sad - Türkisch Englisch Wörterbuch

sad

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "sad" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 36 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
sad adj. hüzünlü
No one could sing a sad song like Jerry.
Kimse Jerry gibi hüzünlü şarkı söyleyemez.

More Sentences
sad adj. mahzun
Don't look so sad.
Öyle mahzun bakma.

More Sentences
sad adj. üzücü
Those were some of the sad features of these elections.
Bunlar bu seçimlerin üzücü özelliklerinden bazılarıydı.

More Sentences
sad adj. üzgün
Presidents, ladies and gentlemen, this morning I feel both sad and uneasy.
Sayın Başkanlar, hanımefendiler ve beyefendiler, bu sabah kendimi hem üzgün hem de huzursuz hissediyorum.

More Sentences
sad adj. acıklı
The movie was so sad that everybody cried.
Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.

More Sentences
sad adj. acılı
Listening to sad music makes me happy.
Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.

More Sentences
General
sad adj. acı
That is a sad truth.
O acı bir gerçektir.

More Sentences
sad adj. kederli
Without your love, my life would be very sad.
Senin aşkın olmadan hayatım çok kederli olurdu.

More Sentences
sad adj. üzgün
Presidents, ladies and gentlemen, this morning I feel both sad and uneasy.
Sayın Başkanlar, bayanlar ve baylar, bu sabah kendimi hem üzgün hem de huzursuz hissediyorum.

More Sentences
sad adj. iç karartıcı
I think it's sad to not have any friends.
Sanırım hiç arkadaşının olmaması iç karartıcıdır.

More Sentences
Common Usage
sad adj. üzüntülü
sad adj. hazin
General
sad adj. bedbaht
sad adj. yetersiz
sad adj. adam olmaz
sad adj. kasvetli
sad adj. üzüntülü
sad adj. gamlı
sad adj. çok kötü
sad adj. müteessir
sad adj. içli
sad adj. müessif
sad adj. acınacak
sad adj. efkarlı
sad adj. donuk (renk)
sad adj. iflah olmaz
sad adj. hayırsız
sad adj. (renk) koyu
sad adj. donuk
sad adj. kahırlı
sad adj. hüzün verici
sad adj. bahtsız
Technical
sad adj. donuk
sad adj. koyu
Ottoman Turkish
sad adj. melil
sad adj. melül

Bedeutungen von dem Begriff "sad" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
şad happy adj.

Bedeutungen, die der Begriff "sad" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 125 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
sad news n. üzücü haber
The man is mourning after receiving sad news.
Adam üzücü haberi aldıktan sonra yas tutuyor.

More Sentences
sad story n. üzücü hikaye
The sad story moved us to tears.
Üzücü hikaye bizi ağlattı.

More Sentences
sad story n. hüzünlü hikaye
This sad story was written at a time when Tom was in exile.
Bu hüzünlü hikaye Tom'un sürgünde olduğu bir zamanda yazıldı.

More Sentences
sad event n. üzücü olay
These sad events have brought us closer to achieving the proximity to our citizens for which we have often longed.
Bu üzücü olaylar bizi, vatandaşlarımızla sık sık özlemini duyduğumuz yakınlığa daha da yaklaştırmıştır.

More Sentences
feel sad v. hüzünlenmek
I'm feeling sad for Tom.
Tom için hüzünleniyorum.

More Sentences
be sad v. üzgün olmak
I didn't know why Tom was sad.
Tom'un neden üzgün olduğunu bilmiyordum.

More Sentences
be sad v. üzüntülü olmak
Tom said that he was sad.
Tom üzüntülü olduğunu söyledi.

More Sentences
look sad v. üzgün görünmek
The old man looks sad.
Yaşlı adam üzgün görünüyor.

More Sentences
feel so sad v. çok üzgün hissetmek
She felt so sad and she didn't know why.
Çok üzgün hissediyordu ve nedenini bilmiyordu.

More Sentences
get sad v. üzülmek
I get sad when it rains.
Yağmur yağdığı zaman üzülürüm.

More Sentences
Colloquial
sad news n. üzücü haber
There's sad news.
Üzücü haberler var.

More Sentences
Trade/Economic
single administrative document (sad) n. tek idari belge
It uses the Single Administrative Document and the Combined Nomenclature.
Tek İdari Belge'yi ve Birleşik Nomenklatura'yı kullanmaktadır.

More Sentences
General
sad news n. kötü haber
sad pickle n. zor durum
sad day n. acı gün
sad day n. üzücü gün
sad day n. acılı gün
sad truth n. üzücü gerçek
sad ending n. acıklı son
sad ending n. üzücü son
sad clown n. üzgün palyaço
sad kid n. mutsuz çocuk
someone's sad day n. birinin acı günü
feel sad v. hüzün vermek
become sad v. mahzunlaşmak
be sad v. mutsuz olmak
feel sad about v. yerinmek
make sad v. hüzün vermek
be so sad v. çok üzülmek
fell so sad v. çok üzülmek
be a little sad v. biraz üzülmek
feel sad v. efkarlanmak
sad-colored adj. kasvetli renklere sahip
sad-coloured adj. kasvetli renklere sahip
sad-colored adj. iç karartıcı tonlara/renklere sahip
sad-coloured adj. iç karartıcı tonlara/renklere sahip
sad [obsolete] adj. sağlam
sad [obsolete] adj. kararlı
sad bread adj. deve yüküyle
sad bread adj. bir dolu
sad-eyed adj. gözleri üzgün bakan
sad-eyed adj. üzgün ifadeli gözleri olan
sad-faced adj. sürekli üzgün görünen
sad-faced adj. yüzünde hep üzgün bir ifade taşıyan
in a sad case adv. kötü halde
in a sad case adv. müşkül vaziyette
in a sad pickle adv. sıkıntılı vaziyette
Proverb
it is a sad heart that never rejoices üzgün olmayı alışkanlık edinenler bile her zaman üzgün olamaz
Colloquial
a very sad story n. çok acıklı bir hikaye
sad case n. ezik tip
sad case n. umutsuz vaka
our sad loss expr. acı kaybımız
sad to say expr. kusura bakma ama
sad to say expr. söylemek istemezdim ama
stop feeling sad expr. üzülmeyi bırakın
too sad for words expr. çok üzücü
too sad for words expr. kelimelerle anlatılamayacak/ifade edilemeyecek kadar üzücü
too bad, so sad exclam. aman ne yazık
too bad, so sad exclam. vah vah, tüh tüh
Idioms
a sad, poor, etc. reflection on something n. (mecazi) kötü vitrin
a sad, poor, etc. reflection on something n. kötü örnek/yansıma
a sad, poor, etc. reflection on something n. (mecazi) kötü gösteren
the sad truth n. acı gerçek
a sad sight n. dağınık
a sad sight n. kirli
a sad sight n. üzücü bir görüntü
a sad sight n. üzücü bir sahne
a sad state of affairs n. üzüntü veren durum
a sad state of affairs n. üzücü durum
a sad, poor, reflection on something n. bir şeyin üzücü/kötü bir yansıması
a sad, poor, reflection on something n. bir şeyin üzücü/kötü bir temsili
a sad, poor, reflection on something n. bir şeyin itibarını zedeleyen bir görüntü
Speaking
sad but true n. acı ama gerçek
you make me very sad expr. beni çok üzüyorsun
you really make me sad expr. beni çok üzüyorsun
you made me sad expr. beni üzdün
are you sad because you're living here? expr. burada yaşadığın için mi üzgünsün?
it's a sad day for all of us expr. bu hepimiz için üzücü bir gün
I am very sad expr. çok üzgünüm
it is too sad expr. çok üzücü
the sad weeks ahead expr. önümüzdeki hüzünlü haftalar
do not be sad expr. moralini bozma
why are you sad? expr. niye üzgünsün?
who made you sad? expr. kim seni üzdü?
what a sad loss expr. ne üzücü bir kayıp
she looked kind of sad expr. morali bozuk gibiydi
why are you sad? expr. niçin üzgünsün?
why are you sad? expr. neden üzgünsün?
I don't want to see you sad expr. seni üzgün görmek istemiyorum
I don't want to make you sad expr. seni üzmek istemiyorum
why are you so sad? expr. sen neden bu kadar üzgünsün?
I don't like seeing you sad expr. seni üzgün görmeyi sevmiyorum
you don't have to be sad expr. üzülmene gerek yok
you made me sad expr. üzdün beni
you don't have to be sad expr. üzülmenize gerek yok
she looked kind of sad expr. üzgün gibiydi
don't make me sad expr. üzme beni
she looked kind of sad expr. üzgün gibi görünüyordu
when I'm sad expr. üzgünken
when you're sad expr. üzgünken
do not be sad expr. üzülme
it is not worth being sad expr. üzülmeye değmez
who made you sad? expr. seni kim üzdü?
Technical
sad loss n. acı kayıp
Computer
sad face n. üzgün yüz
Psychology
seasonal affective disorder (sad) n. mevsimsel duygu durum bozukluğu
seasonal affective disorder (sad) n. mevsimsel depresyon
Geography
novi sad n. belgrad'ın kuzeybatısındaki tuna nehri üzerindeki kuzey sırbistan şehri
novi sad n. belgrad'ın kuzeybatısında, tuna nehri üzerinde yer alan sırp şehri
Painting
sad colours n. hüzünlü renkler
Latin
dura lex; sad lex expr. sert de olsa kanun, kanundur
Slang
sad sack n. acınası kimse
sad sack n. ağlak tip
sad sack n. beceriksiz
sad sack n. ezik tip
sad sack n. kötü iş gören kimse
sad-ass adj. iğrenç
sad-ass adj. acınası
sad-ass adj. bunaltıcı
sad-ass adj. kasvetli
sad-ass adj. iç karartıcı
sad-ass adj. moral bozucu
British Slang
sad arse n. acınası kimse
sad arse n. ağlak tip
sad arse n. ezik tip