yetmek

Bedeutungen von dem Begriff "yetmek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 27 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	yetmek	suffice v.
Your comments have indeed been extremely soothing, but they will not suffice to anaesthetise us. Yorumlarınız gerçekten de son derece rahatlatıcı oldu, ancak bizi uyuşturmaya yetmeyecektir. More Sentences
General
2	General	yetmek	hold out v.
We can stay here for as long as our supplies of food and water hold out. Yiyecek ve su stoklarımız yettiği sürece burada kalabiliriz. More Sentences
3	General	yetmek	do v.
It was such a hard test that we did not have time to finish. O kadar zor bir sınavdı ki bitirmeye vaktimiz yetmedi. More Sentences
4	General	yetmek	last v.
I'm wondering how long $100 will last me. Yüz doların bana ne kadar yeteceğini merak ediyorum. More Sentences
5	General	yetmek	be enough v.
There won't be enough water for everyone. Herkese yetecek kadar su yok. More Sentences
6	General	yetmek	suffice v.
Our breath has sufficed only this far. Nefesimiz ancak buraya kadar yetti. More Sentences
7	General	yetmek	keep v.
I’ve bought enough food to keep me throughout the week. Bana hafta boyunca yetecek kadar yiyecek aldım. More Sentences
8	General	yetmek	sustain v.
The food on the table was enough to sustain a group of ten. Masadaki yemek on kişilik bir gruba yetecek kadardı. More Sentences
9	General	yetmek	stretch v.
10	General	yetmek	cover v.
11	General	yetmek	get along v.
12	General	yetmek	reach v.
13	General	yetmek	be sufficient v.
14	General	yetmek	get v.
15	General	yetmek	serve v.
16	General	yetmek	touch v.
17	General	yetmek	answer v.
18	General	yetmek	satisfy v.
19	General	yetmek	see one through v.
20	General	yetmek	attain v.
21	General	yetmek	hold v.
22	General	yetmek	begin v.
23	General	yetmek	fend [dialect] [uk] v.
Phrasals
24	Phrasals	yetmek	last out v.
25	Phrasals	yetmek	run to v.
Idioms
26	Idioms	yetmek	have a bellyful (of something) v.
Technical
27	Technical	yetmek	suffice v.

Bedeutungen, die der Begriff "yetmek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 61 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	parası yetmek	afford v.
Does a peasant suffering from AIDS have the right to access medicine and treatment that he cannot afford? AIDS hastası bir köylünün parasının yetmediği ilaç ve tedaviye erişim hakkı var mıdır? More Sentences
General
2	General	herkese yetmek	go around v.
Are there enough chairs to go around? Herkese yetecek kadar sandalye var mı? More Sentences
3	General	gücü yetmek	afford v.
Countries that cannot afford to reduce taxes should introduce supplementary measures. Vergileri azaltmaya gücü yetmeyen ülkeler ek tedbirler almalıdır. More Sentences
4	General	parası yetmek	afford v.
I can't afford eating in such an expensive restaurant. Bu kadar pahalı bir restoranda yemek yemeye param yetmez. More Sentences
5	General	parası yetmek	afford to (buy something) v.
These people have not been able to exercise their freedom of movement because they cannot afford to. Bu insanlar, paraları yetmediği için seyahat özgürlüklerini kullanamamaktadırlar. More Sentences
6	General	artık yetmek	have had it v.
Have had it. Artık yeter. More Sentences
7	General	maddi gücü yetmek	afford v.
I cannot afford long vacations. Uzun tatillere maddi gücüm yetmez. More Sentences
8	General	herkese yetmek	go round v.
There's enough food to go round. Herkese yetecek kadar yemek var. More Sentences
Law
9	Law	gücü yetmek	afford v.
They can no longer afford to keep livestock on their farms. Artık çiftliklerinde hayvan beslemeye güçleri yetmeyebilir. More Sentences
Common Usage
10	Common Usage	satın almaya gücü yetmek	afford v.
General
11	General	gitmek (yetmek)	suffice v.
12	General	çıkışmak (yetmek)	suffice v.
13	General	mali gücü yetmek	afford v.
14	General	maddi olarak gücü yetmek	afford v.
15	General	yetişmek (yetmek)	suffice v.
16	General	gücü yetmek	be strong enough v.
17	General	ömrü yetmek	live long enough (to see) v.
18	General	ömrü yetmek	(for one´s life) to last long enough v.
19	General	kendi kendine yetmek	become self-sufficient v.
20	General	ödemeye yetmek (bir masrafı)	cover v.
21	General	ömrü yetmek	have enough life/time for something v.
22	General	maddi açıdan parası yetmek	can afford to v.
23	General	parası yetmek	affoord [obsolete] v.
24	General	satın almaya gücü yetmek	affoord [obsolete] v.
25	General	gücü yetmek	affoord [obsolete] v.
26	General	maddi gücü yetmek	affoord [obsolete] v.
27	General	parası yetmek	go v.
28	General	gücü yetmek	offer v.
29	General	kendine yetmek	fend v.
30	General	'-den daha uzun yetmek	outkeep v.
31	General	gücü yetmek	stickhandle v.
32	General	gücü yetmek	still v.
Phrasals
33	Phrasals	karşılamaya gücü yetmek	see off v.
34	Phrasals	-e kadar yetmek	tide someone over (until something) v.
35	Phrasals	birinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmek	last out v.
36	Phrasals	daha fazla kişiye/daha uzun süre yetmek	go further v.
37	Phrasals	(birine bir şeye) kadar yetmek	last (one) (up) until (something) v.
38	Phrasals	(bir şeye) kadar yetmek	last (up) until (something) v.
39	Phrasals	(bir süre) için yetmek	last for v.
40	Phrasals	(belli bir süre) için yetmek	last for (some period of time) v.
41	Phrasals	kendi kendine yetmek	scratch for (oneself) v.
42	Phrasals	(birine bir süre) yetmek (tok tutmak)	set (someone) up for (something) v.
43	Phrasals	(birine belirli bir süre) yetmek	stand (one) for (something) v.
44	Phrasals	(birine bir süre) yetmek	tide (one) over v.
Colloquial
45	Colloquial	yüreği yetmek	show (a lot) of bottle v.
46	Colloquial	(birine) yetmek	do for (someone) v.
47	Colloquial	(birine/bir şeye) yetmek	do for (someone or something) v.
48	Colloquial	uzun süre yetmek/gitmek	go far v.
49	Colloquial	(biri/bir şey) canına yetmek/tak etmek	have had enough (of somebody/something) v.
50	Colloquial	(biri/bir şey) canına yetmek/tak etmek	have had it with (someone or something) v.
Idioms
51	Idioms	kendi derdi kendine yetmek	have enough on someone's mind v.
52	Idioms	canına yetmek	drive (someone) buggy v.
53	Idioms	canına yetmek	drive (someone) potty [uk] v.
54	Idioms	(kendi kendine) yetmek	live off (of) (one's) (own) hump [obsolete] v.
55	Idioms	(kendi kendine) yetmek	live on (one's) (own) hump v.
56	Idioms	(bir şeye kadar) birine yetmek	keep somebody going v.
Trade/Economic
57	Trade/Economic	(paraca) gücü yetmek	afford v.
58	Trade/Economic	kendine yetmek	wash its face v.
Slang
59	Slang	(bir şeyi yapmaya) götü yetmek	have the balls v.
60	Slang	(bir şeyi yapmaya) götü yetmek	have the guts v.
61	Slang	(bir şeyi yapmaya) götü yetmek	got the balls v.