çalmak - Turkish English Dictionary

çalmak

Meanings of "çalmak" in English Turkish Dictionary : 172 result(s)

Turkish English
Common Usage
çalmak steal v.
This of course applies equally to the tracking down of stolen nuclear material and its safe storage.
Bu durum elbette çalınan nükleer malzemenin izinin sürülmesi ve güvenli bir şekilde saklanması için de geçerlidir.

More Sentences
çalmak play v.
This comment probably applies to us all, given the drum rolls we play all over the place.
Her yerde çaldığımız davul sesleri göz önüne alındığında, bu yorum muhtemelen hepimiz için geçerlidir.

More Sentences
General
çalmak walk off with v.
Someone has walked off with my pencil.
Birisi kurşun kalemimi çaldı.

More Sentences
çalmak pick v.
He had his pocket picked in the crowd.
Kalabalığın içinde cebindekileri çaldırdı.

More Sentences
çalmak perform v.
Tom performed in bars and pubs.
Tom barlarda ve publarda çaldı.

More Sentences
çalmak blow v.
You can hear the train coming; it's blowing its horn.
Trenin geldiğini duyabilirsiniz; kornasını çalıyor.

More Sentences
çalmak swipe v.
I swiped Tom's pencil.
Tom'un kalemini çaldım.

More Sentences
çalmak make off with v.
The thief made off with the woman's handbag.
Hırsız, kadının çantasını çaldı.

More Sentences
çalmak take v.
Two of my books have been taken.
İki kitabım çalındı.

More Sentences
çalmak sound v.
This would sound their death-knell and would scupper them for good.
Bu, onların ölüm çanını çalacak ve onları tamamen ortadan kaldıracaktır.

More Sentences
çalmak toll v.
For whom do the bells toll?
Çanlar kimin için çalıyor?

More Sentences
çalmak pilfer v.
My wife has the strange habit of pilfering wads of toilet paper from public restrooms.
Karımın umumi tuvaletlerden tuvalet kağıdı çalmak gibi garip bir alışkanlığı var.

More Sentences
çalmak knock v.
Tom knocked loudly.
Tom yüksek sesle çaldı.

More Sentences
çalmak ring v.
No sooner had I sat down and relaxed than the phone rang.
Ben oturup rahatlar rahatlamaz, telefon çaldı.

More Sentences
çalmak steal v.
This of course applies equally to the tracking down of stolen nuclear material and its safe storage.
Bu durum elbette çalınan nükleer malzemenin izinin sürülmesi ve güvenli bir şekilde saklanması için de geçerlidir.

More Sentences
çalmak rob v.
They do not fight each other, but they rob the civilian population of the little it has left.
Birbirleriyle savaşmıyorlar ama sivil halkın elinde kalan azıcık şeyi de çalıyorlar.

More Sentences
çalmak play v.
This comment probably applies to us all, given the drum rolls we play all over the place.
Her yerde çaldığımız davul sesleri göz önüne alındığında, bu yorum muhtemelen hepimiz için geçerlidir.

More Sentences
çalmak take away v.
Money has been taken away even from the strengthening of the second pillar that has been called for on all sides.
Her taraftan talep edilen ikinci sütunun güçlendirilmesinden bile para çalındı.

More Sentences
çalmak rob v.
They do not fight each other, but they rob the civilian population of the little it has left.
Birbirleriyle savaşmıyorlar ama sivil halkın elinde kalan azıcık şeyi de çalıyorlar.

More Sentences
Phrasals
çalmak make off with v.
The thief made off with the woman's handbag.
Hırsız, kadının çantasını çaldı.

More Sentences
Law
çalmak pilfer v.
My wife has the strange habit of pilfering wads of toilet paper from public restrooms.
Karımın umumi tuvaletlerden tuvalet kağıdı çalmak gibi garip bir alışkanlığı var.

More Sentences
çalmak steal v.
This of course applies equally to the tracking down of stolen nuclear material and its safe storage.
Bu durum elbette çalınan nükleer malzemenin izinin sürülmesi ve güvenli bir şekilde saklanması için de geçerlidir.

More Sentences
Music
çalmak play v.
This comment probably applies to us all, given the drum rolls we play all over the place.
Her yerde çaldığımız davul sesleri göz önüne alındığında, bu yorum muhtemelen hepimiz için geçerlidir.

More Sentences
General
çalmak speak v.
çalmak spread v.
çalmak heist v.
çalmak hijack v.
çalmak hoist v.
çalmak smear v.
çalmak bag v.
çalmak crib v.
çalmak whip v.
çalmak incline v.
çalmak jangle v.
çalmak hoot v.
çalmak rang v.
çalmak nobble v.
çalmak knelt v.
çalmak grind v.
çalmak adopt v.
çalmak rap v.
çalmak verge on v.
çalmak ding v.
çalmak mix into v.
çalmak cop v.
çalmak defalcate v.
çalmak knock off v.
çalmak rung v.
çalmak walk away with v.
çalmak snitch v.
çalmak jingle v.
çalmak strum v.
çalmak add v.
çalmak abstract v.
çalmak hook v.
çalmak nick v.
çalmak mooch v.
çalmak grind out v.
çalmak cabbage v.
çalmak thieve v.
çalmak scrounge v.
çalmak strike v.
çalmak border on v.
çalmak plunder v.
çalmak sneak v.
çalmak purloin v.
çalmak filch v.
çalmak pinch v.
çalmak glom v.
çalmak appropriate v.
çalmak embezzle v.
çalmak chime v.
çalmak finger v.
çalmak run away with v.
çalmak secrete v.
çalmak appropriate v.
çalmak ravish v.
çalmak lag [obsolete] v.
çalmak ren [obsolete] v.
çalmak put the hand unto v.
çalmak make [dialect] v.
çalmak jow v.
çalmak make [dialect] v.
çalmak bob [obsolete] v.
çalmak harrage [obsolete] v.
çalmak bribe [obsolete] v.
çalmak mitch [dialect] v.
çalmak mouch [uk] v.
çalmak loot v.
çalmak lurch [obsolete] v.
çalmak glide v.
çalmak dang [dialect] [uk] v.
çalmak consort [obsolete] v.
çalmak discourse v.
çalmak flog [uk] v.
çalmak pley v.
çalmak schlep v.
çalmak schlepp v.
çalmak shlep v.
çalmak scoff v.
çalmak scrunt v.
çalmak secrete v.
çalmak shake v.
çalmak smouch v.
çalmak smug v.
çalmak snake v.
çalmak snap v.
çalmak poach v.
çalmak sowne v.
çalmak strike [obsolete] v.
Phrasals
çalmak prey on v.
çalmak cabbage onto (someone or something) v.
çalmak carry away v.
çalmak carry someone or something away v.
çalmak knock down v.
çalmak relieve of v.
çalmak carry off v.
çalmak rip off v.
çalmak nick off v.
çalmak snaffle up v.
çalmak steal away v.
Colloquial
çalmak relieve v.
çalmak bag v.
çalmak doink v.
çalmak yoink v.
Idioms
çalmak have sticky fingers v.
çalmak stick to someone's fingers v.
çalmak nab off (with something) v.
çalmak stick to fingers v.
Trade/Economic
çalmak misappropriation v.
Law
çalmak malversate v.
çalmak defalcate v.
çalmak peculate v.
çalmak embezzle v.
çalmak purloin v.
çalmak misappropriate v.
Agriculture
çalmak crib v.
Music
çalmak finger v.
çalmak player v.
çalmak render v.
Archaic
çalmak nim v.
çalmak harrow v.
çalmak rieve v.
çalmak convey v.
çalmak sharp v.
Slang
çalmak tax v.
çalmak jack v.
çalmak nip v.
çalmak gaffle v.
çalmak gank (rap slang) v.
çalmak chore v.
çalmak nail v.
çalmak knock over v.
çalmak liberate v.
çalmak jock v.
çalmak klepto v.
çalmak pinch off v.
çalmak pinch out v.
çalmak wog v.
çalmak hoist v.
çalmak rip v.
çalmak hist [dialect] v.
çalmak scank v.
çalmak clout v.
çalmak scrobble v.
British Slang
çalmak skank v.
çalmak knock-off v.
çalmak chore v.
çalmak jack v.
çalmak half-inch (rhyming slang for pinch) v.
çalmak whip v.
çalmak graft v.

Meanings of "çalmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
kapı çalmak knock v.
Thanks to enlargement, we will be getting new neighbours, countries that are also knocking on the doors of the EU.
Genişleme sayesinde yeni komşularımız, AB'nin kapısını çalan ülkeler olacak.

More Sentences
çalmak (telefon/zil) ring v.
This report, though, sets alarm bells ringing.
Ancak bu rapor alarm zillerini çaldırıyor.

More Sentences
ıslık çalmak whistle v.
I whistled.
Islık çaldım.

More Sentences
düdük çalmak whistle v.
The policeman whistled for the car to stop.
Polis, arabanın durması için düdük çaldı.

More Sentences
General
kapıyı çalmak knock v.
Somebody's knocking at the door.
Biri kapıyı çalıyor.

More Sentences
keman çalmak play the violin v.
I play the violin.
Keman çalıyorum.

More Sentences
zili çalmak ring v.
Someone rang the doorbell, it's the maid.
Biri zili çaldı, hizmetçidir.

More Sentences
korna çalmak honk v.
Tom was honking his horn.
Tom korna çalıyordu.

More Sentences
trompet çalmak play the trumpet v.
I'm learning how to play the trumpet.
Trompet çalmayı öğreniyorum.

More Sentences
çene çalmak chinwag v.
Mary spent a couple of hours chinwagging with her neighbour over the fence.
Mary birkaç saatini çitin üzerinden komşusuyla çene çalarak geçirdi.

More Sentences
enstrüman çalmak play an instrument v.
You should learn to play an instrument.
Bir enstrüman çalmayı öğrenmelisin.

More Sentences
alarm çalmak sound the alarm v.
They sounded the alarm when they saw the enemy approaching.
Onlar düşmanın yaklaştığını görünce alarm çaldılar.

More Sentences
davul çalmak beat the drum v.
We must keep on beating the drum.
Davul çalmaya devam etmeliyiz.

More Sentences
çalgı çalmak play music v.
I love playing music with Tom.
Tom'la çalgı çalmayı seviyorum.

More Sentences
piyano çalmak play the piano v.
They taught her to speak French, play the piano and good manners.
Onlardan Fransızca konuşmayı, piyano çalmayı ve görgüyü öğrendi.

More Sentences
korna çalmak beep v.
I beeped the horn.
Kornayı çaldım.

More Sentences
kapıyı çalmak knock the door v.
Tom walked up to one of the houses and knocked the door.
Tom evlerden birine doğru yürüdü ve kapıyı çaldı.

More Sentences
trompet çalmak trumpet v.
The elephant trumpets.
Fil trompet çalar.

More Sentences
alarm çalmak (alarm) go off v.
I overslept because my alarm didn't go off.
Alarmım çalmadığı için uyuyakalmışım.

More Sentences
davul çalmak play drums v.
If Kenner could read as well as he plays drums, he'd be president.
Kenner davul çaldığı kadar iyi okuyabilseydi, başkan olurdu.

More Sentences
ağır ağır çalmak (çan) toll v.
The bells of danger toll for them.
Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.

More Sentences
araba çalmak steal a car v.
I hear Tom stole a car.
Tom'un bir araba çaldığını duydum.

More Sentences
müzik aleti çalmak play v.
Learning to play a musical instrument requires thousands of hours of practice.
Bir müzik aletini çalmayı öğrenmek binlerce saat uygulama gerektirir.

More Sentences
alet çalmak play an instrument v.
Can you play an instrument?
Bir müzik aleti çalabiliyor musun?

More Sentences
çalmak (saat) strike v.
I didn't hear how many times the clock struck.
Saatin kaç kere çaldığını duymadım.

More Sentences
çalmak (davul) beat v.
The drums of war are beating.
Savaş tamtamları çalıyor.

More Sentences
düdük çalmak whistle v.
The policeman whistled for the car to stop.
Polis, arabanın durması için düdük çaldı.

More Sentences
ıslık çalmak whistle v.
I whistled.
Islık çaldım.

More Sentences
zili çalmak ring the bell v.
Get up at once, monsieur, or I shall ring the bell!
Derhâl ayağa kalkın, mösyö, yoksa şimdi zili çalacağım.

More Sentences
zil çalmak ring v.
Pavlov rang a bell just before he fed his dogs.
Pavlov köpeklerini beslemeden hemen önce zil çalardı.

More Sentences
piyano çalmak play piano v.
My younger sister plays piano every day.
Benim küçük kız kardeşim her gün piyano çalar.

More Sentences
bir şeyi çalmak/aşırmak steal something v.
I can't imagine why anyone would want to steal something like that.
Birinin neden böyle bir şeyi çalmak isteyebileceğini anlayamıyorum.

More Sentences
kale çalmak steal a base v.
Tom stole a base.
Tom bir kale çaldı.

More Sentences
yüksek sesle çalmak blare v.
Sirens blared.
Sirenler yüksek sesle çaldı.

More Sentences
cüzdan çalmak pickpocket v.
Some pickpocket stole my wallet on the train.
Bir yankesici trende cüzdanımı çaldı.

More Sentences
çene çalmak shoot v.
Bill and John like to get together once a month to shoot the breeze.
Bill ve John, çene çalmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.

More Sentences
Phrasals
(birine/bir şeye) korna çalmak honk at (someone or something) v.
The metro honked at me this morning.
Bu sabah metro bana korna çaldı.

More Sentences
(kapıyı) çalmak knock at (something) v.
He knocked at the door again and again, but there was no answer.
Kapıyı tekrar tekrar çaldı ama cevap veren olmadı.

More Sentences
(birinden/bir şeyden) çalmak steal from (someone or something) v.
It's no crime to steal from a thief.
Bir hırsızdan çalmak suç değildir.

More Sentences
için çalmak toll for v.
The bells of danger toll for them.
Tehlike çanları onlar için çalıyor.

More Sentences
(birine/bir şeye) ıslık çalmak (beğendiğini göstermek/laf atmak için) whistle at (someone or something) v.
Don't whistle at school.
Okulda ıslık çalma.

More Sentences
Colloquial
bas çalmak play bass v.
Tom plays bass in a rock band.
Tom bir rock grubunda bas çalıyor.

More Sentences
çene çalmak gab v.
She would gab for hours on end, talking about trivial matters.
Kadın, önemsiz konular hakkında saatlerce çene çalardı.

More Sentences
Common Usage
kalbini çalmak steal someone's heart v.
General
çalmak davul beat n.
(müzik aleti çalmak için kullanılan) iki başlı tokmak tampon n.
yumurtalarını çalmak için kuş yuvası arama bird-nesting n.
yumurtalarını çalmak için kuş yuvası arama birds'-nesting n.
büyükbaş hayvanları çalmak için yapılan baskın hership [obsolete] n.
büyükbaş hayvanları çalmak için yapılan baskında elde edilen ganimet hership [obsolete] n.
para çalmak rip off v.
kırağı çalmak frost v.
kamçı çalmak scourge v.
büyük bir gürültüyle çalmak crash v.
yumuşak bir tonda çalmak (flüt) tootle v.
çanları çalmak peal v.
kampana çalmak ring a bell v.
notasız çalmak play something by ear v.
çalmak (davar/at) rustle v.
fifre çalmak fife v.
bangır bangır çalmak blare v.
davul çalmak drum v.
çene çalmak gossip v.
bozuk çalmak be displeased v.
parmaklarıyla trampet çalmak thrum v.
korna çalmak blow a horn v.
korna çalmak toot v.
çene çalmak jaw v.
kapıyı çalmak beat at the door v.
doğaçlamadan çalmak vamp v.
davul çalmak shout something from the rooftops v.
ıslık çalmak (birine) whistle to v.
telli çalgı çalmak twang v.
borazan çalmak blow a trumpet v.
sepet havası çalmak fire v.
kara çalmak blacken v.
galebe çalmak conquer v.
kapıyı çalmak knock on the door v.
kara çalmak smut v.
kaval çalmak pipe v.
boru çalmak pipe v.
felekten bir gün çalmak go on a spree v.
etekleri zil çalmak be elated v.
caz çalmak jazz v.
galebe çalmak overcome v.
çalmak (korna/düdük/boru vb'ni) toot v.
çene çalmak chat v.
kamçı çalmak whip v.
prelüt çalmak prelude v.
korna çalmak sound one's horn v.
ıslık çalmak give a whistle v.
boru çalmak trumpet v.
daha iyi çalmak outperform v.
çene çalmak prattle v.
korna çalmak toot the horn v.
acemice çalmak strum v.
çan çalmak peal v.
korna çalmak sound the horn v.
birine ıslık çalmak whistle to v.
notaları birleştirerek çalmak slur v.
savurmak pala çalmak wield v.
keman çalmak fiddle v.
çalmak (zil/çan) ring v.
ut çalmak lute v.
etekleri zil çalmak walk on air v.
alarmı çalmak sound the alarm v.
ıslık çalmak make a hissing sound v.
çalmak (hayvan) rustle v.
çalmak (eşya/para vb) nick v.
çalmak (maviye vb) tend v.
çalmak (çalgı/müzik) play v.
çalmak (zili/çanı) ring v.
sesli çalmak clang v.
çan çalmak ring a bell or gong v.
acemice çalmak thrum v.
kamçı çalmak lash v.
bakır çalmak be contaminated with verdigris v.
çene çalmak chatter v.
çene çalmak visit v.
gümbür gümbür çalmak roll v.
caz çalmak jive v.
para çalmak whip v.
dümbelek çalmak tabor v.
kara çalmak calumniate v.
doğaçtan çalmak improvise v.
ıslık çalmak pipe v.
alarm çalmak give the alarm v.
kara çalmak slander v.
alarm çalmak (alarm) to sound v.
şifre çalmak phish v.
boru çalmak poop v.
bozuk çalmak be angry v.
para çalmak pinch v.
düdük çalmak blow a whistle v.
çalgı çalmak play an instrument v.
kırağı çalmak become frostbitten v.
karnı zil çalmak be famished v.
serenat çalmak serenade v.
eşya çalmak pinch v.
çalmak (müzik eserini) perform v.
boru çalmak (a bugle) to blow v.
klakson çalmak honk v.
boru çalmak blow horn v.
kırağı çalmak nip v.
iflas borusunu çalmak crash v.
araba çalmak steal cars v.
çene çalmak chitchat v.
çalmak (saat belirli bir zamanı) strike v.
çene çalmak have a gossip v.
düdük çalmak pipe v.
çalmak (çan) peal v.
kapıyı çalmak knock at the door v.
kalbini çalmak sweep someone off one's feet v.
kara çalmak denigrate v.
eşya çalmak rip off v.
karnı zil çalmak be starving v.
borazan çalmak trumpet v.
çene çalmak chew the rag v.
flüt çalmak flute v.
gürültüyle çalmak bang out v.
korna çalmak hoot v.
ağır ağır çalmak (çanı) toll v.
dümbelek çalmak tabour v.
bangır bangır çalmak blast v.
ahenkle çalmak chime v.
boru çalmak sound the bugle v.
çan çalmak toll v.
kapısını çalmak apply to somebody v.
keman çalmak play on the violin v.
para veya eşya çalmak steal v.
kalbini çalmak ravish v.
iki enstrüman çalmak double v.
doğaçlama çalmak extemporise v.
yanlış kapı çalmak bark up the wrong tree v.
galebe çalmak prevail v.
çalmak (renk) verge v.
ahenkli bir sesle çalmak (saat/zil/çan) chime v.
kara çalmak defame v.
hep aynı telden çalmak harp on something v.
çalmak (kapı) rap v.
elma çalmak scrump v.
ıslık çalmak tweedle v.
çalmak (çalgı) tweedle v.
çalmak (çan) chime v.
ağzına bir parmak bal çalmak arouse one's appetite v.
yeniden çalmak playback v.
müzik aletini hafifçe çalmak tweedle v.
etekleri zil çalmak be extremely pleased (about something) v.
felekten bir gece çalmak have a very enjoyable night v.
felekten bir gün çalmak have a very enjoyable day v.
etekleri zil çalmak be extremely happy v.
etekleri zil çalmak be extremely glad v.
etekleri zil çalmak be overjoyed (about something) v.
cüzdan çalmak steal a wallet v.
cüzdan çalmak knock off a wallet v.
cüzdan çalmak nick a wallet v.
araba çalmak highjack v.
zamanını çalmak waste one's time v.
kapı çalmak beat at the door v.
kapı çalmak knock the door v.
kapı çalmak beat on the door v.
telefon çalmak (phone) to ring v.
rengi çalmak have (a specified) cast v.
zil çalmak (the bell) ring v.
zil çalmak ring the bell v.
saz çalmak play saz v.
bağlama çalmak play baglama v.
gönlünü çalmak steal one's heart v.
kara çalmak throw mud at v.
maviye çalmak be tinged with a touch of blue v.
maviye çalmak be touched with blue v.
maviye çalmak have a bluish tint v.
maviye çalmak have a blue tinge to it v.
notasız çalmak play by ear v.
çan çalmak chime v.
saat çalmak chime v.
-i çalmak knock on v.
-i çalmak knock at v.
pedal ile çalmak soft-pedal v.
-e kara çalmak slander v.
bakarak çalmak sight-read v.
-i çalmak run off with v.
boru çalmak bugle v.
arkasından ıslık çalmak whistle at v.
maçın bitiş düdüğünü çalmak blow the final whistle v.
kaş çalmak lour v.
parmakla çalmak pluck v.
(plak vb) yeniden çalmak play back v.
yanlış kapıyı çalmak bark up the wrong tree v.
(çan) çalmak toll v.
vaktini çalmak steal someone's time v.
vakit çalmak steal someone's time v.
çanları çalmak peal out v.
galebe çalmak surmount v.
birisinin vaktini çalmak jerk around v.
birisinin vaktini çalmak jerk someone over v.
birisinin vaktini çalmak jerk someone around v.
birisinin vaktini çalmak jerk over v.
alnına leke çalmak smirch v.
alnına leke çalmak defame v.
alnına leke çalmak besmirch v.
alnına leke çalmak smear v.
alnına leke çalmak sully v.
alnına leke çalmak slander v.
alnına leke çalmak denigrate v.
alnına leke çalmak calumniate v.
alnına leke çalmak asperse v.
gitar çalmak play a guitar v.
(piyanoda vb.) bir şeyler çalmak bang something out v.
zaman çalmak steal time v.
süt çalmak steal milk v.
rol çalmak steal a role v.
bisküvi çalmak steal biscuits v.
geri çekil borusu çalmak sound the retreat v.
saksafon çalmak play saxophone v.
bir orkestrada çalmak play in an orchestra v.
birinin çantasından para çalmak steal money from someone's bag v.
birinin cebinden para çalmak steal money from someone's pocket v.
piyanoda bir şeyler çalmak play something on the piano v.
alarm çalmak raise an alarm v.
kamçıyı çalmak whip v.
yeniden çalmak replay v.
tekrar çalmak replay v.
hırsızlık yaparak çalmak burglarize v.
hırsızlık yaparak çalmak burgle v.
(çan) birisi için çalmak toll for someone v.
sesli çalmak play loud v.
doğaçlama çalmak extemporize v.
hırsızlık yaparak çalmak burglarise v.
tef çalmak play tambourine v.
kısık sesle çalmak duck v.
bateri çalmak play drums v.
bahçeden meyve çalmak steal fruit from a garden v.
çene çalmak claver v.
bir bilgisayardan (flash bellek aracılığıyla vb) bilgi çalmak exfiltrate v.
bir araç/araba çalmak steal a vehicle v.
zamandan çalmak steal time v.
çene çalmak rap v.
çene çalmak chaffer v.
(kapı) çalmak chap [scottish] v.
çene çalmak chelp v.
başparmakla (enstrümanı) çalmak thumb v.
(tehlike bildirmek için) çanları tersten çalmak ring the bells backward v.
çıngırak çalmak spring a rattle v.
cebinden (bir şey) çalmak touch v.
çene çalmak trattle [scottish] v.
çene çalmak twitter v.
bir müzik aletini konuşturmak/çok iyi çalmak play a musical instrument very well v.
(müzik eserini) çok nadir çalmak underperform v.
çene çalmak yatter [scottish] v.
matem çanı çalmak kneel v.
(birinin) cüzdanını çalmak unpurse v.
cenaze, anma töreni için yavaş ve ciddiyetle çalmak (çan) knell v.
keman çalmak violin v.
(eser) çalmak lift v.
(ürün/malzeme) çalmak lift v.
borazan çalmak wind v.
çan çalmak jow v.
matemli bir şekilde çalmak (çan) knoll v.
özellikle bir cenaze için yavaş ve ciddiyetle çalmak (çan) knoll v.
ağır ağır çalmak (çan) knoll v.
klavsen çalmak virginal [obsolete] v.
ıslık çalmak whew v.
(biriyle) beraber çalmak accompany (one) v.
(birinin arkasından) ıslık çalmak wolf whistle v.
(ıslık, siren ) üfleyerek çalmak blow v.
ıslık çalmak blow v.
kamyon veya aracı zorla durdurup (kargo, yük) çalmak highjack v.
silah zoruyla çalmak highjack v.
(birinden) malları zorla çalmak highjack v.
silah zoruyla çalmak hijack v.
kendisi için çalmak hijack v.
kamyon veya aracı zorla durdurup (kargo, yük) çalmak hijack v.
yanlış çalmak misplay v.
acemice çalmak misplay v.
çene çalmak chin v.
çene çalmak clack v.
çan çalmak clapper v.
müzik çalmak rock v.
patırtı şeklinde çalmak (davul) ruffle v.
doğaçlama çalmak improvisatise [obsolete] v.
doğaçlama çalmak improvisatize [obsolete] v.
çene çalmak old talk v.
(bir talep için) zil çalmak bell v.
çan çalmak clock v.
zil çalmak clock v.
çene çalmak clutter v.
(aynı anda haber vermek için) çok sayıda kapı zilini çalmak doorbell v.
içeriğini çalmak pick v.
para çalmak pickpocket v.
korna çalmak poop v.
çene çalmak pittle-pattle v.
güm güm çalmak pulsate v.
tüm çanları aynı anda çalmak fire v.
çok iyi çalmak outthieve v.
daha çok çalmak outthieve v.
fantezi müzik çalmak phantasy v.
giriş müziği olarak çalmak prelude v.
uvertür olarak çalmak prelude v.
ıslık çalmak pue v.
süsleme ve doğaçlamalarla müzik çalmak romp v.
hileyle çalmak rook [obsolete] v.
plak çalmak scratch v.
ıslık çalmak siffle v.
ıslık çalmak siss v.
gayda çalmak skirl v.
(bir şarkıyı) gaydayla çalmak skirl v.
hakkını çalmak skunk v.
kırağı çalmak snape v.
kara çalmak snipe v.
(saat vs) çalmak bong v.
kalbini çalmak becharm v.
(çalışan, müşteri) çalmak poach v.
ıslık çalmak sowth [scotland] v.
topu yere çalmak spike v.
galebe çalmak triumph v.
Phrasals
galebe çalmak hold up v.
kapıyı dövmek/yumruklamak/ısrarla çalmak beat on (something) v.
zili ısrarla çalmak beat on (something) v.
piyano/bateri çalmak beat on (something) v.
kapıyı dövmek/yumruklamak/ısrarla çalmak beat on someone or something v.
zili ısrarla çalmak beat on someone or something v.
piyano/bateri çalmak beat on someone or something v.
piyanoda bir şarkıyı çalmak/çalmaya çalışmak beat out v.
piyanoda çalmak beat something out v.
(birinin) zilini çalmak/ziline basmak buzz for (one) v.
(birinin) zilini çalmak/ziline basmak buzz for someone v.
(birisinden bir şey) çalmak chisel (something) from (one) v.
(birisi ya da bir şeyden) (bir şey) çalmak cop (something) from (someone or something) v.
birinden ya da bir şeyden bir şey çalmak cop something from someone or something v.
(bir şeyden veya bir yerden) bir şeyi çalmak abstract (something) from (something or some place) v.
bangır bangır bağırmak/çalmak blast away v.
bir şeyi piyanoyla yüksek sesle/gürültülü bir şekilde çalmak pound something out v.
bir şeyde çalmak play in something v.
bangır bangır çalmak blast away v.
birinin vaktini çalmak jerk someone around v.
bir şey hakkına çene çalmak prattle about something v.
birine oynamak/çalmak play to someone v.
birinin vaktini çalmak jerk someone over v.
biri hakkında çene çalmak jabber about someone v.
birinden bir şey çalmak steal something off someone v.
birisi hakkında çene çalmak jaw about someone v.
bir şey hakkına çene çalmak prattle away about something v.
birinden bir şey çalmak steal something from someone v.
birinden çalmak steal from someone v.
birine korna çalmak honk at someone v.
çene çalmak chatter about v.
flüt çalmak play flute v.
piyanoda bir şeyler çalmak hammer something out v.
yüksek seste çalmak blast away v.
(albümü/eseri) baştan sona çalmak play something through v.
(bir yerden/otelden vb) çalmak/aşırmak skip out with something v.
birine bir şarkının ritmini çalmak drum out v.
birinin bir şeyini çalmak relieve (someone or oneself) of (something) v.
zor kullanarak birinden bir şey çalmak extort something from someone or something v.
(birinden/bir şeyden) çalmak take from (someone or something) v.
(bir şeyi) çalmak glom (something) v.
(birinin/bir şeyin bir şeyini) çalmak rob (someone or something) of (something) v.
-i çalmak rob of v.
birinin/bir şeyin bir şeyini çalmak strip someone or something of something v.
telli bir çalgıyı çalmak strum on (something) v.
telli bir enstrümanda bir akor, şarkı çalmak strum on (something) v.
tellere vurarak/arşeyle çalmak strum something on something v.
bir şeye çalmak verge upon something v.
bir şeye çalmak verge on something v.
biriyle doğaçlama bir şeyler çalmak jam with someone v.
(birini/bir şeyi bir şeye/yere) çalmak knock (someone or something) to (something) v.
birinin fikrini/sözlerini çalmak rip off v.
(birine/bir şeye) kara çalmak blow upon (someone or something) [obsolete] v.
(birine/bir şeye) kara çalmak blow on (someone or something) [obsolete] v.
birinden/bir şeyden bir şey çalmak abstract something from someone or something v.
'-den çalmak abstract from v.
(bir şey için birinin/bir şeyin) kapısını çalmak apply (to someone or something) (for something) v.
piyanoda bir şeyler çalmak/tıngırdatmak bash out v.
(kapı vb.) çalmak beat on v.
yüksek sesle müzik çalmak belt out v.
ile adına leke çalmak besmirch with v.
yüksek sesle çalmak blare out v.
gümbür gümbür çalmak blare out v.
bir şey çalmak borrow something v.
zilini çalmak buzz for v.
bir şeyi çalmak carry something off v.
çene çalmak chat up v.
(biri/bir şey) hakkında çene çalmak chatter about (someone or something) v.
'-den (bir şey) çalmak cop from v.
yere çalmak dash down v.
bir şarkının ritmini çalmak drum something out v.
-e korna çalmak honk at v.
(biri/bir şey) hakkında çene çalmak/gevezelik etmek jabber about (someone or something) v.
ile doğaçlama bir şeyler çalmak jam with v.
hakkında çene çalmak jaw about v.
(biri/bir şey) hakkında çene çalmak jaw about (someone or something) v.
(kapıyı) çalıp durmak/ısrarla çalmak/sert şekilde çalmak knock away v.
'-e çalmak knock to v.
(birinden/bir şeyden) çalmak pilfer from (someone or something) v.
(biri) için bir şey çalmak/araklamak pinch for v.
-den bir şey aşırmak/çalmak pinch from v.
(birinden bir şey) aşırmak/çalmak pinch from (one) v.
(birinin) vaktini çalmak play around (with someone) v.
(birini/bir şeyi/kendini) sertçe bir yere çarpmak/çalmak plonk (someone, something, or oneself) down v.
palas pandıras bir şeyler yazmak/çalmak (piyanoda/klavyede) pound out v.
yalap şap bir şeyler yazmak/çalmak (piyanoda/klavyede) pound out v.
baştan savma bir şeyler yazmak/çalmak (piyanoda/klavyede) pound out v.
piyanonun/klavyenin tuşlarına gelişi güzel basarak çalmak/yazmak pound out v.
hakkına çene çalmak prattle about v.
(biri/bir şey) hakkına çene çalmak prattle about (someone or something) v.
(biri/bir şey) hakkına çene çalmak prattle away (about someone or something) v.
birinin (bir şeyini) çalmak/almak relieve someone of v.
(birini/bir şeyi) yerden yere vurmak/çalmak rip (someone or something) to shreds v.
(bir şeyi) kolayca çalmak/ilerletmek/prova etmek romp through (something) v.
(bir şeyi) hızlıca çalmak/ilerletmek/prova etmek romp through (something) v.
(bir şeyi) neşeyle çalmak/ilerletmek/prova etmek romp through (something) v.
(birini/bir şeyi bir şeye) vurmak/çalmak slam (someone or something) down on (something) v.
(birini/bir şeyi bir şeye) vurmak/çalmak slam (someone or something) down onto (something) v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne çalmak/vurmak smack (something) down onto (something) v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne çalmak/vurmak smack (something) down on (something) v.
çalmak/vurmak smack down v.
yere çalmak/çarpmak/fırlatmak smash down v.
-den çalmak steal from v.
-den çalmak steal off v.
(birinden/bir şeyden) çalmak steal off (someone or something) v.
çanlar (birinin/bir şeyin) anısına çalmak toll for (someone or something) v.
çanlar (biri/bir şey) için çalmak toll for (someone or something) v.
(birini) kandırıp (bir şeyini) çalmak trick (one) out of (something) v.
(birini) kandırıp (bir şeyini) çalmak trick (something) out of (one) v.
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek wheedle (one) out of (something) v.
(birini) kandırıp (bir şeyini) almak/çalmak wheedle (one) out of (something) v.
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek wheedle (something) away from (one) v.
(birini) kandırıp (bir şeyini) almak/çalmak wheedle (something) away from (one) v.
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek wheedle (something) out of (one) v.
(birini) kandırıp (bir şeyini) almak/çalmak wheedle (something) out of (one) v.
melodiyi üflemeli aletle çalmak pipe up v.
amaçsızca keman çalmak fiddle away v.
Colloquial
bir şeyi çalmak ya da almak bite v.
enstrüman/çalgı çalmak (genellikle üflemeli) blow v.
rock müzik çalmak rock v.
rock çalmak rock v.
birisinin tüm parasını çalmak steal one’s money all away v.
çene çalmak shoot the bull v.
iflas borusunu çalmak go bankrupt v.
keman çalmak fiddle v.
ön kapıyı çalmak knock at the front door v.
bir şey çalmak gack something v.
bir şeyi yürütmek (çalmak) gack something v.
çalmak (müzik) gig v.
iflas borusunu çalmak be busted v.
ödenekten çalmak shoe (one's) mule v.
yüksek sesle çalmak sound out v.
çene çalmak jabber v.
hızlı gitar çalmak widdle v.
enstrümanı gayretle ve belirli bir amaç uğruna çalmak woodshed v.
çene çalmak beak v.
solo çalmak break v.
çene çalmak chitter-chatter v.
(birinin bir şeyini) çalmak do (someone) out of (something) v.
bir şey çalmak filch something v.
çene çalmak flap gums [us] v.
çene çalmak flap your gums [us] v.
kara çalmak fling/sling/throw mud v.
(birine) kara çalmak fling/sling/throw mud (at somebody) v.