apart - English Turkish Sentences
English Turkish
apart ayrı adv.
  • Yet, there are Members of this Parliament who believe that the report should be taken apart.
  • Yine de bu Parlamentonun üyeleri arasında raporun ayrı tutulması gerektiğine inananlar da var.
  • We are not unsympathetic to the fact that some foreign families have to live apart.
  • Bazı yabancı ailelerin ayrı yaşamak zorunda kalmasına anlayışsız değiliz.
  • Yet, there are Members of this Parliament who believe that the report should be taken apart.
  • Yine de, bu Parlamento'nun raporun ayrı tutulması gerektiğine inanan üyeleri var.
Show More (33)
apart uzakta adv.
  • Despite a compromise, the European Parliament and the Council are still far apart.
  • Uzlaşmaya varılmasına rağmen Avrupa Parlamentosu ve Konsey hala birbirlerinden çok uzaktadır.
  • Do we compete if we are great distances apart, if we have different climates, if we have different conditions?
  • Birbirimizden çok uzakta olsak da farklı iklimlerde olsak da farklı koşullara sahip olsak da rekabet edebilir miyiz?
  • I wonder why they met in parallel, and thousands of kilometres apart, rather than together.
  • Neden birlikte değil de paralel olarak ve binlerce kilometre uzakta bir araya geldiklerini merak ediyorum.
Show More (1)
apart birbirinden ayrı adv.
  • I think we should spend some time apart from each other.
  • Bence birbirimizden ayrı biraz zaman geçirmeliyiz.
  • Their parents tried to keep them apart.
  • Ebeveynleri onları birbirinden ayrı tutmaya çalıştı.
Show More (-1)
apart ayrı olarak adv.
  • Both worlds exist apart from the human being.
  • Her iki dünya da insandan ayrı olarak var olur.
Show More (-2)
apart aralıklı adv.
  • Dad and I are sixty years apart.
  • Babamla aramızda 60 yaş var.
Show More (-2)