|
Category |
English |
Turkish |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
ask v.
|
soru sormak |
|
That is why we asked these questions.
Bu yüzden bu soruları sorduk.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
ask v.
|
istemek |
|
We ask Parliament not to approve it.
Parlamento'dan bunu onaylamamasını istiyoruz.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
ask v.
|
sormak |
|
I know that the honourable Members will have plenty of questions to ask me.
Sayın Üyelerin bana soracakları pek çok soru olduğunu biliyorum.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
ask v.
|
çağırmak |
|
Tom likes both Mary and Alice and can't decide who to ask to the dance this weekend.
Tom hem Mary'yi hem de Alice'i seviyor ve bu hafta sonu dansa kimi çağıracağına karar veremiyor.
More Sentences
|
5 |
General |
ask v.
|
davet etmek |
|
Mary thought that Tom would ask her to the prom, but he asked someone else.
Mary, Tom'un onu baloya davet edeceğini sanıyordu ama Tom başkasını davet etti.
More Sentences
|
6 |
General |
ask v.
|
aranmak |
|
If you happen to see Tom, could you ask him to give Mary a ring?
Eğer Tom'u görürsen, Mary'yi aramasını söyler misin?
More Sentences
|
7 |
General |
ask v.
|
dilemek |
|
Tom asked Mary for forgiveness.
Tom, Mary'den af diledi.
More Sentences
|
8 |
General |
ask v.
|
rica etmek |
|
I would ask you to think about that.
Bunu düşünmenizi rica ediyorum.
More Sentences
|
9 |
General |
ask v.
|
talep etmek |
|
I ask that these should be replaced by the states' official names in all instances where they occur.
Bunların geçtiği tüm durumlarda devletlerin resmi isimleriyle değiştirilmesini talep ediyorum.
More Sentences
|
10 |
General |
ask v.
|
istirham etmek |
|
We would like to ask your help in clearing up our financial problems with your company.
Şirketinizle olan mali sorunlarımızı halletmede yardımınızı istirham etmek istiyoruz.
More Sentences
|
11 |
General |
ask v.
|
soruşturmak |
|
I'll ask around and see if I can find out if anyone has ideas on how to solve the problem.
Sorup soruşturacağım ve sorunu nasıl çözebileceğime dair bir fikri olan var mı diye bakacağım.
More Sentences
|
Law |
|
12 |
Law |
ask
|
istemek |
|
I usually also remain highly sceptical when Parliament asks the Commission for more reports.
Parlamento Komisyon'dan daha fazla rapor istediğinde de genellikle şüpheyle yaklaşıyorum.
More Sentences
|
13 |
Law |
ask
|
talep etmek |
|
I ask it to be sent back to the committee for preparation.
Hazırlanması için komiteye geri gönderilmesini talep ediyorum.
More Sentences
|
Computer |
|
14 |
Computer |
ask
|
sor |
|
The politicians in the field, should one ask them, take quite different views of certain points.
Sahadaki politikacılara sorulduğunda ise bazı noktalarda oldukça farklı görüşler ortaya koyuyorlar.
More Sentences
|
General |
|
15 |
General |
ask v.
|
hak etmek |
|
16 |
General |
ask v.
|
istirhamda bulunmak |
|
17 |
General |
ask v.
|
araştırmak |
|
18 |
General |
ask v.
|
gerektirmek |
|
19 |
General |
ask v.
|
beklentide olmak |
|
Trade/Economic |
|
20 |
Trade/Economic |
ask
|
satış |
|
|
Technical |
|
21 |
Technical |
ask abrev.
|
dördün genlik kaydırmalı kiplenim |
|
Mythology |
|
22 |
Mythology |
ask n.
|
(iskandinav mitolojisinde) tanrıların dişbudak ağacından yarattığı ilk insan |
|
Archaic |
|
23 |
Archaic |
ask v.
|
ilan etmek |
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
aşk ilişkisi |
love affair n.
|
|
He confided in me about his love affair.
Aşk ilişkisi hakkında bana güvendi.
More Sentences
|
2 |
General |
gerçek aşk |
true love n.
|
|
The richest man cannot buy true love.
En zengin adam bile gerçek aşkı satın alamaz.
More Sentences
|
3 |
General |
aşk macerası |
love affair n.
|
|
Your love affairs don't interest us.
Senin aşk maceraların bizi hiç ilgilendirmez.
More Sentences
|
4 |
General |
aşk mektubu |
love letter n.
|
|
Both Tom and Mary asked me to help them write love letters.
Hem Tom hem de Mary aşk mektupları yazmak için benden yardım istediler.
More Sentences
|
5 |
General |
aşk ilişkisi |
affair n.
|
|
Sami has ended this affair months ago.
Sami bu aşk ilişkisine aylar önce son verdi.
More Sentences
|
6 |
General |
aşk iksiri |
love potion n.
|
|
They fell madly in love after drinking a love potion.
Bir aşk iksiri içtikten sonra delicesine aşık oldular.
More Sentences
|
7 |
General |
aşk hikayeleri |
love stories n.
|
|
You don't like love stories.
Aşk hikayelerinden hoşlanmıyorsun.
More Sentences
|
8 |
General |
aşk hastalığı |
lovesickness n.
|
|
There is no cure for lovesickness.
Aşk hastalığının tedavisi yok.
More Sentences
|
9 |
General |
karşılıksız aşk |
unrequited love n.
|
|
Many songs are about unrequited love.
Birçok şarkı karşılıksız aşkı anlatıyor.
More Sentences
|
10 |
General |
aşk hayatı |
love life n.
|
|
It is important to pay special attention to your love life.
Aşk hayatına özellikle dikkat etmen önemlidir.
More Sentences
|
11 |
General |
aşk şarkısı |
love song n.
|
|
What's your favorite love song?
En sevdiğiniz aşk şarkısı nedir?
More Sentences
|
12 |
General |
aşk böceği |
love bug n.
|
|
Tom has been bitten by the love bug.
Tom aşk böceği tarafından ısırıldı.
More Sentences
|
13 |
General |
gerçek aşk |
real love n.
|
|
I think I'm starting to understand exactly what real love is.
Sanırım gerçek aşkın ne olduğunu tam olarak anlamaya başlıyorum.
More Sentences
|
14 |
General |
aşk-nefret ilişkisi |
love-hate relationship n.
|
|
We Danes have a special love-hate relationship with our Swedish neighbours.
Biz Danimarkalıların İsveçli komşularımızla özel bir aşk-nefret ilişkisi var.
More Sentences
|
15 |
General |
aşk üçgeni |
love triangle n.
|
|
The story revolves around a love triangle.
Hikaye bir aşk üçgeninin etrafında döner.
More Sentences
|
16 |
General |
aşk şiiri |
love poem n.
|
|
He tried wooing her with love poems.
O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.
More Sentences
|
17 |
General |
sonsuz aşk |
endless love n.
|
|
I cannot bear her endless love.
Onun sonsuz aşkına katlanamıyorum.
More Sentences
|
18 |
General |
aşk ilanı |
declaration of love n.
|
|
How beautiful a declaration of love!
Ne kadar da güzel bir aşk ilanı!
More Sentences
|
19 |
General |
aşk yapmak |
make love v.
|
|
Let's make love.
Hadi aşk yapalım.
More Sentences
|
Colloquial |
|
20 |
Colloquial |
ilk aşk |
first crush n.
|
|
Tom was my first crush.
Tom benim ilk aşkımdı.
More Sentences
|
21 |
Colloquial |
aşk hayatı |
love life n.
|
|
How is your love life?
Aşk hayatın nasıl?
More Sentences
|
22 |
Colloquial |
aşk ve nefret |
love and hate n.
|
|
Love and hate are opposite emotions.
Aşk ve nefret zıt duygulardır.
More Sentences
|
Idioms |
|
23 |
Idioms |
aşk macerası |
love affair n.
|
|
It was a very passionate love affair.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
More Sentences
|
Music |
|
24 |
Music |
aşk şarkısı |
love song n.
|
|
I like this love song.
Bu aşk şarkısını seviyorum.
More Sentences
|
Cinema |
|
25 |
Cinema |
aşk filmi |
romance movie n.
|
|
I thought you didn't like romance movies.
Aşk filmlerini sevmediğini sanıyordum.
More Sentences
|
General |
|
26 |
General |
aşk macerası |
romance n.
|
|
27 |
General |
aşk ve macera dolu hikaye |
romance n.
|
|
28 |
General |
aşk merdiveni |
fern n.
|
|
29 |
General |
koşulsuz aşk |
unconditional love n.
|
|
30 |
General |
aşk üstüne kurulmuş ilişki |
romance n.
|
|
31 |
General |
aşk hikayesi |
romance n.
|
|
32 |
General |
gizli aşk macerası |
intrigue n.
|
|
33 |
General |
aşk yuvası |
a love nest n.
|
|
|
34 |
General |
aşk meşk |
love affair n.
|
|
35 |
General |
aşk hastası |
lovesick n.
|
|
36 |
General |
çocuksu aşk |
puppy love n.
|
|
37 |
General |
aşk öyküleri |
love stories n.
|
|
38 |
General |
bir gecelik aşk için eve alınan kimse |
pickup n.
|
|
39 |
General |
ilk görüşte aşk |
love at first sight n.
|
|
40 |
General |
aşk hikayesi |
love story n.
|
|
41 |
General |
yasak aşk |
liaison n.
|
|
42 |
General |
aşk şiirleri |
love lyrics n.
|
|
43 |
General |
temiz aşk |
idyll n.
|
|
44 |
General |
aşk şiiri |
madrigal n.
|
|
45 |
General |
aşk şiiri |
love poetry n.
|
|
46 |
General |
aşk mektubu |
billet doux n.
|
|
47 |
General |
aşk isteği |
amativeness n.
|
|
48 |
General |
aşk eğilimi |
amativeness n.
|
|
49 |
General |
aşk filmleri |
love in motion pictures n.
|
|
50 |
General |
kusursuz aşk |
perfect love n.
|
|
51 |
General |
aşk iksiri |
philter n.
|
|
52 |
General |
ümitsiz aşk |
hopeless love n.
|
|
53 |
General |
aşk kelebeği |
love butterfly n.
|
|
54 |
General |
geçici aşk |
calf love n.
|
|
55 |
General |
aşk romanı |
romance n.
|
|
56 |
General |
ince iş (aşk) |
affair n.
|
|
57 |
General |
bir gecelik aşk için otele götürülen kimse |
pickup n.
|
|
58 |
General |
aşk üçgeni |
the eternal triangle n.
|
|
59 |
General |
aşk tanrısı |
cupid n.
|
|
60 |
General |
aşk ifadesi |
loving expression n.
|
|
61 |
General |
ilk aşk |
calf love n.
|
|
62 |
General |
umutsuz aşk |
hopeless love n.
|
|
63 |
General |
aşk adamı |
man of love n.
|
|
64 |
General |
gelip geçici aşk |
calf love n.
|
|
65 |
General |
gelip geçici aşk |
passing love n.
|
|
66 |
General |
gelip geçici aşk |
puppy love n.
|
|
67 |
General |
aşk filmi |
love movie n.
|
|
68 |
General |
duygusal aşk şarkısı |
torch song n.
|
|
69 |
General |
duygusal aşk şarkıları söyleyen kimse |
torch singer n.
|
|
70 |
General |
aşk ilişkisi |
romantic relationship n.
|
|
71 |
General |
aşk ısırığı |
love bite n.
|
|
72 |
General |
ilan-ı aşk |
declaration of love n.
|
|
73 |
General |
imkansız aşk |
impossible love n.
|
|
74 |
General |
imkansız aşk |
love to nowhere n.
|
|
75 |
General |
karşılıksız aşk |
unanswered love n.
|
|
76 |
General |
aşk evliliği |
a marriage based on love n.
|
|
77 |
General |
aşk evliliği |
love marriage n.
|
|
78 |
General |
aşk evliliği |
love match n.
|
|
79 |
General |
aşk evliliği |
marriage for love n.
|
|
80 |
General |
tek taraflı aşk |
one sided love n.
|
|
81 |
General |
masum aşk |
innocent love n.
|
|
82 |
General |
yasak aşk |
forbidden love n.
|
|
83 |
General |
saf aşk |
pure love n.
|
|
84 |
General |
masum aşk |
pure love n.
|
|
85 |
General |
kutsal aşk |
divine love n.
|
|
86 |
General |
ilahi aşk |
divine love n.
|
|
87 |
General |
aşk yarası |
heartache n.
|
|
88 |
General |
soylu aşk |
noble love n.
|
|
89 |
General |
asil aşk |
noble love n.
|
|
90 |
General |
aşk kapanı |
love trap n.
|
|
91 |
General |
mükemmel aşk |
perfect love n.
|
|
92 |
General |
nar-ı aşk |
fire of love n.
|
|
93 |
General |
aşk ateşi |
fire of love n.
|
|
94 |
General |
aşk cinayeti |
passion murder n.
|
|
95 |
General |
sadık aşk |
faithful lover n.
|
|
96 |
General |
sadık aşk |
loyal lover n.
|
|
97 |
General |
aşk-ı memnu |
forbidden love n.
|
|
98 |
General |
aşk iksiri |
philtre n.
|
|
99 |
General |
aşk çeşmesi |
love fountain n.
|
|
100 |
General |
aşk suçu |
love crime n.
|
|
101 |
General |
aşk cinayeti |
love murder n.
|
|
102 |
General |
aşk kitabı |
love book n.
|
|
103 |
General |
aşk romanı |
love novel n.
|
|
104 |
General |
gizli aşk |
secret love n.
|
|
105 |
General |
aşk trafiği |
love traffic n.
|
|
106 |
General |
aşk ilişkisi |
affaire n.
|
|
107 |
General |
aşk macerası |
amour n.
|
|
108 |
General |
bir ünlüye duyulan aşk |
celebrity crush n.
|
|
109 |
General |
ünlülere hayranlık/aşk besleme |
celebrity crush n.
|
|
110 |
General |
aşk pınarı |
love fountain n.
|
|
111 |
General |
temiz aşk |
idyl n.
|
|
112 |
General |
platonik aşk |
platonic love n.
|
|
113 |
General |
aşk tutacağı |
love handle n.
|
|
114 |
General |
tatlı aşk |
sweet love n.
|
|
115 |
General |
tutkulu aşk |
passionate love n.
|
|
116 |
General |
aynı eski aşk |
same old love n.
|
|
117 |
General |
aşk acısı |
pangs of love n.
|
|
118 |
General |
aşk hakkında şiirler, yazılar yazan kişi |
amorist n.
|
|
119 |
General |
evrensel aşk |
universal love n.
|
|
120 |
General |
sahte aşk |
fake love n.
|
|
121 |
General |
aşk ilişkisi |
affaire d'amour n.
|
|
122 |
General |
aşk ilişkisi |
affaire de coeur n.
|
|
123 |
General |
aşk meşk |
affaire d'amour n.
|
|
124 |
General |
aşk meşk |
affaire de coeur n.
|
|
125 |
General |
aşk macerası |
affaire d'amour n.
|
|
126 |
General |
aşk macerası |
affaire de coeur n.
|
|
127 |
General |
tasavvufi aşk |
charity n.
|
|
128 |
General |
duygusal aşk şarkıları söyleyen kimse |
torcher n.
|
|
129 |
General |
aşk üçgeni |
triangle n.
|
|
130 |
General |
aşk düğümü |
true lover's knot n.
|
|
131 |
General |
aşk düğümü |
love knot n.
|
|
132 |
General |
aşk düğümü |
lover's knot n.
|
|
133 |
General |
aşk düğümü |
lovers' knot n.
|
|
134 |
General |
aşk düğümü |
true lovers' knot n.
|
|
135 |
General |
aşk simgesi |
amoret n.
|
|
136 |
General |
aşk sonesi |
amoret n.
|
|
137 |
General |
aşk şarkısı |
amoret n.
|
|
138 |
General |
aşk dolu bakış |
amoret n.
|
|
139 |
General |
aşk simgesi |
amorette n.
|
|
140 |
General |
aşk sonesi |
amorette n.
|
|
141 |
General |
aşk şarkısı |
amorette n.
|
|
142 |
General |
aşk dolu bakış |
amorette n.
|
|
143 |
General |
yasak aşk |
amour n.
|
|
144 |
General |
yasak aşk |
involvement n.
|
|
145 |
General |
yasak aşk |
intimacy n.
|
|
146 |
General |
yasak aşk |
affair n.
|
|
147 |
General |
yasak aşk |
affaire n.
|
|
148 |
General |
yasak aşk yaşayan kadın |
amourette n.
|
|
149 |
General |
aşk şiirleri yazan kimse |
amourist n.
|
|
150 |
General |
aşk hissetme |
enamoredness n.
|
|
151 |
General |
aşk dolandırıcılığı |
romance scam n.
|
|
152 |
General |
erotik aşk |
erotic love n.
|
|
153 |
General |
şehvet, aşk ve evlilik konularında hindu hukukuna uygun kurallar içeren sanskritçe bir ilim eseri |
kama sutra n.
|
|
154 |
General |
(avuç içi) aşk çizgisi |
line of heart n.
|
|
155 |
General |
(avuç içi) aşk çizgisi |
heart line n.
|
|
156 |
General |
(avuç içi) aşk çizgisi |
love line n.
|
|
157 |
General |
(avuç içi) aşk çizgisi |
mensal line n.
|
|
158 |
General |
aşk veya sevgi temelli olmayıp çıkar veya uygunluk temelli olan evlilik |
mariage de convenance n.
|
|
159 |
General |
bir aşk ilişkisinin simgesi olan hediye |
token of love n.
|
|
160 |
General |
aşk simgesi |
token of love n.
|
|
161 |
General |
bir aşk ilişkisinin simgesi olan hediye |
love token n.
|
|
162 |
General |
aşk simgesi |
love token n.
|
|
163 |
General |
aşk büyüsü |
love charm n.
|
|
164 |
General |
aşk iksiri |
love drink n.
|
|
165 |
General |
aşk nişanı |
love favor n.
|
|
166 |
General |
aşk gösterisi |
love feat n.
|
|
167 |
General |
aşk festivali |
lovefest n.
|
|
168 |
General |
aşk iksiri |
love-philter n.
|
|
169 |
General |
aşk iksiri |
love-philtre n.
|
|
170 |
General |
aşk acısı çekme |
love-sickness n.
|
|
171 |
General |
aşk nişanı |
love-token n.
|
|
172 |
General |
aşk yadigarı |
love-token n.
|
|
173 |
General |
aşk şiiri |
gest n.
|
|
174 |
General |
aşk şiiri |
geste n.
|
|
175 |
General |
tek aşk |
one and only n.
|
|
176 |
General |
reddedilen aşk |
spurned love n.
|
|
177 |
General |
aşk duyulan şey |
druery n.
|
|
178 |
General |
efsane aşk |
legendary love n.
|
|
179 |
General |
aşk büyüsü |
amorous incantation n.
|
|
180 |
General |
aşk ısırığı |
spammie [dialect] n.
|
|
181 |
General |
aşk, sevgi gibi hisleri açığa vurmak |
emotionalize v.
|
|
182 |
General |
aşk, sevgi gibi hisleri açığa vurmak |
emotionalise v.
|
|
183 |
General |
ilanı aşk etmek |
declare one's love to v.
|
|
184 |
General |
kendisiyle evli olmayan biriyle bir aşk ilişkisinde bulunmak |
have an affair with v.
|
|
185 |
General |
aşk etmek |
land v.
|
|
186 |
General |
aşk etmek |
slap v.
|
|
187 |
General |
aşk hikayesi anlatmak |
romance v.
|
|
188 |
General |
ilanı aşk etmek |
declare one's love v.
|
|
189 |
General |
aşk etmek |
strike v.
|
|
190 |
General |
gizli bir beraberlik (aşk ilişkisi) yaşamak |
be having a secret love affair v.
|
|
191 |
General |
aşk ilan etmek |
profess love v.
|
|
192 |
General |
aşk yaşamak |
be in love v.
|
|
193 |
General |
aşk yaşamak |
have love v.
|
|
194 |
General |
aşk ilan etmek |
declare love v.
|
|
195 |
General |
bir dizi tek gecelik aşk yaşamak |
run through a series of one-night stands v.
|
|
196 |
General |
birbirlerine aşk mektupları yazmak |
exchange love letters v.
|
|
197 |
General |
bir hemşireyle aşk yaşamak |
have an affair with a nurse v.
|
|
198 |
General |
tek gecelik aşk yaşamak |
have a one-night stand v.
|
|
199 |
General |
aşk şarkısı söylemek |
torch v.
|
|
200 |
General |
öpüşerek aşk sözcükleri fısıldamak |
bill v.
|
|
201 |
General |
aşk ilişkisine girmek |
involve v.
|
|
202 |
General |
aşk ilişkisi yaşamak |
romance v.
|
|
203 |
General |
aşk dolu |
loving adj.
|
|
204 |
General |
aşk dolu |
adoring adj.
|
|
205 |
General |
aşk dolu |
amative adj.
|
|
206 |
General |
aşk dolu |
amatory adj.
|
|
207 |
General |
aşk ve macera dolu |
romantic adj.
|
|
208 |
General |
karşılıksız aşk yüzünden üzgün |
lovelorn adj.
|
|
209 |
General |
karşılıksız aşk acısından muzdarip |
unbeloved adj.
|
|
210 |
General |
karşılıksız aşk acısı çeken |
bereft adj.
|
|
211 |
General |
karşılıksız aşk acısı çeken |
lovelorn adj.
|
|
212 |
General |
karşılıksız aşk acısı çeken |
unbeloved adj.
|
|
213 |
General |
karşılıksız aşk acısından muzdarip |
bereft adj.
|
|
214 |
General |
karşılıksız aşk acısından muzdarip |
lovelorn adj.
|
|
215 |
General |
aşk temelli |
love-based adj.
|
|
216 |
General |
aşk üçgeninden |
triangular adj.
|
|
217 |
General |
aşk üçgeniyle ilgili |
triangular adj.
|
|
218 |
General |
aşk dolu |
amatorial adj.
|
|
219 |
General |
aşk dolu |
amatorian [obsolete] adj.
|
|
220 |
General |
aşk dolu |
amatorious [obsolete] adj.
|
|
221 |
General |
aşk ile ilgili |
amoristic adj.
|
|
222 |
General |
aşk dolu |
loveful adj.
|
|
223 |
General |
(ilişki) aşk-nefret içeren |
love-hate adj.
|
|
224 |
General |
aşk dolu |
lovely [obsolete] adj.
|
|
225 |
General |
aşk acısı çeken |
lovesick adj.
|
|
226 |
General |
aşk acısı çeken |
love-sick adj.
|
|
227 |
General |
aşk acısından doğan |
love-sick adj.
|
|
228 |
General |
aşk acısı gösteren |
love-sick adj.
|
|
229 |
General |
aşk dolu |
lovesome adj.
|
|
230 |
General |
aşk ile canlanan |
love-stricken adj.
|
|
231 |
General |
aşk dolu gözlerle bakan |
dewy-eyed adj.
|
|
232 |
General |
aşk dolu |
goo-goo adj.
|
|
233 |
General |
platonik aşk yaşayan |
fancy-sick adj.
|
|
234 |
General |
aşk acısı çeken |
fancy-sick adj.
|
|
235 |
General |
(aşk) şehvetten arınmış |
platonic adj.
|
|
236 |
General |
aşk ile |
zealously adv.
|
|
237 |
General |
aşk ile |
eagerly adv.
|
|
238 |
General |
aşk dolu |
amorously adv.
|
|
239 |
General |
aşk dolu olmayan bir şekilde |
unlovingly adv.
|
|
240 |
General |
aşk ile |
smickly adv.
|
|
Phrases |
|
241 |
Phrases |
çılgın aşk |
amour fou [french] n.
|
|
242 |
Phrases |
aşk/sevgi her şeye üstün gelir |
love conquers all expr.
|
|
243 |
Phrases |
aşk/sevgi her şeyin üstesinden gelir |
love conquers all expr.
|
|
244 |
Phrases |
aşk iç çekişlerle oluşan bir dumandır |
love is a smoke made with the fume of sighs expr.
|
|
245 |
Phrases |
aşk bizi parça parça edecek |
love will tear us apart expr.
|
|
246 |
Phrases |
aşk engel tanımaz |
love knows no bounds expr.
|
|
247 |
Phrases |
aşk engel tanımaz |
love knows no boundaries expr.
|
|
248 |
Phrases |
aşk mesafe tanımaz |
love knows no distance expr.
|
|
249 |
Phrases |
aşk sınır tanımaz |
love knows no bounds expr.
|
|
250 |
Phrases |
aşk sınır tanımaz |
love knows no boundaries expr.
|
|
251 |
Phrases |
havada aşk var |
love is in the air expr.
|
|
252 |
Phrases |
havada aşk kokusu var |
love is in the air expr.
|
|
Proverb |
|
253 |
Proverb |
yokluk kapıdan girince aşk pencereden uçar |
when poverty comes in at the door, love flies out at the windows
|
|
254 |
Proverb |
yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar |
when poverty comes in at the door love flies out at the window
|
|
255 |
Proverb |
yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar |
when poverty comes in at the door love flies out of the window
|
|
256 |
Proverb |
aşk sınır tanımaz |
love has no limits
|
|
257 |
Proverb |
yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar |
when the wolf comes in at the door, love creeps out of the window
|
|
258 |
Proverb |
aşk yolunu bulur |
love will find a way
|
|
259 |
Proverb |
aşk; ideal olan, evlilik; gerçek olandır |
love is an ideal thing, marriage is a real thing
|
|
260 |
Proverb |
gerçek aşk düz bir yol izlemez |
the course of true love never ran smoothly
|
|
261 |
Proverb |
gerçek aşk düz bir yol izlemez |
course of true love never did run smooth
|
|
262 |
Proverb |
aşk her şeyin üstesinden gelir |
love conquers all
|
|
263 |
Proverb |
aşk her şeyi yener |
love conquers all
|
|
Colloquial |
|
264 |
Colloquial |
aşk bombası |
love bomb n.
|
|
265 |
Colloquial |
aşırı aşk/sevgi gösterisi |
love bomb n.
|
|
266 |
Colloquial |
aşk bombaları |
love bombs n.
|
|
267 |
Colloquial |
(aşırı) aşk/sevgi gösterisi |
love bombs n.
|
|
268 |
Colloquial |
aşk serüveni |
love adventure n.
|
|
269 |
Colloquial |
aşk macerası |
love adventure n.
|
|
270 |
Colloquial |
aşk yuvası |
a love nest n.
|
|
271 |
Colloquial |
aşk tutamakları |
love handles n.
|
|
272 |
Colloquial |
aşk rastlantıları sever |
love likes coincidences n.
|
|
273 |
Colloquial |
aşk tesadüfleri sever |
love likes coincidences n.
|
|
274 |
Colloquial |
bir gecelik aşk |
a one-night stand n.
|
|
275 |
Colloquial |
bir günlük aşk |
a one-night stand n.
|
|
276 |
Colloquial |
ilk aşk |
calf love n.
|
|
277 |
Colloquial |
ilk aşk |
first love n.
|
|
278 |
Colloquial |
ilk aşk |
puppy love n.
|
|
279 |
Colloquial |
lekeli aşk |
tainted love n.
|
|
280 |
Colloquial |
ölümsüz aşk |
immortal love n.
|
|
281 |
Colloquial |
tek gecelik aşk serüveni |
a one-night stand n.
|
|
282 |
Colloquial |
tek gecelik aşk macerası |
a one-night stand n.
|
|
283 |
Colloquial |
yasak aşk |
secret affair n.
|
|
284 |
Colloquial |
aşk ilişkisi |
whing-ding n.
|
|
285 |
Colloquial |
aşk macerası |
whing-ding n.
|
|
286 |
Colloquial |
aşk serüveni |
whing-ding n.
|
|
287 |
Colloquial |
aşk kaçamağı |
whing-ding n.
|
|
288 |
Colloquial |
aşk ilişkisi |
wing-ding n.
|
|
289 |
Colloquial |
aşk macerası |
wing-ding n.
|
|
290 |
Colloquial |
aşk serüveni |
wing-ding n.
|
|
291 |
Colloquial |
aşk kaçamağı |
wing-ding n.
|
|
292 |
Colloquial |
film ve edebiyatta kendi içerisinde tam bir karakter olmak yerine erkek kahramanın kişisel gelişimine katkıda bulunan ve onunla aşk ilişkisi olan sevimli ve ilginç özgür ruhlu kadın karakter |
mpdg (manic pixie dream girl) n.
|
|
293 |
Colloquial |
aşk kuşu |
lovebird n.
|
|
294 |
Colloquial |
platonik aşk |
squish n.
|
|
295 |
Colloquial |
platonik aşk |
squoosh n.
|
|
296 |
Colloquial |
tek taraflı aşk |
squoosh n.
|
|
297 |
Colloquial |
aşk yaşamak |
bed v.
|
|
298 |
Colloquial |
ile aşk ilişkisine girmek |
get going with v.
|
|
299 |
Colloquial |
(biriyle) ilişkiye (aşk ilişkisine) girmek |
get something going v.
|
|
300 |
Colloquial |
her şeyin başı sevgi/aşk |
love comes first expr.
|
|
301 |
Colloquial |
önce aşk gelir |
love comes first expr.
|
|
302 |
Colloquial |
aşk olsun sana |
horsefeathers to you expr.
|
|
303 |
Colloquial |
nefretin gözü kördür, tıpkı aşk gibi |
hatred is as blind as love expr.
|
|
304 |
Colloquial |
nefretin de aşk gibi gözü kördür |
hatred is as blind as love expr.
|
|
305 |
Colloquial |
nefretin de aşk kadar gözü kördür |
hatred is as blind as love expr.
|
|
306 |
Colloquial |
aşk (her zaman) bir yolunu bulur |
love will (always) find a way expr.
|
|
307 |
Colloquial |
aşk tüm engelleri aşar |
love will (always) find a way expr.
|
|
Idioms |
|
308 |
Idioms |
aşk serüveni |
love affair n.
|
|
309 |
Idioms |
aşk mektubu |
a billet-doux n.
|
|
310 |
Idioms |
eski aşk |
an old flame n.
|
|
311 |
Idioms |
güçlü aşk macerası |
bad romance n.
|
|
312 |
Idioms |
(özellikle casuslukta) aşk tuzağı |
a honeytrap n.
|
|
313 |
Idioms |
(özellikle casuslukta) aşk tuzağı |
a honeypot n.
|
|
314 |
Idioms |
aşk yaşayan genç çift |
love's young dream n.
|
|
315 |
Idioms |
kusursuz aşk |
love's young dream n.
|
|
316 |
Idioms |
takıntılı aşk |
fatal attraction n.
|
|
317 |
Idioms |
takıntılı aşk |
fatal attraction n.
|
|
318 |
Idioms |
körkütük aşk |
love goggles n.
|
|
319 |
Idioms |
gözünü kör etmiş aşk |
love goggles n.
|
|
320 |
Idioms |
gözünü boyamış aşk |
love goggles n.
|
|
321 |
Idioms |
sevgi/aşk uğruna yapılan iş |
a labour of love n.
|
|
322 |
Idioms |
eski aşk |
an old flame n.
|
|
323 |
Idioms |
aşk mektubu |
billet-doux n.
|
|
324 |
Idioms |
genç biriyle kendisinden çok daha yaşlı biri arasındaki aşk ilişkisi |
may and december n.
|
|
325 |
Idioms |
karşılıksız aşk beslemek |
carry the torch v.
|
|
326 |
Idioms |
biriyle aşk yaşamak |
have an affair (with someone) v.
|
|
327 |
Idioms |
aşk acısı çekmek |
suffer the pangs of love v.
|
|
328 |
Idioms |
aşk acısı çekmek |
carry a torch v.
|
|
329 |
Idioms |
aşk gözünü kör etmek |
think the sun shines out somebody's arse or backside v.
|
|
330 |
Idioms |
aşk gözünü kör etmek |
think the sun shines out of somebody's arse or backside v.
|
|
331 |
Idioms |
aşk hayatı yaşamak |
shack up with v.
|
|
332 |
Idioms |
aşk ilişkisine son vermek |
give the elbow v.
|
|
333 |
Idioms |
aşk yapmak |
make out v.
|
|
334 |
Idioms |
aşk yaşamak |
have it away v.
|
|
335 |
Idioms |
aşk yaşamak |
have it off with v.
|
|
336 |
Idioms |
birisiyle ilişkisini sonlandırmak (aşk) |
give somebody the elbow v.
|
|
337 |
Idioms |
biriyle ilişkiye (aşk ilişkisine) girmek |
get something going with someone v.
|
|
338 |
Idioms |
birisiyle aşk ilişkisi olmak |
have an affair with v.
|
|
339 |
Idioms |
gizli gizli aşk acısı çekmek |
carry a torch for someone v.
|
|
340 |
Idioms |
içine aşk ateşi düşmek |
be head over heels in love v.
|
|
341 |
Idioms |
içine aşk ateşi düşmek |
fall over heels in love v.
|
|
342 |
Idioms |
karşılıksız aşk yaşamak |
carry a torch for someone v.
|
|
343 |
Idioms |
karşılıksız aşk yaşamak |
carry the torch for someone v.
|
|
344 |
Idioms |
platonik bir aşk yaşamak |
carry a torch v.
|
|
345 |
Idioms |
platonik aşk yaşamak |
carry a torch v.
|
|
346 |
Idioms |
(birine karşı) (aşk vb gibi) duygular beslemek |
have feelings about someone v.
|
|
347 |
Idioms |
ilan-ı aşk etmek |
drop the l-bomb v.
|
|
348 |
Idioms |
aşk aklını başından almak |
have stars in (one's) eyes v.
|
|
349 |
Idioms |
gözünü aşk bürümek |
have stars in (one's) eyes v.
|
|
350 |
Idioms |
aşk acısı çekmek |
wear the green willow v.
|
|
351 |
Idioms |
karşılıksız aşk acısı çekmek |
wear the green willow v.
|
|
352 |
Idioms |
(biriyle) ilişkiyi bitirmek (aşk) |
give (someone) the elbow v.
|
|
353 |
Idioms |
güzel/aşk dolu/sevgi dolu sözler söylemek |
lay some sweet lines on v.
|
|
354 |
Idioms |
(birine) güzel/aşk dolu/sevgi dolu sözler söylemek |
lay some sweet lines on (one) v.
|
|
355 |
Idioms |
aşk acısı çekmek |
wear the willow v.
|
|
356 |
Idioms |
karşılıksız aşk acısı çekmek |
wear the willow v.
|
|
357 |
Idioms |
aşk sarhoşu |
love-besotted adj.
|
|
358 |
Idioms |
ilişkiyi bitirmek (aşk) |
give somebody the elbow expr.
|
|
359 |
Idioms |
aşk gözü kör eder |
love sees no faults expr.
|
|
360 |
Idioms |
durdurabilene aşk olsun |
there's no flies on expr.
|
|
Speaking |
|
361 |
Speaking |
aşk simidi |
love handle n.
|
|
362 |
Speaking |
aşk budur |
this is the love expr.
|
|
363 |
Speaking |
aşk kaç beden giyer? |
what size does love wear? expr.
|
|
364 |
Speaking |
aşk nedir? |
what is love? expr.
|
|
365 |
Speaking |
o eninde sonunda aşk ve seksi öğrenmek zorunda |
he has to learn about love and sex eventually expr.
|
|
366 |
Speaking |
o eninde sonunda aşk ve seksin ne olduğunu öğrenecek |
he has to learn about love and sex eventually expr.
|
|
367 |
Speaking |
susturabilene aşk olsun |
never hear the end of it expr.
|
|
368 |
Speaking |
susturabilene aşk olsun |
you'll never hear the end of it expr.
|
|
Trade/Economic |
|
369 |
Trade/Economic |
(özellikle japonya'da) aşk oteli |
love hotel n.
|
|
Advertising |
|
370 |
Advertising |
aşk markası |
lovemark n.
|
|
Computer |
|
371 |
Computer |
aşk ve romantizm |
love romance n.
|
|
Medical |
|
372 |
Medical |
aşk kası egzersizleri |
pubococcygeus exercises n.
|
|
Psychology |
|
373 |
Psychology |
saplantılı aşk |
limerence n.
|
|
374 |
Psychology |
aşk korkusu |
malaxophobia n.
|
|
375 |
Psychology |
aşk korkusu |
sarmassophobia n.
|
|
376 |
Psychology |
aşk oyunu korkusu |
sarmassophobia n.
|
|
377 |
Psychology |
platonik aşk |
platonic love n.
|
|
378 |
Psychology |
romantik aşk |
romantic love n.
|
|
379 |
Psychology |
aşk mektupları veya şiirleri yazma takıntısı |
erotographomania n.
|
|
380 |
Psychology |
aşk bilgisi |
erotology n.
|
|
Botanic |
|
381 |
Botanic |
afrika aşk otu |
african love grass (eragrostis curvula) n.
|
|
382 |
Botanic |
aşk merdiveni |
chaine-des-coeurs n.
|
|
383 |
Botanic |
aşk merdiveni |
ceropegia woodii n.
|
|
384 |
Botanic |
aşk merdiveni |
boston fern n.
|
|
385 |
Botanic |
aşk merdiveni |
swordfern n.
|
|
386 |
Botanic |
aşk merdiveni |
ceropegya n.
|
|
387 |
Botanic |
aşk merdiveni |
nephrolepsis exaltata n.
|
|
388 |
Botanic |
aşk merdiveni |
sword fern n.
|
|
389 |
Botanic |
aşk merdiveni |
nephrolepis exaltata bostoniensis n.
|
|
390 |
Botanic |
aşk merdiveni |
nephrolepis exaltata n.
|
|
391 |
Botanic |
afrika aşk otu |
weeping love grass (eragrostis curvula) n.
|
|
Literature |
|
392 |
Literature |
aşk öyküleri |
love stories n.
|
|
393 |
Literature |
aşk şiiri |
love poetry n.
|
|
394 |
Literature |
edebiyatta aşk |
love in literature n.
|
|
395 |
Literature |
sinemada aşk |
love in motion pictures n.
|
|
396 |
Literature |
aşk veya mitoloji konulu kısa şiir |
epyllion n.
|
|
397 |
Literature |
aşk şiiri |
erotic n.
|
|
398 |
Literature |
eserlerinin konusu aşk ve güzellik olan, 12. ve 14. yüzyıllar arasında yaşamış alman lirik şair ve müzisyenlerin meydana getirdiği aristokratik bir sınıf |
minnesänger n.
|
|
399 |
Literature |
aşk romanı yazarı |
romancer n.
|
|
400 |
Literature |
aşk romanı yazarı |
romancist n.
|
|
401 |
Literature |
aşk romanı |
romantic fiction [uk] n.
|
|
402 |
Literature |
aşk ve macera ile nitelenen |
graustarkian adj.
|
|
403 |
Literature |
aşk romanına ait |
romancical adj.
|
|
404 |
Literature |
aşk romanı ile ilgili |
romancical adj.
|
|
405 |
Literature |
aşk romanını oluşturan |
romancical adj.
|
|
406 |
Literature |
aşk romanı yazan |
romancical adj.
|
|
Religious |
|
407 |
Religious |
hz. süleyman'a atfedilen ve aşk şiirlerinden oluşan eski ahit bölümü |
canticles n.
|
|
408 |
Religious |
hz. süleyman'a atfedilen ve aşk şiirlerinden oluşan eski ahit bölümü |
canticle of canticles n.
|
|
409 |
Religious |
(hinduizm'de) aşk tanrısı |
kama n.
|
|
410 |
Religious |
hindu zenginlik ve aşk tanrısı |
bhaga n.
|
|
411 |
Religious |
(hinduizm'de) aşk tanrısının tezatını simgeleyen tanrı |
mara n.
|
|
Philosophy |
|
412 |
Philosophy |
platonik aşk |
platonism n.
|
|
Boxing |
|
413 |
Boxing |
(tokat) aşk etmek |
throw v.
|
|
Art |
|
414 |
Art |
aşk tanrısı |
amoretto n.
|
|
415 |
Art |
aşk tanrısını simgeleyen çıplak çocuk çizimi |
amoretto n.
|
|
416 |
Art |
aşk tanrısı |
amorino n.
|
|
417 |
Art |
aşk tanrısını simgeleyen çıplak çocuk çizimi |
amorino n.
|
|
418 |
Art |
aşk tanrısı |
putto n.
|
|
419 |
Art |
aşk tanrısını simgeleyen çıplak çocuk çizimi |
putto n.
|
|
Music |
|
420 |
Music |
16.yy'da aşk şiirlerinin çoksesli koro müziği olarak söylenmesi |
canzone n.
|
|
421 |
Music |
aşk kemanı |
love viol n.
|
|
422 |
Music |
amerikan zencilerinin hüzünlü aşk şarkısı |
blues n.
|
|
423 |
Music |
aşk şarkısı sözü |
love lyric n.
|
|
424 |
Music |
aşk sözü |
love lyric n.
|
|
425 |
Music |
aşk şarkısı |
lovesong n.
|
|
426 |
Music |
aşk şiiri |
lovesong n.
|
|
427 |
Music |
aşk sözü |
lovesong n.
|
|
428 |
Music |
duygusal aşk şarkılarıyla ilgili |
torchy adj.
|
|
429 |
Music |
duygusal aşk şarkıcılarıyla ilgili |
torchy adj.
|
|
Painting |
|
430 |
Painting |
aşk tanrısını simgeleyen çıplak çocuk çizimi |
amor n.
|
|
431 |
Painting |
aşk tanrısını simgeleyen çıplak çocuk çizimi |
cherub n.
|
|
432 |
Painting |
aşk tanrısını simgeleyen çıplak çocuk çizimleri |
amors n.
|
|
Cinema |
|
433 |
Cinema |
aşk filmi |
romance film n.
|
|
Mythology |
|
434 |
Mythology |
zeus ile aşk ilişkisi olan ve hera tarafından ayıya çevrilen peri |
callisto n.
|
|
435 |
Mythology |
ortaçağda bir aşk hikayesini anlatan bir efsane |
tristan n.
|
|
436 |
Mythology |
ortaçağda bir aşk hikayesini anlatan bir efsane |
tristram n.
|
|
437 |
Mythology |
aşk meleğinin oku |
cupid's arrow n.
|
|
438 |
Mythology |
aşk oku |
cupid's arrow n.
|
|
439 |
Mythology |
aşk tanrısı |
eros n.
|
|
440 |
Mythology |
aşk tanrısı |
amor n.
|
|
441 |
Mythology |
fenikelilerde aşk ve doğurganlık tanrıçası |
ashtoreth n.
|
|
442 |
Mythology |
fenikelilerde aşk ve doğurganlık tanrıçası |
astarte n.
|
|
443 |
Mythology |
roma mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçası |
venus n.
|
|
444 |
Mythology |
eski mısır'da doğum, bereket, aşk ve evlilik tanrıçası |
hathor n.
|
|
445 |
Mythology |
aşk tanrısı |
love n.
|
|
446 |
Mythology |
babil ve asur'da aşk, doğurganlık ve savaş tanrıçası |
mylitta n.
|
|
447 |
Mythology |
antik roma mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçası |
cytherea n.
|
|
448 |
Mythology |
(iskandinav mitolojisinde) aşk ve güzellik tanrıçası |
freya n.
|
|
449 |
Mythology |
(iskandinav mitolojisinde) aşk ve güzellik tanrıçası |
freyja n.
|
|
Abbreviation |
|
450 |
Abbreviation |
her zaman gerçek aşk |
tla expr.
|
|
Latin |
|
451 |
Latin |
aşk her güçlüğü yener |
amor omnia vincit expr.
|
|
452 |
Latin |
aşk her şeye kadirdir |
amor omnia vincit (omnia vincit amor) expr.
|
|
Archaic |
|
453 |
Archaic |
aşk olunan kadın |
mistress n.
|
|
Ornithology |
|
454 |
Ornithology |
aşk kuşu |
agapornis n.
|
|
455 |
Ornithology |
aşk kuşu |
love bird n.
|
|
Entomology |
|
456 |
Entomology |
aşk sineği |
lovebug (plecia nearctica) n.
|
|
Slang |
|
457 |
Slang |
aşk sarhoşu |
love drunk n.
|
|
458 |
Slang |
aşk sarhoşu |
punch-drunk love n.
|
|
459 |
Slang |
bir insanın aşk hayatında büyük değişimlere neden olan kimse |
game changer n.
|
|
460 |
Slang |
eski aşk |
ex love n.
|
|
461 |
Slang |
aşk ısırığı |
hickie n.
|
|
462 |
Slang |
aşk kutusu |
love nest [dated] n.
|
|
463 |
Slang |
evlilik dışı aşk sonucu olan çocuk |
love child n.
|
|
464 |
Slang |
eks aşk |
ex love n.
|
|
465 |
Slang |
eski/bir önceki sevgili/aşk |
ex love n.
|
|
466 |
Slang |
aşk yaşamak |
eff v.
|
|
467 |
Slang |
aşk yaşamak |
fuck v.
|
|
468 |
Slang |
aşk yaşamak |
bang v.
|
|
469 |
Slang |
aşk yaşamak |
make out v.
|
|
470 |
Slang |
aşk yaşamak |
get laid v.
|
|
471 |
Slang |
aşk yaşamak |
get it on v.
|
|
472 |
Slang |
aşk yaşamak |
bonk v.
|
|
473 |
Slang |
aşk yaşamak |
hump v.
|
|
474 |
Slang |
aşk yaşamak |
have it off v.
|
|
475 |
Slang |
aşk yaşamak |
roll in the hay v.
|
|
476 |
Slang |
aşk yaşamak |
lie with v.
|
|
477 |
Slang |
aşk yaşamak |
do it v.
|
|
478 |
Slang |
aşk yaşamak |
screw v.
|
|
479 |
Slang |
aşk yaşamak |
jazz v.
|
|
480 |
Slang |
aşk ilişkisi yaşamak |
get off [uk] v.
|
|
481 |
Slang |
(biriyle) aşk ilişkisi yaşamak |
get off with (someone) [uk] v.
|
|
482 |
Slang |
aşk sarhoşu olan |
loved-up adj.
|
|
British Slang |
|
483 |
British Slang |
genelde sonu iyi biten aşk filmi |
chick flick n.
|
|
Modern Slang |
|
484 |
Modern Slang |
ergenlikte yaşanan aşk |
adolescent love n.
|
|
485 |
Modern Slang |
partnerlerden birinin diğerinden oldukça yaşlı olduğu aşk ilişkisi |
age gap love n.
|
|
486 |
Modern Slang |
aşk takıntısı |
adele syndrome n.
|
|
487 |
Modern Slang |
partnerler arasında büyük bir yaş farkı olan ilişki/aşk |
age gap love n.
|
|
488 |
Modern Slang |
sahte aşk |
adabana n.
|
|
489 |
Modern Slang |
birine karşı arkadaşlıkla aşk arasında beslenen bir duygu/sevgi |
alterous attraction n.
|
|
490 |
Modern Slang |
aşk doluluk |
amorousity n.
|
|
491 |
Modern Slang |
aşk iksiri |
amortentia n.
|
|
492 |
Modern Slang |
birine karşı arkadaşlıkla aşk arasında beslenen |
alterous adj.
|
|
493 |
Modern Slang |
aşk fobisi olan |
amoraphobic adj.
|
|