apart from - Turkish English Dictionary

apart from

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "apart from" in Turkish English Dictionary : 18 result(s)

English Turkish
Common Usage
apart from prep. dışında
They have committed no crime apart from trying to help Afghanistan and the Afghan people.
Afganistan'a ve Afgan halkına yardım etmeye çalışmak dışında hiçbir suç işlemediler.

More Sentences
apart from prep. haricinde
Apart from cats, I like animals.
Kediler hariç, hayvanları severim.

More Sentences
General
apart from prep. başka
What are we Europeans doing, apart from pontificating as we did at Monterrey?
Biz Avrupalılar Monterrey'de yaptığımız gibi ahkam kesmekten başka ne yapıyoruz?

More Sentences
apart from prep. bir kenara bırakırsak
Apart from the weather, it was a good picnic.
Havayı bir kenara bırakırsak, güzel bir piknik oldu.

More Sentences
apart from prep. bir yana
However, quite apart from the fact that this aid is inadequate, the taxpayer was supposed to pay it.
Bununla birlikte, bu yardımın yetersiz olması bir yana, vergi mükellefinin bunu ödemesi gerekiyordu.

More Sentences
Phrases
apart from expr. yanı sıra
Quite apart from these complaints, there has also been a great deal of disruption in Germany.
Bu şikâyetlerin yanı sıra Almanya'da da büyük bir aksaklık yaşanmıştır.

More Sentences
General
apart from adv. -den ayrı olarak
apart from adv. -den ayrı
apart from prep. sarfınazar edilirse
apart from prep. maada
apart from prep. sarfınazar
apart from prep. ile beraber
apart from prep. ile birlikte
apart from prep. sayılmazsa
apart from prep. -den başka
apart from prep. -den gayrı
apart from prep. -i bir kenara bırakırsak
apart from prep. -den maada

Meanings of "apart from" with other terms in English Turkish Dictionary : 37 result(s)

English Turkish
General
apart from that prep. bunun dışında
Apart from that, we give our wholehearted approval to the joint outcome.
Bunun dışında ortak sonuca tüm kalbimizle onay veriyoruz.

More Sentences
Common Usage
apart from these adv. bunlardan başka
General
set apart from v. ayırmak
live apart from her husband v. eşinden ayrı yaşamak
live apart from his wife v. karısından ayrı yaşamak
live apart from his wife v. eşinden ayrı yaşamak
live apart from her husband v. kocasından ayrı yaşamak
apart from us adv. bizden gayrı
apart from this adv. bundan başka
apart from us adv. bizden hariç
apart from this adv. bundan ayrı olarak
apart from this adv. bunun haricinde
apart from these adv. bunların dışında
apart from all these prep. bütün bunların yanında
Phrasals
set something apart from (something else) v. ayrı tutmak
set someone apart (from someone else) v. ayrı tutmak
grow apart from someone v. birinden uzaklaşmak
draw apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) kendini geri çekmek
draw apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzaklaşmak
draw apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) geri çekilmek
live apart (from someone) v. (birinden) ayrı yaşamak
live apart (from someone) v. (biriyle) evleri ayırmak
set (someone, something, or oneself) apart (from someone or something) v. (birini/bir şeyi/kendini birinden/bir şeyden) ayırt edilir hale getirmek
set (someone, something, or oneself) apart (from someone or something) v. (birini/bir şeyi/kendini birinden/bir şeyden) daha dikkat çekici hale getirmek
set (someone, something, or oneself) apart (from someone or something) v. (biri/bir şey/kendi ve başka biri/bir şey) arasında bir fark yaratmak
stand apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzak/ayrı durmak
stand apart (from someone or something) v. (birinin/bir şeyin) uzağında durmak
stand apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) ayırt edilebilir olmak
stand apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) farklı olmak
Phrases
apart from me expr. benim dışımda
apart from the fact that expr. bir kenara bırakırsak
apart from these expr. bunların haricinde
apart from the fact that expr. -i bir kenara bırakırsak
apart from the fact that expr. -den başka
apart from the fact that expr. -den ayrı olarak
apart from these expr. bunlar dışında
apart from these expr. bunların dışında