English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | beat n. | çarpma | ||
Tom felt his heart beat faster. Tom, kalbinin daha hızlı çarptığını hissetti. More Sentences |
||||
Common Usage | beat v. | vurmak | ||
Tom began to beat his daughter. Tom kızına vurmaya başladı. More Sentences |
||||
Common Usage | beat v. | dövmek | ||
On 28 August masked men kidnapped and severely beat his public defender, Surat Ikramov. 28 Ağustos'ta maskeli adamlar kamu avukatı Surat İkramov'u kaçırdı ve ağır şekilde dövdü. More Sentences |
||||
Common Usage | beat v. | yenmek | ||
She beat diabetes with a strict diet and regular exercise. Sıkı bir diyet ve düzenli egzersizle diyabeti yendi. More Sentences |
||||
Common Usage | beat v. | dayak atmak | ||
Tom beat his children. Tom çocuklarına dayak attı. More Sentences |
||||
Common Usage | beat v. | çırpmak | ||
I prefer to beat eggs with a fork rather than a scrambler. Yumurtaları çırpıcı yerine çatalla çırpmayı tercih ediyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
General | beat n. | dayak | ||
Tom got beat. Tom dayak yedi. More Sentences |
||||
General | beat n. | atım | ||
Your pulse must be at least 135 beats a minute to burn calories. Kalori yakmak için nabzınız dakikada en az 135 atım yapmalıdır. More Sentences |
||||
General | beat n. | ritim | ||
We danced to the beat of the drum. Davulun ritmiyle dans ettik. More Sentences |
||||
General | beat n. | çarpma | ||
She felt her heart beat quickly. O, kalbinin hızlı çarptığını hissetti. More Sentences |
||||
General | beat n. | devriye | ||
As an officer who is new to the force, he spent most of his time on the beat. Teşkilatta yeni olan bir memur olarak zamanının çoğunu devriyede geçiriyordu. More Sentences |
||||
General | beat n. | tempo | ||
Make sure not to miss the beat of the music during the performance. Performans sırasında sakın müziğin temposunu kaçırayım demeyin. More Sentences |
||||
General | beat n. | kalp atışı | ||
Feel your heart beat! Kalbinizin atışını hissedin! More Sentences |
||||
General | beat v. | haklamak | ||
I can easily beat you in a game of poker. Seni pokerde kolayca haklayabilirim. More Sentences |
||||
General | beat v. | vurmak | ||
Beat him with the broom! Ona süpürgeyle vur! More Sentences |
||||
General | beat v. | çırpmak | ||
In short, we must stop beating about the bush where sustainable development is concerned and take practical action. Kısacası, sürdürülebilir kalkınma söz konusu olduğunda çalıyı çırpmayı bırakmalı ve pratik adımlar atmalıyız. More Sentences |
||||
General | beat v. | alt etmek | ||
When it comes to sports, I can't beat Tom. İş spora gelince Tom'u alt edemem. More Sentences |
||||
General | beat v. | yenmek | ||
The aim is to beat ETA, but the fundamental commitment is to defend democracy throughout the whole of Europe. Amaç Avrupa Teknik Değerlendirmesini yenmektir ancak temel taahhüt tüm Avrupa'da demokrasiyi savunmaktır. More Sentences |
||||
General | beat v. | çalmak (davul) | ||
The drums of war are beating. Savaş tamtamları çalıyor. More Sentences |
||||
General | beat v. | atmak | ||
A donor should, in most cases, be brain-dead, but their heart must still be beating. Bir donörün çoğu durumda beyin ölümü gerçekleşmiş olmalı, ancak kalbi hala atıyor olmalıdır. More Sentences |
||||
General | beat v. | benzetmek | ||
She beat the shit out of him. Onu fena benzetmiş. More Sentences |
||||
General | beat v. | çarpmak | ||
She woke up to the sound of rain beating against the window. Pencereye çarpan yağmurun sesiyle uyandı. More Sentences |
||||
General | beat v. | geçmek | ||
Nothing can beat that. Bunu hiçbir şey geçemez. More Sentences |
||||
General | beat v. | dövmek | ||
The whole time it's beating me, I'm like this. Bütün bu zaman boyunca beni dövüyor, ben böyleyim. More Sentences |
||||
General | beat v. | şaşırtmak | ||
It beats me where she's gone. Nereye gittiği beni şaşırtıyor. More Sentences |
||||
General | beat v. | (rekor) kırmak | ||
Jerry beat his own record by eating 50 hotdogs in 10 minutes. Jerry 10 dakikada 50 hotdog yiyerek kendi rekorunu kırdı. More Sentences |
||||
General | beat v. | yerini tutmak | ||
Nothing beats your mother's soup when you are feeling ill. Kendinizi hasta hissediyorsanız hiçbir şey annenizin çorbasının yerini tutamaz. More Sentences |
||||
General | beat v. | (kalp) atmak | ||
Seeing an actual heart beating outside of the body is mesmerizing. Vücudun dışında atan gerçek bir kalp görmek büyüleyici oluyor. More Sentences |
||||
General | beat v. | (davul) vurmak | ||
I could hear drums beating from afar. Uzakta vuran davul seslerini duyabiliyordum. More Sentences |
||||
General | beat v. | (kanat) çırpmak | ||
The seagull beat its wings and flew into the sunset. Martı kanatlarını çırparak gün batımına doğru uçtu. More Sentences |
||||
General | beat v. | kurtulmak | ||
We're leaving on Friday to beat the weekend traffic. Hafta sonu trafiğinden kurtulmak için yola Cumadan çıkıyoruz. More Sentences |
||||
General | beat v. | -den önce davranmak | ||
I was going to tell her the news, but Tom beat me to it. Ona haberi ben verecektim ama Tom benden önce davranmış. More Sentences |
||||
General | beat adj. | bitkin | ||
You look beat. Sen bitkin görünüyorsun. More Sentences |
||||
General | beat adj. | yenilmiş | ||
I got beat. Yenildim. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | beat v. | dolandırmak | ||
Don't beat about the bush. Lafı dolandırma. More Sentences |
||||
Colloquial | beat adj. | bitap | ||
I'm totally beat from running around the house. Evin içinde koşturmaktan bitap düştüm. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | beat v. | dövmek | ||
She beat the shit out of me. Beni çok fena dövdü. More Sentences |
||||
Law | beat v. | vurmak | ||
The rain beats against the window pane. Yağmur pencere camına vuruyor. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | beat v. | dövmek | ||
Everyone wants to beat us. Herkes bizi dövmek istiyor. More Sentences |
||||
Music | ||||
Music | beat n. | tempo | ||
Tom beat the drum at a slow tempo. Tom davulu yavaş bir tempoda çaldı. More Sentences |
||||
Slang | ||||
Slang | beat v. | dolandırmak | ||
I think Tom is beating around the bush. Bence Tom lafı dolandırıyor. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | beat n. | darbe | ||
Common Usage | beat n. | vurma sesi | ||
Common Usage | beat n. | atış | ||
Common Usage | beat n. | vuruş | ||
Common Usage | beat v. | pataklamak | ||
General | ||||
General | beat n. | titreşim | ||
General | beat n. | üstünlük | ||
General | beat n. | vurma sesi | ||
General | beat n. | sürgün avı | ||
General | beat n. | polis memurunun devriyesi | ||
General | beat n. | darbe | ||
General | beat n. | darbe sesi | ||
General | beat n. | ses | ||
General | beat n. | çalmak davul | ||
General | beat n. | serseri | ||
General | beat n. | atış (kalp) | ||
General | beat n. | atış | ||
General | beat n. | vuruş | ||
General | beat n. | yürek atışı | ||
General | beat n. | vuru | ||
General | beat n. | vurma | ||
General | beat n. | nöbet yeri | ||
General | beat n. | görev yeri | ||
General | beat n. | tıkırtı (saatte) | ||
General | beat n. | kısa zaman birimi | ||
General | beat n. | daha iyisi | ||
General | beat n. | daha üstünü | ||
General | beat n. | şahsi sorumluluk/yetki alanı | ||
General | beat n. | özel ilgi alanı | ||
General | beat n. | bilgi sahibi olunan alan | ||
General | beat n. | borç içinde yüzen tip | ||
General | beat n. | borçlarını ödemek bilmeyen kimse | ||
General | beat n. | kısa zaman aralığı | ||
General | beat n. | an | ||
General | beat n. | idari bölge | ||
General | beat n. | üstün insan | ||
General | beat n. | üstün olan şey | ||
General | beat n. | bacaklarla yapılan bir akrobasi hareketi | ||
General | beat n. | saat ya da eşapmanının çıkardığı tik tak sesi | ||
General | beat v. | okşamak | ||
General | beat v. | yenmek (galibiyet) | ||
General | beat v. | mağlup etmek | ||
General | beat v. | geçirmek | ||
General | beat v. | hırpalamak | ||
General | beat v. | ütmek | ||
General | beat v. | darbe yapmak | ||
General | beat v. | çalkalamak | ||
General | beat v. | marizlemek | ||
General | beat v. | galip gelmek | ||
General | beat v. | dayak atmak | ||
General | beat v. | yol açmak | ||
General | beat v. | takmak | ||
General | beat v. | atmak (kalp) | ||
General | beat v. | köteklemek | ||
General | beat v. | ifadesini almak | ||
General | beat v. | ıslatmak | ||
General | beat v. | pataklamak | ||
General | beat v. | hesabını görmek | ||
General | beat v. | çalım atmak | ||
General | beat v. | çırpmak (yumurta) | ||
General | beat v. | yuvasından çıkarmak (avı) | ||
General | beat v. | bileğini bükmek | ||
General | beat v. | kolunu kaldıracak hali olmamak | ||
General | beat v. | hali olmamak | ||
General | beat v. | (nabız vb) atmak | ||
General | beat v. | hayret ettirmek | ||
General | beat v. | şaşkınlık uyandırmak | ||
General | beat v. | hayret uyandırmak | ||
General | beat v. | üstesinden gelmek | ||
General | beat v. | volta vurmak | ||
General | beat v. | kanat çırpmak | ||
General | beat v. | tempo tutmak | ||
General | beat v. | kırbaçla cezalandırmak | ||
General | beat v. | kamçılamak | ||
General | beat v. | konumundan uzaklaştırmak | ||
General | beat v. | mahrum bırakmak | ||
General | beat v. | elinden almak | ||
General | beat v. | (bir şeyden) etmek | ||
General | beat v. | pırıl pırıl parlamak | ||
General | beat v. | göz kamaştırmak | ||
General | beat v. | sağanak şeklinde vurmak | ||
General | beat v. | pat pat vurarak yağmak | ||
General | beat v. | sürmek | ||
General | beat v. | itmek | ||
General | beat v. | ittirmek | ||
General | beat v. | (zamanı) vuruşlarla belirtmek | ||
General | beat v. | ödemekten kurtulmak | ||
General | beat v. | üzerinde yürümek | ||
General | beat v. | adımlamak | ||
General | beat v. | sürüye sürüye eve götürmek | ||
General | beat v. | davul ritmiyle işaret vermek | ||
General | beat v. | alt edemeyecek kadar kurnaz | ||
General | beat v. | tahmin edilemeyecek kadar kaprisli | ||
General | beat v. | moralini bozmak | ||
General | beat v. | kararsızlıkta bırakmak | ||
General | beat v. | umutsuzluğa düşürmek | ||
General | beat v. | olası sonuçlarından kaçmak | ||
General | beat v. | etkisini yenmek | ||
General | beat v. | üstesinden gelmek | ||
General | beat v. | kaçmak | ||
General | beat v. | geçmek | ||
General | beat v. | atlatmak | ||
General | beat v. | (teslim tarihinden) önceye yetiştirmek | ||
General | beat v. | daha önce ulaşmak | ||
General | beat v. | hedefi önce vurmak | ||
General | beat v. | daha önce başlamak | ||
General | beat v. | (başlangıç atışından, düdüğünden) erken çıkmak | ||
General | beat v. | vuruş üretmek | ||
General | beat v. | dişiyle tırnağıyla kazıyarak başarmak | ||
General | beat v. | tekrarlayan çabalarla oluşturmak | ||
General | beat v. | tavlamak | ||
General | beat adj. | çok yorgun | ||
General | beat adj. | asi | ||
General | beat adj. | turşu gibi | ||
General | beat adj. | bertaraf edilmiş | ||
General | beat adj. | güçsüz düşmüş | ||
General | beat adj. | morali tükenmiş | ||
Irregular Verb | ||||
Irregular Verb | beat v. | beat - beaten/beat | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | beat n. | 1950'li yılların bohem genç kuşağı | ||
Colloquial | beat n. | beat kuşağı | ||
Colloquial | beat n. | beat kuşağına ait | ||
Colloquial | beat v. | cezadan/mahkumiyetten yırtmak | ||
Colloquial | beat adj. | aşırı yorgun | ||
Colloquial | beat adj. | çok yorulmuş | ||
Colloquial | beat adj. | görgüsüz | ||
Colloquial | beat adj. | zıpçıktı | ||
Colloquial | beat adj. | perişan | ||
Colloquial | beat adj. | bitik | ||
Colloquial | beat adj. | sefil | ||
Colloquial | beat adj. | çökmüş | ||
Colloquial | beat adj. | harap | ||
Colloquial | beat adj. | mahvolmuş | ||
Colloquial | beat adj. | eciş bücüş | ||
Colloquial | beat adj. | yıkık | ||
Colloquial | beat adj. | batmış | ||
Colloquial | beat adj. | beş parasız | ||
Colloquial | beat adj. | züğürt | ||
Colloquial | beat adj. | meteliksiz | ||
Colloquial | beat adj. | çulsuz | ||
Colloquial | beat adj. | kötü | ||
Colloquial | beat adj. | talihsiz | ||
Colloquial | beat adj. | dandik | ||
Colloquial | beat adj. | berbat | ||
Colloquial | beat adj. | rezil | ||
Politics | ||||
Politics | beat n. | (alabama veya mississippi'de) seçim bölgesi | ||
Industry | ||||
Industry | beat v. | (metal parçasını) tekrarlı darbelerle şekillendirmek | ||
Media | ||||
Media | beat n. | atlatma (gazete) | ||
Media | beat n. | haberi ilk verme (gazete) | ||
Technical | ||||
Technical | beat n. | çarpma | ||
Technical | beat n. | vuruş | ||
Technical | beat n. | eşapmanın hareketi ile denge çarkına verilen itki | ||
Technical | beat n. | itici darbe | ||
Technical | beat n. | itici güç | ||
Technical | beat n. | vana kapalıyken yüzeyin yuvaya temas eden kısmı | ||
Technical | beat v. | tokmaklamak | ||
Technical | beat v. | döverek süs çentikleri açmak | ||
Computer | ||||
Computer | beat n. | vuru | ||
Textile | ||||
Textile | beat v. | (gevşek tarakla) dokuma kumaşa darbeler vurmak | ||
Woodworking | ||||
Woodworking | beat adj. | kazma darbeleriyle aşınmış | ||
Marine | ||||
Marine | beat n. | zikzaklı rotada kat edilen yol | ||
Marine | beat v. | rüzgara karşı ilerlemek | ||
Marine | beat v. | rüzgara karşı gitmek | ||
Marine | beat v. | akıntıya karşı gitmek | ||
Physics | ||||
Physics | beat n. | benzer frekanslı iki sesin/sinyalin birleştirilmesiyle üretilen düşük düzenli frekans | ||
Physics | beat v. | (frekans incelemede) referans dalgayı ikinci bir dalga ile birleştirmek | ||
Physics | beat v. | (ses veya elektrik sinyalleri) birleşerek titreşimli sinyal üretme | ||
Zoology | ||||
Zoology | beat v. | (yaban tavşanı) çiftleşme çağrısı olarak ayağıyla yeri patpatlama | ||
Botanic | ||||
Botanic | beat n. | lifli keten demeti | ||
Agriculture | ||||
Agriculture | beat n. | arazilerden sökülerek yakılıp gübre haline getirilen çim | ||
Social Sciences | ||||
Social Sciences | beat n. | beat kuşağı üyesi | ||
Social Sciences | beat adj. | beat kuşağından olan | ||
Social Sciences | beat adj. | beat kuşağı ile ilgili | ||
Literature | ||||
Literature | beat n. | vurgulama | ||
Literature | beat n. | metrik ayakta vurgu | ||
Literature | beat n. | 1950'lerde ve 1960'larda eserleri beat yaklaşımlarından doğan ve bunları ifade eden bir grup abd'li yazar | ||
Geography | ||||
Geography | beat n. | (alabama veya mississippi'deki bir ilçede) idari alt bölüm | ||
Hunting | ||||
Hunting | beat n. | çubuk ve bayraklarla avı cezbederek avlanma | ||
Hunting | beat n. | ormanlık alanın içindeki av hayvanlarını uyandırmak amacıyla düzenli taranması | ||
Hunting | beat n. | hayvanların çubuk ve bayraklarla harekete geçirilip avlandığı ormanlık alan | ||
Sport | ||||
Sport | beat n. | rakibin bıçağını saptırmak için kendi bıçağıyla sertçe vurma | ||
Sport | beat n. | (kürek/yüzme yarışında) dakika başına vuruş sayısı | ||
Sport | beat v. | galip gelmek | ||
Art | ||||
Art | beat n. | dansta vurgulanan hareket | ||
Music | ||||
Music | beat n. | ölçü birimi | ||
Music | beat n. | vuruş | ||
Music | beat n. | ağır ritmik vuruşlu pop/rock müzik | ||
Music | beat n. | süs amaçlı eklenen geçici nota | ||
Music | beat n. | hip-hop müzik parçasının enstrümantal kısmı | ||
Music | beat v. | (vuruşları) baton ile belirtmek | ||
Music | beat adj. | vuruş içeren | ||
Music | beat adj. | vuruşları gösteren | ||
Cinema | ||||
Cinema | beat n. | aktörün dramatik etki yaratmak amacıyla verdiği duraklamayı ölçen değişken zaman birimi | ||
Printery | ||||
Printery | beat v. | (kağıt yapımında lifli malzemeleri) öğüterek ufalamak | ||
Printery | beat v. | (kitap yapraklarını) çekiçle vurarak düzleştirmek | ||
Printery | beat v. | mürekkep toplarıyla vurarak (baskı yüzeyini) mürekkeplemek | ||
Archaic | ||||
Archaic | beat n. | bir kerede dövülecek miktar | ||
Archaic | beat n. | tek seferde işlenecek miktar | ||
Archaic | beat n. | ıslatılmaya hazır keten ya da kenevir demeti | ||
Archaic | beat n. | alçak düzenbaz | ||
Archaic | beat n. | dolandırıcı | ||
Slang | ||||
Slang | beat n. | sahte uyuşturucu | ||
Slang | beat n. | boş marihuana | ||
Slang | beat n. | etkisiz esrar | ||
Slang | beat v. | oymak | ||
Slang | beat v. | (suçlama veya cezadan) paçayı kurtarmak | ||
Slang | beat adj. | şahane | ||
Slang | beat adj. | bayık | ||
Slang | beat adj. | tipsiz |