (resim mi çizeyim/tek tek heceleyeyim mi)?
if there's anything you need I won't be far away expr. bir şeye ihtiyacın olursa yakınlarda olacağım
that's just what you need expr. bir bu eksikti
there was no need for such a thing expr. böyle bir şeye gerek yoktu
if there's anything you need don't hesitate to ask expr. bir isteğiniz olursa çekinmeden sorabilirsiniz
I need to use your computer expr. bilgisayarını kullanmam lazım
I need this too much expr. buna çok ihtiyacım var
you need this more than i do expr. buna benden daha çok ihtiyacın var
I need a plan expr. bir plana ihtiyacım var
I need it yesterday expr. bir şeye çok gerek duyulduğu anlamına gelen bir ifade
don't you need this? expr. buna ihtiyacın yok mu?
I need to use your computer expr. bilgisayarını kullanmam gerekiyor
I need to see a man about a dog expr. bir yere kadar gidip geliyorum (birini ekerken söylenir)
do you need to tell me anything? expr. bana söyleyeceğin bir şey var mı?
you need to clear your head expr. biraz kafanı rahatlatmalısın
you need to finish what you started expr. başladığın işi bitirmen gerekiyor
I need your help on something expr. bir konuda yardımın gerekiyor
do I need to paint you a picture? expr. bunu sana tek tek açıklamalı mıyım?
that's all I need! expr. bir bu eksikti!
what do I need to know? expr. bilmem gereken ne var?
call me if you need anything expr. bir şeye ihtiyacın olursa beni ara
you did not need to do this expr. bunu yapmana gerek yoktu
if you need someone to talk to expr. birisiyle konuşmaya ihtiyacın olursa
I need to borrow some money expr. biraz borç para almam lazım
I always help people when they need help expr. ben her zaman insanlara ihtiyacı olduklarında yardım ederim
I need some love expr. biraz sevgiye ihtiyacım var
I don't need this! expr. bir bu eksikti!
I need a drink expr. bir içkiye ihtiyacım var
I don't need practice expr. benim pratiğe ihtiyacım yok
I need a friend who will support me expr. beni destekleyecek bir arkadaşa ihtiyacım var
I need a friend to support me expr. beni destekleyecek bir arkadaşa ihtiyacım var
we need one employee expr. bir tane eleman lazım
we need one employee expr. bir eleman lazım
we need one employee expr. bir elemana ihtiyacımız var
we need one employee expr. bir elemana ihtiyacımız var
we need an employee expr. bir tane eleman lazım
we need an employee expr. bir eleman lazım
we need an employee expr. bir elemana ihtiyacımız var
we need an employee expr. bir elemana ihtiyacımız var
I need a bike expr. benim bir bisiklete ihtiyacım var
I need a bike expr. bana bir bisiklet lazım
do you need some motivation? expr. biraz motivasyona ihtiyacın var mı?
I need some time expr. biraz zamana ihtiyacım var
you don't need to ask me about my life expr. bana hayatımla ilgili sorular sormak zorunda değilsin