pressure - Türkisch Englisch Wörterbuch

pressure

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "pressure" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 53 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
pressure n. basınç
The weather map shows a band of high pressure moving across the continent.
Hava durumu haritası kıta boyunca ilerleyen bir yüksek basınç bandına işaret ediyor.

More Sentences
pressure n. baskı
Lowering imports can reduce pressure on the Sterling.
İthalatın düşürülmesi Sterlin üzerindeki baskıyı azaltabilir.

More Sentences
General
pressure n. basınç
Gas supplies to the construction site are at low pressure.
İnşaat sahasına giden gaz kaynakları düşük basınçta.

More Sentences
pressure n. iş yükü
I can not work under this constant pressure!
Ben bu bitmek bilmeyen iş yükü altında çalışamam!

More Sentences
pressure n. ağırlık
The wheelbarrow cracked under the pressure of the timber.
El arabası kerestelerin ağırlığı altında çatladı.

More Sentences
pressure v. baskı yapmak
It is important for the EU to maintain its dual-track approach and pressure for democratic reforms there.
AB'nin çift yönlü yaklaşımını sürdürmesi ve orada demokratik reformların yapılması için baskı yapması önemlidir.

More Sentences
pressure v. zorlamak
He was the one who pressured her into getting a driver's license.
Ehliyet alması için kadını zorlayan oydu.

More Sentences
Technical
pressure n. basınç
Tonometry measures the pressure inside the eyes using a special device.
Tonometri, özel bir cihaz kullanarak göz içi basıncı ölçer.

More Sentences
Automotive
pressure n. basınç
Tonometry measures the pressure inside the eyes using a special device.
Tonometri, özel bir cihaz kullanarak gözün içindeki basıncı ölçer.

More Sentences
Psychology
pressure n. baskı
He was under pressure from his parents to become a doctor.
Ailesinden doktor olması yönünde baskı görüyordu.

More Sentences
Food Engineering
pressure n. basınç
Tonometry measures the pressure inside the eyes using a special device.
Tonometri, özel bir cihaz kullanarak gözlerin içindeki basıncı ölçer.

More Sentences
Environment
pressure n. basınç
Check the pressure of the tires.
Lastiklerin basıncını kontrol edin.

More Sentences
Star Wars
pressure n. basınç
The pipe burst due to great pressure.
Boru büyük basınç nedeniyle patladı.

More Sentences
General
pressure n. darlık
pressure n. baskı (manevi)
pressure n. sıkışma
pressure n. sıkıntı
pressure n. pres
pressure n. basış
pressure n. zorlama
pressure n. hücum
pressure n. tazyik
pressure n. aciliyet
pressure n. mecburiyet
pressure n. ihtiyaç
pressure n. zorunluluk
pressure n. yükümlülük
pressure n. cilde uygulanan hafif baskı
pressure n. sıkıştırılma
pressure n. preslenme
pressure n. baskılanma
pressure n. ilgi talep etme
pressure n. dikkat çekme çabası
pressure n. acil ilgilenilmeyi gerektirme
pressure v. sıkıştırmak (bir kimseyi)
pressure v. baskı yapmak (birine)
pressure v. baskılamak
pressure v. basınç uygulamak
pressure v. düdüklü tencerede pişirmek
pressure v. birine tehditlerle baskı yapmak
pressure adj. basınçlı
Medical
pressure n. kan basıncı
pressure n. tansiyon
Physics
pressure n. elektromotor kuvvet
pressure n. atmosfer basıncı
Environment
pressure n. yabani hayvan popülasyonunu azaltıcı faktör
pressure n. yaban hayvanı popülasyonunu azaltan insan kaynaklı faktör
Hunting
pressure n. tazyik
Sport
pressure n. rakibe baskı yaparak onu zora sokan etkili oyun
Archaic
pressure n. bir şeyin üzerine basılan işaret
pressure n. resim
pressure n. simge
pressure n. damga

Bedeutungen, die der Begriff "pressure" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
blood pressure n. tansiyon
Aspirin has no effect on the blood pressure.
Aspirinin tansiyona bir etkisi yok.

More Sentences
pressure cooker n. düdüklü tencere
The Middle East can be depicted as a pressure cooker, in which the water is bubbling and seething.
Ortadoğu, içinde suyun fokurdadığı ve kaynadığı bir düdüklü tencere olarak tasvir edilebilir.

More Sentences
General
economic pressure n. ekonomik baskı
We should not give up the possibility of exerting economic pressure on Iran.
İran'a ekonomik baskı uygulama ihtimalinden vazgeçmemeliyiz.

More Sentences
low pressure area n. alçak basınç alanı
A low pressure area covers all of Scandinavia with alternating wind and rain.
Alçak basınç alanı tüm İskandinavya'yı rüzgar ve yağmurla kaplıyor.

More Sentences
time pressure n. zaman baskısı
We are under enormous time pressure and have to find solutions under these conditions.
Muazzam bir zaman baskısı altındayız ve bu koşullar altında çözüm bulmak zorundayız.

More Sentences
pressure increase n. basınç artışı
When the pressure increases, so does the temperature.
Basınç arttığında, sıcaklık da artar.

More Sentences
low blood pressure n. düşük tansiyon
Tom has low blood pressure.
Tom'un düşük tansiyonu var.

More Sentences
external pressure n. dış baskı
The other rapporteurs have also suffered external pressures.
Diğer raportörler de dış baskılara maruz kaldılar.

More Sentences
(blood pressure) go up v. tansiyonu yükselmek
Your blood pressure may go up in the winter.
Kışın tansiyonun yükselebilir.

More Sentences
put pressure v. baskı yapmak
We should put pressure on them too.
Onlara da baskı yapmalıyız.

More Sentences
(blood pressure) go down v. tansiyonu düşmek
My blood pressure probably went down, but I'm fine now.
Tansiyonum düşmüş olabilir ama şimdi iyiyim.

More Sentences
apply pressure v. baskı uygulamak
We must apply pressure in order that those who have resources may contribute more of them.
Kaynaklara sahip olanların daha fazla katkıda bulunabilmesi için baskı uygulamalıyız.

More Sentences
feel the pressure v. baskıyı hissetmek
Ben feels the pressure of fame and finds a way to be in several places at once.
Ben şöhretin baskısını hissediyor ve aynı anda birkaç yerde olmanın bir yolunu buluyor.

More Sentences
Idioms
yield to pressure v. baskıya boyun eğmek
We cannot, nor do we wish to, yield to pressure from the United States.
ABD'den gelen baskılara boyun eğemeyiz, eğmek de istemiyoruz.

More Sentences
Trade/Economic
competitive pressure n. rekabet baskısı
The capacity to cope with competitive pressure and market forces within the Union.
Birlik içindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleri ile başa çıkma kapasitesi.

More Sentences
Politics
diplomatic pressure n. diplomatik baskı
Europe could suggest lifting sanctions and at the same time increasing the diplomatic pressure on Pakistan.
Avrupa yaptırımların kaldırılmasını ve aynı zamanda Pakistan üzerindeki diplomatik baskının arttırılmasını önerebilir.

More Sentences
political pressure n. politik baskı
I know that you're strong, but political pressure is even stronger.
Senin güçlü olduğunu biliyorum ama politik baskı daha güçlüdür.

More Sentences
Technical
pressure increase n. basınç artışı
When the pressure increases, so does the temperature.
Basınç arttıkça sıcaklık artar.

More Sentences
Common Usage
high pressure n. yüksek basınç
General
excess pressure n. aşırı basınç
pressure groups n. sosyal baskı grupları
pressure sore n. dekübitus ülseri
equal pressure n. eşbasınç
liquid pressure n. sıvı basıncı
pressure of conscience n. vicdan azabı
low pressure tyre n. alçak basınçlı lastik
low pressure steam heating n. alçak basınçlı buharla ısıtma
manifold pressure n. manifold basıncı
mean effective pressure n. ortalama etkili basınç
barometric pressure n. barometre basıncı
high pressure area n. yüksek basınç alanı
low pressure steam n. alçak basınçlı buhar
pressure group n. baskı grubu
pressure group n. lobi
pressure cooker n. basınçlı tencere
financial pressure n. para sıkıntısı
domestic pressure cooker n. ev tipi düdüklü tencere
pressure front n. basınç cephesi
pressure decrease n. basınç düşüşü
hydrostatic pressure n. hidrostatik basınç
time pressure n. zamana karşı yarış
lateral pressure n. yanal basınç
artesian pressure n. artezyen basıncı
pressure gauge n. basıölçer
maximum permissible pressure n. izin verilen en yüksek basınç
pressure sensation n. baskı duygusu
low pressure cylinder n. alçak basınç silindiri
oil pressure n. yağ basıncı
low pressure trough n. alçak basınçlı dar ve uzun hava sahası
rock pressure n. kaya basıncı
gauge pressure n. gösterge basıncı
pressure authority n. baskıcı otorite
dynamic pressure n. dinamik basınç
atmospheric pressure n. atmosferik basınç
decrease of pressure n. basınç düşmesi
pressure water n. basınçlı su
impact pressure n. darbe basıncı
monetary pressure n. para sıkıntısı
magnetic pressure n. manyetik basınç
earth pressure balance shield n. zemin basıncını dengeleme kalkanı
pressure increase n. basıncın artması
liquid pressure nitriding n. basınçlı sıvıda nitrürleme
center of wind pressure n. rüzgar basıncı merkezi
time pressure n. az zamana çok iş sığdırma zorunluluğu
upward pressure n. yukarıya doğru baskı
intense work pressure n. yoğun iş temposu
intense work pressure n. yoğun iş baskısı
ambient pressure n. ortam basıncı
parental pressure n. aile baskısı
artery pressure n. arter basıncı
family pressure n. aile baskısı
religious pressure n. din baskısı
pressure difference n. basınç farklılığı
internal air pressure n. iç hava basıncı
positive pressure n. pozitif basınç
government pressure n. devlet baskısı
rise of pressure n. basınç artışı
military pressure n. askeri baskı
blood pressure rate n. kan basıncı oranı
final pressure n. bitiş basıncı
final pressure n. son basınç
high-pressure living n. baskılı yaşam
low-pressure n. alçak basınç
wind-pressure n. rüzgar basıncı
grille differential pressure n. ızgara direnci
overburden pressure n. jeolojik yük
overburden pressure n. üst yük
social pressure n. toplumsal baskı
neighborhood pressure n. toplumsal baskı
neighborhood pressure n. mahalle baskısı
ideological pressure n. ideolojik baskı
medium pressure n. orta basınçlı
sharing the pressure n. baskının paylaşılması
increasing pressure n. artan baskı
mounting pressure n. artan baskı
pressure bandage n. basınç bandajı
exam pressure n. sınav baskısı
real pressure n. gerçek basınç
real pressure n. gerçek baskı
room pressure n. oda basıncı
community pressure n. mahalle baskısı
putting pressure n. baskı uygulama
acoustic radiation pressure n. akustik radyasyon basıncı
air pressure n. atmosferik basınç
public pressure n. toplum baskısı
peer pressure n. arkadaş çevresinin gazına gelme
peer pressure n. yaşıtlarca uygulanan sosyal baskı
sea-level pressure n. deniz seviyesi basıncı
sea-level pressure n. deniz seviyesine inmiş hava basıncı
pressure cooker n. patlamaya hazır bomba gibi durum
pressure-cooker n. düdüklü tencere
pressure dome n. basınçlandırılmış kubbe biçimli bina
pressure point n. yatalak hastada statik pozisyon ve sıkışma nedeniyle dolaşım sorunu yaşanabilen bölge
pressure point n. basınç noktası
pressure point n. (akupunktur uygulamalarda) vücutta tedavi amaçlı baskı uygulanan nokta
pressure point n. kan akışını yavaşlatıp kanamayı durdurabilmek için kan damarının altındaki kemiğe doğru sıkıştırılabildiği nokta
pressure point n. kişinin kendi çıkarı için sömürebileceği hassas ve kritik mesele
pressure point n. sorun çıkma ihtimali yüksek nokta
pressure point n. potansiyel problem kaynağı
apply pressure v. baskı yapmak
bring pressure to bear on v. zorlamak
bring pressure to bear on v. sıkıştırmak
be under pressure v. manevi baskı altında olmak
measure somebody's blood pressure v. tansiyonunu ölçmek
put pressure on v. birine baskı yapmak
(blood pressure) drop v. tansiyonu düşmek
exert pressure v. basınç uygulamak
put pressure on v. birini sıkıştırmak
be under pressure v. baskı altında olmak
take somebody's blood pressure v. tansiyonunu ölçmek
be under psychological pressure v. psikolojik baskı altında olmak
keep something low (price/quality/pressure) v. düşük tutmak
feel under pressure v. baskı altında hissetmek
be under pressure v. baskı altında kalmak
remain under pressure v. baskı altında kalmak
reduce the pressure v. basınç düşürmek
reduce one's pressure v. basıncını düşürmek
cause pressure v. basınç sağlamak
put pressure v. basınç sağlamak
apply pressure v. basınç sağlamak
put pressure on someone v. iki ayağını bir pabuca koymak
put pressure on someone v. iki ayağını bir pabuca sokmak
pressure (someone) v. iki ayağını bir pabuca koymak
pressure (someone) v. iki ayağını bir pabuca sokmak
put pressure on someone v. birine baskı yapmak
exert pressure on someone v. birine baskı yapmak
take the pressure off v. üzerindeki baskıyı almak
take the pressure off v. üzerindeki yükü hafifletmek
work at high pressure v. hummalı bir şekilde çalışmak
work at high pressure v. son süratle çalışmak
measure a person's blood pressure v. tansiyonunu ölçmek
be under a lot of pressure v. çok baskı altında kalmak
be under a lot of pressure v. çok baskı altında olmak
increase the pressure on someone v. birinin üzerindeki baskıyı artırmak
couldn't take the pressure v. baskıyı kaldıramamak
be under pressure at work v. işte baskı altında olmak
step up pressure for v. için baskıyı artırmak/yoğunlaştırmak
be under a lot of pressure v. büyük baskı altında olmak
increase the pressure on v. üzerindeki baskıyı artırmak
turn up pressure v. baskıyı arttırmak
succumb to the peer pressure v. akran/mahalle baskısına boyun eğmek
cause pressure v. baskı oluşturmak
generate/create pressure v. baskı oluşturmak
have high blood pressure v. yüksek tansiyonu olmak
create pressure v. baskı oluşturmak
create pressure v. baskı yaratmak
cause pressure v. baskı yaratmak
place something under pressure v. bir şeyi baskı altına almak
check (one's) blood pressure v. (birinin) tansiyonunu ölçmek
check (one's) blood pressure v. tansiyonuna bakmak
high-pressure v. agresif ve ısrarcı taktiklerle (bir şeyi) satmaya çalışmak
high-pressure v. agresif ve ısrarcı taktiklerle ikna etmeye çalışmak
high-pressure v. ısrarcı, zorlayıcı veya ikna edici argümanlarla teşvik etmek
high-pressure v. baskıcı yöntemlerle üstesinden gelmek
pressure cook v. düdüklü tencerede buhar basıncı ile pişirmek
under pressure adj. baskı altında
low pressure adj. düşük basınçlı
earth pressure balancing adj. arazi basıncını dengeleyen
low pressure adj. alçak basınçlı
positive pressure adj. pozitif basınçlı
high-pressure adj. güçlü
high-pressure adj. yüksek basınç
high-pressure adj. azimli
high-pressure adj. zorlayıcı
high-pressure adj. kararlı
low-pressure adj. alçak basınçlı
high-pressure adj. yüksek basınçlı
low-pressure adj. düşük basınçlı
low-pressure adj. zorlamayan
low-pressure adj. baskı yapmayan
low-pressure adj. hareketli olmayan
low-pressure adj. faal olmayan
low-pressure adj. enerjik olmayan
low-pressure adj. güç uygulamayan
low-pressure adj. kuvvet uygulamayan
low-pressure adj. dolaylı
low-pressure adj. üzerine düşmeden ikna eden
low-pressure adj. kurnazca
low-pressure adj. zekice
low-pressure adj. yormayan
low-pressure adj. yoğun olmayan
low-pressure adj. kayıtsız
low-pressure adj. sakin
at a pressure of adv. -lık basınçta
hop (high oxygen pressure) abrev. yüksek oksijen basıncı
spg (submersible pressure gauge) abrev. oksijen tüplü dalma aygıtında kalan hava miktarını ölçen cihaz
Phrasals
pressure someone into something v. (bir şey için) birine baskı yapmak
pressure (one) into (doing something) v. (birine bir şey yapması konusunda) baskı yapmak
pressure (one) into (doing something) v. (birini bir şey yapmaya) zorlamak
pressure into v. (bir şey) konusunda baskı yapmak
pressure into v. (bir şey) yapmaya zorlamak
Phrases
with pressure mounting expr. baskı giderek artarken
without pressure expr. baskı olmadan
Colloquial
pressure cooker n. kaynayan kazan
pressure cooker n. stres dolu vaziyet
pressure cooker [new zealand] n. kısaltılmış yeterlilik kursuna giden stajyer öğrenci
(blood pressure) drop precipitously v. (kan basıncı) hızla düşmek
high-pressure adj. enerjik
high-pressure adj. agresif ve ısrarcı ikna taktikleri kullanan
high-pressure adj. çok stresli
high-pressure adj. çok gerilimli
high-pressure adj. çok stres yaratan
high-pressure adj. çok gerilim yaratan
high-pressure adj. kuvvetli
high-pressure adj. güçlü
high-pressure adj. hareketli
high-pressure adj. ısrarcı
high-pressure adj. inatçı
high-pressure adj. agresif
high-pressure adj. saldırgan
no pressure expr. sanki hiç baskı yokmuş gibi
no pressure expr. hiç baskı yok yani (ironi)
Idioms
turn up the pressure v. baskıyı artırmak
check (one's) blood pressure v. (birinin) tansiyonunu ölçmek
accede to pressure v. baskılara boyun eğmek
accede to pressure v. baskılara teslim olmak
accede to pressure v. tepkilere karşı koyamamak
bow to pressure v. baskıya boyun eğmek
be under the pressure of v. baskısı altında olmak
high-pressure someone into something v. birine bir şey yapması konusunda aşırı baskı yapmak
be under pressure v. baskı altında olmak
get under pressure v. baskı altında olmak
get under pressure v. baskısı altında olmak
take someone's blood pressure v. tansiyonunu ölçmek
put the pressure on someone v. üzerinde baskı kurmak
yield to pressure v. baskıya yenik düşmek
yield to pressure v. baskıya teslim olmak
yield to pressure v. baskıyı istemeyerek kabul etmek
high-pressure (one) into (doing something) v. (birine bir şey yapması konusunda) aşırı baskı yapmak
high-pressure into v. (birine bir şey yapması konusunda) aşırı baskı yapmak
put pressure on (one) v. (birine) baskı yapmak
put pressure on (one) v. (biri) üzerinde baskı kurmak
put pressure on (one) v. (birinin) iki ayağını bir pabuca sokmak
take blood pressure v. tansiyonunu ölçmek
Speaking
I think we're under enough pressure expr. bence yeterince baskı altındayız
don't put that kind of pressure on me expr. bana bu tür bir baskı yapma
i think you've been under a lot of pressure recently expr. bence son zamanlarda çok baskı altında kaldın
the pressure is down expr. basınç düştü
there's a lot of pressure on me expr. üstümde çok baskı var
there's a lot of pressure on me expr. üzerimde çok baskı
Trade/Economic
pressure equipment directive n. basınçlı ekipmanlar direktifi
pressure package n. basınçla doldurulan paket
simple pressure vessels n. basit basınçlı kaplar
pressure groups n. baskı grupları
pressure equipment n. basınçlı ekipmanlar
pressure equipment directive n. basınçlı ekipmanlar yönergesi
pressure equipment directive n. basınçlı ekipmanlar yönetmeliği
pressure groups n. çıkar grupları
contractionary pressure n. daraltıcı etki
inflationist pressure n. enflasyonist baskı
financial pressure index n. finansal baskı endeksi
price pressure n. fiyat baskısı
working pressure n. işletme baskısı
working pressure n. işletme tazyiki
pressure of business n. iş baskısı
crisis pressure n. kriz baskısı
cost pressure n. maliyet baskısı
tyre pressure gauges for motor vehicles n. motorlu taşıt lastiklerinin hava basıncı ölçümünde kullanılan cihazlar
competitive pressure n. rekabetçi baskı
selling pressure n. satış baskısı
transportable pressure equipment n. taşınabilir basınçlı ekipmanlar
tax pressure n. vergi baskısı
production pressure n. üretim baskısı
high-pressure selling n. zorlama satış
pressure groups n. yürütme ve yasama organları üzerinde baskı yapan çıkar grupları
upward pressure n. yukarıya doğru baskı
consumer pressure n. tüketici baskısı
Politics
pressure group [usa] n. aktif olarak yasama organını etkilemeye çalışan bir grup insan
downward pressure n. bastırıcı güç
standing committee on the approximation of the laws of the member states concerning pressure equipment n. basınçlı ekipmana ilişkin üye devlet kanunlarının yakınlaştırılması daimi komitesi
committee for the adaptation to technical progress of legislation to remove technical barriers to trade in pressure vessels n. basınçlı kaplar ticaretindeki teknik engellerin kaldırılmasına ilişkin mevzuatın teknik ilerlemeye uyarlanması komitesi
pressure group n. baskı grubu
pressure groups n. baskı grupları
pressure group n. çıkar grubu
foreign pressure n. dış baskı
religious pressure n. dinsel baskılar
inflation pressure n. enflasyonist baskı
ethnic pressure groups n. etnik baskı grupları
pressure groups n. etki grupları
pressure groups n. güç odağı
pressure groups n. güç odakları
political pressure n. siyasi baskı
political pressure n. siyasal baskı
upward pressure n. yükseltici baskı
pressure group n. savunma grubu
Technical
air pressure n. atmosferik basınç
air pressure n. atmosfer basıncı
a-weighted sound pressure level n. a ağırlıklı ses basınç seviyesi
low pressure unit n. alçak basınç ünitesi
low pressure test n. alçak basınç deneyi
fluid pressure n. akışkan basıncı:
excess pressure test n. aşırı gerilim deneyi
low pressure fan n. alçak basınç fanı
measuring the pressure of a fluid n. akışkanın basıncını ölçme
low air pressure test n. alçak hava basıncı deneyi
maximum rate of pressure rise n. azami basınç yükselme oranı
excess pressure test n. aşırı basınç deneyi
low-pressure casing n. alçak basınç gövdesi
weighted sound pressure level n. ağırlıklı ses basınç seviyesi
weighted sound pressure levels n. ağırlıklı ses basınç seviyeleri
zone of excess pressure n. aşırı basınç bölgesi
low pressure safety cut-out n. alçak basınç emniyet şalteri
low-pressure air conditioning system n. alçak basınçlı klima sistemi
low-pressure blade ring n. alçak basınç kanat çemberi
fluid pressure forming n. akışkan basınçlı biçimleme
safety device for protection against excessive pressure n. aşırı basınca karşı koruma için emniyet cihazı
low pressure steam generator n. alçak basınçlı buhar üreteci
pressure gauge n. azami basınç düzengeci manometresi
low pressure hot water n. alçak basınçlı sıcak su
low-pressure inner casing n. alçak basınç iç gövdesi
low pressure boiler n. alçak basınçlı buhar kazanı
low-pressure blades n. alçak basınç kanatları
low-pressure stage n. alçak basınç kademesi
safeguards against excessive pressure n. aşırı basınca karşı güvenlik tertibatları
low pressure thermostatic mixing valve n. alçak basınçlı termostatik karışım vanası
low pressure fan n. alçak basınç fanı
low pressure sodium vapour n. alçak basınçlı sodyum buharı
adsorption pressure n. adsorbsiyon basıncı
flow pressure n. akış basıncı
fluid pressure n. akışkan basıncı
liquid pressure n. akışkan basıncı
flowing pressure n. akma basıncı
acrylate-based pressure sensitiveadhesive n. akrilat temelli basınç duyarlı yapışkan
axial pressure n. aksiyel basınç
active rankine pressure n. aktif rankine basıncı
coefficient of active earth pressure n. aktif toprak basıncı katsayısı
active soil pressure n. aktif zemin basıncı
acoustic pressure n. akustik basınç
accumulator pressure n. akümülatör basıncı
low pressure n. alçak basınç
low-pressure main steam extraction line n. alçak basınç ana buhar hattı
low-pressure bypass line n. alçak basınç baypas hattı
low-pressure section n. alçak basınç bölümü
low-pressure steam inlet n. alçak basınç buhar girişi
low pressure hose n. alçak basınç hortumu
low-pressure condensing turbine n. alçak basınç kondensasyon türbini
low pressure control n. alçak basınç kontrolü
low-pressure preheater n. alçak basınç ön ısıtıcısı
low-pressure rotor n. alçak basınç rotoru
low-pressure cylinder n. alçak basınç silindiri
low-pressure shaft n. alçak basınç şaftı
low pressure turbine n. alçak basınç türbini
low-pressure turbine n. alçak basınç türbini
low pressure steam n. alçak basınçlı buhar
low-pressure steam n. alçak basınçlı buhar
low pressure heating n. alçak basınçlı buharlı ısıtma
low pressure steam heating n. alçak basınçlı buharla ısıtma
low pressure fan n. alçak basınçlı fan
low-pressure gasholder n. alçak basınçlı gazometre
low-pressure air hose n. alçak basınçlı hava hortumu
low-pressure hot water heating n. alçak basınçlı sıcak su ısıtma
low pressure system n. alçak basınçlı sistem
low pressure intake n. alçak basınçlı sualma ağzı
low pressure intake n. alçak basınçlı sualma yapısı
low-pressure sprinkler n. alçak basınçlı yağmurlayıcı
low air pressure n. alçak hava basıncı
unfired pressure vessel n. alev almayan basınçlı kap
bottom water pressure n. alt basınç
uplift pressure n. alttan kaldırma basıncı
main steam pressure n. ana buhar basıncı
rapid pressure rise n. ani basınç artışı
anisotropic pressure n. anizotrop basınç
anisotropic pressure n. anizotropik basınç
instantaneous sound pressure n. anlık ses basıncı
nominal pressure n. anma basıncı
abnormal cylinder pressure n. anormal silindir basıncı
intermediate pressure n. ara basınç
earth pressure balancing n. arazi basıncını kazılan malzemeyle dengeleyen
back-pressure n. arka basınç
increasing hydroulic pressure n. artan hidrolik basınç
extended-pressure scanning electron microscope n. artırılmış basınçlı taramalı elektron mikroskobu
downstream pressure n. aşağı yönde basınç
downstream pressure n. aşağı yönlü basınç
excess pressure n. aşılan basınç
protection against excessive pressure n. aşırı basınca karşı koruma
excess pressure n. aşırı basınç
surplus pressure n. aşırı basınç
extreme pressure n. aşırı basınç
excessive pressure n. aşırı basınç
extreme pressure fluid lubricant n. aşırı basınç sıvı yağlayıcı
over-pressure valve n. aşırı basınç ventili
zone of excess pressure n. aşırı basınç zonu
excess porewater pressure n. aşırı gözenek suyu basıncı
excess hydrostatic pressure n. aşırı hidrostatik basınç
firing pressure n. ateşleme basıncı
atmosphere pressure n. atmosfer basıncı
barometric pressure n. atmosfer basıncı
atmospheric pressure n. atmosfer basıncı
gauge pressure n. atmosfer basıncı üzerindeki basınç
determination of water absorption at atmospheric pressure n. atmosfer basıncında su emme tayini
steam pressure above atmospheric n. atmosfer üstündeki buhar basıncı
atmospheric exhaust pressure n. atmosfere salma basıncı
pressure close to atmospheric pressure n. atmosferik basınca yakın basınç
atmospheric pressure n. atmosferik basınç
atmospheric pressure condenser n. atmosferik basınçlı kondenser
adjustable pressure limiting valve n. ayarlanabilen basınç limitörü
cracking pressure n. ayırma basıncı
dissociation pressure n. ayrışım basıncı
reduced pressure n. azaltılmış basınç
peak pressure n. azami basınç
maximum working pressure n. azami çalışma basıncı
maximum explosion pressure n. azami patlama basıncı
maximum sound pressure level measurement methodology n. azami ses basınç seviyesi ölçüm metodolojisi
pressure monitor n. basınç gözleyici
pressure equalization n. basınç dengelenmesi
pressure-swing adsorber system n. basınçlı döner adsorber sistem
pressure regulator n. basınç regülatörü
delivery pressure n. besleme basıncı
centre pressure n. basınç merkezi
pressure suit n. basınçlı elbise
pressure-volume diagram n. basınç-hacim diyagramı
pressure face n. basınç yüzü
pressure-sensitive adhesive tapes n. basınca duyarlı yapışkan şeritler
pressure limiting n. basınç sınırlaması
pressure sensitive adhesive n. basınca duyarlı yapıştırıcı
pressure bolt n. baskı cıvatası
pressure breathing n. basınçla solunum
pressure sensitive protective devices n. basınca duyarlı koruyucu cihazlar
pressure check n. basınç çatlağı
pressure control valve n. basınç kontrol vanası
pressure feed system n. basınçlı yağlama sistemi
resistance to pressure n. basınca dayanıklılık
pressure-volume diagramme n. basınç-oylum çizgesi
pressure loss n. basınç kaybı
pressure gauge n. basıölçer
pressure reduction factors n. basınç düşürme faktörleri
pressure equipment n. basınçlı ekipmanlar
pressure sensitive floor n. basınca duyarlı taban
pressure monitor n. basınç müşiri
drop of pressure n. basınç farkı
pressure-oil lubricated babbitted journal bearing n. basınç yağlamalı babit metalli kaymalı yatak
pressure component n. basınç bileşeni
thermal performance of glazed liquid heating collectors including pressure drop n. basınç düşmesi dahil camlı sıvı ısıtma kollektörlerinin ısıl performansı
over-pressure valve n. basınçlı vana
pressure-regulating valve n. basınç ayar vanası
pressure cup method n. basınçlı kap metodu
pressure-sensitive adhesives n. basınca duyarlı yapıştırıcılar
pressure level n. basınç seviyesi
pressure loss test n. basınç kaybı deneyi
polypropylene film tape with pressure-sensitive adhesive n. basınca duyarlı yapışkanlı polipropilen film şerit
pressure regulator n. basınç düzenleyici
pressure finger n. basınç tırnağı
pressure reduction n. basınçlı indirgeme
pressure loss test n. basınç kaybı testi
pressure impact n. basınç darbesi
pressure cylinder n. basınç silindiri
pressure rise n. basınç yükselmesi
differential-pressure control n. basınç sınırlayıcı denetim
pressure line n. basınç çizgisi
pressure tapping n. basınç boşaltma
liquid pressure nitriding n. basınçlı sıvı nitrürleme
pressure regulator n. basınç düzenleci
pressure tank n. basınçlı tank
pressure energy n. basınç enerjisi
pressure sensor n. basınç kaptörü
pressure washer n. basınçlı yıkayıcı
pressure sensor n. basınç sensörü
pressure spindle n. basınç çubuğu
pressure balance n. basınç dengesi
pressure testing n. basınç denemesi
pressure recovery n. basınç geri kazanımı
pressure measurement station n. basınç ölçüm istasyonu
pressure balanced footvalve n. basınç dengeli ayar vanası
pressure pipe n. basınç borusu
pressure-feeding n. basınçlı besleme
pipes and fittings for pressure applications n. basınç uygulanan durumlarda kullanılan boru ve ekleme parçalar
pressure equalizing hole n. basınç dengeleme deliği
pressure wind n. basınç rüzgarı
pressure controller n. basınç regülatörü
pressure alarm n. basınç alarmı
pressure rating n. basınç kademesi
pressure lubrication n. basınçlı yağlama
weighting pressure n. baskı basıncı
pressure log kit n. basınç takozu kiti
pressure control n. basınç reglajı
pressure tube reactor n. basınç borulu reaktör
reinforced concrete pressure pipes n. basınçlı betonarme borular
pressure limiting station n. basınç sınırlama istasyonu
pressure cooling n. basınçlı soğutma
air pressure tank n. basınçlama deposu