Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | çıkarılmak | be expelled (from a group) v. | ||
Tom was afraid that he might be expelled. Tom, çıkarılabileceğinden korkuyordu. More Sentences |
||||
General | çıkarılmak | be removed v. | ||
The blood stain can't be removed. Kan lekesi çıkarılamaz. More Sentences |
||||
General | çıkarılmak | be evicted v. | ||
Tom was evicted from his home. Tom evinden çıkarıldı. More Sentences |
||||
General | çıkarılmak | be extracted v. | ||
Oil is extracted from olives. Zeytinlerden yağ çıkarılır. More Sentences |
||||
General | çıkarılmak | drop v. | ||
Their star player was dropped from the team. Yıldız oyuncuları takımdan çıkarıldı. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | çıkarılmak | be issued v. | ||
An arrest warrant was issued for the company's accountant. Şirketin muhasebecisi için tutuklama emri çıkarıldı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | çıkarılmak | unship v. | ||
General | çıkarılmak | be milked away v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | çıkarılmak | go forth v. | ||
Phrasals | çıkarılmak | peel away v. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | çıkarılmak | get turfed out v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | çıkarılmak | be turfed [uk] v. | ||
Idioms | çıkarılmak | be turfed out [uk] v. | ||
Idioms | çıkarılmak | be on the cutting room floor v. |