word - Türkisch Englisch Wörterbuch

word

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "word" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 62 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
word n. laf
Otherwise, it will be a case of just words, words, words.
Aksi takdirde sadece laf, laf, laftan ibaret bir durum ortaya çıkacaktır.

More Sentences
word n. söz
In 2030, when there will be 8 billion people, it will make a difference whether we have turned words into actions.
2030'da 8 milyar insan olduğunda, sözleri eyleme dönüştürüp dönüştürmediğimiz fark yaratacaktır.

More Sentences
word n. sözcük
The word of Samsung means 'three stars' in Korea which represents big, numerous and powerful.
Korecede Samsung sözcüğü "üç yıldız" anlamına geliyor; büyüklüğü, çeşitliliği ve gücü temsil ediyor.

More Sentences
word n. kelime
In this report, you have not a word to say about our society's real problems.
Bu raporda toplumumuzun gerçek sorunları hakkında tek bir kelime bile etmiyorsunuz.

More Sentences
General
word n. haber
What a pity so few Members were here, but perhaps more will turn up in the Chamber when word gets around.
Ne yazık ki bu kadar az Üye buradaydı, ama belki de haber yayıldığında daha fazlası Meclise gelecektir.

More Sentences
word n. kelam
The Quran is the exact word of God.
Kuran Allah'ın kelamıdır.

More Sentences
word n. bilgi
A brief word on priorities in e-learning and employment policy as they affect small and medium-sized enterprises.
Küçük ve orta ölçekli işletmeleri etkileyen e-öğrenme ve istihdam politikasındaki öncelikler hakkında kısa bir bilgi.

More Sentences
word n. kelime
Without them we can forget the word 'competition' when we talk about the electricity and gas markets.
Bunlar olmadan elektrik ve gaz piyasalarından bahsederken 'rekabet' kelimesini unutabiliriz.

More Sentences
word n. sözcük
At this stage, the word "want" is important.
Bu aşamada, "istemek" sözcüğü önemlidir.

More Sentences
word v. ifade etmek
A text worded clearly, accurately and in detail is one of these.
Açık, doğru ve ayrıntılı bir şekilde ifade edilmiş bir metin bunlardan biridir.

More Sentences
Linguistics
word n. sözcük
This word is difficult to translate.
Bu sözcüğü çevirmek zordur.

More Sentences
General
word n. münakaşa
word n. tavsiye
word n. kumanda
word n. medih
word n. tabir
word n. parola
word n. lügat
word n. yazılı sözcük
word n. işaret
word n. iki çift laf
word n. emir
word n. lakırdı
word n. vaat
word n. mesaj
word n. kısa konuşma
word n. kısa görüşme
word n. karşılıklı söylenen düşmanca sözler
word n. karşılıklı söylenen öfkeli sözler
word n. havadis
word n. istihbarat
word n. atasözü
word n. özlü söz
word n. bir grup ögesi
word n. kısa açıklama
word n. kod grubu
word n. ne tür bir eylemin gerekli veya ilgili olduğunu belirtmek için kullanılan en uygun terim
word n. bir fikri ifade etmek için kullanılan en uygun terim
word v. söylemek
word v. sözcüklerle anlatmak
word v. dile getirmek
word v. ezberden anlatmak
word suf. tabu kelimenin baş harfiyle birleştirilerek örtmece amacıyla kullanılan bir son ek
Law
word v. yazmak
Computer
word n. sabit boyutta olup genellikle bilgisayar işlemcisi tarafından çalıştırılan bir dizi bit
Religious
word n. kutsal kitap
word n. incil
word n. kutsal üçlü'deki ikinci kişi
word n. kutsal üçlü'de oğul
word n. deyi
word n. isa
word n. isa'nın müjdelediği haber
word n. (hristiyanlıkta) yuhanna incili'nde isa'nın bedeninde canlanan ve tanrı'nın kendisi olarak betimlenen tanrı'nın sözü
word n. tanrı'nın sözü
Music
word n. şarkı sözleri
Slang
word interj. onay verme anlamında kullanılan bir ünlem
word interj. olumlu yanıt verme anlamında kullanılan bir ünlem
word interj. doğru
word interj. gerçek
word interj. bende yalan yok
word expr. haklısın
word expr. sana söylediğim gibi

Bedeutungen, die der Begriff "word" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
final word n. son söz
You have 15 seconds to say your final word.
Son sözünüzü söylemek için 15 saniyeniz var.

More Sentences
last word n. son söz
A last word on the tricky subject of double use or only civilian use.
Çifte kullanım veya sadece sivil kullanım gibi zor bir konuda son söz.

More Sentences
General
key word n. anahtar kelime
Strategic' is, in my mind, the key word in terms of what I am talking about.
Stratejik", bana göre, bahsettiğim şey açısından anahtar kelimedir.

More Sentences
word of honor n. şeref sözü
I give you my supreme word of honor.
Sana şeref sözü veriyorum.

More Sentences
empty word n. boş söz
Is this anything more than empty words?
Bu boş sözlerden başka bir şey mi?

More Sentences
good word n. iyi söz
Good words are worth a lot, but cost almost nothing.
İyi sözler çok değerlidir, ama neredeyse hiçbir maliyeti yoktur.

More Sentences
foreign word n. yabancı sözcük
These foreign words are corrupting our beautiful language.
Bu yabancı sözcükler güzel dilimizi yozlaştırıyor.

More Sentences
word order n. kelime sırası
You have to change the word order.
Kelime sırasını değiştirmek zorundasın.

More Sentences
simple word n. basit sözcük
Explain it in simple words.
Bunu basit sözcüklerle açıkla.

More Sentences
word meaning n. kelime anlamı
Tom asked Mary what the word meant, but she didn't know either.
Tom Mary'ye kelimenin anlamını sordu ama o da bilmiyordu.

More Sentences
word games n. kelime oyunları
I urge you to stop clouding the issue and to stop playing word games.
Sizi konuyu bulandırmaktan ve kelime oyunları oynamaktan vazgeçmeye çağırıyorum.

More Sentences
last word n. son söz
That is not my last word on the matter.
Bu benim konuyla ilgili son sözüm değil.

More Sentences
code word n. kod kelimesi
Afghan ownership is another code word.
Afgan mülkiyeti başka bir kod kelimedir.

More Sentences
slang word n. argo kelime
It's fun to learn slang words in foreign languages.
Yabancı dillerde argo kelimeler öğrenmek eğlencelidir.

More Sentences
word of god n. tanrı sözü
Muslims believe that the Quran is the word of God.
Müslümanlar, Kuran'ın Tanrı'nın sözü olduğuna inanır.

More Sentences
swear word n. küfür
Do you want me to teach you some swear words?
Sana bazı küfürler öğretmemi ister misin?

More Sentences
word of warning n. uyarı sözü
In my view, these words of warning have to be taken seriously.
Benim görüşüme göre bu uyarı sözleri ciddiye alınmalıdır.

More Sentences
key word n. anahtar sözcük
The key word is equality.
Anahtar sözcük, eşitliktir.

More Sentences
curse word n. küfür
What's your favorite curse word?
En sevdiğin küfür nedir?

More Sentences
keep your word v. sözünü tutmak
You didn't keep your word.
Sözünü tutmadın.

More Sentences
send word v. haber göndermek
I'll send word to Tom.
Tom'a haber gönderirim.

More Sentences
breathe a word v. sır vermek
I won't breathe a word.
Ben sır vermeyeceğim.

More Sentences
in a word adv. kısaca
She is, in a word, a dreamer.
O kısaca bir hayalperest.

More Sentences
word by word adv. kelimesi kelimesine
One of the most widespread errors in translating is to translate too literally – word by word.
Çeviri yaparken yapılan en yaygın hatalardan biri de motamot, yani kelimesi kelimesine çeviri yapmaktır.

More Sentences
in a word adv. tek kelimeyle
In a word, it could bring its people back to life.
Tek kelimeyle, halkını hayata geri döndürebilir.

More Sentences
word for word adv. kelimesi kelimesine
It is word for word what we agreed earlier on for electricity.
Elektrik konusunda daha önce mutabık kaldığımız hususlarla kelimesi kelimesine aynıdır.

More Sentences
Phrases
in a word adv. tek kelimeyle
In a word, it could bring its people back to life.
Tek kelimeyle, halkını yeniden hayata döndürebilir.

More Sentences
General
word accent n. kelime vurgusu
opposite word n. karşıt anlamlı kelime
word class n. kelime sınıfı
key word n. şifre
a word or two n. iki çift söz
code word n. şifre
compound word n. bileşik sözcük
word of honour n. namus sözü
harsh word n. katı söz
the last word on the matter n. konu hakkında son ve kesin söz
word order n. sözdizim
word of mouth n. söylenti
the last word n. son model
word of command n. emir
manual word unit n. elle sözcük birimi
word play n. kelime oyunu
word structure n. kelime yapısı
word sense n. kelime anlamı
word to word translation n. motamot tercüme
word of mouth n. dedikodu
communication word n. iletişim sözcüğü
word string n. kelime dizisi
household word n. her gün kullanılan kelime
cross word n. çapraz bulmaca
the last word n. en mükemmel şey
key word n. madde başı sözcük
main entry word n. ana giriş kelimesi
person who does not keep his or her word n. allak
word picture n. kelimelerle tarif etme
word stress n. kelime vurgusu
a word or two n. iki çift laf
cross word n. bulmaca
the last word n. en yüksek otorite
the last word n. güncel
word ending n. çekim eki
word recognition n. kelime tanıma
word processing n. kelime işleme
word of god n. tanrı kelimesi
keeping one's word n. söz tutma
spoken word n. işitilecek şekilde söylenen kelime
spoken word n. yüksek sesle söylenen kelime
vogue word n. tutulan sözcük
vogue word n. moda sözcük
unknown word n. bilinmeyen kelime
word based n. kelime tabanlı
mum is the word n. kimseye söyleme
word by word translation n. kelime kelime çeviri
word of mouth n. dedikodu gazetesi
old-turkish word for sociology n. ictimaiyyat
old-turkish word for sociology n. ilm-i içtima
well-timed word n. isabet
word-for-word translation n. sözcüğü sözcüğüne çeviri
word-of-mouth advertising n. ağızdan ağıza reklam
word retrieval n. kelime hatırlama
short word n. kısa kelime
numerical word n. sayısal sözcük
word size n. sözcük uzunluğu
equivalent word n. eşanlamlı sözcük
word-worship n. harflere tapma
word of honour n. onur sözü
word of honor n. namus sözü
word of honour n. şeref sözü
word-worship n. kelimelere tapınma
the last word n. son söz
signal word n. işaret sözcüğü
obscene word n. açık saçık söz
vulgar word n. açık saçık söz
four letter word n. açık saçık söz
four letter word n. müstehcen söz
obscene word n. müstehcen söz
vulgar word n. müstehcen söz
word of the day n. günün kelimesi
artificial word n. uydurma kelime
procedure word n. işletme kelimesi
a word of honour n. şeref sözü
secret word n. gizli kelime
secret word n. gizli sözcük
word attack skills n. sözel beceriler
word attack skills n. anlama (dinleme-okuma) ve anlatma (konuşma-yazma) becerileri
word attack skills n. dil becerileri
a word-for-word translation n. birebir çeviri
a word-for-word translation n. birebir tercüme
a four-letter word n. dört harfli bir kelime
content word n. içerik sözcüğü
word of the day n. günün sözcüğü
the f word n. sinkaflı küfür
rules of word formation n. sözcük oluşturma kuralları
black word n. zenci kelimesi
black word n. zencilerin kullandığı kelime/sözcük
mavourneen (irish word) n. sevgilim!
mavournin (irish word) n. sevgilim!
word group n. kelime grubu
borrowed word n. başka bir dilden alınmış kelime
borrowed word n. yabancı kelime
word mark n. sözcük işareti
word mark n. kelime işareti
word of god n. tanrı kelamı
stop word n. içerikten çıkarılan kelime
safe word n. anahtar kelime
safe word n. bir tür şifre olarak kullanılan kelime
stop word n. gereksiz kelime
safe word n. güvenlik sözcüğü
word label n. sözcük etiketi
one-word answer n. tek kelimelik cevap
word coinage n. yeni sözcük
word coinage n. yeni söz yapımı
source word n. kaynak kelime
word card n. kelime kartı
word hive n. kelime kovanı
word picture n. sözcüklerle betimleme
word bank n. kelime bankası
anam cara (soul friend) (an old gaelic word) n. ruh arkadaşı
a taboo word n. belli bir kesim için incitici, kaba veya olumsuz bulunacak söz
trigger word n. bir süreci veya eylem silsilesini başlatan kelime
a word of caution n. bir uyarı
word wheel n. kelime çarkı
word wheel n. sözcük çarkı
novel word n. yeni kelime
word of praise n. övgü sözü
last word n. en son çıkan şey
last word n. son moda olan şey
magic word n. lütfen kelimesi
word game n. kelime oyunu
word game n. sözcük oyunu
word of honor n. söz
word of honor n. and
word of honour n. söz
word of honour n. and
someone's word of honor n. birinin şeref sözü
someone's word of honor n. birinin namus sözü
word of advice n. olması muhtemel bir şeye ilişkin uyarıcı nitelikte tavsiye
word of farewell n. vedalaşırken söylenen iyi niyetli söz
word of farewell n. vedalaşırken söylenen iyi niyet ifadesi
word of farewell n. allahaısmarladık
word-painting n. süslü kelimelerin kullanıldığı açıklama
word-hoard n. kelime dağarcığı
word square n. soldan sağa ve yukarıdan aşağı aynı kelimelerle doldurulan bir bulmaca
word-painter n. canlı ve açıklayıcı anlatımı olan yazar
word play n. kelime oyunu yapma
word play n. kelime oyunu
word-catcher n. küçümseyen
word-catcher n. hor gören
word-catcher n. sözlükbilimci
word-catcher n. sözlük yazarı
word-catcher n. kelimeler ve farklı anlamlarını kaydeden kimse
word-catcher n. kusur bulan kimse
word-catcher n. eleştiren kimse
word painting n. betimleme
word-painting n. betimleme
word-hoard n. kelime hazinesi
word-hoard n. sözcük hazinesi
word-hoard n. kelime dağarcığı
boo-word n. nedensiz korku yaratan kelime
bug word [obsolete] n. korkunç kelime
bug's word [obsolete] n. korkunç kelime
curveship (an invented word) n. köprü
buzz word n. başkalarını etkilemek için kullanılan teknik kelime
word web n. kelime ağı
word web n. sözcük ağı
ghost word n. aslında var olmayıp hatayla kullanılan kelime
weasel word n. laf olsun torba dolsun minvalinde söz
weasel word n. elle tutulur bilgi vermeyen genelgeçer tabir
good word n. müjde
good word n. sevindirici haber
good word n. iyi haber
dirty word n. terbiyesiz söz
code word n. hüsnütabir
code word n. kibarca söyleme biçimi
dirty word n. ayıp kelime
dirty word n. küfür
dirty word n. ağza alınmayacak laf
four-letter word n. tabu kelime
four-letter word n. tabu konu
four-letter word n. ayıp kabul edilen sözcük/konu
smear word n. aşağılayıcı lakap
smear word n. karalayıcı yafta
smear word n. itibar zedeleyip zan altında bırakan sıfat
solemn word n. yemin
solemn word n. yemin beyanı
solemn word n. yemin ifadesi
send word v. haber yollamak
bring someone word of v. hakkında birine haber getirmek
spread by word of mouth v. ağızdan ağıza yayılmak
say the word v. emretmek
stand by one's word v. sözünden dönmemek
have a word with someone v. biriyle konuşmak
break one's word v. sözünden dönmek
have the last word in v. nihai karar/son söz birinin olmak (bir konuda)
pledge one's word v. söz vermek
break one's word v. sözünde durmamak
take someone at his word v. birine inanmak
keep one's word v. sözünü yerine getirmek
take someone at her word v. birine inanmak
be unable to get a word in edgewise v. karşısındakinin fazla konuşmasından dolayı ağzını açamamak
be too sorry to say a word v. ağzını bıçak açmamak
leave word with someone v. birine haber bırakmak
not to get a word in edgeways v. ağzını açamamak
keep one's word v. sözünde durmak
take someone's word for it v. birinin sözüne inanmak
dishonour one's word v. sözünü tutmamak
put in a word v. sözünü kesmek
have the last word v. son söz birinin olmak (bir tartışmanın/ağız kavgasının sonunda)
break one's word v. sözünü tutmamak
remain true to one's word v. sözüne sadık kalmak
have a word or two v. iki çift laf etmek
doubt someone's word v. birinin dediklerinden şüphe etmek
give somebody one's word v. söz vermek
be as good as one's word v. sözünü yerine getirmek
be true to one's word v. sözünü yerine getirmek
be as good as one's word v. sözünü tutmak
be as good as one's word v. sözünde durmak
go back on one's word v. sözünden dönmek
take a word in the wrong sense v. ters anlamak
give someone one's word v. birine söz vermek
be true to one's word v. sözünü tutmak
take a word in the wrong sense v. yanlış anlamak
keep one's word v. sözünü tutmak
put in a word v. araya girmek
keep one's word v. sözünden dönmemek
not to have a good word to say for v. hep tenkit etmek
back on one's word v. su koyvermek
put in a good word for someone v. biri için iyi şeyler söylemek
have the last word v. son noktayı koymak
have the last word v. son sözü söylemek
word perfect v. ezbere bilip kusursuz söylemek (şiir veya rol)
get a word in edgewise v. söylemeye fırsat bulmak
put in a good word (for someone) v. biri hakkında olumlu şeyler söylemek
have the final word v. son sözü söylemek
leave word (with someone) v. birine mesaj vermek
be as good as your word v. verdiği sözü tutmak
hang on someone's every word v. can kulağıyla dinlemek
not be able get a word in edgewise v. laf ağzında kalmak
be unable to get one's tongue around a word v. dili dönmemek
not believe a word of something v. tek kelimesine bile inanmamak
not believe a word of something v. bir kelimesine bile inanmamak
get word v. öğrenmek
get word v. şans eseri öğrenmek
give one's word v. vadetmek
give one's word v. vaat etmek
get word of v. haber almak
eat one's word v. tükürdüğünü yalamak
drop something out of use (word etc.) v. kullanımdan kaldırmak
not to have a good word to say for v. -i hep tenkit etmek
not to have a good word to say for v. -i hiç beğenmemek
keep word v. sözünü tutmak
keep word v. sözünden dönmemek
keep word v. sözünde durmak
stand by one's word v. sözünün arkasında durmak
stand behind one's word v. sözünün arkasında durmak
abide by one's word v. sözünü tutmak
abide by one's word v. sözünde durmak
get the final word v. son sözü söylemek
not even say a single word v. tek kelime bile etmemek
keep one's word v. verdiği sözü gerçekleştirmek
not utter a word v. bir kelime etmemek
not utter a word v. ağzını açmamak
coin a new word into the language v. bir dile kelime kazandırmak
introduce a new word into the language v. bir dile kelime kazandırmak
have no such word in one's vocabulary v. lügatında öyle bir kelime olmamak
not have such a word in one's vocabulary v. lügatında öyle bir kelime olmamak
not utter a word v. tek kelime etmemek
not utter a word v. sesini çıkarmamak
not utter a word v. bir şey dememek
send word to someone v. birine haber yollamak
memorize a word v. sözcük ezberlemek
memorize a word v. kelime ezberlemek
be passed down by word of mouth v. dilden dile intikal etmek
get a word in edgewise v. zorla da olsa bir kelam etmek
word [obsolete] v. kelime oyunu yapmak
word [obsolete] v. konuşarak bir duruma getirmek
weasel word v. kaçamaklı sözler etmek
weasel-word v. sözde uzmanları kaynak göstererek argüman savunmak
word of mouth adj. ağızdan ağıza
faithful to his word adj. sözüne sadık
word perfect adj. ezbere bilen
as good as one's word adj. verdiği sözü tutan
word-of-mouth (story etc.) adj. söylenegelen
word-of-mouth (story etc.) adj. söylenegelmiş
one-word adj. tek sözcüklü
multi-word adj. çok sözcüklü
multi-word adj. çok kelimeli
word-perfect adj. tamı tamına/harfi harfine doğru (ezberlenmiş)
short form of... (a word) adj. muhaffef
word of mouth adj. dilden dile
word for word adj. harfbeharf
word for word adj. sözlü
word-bound adj. kelimelerle sınırlandırılmış
word-bound adj. kelimelerle kısıtlı
word-perfect adj. her ayrıntısı doğru olan
word-perfect adj. tamamen doğru olan
word-bound adj. akıcı olmayan
word-bound adj. akıcı konuşamayan
word-splitting adj. kılı kırk yaran
word-splitting adj. önemsiz küçük ayrıntılara takılan
word-splitting adj. ince eleyip sık dokuyan
word-for-word adj. kelimesi kelimesine yazan
word for word adv. harfiyen
word for word adv. harfi harfine
in a word adv. sözün kısası
in a word adv. kısacası
at a word adv. derhal
word by word adv. harfi harfine
word for word adv. motamot
by word of mouth adv. sözle
at a word adv. hemen
word for word adv. motamo
by word of mouth adv. ağızdan
by word of mouth adv. sözlü olarak
in a word adv. kısaca söyleyecek olursak
in a word adv. bir kelimeyle
by word of mouth adv. ağızdan ağıza
in a word adv. yani
word for word adv. sözcüğü sözcüğüne
in a word adv. sözün özü
in word and deed adv. sözde ve özde
word-for-word adv. harfbeharf
word-for-word adv. aynen
in word expr. beyanda
in word expr. meslekte
Phrasals
word it v. atışmak
word it v. ağız kavgası etmek
word it v. itiraz etmek
word it v. tartışmak
Phrases
find the odd word out n. aykırı sözcüğü bulun
in a word adv. kısaca
in a word adv. özetle
in a word adv. kısacası
in a word adv. özet olarak
in a word adv. az ve öz olarak
in a word adv. birkaç sözcükle/kelimeyle
in a word adv. yani
in a word adv. sözün kısası
choose the correct word and circle it expr. doğru kelimeyi seç ve daire içine al
choose the correct word and circle it expr. doğru kelimeyi seçin ve daire içine alın
find the odd word out expr. farklı sözcüğü bulun
in a word expr. hulasa
in the strictest sense of the word expr. kelimenin tam manasıyla
for want of a better word expr. kelimenin tam anlamıyla
for lack of a better word expr. kelimenin tam anlamıyla
freedom is just another word for nothing left to lose expr. özgürlük kaybedecek hiçbir şeyin kalmaması demektir
in the strictest sense of the word expr. kelimenin tam anlamıyla
in the full sense of the word expr. kelimenin tam anlamıyla
in the proper meaning of the word expr. kelimenin tam anlamıyla
in the proper meaning of the word expr. kelimenin tam manasıyla
your word is your bond expr. sözün senettir
word travels fast expr. söz çabuk yayılır
your word is your bond expr. sözün senedindir
your word is your bond expr. söz senettir
word is good expr. sözüne güvenilir
word is good expr. sözüne inanılır
word is good expr. doğru sözlü
word is good expr. tepkiler olumlu
word is good expr. geri dönüşler olumlu
word is good expr. tepkiler iyi/güzel
word is good expr. geri dönüşler iyi/güzel
Proverb
a word to the wise in enough anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
a word to the wise is enough, and many words won't fill a bushel anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
a word to the wise is enough anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
a word is enough to the wise anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
a word to the wise is enough anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
there is many a true word spoken in jest her şakanın altında bir gerçek yatar
there is many a true word spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
there is many a true word spoken in jest çoğu doğru söz vardır ki şakacıktan söylenmiştir
there's many a true word spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
there's many a true word spoken in jest her şakada bir doğruluk payı vardır
many a true word is spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
many a true word is spoken in jest her şakada bir doğruluk payı vardır
word spoken is past recalling laf ağızdan bir kere çıkar
word once spoken is past recalling laf ağızdan bir kere çıkar
word once spoken is past recalling laf ağızdan bir kez çıkar
word spoken is past recalling laf ağızdan bir kez çıkar
word spoken is past recalling söz ağızdan bir kere çıkar
word once spoken is past recalling söz ağızdan bir kere çıkar
word once spoken is past recalling söz ağızdan bir kez çıkar
word spoken is past recalling söz ağızdan bir kez çıkar
never a truer word spoken doğru söze ne denir
a word to the wise is sufficient anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
there's many a true word spoken in jest her şakada bir gerçeklik payı vardır
many a true word is spoken in jest her şakada bir gerçeklik payı vardır
word to the wise arife tarif gerekmez
word to the wise is enough arife tarif gerekmez
a word to the wise is sufficient arife tarif gerekmez
a word of praise is equal to ointment on a sore övgünün iyileştirici/yatıştırıcı bir etkisi vardır
a word of praise is equal to ointment on a sore bir övgü sözcüğü yaraya sürülmüş bir merhem gibidir
a word of praise is equal to ointment on a sore tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
a word (once) spoken cannot be recalled laf ağızdan bir kez çıkar
a word (once) spoken cannot be recalled söz ağızdan bir kez çıkar
a word (once) spoken cannot be recalled söz ağızdan bir kere çıkar
a word (once) spoken cannot be recalled laf ağızdan bir kere çıkar
one word leads to another laf lafı açar
one word leads to another konu konuyu açar
one word leads to another laf başka yerlere gider
one word leads to another laf hiç umulmadık yerlere gider/gelir
one word leads to another sohbet umulmadık şekilde gelişir
one word leads to another sohbet bambaşka bir yere gider/bir şekilde gelişir
a word (once) spoken is past recalling laf ağızdan bir kez çıkar
a word (once) spoken is past recalling söz ağızdan bir kez çıkar
a word (once) spoken is past recalling söz ağızdan bir kere çıkar
a word (once) spoken is past recalling laf ağızdan bir kere çıkar
Colloquial
bizzle (a wild card word for words beginning with) n. b harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
jizzle (a wild card word for words beginning with) n. j harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
kizzle (a wild card word for words beginning with) n. k harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
lizzle (a wild card word for words beginning with) n. l harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
mizzle (a wild card word for words beginning with) n. m harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
pizzle (a wild card word for words beginning with) n. p harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
rizzle (a wild card word for words beginning with) n. r harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
sizzle (a wild card word for words beginning with) n. s harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
tizzle (a wild card word for words beginning with) n. t harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
vizzle (a wild card word for words beginning with) n. v harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
wizzle (a wild card word for words beginning with) n. w harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
yizzle (a wild card word for words beginning with) n. y harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
zizzle (a wild card word for words beginning with) n. z harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
b-word n. bitch kelimesinin sansürlü kullanımı
a taboo word n. küfür
cuss word n. küfür
a taboo word n. küfürlü konuşma
cuss word n. küfürlü konuşma
n-word n. zenci kelimesinin sansürlü kullanımı
buzz word n. herkesin diline dolanmış/moda olmuş kelime
chizzle (a wild card word for words beginning with c) n. c harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
f-word n. sinkaflı küfür
f-word n. f ile başlayan küfür
hizzle (a wild card word for words beginning with) n. h harfiyle başlayan sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
one last word n. son bir söz
one last word n. söyleyecek son bir şey
one last word n. son olarak
one last word n. son söz (olarak)
the f-word n. sinkaflı küfür
the f-word n. f ile başlayan küfür (fuck)
not say a word v. bir kelime bile etmemek
be unable to get a word out v. dili tutulmak
say the word v. emir vermek
say the word v. emretmek
say the word v. izin vermek
not say a word v. konuşmamak
be unable to get a word out v. söyleyecek söz bulamamak
not the word for it v. kızgın
not the word for it v. sinirli
not the word for it v. huysuz demek yetmemek
not the word for it v. kızgın
not the word for it v. sinirli
not the word for it v. huysuz tam anlatmamak
not the word for it v. güzel
not the word for it v. çekici
not the word for it v. mutlu bunu tanımlamaya yetmemek
not the word for it v. kaba
not the word for it v. nobran
not the word for it v. saygısız az kalmak
word (up) [australia] v. (bir kimseyi) bilgilendirmek
word (up) [australia] v. (bir kimseye) tavsiye vermek
get word (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) haber almak
get word (from someone or something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) bilgi almak
bokoo (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. çok
bokoo (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. çok sayıda
bokoo (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. sürüsüne bereket
bokoo (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. bir dünya
bokoo (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. bir sürü
bokoo (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. bir yığın
boku (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. çok
boku (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. çok sayıda
boku (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. sürüsüne bereket
boku (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. bir dünya
boku (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. bir sürü
boku (a phonetic spelling of the french word beaucoup) adv. bir yığın
oh my word expr. aman tanrım
word 'round the campfire expr. dedikodulara göre
word has it that expr. dediklerine göre
word up expr. dinle bak ne diyeceğim
suit the action to the word expr. dediğini yap
for lack of a better word expr. nasıl desem
his/her word is his/her bond expr. sözü senettir
suit the action to the word expr. sözünle yaptığın bir olsun
word 'round the campfire expr. söylentilere göre