yaramak - Türkisch Englisch Wörterbuch

yaramak

Bedeutungen von dem Begriff "yaramak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 29 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yaramak be useful v.
Tom could be useful to us in the future.
Tom gelecekte işimize yarayabilir.

More Sentences
yaramak agree with v.
Oysters don't agree with me.
İstiridye bana yaramıyor.

More Sentences
yaramak be of use v.
Dividing resources is of no use whatsoever, except to weaken the women’s movement.
Kaynakları bölmenin kadın hareketini zayıflatmaktan başka bir yararı yoktur.

More Sentences
yaramak do for v.
Those shoes won't do for climbing.
O ayakkabılar tırmanışa yaramaz.

More Sentences
yaramak serve v.
This will serve as a check on their work.
Bu onların işlerini kontrol etmeye yarayacak.

More Sentences
yaramak work v.
The rudder works to control the yaw of the plane.
Dümen, uçağın yalpalamasını kontrol etmeye yarar.

More Sentences
yaramak benefit from v.
Who benefited from what we did?
Yaptıklarımızdan kim yarar sağladı?

More Sentences
yaramak be good for v.
He is good for something.
Bir işe yarıyor.

More Sentences
yaramak make v.
We made the best of that bad situation.
Zarardan yarar sağladık.

More Sentences
yaramak be of use v.
Why is it, then, that it is sometimes said that we pensioners are no longer any use?
Öyleyse neden bazen biz emeklilerin artık işe yaramadığımız söyleniyor?

More Sentences
yaramak use v.
I could use some extra money.
Fazladan biraz para işime yarayabilirdi.

More Sentences
Common Usage
yaramak avail v.
General
yaramak do good v.
yaramak correspond v.
yaramak subserve v.
yaramak be serviceable v.
yaramak lend itself to v.
yaramak be of service to v.
yaramak agree v.
yaramak be suitable v.
yaramak benefit v.
yaramak profit v.
yaramak suit v.
yaramak inserve [obsolete] v.
yaramak gayne [obsolete] v.
yaramak prevail [obsolete] v.
Idioms
yaramak do a power of good v.
yaramak put hairs on your chest v.
Archaic
yaramak bestead v.

Bedeutungen, die der Begriff "yaramak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 92 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
işe yaramak work v.
When there are 25 members, the current procedure will not work.
Üye sayısı 25'e ulaştığında mevcut prosedür işe yaramayacaktır.

More Sentences
işe yaramak work out v.
I hope that it works out.
Umarım işe yarar.

More Sentences
General
işe yaramak come in handy v.
I guess that could come in handy for someone running for president.
Sanırım bu başkanlığa aday olan biri için işe yarayabilir.

More Sentences
işine yaramak serve v.
These comments serve only as padding for the EU's stance favouring Taiwan over China.
Bu yorumlar AB'nin Çin'e karşı Tayvan'ı destekleyen tutumunu desteklemekten başka bir işe yaramamaktadır.

More Sentences
işe yaramak work v.
Take a look at Japan, where this policy was applied and where it does not work.
Bu politikanın uygulandığı ve işe yaramadığı Japonya'ya bir göz atın.

More Sentences
işe yaramak be useful v.
My computer has got to be useful for something.
Bilgisayarımın bir işe yaraması gerek.

More Sentences
işe yaramak serve v.
The confirmation of this decision by the courts only serves to increase concerns over this situation.
Bu kararın mahkemeler tarafından onaylanması, bu duruma ilişkin endişeleri artırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.

More Sentences
işe yaramak help v.
It sometimes helps to be a little ignorant of the difficulties.
Bazen zorluklar konusunda biraz cahil olmak işe yarayabilir.

More Sentences
Phrasals
işe yaramak pay off v.
The gamble paid off.
Kumar işe yaradı.

More Sentences
işe yaramak pay off v.
This decision paid off.
Bu karar işe yaradı.

More Sentences
işe yaramak come in v.
This should come in very handy.
Bu çok işe yaramalı.

More Sentences
Colloquial
işe yaramak come in handy v.
I guess that could come in handy for someone running for president.
Sanırım bu, başkanlık için yarışan birinin çok işine yarayabilir.

More Sentences
işe yaramak do v.
I do not believe, however, that this gradual approach is working any more.
Ancak ben bu aşamalı yaklaşımın artık işe yaradığına inanmıyorum.

More Sentences
bir işe yaramak do any good v.
Tom knows that getting angry won't do any good.
Tom kızmanın bir işe yaramayacağını biliyor.

More Sentences
işe yaramak be of use v.
Will it be of use for you?
Sizin işinize yarar mı?

More Sentences
(birinin) işine yaramak be of use (to somebody) v.
Will it be of use for you?
İşine yarayacak mı?

More Sentences
General
işe yaramak answer the purpose v.
işe yaramak avail v.
bir işe yaramak be of service v.
bir şeye yaramak be of use for something v.
bir işe yaramak be of service to somebody v.
işe yaramak be of service v.
işine yaramak stand somebody in good stead v.
yaramak (bir işe) be good for v.
işe yaramak serve the purpose v.
işine yaramak suit v.
-e yaramak be supposed to v.
işe yaramak boot v.
bir işe yaramak serve a purpose v.
bir şeye yaramak be of use v.
bir işe yaramak make yourself useful v.
bir işe yaramak serve a useful purpose v.
çok işine yaramak work a lot v.
çok işine yaramak serve well v.
işe yaramak take v.
işe yaramak vail v.
işe yaramak deserve [obsolete] v.
işe yaramak skill v.
işe yaramak subminister v.
işe yaramak subserve v.
Phrasals
işe yaramak come to something v.
işe yaramak come to v.
birisi üzerinde işe yaramak work on someone v.
birine yaramak agree with someone v.
birine yaramak agree with someone v.
(birini/bir şeyi) alt etmede işe yaramak work against (someone or something) v.
(biri/bir şey) üzerinde çalışmak/işe yaramak work on (someone or something) v.
Colloquial
çok işine yaramak stand someone in good stead v.
çok işine yaramak serve someone in good stead v.
yalnızca kısmen işe yaramak only do so much v.
(birine/bir şeye) yaramak be good for (someone or something) v.
birine yaramak do one good v.
birine yaramak do somebody good v.
(bir şey) yapmaya yaramak serve to do (something) v.
işe yaramak do good v.
Idioms
birinin işine yaramak stand someone in good stead v.
çok işe yaramak come in mighty handy v.
çok işe yaramak work like a charm v.
işe yaramak fill the bill v.
işe/işine yaramak do the job v.
işine yaramak stand someone in good stead v.
işe yaramak fit the bill v.
iki tarafa da yaramak work both ways v.
işe yaramak not go amiss v.
işine yaramak hold somebody in good stead v.
işe yaramak count with someone v.
işe yaramak come in useful v.
işine yaramak stand somebody in good stead v.
işe yaramak not come amiss v.
(çok) işe yaramak work a treat v.
tamamen işe yaramak work like a dream v.
inanılmaz derecede iyi çalışmak/işlemek/işe yaramak work like a dream v.
umduğundan daha iyi çalışmak/işlemek/işe yaramak work like a dream v.
işine yaramak have a dog in the hunt v.
işe yaramak have a lot on the ball v.
(birinin) işine yaramak answer (one's) purpose v.
işine yaramak answer purpose v.
(birine) yaramak do (one) a heap of good v.
(birine) yaramak do (one) a power of good v.
birine/bir şeye yaramak do somebody/something a world of good v.
birine/bir şeye yaramak do somebody/something a power of good v.
birine/bir şeye yaramak do someone or something a power of good v.
işe/işine yaramak do the job/trick v.
işine yaramak have a dog in the fight v.
işine yaramak have a dog in this fight v.
işine yaramak have a dog in this hunt v.
işine yaramak have use for v.
biri/bir şey işine yaramak have (a) use for someone or something v.
(birinin ileride) işine yaramak hold (someone) in good stead v.
bir işe yaramak make (oneself) useful v.
çok işe yaramak stand in good stead v.
Formal
yeniden işe yaramak re-avail v.